26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SATFA: ÎKÎ Cumhurîyet ingUleriıve kadar rul»r» gBmülmüştü. Denizin kenannda, unutulmuşcasma kalmıştı. Boyrjuntın büküklüğünden, insanlar* kırgınlığına kadar her geyi görünüyordu. Ella tutulurcasına belirll çizgiler »raıında yalmzhğını haykınyordu. Lodos rfizgârlan il« hınldayan bir deniz, kıyı şerldini asıp, tahtalan çürütünceye kadar döğmü?, bulunduğu yerdeld çukur, tuzlu auyla rfoluvermişti. Terkedilmiş bir geralyi, karmya Tunnu? bir eskl »efineyl andınyordu. Alabildiğine uzayıp giden bir kimsesizlik içinde, ordulan periçan edilmi? mağrur ve sefil bir kumandan gururu İle, az Ste«inde Boyunan kadına bakıp duruyordu. Kumlara baçtankara eden motordan, bir yığın büyük ?ehir kaçkını, blr yıfm ylnnldört »aatlik savaçlardan usanmı? insan kumsala atlamıç, güneşe, bulutlara ve tabiata mevd'an okuyordu. Bütün günleri, bütün. geceleri, gurubundan mehtabına kadar, bütün zaman dülmlerini, kendisini bırakıp giden ikl öküz ile »ahibine küfür etmekle geçiren araba artık mutluydu. Sularm lçind» pastanan tekerleBinden, paramparça o!mu? iskeletlne kadar alabildifine bir türkü tutturmuştu. Çünkü ln»anlan bulmuçtu. însar.sızlıktan ktırtulmu?tu. önce, güne» gözlüğünfi dalgalann arasında kaybeden yaıann, lkid« blr dibe dahp ar«masını, bu yüztren Ozüntü ile çırpımp duran kansımn telftşını izledi. Sonra ondan bıkıp, unutulmuşluğunu, elindekl makinenin objektiline m|dınr»6a çalı»an mimar kıza baktı. îçlnden bir araba parçasındakl glril güzelliği bile birden förebilen o kızın iç dünyasına afilH blr «elâm sarkıth. Sonra ona da bojverip, fundalann araginda soyunup, biklnisinl giyen yaşlı dula göz koydu. Sütyen takılıncaya kadar baştboş kalan iki pörsümüj göğ«ün karşısında bir mlktar kızarcfıktan sonra, «Ah!» dedl, «An blr yatak olsa!» Çok iyl günler görmüştü araba. Çevresindeki bir yığın cicilibicili arabalara rağmen, gönlünce yaşamasını bilmiş, dilediği arabaya, dilediği her şeyi yapabümişti! Gün olur bir »amanlıkta, gün olur bir har 5 Nisan 1970 YARENLIK Elif NACİ Tarihten o D Araba ile Tanrı Yazan: mm meydantnda, çogunlukla kasaba pazarlarında, ne yapıp yapar, yamndan geçen bir başka arabaya sürtünüverirdi. Çoğunlukla ona, «Hayır!» diyen bir araba çıkmamiîtı. Hangi araba ile isteraişse onunla yatmıştı. Kaç sahip deği^tirdiğini unutacak kadar ;ok alınıp satılmıçtı. Üstüne yüklenen ne olursa olsun, daima vazıfesiyle gönlünün ve honnonlarının Ayhan HÜNALP gı da olurdu. Bütün anıları onun içın büyuk, onun için gerçek ve hiçbir çeyle ıftğışmeyecek, değişilemeyecek kadar değerliydi. O anılannı daima saklayacaktı. Kımseye vermeyecekti onları. Bir ara restnini çeken mımar kıza da bu yüzden kızmıştı ya. Kendi kendıne «Niçln?» diye söylenmışti. «Niçin benim şu darülâceıeUk resmimi çeklyorsnn? OteliEkinler kSyfindekl sşk çesmesi? Oıınn resmi benden çok daha şiızel olmaz nuydı sanki? thtilâlci kafaların dik kafalıhğı arasında, kırk merdivenin ucundaki o binsekizyiitkırk yılından kalma merrner tasın 1İtinee yazılarını kimlerin yaıdığını bile dflşlitımeden gelip de neden benim yalnızlı|ımı, karatnsarlı^ımı aldın?» Bir yığın, bir kucak in*an, ZavDllı Salitı Paşa ARtHLERE «Eteli tbrahim» diye geçmH bedbaht, hasta bir padışah vardır. Bu adamın kendi el yazıST ile yüzden fazla mekrumınu olrudunı. Hemen hepsinde ıztıraplarım haykırır. Âkıbetd de •yrı bir faciadır. Deli olmasrn* dell değil amt, ju vaka3ina da ne denir bilmem. Günün birinde, îstanbul sokaklaroıda arabalann geçmeaini yaaakiamış. Okumaya, üflemeye, afsuna tefsuna fazla değer verdiğİai bilirız ya.. Cinci hocadan baskalanna da kendini okuturmus. Ve rahatlarmış da. Yine blr gün, bir nefes için Davutpasa'da bir İmamın evine kadar gıtmis. Yolda önune bir araba çıkmaz mı? Hiddetten köiPurmüş, bütun cinler başına toplanmış. Derhal Sadrazamı çağırtjnış. Sadrazam Salih Paşa, sarayda ikindi divanına hazırlanırken kendisini alıp imamın evine getinnlşler, tbrahim : Bire Pas»! Ben Padlşah degil mlyimT Neden aBıflm tattümaa? demiş. ^^ Araba yasağmm teftisi ile bir •adrazamuı ilgisi olamıyacağını •nlatmağa kalkışmışsa da sdzüdinletemeyen ravallı Salih Paşa'yı \nktinp oracıkta bir kuyu ipi ile gözlerinin önünde boğdurtu vermiş. da barsak toplayanlar, miğferler içinde parçalanmı» kafata«lannın, kopmuı bacaklarm (framını yaşayanlar, lavaşın ölm«k, kaybolmak ya da yaralanmaktan lbaret olduğunu bilenler, nükleer rilâhlardan kaçırdıklan, kaçırâbllecekleri her taniyenin hakkım v«r»•k, zevkini çıkanntk l*tiyorlardı. Mtrmaradıkl bütün adslar y t ı boyunea böylesint intanlarlt doluydu. Sonr* y«8murlar bajlayınct da kumıallard» knrumuş «y»k lrieri, •ğaçlanndan kopartılmı» y»P" raklar gibi kslıyordu. • rmb», yük tasımakiin azak tutulmasının kükreyişi içinde dalgalara ve merkeplere meydan okurken aratfan bir sure daha geçecekti. Bir iki hoyrat dalga veya bir iki kazazedenin baltası arabayı kıracaktı. İki Karagöz balığı kızartması için, arabayı yonga yapıp yakacaklardı. Mimar kız, kuçucük kuçücük ev plânları yapıp insanlan çatı altlarına sokardı. Onlann hıçbırisinin ıslanıp üsürsesıni istemezdi. Çizdiği plânların, projelerin sevilmesini, içine girecek çiftlerın hep mutlu türküler içinde yaşamajını, hep öyle kalmasım isterdl. Dileseler o da araba gibi, hayatının bütun dılimlerıni, tamamını verebilirdl. Oysa, butun insanlar bir avuc küçümsemeden, bir avuç umursamazhktan, hodKâmlıktan, bencilikten ötede ona ne verirdi? Kendisi için hiçbir zaman yaşamamıs bir kıza lnsanlann vertfiği neydi? O gülen bir çocukla avunmasır.ı bi'.dıkç», «Teyze Mereye jritti?» diyen bir küçük ile yetinebildıkçe: o, mavi bir deniı parçasma insan ayaifı bile deftmevlsinden emin olarak girebllmenin mutluluğunu duyabildlkçe, eksi sonsuzluktan artı «onsuıa kadar uzanıp giden hürriyetini hiç kimse ile paylasmayacaktı. Ve belki de musalla tagının yolunu yapayalnız tutscaktı. Biyografi ' Ayhan Hünalp 1971 yılınfl* Bitlis'te doğdn. 1S53 yıhnds Dil Tarih Fakültesi Türkoloji bSIfîmünden mernn oldu. Blr »üre önce gazetecilikte 25 yıllnı tamamladı. Halen bazı sendikaiann eazetelerinde Y»«l îşleri Müdürlügü yapmakta Olan yaıarın vavtnlanmıs eserleri : «Üçotnz Pars, Bir Martl öttü» şiir kitaplan, «Küçük tstasyonlar, Vapnr Düdükleri» adındakl romanları. Bağımsıs sanatın temsilcilerinden sayllan Avhan Hünalp genel olarah toplnmsal meselelerle ilcilenmektedlr. Yazsr aynı zamanda «sineroman» türtlnön memlekerlmlzdcki öncüsüdür. <îen tu üstüne ftrlayan heykel figürleri gibi olmuş insan c«~ setleri, yıkılan Küçukyalı «1nemasının çbküntülerinde, SİF" kecl Infilâkında, buldozerlerl» ceset toplanmasım gormüf, bunlan kanıksayarak bütün, lnceliklerinl yitirmiçti. Ve artık ne de, fesliyen çlçeklerinin beyaza boyanmış teneke kutulan ile, gecesefala» n ile dolu Anadolu evlerindekl avluların huzurlu kokulan, arabaya hayatı sevdirebiliyordu. O bütün ömrünce cesur sürücüler ehnde, azgın atlar tarafından çekilmek ve dlbl görünmeyen uçurumlarda paramparça olmak istemişti. Bunu bile, kendisine çok görüp de, bir kuçücük batakhkta je» refsizce çürümeğe mahkum ed'en kaderine ve Tannsına yansı sulara gömülmüş dört te» kerleği ile isyan etti ve «Ba•etı Tanrı bile adaletini daiıtırken ysnüıyor'.» dedi. A Simet düğünlsri EsVlden evlen me ve sünnet duğünleri Sultanahmet meydanında yapılırdı... Onbeş gunden otuz, kırk ve h&ttâ 3tırk bes güne kadar bir çok ^eceler ve gündüzler süren Tbu uzun şenliklerin hazırlıklan daha önceden de baslar ve tazinelerle paralar harcanırtft. Bu düğünlere Imparatorlu&a bağlı devletlerden başka t u v ü k devletler de dâvet edı3irdi. Onlardan gelen muhte$ern hediyeler dügün masratîannı gölgede bırakacak kadar zengin ve yüklü olurdu. Üçüncü Mehmet, 29 Mayıs 1582 ö*e 17 yaşında olduğu halr de Dördüncü Vezir, cerrah foperatör) Mehmet Paşa taraiından sünnet edilmiştir. Sünaıet düğünü ise, 57 gün sürmüştür. Padlşah sünnetçl ba•ş'.ya bol keseden on bin altm, ,Valde Sultan da üç bin altm •vermiştir. Üçüncü Mehmet, tahta çıkar ^ıkmaz 19 sehzadeyi katlettiren padisghtır. Papağanlann marHeti Bir rakitler Sultan Hamit'ın, Yıldız Sarayı bahçeslnâe birkaç papağan varmış. Kendllerine pa<îişah yaklaşmca «Padişahım çok yaşa.'» diye bağırmalarını öğretmişler. Padlşah, bahçevi gezerken daha uzaktan görunür görünmez napağanlar başiarlarmış feryada: Psdlşahım çok y»şa! Bir gün Sultan Hamit'e pek benzeyen Şürayı Devlet Üyelermden biri bahçeden geçerken kendisini padisah zanneden papağanlar yine başlamışlar bağır ırsaya: Pıdişahıra çok yaşal Üzerine trevrin korkusu rinmiş olan bu zat, bundan blr mesele çıkar vehml ile oracıkta bayılıvermiş. (Resiın: A. ARAD) eğilimlerini ayınnı?, ajkını da vazifesini de sonuna kadar ve sapına kadar yapmıçtı. Arabamn en mutlu yılı, geçen kış, kayalann üstüne oturan «Teodora» tankerinin sökulraesıni, dinamitle havaya uçurulrnasını, korsanlann geceleri onu talan etmesini seyrederek oyalandığı uzun ve aysız gecelerde gizliydi. Bazen tankerin bekçisi, gelip üstüne oturur, blr sigara içer, koyrıundan çıkardığı çoluk çocugunun sararmıs, köşeleri yırtılmış resimlerine bakardı. Bekçınin kendisiyle dertleştiği, yemeğini yerken onun üstüne dökerek bir parçacık tattırdınizln denize açılan kapılannı, balıkçılann enâtundan sarıy» kadar çeşit çeşit ağlannıa resimlerini çeksen ya! Sonm daima demli çav veren kahvecilerin, tavşan yahnisi yapan abçılann, daha bir yasında iken ölüp jtiden ve yaş3saydı gimdi alttnışyedi yasında bastonuna dayanarak yürüyen bir ihtiyar olarak aramızda bulnnacak Edvard'ın raezar tasının rnmlni çeketneı miydin. öldü fakat bâtırası nnntnlmadı yaıiTordn banl, iste o taşın resmini? TcldeÇirmenlerl ne güne dnmyordu sanki? Av?a Adasından başka onlann benserini nerede bnlabüirdin? Ta kimi simit satmaktan, kiml b«lık kızartmaktan, kimisi d* kürek çekmekten usanıp duruyordu. Oysaki yaşamaktan usanmak hiçbir şeye yaramıyor, enine boyuna yaşantılar, ezilip büzülmeler arasında sürünüp gidiliyordu. tkincl Dünya Savaşının karartmalarmdan, vesika ile ekmek, basma, kahve almaktan usanan insanlar, sığınaklarda kitap okumaktan, her hava akmırıda bır sevdigl hâtırayı kaybetmekten usananlar, tükenenler, uçbeş kurus bulunca, çevreierinin dısına çıkmak için bulundukları ortamdan alıp baslannı kaçıyorlardı. Köşebaşlann L • Servise girdijl ilk günlerde, ağaçtan düsen bir yaprak için bile ağlayabilen araba, ztmanla yoğunlaşmıştı. Izmlt körfezind« batık Üsküdar getnifln 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 ULII Polis aranıyor rKinyamn en ünlü rini yetiştiren Scotland Yard, genç ve gizlt kabiliyetltr* <f« ımkân sağlamak amacıyla bir süredır amatör pOİİ» haflyeleri de çalıstırmaktadır. Müracaıt edenlerin bu l»e merakh olması ve en azından birkaç yüz detektıf romanı okumu* bulunması şart. Kendilerine görev verilmeden önce haklannda tahkikat da yapılıyor tabiî. Baka* lım temiz kişiler mi?... Neticede faıli meçhul olaylann çözümü ile görevlendıriyorlar. Başarı gosterenlere cep harçlığı olmak üzere bol para veriliyor, ayrıca kadroya girme imkânı da sağlanıyor. Hece Bulmacası A A A A A AK AT AY BIŞ DI DI DI HAT IS I I KA KA KI KI KOR LA LAS LEK LET LIK LIK MA MA MA MEK MER NAR PE PO BA Rt RtM SIZ Sl SÎN SO TİF TÖR YE Yukarda gördüğünüz heceleri, aşagıdaia soruların karşılıgı olarak bir kerede kullarup numaralı çizgilere yazuıız. Meydana gelecek kelimelerin sıra ile yukardan aşağıya ÎKlNCt ve DÖRDL'NCÜ harflerinl okuduğuntîzia deSerll yazarlanınızdan Refik Halit Karay'ın tstanbul'un pishgi, mıkrobu ve hastalıklan konusunda konuşurken söyledığı bir sözü bulacaksınız. 1 Orta oyununda bir karakter. 2 Dilek. 3 tştah açmak için yenilen öteberi. 4 Bir şey arkasına gızlenmek. 5 Sah'.psiz. 6 Ilqi. 7 Hayat mânasına. 8 Çiît çizgi mânasma. 9 Hari'a kıtabı. 10 Ağ:t. 11 Bir işı parası içırı değıl de zevk için yapan. 12 Yugoslav parası. 13 Nan beyza (Yeni diMei. 14 Bir ay. 15 Bir çeşit mermer. 16 Askerî giyırr.de omuzlarda'<ı ispretler. 17 Maaş. 18 Muhtelıt. 1 2 3 4 SOLDAN SAĞA: 1 16. asır başlarında, AU Kuşçu'nun torunu, 2. Beyazıd'm hocası, matematik ve astronoml âlimirniz; Empresyonist Fransız ressamı. 2 Bilgiçlik taslayan; 17. • sırda âlira ve rubaileriyle Türk ömer Hayyamı namlı SEİrimiz; ön adı Gustav olan 9 senfonisi, orkestra şefliğiyle Avusturyalı buyük besteci. 3 Bach ile çağdaş, teorist, orgonist bir Fransız bestecisi; Antalya'da ilçe; TERSt bir divan çairımiz. 4 Su; Kimyada krom; Yedi güçlü senfoni İle Fin milll müziğinln babası büyük besteci; Yetişmemi? Yeniçeri. 5 Baçtfatlı nara divan şairimiz; TERSt yufka yürekll. 8 Elçilikleri, tarihleri, sefaretnameleriyle Osmanh dlplomatı EFENDİ (Ahmet); Fran sız İMilâli'nın kan dökücü liderlerinden; TERSf isim. 7 Kardeş karıları; Hitler Almanyasından kaçtığı Amerikada intihar etmiş bir yazar (Merhamet. Amok); Anlatıs. 8 Akdenizde büyük bir yarımada; Bir hastahk; lcadı dinamitin zararını, bıraktıgı ödullerle tahfifi düjünmüs Isveçli kimyacı. 9 Ingilterede asalet ünvan:; Uzayda yer kaplayan varhk; Muğla'Ja ilçe. Çızgiye dayanan resim yazı, sanatı. 10 Küçük kitap; TERSÎ batık nesneleri çıkarmak için v'nçli büyük deniz aracı; Asyada çöl. 11 Kimyada bakır; Yumn:; Bir akarsuyun oyarak yaptıSı dar, derin, dolambaçlı boJaz; TERSt Amerika iç savaşlaı?:nda bir komutan. 12 Bir tspanyol edibi, şair ve filozofu (Miguel de); Bir taraf: Eski Atina'nın kamın vapıcısı bir filozofu ve hâkimi; Bır nota. 13 TERSt Eök vakut; Bir kürk hayvanı; TERSİ blr gaî; Bır hayvan. 14 Ki'.iselerdeki a?iz resimleri; «Enderun Tarihi» adlı nvmm Elektroşok Londra'da ya»ayan Chrlstian Bartey, mükerrer sabıkahnlB biri. îhtırftsı arab» çalmak. Blrçok defa yakayı ele vermiş, hapsa gırmış, çıkmıj, Iskat rneslekten de bir türlü vazgeçmemış. Yargıç, lkide bit karşısına çıkan bu sabıkahdan ıllâliah demiş, aoDuncu duruşmada foyl* bir karar almış: Altı ay süreyle Bartey'e özel surette hazırlanan ^^ bir arabarun kapısıru açarken elektroşok uygulanacak. Cere.yana tutulan hırsız da bu sayede elini araba kapüanna uzatmaktan vazgeçecek. Shaun Budd«t genç bir din adsmı. înglltere'ye baglı Potsmuth yakınlarındaki kuçük bir lehinîe gorevli. Günün birinde mahalll futbol takımlarından birinin kaptanı, göz konusu din adamının çok güzel futbol oynadığı haberini alarak, önemli blr mt$ta oynaması için ricada bulunuyor. Beriki de memnuniyetle kabul ediyor. Gerekll antrenmacları yaptıktan gonra da karşılaşma günü santrfor olarak takımda görev alıyor. Attığı üç golle de sıfıra karşı parlak bir galibiyet sağlıyor. Fakat maçtan sonra karşı takımın taraftarlan din adamını Emile Esposito, Fransa'nın gıkıjtınp bir güzel dayak at;Aiguillon şehrinde yaşajan bir yorlar. Şimdi Shaun Budden av meraklısı. Sık sık yaptığı gihastanecTe. Futbola da tövbe etbi bir tatü günü yine ava çıkmis. mış. Sülün peşinde koşuyor. Derken çsvrede birkaç kuş görünmüş. Tüfegini doğrultmuş, nişan almış, tam ateş edecekken önce olduğu yerde şöyle bır sarsılmış, sonra da havaya zıplamış. Bana ne oldu acaba diye düşünürken mesele anlaşılmış. Diğer bir avcı sözüm ona kuşiara ateş edeyim derken kör nişancıhk sonucu tüfeğınl Emile':n üstüne bosaltmış. Fakat saçmalar berikinin iç cebindeki cüzdanma isabet etmiş. Cüzdan da haj'li şişkin, kalm va domuz derisinden. Bu sayeda adamcağız mutlak bir ölümden kurtulmuş. 5 eiltlik eseriyle bir Osmanh tarihçisi; Fransa'da bir şehir. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 Kıbrıı önlerindeki Kara Cehennem Savagı'nda 80 yaçtnd'a vuruşurken tehit olmuş, 5 padiçah devrinin kaptanı deryası bir REtS; Telli halk sazlarından. 2 TERSt bir divan sairimiz; 11. asırda bütün ılimlere vukufu ve çok sayıda eserı ile Arapçayı Türkçeden asağı, ilme yetersiz dıl saymış blr Türk âlimi (Harzemli). 3 Kuvvetliye boyun egme; Erkekîerde de g5rülen bir sinir hastalı^ı; Caka. 4 TERSt eski yazıda bir sekil; Bey, Ağa (Tarihte); Sıcak bölgelere has tohumlan "• yemeklere ekşilik reren kir ağaç. 5 Risalet 01 Gufraa'ın (Dante'nin Commedla'y» çaldığı eser) yazarı, Suriyeli filozof ve sair (Ebul Ulal; Enrico ön adı ile ünlü tenor. 6 TERSt Avusturya'da blr eehir. 7 TERSt kimyada helyum; Bernard 6n adı ile îrlandalı hidv dehası; piyes yırarı; Boyca yüksek bir Amerika ağacı. 8 16. asırda «Camit Rum» nam Bursalı filim, tair ÇEL BÎ; Anadolu'da tarlhl blr devlet. 9 TERSİ tsviçre'de bir şehir (Basel); Çinhindinde bir devlet. 10 Ben Eibl ufak leke; TERSt kimyada gümü»; Afrika'da bir gol. 11 Matbaa harflerinin üstten »ağa eğik olanı; K. Arae 5 6 7 . 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 Bulmacalann çözümü bugünkü CUMHURÎYET'te rlka'da blr göl; Kimyada §o<îyum. 12 TERSt Avustralya'da kanatsız kuş; Eyeri bağlayan gögusten geçme yassı kemer; TERSt; lâhra. 13 A.B.D.'ne bağlı, Mariya adalarındsn bir ada; TERSt keder; TEHSt erkek sesinde bir perde. 14 Bartın'ın turistik bueağı; Kendi kendlnl yetiştirmiş ve hoca, bir Fransız regsamı CAndre) 15 TERSt sabahm ük ısıma vakti; Bir b a h k ; Romen para?:. 16 TERSt kimyada helyum; Emeksızce havadan «ağlanan çıkar: ttalya'da nehır. 17 TERSt t e n ; Deri terblyesi; Ekmek. 18 tzmir'e bağlı eski bir tyon sehn harabeleri, Robinson Crusoe'si ile ıınlü îngıliz r o m a n c m ; Kimyada titan. 19 Şeddad'ın cenrset rnllali bahçeleri: J. Leo ön adı ve operetleri, bale süitleri (Coppelia, Sylvia) ile ünlü Fransız bestecisi. 20 Kavga çekişme; Bir tapınak. Gol atar mısın? Ateşli koca Monacolu Luise R. çok ateşli bır koca. Kansını bir an olsun rahat bırakmıyor. Kadıncagız bakmış ki olacak gibi değil, akşamlan başlamış kocasmın içkl kadehine birtakım müsekkinler boşaltmağa. Fakat 35 yaşındakl hızlı erkek günün birinde durumu farketmis ve mahkemeye başvurarak boşanma dâvası açmış. £ce/ ge/meyınce CİHAYET BÜIHACASI KAATİL KİM? 6 Kor.v.'zf'f Bulmacast BANU İLGAY Yukarıda kartvizitinl gördüğünüz Bayan, Hüseyin Rahmi Gurpvnar'm eserlerinden bir tanesme hayrandır. Romanm adı da Kartvızıti teşkil eden harf'erin aî'aF.ndr.dır. Şef ile Ali o sokağa girdiler. Sağa »1» el rlâmbasım tutan Şef, agır ecenin saat onikisine doğru müşteriler, blrer ikişer evlerine yollanmışlardı. Gerıye kahvede, ü{ müşteri ile çırağını da gönderen kah ağır gidiyordu. Nihayet solda, bir bahçe du\ an dibini kaplayan otlaveci kalrruştı. Kahveci, kapanma haarlığlnı yapıyor, atefi söndür rın arasında, parlayan bir çey gördü. Yaklaytı. Tam eğilip otların içinmüş, yıkadığı takımları kuruluyordu. Son üç müşteri de kalktılar. Dı den alacakken «tşte» diye atılan Ali, gilâhı avuçluyarak Şef'e uzattı. şarıya çıktüar. Kahveyi arkalarında bırakarak ağır ağır uzaklaştılar. Şef: «Öyle tutma!. Tetiğine dokunma! Belki doludur.» dedi. Aldığı silâhı Birkaç adım daha attılar. O noktadan bir sokak sola dönmekteydi. Ay mendiline sanp cebine koydu. Tekrar cesedin yanına döndüler. Bu defa nca karşıdan sağlı sollu gelen iki sokak burunda birlesiyorlardı. Böy Sabri, bildiklerini anlattı: «Kehveden çıktık. Üç yol ağzma reldik. Ben, arkama bakmadan sola doniip doğru evis yolunu Uıttum. İşte o sırada lece burası bir üç yol ağzı oluyordu. ısıklar söndU. Arka taraftmdan bir silâh sesl geldi. Hemen kendlml keBirden umumi cereyan kesildi. Sokak zifirl karanlığa gömüldü. O nara ahp (ümeldim. Bir el daha ateş edilebilirdl. Içıklar yanana kadar anda bir ışık çakar gibi oldu ve arkasından bir silâh sesi ile Yandım:» da olduğum yerde çömelik bekledim..» feryadı duyuldu. Bir süre sonra ışıklar tekrar yandı. Sağdan solcan gelenler sokak lâmbaçının ışığında yerd» bir cesedin yattığını gördüler. Şef, cesede eğildl. Kurşun sol gögsflnden girmişti. Kalbe girdlği Bu arada bekçi, düdüğü ile arkadaşını çağırıp onu karakola gönderdı. anlaşılıyordu. Kahveciye: •uıkların sönmesl ile sllâh sesi arasındakl za , man ne •kadar sürdü?» Kahveci: «Işık söndüğünde çalar saat tam oniki • Şef, bir araştırma nedeniyle bulunduğu karakolda haberi alıp olay > 1 vurmaja başladı. Onlkind vuruştan sonra silâh sesini duydum. tki da. yerine geldi. Kahvecinin yukarda anlattıklannı dinledi. Öldüruleme kika sonra da ışıklar tekrar yandı. Zira ışık yanmca baktun saat onikiyl beraber olan iki kişiden Ali'ye sordu: «O anda ne farkettiniz?» Ali: iki geclyordu. Ölen ml? Evet tanınm. Bekârdı. Bir tek anası vardı. Ku«Konuşa koııuşa gidiyorduk. Ben, sağda Sabri de, soldajdı. Üç yol ağ marcıydı. tş tutmaı, paznju İle iş görürdü. Haraç falan alırdı. Sa tes ' nna geldlk. Birden lâmbalar söndü \e arkasından bir el P.teş edildi. Fır tisi mâhım ya..jt I ladım ate? cdcnin arkasından. Çatal yolun sağdakine dalmıştı. Peşiııi Şef yanındaki komlsere: «Caliba kaatlll buldukl. dedi. bırakmadım. Knçnrkcn gailba ellndekmi bir tarafa attı. Zira taş diişer elbl blr ses duymusttım. Ama bn arada da adamı kayhettim. Çarnaçar gcri; .' dtindüm. Yarı >olda;kcn de ışıklar tekrar yandı ..• HAZIRLAYAN: Zorunluk Uyusun da büyüsün Valparaiso'd'a ipnotizma denemeleri yapan Prof. Conrad, geçer.lerde bır tiyatro salonunda sahneye çağırdığı üç gönulluyü bır guzel uyutmus, fakat sonra uyandırmağa muvaffak olamamıştır. Neticede, derin bir uykuya dalan üç kişi hastaneye kaldırılmış ve gerekli îlâçlar uygulandıktan sonra «üç belâ ııyandırılrnış. Şimdı sayın ıpnotızmacı mahkemede hesap venyor. ls\eç'te yaşayan asil bir ailenin düçmüş kızı Kontes Cecilie Lewenhaupt. dedelerinden kalma eatonun bakımmı yapamıyacak, vergilermi ds ödeyemiyecek hale geldiği, bu kut'al emaneti gclisigüzel bir yeni zengine satmayı da gururıma yediremediği için ko ca binnvı etrşe vermiş, böyleco de br tahım mukellefiyetlerdea kuı tulraujtur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear