Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SATFA ÎRİ Cumhurîye! tRATAĞINI hızla vuruyor. öteki sürtüyor bazen. Daha yavaş değiyor betona. Betonda başka ses ve rir ayaklann vurgnsiL Asfaltta daha yumuşak, belki de erimeyi deneyen bir yolda hiç. Toprakta gömüle pömüle yürür. Ta? gelirse taJoldar. 13 Tarihten YARENLIK Elif NACt o B Ayak sesleri Yazan: fırlar ses topuktan. Sonra düzelmeye uğraşır blr süre. Ama yine blr bosluk!.. Taşlık yolda düzensiz ayak sesleri en biçimli düzensizlige, sertliğe vanr. Bazan yuvarlak bir taştan kayar topuk. Bazan keskin ve iyi oturmamış bir ta Hidayet EARAKUŞ dakl ayak seslerini İyi tanıyorum. Her gece gezmeye gidenler, dönenler, işine koşanlar ge lir geçerler durmadan. Bakın! Ayaklannın birini sert, birini yumuşak vuruyor biri! O ökçede mutlak demir yok. Biri ona yetişmeye çalışı Firavunun inlikamı eçenlerde lrtanbul Arkeolojl Müzesi Müdürü azüı dostum Necati Dolunay, bir gazetede Finike Kıralı Tabnit'in lâhtinden bahsetti. Kitabesindeki «Kapağı açanın zürriyetten mahnm olmasına» beddua eden satırları nihayet bu kapağı 18S6'da ilk açan O«tnan Hamdi beyin zürriyet«ix kaldığma bağlayan blr yorumda bulundu. Bu olay b»n» meşhur TutAnkAmon'un intikamını hatırUttı. Çünkü 3,5 mülmetre kalınhğındaki lom altından yairinet Abpılmış tabutun bulunduğu medülhamld'in zar kazısına katılmıs yirmiden Topkapı Safazla lnsan esrarlı bir «eküd» rayı arşivindeclmüşlerdir. ki hattı hüm«I 1922'de mezan ük bulan Lord yunlarmdan baCarnavon bir iene aonra slvriıılsnnı not etmişim. Içinde olsinek sokmasından öldü. Ardukça ilginç Olanlan var. Mechibaltf Douglas Reid, mumya•eli bir tanesinde dlyor kı : •nın röntgenıni alırken, E]ip«Kayıklarda Müslüman ve toloğ Artur Welgall, nasıl oldukefere ve Yahndi kanşık otnrgu anlaşılamayan bir çekilde duklarım gordiim. Mânl degitölduler. Aubrey Herbert, akll dir. Lâkln kefere, kayıgın ynmuvazenesini kaybederek intikansında, Müslüman aşagısınhar etti. 78 yaşında olduğu halda otnmyorlar. Münaslp görde Lord Wersbury, Londra'da medim. Nezdinizde raünasip bir apartmanın yedinci katınise men'l husnsn tembih olnna, daki penceresinden kendini adegilse siı bllirsiniı.» tarak canına kıydı. Leydi Carnavon da 1929'da bir böcek «okYine Birinet Abdülhsmid'in ınası yuzünden hayatı sona erSadrazama yazdığı bir başka di. Nıhayet bu kazı heyetinden hattı hümayunu : sağ kalan tek insan, tabutun kapağı llk açıldığı zaman mum«Benim vezlrim; diln mnhtaja ile ilk karşı karşıya gelen •arca Küçüksn'ya gittim. BsWr. Carter de 1930'da esrarlı lan kibar haremleri kefere efbir kazada can verdi. rene avratları gibi kayıklarda Uğursuzluğa lnanmayanlar semsiye tutariar. Dofern deftilbunların hepsine topyekun «tedir. Geçen sene de Sadarete «adüf» deyip geçebılirler ama geldiiHnizde size söyledim. bedduaların zamanla yerını Menolnndn TJlema efendilerin bulcfuğunu da nasıl yorumlaharemleri ise anların dahi sanyabihriz? Işte, dostum Necatl lan degildir. Men'i raünasip ise Dolunay'ın işaret ettiği nokta siz bilirsiniz, dahi lâyıkı diyaburası.. net değildir.» (Xo: 702922) mfliı. Daha küçük adımlarla daha çok tık tıklar çıkarıyor kadın. Aclam kadırun koluna asıla madığı taraftaki iyi vuramıyor. Sonra iki topuk yukardan dü şerek ve çabuk birbiri peşisıra ses veriyorlar. Koşuyor biri!. Hep blr şeyler beklerim bu seslerden her akşam. Her gece. Beklerim kl, tıktıklanyla ayaklar kapıma yaklaşsınlar, bitiki sürtup durduktan sonra kapımı çalsın o ayakların ve ayak seslennin sahıbi. Odamda beni, perdeleri genlmiş odamda, masam:n başında o ayaklannm vıdası gevşemiş bozulur kurulur masamın başında bulsun. Onun ayak seslerini diğer ayak Kalabalık geçenler ayak seslerini çeneleriyle boğarlar. Tek geçenler, ltişerek, kahkahayla geçenler, küçüklerin geçişi, ihUyarlann geçişi... Hele onların geçişi.. Ayaklannm sesi bastonun aesine özdeşir artık. Sonra kızların geçişi vardır bir de. D&r küçük adımlar. YUreklerindeki ılık • sertn nehir, ayak seslerinde çağüdayıp geçer. Uçarcasına geçerler. Oysa ben seçmeye çabalanra kapımın önunde duracak ve biriki küçükten küçük adımdan sonra kapımı açıp, benl ayak seslerinin çözümlemesinl yaparken bulacak ayak seslerini. Tüm ayak sesleri lçinden. Işte yaklaşıyor ayak sesi. Uyumlu mu uyumlu.. Surtmüyor hiç. Geldi. Hıhl Kapıya geldi! Tuh!« KUçükten küçük ayak sesleri duymadım neye? Geçt! bu da. Biıkaç kişilik bir kilmenin takur tukurlan. Betonda ne tatlı durur takır tukurlara lcarşm. Hah! Gelıyor. TamamT Yaklaştı. Şimdi kaldır.ma çıkacak. Çıktı çıkacak! Eyvah uzaklaştı. Sonra O, o yandan gelmez ki! Künbilir ne oldu. Acaba kaç yalın avak geçtl şimdıye değın betondan! Sahi geçti mi kı? Geçse duyabilır mıyün acaba? Al bir daha. Yoo! Bu dık ve sert yürüyor. Ka rarlı yürüyor. Çekingen olac&k benim bekledığim ayak sesleri. Ama yine de uyumlu yürüyecek. Hiçbır ayak sesi kapıya dayanmayacak mı? Delirir adam oöyle beklemekten. Daha kaç ki şi var acaba ayak sesi dinleyen bu saatte. Daha kaç kişi var'kı, ayak seslennin çözümlemesir.i yapmada? Acaba kaç kişi ayak seslennden birinin, yalnız binnin; çekingen, sevili ama uyumlu, sıtontıyla coşkuyla kapıdan girivermesini bekler?. G Kayıklarda nizam B Kalçalardan beşİBTan eylcm dizlerden ayak bileklerlne, ordan topuğa rvnz. Topukta, yerin insan oğltmca düzenlenmlş biçlmine pöre sese dönUşür. Eğer bir kaldınmsa tırJaTnaya varan tık tiklan vardır ayaklann. G«nçler severler bu seBİ. Kendilerirün geçtigini en axmdan kendUerlne inandınrlar bu sesle. Orta yaşhlar ya da yalnızlar bu seste arkadaşlık buJurlar. Ihtryarlar böyle sert topulüan taaımayacak kadar tU kenmektedirter. Betonda ses daha toklaşır. Ayak seslerine bir kararhlık ve rir beton. Çimentoyu sankl ayak »eslerlnl resimlesin, ya da yayınlaaın diye bulmuşlardır. Uçarcasına geç«r klmisi betondan. Birl değer topugun, blri degmez. Telâşlıdır birl. Çabuk çabuk ama dilzensiz sesler verir ayaklan. Bazan sürter ayağın biri. öteki daha hızlı vunır o zaman. Sonra tekrar sürter ayak. Daha çabuklaşır. Çün kü ayağın sürmesi ramandan eder kanısınca. Asfaltta sesler yutulur. Yazın hele! Yumuşak olur asfalt. Altınızda maya gibi yumuşar durur. Parke döşenmls solcakta daha başka biçimde ayağın sesl. Bazan topuk boşluga gellr. Aksar sesin uyumu. Bazan umulandan fazla î>ir parlayışla sa takılır burun. Ve yine dengesizlik! Yıne takırtıl&r. Bu sesler hep topuklan kösüre ve kabara, ya da demir çakıl rr.ış ayakkabı giyenlerın »yak sesleridir. Lâstilt topuklu ayakkabı giyenlerle yalın ayaklann aya'tc sesleri pek duyulmaz. Hele yakn ayakların ayak sesleri.. Evın önü beton yol. Bu yol Acaba yalm ayaklann ayak seslerini duyabilen var mı? Var mı bunu duyabilen? Hele bu»ları duyabilen beyninın ugultusunu susturup bu yalın ayakların ayak seslerini Eümbürtüyla bilincine mıhlayıveren var mıî Bir gün, tkı pün, Uç gün va belki daîıa çok günler bır ayalt sesinin kapınm önünde «kuçuktan küçük» bıriki adımdan son ra kapıyı çalıvermesi neler doldurur ıçune kımbılır... Çatlayacagım be! Ulan felekl Bır ayak sesi yönelsin kap.rr.a yahu! Yahu çok şeyler olacd'i bendel Içim ısmacak. Artılc kım olursa olsun. Sevınecegım. Kapıdan yalnız ayak sesi gırsin. Girsin de işte... Ayak sesiert yıne... Delireceğim bu rdışle .. Yaklaştı... Umut. Kapı Kaldınm. Çıtır çıtırları küçuk ayakların. Tiktaklar... Geçü. Allah kahretsm!. Fırladım dışan. Kapıdan mut laka ayak sesi girmelı :çcrıye. Delirlrim yoksa. Kurtlu bınv:m ben. Hay Allah! Pardesumü unuttum. Dönciüm. Çıvıden sokercesıne çektim pardesumü. Kılitledira kapıyı. Gelse de kapı kapalı ayak seslerine. Ama ayak sesleri girmeli bu gece bu kapıdan. Caddeye kadar hızlı hızlı vü rüdüm. Salak salak bakındım. Sonra kafam ayak ses.enyle dolu döndüm. En alımlı, kararlı ayak seslerini seçıp ayaklarıma kodum. Kapıya dayandım. Biriki küçükten küçük adımdan sonra kapıyı açtım. Ayaklanmm sesini sevinçle içert taşıdım. OhlOldu be! Ayak i«al girdi be kapıdan İçeri I Ama ben onun uyumlu, çıtır çıtır yaklaşıp gelen ve kapının önünde yüreğimin tokmagım çalarak İçeri sürülüverecek omın ayak seslerini belki duymayacagım. Fakat belki yalın Byaklann ayak seslerini bilinmez bir yakm günde duyabiüriz.. Büyülc bir gümbürtüyle... Restm: A. ARAD yor. Sivrl bir topuğun sesi: Tik tik tak, tik tik tak... Sonra onlarla yürüyen onlardan geri kal mak istemeyen, küçük ajakkabılann çıkarabileceği bir ses. Demek üç kışıler! Arkasından ka rarlı birinin ayak sesleri tak tuk tak tuk .. Dinleyin ayağının birini iyi vuramıyor yere. B:r ki çi daha var yanında. Karısı olseslerinden ayırmaya çalıştığımı görsün. Uzaktan başlar her gece ayak sesleri. Yavaştan yavaştan yükselerek penceremin dibinde en keskin gürültüsüne ulaşır. Sonra alçalarak yavaş yavaş gidenın hızıyla orantıh olarak • uzaklaşır. Sonra başkalan.. Sonra yine başkalan... BÜLM ACAg?' Hece Bulmacası A A A A A A AK AR AT AY BE CI ÇO DA DIM Dî FE GIT HAS HU î KAN KIS KÖY LAK LAK LAN LET LI MAN MAR MET NA OT RA RAN RAT RÎK SA SÜR ŞAR TİN UM YA. Yukarda gördügünüz dafınık hecelert aşağıdaJsi soruların karşılığı olarak bir kerede kullanıp numaralı çızgilere yazınız. Meydana gelecek kelimelerin sıra ile yukardan aşağıya tKÎNCl ve BEŞÎNCİ harflerini okuduğunuzda, Fransızların K. Afrıka birliklerine gönüllü paraşütçü kazanmak içîn, «Genç adam paraşütçü birliklerine kv tıl! Caddede yürümek paraşütle atlamaktan daha tehlikelidir» şeklinde verdiği, astığı ilânlardan sonra kayit bürosuna gelen ve «Yazılacaktım» diye başlayan bir mektubun gerisini bulacaksınız. 1 Güzel huy. 2 Okyanus (Eski dın. 3 Kışlada, okulda bakkal. 4 Yaşta, işte eşit olanlar. 5 Tekirdag'da ilçe. 6 Cihaa. 7 Kazanç talıhi. 8 Mera. 9 Akdeniz'de büyük bir yanmada. 10 Hız. 11 Ağrı dağının öteki adı. 12 lri çoban köpeğı. 13 Pa razit. 14 Dine kanşmış masal. 15 Yaslı. 16 Gerçek olmayan. 17 Askerlikte bır yvirüyüş adı. 18 Bır ılımız. 1 2 3 4 5 6 12 13 U 15 16 17 18 19 20 ANAMA Kanah boyunca, iki ayfı medeniyetin birleştiği nolctada bır benzin istasyonu var. Aksi yönlerden gelen iki oto mobil bu istasyona yaklajarak durdu. Biri BO. Bolivya plâkah bir jip'ti, diğeri de U. S. A. Birleşik Amerika plâkalı lüka bır arabaydı: Chrysler imperiaU Mütevazi arabanın Bahibi satafatlı arabanın W«shingtonlu sahıbine: Rlca ederlrn^ Evrelâ * buyrun* demi^U. « Suarez...» diye Kuzey Am«rikalı birdenbire haykırdı. Bayron, »en raisin? Ba a* giizel tesadüf boyle^ Bır anda sarmaj dolas olıautlardı. Hi<: deüşroenii«*iıı Saarem.» Gnnir Kormez tantdım.» « Sen de...» Belki de yalan söylüyorlardl. Çunkü birbirlerini görmiyeli tara 25 yıl olmuştu. Fakat bu karşılıklı yalanlar ikisinin de hoşuna gitmişt: şüphesiz. Memnun tebea sumlerle gülüyorlardı. Ba>ron, her iki arabaya alt benzın ve yağ parasını ödedikten sonra, arkadaşını yemeğe dâvet etti. Hemen oracıktaki mükeüef bir kkantaya girdiler. Böyleee bol bol da konuşabilirlerdi. Çünkü kaybedecek vakitleri yoktu. • Hanl Mr çocuk . vardı... Eter diyemezdi de yeter derdl. Ba yüzden az kalsın dlploma alamıya caktı^.» « Hani bir de kimyevi terkip ler meraklısı vardı. Bir gün asit nitrikle gliserini birbirine karıştırmıştı... Bütün lâboratuar havaya uçacaktı az kalsın...» • Fakültenin köşeslnde her ak jam başka bir delikanlıyla bnluj tuğu için adını Köşegen koyduğumuz kırı hatırlıyor musun?» « Haürlamaz olur muyum hlç?.... « İyi parçaydı degll mi?... Kal çalan böjle bdyleydi™ Göğüsleri de şnyle şöyle..» « Evet.» • Laboratnarda, sankl mahsu» yapıyonnu? eihi. hep ayak ayak üstüne atardı.. Karşısuıa otunıp o «ahane bacaklan dikizliyebllmek için birbirünize girerdik âdeta...» « Evet.» • Bana baksana Bayron.. Hen desede Koşegen ne demekti? Kaç gündür kafama takıldı.. Bir türlü çözemlyonım...» « Hendesedeki köşegenin n» olduğunu hatırlanııyorum ama, Fakültedeki Köşegen günün birinde soluğu bizim evde aldı... Ev lendik.» • Çok öziir dilertm Bayron Bilmiyordum.» « Boş ver canım. Bir türlü P 1 ön tdı blr Macar sehrinden gelme, 18. ve 17. asır Osmanlı tarihlni yazmış, batı dıllerlne asina, tercUmanlıktan tarihl olaylara şahit bir tarlhçlmiz. 3 Eflâtun'un ders verdiği bahçelerden galat, i'.imde, sanatta ytiksek okul; Artırma, eksiltme sonu lşl isteklisinde bırakma; Habeşıstan'da Eritre'nin basşehri. 3 TERSİ üzakdoguya has dayanıklı bir cins kamış; Tahsll grtrdtigü Avrupa'dan blrçok fikir, sanat, basın yenıliklerini getirmış ilk tiyatro yazan ve büyük gMeteci fikir adamımız; A. B. Devletlerinin rümuzu. 4 TERSt yabancı; Kimyada altın; Kimyada gtlmüş; Avrupa'ya komşu bir ada devleti. 5 Deniz subaylığında amıralliğe kadar yüksellrken çağdaş Pransız müzigine her türden eserler bırakmış bestecl (Jean); TERSİ ok manasma; ön adı TheopiUe olup sırasiyle şair, tiyatro yazan, romancı, eleştirmeci kişiliğiyle ünlü Fran sız edıbi; TERSt güreşte bir o>un. 6 Atm hızlı bir yiirüylişü: Alphonse De Bn adı ve «Graziella, Genevie...» gibl romanlariyle. romantik şürleriyle tarunmış bir Fransız edibl ve devlet adamı; küçült nebatlar. 7 Oğul; TEBSİ Jeolojik çaflardan ikinci zamanın dinozorlar devrinin adı; Bayram; Istihkâmlı yer. 8 Son, sonrakı mânasına; TERSt maden parlaklığı venlmiş deri kumaş; TERSİ Ingiliz uzunluk öjçülerinden. 9 Kimyada plâtin; TERSt onıca başlama zamanı; TERSİ kimyada kalsiyum; Kimyada kalay. 10 Kimyada nikel; Söylenenı yazanı bilinmeyen manzumeler sonuna konulan bilinmeyen mânasına imza; TERSİ baş; TERSt bir hayvan sesi. 11 1887 de Dr. Zamenhof tarafından uluslararası, konuşabilmek gayesiyle icat edümiş basit ve suni dü: Norveç ile Danimarka arasındakl bopaz. 12 Hormon çıkaran bir beyin guddesi; Salvador Luigi on adı ve 18. asırda operalan, İtalyan operasının şefliği ile btr Kadın anlaşamadığımız için çabuk ayrıi dık. Birleşik Devletlerde boşanmak gayet kolay. Biraz da kendinden bahset. Bolivj'a'da ne ya pıyorsun bakalun?.» Küçük bir ecza fabrikan kurdum. İki ilâç üzerine çaiışıyorum. Sivrisinek sokmalanna karşı bir krcmiın var. Bir de romıtizma için merhem yapıyorum. Tesir derecesi pek belli değil ama, süriimü zaraısız. Geçinip gi diyorum işte. Sana, ıcn ne yapı yorsun diye sormağa lüzum yok. Mllyon üstüne milyon koyduğnnu anlamak için altındaki arabayı gdrmek kâii^ « Chemical Bayron Company*. nin başındayım.» • Demek o sirkel senln ha?. Vay canına. Hiç aklıma gelmemişti. Amerika'da o kadar çok Bayron var ki» « Orası öyle. Hattâ aynı işımds bir de sair varmıs galiba... Ama akraba olup olmadığımızı hiç me rak etmedim doğrusu. Ciddi işlerle uğraşmıyan kimseler beni kat'iyen ilgilendirmiyor. Başlangıç hiç de kolay olmadı. Piyasa bana metelik bile vermiyordu. Ra kip firmalardan neler çektiğimi, anlatamam. Canavar kesilmışlerdi bana karşı. Iflls etmemek için yepyeni ve orijinal bir şey yapmak lâzımdı. Düşündüm, taşındım ve buldum. Şimdilik 37 eyaleti tutmuş durumdayım. Reklâm için harcadığım parayı tasav vor edemezsin. Diğer eyaletlere de yayümak üzereyim. Pek yakmda yabancı memleketlerde de lesisler kuracağım. Bütün hazırlıklarım tamam. Günün birınde Boli\ja'da burun burtına gelece ğimizden emin olabilirsin.» • Yaptığın işin esası ne?^» Bayron, maroken çantasını açmıştı. Çıkardığı kocaman kocaman kâğıüan masasının üzerine serdi. « Bunlar benim aiişlerinu. Halk dilinde «ter kokusu» diye bir deyim vardır... bilirsin. Buluşumon esası buna dayanıyor. Ten kokusu, ter kokusuna karıştığı u man özellikle kadınlar için oncmU bir sikâyet konnsn oluyoı.» Garson, yemekleri getirmeğa başlamışü. Amerikalı, afisleri topladı: • Bunları sonra okursun. Hey garson, bize çampanya. En paha lısından... Evet ne diyordum.. Gerçi şimdlye kadar aynı gaye ila imâl edilmi} sayısu müstahzar mevcut...» « Mâlum...» • Ama benimki bambaşka... Hani kadınlarda dişi bir koku vardır... Gecen yüzyılın sanal adamları bu kokuya karşı çok zaMftılar .. Meselâ Tolstoy . Bütün omrü boyunca ayaklarını yıkamamı; olmakla iftihar edernıiş. O devirde. en titiz geçinenler bile altı ayda bir umumi ban yolara gidip yıkanıyorlardı Ve bu banyo başlı başn.a bir hâdiso oluyordu onlar için. Şimdi ise durum öyle mi ya?. Her gün yıkanmak insanlar için zorunlukların başında geliyor. Günde iki defa yıkananlara da sık sık rastlı yoruz. Bu şartlarla kadın kokusu, aşk ve şehvet konusnnda bir zamanların aksine, faydalı değil, za.arlı oluyor. Mod bir kadın icin terlcmek, terledikten sonra da ckşi ekşi kokmak kadar fecî hir şey tasav\ur cdilemez. Benim buluşum bu tehlikeyi ke«in olarak önluyor. Hem öyle ge<;ici bir tedbir de değil. Haftada bir kere kullanmak yeter». Formül son derece basit ama, a\"nı olcüdç de tabii. Benim müsîalızarı kullanaj her kadın. bir hafta süreyle ya muz. ya da ananas kokuyor. Han gisini tercih ederse. . Nasıl?. Bu luş miikemmel değil mi?... Yemek bıtmıştı Arabalanna bmmeden önce, bırbırlerınden adres aldılar. Sanlıp öpüstüleı ve aksı yönlere hareket ettiler Tekrar görüşeceğiz değil mi?... « Tabü... Tabü...» Birkaç ay sonrs tekrar görüştüler tkisı de Mexico City'deki bir farmakoloji kongresine gitmi? lerdi. Bolivya 1ı, mevcut delegeler araamda şıklığı ve zerafeti ile der hal dikkati çekiyordu. « Bu sefer milyonları üstüste koyan sensin. Her halinden bslli.. diye Kuzey Amerika'lı konuştu. « Evet. lşleı yolunda. Kısmetim birdenbire açıldı. Ama butun ilhamı senden aidığımı saklıyacak değılim. Herşeyi senin buluşuna borçluvum Tıpkı senmkıne ben7er bir mü^iahzar yapıvorum. Fakat uygıılama tarzı senınkının tam tersi Senin formüiünü kullanan her kadın ya muz kokuyor ya da ananas değil mı?..» Evıt.» besteci. 13 Pablo ön adı ve doksanı aşan yaşı ile halâ virtüozu oldugu çelloda en büyük icracı, besteci tspanyol sanatçısı; Kbtii idaiB ve ihmal harici bir geminin deniz, fırtına gibl hallerle uğradıgı zarar, ziyan; TERSt tecrübe. 14 Bır balık; Avrupa'da nehlr; Birdenbire; TERSÎ dünya. 8 12 Asya'da nehir; Ayıp hissi; istediği oglu. 3 Bir ağaç; En Nota; TERSİ yağlı boyayı ilk büyük hattatlanmızdan Kâmil kullananlardan olup ışık ve teBeyin soy ismi; ttalya'dakl tinferruat yüklü dinl, tarihl tablü kule. 4 ödeme; TERSt lolarla iki kardes Hollandalı ufak gemi taptanı; Asya'da bir ressam (Hubert van Jan van). ülke. 5 Bir hastalık; TERSİ 13 Bir hayvan sesi Titizlik; ftdi ısıda gaz olan bir kimyevl TERSİ eskiden yazı k&gıtlancisim. 6 TERSt notaj TERnı düzgUnlemekte blr tertipti. St kimyada rutenyum; TERSİ 14 TERSt kadınlar (esM dil); petrol tasfiyesinden maden kiJBelçlka'da büyük nehir UmamürU katranındac elde edilen, nı. 15 Nota; Amerika tç saYUKARDAN yol inşaatında geçen koyu btr vaşlarında Güneyli komutan; madde. 7 TERSİ tslamiyeYelken gemilertae dlreklere ditin dört mezhebl dışında kalıp, AŞAĞIYA: key, yelken germe bağlama çuilk üg halifeye itibar etmeyen buklan. 16 Şeyh Galip'in çok mezhebin mensubu; TERSİ sürsevdiği ve ölümüne Unlü mer\ GUzel sanatlar okulu imrealist çagdaş tspanyol ressamı siyeyi yazdığı şair, Mevlevl Detihamnı kazanamamış, Guillau(Salvadore); Birdenbire. 8 de; Bir peygamber; Şimdi kulmin ve Pisarro ile arkadaşlıklaBir hayvan yavrusu; TERSÎ landığımız takvimden 13 gün gen, Bazille, Renoir, Monet ve îspanyol lstilâ, lmha savaşlariyri olan güneş takviml. 17 Sisley ile de devam etmiş, okul le tükenmis medenl ve tarihl TERSt kimyada mangenez; Aarkadaşı E. Zola'nın ateşli yaMeksika'nın kızılderili ırkı, teş; Preveze'den sonra Akdenizi zıları desteğinde, sergilerden kavml. 9 Bir balık; Eskiden göle çeviren komutanlardan Pidönen eserlenni kabul ettirene Japon hükümdarlan; TERSt yale Paşa'nın Tunus civannda kadar Pisarro etkisiyle empreshane. 10 Afrika'da Büyük Haçh donanmasma vurdugu toyonist tablolar yaratmış FranSahra'da bir dağ; Kimyada katm, savaşın ve o adanın adı. su ressamı. 2 Hindistan'dastronsiyum; Denizli'de ilçe. 11 18 «Tarasconlu Tartarin, ki Timurogullan Devletinin Katışıksız; Mitolojide orman va Sapho...» gibi eserleriyle Pranbür^ik hükümdan ve Babiir bakireler ilfihesi (Roma'da sız romancı (Alphonse); AlŞah'ın torunu; Ibrahinı Peygam Dlana); TERSt Mmyada brom. manya'da şehlr. 19 Gönderme berin Tanrıya kurban etmek •ulaştırma; Bir Ingiliz ağırlık ölçUsü (28 gTam); TERSİ eşyanın gözümüze vuran bir özelliği. 20 Bir ajansın rümuzu; Bubnacaların çözümü Denizcilikte geminin su kesibugünkü CUIVlHURİYET'te minden aşagı dip ve dış satıhlan; TERSt bayağı. 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 CÎNAYET BULMACASI KAATİL KİM? ETZESİ İle yaşayan ve bir konfeksiyon mağazasında çalışan Ayten'i, sabah öteberi almak ıçin çarşıya çıkıp ancak 11.30 da apartmana dönen teyzesi odanın ortasında yerde hareketsiz halde görünce feryadı bastı. BUtün apartman halkı ayağa kalktı. Yaslı kapıcmın oğlu Cemıl, feryadın duyuldugu daireye ilk koşusarJarm onündeydi. Araltk kapıdan içeri daldı. Gördügü manzarayla duraladı ve sonra gerisındekilere dönerek, «Boğmuşlar, öldürmüsler Ayten'i!» dedi. Ve duvarın kenarına çömeldl kaldı. Olay yerine geleu Şef, kızm bogazı sıkılarak öldürüldügünü tespıt etmışti. Genç kızın üzerindeki kolsuz bluz yandan yırtılmıştı. Tayyörünün ceketı odanıri bir kenanndaydı. Oradaki apartman halkından, yukardaJu durumlan öğrenen Şel, «Söylenecek başka bir şey var mı?» diye sordu. Bitışik dairedeki ailenın genç oğlu Tank, şunlan anlattı öğleye doğru, Ayten'in çalıştığı yerden bır erkek arkadaşınm, Aytenlerm daıresinden çıktığmı farketmiş. Tank'ın holae dışan çıkmaktayken sırtını gördüğü bu şahıs, aralık kapıdan içeriye uzattığı başı ile «Geçmiş olsun!» deyip aynlmış. Mardivenlerden inip gitmis Şef, Murat isimli o tezgâhtan birazdan apartmana getirtti. Murat: «E*».t! öyle dernek zomnda kaldım. Zira o sırada Ayten yerde yatırordu. Masanın üzerinde de birtakım ilâçlar vardı. Bu delikanlıyı arkamda Urkedince öyle konuştum. Bir m&nâ çıksm istemiyordum. Halbuki bugün işe relmeyen Ayten'i merak edip öğle paydosundan istifade ile uğramıştun.» Şef, ilâçlsn baktı. Aynı T Kartvizit Bulraacası ERHAN PUYUKEV Yukarda kartvizitini gördügünüz Bay, Halide Edlp Adıvar'ın bir eserine hayrandır. Kitabuı ı .„;,; »o.lril ariftn cak. Oradaki delikanlı ile Ayten rabancı sayılmazlardı..» Birazdan Eetirilen eczacı Orhan. durumun verdiği şaşkınlık ve keder ıçinde konuş'u: «Bu sabah saat ou ile nnbuçuk arası Ayten eczaneye geldi. BUKÜII >?<Î gitmediğini dün gece beraber gittiğimiz lokalde ettiğimiz munakaşadarı sonra evde uynmadığun, sinirlerinin bozuk olduğunu söyledi. Ve birtakım ilâçlarla eczaneden ayrüdı. Tezgâhın üzerinde unuttuğn anahtarı farkederek biraz sonra arkasından fırladım. Ancak dairelerine çıkan merdivende ona yetişebildim. Anahtarı göeterip kilide soktum. Kapıyı elimle açtım. tçeri Rİrip yüzüme karşı bağıra bsğıra ağır sözler aarfettikten sonra kapıyı hızla suratıma kapattı. Kilitte sallanan anahtarın zincirine baktım baktun ve sonra tnerdivenlere yöneldim. Aşağıya Inerken (Kapıcmın oğlunu gostererek) Bu delikanlı ile karşılaştun. Bir sigara yakıp sokağa çıktım.» Cemil: «Evet! O gırada bağırmalarla re arkddasındin bir kapının Bümlemesiyle dışarıya (ıkmıştım. Daha teyze dönmemişti pazardan. Eczacıyı görünce anlamıstım merdiven basında nereden geldiğinl seslerin.» Sef, tezgâhtar Murat'a dönerek: «Cinayet öğle paydosundan önce işlendiğine göre, 11.30 dan e\vel kapıyı sana kim açmıştı?» Murat, bır süre duraladı ve «Kapı zaten açıktı. Kilitin üzerindeki anahtarın zinciri, ben oraya geldiğtande hafif hafif sallamyordu.» Şeî, orada bulunanların arasmdan bir tanesine dönerek. «Herhalde kaçmayı teşebbüs etmezsin. Neden yaptın bu işi?» dedi. KjME? NtÇtN?