24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8AlftFE ÖCt 29 Temmuz 1970 CUMHURÎYET Bslts'nın güH OCAM Tahsininionnnls 24 Temmnzyıllar nü Londrada vefatı herkes için bir sürpriı ve acı, fakat çok urnn yakın çslışma ilişkileri içinde bnlnnanlar için gerçekten yakıcı, büyük bir ateş olmnştnr. Yasamı boyunca kişiliği üzerinde konugulmaIindan hiç hoşlanmayan Prof. Balta'nın kapanan defterine bir yaprak iliştirerek onnn gıpta edileeek çeşitll yön ve değerlerinden bir kısmını olsun, bnnlan pek iyi bilemeyenlere, kişiliğini saran ve kolay aşılamayan mahfiyet ve tevazn zırhını yaramayarak onun gerçekliklerine yaklaşamamış bnlnnanlara anlatmak, bu büyük Türkü hele geleceğin bfiyük Tfirklerine tanıtmak bana bir görev olarak düser. Onnn kişiliğini, simdi Tannnın huznrnns çıkışı gibi, bilebildiğimis kadar, apsçık anlatalım. HOCAM TAHSİN BALTA Doç. Dr. Mukbil ÖZYÖRÜK bildiği dört yabaneı dil, onun, bn yönde kabullendiği görevi büsbütün güçleştiriyordu. Evindeki tenrin kitaplığının yanısıra, fakülte kfitiiphanelerinde el attıfı yüzlerce ve yüzlerce monoçrafiyi ilk satınndan son satınna nasıl didik didik ettiği bildifimiz gerçeklerdendir. Onnn çahsma dfiıeninde bir ksynaga başvnrmak, o kaynağın bütün surunu içip ttiketmekti. Bnna rsfmen de yazmış, kuvvetIe yazmış, Türk fdare Hnknknna, Fransiz kaynaklannın dısmdan knvvetli görüşler, «ınıflamalar getirmistir. Köklü ve çok knvvetli hnkuk kültürüyle tümsel yargılar getirmiştir. Biri ölüm günü roatbaadsn çıkan, ötekine d« ayıu gün ancak bir iki babsîn eklenmeti kalmış olan İki yenl kitabı, hnknkçnlann değerli rehberlerinden olacsktır. de ve «Ulnslararası tdari Bilimler Enstitüsü» nün, hocanun da bir üyesi balnndn|n fer» Komitesi toplantılannda bizzat tanık olmnş ve Türklük adına bnndan bü\uk kıvanç dnymustum. Tahsin Balta, her gittlgi yerde, kişiliğine ve bilginllğine derbal saygı nyandıran ve bn saygıyı, artarak sürdüren bir bilim adamıydı. özellikle devlet adına katıldıŞı knrnlnşlards. kisilifinin bu afcırlıgı ve itibarı, memleketimiz için, kolay tnttvnılamayacak pnanlar topluyordn. 1940 tan önce nlarak parlâmentoya gitmesine ve 1950'de tek rar flniversiteye dönfip ın blrkac gün öneesi, hayata ved» edigine kadar, akademik çevrede ona gizll veya açık yöneltilen baslıca eleştiri, niçin dah» çok, daha geniş yazrasdığıydı. Haklı veya haksız, fakat rahmetli hocanun, yazma konnsunda, adetâ «organik» oldugunu söyleyebileceğim bir göriişünü sezmek mümkündü: Onnn için derinlesmek, her Sgrendiği veya bulduğu gerçeğin bilimsel degerini yüzlerce defa sınamak, bnnn kısa zamaada başkalanna aktsrmaktan kat kat önemliydi. Hnknk ve Bzellikle idare hukukn alanında ekip çalışmasının objektif nedenlerle henfiı gereği ribi knrulamadığı bir ortamda Tahsin Balta, «bellrtmekten» çok «arsştırm» ve bnbn&nun pesindeydi. Kolaylıkla knllana940'tao önce Sivsgal ve Anka1 ra Hukuk FakültesineBileiler 1943'te aykatılıp Devlet adamıydı lnsanlıfın dfisflnülebillr ve herkes İçin haklı «ayılabilir hiç bir zaafını taçımıvordn. Gerçekten bütün zaaflardan »nnmış, tam bir kemale ulaşmış, gomnt bir erdemlik olmnstn, Kendisi için hiç kimseden hiç bir isteği, hiç bir kisisel knşknsn, kişisel çekismesi, kisisel hesabı yoktn. Bn nedenle de onnn föründe «iyi kişiler», «alelfide kisiler. ve zannediyornm, bir de «olmayan kisiler» vardı. Kimseye, kimse için, hiç bir sebeple kötü »8ylememiş, en haklı olabileceği hiç bir dnrcunda blle kimseyi kırmamıs, kimsevi incitmemiş ve bn dünyadan, bn yönde, kimseye borç ln olarak gitmemlştir. Olmadık bir sayfisıılığ», isyan ettirici bir haksızlıga n|rass da, insanlığınm nlastıfı yücelikten kıpırdamamıştı. Onnn nazannda hiç kimse bir problem olmamn. hiç bir problemi, kimseye bağlamamıştır. Çok kızsa, çok kınlsa, çok çöcen«e, nihayet en büyük şikâyeti ve tarizi, Isim zikretmeden, «Anlamıyorlar efendim, anlamıyorlar» demekten öteye (eçmezdi. i Ibtiyaılık ve loplum Bir ünlii bilmece: Küçüklüğünde dSrt, büyüklügiinde iki, yafhngmd» ttç ayakla yürüyen yaratık nedir? Cevap: İnsan! önce elleri ve ayaklariyle emeklrr yerde, sonra aya|a kalkar. sonnnda ihtiyarlavıp beli büküldü mü, dayanmak zorunda kaldığı baston üçüncü ayağı olur. thtiyarlık hoş bir şey değildir. Kimse isteyerek ihtiyarlamaz. J Eski dil ile söylersek. ihtiyarlık kişinin ihtiyarında değildir. Ve • insan ölmezse ihtiyarlamak zorundadır. Bazan vollarda görürüm onlan... Ağır agır hareket ederler, gSzleri knşkuyla bakar çevreye... Bir kaldırımdan ötekine geçmek bile olaeanüstü dikkat ve gayret isteyen bir iştir... Hızla devinen bir dünyaya. gittikçe yavaslıyan bir bedenle uymak kolay mı? Zaten bu uyumsuzluk son noktasına ulaştı mı ölür insan Ama yaşlanmamn da kendine göre bir tadı bulumır elbet . Gençlikte akıl erdiremediğine zamanla varmak. vücutoa kav ^ bettiğine düşünceyle ulaşmak. evrenin açılmaz görünen kilidlnde \ yeni yeni anahtarlar sınamak; doğa'ya, giderek süzmesini bilen ! bir gözle bakabibnek... I Hukuk Fakültesinde bir Alman hocamıı vardı. Bir gün ço I cnk gibi gülümsiyerek: I tnanmazsınız simdi ama, demiştl, blr zunanlar ben de S gençtim. Şaşlanlıkla bakakabnıştım yüzüne insan gençken yaşlanacağım pek dü^ünmez. cevresindeki yaşlılar doğmabüyume yaşlıynaış gibi gelir ona Bir büyüğün aSıraksak davranışlanna olumsuz gözierle bakar. Bir kitabı eline alan vaşlı kişinin niçin savfalan yavaş ysvaş çevirdiğine. niçin «fır ağır gözlüğtine dpvrandıgına, niçin lhtiyatla konuştuğuna akıl erdiremez. Doğa hatırlatmadan, ihtiyarlığı düşünebilen insan azdnr. Zaten toplumun bir püf noktası da burada yatıyor. lnsanın ihtiyarladığı zaman bir köşeye itilmesi, horlanmosi, emeklilerin ezilmesi bu yüzden .. Kişi, çıkarcı ve bencU dünya görüşüyle yetiştiğinden, bu dâvaya toplumun bütfinlöğü açısından bakamaz. tlkel ülkeierde emeklilik diye bir şey yoktur. Çağdaş nygarlıkta ise yaşanjn iki kesimine önem verir toplnm düseni... Bunlardsn birincisi çocoklnktartkincisi ihtiyarlık.. Çocuk büyüme çağındayken Istidatlanm bfltfin olanaklariyle geliştirebilmeli. Çünkü kaybettiğini sonradan kazanraası lordur: Okul. besin. ilâç. doktor, vitamin, eğitim Ve kişi toplum hizmetini bitirip de dinlenmeye hak kazanacak y*şa geldi mi; toplnm artık ona sızıltısız bakmalı: Haysiyetini ve şerefini koruyacak biçimde, insanlık kalitelerinden fedakârlığa zorlanmadan yasatmalıyız yaşhlan . Eğer bir toplnm uygar toplnmsa, yaşhlan eskhno duıenindeU gibi harcamaz. Tiirkiyede bu bakımdan blr orman kanunn geçerlidir. Bir yanda boyuna kazanan, sömüren, şişen, şiştikçe hırn artan bir zengin sinıfı; 5te yanda giderek yoksul düsen halk Mtleleri... Yıllar geçtikçe sivrfleşen ve g6ze batan bu sınıflaşma eyleml yanısıra istidadt karanlığa gömülen milyonlarc» çocuk, ve sürüm sürüm sürünmeye mahküm edilmiş milyonlarca ihtlyar... Yıllarca devlet, millet hizmetinde koşuşmnş bir adam, sırası geüp de kenara itildi ml bitiktlr artık .. Eger hali vakti yerindeyse, eli ayağı tutarken sağa sola kazık atıp yükünü de tutmuşsa belki ayakta durabilir. Eğer namusuyla jröre^ini yapmaktan haşka bir şey düşünmemişse, yandı demektir ihtiyarlığında;' hayatınm son yıllanm insanlıktaa Utifa ederek geçirmesi gerekir. Oysa çağdaş toplumun vazgtçilmez iki kuralı vardır: 1 Çalışmak lornnlndnr, eli ayağı tatup da çalışmayana ekmek yoktur. 2 Çahşıp da emeklilik çagına giren msana tophımun bakmssı sorunludur. Bizim ülkemizde emekli demek. horlanan adam demektir. Ne v«r ki bir bakıma emekli olmak da toplum çoğunluğuna göre bir imtiyazdır. Çünkü ülkemizdeki yaşlılann sayısına göre emekliler bir avnçtur. Anadoluda mOyonlarcs yaşlı vatandaş, şnnun burran eline bakarak, merhametine sığınarak yaşamaya çabalıyor. Insanları ihtiyarlığında ba kadar ktiçülten düzene, insanlık düzeni denemez. öyleyse... Bn bozuk düzenl yıkıp her yaşta uuan hayaiyetine ssygılı bir yeni düzen kurmak gerekir. Sanıru U en önce en yaslılar bn rerefe hak vereceklerdir. Otoritelerden biriydi K EVDİ içine dönuk bn şeniş kapsamlı, gerçek ve erasali az büyük «olgunlas•u>, biçimsellikte onu «gerefi kadar yazmamak» eleştirilerine uğratırken, Prof. Balta, Batılı en knvvetli şöhretlerin Türkiyede «ulnslararası» saydıklan flçbeş hnknk otoritesinden biriydi. Batı'daki yaygın ve hakkıyla kazanılmıs Onüne, kendisine verllen defere ve gösterilen sayçıya 1965 yılında Pari*teki «Ulnslararası tdari Bilimler KongresUn rilmisti». Uzun süre, değişik bakanlıklarda bnlnndn; biçbirinde false vermedi. pot kırmadı; daima dflzeylerin üstüne, tiimlöklere yükselmesini bildi. Bir «politikacı» defil, bir «Devlet Adamı>ydı. 1950'de üniversiteye, köklü bilginligine «devlet adamlıfını» da eklemis olarak, oknttnğn Kamn Hokukn derslerinin nazariyatına, vaknr ve başanlı bir devlet adamlıgının teçrnbe ve olgnnlnklannı da ekleyerek döndü. Onnnla beraber olmak, onnnla çalı^mak ve hele tartısmak, emsalsiı bir zevk, bir yarar olanaŞivdı. Prof. Balta da, nihayet bir insandı; an» rof. Balta, 1943'de daha P meslekdaşlan gibi liyasete atılmı*akranı doğrusn, o devrin nralüno göre, bazı parlâmentoya «devşi Erdemlik içinde OCAM Tahsin Balta, bir bileinH lik irtifaında. anıtlaşanköklü kavram ve flzerine bir düsünce ençin bir eörüş nfknyla, zen^in ve bol ısıklı hir yürekle. tam bir erdemlik içinde, hiç küçülmeden. hiç sarsılmadan ve eğilmeden, «anlamayınlar» için hayli meçhnl, fakat «anlama|a» çalışanlar için zıpta edileeek bir havat yasadı. Hiç kimseden bir sikâyeti olmadı£h çibi, sıhhatinden de hiç bir sikâyeti dnynlmadan, birdenblre ayrılıp çitti. Sonsnz bir rahmet âleminde, Allahın mnhakkak çok sevjili bir knlu olarak, nnr içinde ebedîlesti. Svet Hayır Çürük yumurtalardan sakmmak için akrobatik hareketler yayan bir profesor! Öğrencilerin saldırısuıdan koronmak için jandarramlann yardımma basvuran bir profesor! Füdr anUamazlığrnı yumrukla, tokatla sonuçlandırmaya kalkan bir profesor! Hem de kadm neslekdasını kanlar içinde bırakan bir profesor!.. Sonra da kalkıp gazetelere demeç veriyor: «Ortadoğn Teknlk ünlversitesinde sol ihtilâl plânlanıyor. Saçlandırma bu kadarla kalnıyor, Rektör vekili Prof. Erdal İnönü de bu sol ihtilâlin ijbirlikçisi olarak tanıtılıyor: «Dev Genç denilen sol ihtilâlin militanlan ile tam bir işbirlifi hallnde olan bu rektör vekili militanlan ile tertiplediği iftiralarla, «karşı devrimcilere hücum metodunn knllanıyormuj. Çirkin hareketini örtbas etmenin tek yoln karşı saldınya geçmek! Bir profesore, bir aydına, bir bilim adamına yakışmıyor hiç! Adnan Şaplakoğlu. bir doktora tezi yüzünden çıkan tarhsma •onunda bajka bir öğretim üyesi bayan Tolun'u dövmüs. Bayan Tolun adalete basvnrmus. Yüzu gözü kanlar içinde bir bayan profesor, neslekdası bir fizik profesöründen dayak yediğinl iddia ediyor! Oy•a bay Şaplakofln, «Tokezledi. ayağı kaydı, başmı masaya vnrdu, ycre bile düşmedl, burnundan kan akrı. Dısanya çıkrnn. diye lfade veriyor. Tanıdmız değil mi? Bu çeşit ifadeler bir zamanlar mahalle karakollarında tutulan labıtlarda gonilürdu. «Ayağı kaydı. kafa•mı kırdı» y« da kendinl tokatlamaya başladı, ya da «merdivenden dustü, bu hale geldl.» Atılan dayaklar, kotekler böyle kapatılmak Istenirdl. Şaplakoğlu da hetn saplağı atmıs, hem de kapıyı açmış kaçmıs!.•Kaçmakta becerikli, baksanıza öprencilerin çürük yumurtalarından da yakayı kurlarmıs. Gazetelerde gordüm akrobatik hareketlerini. Bn denli becerikli bir kişiden korkulur! Fikir anlasmazlığından kadınlan dövecek kadar kendini kaybeden bir bilim adamından daha çok... Hele o kisi «Sol ihtilâl i plânlıyorlar* da deyiveTirse ne denli korkulacak bir insan karsısında oldnğumuz daha iyi ortaya çıkar Bir kisi, bir profesor bojuna tntulmaz çürük ynmurta yağmuru»a! Daha önce böyle bir sey görmedik. Bugtine dek hiç bir profesor çürük yumurta yagmurundan kaçmak İçin akrobatik hareketlerle iintversite kapısından kaçmadı. Hem de Jandarmalann koruyuculuğu altında. Bir bilim adammm ağırlığı olur. Kendisi gibl diısünmeyenlere karşı böylesine saldırganhk ancak sokak kabadayılartnda Rörülüt. Tntnculuk, bağnazlık yapacaksın, devrimci atılışların karşı sına geçeceksin. aydınlığı önleyeceksin, iyi. ama senden >ana değil diye, seni desteklemlyor diye, senden korkmuyor dlye kadm profesore saplağı indirip yere kapaklandırmak, yiizünü gözünü kan içinde bırakmak... İşte bo obnaz. Oldıı mu cürük ynmurta yağar Yumurtalı şaplakçı! r tepeden asağı.. Şaplağa karşı çürük ynmurta... En iyi karsılık. En uygunu, en çok yakjsanı! ' O K T A Y AKBJUL Teşekkür Degerli tedavisi sırasmda candan ilgi ve yardımlannı esirgemeyen Gulhane Askerî Tıp Akademisi 2. Hancıye Klmiği Şefi üstun insan Saym Güzîn YEŞEM'in Prof. Dr. Nlhat ARTUNKAL'a i . yardımcüan sayın doktorlar Rahmı, Beyazıt, Kemal, Turan, Hiimet; Mustafa; Engin ve tlker Beylerle diğer servis mensuplanna; cenaze merasimine iştirak eden, ziyaret, telgraf ve mektupla aamızı payla5an dost ve akrabalanmıza şükran duygulanmızı arz ederiz. EŞt VE KIZI Cumhuriyet 7617 *•••••• •••nn««i öyle bir Ulkedeyis ki, bırakm televizyon ve filimlerle eğitim yapmayı... Okullanmızda doğru dürüst araç bile yoktur. öğretmen araçsızlıktan, ögrencl kitapsızlıktan dert yanar. Eğitime bu kadar ters dUşmüs olanlar Geri kalmış bir toplumun ft milyonlar yatırım yaparak köprellikle televizyon gibi modern rüler yaparlar. Nutuk Ustüne nubir araçla eğitim yapması İlk tuk atarlar. Nurlu unıklardan anda şaşılacak bir durum yaratbahsederler.. Eğitimin önemi ümaktadır. Çünkü geri kalmış ül zerinde duranlan sürerler. Devkelerde egitime değer verilnıedirimci eğitim uygulayan öğretği ıçın geri kalınmışür. Fakat menlerin topuna birden ceza uy Fıldişl kıyısındaki însanlann bugularlar. YeryüzUnde 18 tane nu görmeleri vo eğitimlerine en devlet kurmuş olan koca bir ulu büyük değer vermeleri onlann sun eğltiml bugun bir çıkmazda güçlü olduMannı gosterir. yüzerken halkımızın yansmdan Yer yüzündetd geri k&lmıs çoğu hâlâ kara cahil beklerken uluslara ilk rehberUği bia yaptık. Fildişi kıyısındald insanlar asnn Yapmış olduğuınuz Köy Ensti son pedagojü usullerıyle egıtün tüleri hareketiylo örnek bir eğitrygulaması yapmaktadırlar. tim devrimi verdik. Ama araSONUÇ dan yülar geçtikten sonra yaptığımıa devrimci eğitimi yıktık. ir Ulkenin 1leri gltmesi, o Geriye doğru yol almaya başlaülkede uygulanan egitime dık. Bizim yapamadıklanmızı bağlıdır. Bu durumu sezmiş Simdi Fildişi kıyısındaki insanolan bizim çok gerimizde olan lar yapmaktadırlar. Hem de te insanların devrimci eğitim uylevizyonla. (rulamalan yamnda bizim geriye Çağın eğitim arüayışı öz«llikdoğru gitmemiz çok acayip olle yaparak yaşayarak yapılan maktadır. eğitimdir. Sadece kulakla alınan Mfikremin TEKlN eğitim artık çok geride kalmışöğretmen • Ad&pazan tır. Bugünün insanlarına hıtap eden eğitim, beş duyuyu içersıne alraaktadır. Çünkü esas öğrenme işte o zaman olmaktadır. Ama biz bu eğitim anlayışına da kulak dikmiş bir vaziyetteyiz. Atatürk devri hariç, hiçbir zaman egitime değer veriknemişür. Son yülarda devrimd eğiÜRK Tabipler Birligi Başkatira uyguİByanlara da çekinilme» nı sayın Dr. Erdal Atabekın den türlü çeşitli cezalar uyguyukandaki başlık altında bir lanmaktadır. Bütün bu yapılanyazısı yayımlandl. lar bizim Fildişi tayısı insanlarından da eğitimde geri kalmış Sayın Atabek, Istanbul Ünlveroldugumuzu göstermektedir. sitesi Çapa Çocuk Sağlık ve Hastalıkları Kürsüsü Profesörlerinin Ülkemizdeki eğitim bugün tam bir keşmekeş içersindedir. Bir bilimsel araştırmalanndan esinlenerek korkunç bir gerçeği seriyanda daha ilkokulu bile bulayor gözler önüne. Rami gecekonmayan, okuma çağında olup da du bolgeshıde dünyaya gelmek okuyamayan 2 milyon çocuk. Bir şanssızlığına düsen çocuklann yanda da Atatürk Devrimlerine yaşamsal, ekonomik, sıhhl, kulters dUşmtiş olan, süratle geriye türel. psikolojik, sosyolojik v.s. giden milyonlarca çocuklar™ ayın Hıfn Topm' un «Füdişi Kıyısında Eğitim Devrimi» isimli yazısı beni oldukça duygulandırdL Afrika gfibi geri kalmış bir ülkede, halkmın % 95' nin okuma yazma bilmediği Fildişi kıyısında, nasıl olur da okullarda eğitim televizyonla yapılabiliyor? Kısa bir zaman sonra 4,5 milyon insamn televizyon ile eğitim uygulaması yapması Afrika' daki bir ulus için övünülecek bir durumdur. S Fildişi kıyısında Eğitim devrimi Vi. gibi durumlannm yurekler acı» görüntülerini merak edenler bu konuda ilgi duyduklan her türlü sorunun cevabını bulurlar o yazıda. «Sonın apaçık, bbbl bir •onu degildlr» diyor v« devam ediyor sayın yazan «Sosyal sorundur, ekonomik sorundur, düzen sorunudur. Bütün bu olanlarda bu çocuklann hiç bir snçn, hlç blr kusuru yoktnr. Onlara, blx, ymi aUesml o dnrumda bırakan çevre, blı yanl toplum, biı yanl devlet ne veriyorsak onn yemekte, onu içmekte, onn öğrenmektedir. Bu durumnn ne kadar suçu, ne kadar kutnra varsa hepal de bizundir.Emperyalizmin kol saldığı sandıktan çıkma demokrasiyle yönetilen yoksul ve geri kalmı» ülkelerde parmağınızı hangi yöne inatMnn bu çirkin manzarayı görürsünüz. O, önce ekonomiye, sonra kültüre ve daha «rara da ulusal ruha düediği «ekli vermeye çalışır. Daediği biçimde bir toplumsal düzen sağladıktan » n ra da yönetici fonksiyonundaki hâkim unsurlan maddî etki alanının içine sokarak sınıfsal farkı yaraür. Toplum onun yaratugı gaynmull hâkim suuf tarafından yönetilir. Burjuva denilen bu dejenere ohnuı sınıl ulusal ruhun suni kopyasmdan baska bir şey değüdir. Ama o, bu suni kopyayı aslı gibi gSstermeye çalışır. Ve yönetici durumundaki o suni kopya da düğmeyle idar* edilen ruhsuz bir robot gibi onun paralelinde tekrarlar durur: «Bla sandıktan çıktık, millet iradesinin temsUcisiyiz. Büyük milletimia bizi lâyık gördü... Bcylece tüm iğrençliklerinin suçunu topluma yüklemeye uğrasırlar Aslında onlann mutiuluklan köylerde, çiftliklerde ve gecekondularda ezdikleri insanlarm emeklerinin katılaşmış şeklidir. Kendüerine mutluluk sağlayan bu güzelim kaynaeı elbette kurutmak istemiyecektir. Güzel düşunmeden yoksun, k5r, beynl kurumuı, bo» kafalı ama sadece emeğl olan ve de ölmeyecek kadanna şükreden kitie onlann 5z sermayesidir. Bu sermayenin çokluğu ona her an emilmeye hazır tatb bir meme mutluluğu verecektir. Zaten emperyalizmin amaçlanndan birisi de yutmaya çalışüğı toplumun ruhî yapısını afyonlayrp uyusturmak değil midir? O halde gecekonduda, çiftliklerde, köylerde yaşamaya uğrasan emekçi kitlenin sosyal, yaşamsal, ekonomik ve kültürel sorunlanna «ğilmek de ne demek oluyor? Kendilerinin beynine silâh sıkmak obnaz mı bu? kün yetişUrdiği en bUyUk dehftnın, yani AtatUrktm ki lnsaalığın kendisine âdeta milettiği bir devlet adamıdır. Şeriatı dünya işlerimizden ayıran ve TUrk'ü TurklUğüne kavuşturan o tedavl çârelerinl bırakıyoruz da, müsbet eğitim usullerine ve yollanna, onun yaptığı gibi, değer ve kuvvet verecek yerde Şeriatı gttnlük yaşantüanmıza temel y&pmağa çalışıyor. her mahallede Kur'an kurslan, Imam Hatip Okullan açıyoruz ve Şeriattan medet uman «Medrese kafalan» yaratmaya çalışıyoruz.» Ne kadar yerinde bir fikir. Ne var ki bu görüşünü savunan sayın Arsel «Medrese kafalan» yaratmamızın nedenleri üzerind» de durmalıydı aynca. «Medrese kafalan» nı yaratan güruna bia, bugün onlara tutacu, çıkarcı ve daha dpğnısu sagcüar diyoruB. Zaten halk arasın da sağcüık yanlış vorumlannus ve öğrenilmlştir. Halka gore saga; beş vakit nsmazını kılan, dinî geleneklere bağU, açıksaçık gtyınmeyen v i . kimselere deniliyor. Halbuki gerçek mânâdaki sagcılıfc; eskl gelenekleri, âdetlerl kendi çıkarlan uğruna savunan, her türlü yeniliğe karşı olup eskl lnanç ve kuruluşlara dbnülmesıni ve onlara bağU kalmasını istiyen, rrJdeci, kendi menfaatini toplumun menfaatinden üstün tutan, (hele Türkiye* de) müslüman geçinip, kâfır gibi yasayan, menfaaö Jçm, toplumu çağlann ötesine iten, görünüşte toplumu sever görünür, fakat çıkan için bilinçsis toplumu kanlı cihadlara sürükleyen gerici tutumda olanlarm sagot dlyoruz. B GecekondH çocukları T Sonuç Uphesiz ulusumuru Ortaçağa idnilştürenler, içimi2deki oportünistler, mideciler, tutucular ve menfaatperestlerle Ba tımn doyum bilmeyen azguı kapltalistlerdir. Batmm emperyaUzıni, bir vampir gibl, içimizde ki ortaklanyla birleşip emiyorlar yurdumuzu. îşte çâre olarak bu vampirlerin, bu asalak, kenelerin kökenini, ancak, ideal doktorlar, üstün hukukçular, değerli eğitimciler, tüm devrimci aydınlar; halkla, Işçiyle, emekçryle birleşip alt yapı devrimlerlni gerçekleştirdikten sonra, fcurutabilirler. Eşsiz Atamız da aynı yolda yurUmedi mi? önce emperyaUzmi ve uşaklarmı kapıdışı ettt; sonra da «Medrese kafalan» nı yaratan yuvalan yok ettl. S Teşekkür insan Çok kıymetli varhgırruz. mümtaz TEŞEKKÜR Elim bir trafik kazası sonunda hayatınm en verimli çağında ararmzdan ayrüan arkadaşımız. ortağımız, Umum MOdurümüz srarmzdan aynlması ile duydugumuz acıys. cenazesine gelmek, çelenk; telgraf; mektup göndermek, telefon etmek ve ziyaretimize gelmek sureti ile istirak eden arkadaşlanna, dost ve yakınlanmıza içten teşekkür ederiz. AtLESt Reklâmcüık: 2000/7632 Şerafettin ERfiNIL'ın OSMAN İKBAL'ın cenaze merasimine istirak eden, çiçek gönderen, telgraf, mektup veya telefonla acırruzı paylaşan akraba, dost ve müşterilerimize ayn ayn minnetlerimizi arza imkân bulamadığımızdan saym gazeteniz aracıhğı ile kendüerine teşekkürlerimizi arzederiz. t G. 3İSTANBTJL GtTtM SANATt TİCARET A Ş. HAZET KTJMAÇ VE GtTtM SANATt TİCARET A. §. Yenı Ajans: 3174/7612 1000 Çifi Lâsiik Bol, 5 Oifl Kısa Deri Cizme Âlınacaktır Muhammen bedeli 3080000 TL. olup, son teklif verme muddeti 14/8/1970 Cuma gunü saat 1500 e kadardır. Şartnameler, Taksim, Gumüşsuyu Caddesi, nümen sokak Gümüspalas Apartmamndakl Levaznn Müdürlügünden almabilir. TtRK H V TOLLARI AO. AA (Basın: 18639İ7628) T UPLUCA kendi uhısumuzun gerçek kopyasını eıkarmalıyız meydana. Yönetici durumunda bulunan bugunkü kitle ulusal ruhumuzun kopyası olamaz. Blz, bize özgü ve blzden olanım bulmalmz. , Erol TÜRKMENDAö Adana, Î.T.Î.A. öğrencisi Devrimci güçler ezilen, sömllrUlen, horlanan halk kttleleriyle birleşmedikçe, sömürüye, tefeciye, araava, ağaya, şeyhe, dedeye, babaya, vurguncuya son verilmedlkçe, gericiye «Dur» dlyemeyiz. Nâznn İNCÎ Mahmudlye ESKİŞEHİB Cumhuriyet 7620 Oriaçağa dönfiş TEŞEKKÜR VE YEFAT Sürmene ve Ayvalık eşrafından merhum Salim Kaptan'm eşi; Leman. Neriman, Kenan. İsmet Kaptan'ın sev gili anneleri; Hakkı, Perran, Aysun Kaptan'ın kayınvaldeleri; Salim, Gülderen, Kemal, Suat, Selim Kaptan"ın babaanneleri, Bingül önen, Emıne Edremit, Fatma Alpay, Ayşe, Yusuf, Ahroet Kaptan'ın anneanneleri: S KİMBÜS ayın Prof. Dr. îlhan Arsel' in ttOrtaçağ'a Donüş» adlı gonül ferahlatıa, aydınlatıcı ve umut vericı yazısını okudum defalarca Saym îlhan Selçuk'un «Hâkim var, hâkim var...», dediğl gibi, «Dolctor var, doktor var...» diyebllirlz. BAŞSAGUGI Ankara Ünlvenltesl Hukuk ve Sıyasal Bügiler Fakülteleri ldâre Hukuku Proıesörü, değer!! bilim «damı ve leçklo insan MEVLİT 8. devre Istanbul Isçl Mil ; , letveklll ve aile büyüğümUz • Sayın Arsel tarihl ele almış ve SHbnfl doltyısiyle alleri men. «Tarihte bir çok mületler, kenmıplarına, meslektaslarına ve di kusurlannın, kendi eksikleriegrencUerlne bassaglıgı diler. nin veya hastalıklarmın ne oldubüyük aeılannı p«ylasırıs ğunu, er veya geç, aramış, bulAnkan ve Hacettep* muş ve bunlara çâre düşünnıUşCnlvendtelezl ögretlm lerdir. Ve bunu yapabildikce de t'jelerl Sendlkan mevcudlyetlerini sürdürebilmiş•••••••••••••*•••••••< lerdir...» diyor. Yerden göğe kaCumhuriyet 7S33 dar h»fciii»T saym ArseL Ve «Geri kalmış bir ülke» ya da «kastea YÎTİK Kamyonamtm Sl AN geri bmkıİBns birttlkesdam 643 sayılı plâkasını kaybetUm. gasmı tnsıınftimgm k&nıtı olaralc Yenisinl alacafımdan eski pUka «Medrese katasr» oMugunu göshükümsüzdür. teriyor. Arseli alkışlanz. Şertte Tacettta Dr. Tahsin Bekir BALTA'nın ALİ RIZA ARI'nın I gerek hastalığında zlyarettae • gelerek, gerekse cenaze me • rasiminde Dulunarak. çelenk g göndererek, telgraf, telefon • ve mektupla acımızı payla Ş çan dost, akraba, yaym or • ganları, resml müesseseler • ve siyast kurulualara teşek ! kür ederiz. NOT : Mevlidmln 31 Temmuz 1970 Cuma günU jirjnrti namazında Ak saray Valide Camiinde oVunacağmı aynea duyururuz. g : HANİFE KAPTAN 27.7.1970 gecesi Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 29.7.1970 Çarşamba günü ögle namazını müteakip Şişll Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu MezarUğındald ebedi istlrahatgâhına tevdl edilecektir. ÇOCUKLABI KAZIP Şöbekem kaybolHukUmsttzdUr Şenol Aktoamı du.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear