24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA: İKÎ Cumhurîyet ve og.il Tarîhten YARENLIK EÜf NACI İR HALK e/sanesidir bu. Bir dervis varmıç, güya iıtediği zaman, istediji kılığa girebilırmi?. Bir meclist» oturup dururken meselâ birden bir kuf olur penceredcn uçup gidivermiş. Bir gün de hâvura atlaını?, balık olup yüzmeğe başlamıs. Bu tfervişin daima yanında bulunan genç çömezi senelerce bu marifetin tırrını öğrenmeğe muvaffak olsmamıj, fakat d«rviein güzel km deliksnlıv» acıyarak baa ipuçlan verrod» *• kendisıne öğrendıği kadarını bile ustasından saklamasını t&vsiya «tmiş. ÇömeB Uîun çaîışmalardan sonra. rühayet her şeyi âgTenmis ve «amanm padlşabı önünde bocası De bir yanşmaya girmeğe kalkısmış. Vezir, vüzera hünkârın husurunda toplanmışlar. Çömer o ÂHcenglz oyunu B • Misafir ağıriamak Tnrismln geli» n>e«i vey» yabaneı devlet «damlannın ağırlanmaıı konusunda çok garip »eylere ratlanmaktadır. Mei«lâ, bazı turizm acenteleri «iyarete gelen turistlere o tnem leketin hususiyetlerini gösteren çeşitli hediyeler veriyorJar. Bunlar arasında müze eşyMinın küçültülmü? mikyastaki kopyalan olduğu gibi sigara ve içki gibl keyit verici rnaddeler de bulunraaktadır. Atina'daki bir acen», ikramda daha ileri giderek kaldıkları otellere geeeyi beraber geçirecekleri güzel kadmlar d» göndermekte lmls. Meroleketi resmen ziyaret •den bazı yabancı devlet adamlarına bu kabil lkramlar yapıldığım işitmiştik. Bunun »aheseri onbeçinel asırda görulmüs. 1414 de Kral Sigismond, Berlin'e miıafir geldiği zaman sehir bel»diye«inin genel evlerdeki kadınlara, aynı renkte kadife figtanlar dagıttıgını tarlh kitapları yazmaktacfır. bir fare olmuş, hocaıı kedi, ba«. lamışlar biribirlerini kovalamağa, fare bir deliğe girip kurtulmuı. Çömez, çiçek olup padişahm kucağına düşmus, derviş sırad"a delikanlı dan onacağı an olup tara Çiçeğe kolup yerlere saçılmıs, denri* hemen bir tavuk şekline girip darıları yemeğe hazırlamrken çomez bir tilki olup tavufun üstiine «tladıgı gibi derviji bojuvermiş. îjte halk araunda «Alicengiz oynnn» diye ÜR «alan masal bu Iskenderin bü yüklügıi üzerinde konuşuluyordu. Meclis'teki dostlardan biri şu hikâyeyi anlattı: Babası Filip Makedonya Uhtında, tsfcenderin annesinin üstfine bir defa daha evleniyordn. Dfiğfin »ofmsında gelinin «kraJbslanndan biri patavatsııca bir Hf attt ortaya: «Dileriı yeni kraliçemiı Makedonya lahtı için dünyaya ye ni bir vAris getirir.» Bu «rads lakender: «Y» ben, beni ne y»pıyorsnnnı?» diye elindeki ksdehi bn ıSıfi söyleyenin •!• ratına fırlattı. Oğlannn bn kös tahç« hareketin* finirlenen bab»«ı Filip, derhal kılıçını çekerfk îslıender'ln Surine yflrüdfi, fakat f»ıU leklden <5kezlenlp ynvarlandı. tskender zirafette hazır balonanlara tnnlan sSyledi: «Buynron bakın. Makedonya Kralının halini görun, bir masadan öteki ne gideeek takati yok. Bir de Avrnps'dM A»ya'y» geçmek Utiyor* U TOZtü yol ka»b«ya gU der.. Çok tepelerden geçer. Çıplak, kurak, guçsnz tepelerden.. Yazın sıcağı, bunaltır bu yola yayan düftııi^ Ksfin, sogugu dondunır. $ Kaç yaz, kaç kış geçti anrmaıyaımyorum. Ben bu yoldan gidip fieliyorum kaaabaya. Tüm köylüler gibi. Düsünüyorum yol boyu, Aiaçlar dikiyorum yolun iki yanına. Yazın koyu gölgeai düauyor yola ağaçların. Rüzgâr oynatıyor yapraklarınj. Kuşlar konuyor dallanna. Tarla kti|lan sıcaktan düsüp 5fanüyorlar artık. Sıfırcıklar, tarskçuüar ağaçlarda. Ötüyorlar yapraklann arasında. Kasabaya geliyortım çabucak!. Dönerken bir de bakıyorum ki güzelim ağaçlar kesiltaiş. Yolun iki yanı çıplak kalmn. Günef abanmıs toziu yola. YaJoyor. Kanncalar do!a|iyor y«, bofuna. Bulami3rorlar bir eki» ttnasi. ÜzülOyonan, karınealam. Bvlanuyorvz deyıp oturmuyoHar. Anyorlar. Sıeağa rağmen. Köye geliyorum, köylülar kahvede. Suskun herkec. Cigaralannı tüttürijyorlar. Venniyor diyorlar. Suçu Tanrıy» yüklüyorlar. Ağae dıyorum gülüyorlar. Öküıie çiftçüik gtçti diyorum.. Yoksulluklannı ortaya atıyorlsr, Kredi bulamıy«rnx diyorlar. Krediye kaıaılık tapragmıı yok diyorlar.. Alsak blla iMjrU Marb diyorlar. Okula koauy«rum.. Çocuklar sıralannda oturuyorlar. Cuız hepsi de. Giyaüeri eski, soluk. Dinliyorlar anlattıklarımı. Masal gibi dinliyorlar. Küçücük kafalan almıyor ağacı. Traktörü. Umutsıız yüzJeri. Gözleri parlamıyor, Kaderiraiz diyor bir çocuk!. Yokaullnk!. Belli ki anaa öğutlemia. Babaaından duymus ya da. Daha kolay oğrerunij yoksnllnğu, kaderi.. Ağacı, traktörü almavan kafan. Birkaç kök yabani akasya alıyorum kasabadan dönerken. Çukurlar kazıyorum. Topluyorum hepsini çevreme.. Gösteriyorum. Böylc diyorum. Sn yok diyorlar. Çeşme yok köyde. Knynlarm suyu kurnr yaan. Akasyalar gayret ediyor. Burusmuyor yapraklan. Şaşınyorlar akasyalan yeşil gördükçe. Gözüm gibi bakıyorum onlara. Bardakla döktiyorum »uyu. Oece gece döküyoruro. Akasyalara «u verdiğinü gönir Izler Yazan: lerse bana da su vermezler. Bir gün bir kuj geliyor akasyaya. Yeşil görmeye ahşık değil belli. Ürkek duruyor dallar arasında. Aiasya seviniyor. Küzgâr esiyor. Yapraklan oynuyor. Çocukları yaklayürmıyorum akasyalann yanma. Tahta kafes yaptım çevresine. Hayvanlar yesü göriip yemesinler diye. Köylüler oturmuflar konuşu •Erol MURAT yapraklara. Yerde dursunlar.. Düştüğü 3'erde. Akasya soyunuyor. Çırılçıplak kalıyor. Kar yağıyor. Kanbaya gjden yol görünmüyor. Akajyalar karın alunda. Köylüler kahvede oturuyoriar. Cıgaralarını tüttürüyorlar. Çocuklann bazılan gelroiyor. Saruyorum. Basta diyorlar. Kah rum. Birkaç kutu da üâç. Ooktor yok kasabada. Telefonlar çalışımyor. Haber ulaşmıyor kente. Sağlık metmıru ilgiaiz, ilâçları verirken,. Hoca dua okuyor.. Sonra kürekler toprak atıyor çukura.. Ucu yontulmuş iki ağaç parçası çakıyorlsr yığmm iki ucuaa.. Kahveye dönüyorlar. Çocuklan topluyorum. Anlatıyorum. Dinliyorlar. Amı urautlan yok.. Hastalıktan kalkıp gelenler oluyor. Hâç veriyorum çocuklara. Hoca okusun istiyorlar. llâç alınıyorlar. Analan söylemi^. Sı rum. tnanmıyorlar. Gözler: kuf» kulu çocuklarıa. ünler geçiyor. Hep aalatıyorum çocuklara. Ağaçlan anlatıyorum. Motorlan anlatıyorum. llAçlan anlatıyorum. Sulan, gübreleri anlatıyorum. Kent'i kent'teki okullan anlatıyonım. Çocuklar inamyorlar yava, yava». Bakifları kuskulu değil artık. 6 Kahvedekilere anlatıyonım. Dinlemeseler de raotorlardan, gübrelerden sulamadan «öz edU yorum. Inanmıyorlar. Konuçmayayun ittiyorlar. Öyla bakıyorlar. Günesin, ama soğ .... kajaba ile köyün arasında, karlar üzerinde pırıl pınl îfidığı bir gün bir ath geliyor köye.. Beni buluyor. Okuldayım. Ağaçlardan konutuyonım. Gübrelerden. sulamadan, motorlardan. Sarı bir zarf tutusturuyor eli • atlı, gidiyor. « Açıyonım zarft. Anhyorum ama açarken. Okuyorum. Bir daha okuyorum. Gidiyorum ^smı. Ağhyor muyum?. Anımsıyamıyorum. Bavulumu. kitaplanmı topluyorum. Kahveye gidiyorum. Ağaçlardan ıö2 ediyorum. Motorlardan.. Sulamadan, gübrelerden. Dinliyorlar ya umuUar» yok. Cıgaralarını tüttürüyorlar. Gitse diye, bakıyorlar. Okula dönayorum. Çocukiara veriyorum kalan ilâçları. diyorum. Motor diyorum.. T, rak diyorum. Gübre, sularaaKent'ten söz ediyorum. Kent't»ki yüksek okullardan. Gözleri parlıyor hepsinin. Umut ijiklan yanıyor. Bavulumu alryorum. Akasyalara bakıyorum. Çocuklar diyorum. Sizin bunlar diyorum. Ağaçlar diyorum. Sulaym diyorum. Yürüyorum. Akasyalar, çocuklar kalıyorlar geride. Akasyaların yanında çocuklar. Kahvede oturuyoriar cıgaralannı tüttürüyorlar ben giderken. Konusuyorlar kendi aralartnda. Tepeye çıkme* bir bakıyonun geriye. Çocuklar gellyorlar ardımdan. Karda bıraktıgım izler tek benimkilar değil e.i Gaipten haber Bsna anlattıkları gibi yazı* * • « yorum: Hün•* * kâr sefere çıkacak. Otagı hümayun önün de lncili'ye sorar: Yaftnnr yafacak mı dersin tncili? Askerin ve mühimmatın ıslanmaman gerek. încili tfuşüaceye varır. Tesadüf o sırada oradan bir keçi çobanı geçmektedir. Padiçah: Çağır şunu Încili, çobanlar ilerisini mflneeeimlerden dsb» iyj görörler. Çoban gelir padişah sorar. Çoban keçilerden birinin kuyrugunu kaldırıp bakar ve: Hsyır padiçahım yağmar yafmsyacsk. Yola çıkarlar, biraz sonra gökyüzü bir karışır, bir şimşek, bir gök gürültüsü, bardaktan boşanırcasına bir ya£mur. Padişah: Bn ne hâl bSyle? deyince Încili dayanamaı ve çu cevabı verir: MBneccimi çoban, remil Uhtası keçinin bilment neresi alvrsa daha çok ıslantnı snl Büyük İskender •lint hükümları Puruı, nağlup ve yaaiı olarak îskender'in hu"'zuruna getirilir. Iskend'er ona sorar: Nsaıl muamele görmek isteninT Berlki şöyle der: Hftkümdarlara mahsns tnnamele, Iskendar n« yapar bilir mitinjz! Kendiıine tmparatorluJunu iads eder. (Resim: A. ARAD) yorlar. Ben geliyorum «usuyorlar. Beru konufuyorlar demek. Traktör diyorum. Meraklanjyorlar. Sonra duymazdan gelıyorlar. Dinlemiyorlar. Ağaç diyorum gülüyorlar. Çocuklann kafalarını da dolduruyorlar. Çocuklar bile gülüyorlar artık ağaç deyince. •* onbahar geliyor. Sararjyor akasyalarm yapraklan. Düfüyorlar. Dokunmuyorum veye kosuyorum. Doktor diyorum. llâç diyorum. Gülüyorlar. Gayretlidirler diyorlar. Bir sabah çocuklar konuşuyorIar. Ben akasyalara bakıyorum.. Öldü diyorlar. İki kişi mezarhğa gıdiyorlar karda.. Omuzlannda kazma kürek. Kojuyorum ölenin babasını buluyorum. Ölen onun değil sanki.. Üîülmüyor, Yalnız kefen balamadık diyor.. Kasaba gidiyonım. Karkurt gelmiyor akluna. Kefan alıp geliyokıjtırınca söylüyorlar. Zorla veriyorum ilâelari.. Kahveye gidiyorum.. Babalan cıgaralarını tüttürüyorlar. İlâç diyorum. Kadınlar dis'orum. Ölüyor diyorum. Dinlemiyorlar. Kendi konuımalaruu aürdürüyorlar. Dönüyorum okula. Çocnklar 11" 'tan korkmayjn diyorum. Hocanın duasmdaa korlrun diyo Unın, der. S 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 P Hece Bulmacası A A A G A K AL AS BEK BÜN Dl D ö E E EK EY GÜN I İT KA KA LET LET LÜ MA MOR NÎŞ KA BA RE BÜK BOZ SA SED SI Sî 51 TE Tt TÖR YA YE YE VÜ ZÜH. A SOLDAN SAĞA: 1 Kanuni'nin kar«1*n va nehirden gelen kuvvetlerine 12 (ün dayanabilen, Macaristan'ın •mnjyeti bakımından kilit noktası olan, Gran suyımun Tun*' ya kanştığı yerdeki kale, çahir re se/erin sdı; Asya'd» bir kıralUk; TERSİ ceviz. 2 D» |u; Almanya'da şehir; Haik» duyurma, 51 an; Kimyada sodyum. 3 TERSt ön adı Niels olan Atom teorisi üe ünlü Danimarksiı firik alimi; Kimysdm titan; Lorenza ön adı olup Bach'tan 200 yıl sonra başarıU oratoryo ve dinî parçalarla yenilik getirmiş İtalyan besteci; Belli umBiüarda belli yere verilen para. 4 TERSt hoş, şakacı, hazır cevap dost; Alman operoın* yenilüüer getirmış bir beıteci (C. WUMb«ld), 17. Asırda Ingiltere'de mezhep kavgalan sırasında, parlâmento'da, Mkerlikte otorıtesl Ua lurallıgı devinp hükumet etmij yararlı bir devlet adamı. 5 Bir nota; Sanzio ön adı ile çevresind«ki kadınlan, URJU olduğu Meryem ana tablolarına model etmis bir ronesans ressamı; J. PAUL ön adı Ua Fransız filozofu, piyes yazan (Gizîi oturum) romancı (Hürriyet yollan). 6 Beygir uretrae çifüiğı; TERSİ çekırdek; Bır şeyin en kenan. " Ünlü bir opera bestecisi; TERSt bir deniz; Ke man lçin yazdığı sayısız beste ile bir İtalyan viyolonisti. 8 Bir eseri birinin adına aunma; TERSt bayagı; 2. Muraâ zaman;nda ilk $«yhüslam olan ünlü alimin lakabı; TERSt mitolojıde keçi ayaku ilâh. 9 Bayram; TERSt kunvada saryum; Göriin bir Jasmı; YUrürken de çalınan nıüzik eseri. 10 Kalm lifli yapralüarı kaba dokumacılıkta da geçen bir sıcak ulke bitkisi; TERSt yazmak; Akden«'de büjiık bir yarunada; tŞMANtlK duygulan içinda kıwanan adam bana, yaşadığı hazın bir afkın hikâyesini «nlattı. Zevlc, ne«e, jefkat, hırs, kin, tebdit ve kıskançlık olaylanndan baska seri halindeki Uvanetleri biribirinde eriten bir ajk hikâyesiydi bu. Kuacan tüm diğerlerinden farksız bir hikâye. Lâfuu keaneksizin csbırla dinledim. Anlamadiğım konularda ben kimsenin laiuu keamem zaten. Her soru, anlatanın, anlattıgı seyi biraz daha uzatmuından başka feye yaramjyor. Oyaa «Vakit nakltttr. gtrekçemn» dayanan çağdaş edebiyat anlamma göre hikâyelerin de çok vecia olması gerekiyor arük. Ve de kısacık. Gönül oyunlan konusunda y»p tığı strateji hatâlaruu «oralayıp ciuruyordu. Evet, bir wwnıiı r o kadını se%mişti. Ama açıkçaıı şimdi sevmiyordu. Niçin mi? Çün külerin ne ardı geliyordu ne arkası. JCurlaran kelime Vecizeler •k Aşkt» T« dostlukU tepeden inme darbeler vardır. A|k yıldınmına k*r?ı en iyi paratoner kadın, dost k a » ğina karşı en iyi savunma tedbiri de yine dosttur. • tki perde aramnda tiyatronun fuayyesine çıtap kuıla kasıla dolaşan eleştiriciler bana nçyi hatırlatıyor biliyor musunuz?... Bir cambaz, 50 metre yükseklikteki t*ide ölüm perendesi atarken sflrekli aUnlan kendine maledip ceyircilerden yan» rererans yapan sunank paiyaçoyu. • Ban» kongreleri, yeni savaslara ortam hazırlamaktan bafka biç bir ige yaranuyor. Artık her sey bltti katuu ile geri istenen ayk mektaplan d» boyle... Yeni bir baalangıca doğra ilk adım... • Evlenmek gafletinde bulunmasalardı, kimbilir kaç mfl. yon kadınU erkek mntlu bir dmflr siirmek imkAnına laiüp çıkacaktı. kendini öldürecekmif. Öldiirür mü öldiirür kaıdesim, Hlç gakaıı voktur. Sen, yılların yıpratamadığı bir kelime ve cümle cambazı olduguna göre soyle bakalım. Şu korkunç tehdittcn kurtulmak için ne yapmalıyım?.^ Ilgileniyormuj gibi görünerek mektuba ikinci bir defa daha göz gezdirdim. En önemli nokta »on cümlede düğumleniyordu: •Şimdi ne yapmam lâzım? Kendimi ille de öldürmeli miyim? Bunu mu istiyorsun benden?... tİfüncü defa viski ile doldurmaması için bardağın agzmı avucumla kapadmı: « Meslek hayatı «üresince kadm hastalara kapısını kesinlikle kapalı tutan mejhur bir dok tor tanımiîtırn, Sebebini »ordunı günün birinde. Şoyle dedi: «Kadın insan değildir, hayvan da değildir. Ya nedir? Kimbilir nedir? Eh, gel de bu yaratıgı tedavi et. Seni kırmamak Için şimdi ben de aynı cevabı verecek değilim. Meseleyi kcstirme yoldan da çozümleyebiliriz. Senin adına telgraf eekebilir mijim ona?.» Bir kâğıt parçasırîa ksâm:n adresini yazarak uzattı. Hiç meraklanma. Kendini öldürmeyecek» diyerek aldım. Rahatlamıştı. Derin bir soluk aldı. Artık titremeyen elini tekrardan altın tabakasına atü. Ayrıldık. Yazdığım telgrafı postanedeki görevlinin önüne koyduğum zaman hayretle yüzüme baktı: Sadeee bir kelime mi efendira?... Evet, sadeee btr kelime^ t. Yukarda gördüğünüz dağınık heceleri aşağıdaki sonüann karşüığı oIar«Jc bır kerede kullanıp numaraiı çizgü«re yazınız. Meydana gelecek kelimelerın sıra ile yukardan aşağıy» ÎKlNCİ va DÖBDÜNCÜ harflerlnl okudu«unu»l» provBİ»rde ezber» bildi» psrcalan mırıldanan ünlu orkestra şefi A. Toscanirü'nin jnmldanmaya ken dinl iylc« kaptırdıfı bir gün, birden müzi«yenJere dönerek sdylediği bir »ozü bulacaksuuz. 1 Tiyatro sanatçısı. 2 HasU tişırnaya mahsus nesne. 3 Soyluluk. 4 Büyük taş havan. 5 Ablanın kocası. 6 Htodistan'da şehir. 7 Bir gezegen. 8 Bır sebre. 9 Tan v»kti, 10 K. Amerika/d» A. B.D.'rinin bir ey»leti. 11 Köpek sojnı raanasına. 12 İnsanda yapılış, •vücut. 13 1dari UtikUli olan büyük vilâyet. 14 Göçebe türkmen. 15 Ter»l t#knelerde dümen kolu. 1« Bir hutthk. 17 T«selU mükafatı. Ytbancı. ll Monadlsn ile ünlü Alman filozofu; Bir saz sairimiz; Meriç'in bir kolu. 12 Faaizm* hizrneti geçmis bir İtalyan romancı, piyes yazan va sairi; TERSt A, Conan bn adı üe Ş. Holmes'in yaratıcıgı • PUnys savası» eseri ile Sir'lik alnus bir yazar. 13 Belirtma; Vilayet, Gemi güvertesinin su sathından yukarı dıs satıhlan; Asya'da nehir. 14 TER St Amerika iç savaslannda bir komutan; Bir agaç; Kimyada germanyum; Kimyad» gUmüf. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Hiciv »anatını şahaî çıkanndan çok memleket sevgisi için kullanmıs ve devrtn hünkân AbdUUuunid'e kafa tuta 2 3 A cak kadar cesaret göstermiş büyük bir aair; Sevgiliye kavusma, 2 Çöl; Bir besin; Sinop'ta ılçe. 3 TERSt bir spor yeri; Artvin'de ilçe; Kimyada helyum. 4 Hindistan'da tarihi Hjnd • Turk imparatorlufunun yenilikçi, lmarcı, ünlü Sah'ı; TERSt isim; Evliya. 5 Mevlâna'nın, Mesnevi'sini Türkçeye nazmm oevirmeaiyle ünlü dıvan şairi; Ateş, cehennem. 6 Nikris, damla da denilen bir mafsal rahatsızlığı; Bir nota, Yugoslavya'da bir nehir. 7 Cemiyette bir taJumdan idareciler grupunun hükumet etmeıl; Bursa'mn tarih» bir süre Bizans'a başkentiik etmiş ilçesi. 8 TERSİ kimyada mangenez; Kız kulesinin öteki adı; Muğla'd* ilç*. 9 Bazı baiılciann sırtında bulunur; Almanya'd» «ehlr. 10 TERSt sıgı 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 Bulmacalann çözümü bugünkü CUMHURİYET'tc nak, barınak; TERSt çiçekleri elle yapılmış kumaş. 11 Rusya'da şehir; Yaradılıştan mânasın*. 12 Birleçmia Milletler Tefkilâtnun rumuru; TERSt çeşitli dans ve oyunlardan sahn» eseri; TERSt bir cins yılan. 13 Arturo ön adı ile çok büyük bir orkestra şefı İtalyan. 14 TERSİ bir balık; GenLŞ, engin; Fizilcte bir iş birimi. 15 TERSt kimyada kalay: Hollywood'da bır mükâfat; Şehlr, ülke. 16 İki gözü gbrraez; Afrika'da devlet. 17 TERSt Charles Robert 6n adı ve «Tekâmül Nazariyesi» üe ünlü Ingiliz tiyoloji alimi; Halkjn aşağı tabakasından kişıierın kendi araiannda konuştuğu özel dil. 18 Konuşıüan asıl konu; Tuna'nın Avustıırya'dan gelen kolu; «TERSt Andre ön adı ile bir Fransu yazan. 19 TERSt tzmir'de ilçe; Arap yaramadası gıineyınce bir şehir. 20 TERSt kkbuklu pırinç; Kalemle, yazı ile kavga mâr.a ıına. CINAYET BULMACASI KA/JTİL KİM? 15 16 17 S Kartvizlt Bulmacası SİRET EKÇE sat geeenin biriydi. Yağmur, şiddetini kesmemişti. Dolaşmak imkânı zorlaşan bekçilerden biri, ikj kath jthalât ihracat fırması binasının çıkıntısı altına sinmişti. Vakit geçsin diye. sağa sola bakımrken binanın kapısını aralık gibi goTitii. Acaba? İki basamağı çıktı. Evet! Açıktı kapı! Başını içeriye uzattı. Yukarı kat aydınîıktı. îçeri girdi. Merdivenierde yer yer ıslaklık vardı. Yukanya doğru seslendi. Cevap alamsyınca agjr agır nıerdıvenleri tırmanmaya başladı. Bir ses geldı kulağına. Ihtiyaten sırtını duvara yaslayıp bekledi. Birden bir kedi önünden hızla inerek açık bıraktığı kapıdan sokağa fırlaJı. Bekçi, gülerek merdivenJeri çıktl ve ü»t kattaki odalan teker teker dclaştı. O sırada ajağıdan bir gürültü daha geldi kulagına. Üzerinde durmadı. önündeki kapıyı açıp elini elektrik dügm«aine uzattı ve çevirdi. Yanmadı. Cep fenerini içeriye tutup doliftırdı. Işık döşemeye donunce irküdi. Sırtı kan içinde biri vardı. Yerler kâğıt doluydu. Yaklajtı, Baktı. Adamın öldürüldügünü anladı. Karakola haber vermek için. hemen aşağıya indi v« durakladı. Demin açık bıraktığı lokak kapuı kapalıydı. Şef, sabahleyin bütün geca bekçinln bekledi|i binaya yardımcılariyle geldiğınde lirmada çalışanların gelmesine daha vakit vardı. Hemen yukarı kata çıkıp cesedin olduğu penceresiz odanın elektrik düğmesine uıandı, Hakikaten yanmıyordu. Cep fenerini ijteylp od*ya tuttu, lonra ttvtn Umbaıının tam altında, üzerindaki ki|ıtlarda çamurlu ayak izleri bulunan masaya çıktı. Işığı ampule uzattı. önca ampulü inceledi, ısnra cföndürdü. Oda ışımi|tı. Firmanın eski «vrakı bulunan bu lıkcmlesiı arjiv odasında «lyanın üreri kısmtn tot tabaka» 11* kaplıydı. Yere inip ce»edi inceledi. Trençkotun kurjun firen ıırt tarafındaki kısım ha Yukard» k»rtvi?itini gördüğünüz Bay, ın$aatlarda imkânlar.nd&n fayda sagl&ıuın bır zneslegin mensuaudur. Mejlejinin ne olduğu ksrtvızittelu hnllerin arumdgdır. /ifçe kavrulmuştu, Sıkılı avucunda çekilmiş bir kâğıdın yırtılmış ufak bir parça« görüniiyordu. O sırada dışardan geien seslerle düğmeyi kapattı ve difarı çjkıp kapıyı cektı. Gelenler, firmanm iki memuruydu (Ali Necip). Arfamlar sabah sabah karşılannda polisleri görünce şaşalamışlardı. Birazdan iki memur daha goründu (Hasan Memduh). Daha sonra da merdivenleri neîes nefese çok şişman patronları çıktı. Şef ona : «Hepinir bu kadar mısınız?» Patron, soluya soluya : «Bir kişl daha olması lâzım. Ama burada neler oluyor?» Ali : «Şevket, bu sabah gecikti. Kerdeyse geür. Herhalde işi cıktı.» Necip : cOnun gelmesini beklemek ını lâzım? Nedir mesel» acaba?» Hasan : «Ama, sizler buraya nasıl girebildiniz?» Necip : «öyle ya! Ben anahtarla açarken kilit kırık falan degildi. Öış kapınm anahtarlanndan biri bende biri de Şevket'tedir.» §ef, patron» Şevket'in ne iş yaptığıni sordu. Patron : «Muhasebe ijlerine bakar, Ali'nin yardımcısıdır.» Ali : «Evet! Şn mahrem işleri, kayıtlan, banka ödemelerini, fişlerini, çeklerir.i o tanzim eder. Yoksa bir sahtekârlığa mı karıştı? Ama zannetmem, çok carausludur! Biraz daha bekleyelim, nerdeyse gelir !.• Biraz sonra, Şei : «Benimle gelin!» dedi. Arşiv odası onür.e geldiler, cBiriniz kapıyı ve elektriği açsın » Memduh öne çıkıp isteneni yaptı. Hepsi ırkildiler. Necip : «Dün gece Ali ve benle gelmetfiydi meyhaneye. Demek buraya gelip bir şeyler aramı?» Hatan, Şef'e : «ÖJraü? mü?« Şef : «Herhalde aradığını karanlıkt» aramadı. Vurulduktan sonra da kalkıp lâmbayı söndürmedı. Evet, almüş ! Kaatıl de (Eliylt birini gostererek) budur!» dedi. Bu kimdi? Kabahatin, ille de genç kadında olduğunu söylemege beni zor lamaması amacı ile suçu bir hara lede kendisine yükledinı. Aksi halde biliyordum, hikâyenin sonu gelmeyecekti. Elini viedaıuna kor ve düşün> diye baştan savma bir cevap verdim. «Beni hakli bulacaksın.» V.cdarunj bir yana bırakarak elini altuı tabakaaına uzattı: « Sen güvenilir bir ptikolog. sun. Kadınları da gayei iyl Unırsııı. Beşeri olaylarin derinliğine inmek için az mı kafa patlattın bunca yıl?. Bana ancak fen yardım edebilirsin. Evllylm. Çocuklarım var. Politika hayatmda onemti bir yer işgal ediyonam. Durumumun iyidetı mükemmele doğru geliftiğj de bir gerçek. Bu» na mukabil kadınlan anlamaga muvaffak olamadım bir türlü. Bunca tecrübeye raimen. Ama sen?. Sen öyle misin ya?. Sihirli kelimeler bulmakta rakipsiz adamsındır. Yazalun funa. Daha doğrusu sen söyle ben yazayım. Bir sayfacık yeter de artar bile. Ne bir sayHtı canam? Bit tek cümle yeterli. Kurtaran cümle.. Susmuştu. Cebinden bir zarf çıkardı. Bana uzattı. Uçak postası, taahhütlü, özet ulak bir mek tuptu bu. Yaşantısına henüz kesin bir yön verememif her kadınm başvurdugu haberlesme yolu daima bu oluyordu nedense. • Ya ben ona gıtmeliymişim ya da o bana gelmeüymif. Bu iki teklüten birine razı olmazsam A NCAK altı ay sonr» ona rast ladım. İyiden mükemmele doğrı gelisen politik durumu sonucu senatör seçilmişti. Mutlu bir koca ve hayatmdan memnun bir bsb» oldutu her haîinden belîiydi. Ensesi biraz daha kalmlaşmış, gerdanı kravatına doğru biraz daha inrnîşti. Bardağtma üçüncü viskiyi dotcîururken: « Harikalâde bir adamsın» diye konuştu. Senden sonra tebdit mektuplarmı kesti. Sadeee renkli fotoğraflar «/öndermeğe başladı. Neşeli. mutebessim, pırıl pırıl fotoğraflar. Deve sırtında çekilmiş bir Mısır haritası, Florida sahillerinden bikinili bir poz. Las . Vegas kabarelerinde yan çıplak gece âlemleri. Gormeliydin bu sonunuculardan birini. Yanında da bir «PlayBoy» vardı. Hayata donüşü kutlamak istiyormuşçasına onunla birlikte •flinpanya içerken çektirmij. Aynı bardaktan. Bir güzellefmiş, biisbiitiuı g»nrle;mi), bir seksi olmu«. Şsşılacak şey dofrnsu. Ne yaptın sen bu kadma kuzum? Nasıl bir telgraf çektin de hallettin Başanyı <)nemsemez bir tavır takınarak cevap verdim: ~ Üstünde durmağa degmeyecek kadar basit. Ne diyordu üana son mektubunda? Kendimi ille de öldürmeli miyim? Bunu mu istiyorsun benden dijordu değil ml? «Evet» diye tek kelimeljk bir telgraf çekip altına senuı imzanı atlnn. Oldu. Bitti.. HAZIRUYAN : GENÇ kddın gittifi her ycrden dfiljik fotofraflar gönderiyordn... Kendine bir de «Playboy» bulmufta.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear