26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SATFA ALTTi JUMHURİTET • OTOSTOPIa seyahat etmenin özelliklerinden biri de vol kenannda vasıta beklerken bu safıriann yazarı Xnr Dolav'ın vap»ıfı gıbı, Jiaıal j a da baska bir sey çalmak. Böylece vakit "daha kolay geçiyor» ADRlD'te, içınde bulundu£um grubun kısıleri, bana gerçekten çok şey öğretmışlerdı davranışianyla. Her şeyden orıce insaniarı tammayı, aniamayı ve onlara hoşgörüyle davranmayı. Bir gece yarısı hep birlikte Santa Ana aJanında oturuyorduk yine. Sabahın olmasına daha çok vardı. Herkes uyuduğundan pek dolaşan yoktu sokaklarda. Bir ara oldukça pis gorunuşlu, dışleri dokülmuş bir adam bıze yaklasarak Masamı' run yanına oturdu. Yavaş yavaş saçJarını okşamaya, ellerıni tutmaya basladı. Bıze yabancı olan bir dılle, fakat ne olduğunu jyı sezebıldıgimia bir iüşkıye çafınyordu onu. Şaşkınlıkla bakakaimışfım adama. Masamı'nın tepkıstnı beklıyordum. O ise çok sakın bir şekılde kalktı yermden, elmden geldiğince anlatmaya çaiıştı adama ısteklerim yerme getıremıyecegini. Sonra bız M Sevgi ve anlayış Ieri gdstererek e|er isterse onun da hepimizin arasına katılıp arkadaşmuz olabilecegini söyledı. Adamın teklifmden nefret ettıği haide ona büyük bir anlayışla davranmıştı. Bıüyordu ki, Fas'tan kaikıp gelmiş olan bu adam, kjmsenin kendisini anlamadıgı, kendinin de kimseyi anlayamadığı bır yerde, tek basına korkunç bir yalnızlığa gömülmüştü. Insan olmanın bir nıteligı olan sevgi ve anlayış ıhtiyacı onda da vardı. O da insandı çunku ve hem de diğerleri tarafından horlanan bir ınsan. Bize uzaktan bakmış uzun uzun, aranuzdaki denn sevgi, anlayış ve dostluk havasım gormüş, kendisi de bu havanın ıhklığından bır parça çekebilmek istemişti içine. Ne yazık ki, bizim ona karçıJık veremiyecegimlz bir yön du insan. Meyva, yemiş ve yu den yaklaşmıştı j'arujmza. murta kabuklan, dondurma kü Sabaha doğru üç kışı gelerek lâhlan, kürdanlar, plâstık yovanımızdakı bankiara oturduğurt kapları, kâgıtlar ve daha lar. OnJar da Cezayirliydıier. Iç bır süru çöp doşememn üstüne lerinden bıri durmadan elındebırakılıverıyordu. Garsonu çağır ki şışeden şarap içiyor ve ara mak isteyince, dışlerle dılın arasıra ayağa fırlayarak bir şeyler smdan tıslamaya benzer bir ses yapmak istıyordu. Arkadaşİan çıkarmak gereklıydi. llkin gırdı• PLAJLAR, göl kıyıları ve benzeri yerler otostopçular guçlükle tutup yerine oturtuyorgım bir kahvede sağımda. solum mükemmel bırer konaklama .veri oluyor. Fotoğraf Isveç'te lardı yeniden. Gozlerini bır an da tıslayan bır surü insan gö«öl kırısını ve bnrada vıkanıp dinlenen otostop'çulan gösteı olsun bizden ayırmıyordu bağırünce oldukça ganpsemıştım np çagınrken. Bır guçluk çıkardurumu. Daha sonra ise gece kâniar j'eniden iki saatligıne aolsun, en çok karsılasıls mak içın ugraştıfını anlamıştık. geç vakit evine veya pansiyonumuhakkak kı, rahıp ve ı çılıyor, fakat resmi iş yerler: Gerçekten de adam ehndeki şana donenlerin apartmanın dış ler. Adım baş! üç beş rahı valnız sabah çalışıyordu Büyuk rap şişesıni birden kaldırdığı gikapısı önünde dakıkalarca el rahıbeye rasfianıyor. Büyıil bır kalkınma gücüne ihtiyacı obi, bütün gucüyJe bize doğru çırpmalarına şaşırmıştım. Kapınteye sahıp bunlar halk ü; fırlattı. Julien'ın midesinin uzenın uzerındeici zıli hiç kullanmılan Ispanya'da, herhalde devler. de. Aynca yasama ko$ullaı rınde parça parça oJan şjşe, yorlardı kapıcının gelip kapıyı görevlilerinden daha fazla verim oldukça kolay ve rahat. Bu elmdeki bira çişesıni de kırmış, açması için. den pek tutulan bir iş rahı almak umuduyla (!) bu kadar bütıin şarap ve biraiar üstüne En güç olanı iso Ispanyolla çok uykuya zaman aynlmıştı. ÎI Halk her ne kadar kiJise b dokülmüş, camlann ellerini kesrın «Sıesta» sına kendımi alışsının agırlığını duyuyorsa d, kin bu öğleden sonra dinlenmetıgi yerlerden kanlar akmaya tırmak zorunda kaUşımdı. Pek şamlannda, çogu direnmeyi başJamıştı. Ne yapacafımızı şaçaiışmayı sevmiyorlardı tspan lerini havanın sıcaklığına bağlaşünmüyor. «ırmıştık bir anda. Hiç birimiz mak istedim, fakat Türkiye'den yollar. Uyumak, oturmak, eğlenkıpırdayarruyorduk yerimizden. mek ve yemek en sevdikleri iş pek degişik değildi iklim. Heie YARIN Julıen birden ayağa fırlayarak lerdi. Her yer sabahtan öğlene Kuzeyde çoğunlukla. Siesta'yı şişeyi fırlatana yöneldi. Karşıkadar açık oluyor, öğleden sonÇILGI\LIK ETME hiç gerektirmeyen vagmurlu bir smda bir an durup baktıktan ra herkesin uyumaya ve dinlenLÛTFEN sonra elinj usattı ona. Dostça Okyanus iklimi vard». meye gittiği Siesta denen bir sıktı elinl adamın. Tedirgin ojîspanya'nın neresinde olursa tatıl başlıyordu. Aksamustü dük muş, ne yapacagmı şaşırmıştı Hlllll beriki. SaMn bir şekilde kendiıiMiiHiııiHiııııiNiıımınııııııııııınııııuııınııııııiMmH siyle konuşmaya başlayan Julien'ı dinlerken, ka/ası iyice çöküyordu omuzlannın içine. Ve yine yanıbaşımda Masami açıkiıyordu bana: Kfmbf/ır T ADAM da yalruzdı ve kimbilir kendine baskı yapan ne dolu sorunlar içindeydi. Yanmdakj iki Jciji onun faşkmca davranışlannı önlemeye çalışmaktan başka bir şey yapamıyorlar ve bu belki de adamın üzerindeki gerilimi daha da arttınyordu. Bir süre bizi seyrettikten sonra aramızdaki az çok neşeîi havayı, büyuk uyumu ve kendinin ulasma olanaklannın olraadığı bu derin dostIugu kıskanmıştı bılinç altı. Bır kın belirmisti içinde çok istedigi halde eline geçiremivecegi bu şere karşı. Bu ruh durumunu anlayışla karşılayıp, ona yakmlık gostermek gerekirdi. DIŞI BOND TIFFANY JONES • Haydar Usta bu entercsan sözcüklerinln ne an. • lama geldiğini bilmiyordu aroa, i> I bir şey oldu• ğunu da sezinliyordu. Bu Beylerin de ta ezelden • beri huyudur. Hep anlasılmaz srizler konuşurlar. • Anla^ılraaz sesler çıkarmak Boylerin janındandır. • «fşte boyle.» dedi Ha>dar L'sta. «Bundan yüz J yıl once mi ne, Çebi obasının demirtisi Rüstem J Vsta... Rüstem l'sta bizim gibi ocaktan demirci de. J ğil. Kokten dcmircı değil. sonradan öğrcnme. ÇJJ raJdıktan demirciiige geçme...» J «Eneteresan, enferesan...» • «İşte bu Rüstem t>ta bir kılıç yapıyor on bes S ytl çalışıp, on beş yıl Ramazanoğlum, ünü büyuk I 8e>im.« On beş yıl! Rüstem Csta kokten sürme, • «Maktan yeşerme değil. daldan eğme, çıraklüctan i gelme.. Kılıcını Padişaha gotürüyor, Padişah ba• kıyor kılıca, hayran kalıyor. Dile benden ne diNedense Madrid'teki bütün ya ı lerscn Rüstem Csta, diyor .. Rüstem L'stadır, dize bancılar oradan uzaklasmaya ça > gelip senin canınm saglığını dilerim Padişahım, dilışıyor. ama hiç biri gerçeklestı > yor. Padişahtır, benim canımın üağlığıodan sana remiyordu düşüncesini. Çogtı ' ne favda. diyor, dile benden ne dilersen .. Rüstem Fas'a veya Amsterdam'a, kimi • Ustadır utanıyor, o kılıcınm karsılığtnda hiç bir • | si de Avustralya'ya gitmefc ,Js{i ' | şey .istemez. kılıcm pahası yoktur. Padişah eroreyordu. fakat hepsi sanki zincir I j diyor, aoJıyor işi de emrediyor, kıJıcma fiyat biçlenmişti Madrid'e. Hele iki Fran ! 1 miyorum, bu kadar ^nzel kılıcı yapan adama hürsız vardı ki, Santa Ana'nın de î ; mette kusur etmemeliyim, dile benden ne dilersen» mirbaş eşyası olmusîardı nere • Rüstem Ustadır, Padişahtm. diyor, bize kışlak Re' deyse. Her sabah onlan gördü j rek, yerliler bizi perişan ediyor. Padisahtır, bir Şümde, o akşam Fas'a gitmek « ' için Madrid'ten aynlacaklannı • feratan haykırıyor, yürü g'U Aydın elini senin oba' söylerler, fakat ertesi sabah yi • na verdim, diyor...» ' «Enteresan, enteresan...» ne Santa Ana'da karşıJarlardı • ' beni. Hele son zarnanlarda bir « «Şimdi Padişah yofc diyorlar... Ben »enl deyi de tren bileti almaya başlanus • geldim. Ünü büyük Ramazanoğlu, bizim Beyimiz, lardı. ! koca Çukurovanın Beyi deyi geldim. Sen bize babasm. Soyumuzsun, kanımızsın, töremizsin, Ra«Bu kn haranmız çok kesin, i mazanoğlusun, Yüreğirüsin, Horasandan geldik hep bak biletimizi büe aldık akşam i beraber... Sana geidim, sana şikâyetim var.» Sesiki trene,. diyorlardı sabah, er 1 ni yukseltti. alnında domur domur terier: «Bizi tesi gün yine orada oturur gör i perişan ettiler. Bu Çukurda bizi yalnız buldular, dügümde, « in^anhğımvtı. oğlumuzu kızımızı, yiğîtliğimizi, tö«Bir terslik oldn, jidemedik, 5 relerimizi, güzellifimizi, anrruzı namusnmuzu abiletleri bu akşama erteleitik.» • yaklar altına aidılar, payımai ettiler. Bitirdiler bidiye özür dilercesine bakıyorlar • zi, sürdüler bizi elden ellere. Biz sen, sen biz dedı yüzüme. Ya kanlannı sata • meğiz Ramazanoğfum, ünü büyük. Bize yapılanlar caklannı, ya da baçka bir iş ya • sana yapılmıyor mu dersin? Sen biziro başımız, pacaklartm ve artık biletlerin! • koruyucumuz değil misin? Bir sen kalmadın mı bir sonraki akşama erteletmiye • derdimizi aniayacak? Ya derdimize deroıan, ya ceklerini söylüyorlardj. Ama • katlimire ferman oi Ramazatıoılum.» •Enteresan, enteresan... Enteresan.» ben kendlm Fas'a gidip döndük • «Ya öyle... Öyle işte ünü büyük Beyim. fste ten sonra da onlan ellerinde bi 3 Ietierle bekler bulacagjmı bili i ben de otuz yjl bir kılıç yaptım. Oruı; yıl. Rüsyordum. I tem t'sta daldan eğme, çıraklıktan gelme.« Biz B 51 EFSANESİ ı]lı ocak piriyiz. Bizim kılıcunızı kuşanraayan...» Kızardı, ulandı, az daha cayaeaktı, kendini zorladı: •Bizim kılıcımızı kuşanmayan ta Horasandan bn yana Padişah, Bey olamazdı. Ben otuz yıl çalıstım bu kılıra, tam otuz yıl, sana getirdim. Bir karış topraçımız da yok. Ayağimızı basacak bir karış loprak yüzünden insanlığımızı, onurumuzu e~ limizdrn aidılar. bir karış toprak için bizi bitirdiler Övle bir ülke büyükiüğünde, Aydın ovası eenişli^inde topraeı kimse istemiyor. Istemivor Ramazanoğium... Şövle ayağımızı b.macak kadar hir toprak parça*)... Ben bu kılırı otuz yıl doğerek, nakış nakış. avet ayet, işleyerek yaptım. Horzumlu Sahı olsaydı bu kılıcı yapana bir ülke baeıslardı. Kanı çürük Osmanlı bile bir ülke verirdi, bu kılıcı >apanın sanma...» •Enteresan, enteresan.» Bunun bu kadar oldoğunu bilmiyordum.» •Bil iste.. diye grürledi Haydar Usfa. «Bil fşte, bil işte... Ramazanlı da, Osmanlı da bizim yiğenimiz olur, bitirdiler bizi, hay yiğen.» Bitirdiler bizi, sizin intanlığınıza dokunmuyor mu bu?« •Entereian, enteresan...» «Bizim bitmemiz, yokolmamız, sîzin de bltmeniz yokolmanız defil mi? Bu koskocamaıı. srunes gibi parlayan şebrine. malına Diıılkyn* grüvcnme. Sen eok «leak sönüllü bir Beysin ama, (tene d« bu şehire, dünya kadar malına güvenme. Oünyada seni ayakta tutacak hu kora sehir değîl. malın mülkün de?il. elin aşiretindir. Malını mülkünü bir pün gelir yel alır. sel alır. el alır, yağı alır« Amma, ünü büyük Ramazanoğlum. elin aşiretin sana kafır.. Onu kimse elinden nlamaz, slamaz. alamaz. Oerde derman değil Imiş mal, demiş atalar. Sen bizl bıraktm, öyle görünüyor kl sen mala mülke düjmüşsün... .Malın mülkün sonu yok Ramazanoelu » •Enteresan, enteresan. Bunun bu kadar böyl» olduğunu bilmiyordum • «Bil işte». diye piirledi gene Hardar Csta zaferle. «Bil işte, hîl işte! İvi ki geldim de s»na halimizi dirlieimizi söyledim. Kusura kalma BPT, beni bafışla. Sana nğiit verereb değilim ama, senin de sucun var. İnsan eliyle aşiretiylo hiç ilgilenntez: mi? Benim adatnlarım ne oldular, halleri dirlikleri nasıl. demez mi? Bövle yiirür mü sanıyorsnn bu Beviik? Vürümez, işte böyle çöker gider. Çık da su şehriyin içine. bir gör olanı biteni... Azıcık insanlık kalmış mı? Dofnı, şehrin büyümüş, her bir evi bir saray oimuş, ama insanlığı kalmamış bu şehrin. tnsanı yozla?mı?, gitmiş. Benden önce hiç kimse gelip de kocaman, dev gibi adamların bir deri bir kemik kalmış çocuklan döğdüklerini, koca halabalığın da bu hale bön bön baktıkJannı söylemedi mi?» •MMMM Tuhıcu görüş SLIIVDA hiç biri sevmiyordu Madridi. Bununla "birlikte, hep bir sonraki gün gitm© umuduyla orada haftalarca, aylarca oturuyorlardı. İspanya'nm her yerinde oldugu gibi Madrid'te de halk genelIikJe tutucu göriisler tasıyordu. Dondurulmuş, fcaiıplastınlmış bir takım düşüncelerin djşına çıkmıvorlardı hiç. Kendilerinden deâişik davrananiarı hoşgörüyle karsılamıyorlardj. Çogu kez "rahatsız oluyorduk bize karsı olan rutumlanndan. Polis durmadan bizim bulundugnmuz alanda dolaşıyor, en ufak davranjşlanmızı bıle kollamaya çalışıyordu Yerde otururken çimenlere parmağımız veya gömleğiroızin ucu değse veya biri yere uzanmışken gozlerini kapatıp, uyuvor gorünse hemen bir polis düdüğü ve bağınp çagınşmalarla irkiliyorduk yerimizden. Coğu zaman onlara anlatamırorduR hiç bır şey, çünkü anladıklan halde anlamaz .çörünüyorlardı. Yalnızca Masami dost olmavı başarabilmlşti onlarla, ama onun üstün bir gücü vardj herkesle anlaşmak konusunda. Her gün gidip saaflerce oturdufumuz kahvenin somurtkan yüzlü sahibi bıle, oraya yalmavak gittigimde beni içeri sokmadıgı halde, yarumda Masami olduğu zamanlar gülümseverek bakıyordu çıplak ayaklanma. (Arkas var) A 34 Yıllar öncesinin şartlan çok daha değışikti şüphesız... Genç bır ögretun üyesiydim o dönem de... Her baJamdan da sükseh.. üzerinde uzun suredir çalıştığım bır kıtap henüz yayınlanmadığı halde akademik çevrelerin dıkkatıni çekmeğe baslamıştı. Bır kanm vardı ve dostlanm... Toplumda kendine isim ve yer yapmış bir insandını kısacası, Ya şimdi?... Şu son sonınun cevabım veremiyordum bir türlü... Yıldınm çarpmışçasına hareketsiî kalmış tım. Bir süre kıpırdamaksmn oturdum olduğum yerde. Sonra masanun üstüne yemegin ve kahrenin parasjru bırakarak fealktım. Öflenüstü güneşinin kuvvetlı ışıklan gözlerimi kamaştırda. Bu halin yaptjğı çagnşım sonu cu bir güneş gdzlügil alıp taît manm tanınmama konusunda fayda sağlayıp sağlamayacagınj düşündüm Ama acelesi roktu şimdılik. Buna gelinceye kadar üstünde durulacak çok daha önemli bir sürii teferruat vardı Nasıl olmuştu da daha önce aklıma gelmemişri.. Kendi ken dime hayret ediyordum... Fakat dogal bir zorunlulukru bu Insan ipin ucunu bir kere kaçırmaya görsündü... Aklını başma toplayamıyor, başvurulmaSJ gereken çâreleri kestiremlyor, çıkar yolu aramada da yetersiz kalıyordu. Ben de böyle olmusrum işte. Yürümeğe devam ettlnı. Yolda lastladıgım bir polis benden yana şöyle bir baktı sonra uzaklaştı. Tüvlerim diken aken olmuştu blrdenbire. Çenemi adetâ go'gsüme vapıştmrcasma baçımı öne eğerek çabuk çabuk yürüdüm. Omuzlanmı çökertme Vi. sırfım» ^~ > OLUM CIKMAZI L. BLOCK Kaldığun otele vardım, girrnek hai içerı atacaktır.. tşlemedifım sizin geçtim, köşeyi döndüm ve bir suçun cezasını çekmeğe d« merkeze yöneldim. hiç niyetim yok. Bakın, siz bü» Bir süre sonra birtelefonku bana inanmıyorsunuz...» « Sey... Ben... Doğrusn ..» lübesine girecek, kilometrelerce « tnanmanız içın de bir se» uzaktaki bir numarayı çevirebep mevcut değil ashna bakar» cek, aradığım kimsenin maka» santz sayın müdürüm... Tek ri» mında olması dileği ile beklemecam, beni sadece bir dakifca dm | e koyulaeaktan. lemenizdir». Genç kadıru öldürYerindeydi. mediğimden ben kendi hesabıma « Sayın Müdür Pillion...» dieminim. Ötekini de .. Evanşeye acele aceîe konuştum. «Ben line Grant'ı da ben öldürmemişAleks Penn. Sizinle konuşmam tim. Böyle bır sey yapabileceğiIâzım... O kadmı öldüren ben me aklım ystmıyordu bir türdeğilim... Simdiye kadar bimselü .. Olamazdı... tmkânsızdı... yi öldürmedim ben... Sizi temin Oysa şimdi göruyorsunuz... Aynı ederim?... olay ikinci defa tekrarlanmıs « Şu anda neredesiniz Aleks?» durumda.. Bana kin besleyen bi«Her türlü ihfimali dikkate ri var herhalde... Korkunç bır almak zorunluluğunu duyuvorkin olmalı bu... tkincı defa rudum Bunun için de Newyork'ta zağa düşüriiyor beni» Aynntıiadeğil. Sikago'da olduğumu söyra bakıldığında aynı adam olduledim. ğu kendiliğinden meydana çıkı« Size bir şey danışacaktım..» yor... Haydi, ilfe cinayetin bövl» « Bana danışmaktansa hemen bir kinden ötürü üsrüme yıitıldı» feslim olsamz çok daha iyi ederğım faraedelim... Ya ikincisi? Basiniz...» na kin besieyecek birinin ya da Hirilerinin hâlâ" rneveut bulun« Genç kadını öldürmedim.. duğunu sadece düşünmek bila Yemin ederim sayın müdürüm.. mânasız. Ben neyiro ki arük? Korkunç bir ruzağa düşürdöler Hiç .. tnsan bile sayılmarn bu beni... Kötü bir oyuna kurban şartlar çerçevesinde .. Ne tanıdıeitti^imden emînim.» îspat yefım var ne yakınım. Ama bir teneğinden yoksun durumdayım. vakitler başanlı biriydim™ O Simdilîk kimseyi inandırmama, zamanlar yıldınmları üstüme çeikna etmeme imkân yok. Fakat kecek yeteneldere sahiptim. Naben kendi hesabıma bövle bir mussuzun viedansızın biri çıktıcinayet işlpmediğimi gayet iyi biBaşımı belsv» sokru... Mahvetti iiyorum. Sız:p çitmeden önce beni . Simdi aynı alçak...» kaatilin elini gayet iyi gördüm Bıça|ı kavravan ve indiren d « Ne dememi. ne söylememl Allab kahrefsin, pördüm diyorum istiyorsunuz bu konuda Âleks?» size. Gördüffümü de çok iyi ha« Bilmivonım tırlıyorum... Sonra...» GARTH y ^ A EEISIN BU J !> E S Ö j •A. YASEOSetA U 9İ ">3 i \İ ı , V ^ / İŞÂ m ~ ' ıtt•' • ••»* AYLÂK MUSA V fh Tısfama H ER YER pisük içindeydl Ispanya'da. Gece bir kahveye girinee, ayBğına dolasan çöplükten yol bulup da geçemiyorDO K TO R TarıkZ. KIRBAKAN;' Deri, Saç vtj ZfihreTÎ Hasta } üklan Mütehasswı • tstiklâl Cad. Parmakkapı No: 66 TEL: 44 10 73
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear