26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT 19 Agustos 1970 CUMHURIYET Yan ve Fotoğraflar Güneş Karabnfla DOFAR âsileri kiralık askerlere karşı çarpışıyor rap körfezi Kurtuluş Cephesi bugün yeryüzünde süregelen kurtuluş hareketlerinin en sol eğilimli olam. 1965 yılında Ingilizleri Dofar'dan atmak amaciyle işe başlayan bu gerffla hareketi, birkaç yıl içinde bilinçlenip genişlemiş. 1967 yıhnın Haziran ayında Çin A Halk Cumhuriyetinin gönderdiği silâh ve yiyecek yarduru Kurtuluş Cephesinin eline geçmiş. Bugüne kadar da bu Marksist Leninist gerilla örgütüne Güney Yemen dışmda yardım yapan tek memleket MaoÇeTung'un Çini. Ne Sovyetler Birliği ve diğer doğu bloku devletleri, ne de OrtaDoğunun devrimci geçi Tnamışinr, Bu kurtuluş hareketinin gerçefc amacı artık sadece İngılizlerl Dofar'dan atmak degü, bu devriml Arap korfezınin petrol tışkıran biitun tükelerine yaymak, can çekişen AngloAmerikan sömürgecıligine son darbeyl Tiııarak sosyalızmin temelini atmak. Kurtuluş Cephesi sorum lulan ilerde petrolden elde edilecek milyarlann nasıl kullanınüacağmı şöyle özetliyorlan Bu Ülkeleri çağdaş uygarlık düzeyi nen Arap ülkeleri bu Kurtuluş Ccphesine yardım kollarmı uzat ne ulaştırmak ve diınyada emperyalızme karşı savaşan butün ılenci kurtuluş hareketlenne yardım etmek. Son cümlenin özel bir anlamı var. Vennklen çetln savaşta (ıki ülke dışında) yalnız bırakılmış olmanın ezıklıği sezılıyor. EmperyaUst güçler ve yerlı işbirükçilenn telâşa kapüması çok olağan bir durum, çünku bıltUn hesaplar altüst olmuş. Kokunu kurutuncaya kadar pet roldan dev kârlan cebe ındırmeği uman yabancı şırketlerin, halklarının bilgisizlüc ve yoksul luğu üzerine kurduklan servetleri çogaltmaktan başka bir şey düşünmeyen şeyh ve sultanlann tatlı rüyalan olmuş bır kâbus. Iran, Kuveyt, Suudî Arabıstan aralarında yeni dostluk paktlan kurup bu kurtuluş hareketini Dofartn smırlan içınde bogmaya çalışıyorlar. Ama arkasını dev Çm'e dayayıp kellejrl de koltuğuna almış bu ıdeaust ınsanları bır eyaletin sıntr lan içinde tutmak artık unklnLondra Hukumetinın resmi goriişu, Dofar savaşınm bır Ingılız somürge aavaşı olmadığı. Ama Dofar'ın başkenti Salala ve onun kuzeyindeki Masıra'nın bırer Ingüız üssü olduğunu yalanlayacak ne yliz ne de yürek var! Muskat ve Oman'da çıkan petrol îngiltere için çok önemU. Sadece Shell Petrol Şırketının yıllık kân yıiz müyon dolâra yaklaşıyor. tngüız Hükumeü dunya kamuoyunu uyutmak içın başka bir masal anlatıyor: Dofar âsileri gerçekte Muskat ve Oman Sultanı Sayıt Buı Taymur ve onun Urauk askerlenne karşı çarpışıyorlar. Başlannda da tngılız ordusundan ayrüma birkaç subay bulunuyor. Kurtuluş Cephesi sorumlulan bW bu konuda aydınlatıyorl«r. «Once Sultan Sayh Bin T»ymur hayatta d e p . onn Sldördük. 28 Nisan 1966 fünü Sultan bir Londra dönüşü Razat askerî fcampmda resmî törenle karşılanacaktı. Tören kıt'asından beş asker havaya ate? edeceklerine silâhlannı Sultan'a çevirip şarjÖTİerini boşalttalar. Ağır yaralanan Bln Taymur dtrhal tedavi için Aden'e uçnrtldil» o tarihtcn bn yana Wç kinıse Sultanı bir daha fBnnedi. Amerikan, tsrail, İran ve Paldstan Tad yolan ölüm haberini verdner. lngiliı radyosn bn konuda snsmayı tercih etti. Sultan degiy mesinde çıkacak bir tç kanşıkhiı Ingiliıler göze alamadı. Bin Taymur'un yaşayip yaşamaması bizim için önemli değil. Bir Snl tmn'a defa, sultanüğ», tngilizlere değll, tngiliz sömürgeciH£ine ve emperyaUrme karşı savaşıjoMuskat ve Oman Sultanı Saylt Bin Taymur 1958 yıhnda Londra ile yaptığı bır anlaşma sonucu Salala ve Masira'yı askerî üs olarak îngilizlere teslim ediyordu. Ingiliz Hava Kuvvetlerinin ( İ U J . ) üzak Dogu"y« yapacağı uçuşlarla bu İM Us son derece stratejik önem taşıyordu. Sultan bu cömertliğine karşuık Ingüizlerden, Ukel silâhh bir çapulcu alayından tarksıa askerlerinl modern bır ordu haline geürümesinl şart koşuyordu. öyle bir ordu ki, dışandan gelecek âUşmana karşı değü ken di halkına, üertci guçlere karşı savaşacak bir ordu. Dolgun maas karşüıgı tran, Pakistan ve Buluctstan'dan kiralık askerleı getlrtildi ve binbır gece masallannm yirmınci ytiz yıl temsilcisi Sultan Sayit Bin Taymur ordusuna kavuşmuş oldu. Böylelikle bir zaraanlar Güney Vietnamda Diem'in oynadığı rolü kendısi Muskat ve Oman'da oynamağa hevesleniyordu. Arap körfezinin yıllar yıh somurulmuş Insanları konu veresim: AYHAN BAŞOGLU endülüste isyon Bir olayın başlangıcı 71 MUZAFFER BUYRUKÇU «Çok olmadı» dedi Kadriye, a£nnda bnlnnan mandalın boıdnğn bir sesle, «Aı önce gitti» Afnndan aldığı mandalı çamasıra tnttnrdn, «Hııı, ne diyecektim? Ha, karnı açsa yemek yesin, tiirlü var, ben biraı oyalanacagım dedlj» Oyalanacagım sözünü taktı kafasına ve bn sSzü plânını ayrulayabilmrk için ilk ve çok önemli bir adıtn olarak eördü, sevinçle doldn lçi u n ı belli etmedi. «Türlü sevmedi$imi bildiği balde gene de . » dedi. «Napsın kadmcaz? Belki kendi seviyordnr.» «Sevsin öylevse.» dedi Hulki. ayağa kalktı, kömürlükten bahçe snlama hortnmnnu çıkardı mnslni» taktı, sivri ve dolmalık biberlerie taıyarları salamaya koynldn. Sn sesi, knmmaş toprakian gelen güneş kanşığı kokataem%tvinç hem de kızgınlık getirdi. Dargın, hüzünlü sesler geziniyordn İçinde ve hüzünlerin fışkırdı ğı, adım attıkça derinliğine gömüldü|ü bir yalnızhk batakhîına dogrn yarüvordu. Dünü düşündü ve simdiki daygnlann çok arkasında «insi sinsi gfilümseyen öfkesi »nya batırılan bir mantar gibi yüze çıktı. Dfln her şey olacaktı ve bn aksam da vficndnmı birkaç kere kendine teslim etmiş bir kadının heyecanlı bekleyişini düsunerek gelecekti. (Effendiiim) söseüta beynini titretti, Kadriye*ye baktı, «Sen benim annem olj» dedi vnmusak ama içinde nçrayıp dnran galdırgan istekleri sararsızmı* gibi göstermeye çalısan bir sesle. «Annen değil, ablan olmak istiyorum» dedi Kadriye, güldü. Ona benzer bir kardeşi olmasını ne kadar da istiyorda! Ama şinıdi, (abla) sözcüğfl de edildiği halde içfaıde karfeşçe dayıralarm ötesinde, yabancı ve beğenilen kimselere doyalan duy pılar vardı. (Abla) sözctiğti, (Sevgilnn) sözcüğiin dej daha ihtiraslı. daha çarpıcı ve şehvefli geliyordn Kadrtye're. Diin'â andı. Heyecanını andu Bit an önce aklmda olan bir seyi bir an sonra nnntnyor, odadan odaya peçiyor, üstfine başına bakayor, gerekli olraayan bir şeyi alıp dakikalarca elinde tnto>or, sonra RÖtürüp bırakjyordu. BelM yirmi kere kapıyı kitleyip yeniden acmış, ocağa, masaya hakmıştı. Bir kereslnde ansızm yüreğini doldnran bir korkuyla durfrunlaşraış. gitmekten vazgeçip koltnğa oturmaştu ve gitmekle iyi mi kötü mii yaptığı konusnnda urun uzun düşünmüîtü. Kocasını aldatmakta haklı oldnğunn kendine kabal etörmeye calıjıyor. kocasınuı vüzfinü hayalliyordn. Kocnsı çirkm. yaşlı, cimri ve kamburunu çıkararak yürüyen biriydi. Yüzünde bir parça et, bakan insanın içine ferahlık verecek gıizel. etkill bir gözü, guzel bit bnrnu yoktu. Her fevi kilden vapılmı;casma çarpık çnrpaktn. Ağzından ikl saatte bir soz çıkardı ve o sos de yanlıştı ve yerinde kullanılmıyordu. O daha konuşmaya haznlanırken Kadriyenin Ttizüylc birlikte içi de burnsnyor, kulaklannı, yanaklannı ateş basıyordu utançtan. «Simdi saçma layacak, jtmdi...» dlye diye yüreği ağzına geliyordu. Sonra cinlerinl başına toplayan bir tutkustı vardı. Sokakta ne bnlsa eve getirirdi. Mnttağın bitişiğindeki sandık odası hurtiacı dükkânma dönmüştü; paslı telinden rut da kırık düğraesine, lanba şişesine kadar binlerce şey vardı. Sonra, ne vflcudunu tıkabasa dolduran ve her sanlye solucanlar gibi kıvranıp duran kendisini de onlardan daha çok kıvrandıran cinsel istekleri ne de bu isteklerin isyanmı geeici olarak bastınp başka bir >one çevirecek durumda değildi. Simdiye kadar bir kere hile se\e seve yatmış değildi dayanamadığı, boşalmaz sa delireceğini duşünduğü için yatıyordu. Kocalariyle yatışlarını ballandıra ballandıra anlatan kadın lan görünce (âlihsirliîine ağlıyor, punlerce hiç bir jere çıkmıyor, «Ne olacak benim halim?» dive sorup duruyordu. Kardcşleri, ablalan, anası, babası, bunlardan birileri olsaydı bir dakka durmaz çekip Eİderdi ama valnızhk elini kolunn bağlıyor, bn cehennemden beter hayata katlanmaya zorloyordu. Hulki'lerin evine taşınıp Hulki'yi pordukten sonra yarmayi ballandıra ballandıra anlatan kaduılan ha tırlamı«tı. «Senin de kocan genç olsa, karı krymeti bilse, sen de anlatırdm bitim gibi» demişti biri. Hulki'yi o lâcivert gömleğiyle çörünce gözlerinin dibme kadar titremişti. Bu titremeler gitgide çoğalmış, varlığının başka bölgelerine atlamış, kendini Hulki'ye itmiştl. Genc, yakışıkh, ağır başlı, guzel konuşan, konuşurken herkesi ağzma baktıran biriydi. Böyle guçlü ve giızel konuşan. yanında olmaktan gnrur duyacağı bir erkekle pecireceği birkaç saat, rautsuz luklaria örselenmiş, vücudundaki canlılık belirtileri islenmedİRİnden ötürU yavaş yavaş korelmeye başla mı; varliRinı diriltir. yenl bir kimliğin içine sokabilirdl. Bu Bonuca vardıktan sonra gitmeye karar vermişti. Artık bütün kuşkulardan, biıtün tedirginliklerden sıjrılmış. lçi fokur fokur kaynayan se\inçlerle dolmuştu... Adımını atmıştı ki... Gönlunü karartan, sevincini lehirli bir acılığa do'ndüren kalabalıği nefretle hatırladı. Ama snç gene de kendinindi. tnce ince düşünmese, gideylm mi gitmeyeyim mi diye sıkıntılı bir kararsızlık içinde dönüp dolaştnasaydı; koeasmm akrabalariyle karşılaşmıya eaktı. •Abla dlyeyim mi sana?> dedi Hulki, horttıman ağzını havaya dikti, sıkh. Afc^mın gumüşj rengi içinde ışıl ışıl parlayan snlar ince ve eğri çizgiler halinde bitkilerin yapraklanna dokülmeye başladı kalın sesler çıkararak. •De. Ben de sana kardeşim derim» dedi Kadriye ve bir yandan da dediklerini Hnlki'nin dcmemesi içia kendini sıkışrıran bir güç yiıreğinin çevresinde irezindi, dnrdu. fKardeşîm) dediği erkekle aralarında ya kardeşlikle hic ilintisi olmayan bir scyler geçerse, ne yapardi? Bn günahı neresinde saklar, nasıl banndınrdı? Banndıracak bir jer bulurdu hflki ama nasıl rahat cderdi? Kardeş dediği erkek birdenbire sevgili oluverirse. (ki şimdi Hulki'yi sev (filisi olarak göruyordu) kardeşle sevgili arasında bir seçme yapmaya zorlavan yureği bitip tükenmes asrılann baskısından çatlamaz mıydı? Korktu. Bu sozleri hlç so>lememiş saydı kendini ve böyle düşiinünee de karanlığıyla boğuşmakta olduğu çukurdan kurtuldu ve şakacı bakışlann doldurduğu göı lerini Hnlki'ye dikti. •Soora ne olacak?. dedi HulkL sız. DİŞÎ BONB OBAV» BErttM çocüe tkıtnm varl TİFFAMY JOMKS 101 « Bana gore » diye Mary devam etti. «Sizin plânm bir bölümünü yine uypılamak ikinüz için de faydalı olacaktır. Diğer bir deyimle siz bana çü gıncasına âşıksınız . Beni kurtarmak İçin işlemediğuuz bır cinayeün suçunu bu bakıradan yuklendinız.. Çünku benim gerçekten kaatil olduğumu sanı yor, fakat bu yüzden mahkum olmamı istemiyordunuz... Sızin için bir gönül meselesiydi bu... Sevdiğinız kadmı, kendi ölumünüz panasına bile olsa kur tarmayı aklınıza koymuştunuz bir kere...> Liedenski tarafsız davranışlarla onayladı. « Simdi sizi bırakıyorum Vakit kaybetmeksizin Başsavcıya gitmem lâzıra Her şeyi bütün sy rmtılan ile anlatacağım ona. Ve kurtulacaksınu bu korlrunç kâbustan... Unutmayın beni seviyorsu nuz Bana âşıksınız». Fakat plân gereğince yalnız., Ben de öyle.» lnsan kdığındaki harabeye, iskeletten farksıa sn adama son bir defa daha baktı.. Her şeye ragmen yüzünde efsanevi bir güzeüik vardı İiedenskl nin... Ölümden önce gelen güzellik ve canlılık dedikleri bu rauydu acaba? « Her şey yolunda giderse en geç iki saat sonra buradayım...» Sözlerinin, karsısındakinde nasıl bir tesir uvandırdığmı görmek için uzun uzun baktı. Şütenin üstündeki çantasını aldı.™ Kapıya yöneldi. Çık madan önce duraklayarak geri döndü: « Başsavcıyla hemencecik temasa geçemem bel ki de.. Biraz gecikirsem meraklanmayın saJan. Ne. tice müspet olacak .. Göreceksiniz...» Tam kapıdan çıkmak üzereyken berikl ona »eslendi: « Mis Weaver...» Genç kadın çevik bir harekeüe oldugu y«rde ya run çark etti: « Evet...» Liedenski derin derin göğüs geçirdl, sonra üstflste ^utkundu: • Sizî bekliyorum... BekleyeceSim sM... Ben l^pndi hesabıma.. Sey .. Demek btediğun su.^ Genç kadın, daha fazla konusmasına meydan ^ermeksizin cümleyi kesti .. Ne diyeeegîn! blliyorHu erkeğin . Gayet iyi bilivordu Biraz daha kal>a kendisi de avm sevi sövleyeeeVti belki de.. Gi* ü bir kui'vet iki'nni <3P aynı îstlkamete itiyordu .. Rüfün teçebbüslerine ra§men anlamıslardı nîhayet... Ortada kesin bir gerçek vardı,. Ask diyorlardı buna .. Sesine tarafsız, hatta soğuk Wr Ifade vermeye çalışarak: « TeHîlanmaym... Sakin ohm DSneeegim... Cuz=1 günler sizi bekliyor Ben! de . • dlyebüdl. Simdi koridord^vdı LiedensH tas Temin Ü7e r CARTH Yarın. BU SİLÂHI BtZE MAO VERDİ öAUUA yOZSOKİ, BUTUM 1ST&KLEJ2J CJLâUE'U YARINSIZ H. L. DUGAL Türkçesir Adnan TAHİR rinde yankılanan topuk seslerini duydu... Genç kadm uzaklasıyordu... Cabuk çabuk .. Bir kapı gıcırtısı duyuldu... Kanadın açılıp kapanması bir olmuş tu. Tekrar topuk sesleri... Gittikçe uzaklaşan sesler... Sonra sessizlik... Mezar sessizliği. Koca Sam genç kadını uğurlamış, dönmüştü, Hücrenin kapısından baçını uzatıp baktı. Liedenski, karyolanın kenanna oturmuşru. Başı avuçlannın arasmdaydı. Kanadı agır ağır kapadı. Kilitledi, Koridonm dip tarafmdaki kendi küçük odasına yöneldL Saat altıyı elli iki dakika peçlyordu. Zamanm akışı mı ruzlanmıstı yoksa mahkuma mı öyle geliyordu?.. Başını kaldırdı. Etrafa söz gezdirdi .. Bakıyor fakat hiç bir şey görmüyordu. Kalktı, kaprya kadar yürüdü . Koridora açılan dik dörtgenin narmnMıŞına önce elleriyle ?an!dı sonra bajmı dayadı.. Fakat ayaklan ve bacaklan vücııdu. nun agırlıŞını eekemivecek kadar bitkindi Boş bir çuvaldan farksızdı.. Kendini koyuverdi Dizcöktu.. Hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı. Bir yandan da mınldamyordu: • Bekllyorum... Sizi bekliyorum Mary Bek. leyecefbn ..» YER DÖŞEMELERİ Tunel Cad. 40/2 Tel: 44 72 96 llâncılık: 9008 8301 C23S AYLÂK MTJSA O O KI O B Tank Z. Kırbakan OBKİ, BAÇ ve ZOHKBVİ BaaUbklan Matetuano Istıklil Cad Parmakkapi No.: M T*EL: 44 10 73 • O İ 9 I AB I Bî Saat: 13.3017.» Samatya Cad. N a 4oa Tfh 2! 7 ffl 5 • Orhan Tüzün UIIIIIIUUIII
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear