Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA: tKİ Cumhurtyet Mânici 29 Mart 1970 YARENLIK EÜf NACt Tarihten o Manuk Âğa Emirgan'a att bir h&tıra anlattüar bana. Dördüncfl Murat'a, Erivan kalesinln anah tarlannı teslim eden Revan Hanı Emlrgune oğlu Yusuf Paşa bu köyü imar etmls de onun lçln buraya Emirgan denmiş. Emirgan'a «ık sık gelen bir Ermeni sairi Manuk ağa varmıa, bu Manuk ağaya girdiği tnecllslerda tatalırlarmıs. Meaela ortaya bir lâf atarlar, o da bunu hemen cevaplandınvertrmis. Blr gün yine Emlrganda dostlan ila beraber, deniB kenannda nargilesinl tokurdabyormus, blriai ona bir felsefe Tumurtlamak lstemis. Bak, demls, sn tablatın cflveatne blr elini »nya nzat, blr •Unl de yere koy. Bnran yer, şarası denlz. Manuk ağa hamea bir manl •öyleyiverrnlş: Anladım, damls, yer, denJs. «Dalma d&lgiç derine, «enl bir fftn yer deniı Araanzda ya. bancı yok • Hepimis blr yerdenh. Manuk ağatun mAnllertnl çok dinledim. Kaîlyeler harikadır. Yine blr gün kendisine bir dostu Ennenice (tncinem) diyecek olmua fu maniyl yapısbrıvermlş: Inclnem, inclnem, İnci sudan çıkmıs Hiç tutsr mı inci nem, Ne sen benden incin Ne ben »enden İnclnem. kölü Gece Yazan : Zeki YÜCEI gltU. Çtrayı alıp üfledl. «Yat b»dl»dedl Dönüp, taçm atıldıgı yana dog ru yürüdU. Meraklanmıjtı. «t)mmet m'oU, daha dfin geoe geldl?» sonra, «Gelir belkl, doymas kl gözfi» dedl içinden. Bir adım attı, dönüp kulak kabartü. Şimdl de yüreğina dayın Cin Ve ll'nin korkusu oturtnustu. Baska bir şey da vardı. «Benl yattı sanırlar» dodl ken di kendlne. Blr mınltı geldl hug' dan, anlayamadı. «Ünuaet m'ola bekleyen?» Sonra Acar Ahmet geldl aklına. îçi pirelendl. Oydu mutlaka. Ihk bir çey bürüdü vücudunu. Gezdi durdu lçinde Erkekml? Disimi? HÜMATONNAMEDEN VC3, tüfeği omuzunda tam ate« edecek, lkl •ofta yüksek gesle kavgaya tutuşmuşlar, patırtılanndan kuslar ürküp kaçıjıyorlar. Ava, blraı yavas konuşmalanm rica ettiyıa de onlar: 8en bilmiyorsnn? Blı çok bflyflk blr me•elenin halli ile meşgulüı. Konunun ne oldujunu lorduju zaman, «oftalar tuttugu kuflar4an lkisini kendilerine verdiğl takdirde dâvalannı açıklayabile«eklerlni göylerler. Avcı çarnâçar razı olur. Tartıştıklan me»el«yi anlatırlar. (Acaba hunsalann mirastan hakkı ne olabilecek?) FekJ, hnnta ne demek? dlye »orar. Softalar : Hunsa, ne erkek, ne dişi olan yaratıktır, cevabım reririer. ^^ Avcı birkaç gün »onra nehirS 4to balık tutarken oltasına em««lsiı, hie görülmemiı bir balık gelir, onu canlı canh tutup büyük bir kap içinrfe ülkenin padişahına götflrür. Hayvan meraklısı hünkâr, balıklan içln büyük bir havuz yaptırmış, lçinde sandalla gezerek eğlenirmij. Pek hosuna gidsn bu balığı getiren adama bln altın verilmesini emreder. Vezir bu kadar bol keseden lavrulan Tarfnte blr ihsam kıskanır ve mlni olmak Avcı Sultan için bir tedbir düşünür. AdaMehmet rarma sorar: dır. Çok aea Bn balık erkek mldlr? Dlyip bir padisah fi mldlr? Bu suretla her ne cetır bu. Yedi vap verecek olursa bunun efinl yasmda tahta çıktı. Hayatı BT getirmesini Isteyecektir. peşlnd» geçti. Nereye gitse çoBunu hiaseden balıkçı birkaç luğunu çocuğunn da beraber gün önce loftalardan öğrendlgini hatırlayarak: «ötürmek Ideti idl. Nltekim Bn balıfc hünsadır efenojlu Üçüncfl Ahmet sarayda dlm, der ve hükumdar kendideğll, Polonyad* Hacı oğlu »ine bin değil, lkl bin altın pazannda blr bey konağında verdirir. diinyaya gelmlstir, Bazan otuz bln kiai U« ava çıktığı olurmuı, ideta tavata fider «ibl. Zaten taltanat leaelerinin çoğunu Edirnede geÜçüncü Osçirmiştir. Mehmet halifenin man, kadınları hiç levtnezmiş, «Tarih1 gdmanl» eıerinde î» yüzlerini görme tanbul lokaklarınm bir tarifi ğe tahammülu vardır kl, lnsan o satırlan yüyokmuj. Saray IÜ kızannadan okuyamaz. Kökadınları haremde ayak seslerini isitip kaçıjsınlar diye kun»ebajlarında herkesin gözleri duralanna gümü; nalçalar çakSnünde alenl fuhşun alıp yfltırmif. Bundan baska nice garüdüğünü yazar. rip âdetleri olan Üçüncü Osman, Hlcrl 1168 senesinin sekiAvcı Mehmet, bu tempoda zinci ayının sekizinci günü pa40 lene taltanat türdfl. Oımandiçah olmuş, sabahları saat sell împaratorluğunun en meıut kizde uyanır, akşamları saat T« rahat yafayan padişahıdır. tekizde yatannış. H İvcı Sultan Mehmet OROZ öttü, çakal it uludu. Uçijştu kuşlar gecedn karanlığrodft yönsüs. Gellp geçmlçü blr gölge, Karanlıktan daha kara gölge, blr agaç gövdeslnln arkasmdsydı td görünmUyorttu. Alışm föı, gOrünur belkl. Blr <U1 tonldı çatnırt.. Blr çaksl parkunla keslk. Blr daha. Bekledl gölge, kulaklanm kabartu ortalıfı kolaçan eder glbi. Çöktü agsg gövdeslnln dlbint, büsuldü. Azapü köyünün UıttfaM bulut lar çökmüstü. Kara kaım bulut lar. Ortadan yanhTen», «y fHrünUr. Görttnmeaa d« bortnılanık blr aydınlık olur y» tnaan bastığj yerl fOrüKhl. ttm ettl F&dıgı, AıapU köyündekl kardeşl Cin Vell'ye. AM çırası, huğ'un daracık ks pısıru aydınlattı. Fadık, elinda çırayla dışan çıkmca, ışık uzadı Acar Ahmetin yanına kadar. Acar"ın uyuşukluğu daha geçmeml^tl. Cln Veli, kansı, lkl çocuğu Fadığın ardjndan dısan çıktılar. Kümesin önünde büyükçe çocuk, Mdığm ellndekl çırayı aldj, kümesin daracık ka piBtndan lçlne söyle blr baktı, »onra da babasına dönüp, «Kırzmzt tavuk var y» onu götürmu? çakal» dedl Cin karısına baktı. Sonra Fadağa dönüp «Kapa «u kümesin kapısını!» dedl. Ç GUlüyordu Acar da. Tuttu ellnl, kolunu, tardı farmaladı. Yere düştüler. Kurtulmaya çalışıyordu Padık. Kıpırdayamaz oldu. Acar, «tçhne bir kBs attın, •ha snraın yanıyor. Almm seni. kaodınr mıyım k ı » deyinoe ıyl ce gevşedi Padık. Ommet daha böyle blr söz etmemiştl. Bir gece, «Kurbanm elam, al benl ümmeU demisti de Fadık, «Meıl köyünde kaçıynan oynastın, bi»imH|f> almu »eni bana» demlşti. O aaman utkı aiynlmıstı Ümmetten. Blr baska seviyor du aimdl Acart KlmM onun gibl «Ahnm!» dememişti da. madı. «Vell'yi nyandırayun da, elegfine rezO olsun» dedl İçinden. lçinde blr jeyler gezüıiyor dU Ülk il'lr • *• K ÖR karanlık dagümadı. Tüm Azaplı sessizdi. Arada bir, bir at kişniyordu Binboğa kö yü yönünden. Veli'nin kansı uyumadı. Şeytan girdi içüıe, uyuyamadı. Fadık odada mıydı? pirelendl, ikırciklendl. Kulak verdi Fâdığın üyansa n'olurdu Veli. Sanldı Cin'e. Veli baska kokuyordu, ekşlmst. Yan uyanık, «Deli mlsin, »vrat?» dedi. Aldırmadı, sa nldı. «Belâ mısın, ser misin? öte git!» dedl, yorganı çekti başına. Daha iştahlıydı, daha Istelc li. lç geçirdl, gerindl. «Ayda bir olsun el atma», arrat demeı. K5 tfl VeH bir ölsen, blr herif bulurnm ki... Bulnrmn ya, tarlall . tfhr"'', çiftll * çnbuklu. Sen el kapısında ölenece »urüm sürüm »ürün.» Hürücenin decükleri aklına geldl: «Benlm ba rifim... Akşamdan aabaha...> Da ha neler neler demisti Hüruce. Kalktı Veli'nin başmdan, eşlkliğe vardı. Kapıyı araladı. Bir bulut bölünmüştü lklye, Ay ışı ğı süzulüyordu ağaçlann altma, ip gibl akıyordu. Köy sessizdi. Bıiklere doğru yürüdü. Bir tarla kuşu öttü. Demek ki sabah yakın. «tçlerine zıkkım ederim ya'.> dedi. BeKledi, bir ınırıltı, bir çıtırtı. Fâdığın yanındaki kimdi acaba? Ay buluta gırdi, kör karanlık daha da koreldi. Birden Fâdığın sesl duyuldu: «Ooooy, ber yanım kararrtı. OIdüriictin mü Ahmet!» Fısıltılar devam etti. Ahmefmiş demek. Köydeki Ahmetleri düşündü bir bir. Hangisiydi acaba? Kulaksıa Ahmet olmasın? «Kulaksıza gel desen kaçar» böyle demiştı ka rının blri. Kulaksız da karılara, kızlara bakar mı? Kim olursa olsun. Şu fısıltılar da deli edecekti Cin Veli'nin karısını Dön dU, tıuğ'a girdi. Biraz sonra ka pıda Veli göründü. Karanlık da ğılıyordu. Veli'nin elinde bir bıçak vardı, ucu yere dönük... *** âdalet A Sekizliltr hme* Veflk ^ Paaaya dalr .*/ binlerce fık '[ r« biliyoruz. Bunlann hepsl üstadın büyük zekft ve espirisl bakımından hayranlıklar yaratnuştır. Hiç duymadığım bir macerasuu goçen gün dinledJm: Üstad, Âdliye Nâzın lken tx>r cundan ötürü mahkum olup da hala borcunu ödemeyen devletin ilerl gelen kişilerinden birtnl makamma çağırtmış. Varhk lı olan zat Adliye nezaretine devrin gelenegine göıe atla gel miî, borçlu olduğu halde borcunu ödemeyen bu UnlU zatı bir BÜre hikâyelerle oyalanuş, tatlı sohbetine kaptırmıj. Ve bu müddet lçinde atı pazara gönderip sattırmıs, paranın bir kıs mını alacakltya, artanını da ken disine vermis. BusuldUgü yerdan dofrulm*dı. öylece kalmı^ta. Gözü tutmak tt«ereydl kl, tavuk mu,taoroamu, •a a a gığırdı. S o n n gıtırtılar daha da çogaldı. Gölge gelen sea lerla yakınındaydı. Cln Vell'nln türaeslnden geltyordu oesler. Çe kal kümese dalmıstı, almışü «• vını blrkag adım öteslnden gaç ü gölgenln. Tavuk habir* gıgınyordu, seai kaçar gibl ı m k laştı, kıaıldı, duyulmaa oldu sonra. Çakal bUklerin ulortacuu boylamışü blle. Arkasından ltler ürüdü, »onra da blr stlrü it ormana daldı. G ÖLGE doğruklu, yürüyecekti, ayaklan uyuşmuştu, kjpırdıyamadı, uyuşukluk geçene kadar bekledl. Eve dönecektl, gee* yansını çoktan geç miştl belkl, öyle «amyordu. (Besim: A. ARAD) Çocuklarla birllkta hug'a girdl. Fadık dışarda kalmıştı. Birden blr taş düştü yanına. TUregl yerinden hopladı, ağzına rellr glbl oldu. Durdu, huğ'un kapısına baktı. Küçük çoouk çırayla duruyordu. Yanına o ılık şey, Acar yakalayıp bükle re surukleyene kadar. yattığı tarata. Sessoluk duymadı. Kalktı. lçlne kötü kötü şeyler düşmüştü. TJsulca dokundu Fâdığın yatagınu. Yoktu. «Kaltak, kitnin döiöynen oynasıyor ola?» Veli uyuyordu horlayaraK. Sızladı vücudu, ax etti, kısksn dıkça kıskandı Fâdığı. Dayana Mezl köyunde Fadıkla sevismeyen hemen hemen yoktu, bekân, evllsi, yenlyetmesl. Padığın anası korkuyordu bu yUzden, «Kardeşim C3n VeM blr duyarsa Udmizi de dillkdllik eder, bir de götörur kurdnn kuynn agzuıa atar» derdl kaygüanınca. Yedlseklı ay önce getlrip tes O **• B İR yandan vııruyordu, ner«si olursa. Bir yandan da sövtiyordu... Sesi kısıktı. Duyan olur korkusu vardı lçinde. GECENtN »abahı, büklerde bulunan ölüyü kimse ta nıyamadı. Yüzmüşlerdi yüzünün derisini, sjrtmın ortasıa da bir koca bıçak yarası. Fadık kız elinde bohçası, çıktl Azaplı'dan. Mezl köyüne gidiyor du belkl. Cin Veli o günün akşamı işinden dönünce, yemek bile yemedi. Yattı. İİBULMAC3 •• mm Hece Bulmacası A A A AK A t BA BAN BÎR CAL Cî Çt EM ES PAK HTT î KA KAT KIŞ Kl KİM LAK LIK MAK MAR ME ME MER RA RA RA RA RA HAM SER SIR St ŞEY TI ü ÜL Vt YA YET. Yukanda gördüğünüz dağuuk hecelerl aşagıdaki sorulann kar sılıgı olarak bir kerede kullanıp numaralı çizgilere yazınıs. Meydana gelecek kellznelerin aıra İle yukardan aşağıya t K t N d ve BEŞtNCÎ harflerinl okuduğunuzda, Jean Cocteau'nun: «Blr kokteylden dnce lçkller mlsaiir ler İçin birbiriyle kanatınlır. Sonona doğru da...» diye baslayan bir konuşmasının gerisini bulacaksınu. I MUUcler. 3 Hınulüc. 3 Karaya çalan beyaz renk. 4 Bir kus. 5 KUçtlk çey mlnasına. 6 Yön. 7 Bir ay. 8 Kapanmayarak dokulan bo zan yara. (Midedeki glbi). 9 Maksat. 10 Kaybolan çeyl bulmaya çalıçmak. 11 Bulaşmak. 12 îçi sağlam. 13 Allece yakınlar. 14 Bir ilim dalı. 15 Beğenildiğini el çırparak tfarte. 16 Derman. 17 Alaturka musikide bir makam. 18 Büyüklük. kuruntusu. 1 2 3 4 5 6 7 8 ^ 2 3 4 5 6 / ö y i ü 1 1 1 2 ) 3 14 15 16 17 18 19 20 Ne şans. Jacquellna Bonnard lslmB bir Fransız... îsminden de anlasüacağı gibl kadın... Hem de genç ve güzel. Günün birlnda Orange şehrinln lüks lokantalarından blrine gltmiş, ikl adet istiridye yemis. îstiridyelerin lkisinden da birer adet aahicl inci çıkmış. SOLDAN SAĞA: 1 1878 Ruı Harblnda büyük yararlıgı. yaralanmasına rağmen Plevn» muhasarasını yarıp erzak yetistirmesi ila ünlü, Alasonya Komutanı, Yunan Harbi Başkomutanı büyük asker; Büyük Hlnct jairi (Rabindranath). 2 3. Selim zamanı Avrupa'da ilk oturmacasma elçi (îngiltere, 5 yıl) Efendi; Renkçi mânasına gelen adı ile bir minyatürcümüz; Konya'da bir ilçe. 3 Trabzon bölgesinde blr dağ; Bir Fransız romancısı ve piyes yazan (Jules); A.B.D. de bir eyalet. 4 Blasco ön adı İle bir îspanyol edibi; Fransa'da blr «ehir; Elçillğe bağlı memur. 5 Kekemelik; TERSİ blr çeşit deri. « Vilâyet; TERSÎ azim; Bir Alman filozofu ( ö n adı Friedrlch), 7 Birinin kuvvetlne boyun eğmek; TERSÎ Fas'ın bajkenti; Asya'da blr başkent. 8 Bayağı; Kimyada §odyum: Kimyada germanyum; TERSİ lâhza; Farkında olmayarak muhatabı kıncı föı, hareket. 9 Asya'mn K. Doğusunda Sovyetlere bağlı blr cumhurlyet; Gürültu, patırtısız olma hall; Kimyada molibden. 10 TERSÎ bir eseri açıklama; İlk adı Paul olan Tahiti'den verdiği tablolarla ünlü bir Fransız ressamı; Eski ve büyük bir Türk boyu. 11 Kökündeki yumrulardan ararot elde edilen bitki; Fransa'da bir şehir; Gözün bir kısmı. 12 Kimyada nikel; Blr îngiliz bestecisi; Yemin; Sosyolojide ilkel bir topluluk. 13 TERSÎ ışık araçîannd'a kullamlan bir gaz; TERSÎ Resneli nam olup îttihat ve Terakki âzası olarak 1908 da dağa çıkıp Abdülhamid'e U DÜNYA Sırasız sınıf yan etmiş bir subay; TERSİ Almanya'da «ehir. 14 Saraylardaki çocukluk yıllannı kaleme almış, musiki kültürü ile besteler yapmış bir Hanım; Peru'nun başkenti; ÜmiUizlik. 4 Emanete kötülük etme; Istanbul'da bir tepe; Yabancı. 5 Hastalıktan iyileşme; Bir balık. 6 TERSÎ volkanlk bir kütle; Şiirlerinden çok, konağında edebt toplantılarla, hareme karşı Türk kaduunm öncülüğünü etmiş, Tanzimat sonrası bir kadın şair. 7 Kimyada helyum; TERSÎ yama; Yeniçeri maa? defteri. 8 Asya'dg bir rfağ; TERSÎ ayıp hijsi, TERSÎ ses araçlarından. 9 Kimyada mangenez; Bir besin; TERSİ bir balık. 10 Savaşları, coğrafya eserleri, haritalan ile ünlü bir denizci Reis (Idam edilmiştir); Bayan; Cilve. 11 Amerika'da Nebraska'da blr şehir; Bir Fransız bestacisi. 12 Günej; Diyarbakır'da İlçe; vilâyet. 13 Fasıla; Kimyada gümü;; Notada duraklama işareti; Katil. 14 Köy, toprak tablolanyla tanınmış bir Fransız ressamı (Jean Françoiı); Bunaklık. 15 Vücudun dıı örtüsü; Mersin'in bir ilçesi; TERSÎ G. Amerika'da bir dağ. 18 Güzellik; îsim; Dominik ile paylaştığı ada üzerinde bir Zenci cumhuriyeti. 17 19. asırdan romantizme yönlemiş bir Fransız şairi, romancısı, piyes yazan (Theophile); Tekirdağ'da ilçe. 18 Bir sesten bir gam farklı ses; Kimyada gümüş; Rainer Marie ön adı ile büyük bir Alman şairi. 19 Yemek; TERSİ Thoma» ilk adı ile büyük bir Alman edibi; TERSİ kürk hayvanlarmdan. 20 Cahilin cahili; Tavuğu »ldatıcı alçıdan yumurta; Halk. L«i Angeleste çalışan Atnerikalı bir Sğretira üyesi, Larry Borden, ilgili makamlardan gerekli miisaadeyi aldıktan sonra sınıfındaki sıra ve masaları kaldırtmıs, bunlann yerine yumuşaeık yastıklar, şeslonglar ve benzeri seyler koydurtmuştur. Bnnnnla da yetlnmeyen Sğret* men kara tahtanın üzerine güsel bir kmn koeaman fotoğrafını yapıştırmı?, dovarlan ds Nixon, Ho Şl Minta ve KinKong*nn resimleriyle ıfislemiştlr. Der» »ırasında taman ı«man en sükseli hafif batı müıiğl parcaları da çalınmaktadır. Hocaya göre verilen derti anlamak için öfrencinin ber şeyden önce hnznr ve sükflna ihtiyacı vardır. O da bunn böylece sağlamıştır. VUKARDAN AŞAĞIYA: 1 Kahramanlıklan, Türkçe, Arapça, Farsça divanı, şairliği, astronomi, musiki bilgisi ile ünlü bir Kırım Hanı. 2 TERSİ Çanakkale'de ilçe; Alphonse de on adı ile lirik bir Fransız şairi, politikacısı, piyes ve roman yazan. 3 Bir cins av köpeği; Ege sahilinde Eski Yunan'ın kurduğu bir medeniyet şehrl ve onun çağı; Rey. Anadan doğma Marallya poliıi, eski llman çevrelerinde geceleyin anadan doğma soyanmaş vaziyette dolaşan bir adam yakalamıştır. önce akıl hastası sanılan adam, muhasebeci olduğunn »öylemiş ve işin içyüzünü şöyle açıklamıştır : «Ben deli meli değilim... Yakın dostlarımla yemek yedik, oturmuş sohbet ediyorrfuk... Biri ortaya bir fikir attı. îddiaya giriştik... Şehirde çıplak dolaşana, bu vaziyette yürüdüğü kilometre tutarınca para verilecekti. Ben iddiayı kabul ettim... Çıktım yola... Şimdi lutfen bırakın da birkaç kilometre daha devam edeyim, elime bejon kuru? geçsin. Bakın karşı taraf beni arabayla takip ediyor.» lllâllah Zarar ziyan Londra'daki lngiliz hâkimlerinrfen biri bir vatandaşını önce 150, sonra da 200 lira para cezasına çarptırmıştır. Vatandaşm suçu bir polisın kafasına sopa ile vurmak. 150 liralık ceza, kanuna karşı geldiği; 200 liralık ceza ıse memurun mığferini zedeledığı ıçm.. Paris'te, hasta karısına ilâç almak için arabasını kaldırım kenarma park ettikten sonra eczaneye giren Charles Dubois isımli bir adam, dışarı çıkınca bir de ne görsün. Otomobüin ön camın daki sileceğin altına bir ceza kâğıdı sıkıştırılmış... Kimbilir kaçıncı bu... Fena bozulmuş, delıye dönmüş, kâğıdı yakaladığı gibi bir güzel yemiş ve yutmuş Bulmacalann çözümü bugünkü CUMHURİYET'te 9 10 II 12 13 14 15 16 17 18 CÎNAYET BULMACASI . KAATİL KİM? •Demek mücadele sırasuıdakl gürültü patırdıları duymadın?. Adam, bön bön bakıyordu. Sonra elini kulağının arkasına tutarak hafıfçe öne eğildi. Sef, onun ağır işittiğinl anlamıştı. Sorusunu kuv\eüi bir sesle tekrarladı. Adam: «Hayır! Hiç blr jey isltmedim. Yattığım bolmenin camı kmlıp da üzerime pens düşünce uyanıverdim. îçerisi karanhktı. Yalnız yazıhane dışında yanan ampulün ışığında üç gölgenin itişip kakıştığını gördüm. Biri yere yuvarlandı. Şapkalı diğer ikl gölge ceplerine birşeyler doldurdu ve dışanya yürüdü. Uyku sersemi arkalarından fırladım. Arabalaruıa girip marşa basmışlardı. Arabanm önüne geçtim. Bu defa uzun farları yakm:5İardı, Neyse ki plakasını okudum. FBAA108 idi. Birden arabayı üzerime sürünce kendimi ancak kenara atabildün...» Adli tabip, içi boşaltılmış, yirmibeşlikleri, bir liralıkları oraya buraya saçılmış kasanın dibinde, başına levye ile vurulup öldürülmüş, benzin istasyonunun öteki memurunu tetkik etti. Ölüm saatinın sabahm üçbuçuğunda olduğunu bildirdi. Şu anda, Edirne yolu üzerindeki benzin istasyonunda saat dokuzdu. Dışarda bir kamyon durdu. Bu, bir gazete kamyonu idi. Şoförü inip içeri yürürken, kapı onündeki Şef'in yanından geçip, içerdeki sağır adama: «Gece, geçerken Hüsnü'ye bıraktığım emanet nerde?» diye seslendi. Sef, şoföre dönerek: «Saat kaçta bıraktındı?» Şoför, birîeyîer olduğunu sezmişti: "Saat iiçbucuktu galiba,» dedi. Sonra Şef. onu içeriye ölen Hüsnü'nün yanına götürdü Manzaradan lrkilen şoföre, Şef sordu tekrar: «Geceleyin, o sırada bir şey dikkatinl çektl ml?. Otomobil falan?. Kamyon şoförü: ^¥61 bir araba vardı. Benzin, su ikmâli yapıyordu. Plâkası da yabancıydı. Gallba, AA 108 gibi bir şey okumuştum. Zira tam arkasında durmuştum. Farlarımm ışığında göziime çarpmıştı.» «Peki o sırada bu sağır adam nerdeydi.» Şofdr: «Hiisnü çalışıyordu. O, herhalde içerde uyuyordu. Ortahkta roktu. Mâlum nöbetle çalışıyorlar.» (Bu esnada sağır adam. şoförün emanetini kendisine uzatmaktaydı) «Arabadakiler iki kişiydi. İkisi de sansuıdı. O anda arabajan çıkmıslardı. Birinin tepesi saçsızdı...» Şef, yerden topladığı madenî paralan hâlâ avucunda tutuyordu. Dışanya çıkıp bir müşteriye «Satış yok!. diye bağıran sağır adamm susmasını bekledi. Sonra, paralı elini arkası dönük sağır adamın tarafma doğru birden uzatıp birşey söylemek isterken boş bulundu a\nıcundaki paralar parkenin üzerine düşüp yerlere saçıldı ve madeni sesler çıkararak dağıldı. Sağır adam, geri dönerek saçılan paralan yerden toplamaya çahşırken Şef, yarı kalan sorusunu sordu şoföre: •Peki, o sırada bütün ışıklar yanıyor muydn. Karanlıkta olan bir tarafı var mıydı buranın?» Şoför: «Çok iy hatırhyornm her yerln ışığı yanıyordu...» Şef. adam!armî yanına çağırıp: «Vaklt geçirmeyln hemen.. dedi. Kartviıit Bulmacası SABRI TET Yukanda Kartvızitini gördügü nuz Bay, son yılların müziğıne hâkim olan ve kolay gibi görünen bir ses âletinin icracısıdır. Branşınm ne olduğu kartvizitin harfleri arasuıdadır. î Açık hava Protesto gösterisi Olay Kopenhag'ta gîçmiştir. Danimarkah Aase Jepsen 25 yaşında genç bir kadın. öğretmenlik yapıyor. Evli ve bir çocuk anası. Geçenlerde karyolasını ve komodinini bir kamyonete yüklediği gM Belediye Sarayı'nın tam karşısındaki köşe basına taşıtmış ve knrmuş. Şimdi geeeleri bnrada yatıp kalkıvor. Amacı, hakkı oldağn halde iljfili makamlann yıllardan beri kendisine konforln bir Iojman tahsis etmemesi. Kira ile oturduğu daire hem çok eski, hem de çalıştığı okula azakmıs. Belgrad'da yaşayan Yugoslav asıllı Milivoje Gvozren gurılm birinde kalb krizı geçirmıs ve kurtulmuş. Doktoru, çeşıtlı ilâç lardan gayn kendisine mümkün mertebe açık havada yaşamasını tavsıye etmiş. Bu tavsiyeye buyük önem veren Milivoje şimdl gündüzleri bol bol açık havada dolaşıyor. geeeleri de otır^.ugu apartmanın avlusunda yatıyor. HAZ1RLAYAN :