26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SATFA: Cumhurlyet AYMA, «Tiaa. Bir, Iki, ttç. Sajnoa. tujm*. Sayacattm, dSrt befl... Sayraa. aayma. Altı, T«<J1, ieki»... Sayma dlyonım aana, aynuL Dokuz, on, onblr... Sayma, »vma. Onfld. onüç, ondört, onbe». Seymm, n'olursun *ay ma. Ondokuz, yinnL Hay Allah kaçta kalmiftmı, fafirttuı b*ni. Neyaa, onaekiz, ondokuz, yirmi. fToİTir mjmm, bırak. fiayacağım, kimse engel olamam «symama. DBvseler, öldür»eler bile sayacagnn. Yflz* dek sayacağını, ağrımı bağlasalar, dilimi koparsalar da layacağım. Içimden «ayacağun. Bir bir afacagnn «aTilan, o kara engellerl tek tek «çacağım. Yttza ula^acağım anlıyor musun, conuca varacağım mutlak. Üzarlerinden kopup boslukrta uçacagnn, yuze ulajacağım. Kimsc «ngel olamaı bana anlıyor mtuun? îşt» aimdl »ustum, göröyor»nn dudaklanm faptrdamıyor. Ama lçlmden nyıyorum, Mç fafirınadan tek tek fftçiyorum o kara cngelleri. Daha fimdidea otrna yaklafbm. Çok geçmeden yüz* ulafaeağmı. YOzü de MTdım raı tamam, bak bakalıra neler olacak. önce aü çözeceğim anlıyor murun. O söğüte, nazlı nar.iı «aliTian tdğflt* bağlı ah çözeceğim. Sonra ata bir kamçı, at dört nala, tozu dumana katarak (idecek. Söğüdü bilirsin, çejmenin yanındm sırraa sırma yaprakları dSkülen, nazlı nazlı aallanan söğüdü. l^te o • & ğüdün altında durup sağ kolumu ince gövdeslne yaslıyacağmı. Atın ardmdan bakacak, yoldan kaldırdığı tozlan Izliyeceğim. Ne de güzel gideeek at bir bilsen, ne de hizlı kopup uzaklasacak buradan. Söğüt elimin yan terlemiı parmaklan altında hafii hafif lallanacak. Sankl duyacağım özsuyun a>i5inL At uzaklaşacak T « kara çahlann orda gözden yitecek. Atlan severira bilirsin. Bilirsin içtm titrer, acınm onlara. Bizim dolabı çeviren, »abahm ala karanlığından akşam güne? batana dek dönüp duran kır beygıre nasıl Bcıdığunı bilirsin. Ve gene bilirsin onu nasıl «aatlerce aeyrettığimi, bıkmadan, usarunadan adım atışlarını naaıl Izlediğimi. Ne kadar acırsam acıyayım, ata vuracağım anlıyor muıun, tüm gücümle kamçıyı sağrısma «aak» diye yapışöracağun. Ve at kaçacak. 26 Temmuz 1970 Tarihten YARENLIK Ellf NACt Q S Sayıları kamçılamak Yazan: gSzdcn yitecek kara çahlarm e»da. Şu anda aayı nymadıgımı n > ma aakın, aeninl* konaftuğum fö » degine* flıperec«glm. G&vd*min her yazuna yayılacak bu ürpcrti. öteki ayağunı da sokacağun luyun altına. öylece bekliyecegüu. Anlıyor musun böyle olacak her ş*y tıpkı dediğim gibl, anlarbğım gibi olacak. A Y lo Comparsila ÂTTRA defterimden aşağıdaki saürlan ahyorum: Sene 1933 Mart 13. «Dün geee Garden barda bir Maear kın lle danj edlyordnm. Orkestra «Comparslta>yı çalıyordu. Bu pek severim. Kız da güzel oynnyor. Madomhiğiun zaman arkadasım Fatin banaı «Bu parçanın bir Türk bestest el dnğnnn biliyor muydun?» diye aorda ve anlattı: .Bugün Maçka mezarlığnıda yatmakta olan Meh met Ali Feridun lsminde bir dostu varmıs. O, bunu 18 yasında 1Dazetelerde b» ken Fransa'da, Menton'da 39 decı o kadar inarece atesler içinde bestelemls ve mlmayacak ha eseri Paris'te çalınsm diye orvadisler çıkar kestra sefl Mathos Rodriguez'e ki, insan «asa vennlş. Mehmet Ali genç yasta ökahr: Avusturlünce orkestra «efi de sonradan ya Devlet Matbaan 1961 •«kendisininmis gibl benimseyiver nesi Şubahnda isral bile lsitilmls. Fatin yalan söylemez ama meyen bir memleket adına tuyine de süphell gözlerle baktnn tan milyonlan asan büyiık bir ona. (Kızkardesi sağdır, Küçükpul serisl basmıştır. 110 seri yalıda otururlar) dedl.» halinde basılan bu pullar, «MaItalyanlarm bir ata sözu varlukn Seleian Cmnhnriyett» didır «So noa erre, ben trevato» ye hayali bir memleketin adıyalan da olsa güzel anlamına genı taşımaktatfır. Evvelâ millet lir. lerarası filâtelistler derneği taÇünkü buna dair belge lsteraimdan farkına varılmıs v« yenlere fazla bilgi verecek dubunu basan Devtet Matbaası rumda değilim. Elbet bu ışle uğaleyhine dâva açılmıstı. raşanlar vardır, bu hususta bizl tnsanın inanası gelmiyor aaydınlatmalarmı bekhyebilırız. ma, olay o tarihte «jana haberi Ben sadece hâtıra defterımın yap olarak venlmistlr. raklannı çeviriyorum. Erten ÜÇER Ben söğütten ayrılacağıra. Ç g roeye yönelecegim. Üst taalannm dökuldüğü yerda yosunlar bitmlstir bilintn. O taflann dökOl H ÜZE DEK sayınca, onlara vcr diğim «iire dolunca bakalım ne yapacaidar. Sen sayüarı 'canştırdığunı, «ayrnayı unuttuğu mu saıuna sajcın. Değijmez bir hızia sürdüruyorum saymayı. Kır kı geçtim, elliye yakla^tım. Bak görüyo. musun at nasıl duruyor, birazdan basına geleceklerden habersiz nasıl sakin sakin lögüdun yapraklannı çiğniyor. Nerede kaldı fu dayım? Hangi cehennemln dibindc gecürti bu kadar? Gelse ya bir an toce. Sa Bfr skandal kıskandıklarmdan bSyle konufuyorlar. Yaşlıysa yash dayım, ne olacak. Ama var mı onun gibi tabanca kullanan ha, var mı? Seksen adımdan sıgara pakedini üç atışta da vuran çıktı mı onun gibi. Hele bir gelsin dayım, bakalım ne yapacak Durmuş Ali? Şün dl tam ellideyim, anlıyor musun, kırkdokuzu geçip elliye geldim. Tam yansındaynn işin. Vakti da ralıyor Durmus Ali'nin. Yüze gel dığimde, atı kamçıladığımda n« yapacak bakalım? Atı olmayınca nereye kaçacak, nasıl kaçacak? tstedıği kadar tabancası olsun, istediği kadar füçlü olsun, itta diği kadar genç olsun para etmez. Dayım bir davrandı mı tabancastna tamam, her »ey biter. Tetiğe şöyle üç kez dokandı mı patlamalar bitirir her şeyL lstedigi kadar tabancası olsun Durmuş Ali'nin, istediği kadar leksen adımdan öteye kaçmaya çalışsın, alnı Dgara pakelinden d* küçük değil ya. ötesi yok n« yaparsa yapsın önüne geçemeyecek alnına üç kara deliğin açılmasının. Hele bir gelsin dayım, hele bir yüza dek »yayım. tMDt içerdeler. Havva Yengemle içerdeler. Gülüyorlar. Altalta, üstüsta döfeğin üzerınde. Perdeler de kapalı. Kendilerinden baska kimse yok sanıyorlar. Durmus Ali herkesi kor kutur, kimse söz edemez sanıyorlar. Ama yanılıyorlar. Bak altmısı saydım simdi. Hem de çok, pek çok yanılıyorlar. Yetmise doğru ilerliyorum. Onlara verdiğım süre darahyor. Onlar farkın da değıller bunun. Simdi içerde, şimdi rakı, fimdi dösek. Onlar. Ama iş bitecek bu gece, bir sonuca bağlanacak her şey. Artık yüzume gülup arkamdan fısıldasamıyacaklar. Çekinmeden aralanr.a karışabileceğim. Ben geldığimde susmayacaklar artık öyle birden. Hele Havva Yengem için olur olmaz seyler söyleyemeyecekler. İstediği kadar yash olsun dayım, artık bitecek bu fısıldaş Biyografi 1935 yılında Eskisehlr'de dofmustur. Galatasaray lisesini bitirmiştir. ErUdir, Ud çocuk babasıdır. D e n araçlan tmalâtçısıdır. Hikâye yazmaya 10 yıl önce baslamıstır. Hikâyeleri çe?itU dergi ve pızetelfrde yayımlanmaktadır. Bunlardan Uk onbesl yakında kitap seklinde çıkacaktır. Konu olarak daha ziyade günlük olaylar fiatünde durmaJrtadır. S Ziyaretgâhı Sultan İbrahim Beaim: A. ARAD rece Içimden hep aaydım. Otuza geldim, geçtim, kırka yaklaşıyorum. At yıtip fidecek gözden. Toz bulutu ağır ağır yola çökecek •« bir süre sonra kimat buradan bir atın geçtiğini, hem d* dört nala, tozu dumana katarak geçtiğini anhyamıyacak. düğü yerin yanına, çeşmenln üzerine oturacagım. Su ?ırıl şırü gider, akıp gider. Bacaklanmı sarkıtacağım boşluğa. Bekliyeceğun. Gecenin tessizliğini bozan suyun »ırUtuıını dinliyeceğim. Ayaklanmı bilek kalınlığında akan suya uzatıp dokandıracağım. Su deriyüar sürüp gidiyor, durmuyor. Yüze ulaşacaklar yakında. Gelse ya. yiız olmadan gelse ya. Sen sanma ki, korkuyorum, yok kork muyorum. Ne de olsa dayımm gelmesi başkadır, daha iyi olur. Bakma sen ötekilerin söylediklerine, onla» çekemediklerınden. E VLİYA Çelebi seyahatnamesi. cüt 1, sahife 355: Ahmet Hanın oğlu I. Han ol kadar sahlbi kerem Idi ki, zamanında dilcncıler dilenmekten vazgeçtiler. Türbesi hâlâ kadınlann ziyaretçâhıdır. Çünkü, kendisi kadmlan pek severdl ve onlara bol bol ihsanlar dağıtırdı. Birçok cariyeleri koynuna aldıktan sonra birer birer vezirlerine çırak ederdi. Bu hikmet iktizasından olarak, türbesinde gömülii olanlann hepsi de kadiD sultanlardır..» malar. Yeter ki, dayım gelsin, bir an önce gelsin. Hoş o gelmese de ben halledeceğim bu ışı. Yüze dek saymam bitince atı kamçılayıp kaçıracağım. Ne yapacak bakalım o zaman Durmus Ah? Atı olmayınca nereye kaçacak, nasıl kaçacak? Seksensekiz, seksendokuz, doksan. Kamçıyı görüyor musun, ışte elimde tuttuğum ju kamçıyı. Doksanbir, doksaniki. Dayım gelecek. Doksanüç, doksandbrt Kamçıyla ata, ju bir seyden haberi olmayan ata. Doksanbeş, doksanaltı. Şak diye, anlıyor mu sun, sağrısma su kamçıyla şak diye. Doksanyedi. At dort nala, toz duman. Doksansekiz. Durmus Ali pencereye fırlayacak, perdey; çekip bakacak. Atı yok, atı gitrais. Ben pencerenin karşısında, elimde kamçı, dimdık gozlerinin içine bakacağım. Anlıyor musun, istediği kadar tabancası olsun. Havva Yengem belki de ilk kez korkacak benden, yan çıplak. Doksandokuz. Nereds kaldı 8U dayım? L^BULMACiS • •• Hece Bulmacası A AD AK AR AŞ BA BE BIZ CIM DE DET E ĞI l 1 İK İS KA KA KA KI LA LAT MA MA MA MAL MAL MOS XÎ OS RA RAN RES SA SAT SIS ŞA Tl Vl YA YAN Yukarda gördüğünüz dağınık hecelerl asağıd&ki soruların karşıhgı olarak bir kerede kullanıp numaralı çızgilere yazınız. Meydana gelecek kelimelerın sıra ıle yukardan aşağıya IKİNCİ ve BEŞtNCt harflenru okuduğunuzda otomobil sanayicisi Henry Ford'un: «Asü sanat, insamn fikirlerini kendisine. .» diye başlayan bir sözür.tin geri tarafını bulacaksmız. 1 Biyolojide sıvı veya gazların bazı cisimlerin mesarnatı arasından geçip birbirine kanşması olayı. 2 Eko. 3 Yasta, meslekte eşit olan. 4 îlgi. 5 Gece kusu. 6 Ham maddeden işe yarar hale getirme. 7 Kasabın bıçak bileme âleti. 8 Kullanma. 9 Kuru ve zayıf. 10 Bir yerin tarifı. 11 Kıl gibi çeyleri tutan ufak maşa. 12 Sokak kavgası, vuruşma. 13 Tanrıya karşı bir takım saygılı hareketlerde bulunma, 14 Timarda kullanılan madenl dışli âlet. 15 Yemek pışen yer. lg Tamamlamak. 17 Bırdenbıre. 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 1213 14 15 16 17 18 19 20 1 şi vardı. ÜçU de kendi alanlarında rakipsiz sayılan birer psikoteknik profesönlydüler. Kurul Başkanı son olarak karşılarına çıkan adaylardan blrini, hor gören bir ifadeyle süzdtl ve homurdandı: «Çlkabilirsiniı...» Va sekretere dönerek Uâve ettl: <Sv rada kim rarsa ırelsin.» Sekreter elindekl listeye be> karak yüksek sesle bir isim, bir de soyadı okudu. Hademe, koridora çıkarak aynl lsml v» soyadını daha yUksek sesle tek rarladı. Sâkin adıırüarla salona giren Arthur Manhattan, imtihan ma sasının başına oturdu. Kendine son derece gürendiğinl hiç bir çekilde belli etjniyordu. Kurul Başkanı önce genç a> dama, sonra önündeki dosyaya, daha sonra da İM arkadaşma bir göz attı Ve sorulara geçti: «Bir çobanın on yedi kovunn varmıs. Dokuzıı müstesn» bunlann hepsi ölmü?. Kaç koyun kalıyor çobana bu durumda?..» O ana kadar imtihana giren adaylann hepsi gafil avlandıkla n içın on yedıden dokuzu çıkarmak suretiyle hep «sekiz kalır» seklinde cevap vermiştiler. Aile toplantılan ile kahvelerde sık sık rastlanan bu kabil oyunlar dikkate alınırsa, insan beyninin hassas bir terazl ve kusursuz bır cevaplar maklnesi olmadıgı derhal meydana çıkacaktır. Arthur Manhattan gözlerini masanın bir noktasına dikerek İM Uç saniye düşündü. Sonra cevap verdi; «Dokuz kalır efendimj Başkan, eündeki dosyanın yap raklannı kanştırıyordu. O gün, henüz hiç kimseye sorulmamıs suallerden birini buldu: «Bir sepet tasavvur edin... tçinde tfir miktar rumurt» var. Bu yumurtalann sayısı her daMkada bir misli artıyor. Bir saat sonra cepet Uraamiyle dolmuştur. Yansmın dolması için ne kadar zaman lâzım (relmiştir acaba? ..» (Bu suale herkes yanm saat seklinde cevap vermektedür ne dense.) Fakat genç adam uzun boylu düsünmey» bile lüzum görmeksizin: «Elli dokuz dakika ..» de SOLDAN SAĞA: 1 Kiptılcrden çalmasmı öğrendığl neyle üstün virtüozite göstermiş, şair Eşref'le tanışıp şür yazmaya başlanıış, 1908 de Saltanat aleyhindekı tutumu ile kaçtığı Mısırda bu sazı çalmak ta daha da büner sahibi olmuş, derbeder yajayışı, filozofça davraruşlan ile bir sanatçı; Amerıkada yetişen, kökündckl yumrulaıdan ararot çıkanlan bır b:tkı. 2 ö n adı Henrik olan Norveçli şaır ve piyes yazarı (Peer Gynt, Yaban ördekleri Brand..); Bildirme, Amerika Bırleşik Devletlerinde eyalet; Benzer. 3 Beslediği sıpahiler le savaşa katılmak şartiyle bey lere verilen arazı; Kım5rada mangenez, Lepanto hezimetmden filosu ile gemı esır alıp Is tanbula ddnen ve adı Kılıç Ali olan kaptanın eskı adı; Bır n o ta. 4 Demzcılikte küreklenn tokacına basarak bir slire havada tutma korautu; îlâve; tersi çimdiki zaman; tki direkli bir çeşıt yelkenll. 5 Kedl köpek yavrulan; tersl Uzak Doğunıın büyük lideri; AJT evi; A merika Birleşık Devletlerinin ruınuzu. 6 ö n adı Eugene olan Amerikalı pıyes yazan (Ufkun ötesınde, Karaağaçlar altında, Elektraya yas yaraşır.. > Yapma, milli oyunlanmızdan. 7 Ön adı Edouard olup Serezate'nin çaldıgı keman sonatı ıle ün yapmış Fransız bestecı; Ittihat ve Terakkicı oltıp Avrupada Sultana karşı tutumu ve oradakurduğu İçtıhat adlı derpisi, tercumeleri (Hayyam'dan, Schiller'den, Byron'dan) bir fikır adamımız. 8 Bir şeyin yenısinın alınması içın esklsinin kullanılma muddeti; Amavutluk ile Yugoslavya arasındaki gol; On adı Thomas olan çagdaş bır Alman edıbi. 9 Bır peygambere ınananların topu: Tersi bıtkısel yapıştırıcı bir madde; Çağdaş ve modern resmın en kuvveth bncülerinden Fransız ressamı 'Her.di). 10 Jean de ön adı ile Conde prensinin himayesinde yaşamış «Ka rakterler» eserinin yazan Fransız edıbı; Sahnenın geri tarafi; Tersi kimyada nikel. 11 Tersi Arsp yanmadasında bir e I 'MTÎHAN kurulunda Uç lö EVET... NE DİYORDUK? Başarının sırrı dl TB SUStU. mirlık; tersi Juan ön adı İle Picasso, Leger, Braque gıbl kübizm ustalarının sırasında Fran sız ressamı; Insanın benliği, ken disi mânasına. 12 Eskimoların bıasdan kulübeleri; Yakuta benzer taş; Tersi yumru; Fatıhln çürlerindeld takma adı. 13 Amerikada adını taşıyan ve ilml usullerls bir takım konuların tahminıni yapan Enstitünün kurucusu istatistik uzmanı (Georg): Demir boru; Bazı organik maddeleri eritici bir sra; Sanat. 14 Kimyada arsenık; Matbaa harflerinin üstten sağa eğik olanı; Tersi mektup; Resmi işlerin görlilmesınde devlet veznesine yatınlan para. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 Horasan doğumlu olup, Ha san Sabbah 'H Ömer Hayyamla arkadaşlığı rıvayet, Alp Aslan maij'etınde devletin idare ve genişlemesmde hızmeti büyük Türk vezıri; TERSt kimyada gümüş. 2 Kadm doğum hekimi; Bır Os ı a ıu ıı 12 13 14 15 18 17 "" "* manlı tarihçisi; Bir eğlence yeri. 3 Ön adı Eugene olup keman için yazılan eserleri Uk defa çalısı ile unlü Belçikalı virtüoz ve or kestra jefi bestecl; Aydınlatma aracL 4 Yer; Almanyada nehir; Asya'da nehir. 5 Georges ön adı milll havalann etkisiyle Romen müziğini işlemiş bir beste ci; Barbaros'un maiyetinde birçok savaşlara kaülmıı 80 yasmda Malta savajmda şehit olmuı büyük denizci REİS. 6 Milliyetçi Çin adası Formosa'da ;ehir; Ge milerin bir sancağa bir iskeleye yatıp kalkması. 7 Kimyada ti tan; TERSİ futbolda bir oyuncu; Siyasi dilde reddederim minâsına deyim: 8 Manisada ilçe; TERSt bayağı; Kimyada radyum, TERSÎ kalın sicün. 9 îbrahim Müteierrika'nın Uk basüğı lugatın mütercimi Mehmet ^fendi'nin lâkabı ve lugatın adı; Bır av kuşu. 10 Uluslararası trafikte Fransa işareti; Ön adı Thomas olup eski Istanbula ait gravurleriyle îngıKz mimar ressamı; Bir renk. 11 Almanyada şehir; Tibetin başken ti. 12 Kafeince kahve<#n zengin çiğneyen yerlilere coşkunluk azgınlık veren tanelerıyle bir Af Bulraacalann çözümü bugünkü CUMHURİYET'te rika bitkisi; Tanrının yapılmasını iatedikleri (tslamiyette); Mahkemece alman bir karan büdiren vesika. 13 Bağdath va hakimane liırleriyl» bir divan şairimiz; Sahüenin ortan; Kimyada kripton; Kimyada baryum. 14 Kı»a küıç; TERSt bir içki; Muay yen zamanlarda beliren süreli ya nm basağnaı. 15 Çıkardığı ilk özel Türk gazetesi Tercümanı Ah val ile gazeteciliğimizin pırî Efen di; 2. Beyazıd zamanı Akdeniz sa hülerini vurmuj, Gımata devletins yardıma giderken K. Kolombun gemisini esir alıp hartalar elde etmi| (Piri Reisin amcajı) bir Reis; Ayıp hissi. 16 Artistin işi; Baü müziğinde arya ve ariosadan kısa tek ses için şarkılar; Bir ni da. 17 TERSİ eskiden Arapça gramer kitabı; TERSt Pencaptan çıkan tndus un dığer adı; Valde. 18 Peter Paul ön adı ile ve ta lebeleriyle 3000 kadar tablo vermış bir Flaman resım devı; Hane. 19 Belli bir iş sağlayan âlet ve araçlann yerleştırilmiş hali; Ye ni impresyonist ekolü kurmak 1çm arkadaşı Seurat ile yanyana noktalar, kuçük aralıklı lekelerle çalışmıs Fransız ressamı (Paul ı. 20 Meydanda, bellı; Auguste ön adı ıle büyuk Fransız res Başkan dev&m edlyor: «Dağları, dereleri, uçonım ları, röktırmalayanlan hesaba, katmaksızın a n kfireataln etrafını 40 milyon metre uzunluğunda... Yani...» Delikanlı ctknlenin ueunu ya kalamıştı: «Yani üstüva faattı kadar.» «Şimdi size sorayoram... 40 milyon «uetre uzunlı^unda bir kordelâ alsak bunu a n kuresinin etrafına sarsak, sonra da kırk bin kiloınetrelik kordelâya bir metre daha ilive etsek... Başka bir deyimle 40 bin kilometre «rtı bir metre olnrsa, bu kordelâ dünya yözeytnden ne kadar vükselehfltr?...» «Sadece İM kan» kadar... Çünkü bir daire \At metre 81çüsfinde artarsa, kutnr da oraa tılı olarak...» Genç adam böyle söyliyerek bir metreyi 3,14 e bölmüs aonra toplamı okumustu, Şimdiye kadar yaptıgı lmtlhanlann hiç birinde böylesine doğru cevaplar verene r&stlamak tmkânını pek bulamıyan kendınl beğenmlş psikoteknik profesörü hayretler lçtadeydL Bir an için bir Kurul Baskanının ne kadar tarafsıa olması gerektiğini bile unutarak güleç bir tavır takındı kaşı ile, gözü ile ve bütün kafa.» lle onaylamaktan kendinl alamadı: «Baska bir konnya geçellm öyle ise. Yeşille tarmın renkler arasında daha as förünen hangisidir?..» «Yeşildir efendim .. Çünkü bu renpin dalga uzunluğu kırmızıya kıyasla daha geniştir.» «Bravo ..» diye profesörlerin Uçü birden bagırdı. «Bravo.» Genç adam buna benzer diğer bütün aorulann cevabını da dosdoğru Termişti. Böylece, test lmtihEnı çok başanlı bir şekilde sonuca^ bağlanmış oluyordu. Arthur Manhattan vırmıden fazia atıay arasında btnnci gelmistl. Hem de kıyasıya hakkedilmiş bir birincıhktl bu. Onu, Ontario Gölü sahılindeM bu büyük endüstri merkezinin «Halkla Münasebetler Servisi» ne şef tftyin ettiler. Hemen gbreve başladı. Mükenv mel bir maastan gayri güzellik kraliçelerinden farksıa bir •Urü da «ekreteri vardı. * * * ŞtN İÇTÜZÜ ancak birkaî yıl sonra meydana çıkacaktı. Genç adam, bu bllyilk endllstrl merke«Jnin açtığı test imtihanıns glrmeden bir süre önce, uzun zamandır üstünde çalıştığı psikoteknik dosyayı tamamlamıs v« yakın arkadaşlanndan birl Tasıtaslyle bu merkeze satmıçö. Dosyanın kapağında «çok tizlidir» kaydl bulunuyordu, alım satım mukavelesine gBre de bunu kullan mak hakkı sadece alan mUesseseye aitti. Kopyalan bile ln> ha edilmişti. Amerikada çok önem verilen test imtihanlan doğrudan dogruya psikolojlye dayanan bir metod, Aday, sorulan st:all süratle kavramaya, gerekü cevabı da ytne aynl süratle vermeye mecbur. Sonıyu bir anda kavramak İçin çok hassas, süratle vc doğru olaraİE cevaplandırma* İçin de fazla zeki ol ması gerekiyor. Psikoteknik deyiminden amaç da bu zaten. Yeni bir metod oldugu lddla edllemez... llim olarak ortava çıkmadan çok ervel de pek&lâ vardı. Tonınımun zekftsını ölçmek gayeslyle yıllarca evvel «Bir kilo pamnk mn daha afrrdır yoksa bir kilo knrsun mu?..* seklinde sual soran büyUkbaba da farkmda olmıyajak psikoteknik yapryonlu. Bu suale: «Amma da yaptın bfiyfikbaba? .. Knrsun da bir kilo, pamnk da bir kilo olduğuna gSre itdsinin ajhrkfi eşittir..» seklinde cevap alan adam durumu iftiharla komsusuna anlatmıs, o da kendl torununa ay nl suali sormuş ve doğru cevabı almıstı. ÇOnkü birinci büyükbaba, ikinct büyükbabaya duru mu anlatırken, birinci torun da komsu toruna ayni şeyi gizllce açıklamış bulunuyordu. I CİNAYET BULMACASI KAATİL KİM? Dün (Pazart öğleden sonra asansör bozulmuş ve dördüncü katta oyle kalmışu. Pazar tâtili olduğundan ve tâmirci bulunamadığı içın Pazartesıye kadar öylece bırakılmıştı. Apartmanın kapıcısı, Şef'e dün gece asansöre gırilen kapıyı açıp, bo;luğa uçan genç ve güzel kadınm 3. kattaki üç daireden birinde yalnız yaşayan dul olduğunu söylüyordu. Kadının yere çarparken çıkardığı gürültüyü zemin kattaki kapıcı ile karısı duymuşlardı. Kadının bağırdığını falan işitmemişlerdi. Sadece tok bir ses duymuşlardı. Aynı katın diğer iki dairesinden bıri yazlıkta, ötekisi ise, yeni karıkocalar, kadının doğumu için iki gündür hastahanedeydiler. Ikinci katm üç dairesinden ikisi yazlıkta bir dairesındekıler de Ankaradaydılar. En üst ve dördüncü kattaki üç daireden çocuklu olanlar sabahtan denizi olan bir sayfiye yerine gıtmişlerdi. Diğer daırede bir şirkette çalışan iki kız kardeş, ötekinde de yaşlı bir bestekâr, yaşlı karısı ile oturuyordu. Asansörün girişi birinci kattaydı ve bu kat evsahibine aitti. Onlar zaten Avrupadaydı. Zemin katta ise kapıcı ailesi oturuyordu. Şef, asansör kapısmın kendıliğuıden şimdıye kadarı böyle açık kalmadığmı öğrendikten sonra, kapı>n geriye çckip itti. Kapanmamıstı. Kilitin kurcalandığı belli oluyordu. Kadının daıre?ıne gırmek için çare bulamayınca kapıyı zorladılar. Içerde uçları rujlu gelincik izmaritleri ile dolu iki tabla gören şef içilen sıgaral^rm 24 tane kadar olduğunu saydı. Ayrıca ortada ıki kadeh ve şışe, içkı içıldığıni belirtiyordu. Mutfakta tabaklar henüz yıkanmamıştı. Halbukı ortalık, dul kadının bir hayli titiz olduğunu gosteriyorâu. Bazı eşyalarm durumu sonradan buranın arandığını da anlatıyordu. Şef kadının el çantasını buldu. Düştüğü yerde aradığı çantayı odada bulunca açtı. Kapmın anahtarlan içindeydi. Gece hrva girsin diye açılan pencereler hâlâ öyle dunıyordu. Odaya girdlklerinde Şef, tavan lâmbasının da yanık olduğunu farketmişti. Kapıcı anlattı: «Gürültüyü duynp asağıya lnerken, daireler b«î olduğu için kapalı ruttuiram apartman kapısının, üçünrü kata çıkmak için döndüğumde açık olduğunu gördüm. Biz asağıdayken kapıyı kim açık birakıp çıkmiftı anlamadım. Hayır daha önce bir ziyaretçiye kapı açrnadım. Sayet kadına biri gelmisse belki telefondan konusup pencereden geldiğini gorup kcndi inip açmışiır. O sırada içetiye dördüncü kattaki kız kardeşlerden bir tanesi girdi. Bana Hasan Efendi telâşın ne? dedi. Elinde paketler vardı. Öteberi almıstı gelirken. Lçüncu kata çıkıyorum dedim. Merdivenlerl berabcr çıkarken Hayat pahalılığuidan konuştuk. Üç parça şeye dünyanm parasını verdiğini soyledi. Uçüncu katta kime çıkıyorsun. Sokaktan baktım pencerelerde ışık yok. Bu sıcakta boşuna merdiven tırmanıyorsun dedi, ve dairesine çıktı. Kapısının kapanışından sonra asansör kapısına yaklas tım ve aşağıya baktım. Korkunçtu. Sonra ittim kapanmadı. Asagidan ip bulup bağladım ne olur ne olmaz diye.» Şef: «Keşke ellemesejdin. Kapidaki izlerl de böylece bozmnı oldun. Başka?» Kapıcı: «Tam merdiveni inerken bir yerden bir kapı vurması Isittim gibi geldi. Hızla asağıva indim. Karım asağıdaydı. Gelen gidefl oldu mu diye sordum. Hayır dedl. Hepri bu, sonra karakola ha ber ettim.» Şef: «Anlattıkların cok trüzeldl. Bl* de böylece bu cinayeti Ijleyeni yakalayıverlriz.. KİMI? NÎÇtN'? Güzellik kraliçclerlnden farksız sekretcrler vardı ama. o her an foyasımn meydana çıkma«nrtan korkuyordu. Kartvizit Bulmacası KERİM DOĞCU İS Yukarda kartvizitlni gördügünuz Bay, inşaat islerinde yer alan bır maddenin ölçülere ve plâna uygun çahşmasını yapan, toptan satıcısı olmayan bir mesleğin mensubudur. Mesleginin ne oldugu kartvizitı teşkıl eden harflerin arasındadır. HAZIRLAYAN : NDÜSTRt merkezindeki lm tlhanı birincilikle kazanan Arthur Manhattan, foyası meydana çıktığı içın her an ko vulmayı bekllyordu. Fakat kovulmak söyle dursun. maaşına hatın sayılır blr zam yaptılar.. Yanma da güzelllk kraliçelerinden farksız bir kaç sekreter daha verdiler. Çünkü psikoteknik kaıdelerine göre bu kabil biı davranıs hileye değil, üstün blı zek&ya delâlet ediyordu. E
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear