23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İAÎFA DÖRT :CUMHUBtYET: 18 Eylül 1971 •»•• bir vst»n kalbinin attıgı erdlr...» BU de durduk işte... :ollanmıi Tanrıya uzanmı?... ^arjı tepelere bakıyoruz... Efsne tepeler... Toplar gürlüyor, îrapneller pathyor... Süngüler ınl pırıl... AUah... Allah les?ri yaakılanıyor kulaklarımıza... Bir Mehmetçik... Sırtınd» y s ıh bir düşman... Nefeı nefese oşturuyor sıhhiye çadınna doj u... Toplar gürlüyor, 8«r»pnellet atlıyor, süngüler pınl pırıl... Havada kızgın bir koku.. Kan, arut ve demir... Ufuk çizgisinde bir kafile... lurlular kafilesi... Yedi duvele arşı koyanlar... En kahramanan daha kahraman... Bayrak ayrak insanlar geçiyor gözülüzün önünden... Sonsuzluğa, bediye yönelmişler sisler içine ...Şehitlerimiz... Göğsümüzde minnet duygulaı kabanyor dalga dalga... Bo;azımızd» bir hıçkırık... Dulaklarımızda bin Fatiha... «Sana dar gelmeyeeek makberi kimler kazaın?. Gdmelim «eni gel taritae dtsem sığmazsııı...» I f l i vrR TOLCr ; Bilmeden [III gelip bastıgın bn topnk, KIYIIAR VE İNSflNLÜR Çareyi denize dalmakta bulanlar bütün yollar Çanakkale'den geçiyor. Deniz yolculuğu rahat ve roraantık... Sonra Çanakkale' den bir otobüs... Iki buçuk «aatte Akçay'dasınız. Sirkeci'den haftada lki defa vapur kalkıyor Çanakkale'ye. «Gemlik» ve «Ayvalık» gemileri. Yolcular tıkabasa... Buna rağmen kargaşalık olmuyor... Çünkü kaptanlar ve personel işinin ehli... Hepsi de kibar, ko. nuksever... Yemekler nefis ve çok ucuz... Aynı yemeği Istanbul'da bir lokantada yiyin... Yantfınız... Denlzyollan ne yapıp yapmah, özellikle yazın sefer sayısını arttırmalı. Söylemesi kolay tabil... Siz gelin, durumu bir de ilgililere sornn... Yemekler ne£is... Çaylar tavşan karu... Kahveler katkısız... Pakat gemiler bakımsız... Orn*ğin «Gemlik» vapurunun dört numarali kamarasına girdigimizde, kamarot şiltedeki sökükleri, çarşaftaki yırtıkları dikiyordu. «Bu çe«it görerler de mi stıc ait?..» «Değil t m ı hem tşletmeTe, hem de yolcnlar» kar?ı ber bakımdan sormnliı hissediyornm kendimi...» «Adınız ne jizin?..» «Ccroal Şavluk efendim...» Amirlerinin dikkatine sunuyoruj bu temiz, titi» v» çaUşkan kamarotu. ADNAN TAHİR Akçay'da hemen gruplaşmalar oluyor, yeni tamşanlar kırk yühk ahbapmışçasına hemencecik kaynaşıyordu. Fotoğrafta, bizim gnıptaki bammlardan bir kısmı görülüyor.. Kumlar üstünde, bitmez tükenmez bir sohbet, nükteler, anılar ve malum meselelerin tartışması tanı^mak {çln yeterll bir itlreymiş meğer. Geceyi, eskl adı ile Karantina' da geçirdik. Yeni adı: GüzeJyalı. Gszeteci Turhan Narler ağırladı bizi. Eşl de bir Istanbul gazetesinin muhabiri... Turhan Narler, balık adam ayni zamanda. Kocaman bir orfoz rurmuş o gün... Eşl, yemek konusunda birincl sıruf... Balığın köftesinl yapmış, tavasını, ızgarasını, yahnisim ve çorbasmı. Yolunuz oralara düşer, bu ideal çiftin sofrasına oturmak tırsatmı bulursaniE jayet, bahk nasıl pişer, nasıl yenlr görürsünUz. Anlatması kolay olmasa gerek... Hele tok karnına... Tadı h&li damağımızda... O ne konukseverlikti öyle?.. O ne sohbet gece yarüarma kadar?.. Teşekkürlerimizi tekrarlamamiza izin verir misinii sayın Narler ailesl?.. Siö hasretle kucaklar, küçüklerln gözlerinden öperlz. Ertesi gün bir de eczacı ile taruştık: Hasan Sever. Gerçek bir enteUekttiel... Mesleginin erbabı. «Bir takım çumplar içirmekle, bir takım haplar yııtturmakla, iğne raiğne yapmakla insanlan «ifaya kavnîturamazsına...> dedl. Ve igildl toplum meselelerine... Aynntüan didikledl teker teker. «tlâç yardımcı unsurdur beyefendi... Keain tedavinin şekiilerini, sosyal yaşantı doğrultusnnda bize yön vrrta şartlarda aramak zornndayn.. Aramak ve bulmak. Slmdilik bu çartlar. ;u dağın ardındaki ümit...» Bildiğini çok tyi bilen, sağlam cümlelerle konuşan bir adam... Tatlı tatlı anlatıyor... Siz dinliyorsunuz... Dinledikçe başımzm agrısı geçiyor, öksürmüyorsunuz artık. Ne güzel. Hasan Sever'i görün... Mutlaka seveceksiniz... Size de saygılar, selâmlar Istanbul'dan. Bütün yollar On sekiz saat VET... Çanakkale'cteyiz. Ka. radan da gitseniz, denizi de tercih etseniz Akçay'a giden C ANAKKALE'de sadecs on sekiz saat kalabildik. Bir gece ve bir günün yansı... A rna en azından on sekia kişiyle Prof*»8t Hüseyin Nafl Kubalı. FŞİ Ferih» Kubalı ve kızı Işık Kubalı, Akçay'daki tatillerinin bitiminde tstanbul'a doğru hareket etmeden biraı önce..; TatU Köyü, bizim pttiğimiz dönemde yabancı turistlerle doluı» uşıyordu. Çogn Italyandı bunUnn. Yukanda fotoğraflan görülen Luisa ve Francesca, bizim milli oyunlar» bayılıyorlardı. Gundüzleri diskoteğe gidip «Ya Mustafa» dan ders »lıyorlar. geceleri de tevkle kalça kıvınyorlardı» konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU { } GÜNAHKÂR KRALİÇE DİŞİ BOND £ VE SSSSi'Z Lı't. 3ESİ DE EVETT, TİFFANY JONES ŞEYLEBİ pıUE CPIUME.Vİ VE Nail .. Dünya göt attı .. Çüj de icatlar birbirini kovalıyor... Fe de... ÇevTedekiler dikkat kesilmiş. Dinliyorlar. Sohbet sürüp ca çağına da girdik... Y» bizden «en de durmaz gayri.» gidiyor... Fakat hal çareleri kay»onrakiler?.. Nelere fabit olapak... Tam yakaladığımızı sancaklar kimbüir?..» Cıkar yol KÇAY'a otobüsle giderken dıgımız sırada avucumuzdan kaNükteler, hikâyeler, anılar... bir çam cennetinden geçiyor>ip gidiyor. Ne yapaltm, sağhk Fakat her defasında dönüyor, İĞDE eşrafından Nai) Bey sunuz. Turizm Bankası'nın olsun... Biz de çıkar yolu denizyabancı değil. Profesör Hü dolaşıyor, memleket meseleleriburadaki «Tatü Köyü» köy dede buluyor, dalıyoruz sulara.. ne geliyorduk. Bitmez tükenmez seyin Nail Kubah'nın babagil, memleket. Postahanesi bile Başkaları gibi çamur değil... Kumeseleler... Anayasa meselesl, ü laç atıyorua bol bol... var. Suyu bol, elektriği bol, sı. Hoca, bu fıkrayı Akçayda bizniversite özerkliği, radyolanmımüşterisi de bol. Çoğu yabancı.. zat anlattı... Kumlara uzanmışAylar öncesinden rezervasyon *ın jürekler acısı hali, bir kısım U'.ı sereserpe... Yamyor, kavruluyARIN: yaptırmamışsanız yer bulamanıbasının hafifliği, zamlar, zamlar, yorduk cehennem gibi bir gune«n mümkünü yok. Konutlar zamlar... Vergiler, vergller, verşın altmda. Elveda hayaller, dört tip: Bungalov, plâi evi, moeiler... En önemlisl sosyal ada« Evet...» dedl bir arahk. tel, raotel altı. Sıcak suyunuz bilet... Fikir suçu diye bir çey var «Cü« deseniz bile durduraınazbuyurun gerçekler le var günün yirmidört saatinsımz dünyayı artık.. Müftü, ger. mı. yok mu?.. de. Yiyor. içiyor, yatıyorsunuz.. çekten ileri gorüslüymüş .. Nev Bir tartışma, bir tartışma biaSoyulup sovana çevrilmeksizin. Aldıkları para makul... Her keseye uygun. Sonra denize de eiriyorsunuz rahat rahat. Pîâj havalanı kadar büyük.. Hipodrom pibi de genis. At koşturun ister 83 seniz... Yabancı turistler bunu da yapıyor akıllarına estiği zaman... Kimseîi rahatsız etaıek r«Mücevherlerimi rebin» sizin tabii. vereregim... Değer itibariyle oı Kıyıda hemen gruplaşroalar «»*Riilyondan birkaç misli 'fazlı oluyor. İlk defa görüp tanıştığıtutacağından emtnim...» nu kimselerle kaynaşıveriyorsu «Mesele kalmıyor çu h»lrnız. Kırk yılüklardan daha esde ...Bana da her bakımdan kisiniz sanki?.. Gündüz beraber, güvenebilirsiniz... Kısa bir sü. gece beraber... Güneşin altmda re sonra borçlannızm süratle Türkçesi: Şetabal AYGEN yanıp kavrularaktan anlatıyorsukapanması için elimden gelen nuz da anlatıyoreunuz... Neler... yardımı yapacağımdan emin oNeler... Maydonozlu köfteler. labilirsiniz... Pazartesinden itiDolarlan küçük bir el çantaFırsat bu fırsat diye düşünübaren para bulma konusunrfa sına istif etti. Paoli'den kendi yordu Jabeke™ Onlar birbir Hınzır Frenk faaliyete geçeceğim.» hissesine düşen altın ve franklerinı haklama çabası içinde lan da buna ekledl. Sonra çasabırsızlanırlarken kendisi pıClavet buna pek sevinmişti: lısını pırtısını toplayıp kirişi kı bucak giyinerek apartımarıdan «Sen öteden beri gerçek SŞTE SÎZE, plâida dinledigiçıktı. rabilirdi... Hem de en kestirme bir arkadaşsındır...» dedi. jmiz anılardan biri... Yüz yıl Saat Uçe geliyordu Valoti, m < yoldan. «öyle ama şu anda fay•öncesinin Niğde'sinde eşrafdanın zerresini bile saglayama tan Nail beye ait bir anı. Nail Ortaklığın resmen feshedilme laklanmağa başlamış olmalıydı. «Superlatif»in önüne geldiğin dım sana... Kusura bakmamao devirde çok genç. Babası Yahsi sırasında berikilerle başba$a de, tâmir edîldiği içın yine eslısın...» yah'mn nahiye müdürü. Bir verip küçük hesaplar üstünde kisi gibi pırıl pırıl durumdaAshnda yumuşak kalpli ve durmağa cfa lCzum görmüyorgün şöyle diyor : «on derece cömert olduğu haldu. Clavet ile Valoti de bu tür ki «Jaguar»ı kolayca park etti, «Oğlnm Nail... Bizim nahiÇünkü günlerden Pazaıdı. trade böyle davranmak zorunbir ihmalden ötürü kendisine yenin mübarek bir müftüsfi v«rfik rahattı. dayA. Meveut şartlan dikkate kızacak deSillerdi şüphesiz. Ak Evliyadan farksız... Git, kendinl Çantasmı aldı indi, »vluyu alarak çok tedbirli olması gesine sevineceklerdi tabiî.. Ama takdim et, elini öp, duasını al..J» geçti, Valoti'nin özel dairesine rekiyordu. Jabeke'nin istikbal kaygusu di Müftü ileri görüşlü, okumuş, Birkaç dakika daha bekledik ye bir şeyi yoktu artık... Du girdi. kafasınm dı?ı sanklı ama, İ İ Ç Beriki masanm üstüne tomar ten sonra durumun normale rumu saglama bağlamıştı nade dolu. la para yıgmış, sayıyor, paketdöndügünü, Clavet'nin (îl arsıl olsa. «Nail efendi, tütün knltanıtık kendine geldigini görünce yor mnsun?..» diyor ziyaret »ıSaat btre doğru kalkıp kaynar ler haünde kasaya yerleştirıyordu. omuzuna bir şaplak indirerek rasında. «Knllanıyors»n çekin» bir banyo yaptı. Giyinmeden müsaade istedi. Madeleine'in ö ör.ce duvardaki gömme dolaba «Geldtrn tşte...» diye Jabeme... lç... Benden sans izin!» nünde iŞiîdl. nezaketle elini sık ke seslendi. «Selâm... Ne var gidip kapağını açtı, diz çöktü, «Teşekkür ederim efendim.» tı. binadan çıktı. Eİzli bölmeyi araladı. Siyah rie ne yok... Her şey yolunda mı?» «Demek içiyorsun... Han» Valoti .Cadillak.ta oturmu? ri çanta hemen oracıkta, sı «Evet... Clavet biraz finca bir lâf vardır... El emr fevkal bekliyordu. lahlarımn yanında duruyoTdu. paralan getirdi. Kumarhaneedep... Türkçesi, emir edebin Yüzbinlerce dolan bir arada OVÜNCÜ BÖLÜM nin yedeklerinden taydalanmıj üstündedir... Tak bir sigara... HÖrmek. gerçekten zevkli bir Jabeke. ertesi sabah öglene olacak...» şeydi. Göze aldığı tehükelere dogru uyanmistı. Yatakta bir «Kansmın mücevherlert m Nail efendi tabakasını çıkarıve katlandıgı zahmetlere deg milyondan tazla ediyormus.. » saat daha kalarak sigara ietl, yor... Bir de kibrit çakıyor... mişti. Çantadaki paketlerden düşündü. hayaller kurdu. Bol Kibrit oralara yeni gelmiş he «Istedıği kadar etsin... Bu birini çekip aldı. Banknotlan bol i«tirahat etmege hak kszan nüz. Silindir seklinde bir kutu« tek tek incpledi.. Kâğıtların bir nokta beni ılgilendirmez... Hadıgı kani'indavdı. Sarfece dört Çöpîer de rengârenk... Ucunda yerinde yırtığa ya da tşarete yma düşem eetinp tesliro eteün icirde araba ve trenle üç ti ya. sen ona balc... ŞimcU ayda kükürt. Müftü. ilk defa gö. bin kilometre tutarında yol yap benzer bir şey bulunmamalıydı. nntılara inmenin, kllı kırk var rüyor ve hayret ediyor. Bunlann tümü de yüzlüktü Pır mış. beş yüz bin dolar yürüt «Nedir bn böyle?...» kaç tanesini Valoti'ye vermck manın sırası değil.. Gerekü he rnüs. iki adam öldürmüş. bunsaplan daha sonra yapacar «Nev icat bir şey... Kibrit te satnnca olmasa gerekti. lardsn birir.in srömü'.mesini de gız.» tâbir olnnnyor efendim... Çak. saŞIamıştı. Dünyarun neresinde olursa ol «Nasıl gbrünüyordu?. Simak yerine...» sun bir yü7 dolarlık digeT hir nirleri yatışmış mıydı biraz?...» Bir Pa7ar sabahınm tadını ki «Yaaa?.. Getir yakınıma... tüz dolarhfm tıpatıp eşırdi... yasıva cıkanyor diye onu bu «Yediği yumrutu pek lıazBir daha yak... Göreyim «ıınn..j» Bunlan birbirinden lyırmak metmışe öenzemiyordu. Açıkça bakımdan tenkit etmek mer. Müftü hâlâ hayretler lçinde: imkânsızdı.. Şu anda Jabeke bi bir şey söylemedi bana... Den hametsizük olurdu rfocrusu va. «Vay hınzır Frenk vay...» le bu çantada bulunan ve kenBir sisara daha vakıp bu diyor. «Bak sen hele... Ateşi. çödisinin bizzat Moreau'ya teslım de aynı şekilde davrandım P» defa yakın eelecekfe muazram pün başına çıkınlamış .. Oğlum ettiği dolarlan, diğerîerinden ra\T bıraktı Ben sayıp bitirlnserveti ile vapacaSı yeni yatıceve badar bekledı Arra. meseayırd edemezdi nmların plânları üstünde dur. Böylece tomardan on ikl bin lenin böylece naı voluna gır^ırnağa basladı. dolar aldıktaD sonra çantayı ği kanısında değı.irn... Sen da farkma varmışsırKİır... Biz tfciValoti. sadece bir vumrukta jone eski yerine koydu yalnız Clavet'vi deSü ortaklıÇantadaki servetin ttirnünti miz, öteden berı birbirimizden gı da ver!e bir etmişti. Clavet' birden Isviçre'ye aktarmak ka hoşlanmıyoruz.» nin bu konuda şakaya eelme? «Bu elde biı tabil... Hoşrarında idi. Fakat acelesı volcbir adam olduğunu gayet iyi tu bunun... Ne olur oe olmaz lanmak şöyle dursun birbinnıze bilivordu. Berikinin yaptıgmı dı... Ateş fcüllenmeü, olay da tahammülüniiz büe yok... Eskl yanma bırakmayaca5ı muhakyavaş yavaş unutulmalıydı... Ger bir ortaklığın hatın için h.v kaktı. Bu bakımdan son deresaımaş dola? olaıçi İsviçre bankalanrun ketumi rışıp ce cömertti... tntikam almasinı yetinden yüzde yüz emindi aına cağınızı da hiç sanmıyorum artık^ gayet iyi bilivoTdu. olsundu... Gruplar a NI »„^ f»rt;a«ı »ar) •••••»»»••••••••••••••••••»•»•»•••»•»•••»»»•••»•••»•••»•••• MILLI PIYANGO İLiırın bir kisive 1 milyon lira Yarınki Çekilişi Unutmayınız. | Kitap halinde çıktı toplam olarak fa 8 milyon 484 bin lira dağıMyor. (Basın: 20458/7Ö90'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear