28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1HIRT 14 AÇUSIOS IVIV taaahmefe gellp gldenler rakinen bilirler.. Bizimkiler ile onların arasında •ez anlayı^ı üzerine çok $ey yazüabilır. Fakat konumuzu dağıtmamak için, bazı örnek «Türk Ma lı Hippi» üplerini vererek BlZlMKİLEEÎ tanıyalım daha iyi. irinci örnek, memleketunizin tanmmn bi r aJesinin kızı. Ona bakarsaruz, aileanden memnun değil. Üvey annesi var. Tahsüini yurt dışında yapmış. Aşın bir Batı hayranı. Kendisini ecnebilere benzetenlere bayüıyer. Zaten ismini bile değişik telâffuz ediyor. Bu genç kızın Q8) adı NASE, yâni Naz'ın batılıcası yada hippicesi. Soyadı da ilginç. LENNON. Genç kızımuın ismınin tümü Nase Lennon. Kendisini Beatles'in ünlü gitarisü John Lennon'un karısı diye tanıtıyor. Küfürlü konuçuyor, erkeklere erkekçe sakalar yapıyor, «Kafaları çekelim abi» deyıp duruyor. Ucuz piyasa romanlarından başka kitap, fotoromanlardan başka dergi okumazmif. Pop müzik bıl gisı çok. Bob Dylan, Cream, Donovan, Beatlesdan sonra sevdikle ri. Bu şarkıcıların adlannın bol geçtıği birkaç ecnebi rnüzik dergisine aboneymis, Şiirle arası hoş değil. Yeni dansları çok seviyormuş. Nase Lennon görünüşte tam bir hippi, ama hippilerle arasında bastan beri anlaunaya çalıstığmıız upuzun bir AMA var. Nase Lennon simdilik yerli mü zık topluluklanndan birinin solistine âşıkmıs. «Ne yapayım, oğ lan hârika be abi> dıyor. Nase Len non Batı müziği konserlerinin çığ lıkçıbaşısı imis. Y ZlMKÎLER»i i§leyeceğiz. Dünyayı saran hippı dalgası nın içindo kalmif bazı Türk genç lerinin, kültürel durumlannı, çe fİtlİ V<ip1aw^M y«il«1f»ı4ni mr\ latac&ğız. öncelikl* bizunküeri tamyalım. Bizimkiler, çokluk küçük buıju va ailelerinin çocuklan olup, 1536 yajlar arasındaki gençlerdir. Hemen hepsi yabancı dıl öğreten kolejlerde ve dığer benzeri okullarda talebe ya da bu okullann m« sunlandırlar. Bir veya fazla yabancı dıl bilırler. Aralannda üni rvetate öğrencileri de var, deıs ki taplarmı göğü&lerine bastınnn mektepli kızlar da var. Avrupa'yı etostop ile kanş kans gezmişleri, Nepalde, Tibctte, aylarca kal tnışlan da var, Istanbuldan dısan adımlarını atmamışlan da var. Tahsülerıni yurt dışında yapmifr. lan da var, tahsülerini yurt içinde bile beceremeyip belge almıs lan da var. Meraklılar, modaya uymak isteyenler, uyamk geçinen ler de var, uyanık geçinenleri tokatlayan (aldatan) gerçek uya tuklar, meraklılarm sırtlarmdan (eçinen üç kâğıtçılar, modaya uymak isteyenleri başka çeylere uy«duran sanatçılar da (!) var. Sosfyalist, devrimci, Atatürkçü geçi «enler de var, bunlar ne diyorlar tüye bakanlar da var. »T.iTniTin bu bolümünde «Bl Hipp Aytunç ALTINOAL İSTANBUL lerin ilk durağı: «Türk malı Hippiler» sel ve çevresel bunabmlar. Yozlasmıs. ailelerin, boşannuş anne, babalann, ister istemez sa hipsiz kalmı* veya büyümüs çocuklan çoğu. Basma buyruk sorumsuz yetişmiş genç kızlar, delikanlılar, bu kötü yetismenin getirdigi bunalımlarla kendilerini toplumdan kopanp, isteklerine gö re yorumladıklan hippilik akımına kapılıyorlar. Bu, kötü yetişmişliğini söyleyen nice genç var Sultanahmette. Hem de aflelerini öylesine açık kalplilikle, öylesine acı eleştiriyor lar ki, çaşmamak elde değü. Yok, babası, annesiyle yatmıyonnuj diye annesi krizler geçiriyormus, yok evine dâvet ettiği kız arkada finm bacaklan öyle guzebniş ki babası, ciğer görmüs kedi gibi ya lanıp durmuş kızın karşısmda, gi bi? «Annemle babam •yrddılar. Ben tızun bir süre bir komfumurun evinde kaldım...» «Evden bana kanşmazlar ki..> «Üvey annftmt» zaten hiç geçinemetn. Çünkü beni kıskanıyor..» «Bıktun onlaım geri knfalılığından..» Gibi genel ailevi suçlamalar yapıyorlar. Bir de aileleri ile geçimsizlikleri olmadığı halde, son 15 senede gecekondudan, çift apartman. sahıpliğine yükselen, geç mişteki tutuculuklannı, unutup modern göriinebilmek amacıyla evlâtlannı sımartmış ailelerin çocuklan var. Bu gençlerin aileleri ile aralan bozuk değil. Modaya uymak için geliyorlar hippi bölgelerine. Ama yalnız gençler mi geliyorlar. Hayır, iş güç sahibi nice orta yaslı, beyefendi giyimli adam da geliyor. Yaşlua olsun genci ol sun, akıllarmdaki ortak düjünce SKX. «Belki bir hippl karuı tevlanz. Baksana karüar bsr şise şaraba tav oluyorlarmı»...» Inancı içinde gelip, elleri boş dönmeyi yediremeyince, sağa sola sataşan, toplumun «Aklı Başmda» diye kabul ettiği beyler de geliyorlar Sultanahmet'e. Nedense, hippi kızlan kolay elde edilirler diye bir yargı var ka falarda. Hani bir zamanlar Almanya'ya giden Türk erkeklerini, Münüı tren istasyonunda ellerinde çiçeklerle Alman kadınlan karşılarmış hayali vardı. lfte bunun gibi. Kısacası, Batılı hippileri, »ex yönünden gene kendi değerlerimize gore yorumlayıp, arkadaflıklar kurulabileceği sanılıyor. Bu duşuncenm yanlışlığmı Sul B İKİNCİ ETKEN BİRİNCİ ETKEN nlayabildiğımiz kadanyla, Bizimkileri, Sultanahmet'e 1ten başlıca iki önemli etken »r. 1) Ailevi geçimsizlikler. 2) Cn B izim gençlerin keyfine göre yaşamak (düsünmek değil) diye yorumladıklan hippiliğe iten ikinci etken olarak cinsel bunalımı saymıştık. Evet, kız ol sun, erkek olsun, bizimkilerin Sultanahmet'e gelişlerindeki nedenlerin ikincisı cinsel bunalım. ÜNİVERSİTELt S kinci tip, Nase Lennon'un I tam tersi. A. Galip adlı bir ' üniversıtelî. Uzun saçları, sakalı var. Kendi kazanıp kendl harcıyormuf. Avrupada görmediğı iki ülke kalmts. Rusya ve Isveç. Gelecek aene muhendis çıkacakmıs. «Sonra, Hindistan, Tibet, Katmanduya gidip göreceğim» diyor. Sultanahmete niçin geldiğini so ruyoruz. «Is olsun diye geliyorum. Ders çalısmadığım zamanlarda, buraya gelip oturmak oldukça eğlenceli. ionra gelen yabancılarla tanıstyorum. Kimisine Istanbul'u, Turkiye'yi bizim gelenek ve göreneklerimizi anlatıyorum. Yanl hoşça vakit geçiriyorum burada. Bir kahveye gidip pineklemektenae buraya gelip oturmak daha fay dalı beoce.> Muhendis namzedi A. Galip, ailesinden ayrı, kendi tuttuğu bir dairede oturuyormuş. bıgüizce, Almanca biliyor, Ingilizceyi öyl« iyi konufuyor ki, anketimiz nrasında beraber olduğumuz bir îngüiz gazeteci, «Bu genç Türk olamaz. îngüizceyi bir Amerikalıdan daha iyi ko nuçuyor» dedi durdu. cOkuduğunuz kitaplar» diyoruz. «Bizim romancılardan sevdiğim ve etkilendiğim bir iki yazar var. Atillâ îlhan, Yusuf Atılgan, Erdal Öz. Şairlerden gene Atillâ Ühan, Edip Cansever ve Dağlarcayı sayabiliriz.» «Başka yok nra?> lW.tiII«.OÇf>^|lli:;::;; ;.İ konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU : endülüste isyan BİZİMKtLER Batüı hippi denılen gençleri salt RÖrüntü yönünden kendilerine 8rnek almayı pek sever biıim rençlik. Onlar saçlanm mı uzatmış, bizimkiler de uzatır, onlar sakal raı koyvermıs, blzimkUer de hemen koyrerirler. Onlmr ne düşünüyorUr, ne yapmak lstiyorlar. bunlan bümek bizimkiler için gereksizdir. Bizim gençlerin yaptıkUn bu dış görüntü •lısverişinin sonunda ortay» Turk MaU Hippiler çıkar. Fotoğrafta, Kadıköy yakasındaki gece klüplerinden birinde düıenlenen «Hippi Gecesi»nde(!) eflenen yerU hippi tiplerini göruyorsunnz™ kif ile Orhan Veli'yi birbirin» kanstıran Hselüer mî, yerli yabancı hipılerin sırtından geçinebümeyi sanat edınmiş alkolikler mi, verecekleri POP konseri için bedava «kıhksız> avuıa çıkmış mü zisyenler mi, ne isterseniz var. Kısacası her çeşit, her boy, her özellıkte genç var da, Batılı anlamıyla «Hippy» denebilecek genç yok. Birkaç kisi haricinde, diğerleri tümuyle bir uydurmasyonun içindeler. Amaç yok, kültür yok, eylem yok, saçmalık var, tembel lık var, küfür var, ise yaramaz ne bdiniyorsa var. Anlatılamıyacak kadar bilinçsiz bir cinsel ahlâksızlık var. Bunu kamufle edebilmek için de bir «Ozgürlük» sözcüğü tutturmuş gi diyorlar. Bizimkilerin arasında çoğunlugu ellerinde tutan bu aylâklan «NNtl görünce insan, hippi yok dîy» mi şükretmeli yoksa keşke hippi olabilseler diye mi temenni etmelı orası belli değil demek gereğini hissediyor. Yarın. Hippilerin tarihteki benzerleri Bir olayın başlangıcı 66 MUZAFFER BUYRUKÇU Ba?ını pencereden tızatarak sokajn dinledl. Hitj ses yoktu. «0110111 lzzet, bir bok yedin ki yenir gi bi değU.Geldiklcrinde don gömlek görmeslnler diye pijamanın altını giydi, yatağın altına sakladığı çıp lak kadın resimleriyle dolu dergiyi çıkardı ve belkl yiiz kez gördiığu kadnüara hepsinin üzerinde, sanki ilk olarak goruyormusçasına ayrı ayrı durarak bakmaya başladı. Bu kadınlarm çoğuna Türk adian vermişti ve onlarla canlıymıslar gibi konusuyorda. Atamania konusurken ıslığa benzer bir aes geldi kalajhna ve pencereden uzandı. Yoktu. Isilk bekl» diği için kafasmın içlnden geunesin bu ıslık? Kafası gene kanştı. Ince belli, geniş kalçalı iki kadın arkalanna dönüp bakarak yurüduler, dar bir fokağa girdiler, «Gelsene ;ekerun» dediler. İkind Arjantin buz gibiydi ve bardak terlemisti. Şâkir yanm saattır hıckırıyordu. Necati'nin zenci sevgilisinin dudaklan kalm, gözlerinin aklan ile dijleri pınl pı nldı. «Belki de aramıza almz, birlikte yatartt. Nerde kaldı bunlar? Odadan sızan ışık babasmı* nyandıracaktı. Aynca uyku bastırmıstı. Uyumamak için gozlerini tükürükledl. İki ayağını hart hart ka şırken kapkara kıllar Uişti göılerine. «Amma da külıyım ha? Cbısimizde ayı mı var yoksa?» Islıgı gerçekten duydu. Fırladı, soluğunn tuta rak, ayakuçlanna basarak aşağıya indi. Necati'yle sevgillsi ilerde dnruyorlardı. İşaret etti. tzzet önden, ayakkabılarını çıkarmış Necati ile kız arkasıo dan merdivenden çıktüar, odaya girdiler. tzzet, yerdeki şiltenln üstüne bir çarjaf, bir yaı tık attı, «Siz benim yatağunda yatacaksınız, ben da yerde» dedi yavaşca. Kız, Necati'ye baktı korkuyla ve Izzet'in Ijitan diği bir şeyler söyledi. «Sen rahaünı bozma, bls yerde yatalım* dedi Necati. «Olur mu?» dedi tzzet. «Ycr daha iyi. dedi Necati, göz kırptl. Bu göz kırpmayı yerde ses çıkmaz diye yorumiadı tzzet ve arkadaşma hak verdi. Az sonra da başka türlii yorumladı, umutlandı. beyeeanlandı. Işık söndü. Kız soyunurken giysilerinia cıkardıfı htsırtı tzzet'in içini gıdıkladi, sırtüstü ystmısken sola don» dü, gozlerini açıp kapayarak izlemeye koyuldn. Necati hemen öpmeye başlamıstı. «Memelerini çıımmıııiMtMiM kar.» dedi. «Tavas konuş duyacak^ dedi ktz, basun kaldırdı, nyuyup uyumadığını anlamak istercesme baktı. tzzet hemen gozlerini ynmdu. Ve içini korkuyla kansık bir heyecan kuşattı. Ya babası biraa sonra kapıyı gürültüyle açıp üzerlerine yürürse? Ba gırma, gerilen gozler.. boğulur gibi oldu. Soluyordu. İzzet, foluklann hangisinin Necati'nin, hangisi nin kmn «oluğu olduğunn anlamaya çaiışıyordu. «Kız mız değil bu. orospunun blrL» Bir öpüşme sesl. tzzet, solumalan, 6püsme seslerinl duymamak için çarşafı başına çekmlsü. Bu ses Ntv cati'nin sesiydi, bu ses kızın. Bu ses de kızın. Onlarla flgilenmemeye aklına başka şeyler getirmeye çalışıyor ama beceremiyordn. Başını iyice örttü, parmaklariyle kulaklarun tıkadı eö* lerini yumdu. Cyumanm olanağı yoktu ve kızm yanmda Necati değil kendi varmıs gibî hayal kuruyordu. «ÇağırayıiD mı? Gelsin mi?. dedi Necati. «Susss!» dedi kıı. Necatl*yi korkunç sevdi, durum elverişB olsa kalkıp yanaklarından öpecekti. «Ben oraya jideyim, o buraya relsinj d«di Necati. «Çağır^ dedi kız, «Sen orda yatma. Ikinizla arssında vatmak istiyonım.» «tzzet.. tzzet, hist, uyudun nra lln?» Uykudan uyaıuyormus gibi ıhladı, tonra dot> nıldu, «Ne var?» «Gel!» dedi Necati. ttzet, ber tarafı zangır rangtr titreyerek tn> dl yataktan. Necati, •rkasım dönmüs, onlan basbasa bv rskmıstı. tzzet, hlçbir sey söylemeden kızı S > puyordu. Yuvarlak ye düzgiin. kayjan tenli kalçalannı okşuyordu. Üzerine çıkmaya hazırlanır» ken oda kâpısı sanld içeriye rirmi kisi tirivormuş gibi gürültüyle acıldı. Şis. kanlı fözlu, yiizü buruşuklarla dolu. dajhmk kır saçb bir kafa uzandı, «Tuuu sana.» diye bağırdı. Necati gürültüye nyanmış ams uyuyonruş gfb! durnyordo. tzzetHe kmn çiti çıhııuvur, Intplerinin sti^ lannı dinliyorlardi ve kız tzzet'ln elini kıracmk gibi tıJayor, tlr tir titriyordu. (ârkas tar) <SSUS>J VA •îstenenit hatınnız için 1520 Wm' ısyayım* diyor. '• BİR BOŞNAK 22 çüncü tip 25 yaşında bir BosI I nak. Kendini böyle tanıtıyor V Salıh. Ingılizce, Almanpa, Fran sızca, îsveçce ve Sırpçayı ana dili gibi konusuyor. Isveçli bir kızla evli. Avrupa'yı Rusya hâriç gez miş. Saçlannı bir toka ile ensesinde topuz yapıp dik yakalı ka zağının içinde sakhyor. «Malum komandolar rahat vermiyorlar da, onun için bu tedbir» diyor. Sultanahmet'e gelen Bizimkiler arasında dıs. görunüjleri yönünden değil de kafa, anlatım yönünden hippiliği yorumlayabilmis uç bef Türk kızı v» delikanlısı var. BtŞİ BON» y srîımc Uİ OU ET BiF Bl&Z VE DİĞERLERİ O TtFFANY IONES B U fct&OAC! SBVİh U ÖZÜR /MEü.SSA, ME.LISSA, SEVSİLİ Ö TUKDC ÇAL1ŞIP BOZÜ)C OLAKİLARI • />? CARTM I ! >wıd rneğin, Franaa, ltalya, Ispanya, Fas va Cezayir'e değin otoslopla gıtmiş bir Türk kızı var. Aksarayın arka taraflarında oldukça tutucu bir çe*rede yeüjmiş olmasına rağmen, gdren ecnebi sanıyor. Fasda tanıştığı, uzun boylu, uzun saçlı sakallı Nigel jyifT'ii bîr Ingiliz ressamı il* Londrada evlenmij. tki yabancı dil, daktilo ve ateno biliyor. «îstanbul'a döndüğümde gazetede okuduğum bir iş üânı için adı verılen girkete müracaat ettim, A^amİAr beş dakika sonra bana bâkire olup olmadığımı sordular. Işte bizdeki düşunco diyor. Sayılamıyacak kadar çok kitap okumuş, pek çok yazar adı veriyor. Çoğunlukla yabancı yazarlar, yerli hemen hemen yok. «Bizim yazarlan okumuyorum. Çünkü hepsi aynı konuyu geveleyip dururlar.» Yerli yazar oku mamasınm gerekçesi buymuş. 97 « Şimdl size bazı şeyler aöyleyeceğlm... Son derece önemli.. Sırf aklıma estiği için buraya gelmiş değılım... Bir jest sanmayıa bunu... Hele l&f olsun diye hiç... Daha önce de gelebilirdim pekâlâ... Hattâ gelmeliydım... Mânevi kurallar gereğince diyelim... Yapmam 1 4 nmdı bunu...» Dediklerinl, karşısındaldnin anladıgıoa kanaat getirmek istiyormuşoasın» şoyle bir baktı, devam ettu « Şu son günier boyunca çok uusündüm... Enine, boyuna ve derinlemesin«... Çekip gitmek. buralardan uzaklaşmak, korkunç macerayı unutmak istiyordum... Silmek ve hatırlamamaya gayret etmek... Polisle bir ilişMm kalmadı artık... Yakamı bıraktılar .. Zenginim... DUnya kadar param var... Biliyorsunuz... Kaç defa teşebbüs et> tim... Ozun bir seyahat için. Pakst hayır... İşte yine b'iradayım... Yanlış anlamayın... Bir takiM pişmanlık duygulanna kapıldığımdan ötürü değil... Böyle bir şeyflkirrrnnkCşesindeo bile geçmedi...» tçini çekerefe basını fcaldırdı, erfceğe baktı: « Bu konuda dileğe benzer blr şeyde bulunmadım ben... TeklLf sizdeD geldl... Şuçu, kendl üstünüze kendiliğinizden aldınız... Şu an. da ölüme mahkum edilmiş bulunuyorsumız bunu siz istediniz... Bizzat... BUe bile... Kendl arzunuzla... Bir zorlama sonucu değü.» Kimse, sorumlulugun zerresini bile yükleyemez bana bu bakımdan...» Söylediklerlnln, erkekte yaptıgı etlöyi Blçmek İçin susmustu. Fakat Liedenski halft hareketsl» di... Ne tepkl gösteriyordu ne onaylıyordu... DiSdHp duruyordTi olduğu yerde... EHlerl arkasmda.. Bacaklan hafif meyüll... Genç kadın çantasını açıp slgara çıkardı, yaktı, dumanını havaya üfledi... Gözlerlyle hüo renin tavanında dolaştı. TekTM1 konusmaftı ^n^ladc • Meseleyi aydınlatmak, olaya çok deglsik Mr açıdan ışık tutmak gerekiyor... Şu anda burada bulunmamın tek sebebi bu... Bir seyin farkırı vardım... Yepyenl bir şey... Vakayı ta başmdan alıp sonuna kadar tartısma vesUesl ha TİBETTE BİR TÜRK B AYLAKMTJSA izimkilerin arasında bir başka Turk daha var. Faruk adlı bu genç de uzun saçlı sakallı. Devam etüği fakültenin en çalıa kan talebelerinden biriymiş. Otostopla önce Avrupaya, sonra da Tibet'e gitmis. Yabancı yayınlan ve müzik akımlannı devamlı izlermi;. Yerli romancılan okudugu yokmuj. Yabancı yazarlardan ver diği isimlcrin hepsi devrimci. Şimdi de bir başkasını 24 yaşında bir üniversiteli genç kızın anlattıklannı verelim. Istanbul'da bir özel Mimarlık Fakültesinde okuyan bu genç kız, liseye dek olan öğrenimini lngilterede tamamlamıs. «Buraya gelerek psişik ara;tırmalar yapıyorum. Bu da benira merakım işte» diye açıkhyor geliş nedenini. (Olur a, ilerde bir Hıppy Bakım Yurdufalankurmayı düsünüyordur belJd de). Severek okudugu yazarlar arasında, bizden A. fihan, Cengiz Dağcı. Erhan Bener var. Şairlerden llhan Berk, Asaf Halet Çelebi, Nlam Hikmet Dısardan, Ara gon, Prevert, Tenyson, Edgar A. Poe, verdiği isimler. Türkçesiî Adnan TAHİR Hne getireeek ölçüde ^ Hayatâ blr oob> te...» GERİSİ I aha savmakla. yazmakla bltmeyecek kadar çok tip var Sultanahmette. Mehmet A» Sigarasuıdas blr netea daha çektı. omuzla» nnı indirlp kaldırthî ı En doğrusu buraya pelmeden Once Bassavcıya gidip, şımdl size anlatmak Ozere oldu» ğum şeylerl ona anlatmaktı... Fakat yapmadım... Henüz hayır. ÇünM kesinllkle bilmediğinı blr nokta var... Ameann gerçekten sizin öldürüp OL dUrmediğinizi bilmiyorum... öldürmüş bulunmanız bir öıtimal. öldürmemiş bulunmann da dl> ger bir ihömal... Her fld Ihtimalde de tahrik unsurlan bence meçhul... Ama suço, en nfak bir itiraza bile meydan vermeksizln Ustönür*) almanız... Yeterll blr sebep ml acaba?...»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear