Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHtPE tKİ 26 Temmuz 1970 CUMHTJRÎYET Millet davetl F »ransız HaziranMeclisinin ınnndaüserine 30 tarihleri Fran sa'ya yaptığımız resmî ziyaretten düsfindürncü izlenimler ve canlı anılarla döndük. Franuz Millet Meclisi Başkanlık Divanı, Paris Büyükelçiliğimizle işbirligi yaparak, Tfirk parlâmento heyeti için yüklu fakat gerçekten istifadeli bir gezi programı hazırlamıştı. BB sayede, savas yaralannı çoktan sartnış bnlnnan Fransa'nın ekonomik kalkınma, özellikle sanayileşme, sehircillk ve tnriım alanlannda elde ettiği hızlı gelişmeyi yakından görmek fırsatını baldnk. Fransız Millet Meelisindeki Türk Fransız Dostlnk Grnpn Oyeleriyle iki ülkeyi ilgilendiren siyasal, ekonomik ve kültürel somnlan tartıştık. Çeşitli partilere mensup senatör ve milletvekilleri, belediye baskanları, mahallî politikacılar, is adamlan, fabrika yöneticlleri ve işçilerle yaptığımız görüsmeler bize Frsnsa'nın sosyal yapısını tanımak imkanraı verdi. PARİS'TE ÇİĞ KÖFTE İsmajl ARAR İSTANBUL MİLLETVEKİLt T 3 ariı yakınlarında Yerres'de gezdiğlmis *^ ve yalnıı öğrenim çagındaki eoenUara ve gençlere değil yetiskinlere de kapılannı açmıs kültür yovasını görünee yfireğim sııladı. Bn hissin etkisi altında, belki de biras kabaea, Meclis Başkan Vekiilerinden Maz Lejeune'e yarım günümüzü alan bn ziyaret yerine bizim için daba değisik başka bir kurnmu pekfilâ görebileceğimizi söyledim. «Haklısınıı, «iıin için yabancı değil, bn bir Halkevidir» dedi. Halkevi kelimesini Tttrkçe olarak «Sylenüşti. Bn eevapta öyle zalim bir lıtihza lezdim ki, yaptığım kabalıktan dolayı kendimi dernal attettim. nn toyanını bn kadar veeiı olarak dile getiren bir ifadeye başka hiçbir yerde rastlamadım. Nehrl kiTinnda Bajranhra dSnnftt. M« o saman pek ilginç bir tartışmaya knlak mlıafiri oldnm : Bir arkadasımız, bn bereketli topraklara gelmeyip de susuz ve afaçsız Anadoln'da kaldıklan için Fatib'e. Yavnz Selim'e, Kannnî Süleyman'a pek kızıyordu. Bir cumhnriyet çocngn olmama ragmen bn ünlü Osmanlı hükümdarlarının yâd ellerde kıyasıya elestirilmesine gönlüm razı olmadı. tşi tatlıya baflamak için «Ştikret baUne, hâlâ Takla Makan Çölünde otnrmak da vardı» demekten kendimi alıkoyamadım. Orduda emeklilik... Her yıl 30 Afustos'a doğru, ordunun üst kademelerınde yüksek rütbeli pasalar arasında bir kaynaşma başlar. Hizmet süresi bitmis, ya da bitmek üzere olan paşalann kafasına, bir soru işaretinin kancası takılır : Kim gidecek, kim kalacak? Emeklilik islemi, askerin en zayıf noktasıdır. Üniformayı çıkaran çoğu snbay, ilk günlerde sndan çıkmış balığa döner. Üniformaya mnhtaç olmayacak güçlü kisilikle bn geçişdönemini sarsıntısız atlatmak mümkündür. Emekliye aynlan nice sabayda büyük ruh depremleri görfilür. Ne var ki, nznn yıllar orduya hizmet etmis, niresini doldurmns, aynlma saati gelmiş bir paşanın : Gitmiyeceğim. diye diretmesinin, makammda kalmak için çesitli yollara basvurmasının çirkinliği de belirgindir. ülkemizde yüksek rütbeli snbaylara tanman maddi olanaklar. kalmak için direnen kişilerin tntnmuna bir ayn çirkinlik vermektedir. Siyasi iktidar, ordunun üst kademelerınde kendi çıkarlanna âlet olacak karakterde «pasa avı»na çıktığindan, emeklilik islemlerinin kanun boslnklarından yararlanarak ayarlanması. silâhlı kuvvetler içinde olnmsuz yankılar yaratmaktadır. Tabii tutnm, hizmet süresi dolmug olanlann askerlik moraline yakışır bir erdemle : Gençlerin Snünde paravan» olmıyacağım.. sihnivrtiylr çekilmesidir. Bn yü 30 Ağustos'a doğru politika kulisi her zamankinden daha islektir. Siyasi iktidar kamuoyunnn gözünde «Lekeli iktidar» damçasını vemistir. Hırsızlık ve yolsuzlnkla saibeli bir iktidann, eğilimlerine orduyn âlet etmek istediği açık seçik EBrülmektedir. tstanbul'daki sıkıyönetimi Adalet Partisi politikasının üniformalı temsilcisi gibi eöstermek çabaları, iktidar çevrelerinde elle tntnlorcasına eörülüyor. Aynı özlem. sisası iktidar ile Milli Güvenlik Knrnlu ilişkilerinde yansımaktadir Böyle bir durumda 30 Agustos kararlarının ordn morali üstünde büyük etkileri ve bn etkilerin tepkileri olacaktır. 30 Ağnstos'ta emekli olması gerekli oreeneraller snnlardır 1 Org. Nazmi Karakoç (Kara Kuvvetleri Kumandanı) 2 Org. Haydar Sükan (Genel Kurmav 2'nei Baskanı) 3 Org. Resit Pasin (Askeri Şura üyesi) 4 Ore. Kemal Atalay (Birinci Ordn Kumandanı) 5 Orç. Refet Clgenaİp (Askeri Sura üyesl). Kara Kuvvetlerindeki bn orgenerallerin yanısıra Hava Knvvetlerinden Orgeneral Resat Mater, ve Deniz Kuvvetierinden Oramiral Haydar Olcaynovan'm da hizmet sflreleri dolmu«tur Yasaların normal isleyisi halinde bu oriann hepsinin emekliye sevkedilmesi ve sıra beklivenlere yol açilması gerekir Ama emekliye sevk sırası geldifi halde görevi ozatılan kisi. haklı kvsknlsn ve tenkidleri üstüne çekecektir. ŞSyle ki : 1 Gerçek olsnn veya olmasın, iktidarla iliskilerl açitından birtakım söylentiler, vakti geldiği halde olağanüstü bir kararla makammda kalmıg orgeneralin çevresinde yoğunlaşaeaktır. «Yahya Han formülü» dedikodulannm alıp yürndüğü, yabancı basının ve Türk kamuoyunnn bu yoldaki sövlentilerle knlaklarının dolduğu günleri yasıyoruz. Sunay'ın Genel Kurmay Baskanlığından Cumhurbaşkanlığı makamma geçisinin «politik bir zorlama» ile yürürlüğe girdiğini ve ordn üst kademesiyle illşkilerini sürdürdüğü bilinmektedir. Millî Güvenlik Kurulu, politikanın içindedir. Bövle bir dnrumda emeklilik «aati geldiği halde kendisine ayncalık tanınarak görevde bırakılan orgeneral, tShmet altında bırakılmıs olacaktır. 2 Her kumandan ordunun gençlestirilmesinden »oz eder. Gerçekten de ordunun gençlestirihnesi, çağımızın koşullarına yatkın kafa ve bilgide olanlann sornmlu makamlara yükselmesi gerekmektedir. Bu gerçegi görüp söyliyen bir knmandanın emeklilik sırası kendisine geldiğinde direnmesi, kendisiyle çeHsmeye düşmesi demektir. Hizmet süresi doldnğn halde görev süresi nzatılan pasa, genç kadrolara dogru yansıyan bir hakıızlık zincirinin İlk halkası olacaktır. Çünkü en ynkarıda yer açılmayınca bu tıkanıklık en alt kademeye kadar zincirleme tsleralere vol açacaktır. Nereden bakarsann bakınn, normal emeklilik islemleri, gereğince yürürlüğe konmak gerekir. Emeklilik süresi geldifi halde kendiıine aynealık tanınmış bir paşaya : Sizin süreniz neden uzatıldı? diye sorduğunuzda vereeeğl bir cevabı yoktur; ama duyacağı mahcubiyeti vardır. Bu maheubiyet yalnız gençlerin önüne baraj çekmiş oltnasından doğmaz. Bugün orduda yeri doldurulamıyacak orgeneral voktor Ş Çünku.bunun tersini düsüomek cbeııım giht 4 • rrfetîe yefctur» ffemekHr kf, hem kendinf « ^ hem de yetisen gençlere haksızlık ptme^trn haska ^nlam tasıma» Çiğ köfte Türk bayrağı savastan sonra tıpkı eski biçiminde yeniden yapılan tarihî korsan sehri SaintMalo'dan ionra Mont SaintMichel'e gittik. Mans Denizi üzerinde, karaya dar bir yolla bağh ve gerçekten görülmeye deger bn mnhteşem ort»çag satosu üzerinde Turk bayrağının dalgalandığını gormek gözierimizi yasarttı. Kimbilir, belki içimizde akıncı atalanmızı düsünenler bile oldn. Fakat öyle sanıyoram ki, bn Uth hayaller içinde Fransa'nın Atlaa Okyanusu kıyınndaki en islek limanlarından biri olan St. Nazaire'e yetmiş iki milletin ırenıileri gelip sancak gösterdikleri halde Türk bandıralı bir tek gemi gelmediğini açıklayan liman istatiatikleri çotmnnziın (öıunden kaçtt. çıkarması nrasında N ormandiyakalmamacasına yıkılan <aş taş üstünde fakat Devlet var, devlet T 3 T flniyetin besiğt oUn Fransa'da, halkın ••X sahip olduğu geniş hak ve özgürlükler ysnında, sözüne güvenilir, uzak görüslü, düzen leyici ve komyucn, kanunlan taviısiı uygulayan güçlü bir devletin varlıfını her yerde, her an görmemek, •ennemek raflmkfin değil. Zekl, bügili ve vskur Kşiliği De Loire Atlantique Valisi ve Loire Bölge Valisl ile aynı nJtelikleri tasıyan St. Naıaire Kaymakamı bana bu güçlü devletin somut temsileileri olarak gözüktfi. Sayin Ekrem Alican'ın geçen yıl Meeliste yaptığı ve haksız yere hafife ahnan konusmannı bile bile, aynı âkıbete nğramaktan çekinmeksizin, basit bir örnek daha vermek istlyorum : Paris'teki kesif trafik akımı içinde Tflrk mllletvekillerinin otomobil konvoynna yol açmakla görevli raotosikletli polislerin arkasında bu güçlü kannn devleti olraasa onlan klm dinlerdi? Ne Marx, ne CocaCola main'e gitme» demis ve bn öğildünü tntmam için birkaç ay Snce başından geçen bir olayı anlatmıştı. Esasen heyetten aynlmam söz konnsn olamaıdı. Mihmandarlanmıı «serbest* sinis» dedikleri zaman ise bizim yorgunluktan pannağımızı bile kıpırdatacak halimiı kalmamıs olayordn. Fakat bir seyi çok merak ediyordnm : Aeaba orada da, bizde olduğu gibi, yerlerde ya da dnvarlarda çeşitli ıloganlar yazilı mı idi? Nihayet, ynkanda andığım Yerres'den dönerken mnradıma erdim. Bir duvarda iri harflerle su yazılı idi : Ni Marx, Ni CocaCola. Günümüzde, Rna ve Amerikan hegemonyasından bnnalan halkla P ariı'e giderken Ankara'dakiol,diplomatlardan blrisi bana «Sen len St. Ger sanın yüregi bnram bnram vatan hasretiyle yanarsa bn acıyı biraz olsnn dindirraenin en kestirme yoln bir başka acıyı tadmak degil tnidir? Biz de Fransa'ya çiderken beraberlerinde bnlgnr ve kırmızı biber götürmek tedbirliligini gSsteren arkadaslanmu gayeslnde hem Türk mntfağının nefasetini ispat etmek, hem de vatan hasretini ridermek imkânına kavnstnk. Ne var ki, çiğ köfte aramızda oylesine rafbet eördfl ki, Fransız dogtlanmıza ikram edemedik. Bereket, bnlgnr ve biber stoknmnz tükenmemişti de Paris'te yapılan çif köfteyi La Rance Nehri kıvısında yapılan (kısır) izledi, bn snretle nazik davet sahipleri de, biraz afcızlannın yanması pahasına Türk yemeklerinin nefasetini öğrenmif oldnlar. ransız mutfaçının sohretini F tinlmntfagı ondan geri kalır? ve nefasednymayan yoktnr. Ama kim demi? ki Türk Üstelik in Tebdili vatan tartışması Keşke gazeteci olaydım yayaonben An, P ariıten Atlaı Okyannsn kıytnna, oradan Man? kıyınna 5zel bir askerî nçakla yaptığınuz yolcnlnk Fransa*nın bn en bereketli ve bakımlı bSlgelerini havadan g5rmek olanagını vermişti. Büyflk ırmaklann snladıgı, insan eli degmemlf bir karıs toprak bnlnnmayan bn yemyesil yerler hakkındaki bislerimiz Bo|aziçine çok benzeyen La Rance eyetimizde çok de gaseteei HÇelebi Mehmet sempatikvebirki, Tirmisearkadasımız vardı. Umdnm kiz Efendi Esseyid AU Efendi'den sonra Türkiye'den Fransa'ya pılan bn en ilginç sevabatin anılannt o •ar. Aradan bnnca zaman geçti, baktım dan ne bir ses, ne de bir nefes; kaleme sarıldım. Herbalde beni bağışlıyacaktır. keşke gazeteei ben olaydım... Hayir Oy halkçılığı S Ecevit değişiyor durmadan! Tanınmaz hale geldl desem yerL Ya da eskiden beri bildiğimiz, alıştığımu tipte bir politikacı kişiliği kazandı. Bizler Ecevit'i içtenlikten yana, kinıseyi aldatmak, kandırmak istemiyen ucuz yollara, oarelere sapmıyan bir aydın bilirdik. Yazar olarak, milletvekili olarak güven vermişti: Sağlam, inanılır bir kisi diye... Bir de baktık o Ecevit, nunanla yitip gitmiş, azala azala yok olmus. Şimdi tam anlamryla oy avcısı, ya da oy tüccan ounak heveslisi bir politika kurdu var karşımızda .. 27 Mayıs devriminden bir kaç ay sonraydı. CHP. 11 ünlü bir politikacı ile konuşuyordum. «Sloganlar eskidi» dedi. Anlamadım ne demek istediğini. «Yeni sloganlar gerekiyor artık.» Bir toplantıdaydık, ama daldık kendi âlemimize, C.HJ*. ye yeni, ge* çer akçe sloganlar aramaya koyuldnk. Fazla sol kokmıyacak, ama halkçılık ilkesini başanyla beUrtecekti! Neler buldnk bflmem. ama bir yığın cümle yazdı o politikacı not defterine. Ben hiç birini beğenmemiştim, bostu içi onlarm, anlamsızdı, gereksizdi. 27 Mayıs sonrasının koşullarına uygun yaldızlı sözlerdi. Bir oyun, bir vakit geçirme yolu saynuştım o cümleleri. parlak kellmeleri arayıp bulurken... Bir kaç yıl geçti aradan, o politikacı iyiden iyiye gözden düstü, C H J . de Ecevit ve arkadaşları iktidan ele aldı. Bu ke» o bir oyun olarak uydurduğumuz sloganları ciddi ciddi ortaya atilırken görmiyeyim mi? Hem de o şürie dek cidd! bir insan; sözüne, eylemine inanılır bir aydın saydığım EÎeevK söyrayordn bunları. Yeni sloganlardı doğnısu y», ama yalmzca bir slogandi bunlar. O eski, kurt politikacınm dediklerini hatırladım: «Yeni sloganlar gerekiyor şimdi...» Ecevit yspısmıstı o sloganlara, radyo, meydan, toplantı demeyip veryansın ediyordu içi bos, dısı yaldızlı sloganları! önce bir kuşku girdi içime, belki Ecevit o sloganlardan bir gerçeğe gidecekti, bir seyler bulacaktı, içtenlik dolu bir halkçılık, bir Atatürkçülük yolu, inancı, sevgisi yaratacaktı. Türk halkının bitmiyen çilesini, dinmeyen acısmı çağdas dünya koşullarına nyan, Atatürkçü bir aydına yakışan çözüm yolları bulacaktı. Hiç biri olmadı. Ecevit o içi bos sloganlarm çekicfliğlne ksptırdı kendini. Belki kendi de o sloganları «bir şey» sandı, içi boş sözcükleri tekrarlamakla, bağırmakla yararlı bir is yapılacağma inandı. Gide gide tanıdığımız, sevdiğimiz Ecevit yitip gitü sloganların yokluğunda, boşluğunda. Bugünkü Ecevit, on yıl, on beş yıl öncenin içtenlikli aydın kişlsi değil, bambaska biri... Sloganİarla oy avcüığı yapan, bu nğurda her seyi harcayan, Atatürkcn yöntemleri bir yana itip, adı sanı belirsiz, ne olduğu, ne snlama geldiğın bilinmiyen bir takun boş sözleri geveleyen, halkın nabzına şerbet vermek, seçmen çoğunluğunun ürktüğü konulan bir yana itmek, bilgisiz yığınların hoşlandığı ne varsa hepsini yeni sloganlann içinde eriterek, şekerleştirerek sunan bir kurt politikacı. 1950 lerin Gülek'i daha içtendi, daha autentique'di doğ. rusu. Halktan oy almak için halka gitmek, halka inmek, halkla kaynaşmak, halk» yakınlasmak gerektiğini söylüyordu o. Oysa Ecevit takımı hem büyük sloganlar harcıyorlar, hem de Gülek yöntemlerini aynen uygulamaya kalkışıyorlar. Ortanm Solu'nu bir siyasal ilke yapıvermek yetecek sanıyorlar holkı kandmnaya, elinden oyumı almaya!Ne demis son günlerde: «Giden gitsin, onlarm yerinl halk alır». Göreceğiz ilk seçimlerde Ecevit'in içi boş sloganlannm ne kadar oy kazandıracağını ya da kaybettirecegini: Sen devrimci eyleme katıhna, Atatürk devrimlerini stirdürme, gericiliğin, bağnazlığın karşısma dikilme, çağdaş uygaruğa varan davramşlardan yana çıkma, sonra da ortanın solu denen bomboş bir »loganı bayrak gibi elinde taşıyarak oy avcüığı yap! Halk gelirmiş! Halk boş sözlere t " " " Kim kendinden yana, kendine yakm bilir, anlar. Nabzına istediğm kadar en tatlı şerbeti akıt, kandıramazsın. İlk genel seçimlerde de C.H.P. bir kez daha yenik düşünce, Ecevit taknnının oy avcüığı uğruna gerçek devrimcilikten tâviz üstüne tâ^iz vermesinin de yarar ver» mediği anlaşUacak. C.HJ*. yi Detnokrat Parti «halkcılıjh» na sürükleyenlerin, C B J . yi D.P. ülestirenlerin Atatürkçü, devrimci CJJJ». yi bir batağa sürükle ayın Prof. Dr. Yusuf Keçeciağlu'nun bu konudaki yazısmda bnemli gördüğüm yanlışlar saptamış olmasaydım Yük selc Sağlık Şurasuıa verilmis, fakat henüz görüşulmemiş bir rapor hakkında yazmamayı tercih edecektım. Fakat, yazıda raporun yanlış tanıtılmasından baş layan hatalar bilimsel bir tartışma olanagını da ortadan kaldırmıştır. Öncelikle, raporun, nüfus artmasmı nisbl olarak duıdurabilmek için ve aile plânlamasının çocuk düşünnesinl önleyemediğl nedeni ile çocuk düşürme ve kUrtajın serbest bırakılması teklifinın yapıldığını yazan sayın Keçecioğlu bilerek, ya da bümeyerek büyük hatar ların sorumlulu£unu yüklenmistir. Cünkü: O Raporda yer alan «n satırlar herhalde yazann gözunden kaçmıs olmalı: «... Bazı ekonomistlerin «Bizim kalkınma hınmız budur, öyleyse ancak bu Imkânın müsaade ettiği oranda çoğalmalıyız» görüşü, insan özgürlüğüne tam bir müdahaledir ve sağlık açısından kab«t «dilemezj» Böylece, nüfus artmasım nlsbl olarak dnrdurabilmek amacı raporda açıkca reddedllmisken, tekliflerln amacını bu sekOde göstermek, ya rapom okumamak, ya da tahrif etmek ohnaktadır. • Tekllfl de sayın Keçecioğlu, nedense, anlamak istememistir. Çocuk düsürme ve kürta] serbest bırakılmak tstenrnemekte, tam tersine çocuk düşunneyl önleyecek tedbirler öngörüV mektedir. Çocuk düsürmeyi önleyebilmek, ortadan kaldırabilmek için hazırlanmu bir çalısmayı «Çocuk duşUrme ve kürta]ı serbest bırakmayı teklif ediyor» diye tanıtmak bilimle llgisi bulumnayan bir davranışür. A Gelelim kontmun ftiffmnT Czun bir raporn, birkaç cümlede özetlemek mümkün değildir ama, sorunu söyle açıklayabüiriz: Bugün Türkiye'de çam ve ortaya koyduğu tehlike oranı büyük olan bir «Çocuk düsürme» soruna vardır. Aileler, ceşitli nedenlerle «tstediği zaman ve istediği kadar çocuk sahibi olmak istemektedirler.» Bu, lsteklerin sosyal, ekonomik ve moral nedenleri vardır. Bu konuyu, ge lismis ulkelerin ekonomilerine yarduncı olmak amacıyla ele almak büyük bir yanhstır. Konn ÇOCUR DÜŞÜRHE yu. insanlann bu isteği ve halkın gercek aağlığı fi«ıı«iaıı ele •îmık aoımıhıdur. Çunkü, bugün istenmeyen çocutn düsflrmek için halk çesitli tıp dısı yollara basvurmakta, tahrişler, fitiller ve çesitli araclarla, hastalıklar, sakathklar ve ölümlere yol açan scı olaylar olmaktadır. Binlerce kadın. biİRİsiılİEİn, bu konuyu somürenlerin ellerinde her türlü tehlikeye maruz buluourkeıı, problemi inkâr etmek, varlığını görmezlikten gelmek Raporda, bu mısuslar rakamlar ve örneklerle açıklanmakta ve bu durumun çözümlenebllmesi için «Ailelere İstediği zaman ve istediği kadar» çocuk sahibi olmalarına tmkân verecek yollar önerümektedlr. Bu yollann birincisi, gebellkten koruyucu metodlann uygulanmasıdır. ÎMn ci önert, sosyal endikasyonlu kürtajın, Ocretsiz bir devlet Wsmeti olarak benimsenmesldiT. Raporda sosyal endıkasyon sınırlannın Sağlık Bakanlıgı ve Türk Tabipleri Birliğl Tıbbi Etik Komitesi tarafından ortak bir çahşmayla belirlenmesi öngörulmektedir. şıması için, sorunu ortaya doğru koymak ve sorunu olusturan ögeleri tartısmak şarttır. Bu sorunu tartısmak lsteyen herkes şu bgeleri tartısma konusu yapmalıdır: 1. Türkiye'de çocuk düsürme sorunu var mıdır? 2. Bu sorunun çosümU gerekli mttirT 3. Bu cozttm yollarla olabilir? Rapor bu sorulann cevabı açısından düzenlenmiştir. Gerçekleri gbrmezaıkten gelmek, değıştirmez. Toplumsal gerçekler, her türlü duygunun dışında kurallannı yerine getiriıler. Bize duşen, sanınm bu kurallan bulmak, üjkemizin yararlan açısından çbzüm yolları önermektir. Dr. Erdal ATABEK İflâs S Eğitimde fire ıayların Ardındaki Gerçek sutununda, yukardakl başlık altında yayınlanan özlü bir inceleme, eğitimde ortaya çıkan «Fire» den daha baska bir anlam taşunakta daha gerçek bir deyirnle adeta bir «tflâs.ı yansıtmaktadır. Yazann tüm gö ruslerini paylaşıyorum. cFire» bir malm bütünüyle orantılı olan ve ziyan olduğu kabul edilen kuçük bir bölumü kapsar. Şayet ziyan olan bu küçülc parça, bütünün bütünlüğünü bozmus, tUketmeye başlamış, ya da tüketmiş lse, bu olaya ticari adıyla iflâs demek gerekmez mi?. Eğitimdeki fire büyümüş, bütür.e yaklaşmıştır. Zaten, son yıllarda resml okullann boşa dönen eğitim carklan ya da etMsiz çabalanyla ve hele özel yüksek okullann patronlanna sagladıgı kâr bilânçolanyla eğitlmımiz gerçek btr Ulâsın eşiğine gelmis değil midlr? Bunu bğrencisinden öğretmenine, profesöründen bakaruna kadar bümeyen, görmeyen var mıdır? Evet, bu iflâsı ana . babalar görüyor, ötretmen ve öğrenciler bilıyor; aklı başında olan herkes anlıyor ve itiraf edlyor ama iktidar ve onun bakanı görmek, bilraek, anlamak ve itiraf etmek istemiyor nedense! (Muhalefettekller iktidara gelirlerse belki, onlar da o andan itibaren inkâr edeceklerdlr bu bozukdüzenl). O Sorun nedir? B ugün sosyal endikasyonlu kürtajı kabul eden ulkeler arasında tngütere, Japonya, Rusya ve A3.D.'nin baa eyaletleri vardır. Bu da sorunun, doktrinlerle degil, halk sağüğıyla ilgisini ortaya koymaktadır. Görüslerta tartışümasuıda şüp hesiz yarar vardır. Ancak, bu tartısmalann bilimsel nitelik ta OKTAYJÜÜIAL İsl. Dz. Tek. Mlz. Sat Al. Koms. Başkanlığından: 1 Kapalı zart usulu üe iki kalem sancak ftrdöndusu satın alınacaktır Tamammın muhammen bedeli 200.00000 üra olup geçici teminat» 11250.00 liradır. Şartnamelen Komisyonumuzda, K.K.K. Ankara ve tzmir Lv. AmirlIHerinde l ü ^ 2 thalesi 12 Agustos 1970 günü saat ll^K) de Kasımpaşa'dakı Komisyonumuzda yapıiacaktır. Isteklilerın 249ü sayüı kanuna gure hazırbyacaklan teklıf mektuplannı ibale günü saat 1000 a kadar Komisyonumuza vermelerL (Basın: 18230/7500) 1 50000 lira keşif bedelU Mutkl Hukumet Konagı onanm işi 2490 sayüı kanunun 31 inci maddesi gereğince kapalı zarf usulüyle eksiltmeye konulmuştur2 Eksiltme 12/8/1970 Çarşamba gunu saat 1430 da Mutkl Malmüdürlügünde te^ekkul edecek Komiayon marlfetiyle yapılacaktır. 3 Bu işe ait şartname her gün mesa! saatleri dahilinde Mutkl Malmüdürlügünde görülebüir. 4 Geçici teminatı 3750 lira olup katî teminat üıale bedelinin % 15 dir. 5 Taliplerin ihaleden eyvel Bitlis Baymdırlık Müdürlügünden alacaklan yeterlik belgeleri ile birlikte kanunun tarifatı dairesinde hazırhyacaklan teklif mektuplannı, şartnamede yazüı belgelerle birlikte ihale saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabüinde Komisyon Başkanlıgma vermeleri6 Yeterlik belgesi alınması için son müracaat tarihi 8/8/1970 Cumartesi günü mesal saati sonuna kadardır. 7 Telgrafla müracaatlar ve vftki gecikmelerin kabul edilmiyeceği ilfin olunur. (Basın: A. 1133718500/7499) Nulkl Malmüıtürlüğünden İLÂN örü geçen yazıdan eğitimdeki fireye bana göre iflâsa ılişkin bir örnek alalım: « .. 70 bini aşkın lise mezunu sınavlara girecek, bunun 50 binden fazlası açikta kalacak J 1 o^tnı, basarı oranlanndan kat Rat yuksektir. tstanbul Hukuk Fakültesinden 1960'dan beri mezun olanlann Fakülteye yaalanlara oranı • 19'dur. Orman Fa h«an«ı « ' kultesinde bnrslu öğrenci oranı V 54 iken başan oranı •• 19'dur. » / Edebiyat Fakültesine yazılanlardan • 42'si Fakülteyi bırakmıs, • ' '/• 15'i devam etmis ve yanlanlar dan ancak '/> 6'sı diploma alabilmiştirj. Bu üniversite kesimmde böyledır de diğer eğitim kurumlann da farklı mıdır sanki: Hepsi bir birinden beterdir bu firede, bu Şirketimiz kurucularından ve Umum Müdürü iflâsta.. Artık sık sık gazeteler de, duvar ilânlannda eğitim ticaretinin reklâmlannı okuyoruz: «Sınıf geçirilmediğl takdirde para almmaz.». «Sınrf geçmek şartıylaji gibi. Artık sınıf geçme, diploma alma basan sayılıyor; ötesinl düsünen klm1 Yani diplomalılar nerelerde ve geçirdıği müessit bir trafik kazan sonunda en verimli eahangi değer ölçüleriyle is bulağında hayata vedâ eünis bulunmaktadır. Aziz nftsı 26 7.1970 blliyorlar? Diplomalanran gepazar günü (bugün) Izmırde Hısar Camiinde kllınacak öğle çerliği nasıl sağlanıyorT Diplo namazını müteakip aile kabristanında toprağa verilecektir. ma alamayan, okul dısına düsenlerin durumu nedir? Bunlar t. G. S. hangl çıkmaz sokaklarda dola^ maktadırlar? Okul ytizü görmeİSTANBUL GtYtM SANAYİÎ TÎCARET A.Ş. yen, alfabesiz milyonlann dramını biliyor muyuz? Ortaçağ eğitım örgütlerinden haberimiz var Yeni Ajans: 3158/7517 mı? Geleceğimizi emanet edeceğimia çocuklanmızm yetismesini elimizi cUzdanımıza değil, vio^ n t ı m » koyup duşuneblUyor muyuz?. Bunlar ve benzerl bir yığın soru ve de büyük eğitim sorunumuz!. VEFAT OSMAN IKBAl Şimdi hem dogru oturalım, hem doğru konuşauml Bütün bunlaruı sorumlusu klm, ya da kimlerdir? Bir dilbügisi kuraU gibidir sorumlular: Ben, sen. o; bir, siz, onlar ve hele onlar yani politikacılar! Ey politikacılar! Sorumlu gerçekten sizsiniz. Bırakmu artık oy hesaplannı.. Eğillnia eğitim sonmları üzerine.. Bakalım neler neler göreceksinteî. Kemal ÜSTON Kadıköy Istacbul VEFAT OSMAN IKBAL geçirdiği müessif bir trafik kazası sonunda hayata vedâ etoıiş bulunmaktadır. Azız nâ$ı 26.7.1970 pazar günü (bugün) tzmir Hisar Camiinde kıhnacak öğle namazını müteakip «ile kabristanında toprağa verilecektir. KıymetU mesai arkadaıınuz Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidrografi Dairesi Başkanbğından bildirilmiştir. DENtZCİLERE VE HAVACILARA 94 SATILI BİLDtBİ 6 ve 7 Agustos 1970 tarihlerınde 0900 ile 1 X 7W saatleri arasmda agağıdaki noktalann birleştigi saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahamn 1500 metreye kadar olan yüksekligi can ve mal emniyeti bakımmdan tehlikelidir. KARADENİZ tSTANBÜL BO&AZI OİRİŞİ 1 inci nokta : Enlemi 41 derece 13 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 09 dakika Doğu E. 4958 Anadolu feneri. 2 nci nokta : Enlemi 41 derece 13 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 07 dakika Doğu 3 üncü nokta : Enlemi 41 derece 15 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 06 dakika Dogu 4 üncü nokta s Enlemi 41 derece 15 dakika Kuzey Boylanu 29 derece 11 dakika Doğu. DENtZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUTÜRULTJR. HA ZET KUMAŞ VE GİYtM SANA3Tİİ TÎCARET A.Ş. Yeni Ajans: 3158/7516 KİMBÜS TASFİYE HALİNDE SAFİR GENEL TİCARET T.A.Ş. TASFİYE HEYETİNDEN: Şirketimiz hissedarlannir îirketteld sermaye hisselerine mahsuben beher bin liralık bisse senedi için birinci tediye olarak tesviye olunacak % 70 karşthğı yedişeryüz liramn ödenmesine baîlanmıştır Hissedarlanmızın hisse senetleri ve huviyet Tarakalan ile birlikte her hafta Pazartesi günleri mesaî saatlerinde Şirketin Bankalar Caddesindeki 5862 numarah merkezine müracaatlan rica olunur tlftncılık: 8846/7507