28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet AYRICA PARA ILE SATILMAZ JF*İ fahir önger 0. KeınaFin edebiyata girişi üzerine notlar İNSAÎT Wr bahar •Rbahında Iruf eıvıltıUnm dinleyerek mi sair olur, yoksa bir siirle cosarak mı kendini siirin içinde bulur, kestiremiyorum. Ama şiir çoğu edebiyata yonelen kisilerin ilk gözağnjı obnustur, sonradan başka yazın türlerinde ün kazanmıs, guçlü yapıtlar ortaya koymus nice sanatçımn mayası şiirle yuğrulmuîtur. Kim büir, belki de şiir. insanoğlunu duygusal eoşlcularının dengesız, düzensiz anlarında, bunalımına bir çare, bir çıkar yol gibi göründüğü için çiirden baslanmıstır ise... Ne var ki şiire bir kez el atuktan sonra ondan caymak, vazgeçmek de kolay olmamıstır yazarlar için. §üri bırakıp düzyazıya geçen yazarlann eserlerine bakm, şiirsellik tutkulannın düzyazılannda yansıdığını görürsünüz. Edebiyatın düzyazı türlerinde başan sağlamıs Be kadar sanatçı tanıyorsanız, bilin ki. onlar bir «sür egitiminden» geçtikleri için başarüı eaei'Ier vermişlerdir. Bundan öte, şîiri sürdürüp •ürdürmemeleri bizi ilgüendirmez artık. ORHAN KEMAL'de de Uk edebiyat tutkusu flirle basjamış... Kendısi bunu söyle anlatıyor. «5ür bende, yanılmıyorsam 936 937lerde, bir iç coşkunluk halinde fışkırdı diyebilirim. Lise bitrrme smavlarma bararetle hazırlandığım için, öbür dersierin yanmda lise edebiyat kitaplannı da defalarca «1den geçirmiştim. O kitaplardakl fiir tariflerine uygun bir takım kalıplar içine çaresiz girmeye çahştun ve tabii coşkun heyecanlarun pis birer sekilde kanalize oldu. Bu 938. 939'a kadar sürdü.(.) Ûk jiirüni Kayseri 19. Piyads Alayı hapishanesindeyken Reşat Kemâl imzasıyla (7 Gün) dergisine yollamıstım. Çok övücü bir yazıyla bu derginin heveskârlar sütununda çıkmıstı. Tarih: 938 veya 939 olacak.O 1939 yıhnın sanınm Kasım ortalarmda Bursa Cezaevine Nâzım Hikmet gelmisti. Onunla tanıstıktan sonra lerbest nazım'a kaptrrdnn kendimi. Bu da Nânm'ın kotü bir taklitçiliğmden öte ritmedıği için, jürl bıraktım.» (1). ORHAN KEMAL'in şiire ilk yöhelişi, yazdıklannı Uk kez (7 Gün), (Yeni Mecmua) gibi dergilerde yayımlaması, sonra serbest nazun'a geçişi, bu asamada 939'dan 944'e kadar Orhan Raşit imzasıyla sanat, düs.ün, edebiyat dergilerinde gorünmesi üzerinde kısaca durmak istiyorum. 1 Orhan Kemal'in siire ilk yönelişi: Büyük yazarın çocukluk ve ilk gençlik yaşamına değgin bügimiz, onun <Baba Evi» il« • Avâre Yıllar» adlı biyografik iki kısa romanındaki verilere dayanmaktadır. (Son yıllarda yoğun bir çalışma içinde olduğundan, hem boş zamaru çok azdı, hem de yorgun ve rahatsızdı. Bu nedenler aJtında. onu konuşturarak genış ve ayrıntılı bir yaşam hikâyesini kendisiyle kararlastırdığımız halde not edemedım.) Bunların yanısıra, eserlerinin seriıvenıni anlatan bir mektubunda, yer yer hayatından da sözetmiştir. Ayrıca, Bursa Cezaevindeki yaşantıları kitap halinde yayımlanmışUr. (Nâzım Hikmet'le Üçbuçuk Yıl Sosyal Yayınlar) Bütünüyle bu malzeme su anda bize fazla bir bilgi vermemekle beraber, gene de onun edebiyatla ilk ilişkileri konusunda bir takım açıklamalar yapmamıza olanak saglayabilecektir. Orhan Kemal, «$iir bende bir iç coşku halinde fışkırdı, demiştir. Bu sözün altında, hareketli bir gençlık yasanusının çok renkli, çok inişçıkışu yrp. birinci gelmesine b!r çejît Isyan yazısı. Aklımda klışe halinde kalan, en kuvvetli eüri bu. Ondan sonrakiler sanınm futbol üzerinedir ve tabiı hep (hakszlık) saydığım şeylere isyan mahiyetindedir. Ama bütün bunlann da altında hakün faktör CFırlama), (Teferrut etme) içgüdüsu.» (Z>. Bu tür kalem denemeleri, babasmın yurd dısına çıkmasıyla, sona erecektir. O da babasıyla birlikte Hatay, Suriye, Lübnan'da dolaşacak, matbaa işçiliği. garsonluk vb. işlerde çalışacak, Adana'ya dönüşünde yine bir siire ırgat, işçi olarak yaşammı sürdürdükten sonra, hesap memurlugu, kâtiplik gibi işlere girebilecektir. Bir iplik fabrıkastnda kâtip olarak çalışırken, o fabrikanın «En güzel kızıydı» dive tanunladığı, bir hanıma sevdalanır. Yıl 1936 ya da 1937'nin başlandır. Yani Orhan Kemal'in karıştırdığı edebiyat kitaplarından esinlenerek şiir yazrnayı denediği sıralar... Bu sırada da o sevdıği kııla evlenir. (19371 (3\ ORHAN KEMAL'in ki?Uiğini pekişüren v« onu edebiyata iten etmenler gorüldüğü gibi çok yanlı ve çok çeşıtlidir. Babası; avukat, gazeteci, birinci dönem Kastamonu mebusu, Ahali Fırkaa Liden Abdülkadir Kemali Bey, annesi öğremıen... Ünlii ve aydin bir ailenin çocuğudur Orhan Kemal .. Çocukluğundan ilk gençlik yıllanna aile çevresimden aldıklarıyla erişir. Kişiliğini etkıleyen çiz^ilerden birisi budur. tkincisi, bunun tam karşıtı bir yaşamın sert koşullanyla savaşrr.ak zorunluğu. Üçüncüsü sanat ve yazı yazmak eğilimi. Dördüncüsü sevmek heyecanı. Beşincisi bütün bu birikimin anlatıma dönüşmesini sağlayan rastlantı... Ama Orhan Kemal'i çiire yönelten etmenlerin yalnız bunlar olduğu iddia edilemez. Yaşamının bu döneminde henüz bilmediğimiz, daha bir çok âyrıntıların da rolü olabilir. Klbette, tam blyografisi yazıldığı zaman bu noktalar genif ölçüde aydmlığa çıkacaktır. 2 ŞüHerin yaymlanması: Orhan Kemal'in jürierini ikl evred» lrdelemek mümkündür: A) Hece şairlerini taklid ederek yazdıgı ve C7 Gün) ile (Yeni Mecmua) gibi magazinlerde çıkanlar. Reşat Kemal imzasıyla yayımlanan bu şiırlerin ilki. Kayseri Piyade Alayı Hapishanesüıden gönderilmiş. (1938 sonbahannda yazılmıa olabilir). B> Bursa Cezaevinde Nâzım Hikmetle tanıjtıktan sonra serbest nazımla yazılan ve «Yeni Ses» «Yeni Edebiyat», «Yürüyü^» gibi sanat ve fikir dergilerinde yayınlananlar. Bunlar «Orhan Raşit» imzasıyla çıkmıştır. Saptayabüdiğimiz ilk şiir «Yeni Edebiyat Gazetesi»nin 21 nci sayısındaki • Zavallı Balıklara. Akıllı Robenson'a, Saata \s. ye dair» dir. (1941), aynı gazetede ikinci çiiri «2000 Senesıne Şiırler» sayı: U, 1941. «Yeni Edebiyat» 26'neı sayıdan sonra çıkmadı. Orhan Raşit imzası bundan sonra «Yüriiyüş» dergisinde görülür: «Mahpusane» sayı 11, 1942, «Sahillere Ineceğiz» sayı 14, 1943. Bu dergi de bir kaç sayı sonra çıkmayuıca, «Ses» dergisine geçti. 1943. 3 Orhan Kemal'in ilk hikâyeleri: Orhan Kemal, hikâye yazmaya başlamadan 8nce roman üzerinde çalışmış. Bu konuda gerek «Nâzım Hikmet'le Üçbuçuk Yıl» adlı kitabmda (Sayfa: 4243) gerek bana yolladığı mektubunda 5U bilgıyi vermiştir: «Roman olarak ilk miisved lan, lçteden kabaran direnmeleri yenemeyişidir. Onun romanlarınm ikinci bölüraünde. «Adana'da toprak ve fabrika işçilerinin dünyası» nı anlatan altı büyük roman vardır. Bu bölümün ilk eseri «Bereketli Topraklar Üzerinde» (1954), Çukurova'ya inen mevsim işçilerinin, tarlalarda, fabrikalarda, tanımaya ve anlamaya çabaladıklan karışık bir iş dünyasının şartlanna ayak uydurmaya çabalayışları tasvir edıliyordu. Çırçır fabrikalarındaki ağır çalışma koşullannı, gece işçilerinin makine gürültüleri arasında, oradan oraya koşuş malarmı anlatırken, yeni ve bü yük bir genisliğe ulaşıyordu. Okuyanları şasırtan bir iş cehenneminden, üstü yeni açılan bir alt dünyadan haber veriyordu. Bozkır'dan yeni inen şaşkın gurbetçilerin, ejderhalar gibi soluyan şirret makinalar karşısında saf ve şaşkm bocalayışlannı anlatırken, geride kalmış bir çağın insanlan ile ileri bir çagın tekniğinin karşı karşıya gelişindeki hazin ve acıkh dramı ortaya koyuyordu. Çukurova'nm pamuk tarlalanndaki ırgatlık, fabrikalanndaki işçilikten de çetindir. Bu eserinde Orhan Kemal, eski yumuşak anlatımından kopuyor, anlattıfı gerçeklere uygun. sert ve kesin, deyimler ve küfürlerle dolu, kısa tasvirli, hızlı ve basanlı bir anlatıma da ulaşıyordu. Bu romanında, dört a>Ti hayat çevTesini birbirine bağlayarak hızlı bir tempo akısı ile vurütüyor, bağlıyor, zengin ve değişik, güçlü bir anlatıma ulaşıyordu. Onun «Vukuat Var» (1958) adındaki romanında, «Cemile» den sonra bütün eserlerinde yer alan, o carüı, erkeğine bağh, çalışkan ve güzel işçi kızla sevisen bir delıkanlı, güneyde «Arap uşacı» dedikleri esmer bir genç tasvir edilmekteydi. Eser tefrika edilirken adı seçim çekişmelerine karıştınlmış, 1954 yılında yazıldığı halde kitap düzenmde çıkması ancak çok sonralan mümkün olmuştu. Orhan Kemal'in Adana toplum gerçeklerini anlatan roman dizisinden, tepki uyandırmayan piyasa romanlarına kaymasının bir nedeni de. bu romanın çevresinde kopanlan fırtına olmuştu «Vukuat Var» da, Adana' nin işçi mahallelenndeki, çeşitli yerlerden gelmiş, sonund* birleşerek «Adanalı» denilen insan tipinl meydana getiren oluçumu tasvir ediyordu. ÇeşitU etnik zümrelerin aralanndaki karşıtlıklannı değil, yasam 1 çinde birleşerek evrilmelerinl anlatıyordu. Onun Adana gerçeklerini anlatan en değerli eserlerinden biri olan bu romanın devamı «Hanımın Çiftli^i» (1961). ancak çok sonra vayınlanmıştı. «Hanımın Çirtliği» (1961), yine bu sıradan bir roman olmakla birlikte, artık ilk eserlerindeki canlıhğı yitirmeye başlavan belirtileri de getiriyordu. Alabildiğine hızlı bir olay kalabalığı içinde yuvarlanan bu serüven romanı, Orhan Kemal'in kendini geçim zoru i]e senaryoculuğa iyice kaptırdığı yıllann etkilerini taşıyordu. «Esldcinin Oğullan» (1*62), Orhan Kemal'in en basanlı eserlerinden birl olarak i>ice beliriyor. Burada, kalabalık bır esnaf ailesinl ele almış. Trablusgarp Savaşı'ndan bir bacağıra yitirerek dönen Eskici. değiçen koşullann baskısı altında, eski dükkânlı tezuâhlı hayatını. Fotoğ»af: Fikret OTYAM Orhan Kemarin Romancılığı c... Çalışmak gerekiyordu, ama nasıl? Gene dokuraa işçiliÜ mi? Tapılarda kara amelelik mi? Pamuk tarlalarında, yahut müthiş Çukuro\a güneşinin altındaki harmanlarda patoz ırgatlıfı mı? En kolayınıa jriden karun. karpuz, üzüm satıcılığıydı. Bu kolaydı. Mevsimine göre, limon, portakal, şekerkamışı, şu bu satılabilirdi. Kazanılabilirdi ama, kendi doğduğum mcmlekette, arkadaşlarım, sonra bilhassa el için nara yanmayacak kadar zeki insanlann önünde? Çfinkn onlar, habamın, el için nara yanışını, bir nevi ahmaklık sayıyorlardı. Delik pabuçlarım. paçalan tiftiklenmiş pantalonumdan dolayı müthiş bir ayıbın yülriinü taşıdığını sanıyonım.» (Âvâre Yıllar. 195A). Orhan Kemal'in «Knçük Adamın Notlan» dizisindeki «Âvâre Yıllar» (1950) romanmdan jukanya aldığım bu parçadakl belirlemeyl, son yülarına kadar yazdığı bütün romanlaruıda, hattâ henüz kitap haline gelmeyen tefrikalarında da, hemen aynı ortamlar, şartlar altında, aynı sıradan Mşilerin ağzında değişik biçimlerde tekrarlandığını görüyoruz. Orhan Kemal, kalabahk bir ailenin geçün yükünü ömrü boyunca taşıyarak, çogunlukla eserleri üzerinde uzun boyhı durup, gerekli araştırmalan yapma fırsatı bulamıyarak, durmadan yazmak zorunda kalan bir «Tazı işçisi»ydi. Son günlerinde tasarladığı yeni bir aşamaya geçmeye hazırlanıyordu. Eserlerinin 24. baskılannın sağladığı yeni ve oldukça rahat olanaklar, onu, ancak ölümün eşiğinde, büyük özlemine. «Aşama ortamı» na ulaştırmıştı. Yukanya aldığım parçada ortaya çıkan ve benim de asıl üzerinde durmak istediSim gerçek, Orhan Kemal'in büyük hikâyeleri ve romanlanndaki örnek tiplerln dramıdır. Bunlar, orta hâlll aydın • memur basamağında tutunamayan, işçi olarak çalışma zo runda kalan, ama yine de blzdeki eski memur ailelerinde görülen, «MutIn ve gelenekçl» çevrelerinin moral davranışını bırakamıyan kişilerdir. İşçi olarak çalışmak zorunda kalsalar bile, henüz psikoiojüeri ve bilüıçleriyle «tşçi» olamamışlardır, bunun «Ayıbını» içleri burkularak duyarlar, yasamları ve davranışlarına durmadan yansıtırlar. Orhan Kemarin romanlan gözd^n geçirilirse, bu henüz «tsçi olamamıs>, ama el emeklerl İle geçinmek «orunda kalmıs lnsanlan anlatan, bu evrlm basamaSını tasvir eden btr yazar olduğu açıkça görülür. Onun «Kflçfik Adam» dan kasdettiği ds budur. Orhan Kemalin «öncü gerçekçiler» kuşağı arasında, en çok eser veren kimse olduğunu görüyoruz. öldüğü sırada yalnız roman olarak 28 eser vermisti. Elde mevcut tefrika ve müsveddeleriyle bu sayı, kolayKüçük hikâyeden büyük hikâyeye, oradan da romana geçen Orhan Kemal'in, bu türdekı eserlerini üç bolümde gözden geçirmenin mümkün oiabıleceğı kanısındayım: 1. Biyografya romanlan sırası, S. Adana'da toprak \e fabrika işçilerinin dünyası, 3. tstanbul'da küçük adamlann mahnun hayatsl arasında bir denge, bazan ds bırı diğerine üstün getırilerek, romanlan, bep bu ıki uç arasında kurulacaktır. Bu denklem Uzerude yürüyünce de, karşımıza artık hep o «Yakışıklı, çofn kez aylak, afi kesen sporcu delikanlı», romanlarında baş tip olarak yürüyüp gelecektır. Bu «Karsı darulmaz kalabalfıt zenaatçl ailesini sürduremez. Ezilir, pamuk tarlalannda yokluğun son basamaklar rına kadar \u% arlanırlar. Yaslı ve topal Eskici, oğul ve torun kalabalığı karşısında, eski özlemleri ve tutkulan ile toreden kalma eski baba tipinin gülünç bır kuklası hâline düser. Orhan Kemai'in geçim derdinden soluk alabildikçe güçlü eserlere ulasabildigini açıkça ortaya koyan bır örnektir bu eseri. «Kanlı Topraklar» (1963) de. 1934 yıllarmjn Çukurova'sından, bereketli topraklar ve fabnkalar çevresinde, altta ezılen işçi ve ırgatlar kalabalıgının üstünde, birbirleriyle dalaşaralc palazlanan tilkisoy iş adamlanmn amansız, çetin. kanun ve töre dışı savaşlarını anlatıyordu. Fabrika kâtipliğinden patron damatlığına, oradan ağalığa ulaşan yolda yürüyen Topal Nuri, onun en canlı tiplerinden biridır. İş hayatında başatıh olanların ne ölçiıde pis olabileceklerini anlatırken, çok iyı tanıdığı çe\Teleri yansıtıyordu. Bütün bu evrimi kucaklayan düzenin temelde nasıl ışledığini gösteremiyorsa da. gözler önünde neler olup bittiğini başanvla tasvır ediyordu. Onun üçuncü bölümdekt roman'an (tstanbul'da küçük adamların hayatları), tstanbul ker.ar mahalleleri, labrika çevreleri, gecekondularını dolduran, Anadolu ve Rumeli'den kopup Kelmiş. katlarını yitırmiş insanların yasama savaşlannı, bu yoldaki kavgalanm anlatıyordu. Orhan Kemal'in bu sıradaki romanlan, diğer ikl grupa bakımla, «Çala kalem» yazılmış. çoğu taslak halinde yayınlanmış eserlerdir. Bunlann gerekli araştınr.a ve çalışmalardan yoksun kalmış «>Iasabaşı tasarlamalan» olduŞU ilk bakışta görülur. Bunlardan bir bö'.umünü. Orhan Kemal, sonradan yeniden islemis ve genisletme pereğini de duymuştu. öldüğü sırada da bu kısır dönpeden sıyr.hp daha olumlu bif aşamaya geçme hazırlı^lan Içindevdi. «Serseri Milvorer» (1957), aylak ve zengin insanlan n dünyalarını, barlara düşen genç bir kızın hayatını anlatıyordu. «Suçlu» (1957) ve «Sokaklann Cocuşn» (1963) romanlannda, «SDC ve onun toplumdaki kaynakları» sorununa eğiliyordu. Bu iki eserinde. çocuk suçluluğu konusunu işlerken, «Suçla mahalleler»i belirlemesi çok basanlı oldu*u halde, suçlu çocufun komnlekslerini anlatırken kabataslak belirlemelerden öteye geçemiyor. ikinci gruptakl eserlerinde gdsterdiğl başanya ulasamıyordu. «Devlet Kuşu» (1958) nda, işci ile serseri arasında. birinden ötekine kolaylıkla geçebilen, kadmlı ve erkekli bir kalabalığın gündelik yaşay:şını tasvir ediyordu. Onun bu grupta, çok silik kalmış bir romanı da, gelin kaynana kavgalarını anlatan «El Kızı» (1960) adındaki romanıdır. Hüseyin Rahmi'den bu yana romancılanmızın Uzermde çok durduklan bu temayı o, katlanndan düşmüş küçük ailelerin ilişkilerini ve yasamlarını tasvırde kullanıyor. Eserine gıcıklayıcı. hızlı tempolu bir serüven romanı biçiml verirken, bir yandan sinemayı hesapladiktan. bir yandan da kolay okunmaktan başka bir amacı olmadığı arüaşılıyordu. «Gurbet Kuşları» (1962) nda, köyünden ve ailesini artık beslemez duruma gelen toprağından koparak tstanbul'a dokülen. 1S501960 vıllan Istanbul'unun yıkım imar kargaşalığının ortasına düşen bir iş göçü hareketini, büyük şehnn çok karsşık düzeni içinde şaşıran koylü insannı burada tasvir ediyordu. Kövlünün büyük şehır ortamında çürüyüşünü, daha doğrusu «Büyük şehri kövleştirme» olavımn çevresinde dtv lasan toplum gerçekierin! iyice belirlemekten uzak kalıyordu. Asknda çok genış ve dallı budaklı bir oluşumu trucakla. mava çalışacagına. esen birkaç ciltte, ancak bölüm bölüın ışleyebilırdi kanısmdayım. Orhan Kemal son beş yıl fçinde. tatap düzenınde sekia roman daha vayınlamıştı «Hir Filiz V'ardı» (19«5). «Valancı Dünya» (1966). «Müfettisler Müfettisi» (196S). «Evlerden Rin» (1966) «Arkadas Islıkları» (1968). «Kötii ¥ol» (196R). «Cç Kâeıtçı» (1%9). «Martaza» (1969). Bunlardan «Murta7a», oyun şekliyle de başan kazanmış eski büyük hıkâyesınm genişletilmiş şeklıydi Raşanlı bir tip belirlemesi olan bu kıtabından sonra birhirini tamamiavan iki romanı «Müfettisler Müfettişi» ve «Cç Kâeıtçı» da. onun büyük romsna ulaşma voluıda çabasmı vp özleminı ortaya k o van önemli bir tip bplırlpmpstvdi. ötekiler Ise. üçüııcü erup romanlan arasında ver alabileepk halk romanlan aşamas;nda kalmış eserlerivdi Bu tablava bakılacafc olursa, Orhan Kemal'in. geçlm derdi a'hnria naaıl acı ve bunık bir «fsçilik» yoluna sapmak zorunda kaldıÇı soluk alabildiğt yer. lerde zaman zaman Bşamalara peçme çabasıyla davrandıfj, kendinf eserine »ereblIeceSi mutlu eünlen nasıl da özlemle bekledifi acıkca ortava çıkmıshr umudtındavım Hayatında, fflman zaman ve yer yer mı Bîamava ulasabiIeceSini ertst». rebflmls olması. onun romancıhgınm en trajflc olan yamdır. Bütün bunlara rafirnen, Mze bırakti#i «Mi^rlpr »rocınrta Mr hav tahir alangu lan. Birinci (rruptakl «Bijoırrafya Romanlan Sırası»nda, hayatının çetin koşullar altında geçen çocukluk ve ilk gençlilc yülannın dramını «Babacvi» (1949), «Âvâre Yıllar (1950) adrndaJti romanlannda anlatmıştı. Aslında yazıya ilk basladığı yıllarda bir türlü yayın olanağı bulamadığı «Fabrika însanlan» adındakj büyük romanını, editörlerin tutumlanrıa uyaxak parçalara ayı rıyor, böylece yayınlıyordu. «Murtaza» (1952) ile «Grev» (1954) adındaki küçük romanlan da, aslında bu büyük romanın birer parçasıydı. Orhan Kemal, bu roman sırasında, kendi anı ve görgülerine dayanarak, «Küçük Adam* ıs, fabrikalarda dokumacılık, muiıâsip yamaklığı, aylak öğrenlcilık günleririi, ortahalli ailenin çbküşünün bir yanıru anlatmaktaydı. «Babaevi» nin bir çok parçalannı, daha önce dergilerde küçük hikâyeler halinde yayınlamıştı. O yülarda edebiyatımızda btitün gerçekçi öncülerin araştırmaya ve anlatmaya giriştikleri «Küçük Adam» m taznmlamasına girişiyor, düzensiz bir toplumda bunlann nasıl kat değiştirdiklerinl, nasıl ezilip sürüklendiklerini tasvir ediyordu. Orhan Kemal' in daha ilk denemelerinde, hayat okulunda ezilip pişerek, küçük adamlar ve işçilerin yaşamlarına katılarak. kendi kendilerini yetiştiren Maksim Gork) ve Panait îstrati soyundan yazarlan izlemeğe çalıştığı görü lüyor, gerçeği anlayış ve yanS'.tmasında belki de şartların baskısı altında birincisinden çok ikincisini andınyordu. Bundan dolayıdır ki, «Babaevi»nde, bizdeki aydın memur ailelerinden gelen yazarîara has bir iyiraserlik havası eser. «AvSre Yıllar» da, cocukluitan kurtulup bir dellkanlı olarak yaşarna sava^ına girisini, «ynı serinin tiçüncü kitabı olan «CemUe» (1952) de lse, küçük adamın kadın tipinl ele alıyordu. «DÖBTS ETİ» (1958) nde ise küçük adamın evlilOc hayatı anlatılmaktadır. Adana'da olsun, tstanbul'da olsun, onun kisilerinm yasamlannda «Ekmekle ask» m oynadığı önemll yakısıklı delikanlı» nin bUtün sorunu, baba ocagının varhklı yasamının anılan ile içine düstüğü İşçi dünyasının düskün yaşaması arasındaM bocalama Orhan Kemal'e Ağıt Faal Hüsnü DAĞLARCA Seslendi bez dokuyan Dasma dokuyana Duydunuz mu arkadaşlar, Kim çıktı dışan Orhan Kemal. Ortasına nadazın konmuştu Gök dökülürcesine kuşlar. Birisi birdenbire, kırmızı. uzak, Durdu. Yüreğinin uçsuz bucaksız köyleri, Köylerde göz alabildiğine pamuklar. Birisi birdenbire, ta içi yaprak, Durdu. Yalağa varmıştı üdndileyin Ova ağız koyurüar, Birisi, birdenbire, taş ayak, Durdu. Parmaklan ak kesilmişti, çatlamıştı. kandı. Çuvalı on kuru^a koza ayıran cocuklar. Birisi birdenbire, gecelerle sıcak Durdu. Boynun uzatmıstı yollara azgın, Satılmışın arabasındaki atîar. Birisi birdenbire, teker boyu şahlanarak, Durdu. Sesıendi ulu çınann kökü uluca kavağın köküne Duydunuz mu kardaşlar. Kim girdi içeri Orhan Kemal. £ 6 I duyum ve izlenimlerinin tasmaya hazır birikimi yatmaktadır. Bir lise diploması elde etmek, sevdigi kızla evlenmek gibi yaşamma katkıda bulunacak tasanlannı gerçekleştirmeye kalktığı bir sırada. lise edebiyat kitaplarmdaki şiirlerin onu etkilemesi ilgınçtır. Gerçi edebiyata sanata karşı tutkusu daha Ortaokul sıralarında belirmistir. Mektubunda açıkladığına göre: «tlk heyecan, ilk yaratma çabası onda bir piyesie başlar. Şiirden çok önce. O sırada Ortaokul birde öğrencidir Adana'da Asri Sinemada Raşit Rıza trupu'nun oynadığı Otello'yu. sinemada görevli bir arkadasınm yardımıyla kulis arasrndan seyreder. Çok etkilenir. Şehır Tiyatrosu temsillerini. daha bagka tiyatrolan hep izler. hatta o yıllardan sonr» dokuz tane de oyun yazar, ne ki mektubu yazdığı tarihte onlann konularını bile hatırlamaz.» Ük ciddi tiyatro oyunu «lspinozlar»a kadar aradan çok seneler eeçecektir. Piyes türünde oldugu gibi, düzyazı'da da ilk kalem denemelen şiir döneminden çok önce baslıyor. Bunlar. aslında edebiyat dışı, daha çok spor konulanyla ilgili yazılar "Bu yazıların yazılı; tarihleri tâ Ortaokulun ilk smıflarına kadar uzanır. Bunlar daha çok spor yazılarıydı ve sırf okulda yakın arkadaşlarıma okurdum. Meselâ bilmem kaç Olımpıyad'ında 800 metre koşuda. InPÎ1Î7 f.o\l7'iiTi van* ctraeınHa TITV atl^tt ttm»r dem, kocaman bir bakkal defterine çalakalem yazılmıs bir gençlik macerasıydı aklımda kaldığına göre. Şiirle uğraştığun aylardaydı. Henüz yolumu bulamamıstım. Yeni koğuş arkadaşım Nâzım Hikmet'i sıp diye taklid ediyor, fistadı kızdınyordum. Istiyordu ki, onun sesleriyle değil, kendime has seslerle, benün olan şiiri yazayım. Işte bu sıralarda yukarda adını ettiğiın gençlik macerası roman müsveddem eline geçmiş. Ayaklarında takunya, kosarak yanmıa geldi. Elinde benim roman müsveddesi. Yüreğim hop etti. Sandım ki siirlerimde olduğu gibi, romanımı da tenkid edecek, beni yerlere geçirecek. ö y l e olmadı. «Bunlan sen mi yazdın?» dedi Çekine çekine: «Evet» <Jedim. O, büyük bir heyecanla Evet, hey«canla : «Bırak çiiri. miiri birader, hikây» yaz, roman yaz sen.» dedi. «Şiirle ne uğrasıyorsun?» O günden sonra basladım. Ronıan bende hikâyeden de öncedir. Şimdi konusunu bile pek batrrlayamadığmı (On Seklz Yaşım) Isimll Uk küçük romanımı o yıllarda, Nâzım Hitanefin de yardımıyla yazmıştım. Sonralan dil, şair bügilerim arttıkça yavaş yavaş hikâyeye d&ndüm. Uzun vıllar kendimi hikâyede biledim diyebilirim. Roman daha sonralan. hapisten çıktıktan sonra geIi«ti.> (4) Orhan Kemal'in ilk hikâyeleri «Orhan Raslt»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear