23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 Haziran 1971: İYET: :SAYFA BEŞ Romoncının gözüyle gerçeklerımiz öportaj bir ga^ete yazısıdır ve hayatı g.ze. leninki kad&rdır. Ele aldığı konu çok \\%\ çekiciyse röportajın vaşama şansı biraz da>ıa artar. Ancak çok usta yazarların röportajlan ise uzun ömürlü yazılar arasına katılabüir. Çunkü onlar yalnız ele aldığı konu ifin değil yazarının kişiliğini; dünyaya, insanlara ve olaylar* bakı.şını yaasıttığı için de okunmaktadır. Y*?ar Kemal'in röportajları bu tıiteljği eksiksiz »ekilde taşıyan yazılardandır. Şiirleri ve hikâyeleriyle sanat çevrelerinde kendısini henü'z tanıtmağa ba.şlamış olan Yaşar Kemal, 1951'de Adana'dan gelerek Cumhuriyflt' te ilk röportajlarını yayımlayınca birden dikkatleri üzerine çekmi.şti. Diyarbakır'dan Van's, Antcp'ten Kayserı'ye uzanan bu ilk röportajlar toplum sorunları ve insan portreleri bakımırdatı güç rasJanır bir zenginlik yansıtıyor ve etkıleyıci bir anlatıra taşıyordu. Mardinkapı'daki Salus parkı kahvecisi, Ernisli çocuklar, kaçakı,ı Aziz, Dertli Hicfayet v.d. bu ıöportajiarda hikâye ve romatı kahramaniarı kadar canlılıkla anîatılıyordu. Ote yandan da kıiı kırk yararak; makinelejen tarıma, toprak raüJkiyeti konusuna, ekstensiv ekime, yol su okul gereksinmesine, plansız şehirlesmeye, çeltik ekiminin doğurduğu sorunlara, başlık parasma, kaçakçıiıga v.d. deginiliyOrdu. edıüyat Konur ERTOP Memetler büyüyor Gün biter, yıllar biter, ellerin işleri bitmez Memedim güller gibi büyüyor ştadj Üstüne titrediğim eller ayaklar apak. Koygun gölgeler yaptım ona güneşler yakmasın diye Kuru ayazlarda sıkıca bağnma bastım Kar teptim, buz kırdım, .tozlara ve sarı samanlara belendhn Oğlunıa elçim elçirn (1) kalemler, defterler aldun Memedim ak badanah okullara gitsin diye. Taşa toprağa koydum başımı geceleri Boy boy zulümleri, kötülükleri yendim Direndim direndim direndim El kapılannda gücütn dermanım kesildi. Yılmadım bir kez başeğrnedim kimselere Memedim biiyüdü, gürül gürül okuyor şimdi. Sana pazardan kavun aldım oğlum Olgunlannı sen ye. vurgunlarını fcen Boz bulanık çaylardan sırtımda geçirdim seni Tut elimden oğlum, gör bizleri bir gün Giysiler alamadım emme .: ...: Kitaplar aldım sana kucak kucak Sakın gücenme... Mehmet ATPIN (1) Dejt» destt. R tabiatın ve insanın da ustalıkia tasvir edildiği, canlandınldığı görülür. 1949'dan itibaren Türkiye'ye giren 40.000 : traktörün ?oI5 ini kendi üzerine çeken Çukurova'da, toprak işçiliğinin karşılaştığı sorunJan Yaşar Kemal'jn gövme ve yansıtma başarısına büimsel araştırmalar da işaret etmektedir (Bk. Prof. Dr. Kemal Karpat, l ü r k Edebiyatında Sosyal Konulsr, 1962. $.: 46 v.rf.) Çukurova röportajJarina sonradan ;eni çevreleri, yeni sorunları ele aianlan eklendi. Ru röporta.ılann nasıl hazırlandıfını Yaşar Kemaf'ın kendisı şöyie anlatmaktadır: «fRöportailarımı) uzun araştırmalardan sonra yaparım. Bölge. insanlar, bilmediğim bölge, bilmediğiır? insanlarsa orada uzun kalırım. Her şeyiyle. ağacı. kuşu, dedikodusu, geçimı, öliimü kalımı ile çok yakından ilgiienırim. Şivelerini konuşmağa. onlar gibi olmağa çalısırını. En «onunda onJardan biri olurum. Ne onlar bana ya. bancı, ne ben onlara yabancı gözükürüm. Bir zaraan sonra artık her jönüyie ben oralıyımdîr. Böyle olunca da mesele tamamrfır. Hiç not almam. Gereklüiği yoktur notun. lyi röportajı iyi sanatçılar yapmışfardır. Ivi sanatçı olmayıp da iyi röportaj yapmış kimseyi bilmiyorum. Roporfaj, edebiyatın bal gibi bir koludur. Geli.şmekte olan bir ko)u. Hem de en zor bjr kolu.» (Mustafa Bsydar, Edebivatçılarıraız Ne Di,vorl«r. 1960. ı.: 123). asar Kemal'in şımdi. «Bu Diyar Baştanbasa» (1971. 640 s.) adı altinda bü'yük bir cilt ha> linde topladiğı röportajlsrı, gerçekçilik ve gozlemcilik bakımından ülkemizin sorunlannı belge niteligiyle tesbit ettiğı kadar. sanat es«ri niteliği taştması ve öteki eserleriyle, hikâyeleri, romanlanyle bağJarı bulunması bakımından t'a dikkati çekrnektedir. Toprak konusunu, iç göçleri. Diyarbakır'da köy hocası yetiştiren Molia Hali] medresesinı, Maac türbesinde. Anduk d a . ğınd» şeyhlerin binleree kiçüik âyinlerinî, Hsruk dagmın dibındi Sor koyünde mağara ev. lerde yaşayanlan «nlatırken, halkımızın ıçinde ysşadığı koşulları, çözüm bekleyen sorunlarımızı dile getirmektedir. ö t e yandan bu röpor. tajlar, işledi|i konular ve canlandırdığı kahramanlarla onun daha sonra ortaya koyduğu ed(?biyat eseılerine bağlanırlar. Örneğin Çukurova Töportajları Ort*flirek'le baş.'ayan iiçlemesini, Nnhnn Gemisi ve Van Göiünden röportajları A<TI Dağı EfganMİ'nı. Yanan Ormanlard» Elli Gön röportajı Şahan Abmet hitcâyesini. Serik Ovasında Yöriik Musa'nın anlattıkları Binbofa. lar Efeanesi'ni hazıriamıjtır. Kaçakçılar Arasın. da 35 Gön. Peri Bseaları, Sünferciler röportaj. Jan da belki iierde yazılacak romanların bere» ke))i tohumlarij'le yükiütfür. ORHAN KEMAL'in Istanbul'dan Çizgileri relen, geceKondulardâ yaşayan Anadolu'nun çeşitli yerlerinden kopup gelmiş insanlar ve bu in sanların yaşama savaşları. BUnun yanında aylâk ve zengjn ın sanların dünyalan, suçlu çocuklar, bar kadınlan, köylulerin büyük şehir içindeki ezilişleri, yokoluşlan da Serseri Orhan Kemal'in biyc^rafi roMilyoner (1957), Suçlu (1937), manları arasında 3aba Evi (}94<J< Sokakların Çocuğu (1963), Dev ve Avare rular'ı (1950) sayabilet Kuşu (1960), Gurbet Ku.şları liriz. Buniara aynca Murtaza (1962), Bir Filiz Vardı (1965), (1952) ve Grev'i de (1954) ekleye Arkadas Islıkları (1S68) gibi ro biliriz. Genel olarak bu duide Oı manlarının konularım sınırlar. han Kerna! kendi hayat deneyŞimdi, Orhan Kemal'in tstan lerine dayanarak «Küçük Adabulla ilgili bu eserlerine bir yemm» fabrikalarda ışçilik, kânisi daha eklenmiş oluyor: istiplik, başıboş öğrencilik glintanbul'dan Çizpiler. (39o saylerini, bunun vanısıra orta halfa, 25 hrai Edebiyatıli bir ailenin çoküşünü, pıânsız mızın öncü gerçekçi yazariarıngelişen bir sanayı düzenlnin ez dan büyük ustanın birinci ö> difi yoksul emekcileri anlatır. lüm yıldönüjnwıde. onun anısına bir saygı olarak Sinan VaÖte yandan Çukurova'd» top Tinlannca hazırlanan kitabı Ferak ve fabrlka emekçilerlnin rit önjrören de Istanbulla iigidünyasını da vine bu diziye pali desenleriyle süslemiş. ralei bir selişimle Bereketli Topraklar üserinde (1954), VB. Yulcarıda da beUrttijSimiz gikuat Var (1958). Hanımın Çiftbi Istanbul, Orhan KemaJin eUgi (1961), Esklclnin Ofulları serlerinde önerrm bir yer tutar. (1962i, Kanlı Topraklar (1563) özellikie 1957'den sonra yazdığı adh romanlannda lsler. Anlathilcâye ve romaalsrda dış göriitıfı hep ÇukurovE ve Çukurova nüş olarak Çukurova'ya karşı insanıdır. Çukurova'ya iş mevIstanbul un daha ağır bastığı siminde inen ırgatlann tarlalarda, gece işçilerinin fabrikalar da karşılaştıkJan zorluklan, geride kalmış bir çağm insanları ile iJeri bir teteolo.iinirj yüz jüze gelişindeki acıklı dramı ortaya koyar. üçiincü böiümde ise Orhan Kemal'in Istanbulla ilgilj eserlerini buluruz. îatanburun kenar mahaile'eri. fabrika çev3ü yıliık yazarlığı süresind* 30 a yalcın eser veren Orhan Ke maJın hikâye ve romanlınru öz»tle, şöyle bir genel sınıflandırma ıçinue dpğerlendirebiiirie: 1 • Biyograij romanları. 2 • Çukurova'da foprsk ve fabrina ernekçılennın dünyası, 3 • Istanbul'da ktjçük adamların, iç göçmenlenn. kenar maiıaile sakinJerinin ezik fakat onurlu hayatları. Refik OURBAŞ B u röportajlardan, sonralart «Çnknrov» Yana Taııa» (1955) adıyie kitap balinde toplananlar. Çukurova insanının ıçinde bunaldiğ'ı geçim güçlüklerim, topraksızlık konusunu enine hoyuna ele alir. Ekonomılc ve sosyal monografilerin bu bölgeyi ve sorunlarını henüz işlemedi|i bir dbnemde olayları böylesine ustalıkıa ?aptamas?nda Yaşar Kemal'in sanatçı sezgisı kadar o dertlerin içinden yetişmiş olmasının da payı vardır. Yazar, bu röportajiarıııda bölgenin toplumsal ve ekonomik görünCşünü gözler önüne serer: Toprağın «taş ekilse boy verecek* kadar bereketli oldugu Çukurov», aşıretlenn zorla yerlesüriJmelerinden beri tükenmeyea dertlerle yüklüdür. Topraksız köylü geçim j ü ç lükleri içindedir. Tanmda makineleşme baslayınca yakın jllerden, Ort« Anadolu'dsn mevsimlik topralt işçiliği için gelenler açıkta kalmışlar, dır. Topraksız köylii artık yancılık, ırgatlık «a yapamamaktadır. Yaşama koşulları aykırı uçJarda hızla farklılaşmıştır. Köylüye toprak dafıtılması, öküz. puiluk v.b. sağlanamadığı için, ise yaramamıştır. Banka kredileri başka ihtıyaçlara sarfedilmekte, köylü, ödeyemiyeeeği borçlar altına girmektedir. Ağalar toprağı traktörle işletmekte, topragın yeni sahiplerine tadece küçük bir pay vermektedir. Çukurova röportajlarında bu sorunlar etkiloyici bir dille, çarpıcı bir şekilde anlatılır. Halkın yaşama savaşını ortaya koyan «ayfalarda Y 'runlaıı, günlüJc dertleri içinds yoksul ftısanıyla, göçmenı, işCİ51. ışsizı. vurguBcusu, terkedilmış gcx;ugu, küçük rnemuru, zamparası. kahvecisi, satıcısıyia bu karmakarışık şehrin son j'il larına ait kalabalıfc insan kadrosur.u dile setirmeye çalışır. Bu bakış açiKndan da öneınli olan Jstanbuldan Çizgilerde O) han Kemal îstanbulia ilgüi olarak yazdığı hikâye ve romanlannda yer alan tiplerin, be lirgin bir şekilde sergllemiştir. Hemen her sınıftan halk, sembolize edilmeden, görüudükleri gibi. yslın. abartmasız bir şekilde verinı almıştır. Bu tabakalasma içinde de en dikkati çekenler tasralılardır. yerli göçmenlerdir. Bunlar iş bulmak için îstanbul'a gelmişlerdir. Evli olanlar konduda otururlar. Küçük memurdurlar. Ev kirası, geçim derdi, aile sorunları, iş çekışmeieriyle doludur günleri. Bekârlar ise çogunluk kahvehanelerde, Vn kapanuıda hanlarda yatar. Amelelik yaparlar. Yapı işlerinde çalışırlar. Çoğu zaman lşsiadlrler. Utülii, temia giylmli, kravatlı ki $ilere saygılan sonsuzdur. Oniar dan ürkerler. Bir de hemşerıleri çı.^arsa, artık canlarını verirler onun için. O erişilmez gözlem gücüyle Or han Kemal bu insanlan inceler, onlarla konuşur, dertleşir, mek tuplariiiı okur. Bunu bir röportaj havasının dar sınırlan icinde değil de, kendi ayru olayla rı yaşıyormuş, onlardan blriymiş gibi yapar. Yer yer onlann diliyle konuşur, kendi haystıyla, onlann hayat deneyleri arasında paralellikler kurar: «Birbirlerine sevinçle baktılar. Demek ben de onlardandım? Sen de yonsa bızdm oralı mısjn? Siz nirden oluyonuz? ^ Biz mi? Siz, neye. Pakat inanmıyorjardj. Nasıl O P»blo AYTAŞLAR HJKÂYE AS (47 «3 \s Harbiye) 1 Vrautsaz Gijnler C. Heston • Rİ 2 Hızlı Şerif J. Garaer AŞLI (46 70 9] Bejiktas) 1 İnatrı Gelin C. Arkın. 2 KalbimdeJu iibaacı f. Günay ATL.4S (44 08 35 • Seyojlu) Geceain Yansında Sek> C. •furgens Rİ DÜNYA 149 91 «1) Ankar» Eksprni t\ Akın, E. Hıııı EMKK (44 84 39 • Beyoflu) t Kanuıuoz Silahsur t. V. Cleel 3 Belilı Tttil L. D. t uncs FİTAŞ (4» 01 6«> Tarzan Ormaolar Hâkimi R. Rayn Rİ KEVT (ti .7 (2) Elinde Bıçak, BeUnde Silih C. Southwood Rİ KEREM (4S 70 91 • Bcçikljj) 1 Korkunç Dadj P. Sellers RT. GUR C Heston • RT KONAK r « 26 0S Harbiye) Çıljtıtı Adam S. Gonnery RİS LAL£ (44 35 SJ • Beyojrlu) Kanım Vatan İçin f. Hakan LEVECT (6İ 06 9z 4. Levent) Kalıramanlar Filosu D. Mac Collnra Rİ MISTtK (46 15 14 Bc'Ofln) I /ıu ud ? f^^te BEYOGLU AS îcestcr RT. 3 Korsaı, B ^ ^AZLIK S İ N E M A L A R Kahraman Pekln'de S5 (3C 00 50 Kadıkoj) Altıa Parmak S. Conjjery RTS ATLANTİK (55 43 7») SeytJUU» Zinciri M. Schell • Rİ HA&Ut (U 45 N • K»dlköy) İsünsU Kahnauuüaf r. B a kan, O. Ok R. ÖZRN. (36 M »4 Kadıköy) 1 Mcnekşe Gdzler S. Alifik. F. Girik, 2 Bes Fındıkçı Gelin S. Özcan, F". Han. RE.VT (M 9fc li) Ben» Nıy» Seçtin S. Cdfir • RİS REKS: (36 01 12 Kadjköy) Karlal Yuvası R. Burton Rİ. St'NAR (33 06 1* İririidar) Çöl Kamınu E. Blain RT. SİNEMA «3 (55 1* 84 • KüeüJtyaH) Yasmacılar S. Hanry Rİ. CSKt'DAR (33 Zi 1S Üikttdar) Tarzan Ormanlar Hâkimi M. Hary Rİ. KADIKÖY KOBRA ile MUNGO Faik BAYSAL emiklerine iyice y»pı?mı? olan çiinenrniş kâğıt heyazlıgındaki yüzünün ortasından anlamsız ar.iamsı* bakan donuk Sözleri burnunun iki yanına çengellıyle tutturulmuş gibi ığreti rfuruyordu. Baczklan da oyleydi, ikisj de kurumu» ve tahtalaşmıştı. Biraz kımıldayacak olsa yağsız kalmış bır contanın çıkardığı gjcırtıya benzer bir ses yayıiıyordu odaya. Kolları cılız omuzlarının taşıyamayacağı kadar a.Şırlaymjftı. Buna rağmen sol yanını duvara dayadı ve halınden hiç beklenmiyen bır çeviklikle pantoJonuoun öbür paçasını da ayağına geçırdı. Dügmelerinin en alttakini bir türlü ilikliyemedi. Çomaklaşmış parma&lan durmadan titriyordu. Biraz Önce traş olmuştu. Suratının bazı yerlerini kesmiş, kibrit başı büyüklüğünd'e bir kan damlası çenesinin altında donup kalmıstı. Bunda da şaşılacak hiç bir şey yoktu. Bütün kanı o kurumuş kan topağından ibaretti îaten. Üşüyor musun? Yö, yalnsz biraz heyecanlıyım .Şehri. ü ç yıldır sahneden uzak kaldım. Ne de olsa biraz korkuyor insan. Sanki başaram;yacakmışım gibi geliyor bana. Saat kaç? Altı daha. Olsun, bir an önce gidip Içimdekı şu saçma korkuyu attnak istiyorum. Demek çok yalvardı ha? Hem de nasıl? Bir ayaklarıma kaparıraadığı kalrfı. Geç te Olsa kıymetini anladı domuz desene? Isterse anlamasın. Haftanın yarısı salonu bo? kalıyormuş, Düğün sabıpleri ille de Mungo'yu isteriz diyorlarmıs. Her gece yüz lira mı verecek şimdiV Evet daha fazla konuşamadı. Mavjsi iyıce solmu? gözlerini kapkara tavanda belirsiz bir noktaya dikti. Allah oradaydı, kırk mumluk bir ampulün asılı olduğu örümcek bağlamj? kordona yakın bir yerdeydi. Ne zaman başı darda olsa ya da bir mutluluk duysa onurda hep orada konuşurdu, Sonra yüzüne düşmanından hıncını almıs insanların toz pembe rahatlığı bir yalaz ateşin alevi gibi vuruverirdi. Şımdi de ayni şey olmuştu. încecik dudaklarjnm arasmda giilümsey.Vin kendisi değil de, o belli belirsiz soluk ve kıvnk çizgisı belirmişti. Ne dudafclan, ne yanaklan, ne sesi ne de rengi vardı bu gülümseyişin. Yalnız iki yanağının düzlüirü üstünde bir balerinin bembeyaz, yumu$acık ayaklarıyla bir seyler geuniyor gibiydi. Çok n u yaivardı? Ne diyorsun? Nerdeyse ağlayacaktı. Çok şükür! Su Kobra'nm sana yajvardığını gördüm ya, öisem de gam yemem artık. Paranı hemen bu gece verir mi? Mungo kalın kalın öksürdü. Jsterse vermesin. Onun ipi artık bemm elımde. Şehri so! kolunu Mungo'nun belinden yavaş yavaş çöztfü, sağ tarafta duvara dayal) olan konsol eskisioe doğru gitti. Korka korka başını kaldırdı, birdenbire ıslanan gözlerini kenarında bir nazar boneuğu ilişik olan kırık aynaya diktı. Üç yıldan beri aklına gelip de bir kere olsun bu aynaya bakroamıştı. Ne ya~ pacaktı bakıpta? Ne çıkacağını büiyordu karşısına. Yamadan görünmeyen bir entâri, yansmdan çoğu akJaşmış bir avuç saç, içindeki ateşe cfayanamayıp fcar topacı gibi durmadan eriyen bir yüz, değnektesraiş iki bacak ve üstünde kanatları koparılmış çirkin bir sıneğe dönmü? bir kadın ölüsü. Biliyordu aynaların yalan söylemiyeceğini hiç. Dünyada bir aynalar kalmıstı yalan söylemeyen. Gerçe|i ofduğu sibi yansıtan bir onlar kalmıstı. insan değildi kı aynalar yalan sövlesin/er. Birdenbire geri çekilecek gibi oldu Aynadan kendisine bakan gözlerin başka birınin gözlerı olduğunu sanmıstı birden. Sonra her şeyi bır kere daha anladı Bir kadın vartiı o aynada ama o kadın Şehri değıldı Şimdi sırası değildi ağlamanm da. Çabucak kendinı topsrladı ve sırtını aynaya döndü. tçindep geçenleri belli etmemeye çalışıyordu. Yann hiraz ItSmür alalım. soğuktan donu;.ürum Olur. Bana bir paket öe Baf.s al. Birinci içmekten bıktım artık. u son cümleyı öyle Mr çekilcie söylemişO ki ağzından çıkan kelimelenn heı brrinio ortalarda göriinmeyeo bir utanmai\n suratına bır dil vurusuyla (ırlatılan birer tükürük y/dugu sanıhrdı Çehrı sanki hiç bıı $ey duvmamış S'bı gidıp korısolun yanındaki sornyanın üsfüne oturmuştu. üdanın ortasınfla ateşi çoktan kül olmuş. eskı bu hokkabsz sapkasına ber)<;everı, tencere riıbı gibi kararmıs bır mangal eskisı duruvordu Döşemenın .vansı kilirn yarısı du t>ır hasır parçasıyla örtülmüştü Mungo'nun taro üç yıl kınvldamadao vattışı. daha bır haita kadar önce içinden çıkabildisı karyolası ktnk camına kocaman bır kese kâğıdı yapıştırı!mj.> pencerentn »itındaydı Bir Itaç günden beri yağsn kar hâlâ Hurmamıştı Sokaklar naf'alın tozu dökülmüf gıbı Oembeyazdı. Ufacık pencereden ıgeriye te. K AKÇINAR SAfltL (Knmfca»ı) 1 Çıljıo Hayat 1. Seria RTS. 2 V«<« Moht*s*Bi Serseri RTS BAKBAROS (47 «4 79 Ortaköy) 1 BeyJıan. 3 K«d« Ayın» Bile Bl'VÜK SfNEMA (Gayrettepe 46 51 3») KaklÜJ Çiçeji I. Berıtnann • RT Şeytantn Zlnri ÇAML1 SET (47 04 7» Ortaköy) 2 Öldür ve Dön R. Wood 1 İyi Kötü Çirkin C. Ea«tÖZLEM (44 47 33 Mecidiyefcöy) masol BTS. 2 Casoslar Mü1 Erkeklik Öldü mü Abiler cadele^i RTS S. Alışık. 2 Tarkan Gumüj E İNCİRDİBi İJiCİ (Knnkain) *er K. Tibet Kara Şerif L BW»WB G. RtYA (41 5» 57 Beyojl») ] Kennedy Çınfar Başlıyor T. Tok«iı. SARAY cŞehreminil 1 Tatlı Me? Maskeli Şeytan f. Atasoy lejim T. Şor»y E. Hnn. 2 SARAY (44 16 56) 1 Altın ParGalaUll MusUfa A. I»»k mak S. Conjıery Rİ. 2 SUAT PARK (47 Sl 90 Bcjikla») Kaa Oavasının Sonu K. Doıtg1 Ah Müjgân Ah S. AJıjık 1*9 E. Puskullu. 2 YıUıı Kadtn 5İTE (47 «9 47) Tarzan Ormanl»ı S. Avcı • A. Tekin Htkfmi R. Rayn Rt SÜRETYA BAHÇE (3« 06 82) 1 StNEMATEK: 19.W ÇÖ1 Tav. Elvcda Dostum A. Delon RI 2 Cehenoem Dcnisi R. Widrusu, J. Ford . 21.30 Kanun mark Rİ iuz Vâdi A. Mann. t'ENÎ AR (49 64 72 Be.voğhı) ÖTİYATROLAR iecekseic Ölelim A. Isık. 2 EBDEN ENEB TİYATBOSU (K* Iffet Z. Aksu dıköy Ercan Sinemasında 3I22M) rENt MELEK (44 4? »9) Elinde şrNGIKAKLl MElAHAT (SuBırak, Belinde Silih C. Soutl'utule ekibi refakaünde) ysooi Rİ NCJAT UIGÜB (Dorm«n Tiyafresunda 44 97 36) Batı l'akasınia ISTANBUL Hikâyesi (Peri$an Rıfkı) Pa,TT>rN (21 52 58 Çapa) 1 I k ' urtesi haric. ber akgaa 1S.M «e Kafadar Casuslara Karşı E. matine Moricande RT. 2 ÖfkeU Gün DEVEKUŞl) KABARE (Kadıköy 1er G. Gcmma RTS «tnemasıoda 36 49 24) Ha B« DitX (27 <1 86 Sehzadebaşı) 1 yar. Her fün 21^0; Çaıs*mlıa Kanunsuz Kardeşler {. Gü 18.3(1 (Hallc): Cumaru«i, Paıar nay. 2 Aııa t Duru tS.00 (öğrend) tNDEŞ (27 71 86) 1 Alçaklar Affedilmez R. Hurr RT. 2 ECZANELER Canilcr Vurusujor t Coburn 0 BAKIRKÖY: Deni2. Gün ÜNES (21 61 40 Aksaray) 1 Yurt), Tepeüstü, Cennet, Tarzan Ormanlar Hâkimi R. (Y^sRayn BT. 2 Kaplan Siıjbat Merkez ıSat. Köyi 0 BEŞİKTAŞ: GUnscIi, Derman, G. Vilyam» RT AKAN (3 42 3i") 1 Sahte Ge Yeni Şila (Or. Köy); Arnavutköy. seral P. Nenmao RT. 2 Ankaıa (Levent) Aitın Vüîlii Süper 0 BEYOGLC: Galatasaray, A'EK (2? ?j 13 Çemberlitas) F. yazpaşa; Hajreddin Tav linde Bıçak. Belinde Silâb C. # FATİH: Tirebolu; Haliç, KoS»uthwoad BT carnustaiapaşa: Fazilet (Balat) TANBLT (21 23 67) 1 A«ka A GAZİOSMANPAŞA: Hayat; Doymayanlar 1, Mason RTS Uerkez (Kü. Köy) ' Ötmeden üidür T. Kende # KADIKÖY: Arun, Peljn, U»TS lutaş, iğdem CBosiar.cı); Çam (F. ^RMARA <'i 38 60 Beraz't) Tepe): Cağlayan (Selamiçeşme > I Batınm Dört Oevi l># KARAKÖY: Bulent Hon. 1 Aile Srrefi î GaA KASİMPAŞA: Hilâl: Yeni j len RT ıHahcıoğlui ! 0 SARfVtR: Büyukdere Jülin, VEMA SIR fi «7 12) 1 Ani elik M. Mcrcier RT. 2 tstlnye KarEdenii # 5İŞLİ: Ereun. Kamer. t \ "apktnlar Kralı <l. Levis FAK (22 »5 13 (.emberliU?) mek. Elif. Kemal, Sifa (G. Tepe'ı; rartan OrmanJar Hâkimi R Okmeydanı. S'<» ı'Çağlayan', % ÜSKÜOAR: Tunusbağı. Ümit; layn RT [,r>JZ (31 11 fi Aksaray) | Merker (Çen. Kby): Nur (A!em | dağ) Cı/'ar Arasınrta E. Presley • # ZEYTİN'BVRNt: Sumer Sih j tTS. 2 Hüiuk tirar 1. Gar ıec RTS hal. B def renginde, morla karışık bir ak?am sızıyordu. îri kelebeklere benzeyen kar parçalan önce cama konup oradan ytvaş yavaş aşağı kayıyorlar, sonra çöplüğe düşüp gözden kayboJuyorlardı. Asağıdan yukanya doğru iki karıj boyunda bir kar duvarı meydana gelmiştı ve otaya düşen her kar tanesiyle bu duvarıa biraz daha yükseldiği belli oluyordu. Böyle giderse koskoea Hak Palas apartımanının ziftli duvarına ınssnlığın bir vüz karası gibi yapışmış olan gecekondunun kimsenıo ruhu büe duymadan diri diri kara gömülüp gitmesi işten bile değildi. Duman Sokağı'nda karşıiıklı uzayıp girfen ve buzlu kuzey rüîgârlarının bütün hnçınlığına rağmen hiç bır şeye boyuo ejmeyen birbirinden güzel Hak Palas yavrulanmn böyle bır korkuları yoktu. Yaz mevsimi bütün maviliğiyle tatlı bir düs gibi devam ediyordu onlann her birinin içinde. Çok aşağıda. gözlerir.e bir kibnt kutusu kadar görünen gecekonduya ellerinden düşürdükleri bir oyuncak olduğu inancıyla bakan, yecTiklerıni nasıl hazmedecekleıini bilemeyen tombul yanaklı çocuklar yüzlerini bir çıkartma gibi yapıştırdıkları buğulu camların gerisinden sevinç çığlıkları atıyorlardı. Dünya umurlarında bile değildi. Karıo hcp yağmasını, hiç durmamasını istiyorlardı. iki gündür sokaktan yoğurtçular, sütçüler de geçmez olmuçtu. Bakkalların bir çoğu sabahtan ben dükkânlarını açmamışlardı Açanlarda da gaz, şeker ve ekmek kuyrukları vardı. Duman Sokafı'ndakı insanJsrın arasında ilk kez bir e?itlik meydana gelmişti. Parası olan da birdi olmayan da. Birkaç s<in için bile olsa azımsanacak bir mutluluk değildi bu. Bu kar kıyamette de bu düğüne hiç akıl errfireınedim do|rusu. Benim bildiğim düğünler daha çok yazın oJur. Mungo dtlıp gittigi yalnızlığı içinden, korkuyla sıçradı. ~ Dünya değıştl Şehri. tnsanlar şimdi akıllanna ne eserse onu yapıyorlar. Kılı kırk yarmak eskidenmif. Ne ovnayocaksın bu gece? Hamlet'İ oyı;ayaeağım. Hem de öyle bir oynayacağım ki salon alkıştan yık.lacak. Vaptığına bin pısman edeceğim ju Kobra'yı. ılıç yenne mangaldaki maşayı eline aldı, gözlerini hafifçe kıstı. Zaferinden kuşkusu olmayan bir «ava?çımn ulu »esiyle ağır alır konuşmaya başladı. Ey sefil Klodius, artık düşünmek değil hareket etmek sa. ati geldi benim için. Laertes iyi bir sö'valye olabilir ama bütün ülkede en iyi kılıç kullaranm Hamlet oîduğuna yer gök tanık. tır. Senın kurnazfığın bütün kılıçlardan daha keskinse de bu gece ilk kez hakkın kanı dökülmeyecek. O kadar kendine güvenme Klotfius. Danımarka'mn bütün hazine ve güçleri seninse halkm sevgisi de benimdir. Çünkü halk benim, ben de ha!kım. Yıllar sonra gelen kuşaklar seni öldürdüğüm için bana lânet etmiyecekler. Sen onlann kalbinde cinâyetlerinle yasayacaksın, ben de nana karşı kazandığım taferimle yajayacağim. Şehri çılgınca alkışlamaya başladı. Bravo sana, bravo. Hamlet'İ hiç kimse senin kadar güzel oynayamaz. Alungo'nun gözlerinden yaşJar bosamyordu. Nasıi, eski formuındayım değil mi Şehri? Daha bile güzel. Seninle övünüyorum arfamım. Ben de seninle övünüyorum. Hem de çok övünüyorum. Bir süre gözyaşları birbirlerininkine kanştı. Sonra Mungo birden sokak kapısına doğru koştu. Önce ayakkabılannı, arkasınclan paltosunu giydi Bu palto da Hamlet'e yakışır bir şey değildi. Sanki her tarafını aç gözlü bir sıçan hiç bıbıp usanmadan kemirmışti ve içinde Mungo degil de o sıçanın kendisi varmış gibiycfi Mungo'yu bulmak mumkün değildi bu palto ölüsünün içinde Köşe bucak aransa da bulunamazdı. El kadar bir yüzü kalmıstı dışanda O da bir insanın yüzü defildi Geç kalmazsın deği! mi? $ehri bosuna cevap bekledi. öyle dalmıştı ki Mungo'nuo sittiğinin farkınd» bile olmamıştı. Akhnda yalnız yann alaca~ ğı ekmek, şeker, et ve kömür vardı. Bundan sonra bep alacak. tı bunları Yaz geltr gelmez de her gün bakmaktan yoruldır şu apartımanlardan birine çıkacak, utanmaktan kurtulacaktj ar. tık. Hemen kapıya koştu, sokakta hiç kimseyj göremedi. Kar hemen ıçen doluşmava baçlamışn Kapıyı çabucait öıttü. yıne somyadakı yenne uzanıp beklemeye başladı MungO Uuman So. kagı'ndan çıkalı çok olmuştu Daha on adıtn bile yürümeye kal. madan buz gibi ınatçı bir rüzgâr her yanını yapış yap'Ş bir fcarla örtüvermis ve kefene «anlmıs bir ölüye dönmüçtö. Vakasını iyıce ka/dırdı, daha hızlı viirümeye başlacfı Bir lüksüo tlibine gelince durdu. lambanın etrafında uçuşmakla olan karfara titreve titreye baktı. Sonra Mimoza Düğün Salonu'nun butundu. ğu sokaktaa 8{a£ı doğru tomey» başiadı. Evlerîn pencerelerin. (Arkasj 7. Mrfada) K Ferit öngören görülür. Fakat temelde yıne anlatılan Çukurova ya da Anadolu insanıdır. İstanbul'dan Çız gıler kitabı bu bakımdan ayrı bir Özgünliik taşıyor. Bu kitaptaki tipler ve yazarın tstanbul'a bakısı in^eıendiğinde. Du özgiinliiğün daha belirgın bır biçimde ortaya çıktığı görülecektir. Orhan Kemai'io istanDul'a ba kışı HaUd Ziya, Abdülbak i?ınasi Hisar, Ziya Osman Saba gıbı j'azarlardan elbette farklıdır. Mai ve Siyah'taki Ahmet Cemil'in gözünde Istanbul, «baK tıkça kendisinden kaçıyor zannedilen bır tevha» dır. Abdülhak ijinasi. yasanrnıs ve yitirılmiş bir esM dünyanm anıları içinde bulur tstanbul'u. ÇOK beiirii bir ortamj ve bir azmlığın yaşayıştru canlandıran Saıı Faik bile, Orhan Kemal'in anlattıgı Istanbul portresine göre sınırlı bir çevreyı ele almıştır. Orhan Kemal'in çizgileri asıl Hüseyin Rabznj ve Ahmet Rasim'in yansıttıgı tstanbul'u hatırJaur. Bu tkı yazar yıkılmakta olan ımparatorlufun oaş şehrine ait taoloları ve bişiliKlen bütün gerçekJıgiyle yansıtmışiardır. Orhan Kemal de tstanbul'u artık değışmis bir sosyal çevre olarak yeni sorunlsnyla ele slır. Fakat şu da v»r a, Orhan Kemal'in tstanbui'u anlatırken, konuyu örneğin Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi tariljî ve icültürel bir derınlikte ele almadağı görülür. Beş Şehir kitabmda, «Asu Istanbul. vam surlardan »eride olan minare ve camilerin şehri Beyoğlu, Boğaziçı, Üsfeüdar, Krenlcöy taraiları, Çekmeceler, Bentler Adalar, bir şehrın içınde adeta başka başka çografyalar gibi kendi güzelliKlenvle bizde ayn ayn duygular uyandıran nayalımize bajka türlü vaşama şekilîerı ıinam ecien peyza.jıardır> diyen Ahmet Hamdi've karşılık Orhan Kemal. kendJ çevresınden gelen iztentmlen küHüre ve insanın ıç dünyasına değil. çoğunlukîa ınsanlar arasındaki ilişkilere. topluma ağırlık vererek vansıttr. Ahmet Hamdi'nın pevza.ı olarak eördüjjü lstanbul'u o. birkaç kelimeyle. 6ÜSSÜZ. basıt. valın çizgilerle cizer daha cok eec'm çıkıntıla Efendiydim ya, onlar gıb) riasıl kontışabiliyordum. Ne isti bu?» Olaylara ve kişılere i(teo yaklaşımı yanında yer yer de ironıye yer »erir. İnsan onurunu kırmayan, onu rencide etmeyen, gu ruruns dokunmayan, tatiı, içten bir alaydır bu. Ev arama nedeniyle IstanbulU bir baştan bir başa dolaşarak, onu çeşitli kesımlenyle yukarıda belirtüğlmia çerçeve içinde aalatan Orhan Kema) bir uzun bıkâyesinde de yalnızca Taşlııarlayı konu edinir. Amerika'nın üiiiil Tesas şehrine benzettığt bu yöreyı, bu yörenin insanlanru İstanbul'dan Çizgiler bö'lümun rie olduğu gibi. fakat ayrıntılara cJaha çok inerek sunar. Kitabm son bölümünde kısa h:iîâyeler yer almıştır. Mantar Tabrjvca'sında bir bayram güna yoKsul bir çocuğun onurunu, Serseri Mayınlar'da yüreksıa zamparaian, Eskici'de yoksujiara cluydugu o insancıl sevcıyı, C'ep Tiyairosu'nda hayâlperest ay'anlann durumunu, îş Koriusunda evde çocuklan etanaic teileyen bır lâğuncının çalışmv Sîr.dr.ki sevıncj dile getirır. Bu lıikâyeier de yıne îstanbul'un bir nesiünı famamlarlar. Bencî Orcht, Kemal bu hikâyoler.vie brtrie küçük hakâse türünun en güzel örneklerini d» renniştir. Kitabın bir başka özelliği de Ferit öngören tarafından resimlendirümesidir. Ferit Oagören, o usta, ınce çizgileriyle Ortıaıı Kf.fl hikâyeierindeki insan k» iaoaı g.na, bakıs uiicuna paralel bır şeiolde tstanbul'u en ırıce aynntılanna değın renklendirn;işt*r Gerçı okuyucu, sayja dil zenındfc Oıuan Kemal hikijesinin resimlj bıçimini görmek ı«teyöeeüt:r Fakat Ferit öngören, sankj öıkâyelerı resimlemez de, Orhün Ken/aJ'in dünyasına, oakı> uikuna pıralel bir biçimde Istanb^i'u ç.zgilerle dile getirır. Bogazdaü martılardan, Taşlıtar ladakı Irocdulara, Beyoğlu*ndan, Üsktidara Eîvüp raezarlıklannadeğın h*T seyi çizgileriyle tesbıt eder. Böylece çizgiyle kelime bir araya triince, gıtapta 5*î!irin ilginç bir görünüşü canlandırılır. Haliç toyıianndan Beyoğiu'na. sızr dıpierınden oskâr odalarına, yr7;t/anelerden sckas köştierine k&dar türlü türlü saa neler sergilw.;ı Bir de şu var; bu yazılardan, özellikie Küçük bikâysierdea bır kısmı çeşitlj yerlerde, örneğin Vatan Sanat Sayfasmda, Ve ; ditepe'de yayımlanmışiı. Sinan Yayuıevı de Istanbul daıı Çızgiler kitabını nazırlarkeo BU yazjlara aynı Konuyla ilgib' başka eskizlerı de eklemiş. Fakat ou k« dar mıdır Orhan Kerrıalin tstaı DUI için yazdık^n? Örncgin N? nıosmaniye'de şimdi verine fc"lı mağazası açılmış oian tkD?; Kıraatlıaneei ıçin yazdıgj «Ikbâl Oldü» yazısının ve Dsnzerlerinin de bu cılfte yer alması nkUhaSK k ki yerinde olurd^ B Fakat yıne de büyüls ustanın bu birinci öliim yıldönUroiJrfde, onunla ılgiü, riersüerde, gazete lerde bir tek satır yaaı çıhmadıgı halde: Sinan Taymlannın, böyle bir kitap hazırlaması, onu Orhan Kema) adına saygı Jle sunması, övülecek bir davra
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear