26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE ÎKl 24 Mart 1970 CUMHUK1YLT •••••••>« rWV firkiye'de Szerklik kadar tartısılan bfr •*• başka kavram da, olsa olıs demokrasinin kendisidir; zira 1946'dan berl ne birlni, ae ötekini anlatmak ve bnnlan herkesten iyi bilmes) gerekenlere, politikacılarımmn ve •6neticilerimizin çognna öğretebilmek tnümkfln olamadı. Eçemenliğin Ulnsta ama bnna tJIns adıns kullanma vekâlet ve olanafının yalnız siyasî iktidann elinde bnlnnmadıgı blr tflrlfi öğretilemiyordn. 1961 Anayasası bn yolda açık hükümler getirdi. Bnna ragmen blr «kannn devieti» olmaktan önce, bir «hukuk devieti» oldugumnzn, hnkukun tek ve en yüksek kaynağının kannndan ibarei boInnmadığını, kanunnn üstündeki knrallan ve bn kurallara nygnnluk denetimini yapaeak organlann mahiyetlerini bir türlü öfrenemediler. Politikacılarımmn konnsmalarında. ilkoknl ynrttaslık bilgisi kitaplanndakilerden yokarı bir seviyeyi bir turlü göremedik. Sayın meslekdaslanmızdan birinin politikacılanmızda müsahede ettiğini yıllarca evvel söylediji «temel formasyon noksanlıfı», onlardan baslayıp bazı vüksek memnrların aracılıfıvla idare makinesinin iliklerine kadar isletildi. Şn son bes yıl Içlnde, en afır sornmlnlnk kademelerinde bnlnnanlsnn kanra oynna Devlet, Siyaset ve tdare konnlannda ve öıellikle Anayasa hakkında ne dereee pervasızlıkla açıkladıklan flklrlerinl üsenmeylp tereüme ederek dflnya efkfinna tıınsak, sanınz kl, o kadar «zendikleri Batının köy muhtarları parmağını ısınr. 1 3 nnun da ötesinde, bn tür politikacıları•** mız üstelik bazı bilim çevrelerinde de, bn basit seviyede, bn çıkmaz yollarda devam için rahatça bazı yardakçılar da bulabildiler. Böylece, sıkıstıkça Anayasanın çalısı altına sığınırken. onnn getirdlgi en büyök eser olan demokraslvi de sSzde «koramak» gayretiyle kökünden, temellerinden, dnrmadan, nsanmadan saritılar. Şn ön •eçim hikâyeleri, şu bütçe vesilesiyle düşürülen hükumetin aynı başbakan ve bakanlarla ve aynı programla çüven oyn alisının yüz kızartıcı dedikodnları, Tfirk demokrasisinin ngratıldıfı en bfîyflk yıkıcılığın alâmetleri olarak siyasî tarihimize eeçiyor. 1969 Mayısında hükiimlülerin siyasi affı Senatoda komisyona iade edilirken «Parlâmentonnn itibartıu...» diye yaygara koparanJar, şimdi yüıbinler, ikiyüzbinler ve railyonlnk kredilerle "Oğrelim Cumlıuriyefi,, Doç. Dr. Mukbil ÖZYÖRÜK füven oyn tedarik edildlfi yolnnda vatandaslann knlaklannı ufuldatan dedikodnlar karsısında nerededirler? nnlara demokraslnln oldnfnn* re B parlâmentonnn gerçekneitibannın nerede bnlnndngnnn nasıl anlatamamışsak, TRT özerkiiği gibi, ondan 16 yas büyük «Üniver•ite özerkligi»ni de anlatamadık. özerkllk konnsnnda bn baylardan btttfin dinledlgimtz, «Bzerkliğin ne olmadı|i> yolnnda seviyeslz safsatalardan ibaret kalmıstır. Kendilerine bir türlü «özerkli£in ne oldnğn»nn söyletemedik. Üniversite özerkliğinin temsili rejitnlerin ber türlüsünden de yüzyıllarca eski bir tarihi bnlnndn£nnn kafalara tokamadık. Fazla ümit tasımamakla beraber, belki bir Ise yarar düşüncesiyle bn taribe inelim: Dünyanın, bngflnkfi anlamda en eski ünl•ersitesi, Paris'tekidir. özerkligl, yanlı hnknk knrallanna bizdeki gibi tantana lle *eçirilmediği halde bngfin tam 170 seneUktir. 1200 yıhnda, Psrisli finivenite Sfrencilerinin polisle bir çatısması sonncn, Kıral Philippe Angnste, üniversite hocalanna ve öğrencilerine ban yargısal imtiyazlar tanımıstır. «Hocalanna ve öjrencilerine» diyornz, çünkü bir üniversiteyi yalnız boealar veya yalnız öfcrenciler olarak düsünmeğe lmkân yoktur. Nitekim Paris Cniversitesi de, bir «Hocalar ve öğrenciler Birliği» balinde knrnhnnstnr. Philippe Angnste'ün tanıdığı baaK ıral imtivaz Paris piskoposnna ve m&nelıca snvdu: Bilimsel vi yönden zaten tâbi olan renetleıinl aforoz etmekten, tatnklatmaktan, eezaya çarptırmaktan ve hocalann diplomaya lâyık gördüfrü öfrencilerin diplomaUnnı vermemekten men edildl. Tarihçi Albert Malet'nin anlattığım gtn (1) böylece, Paris Cniversitesi, kendl kendlnl ySneten ve Papaya ancak mânen baglı bir «ögretim Cumhoriyeti» halini aldı. Bnndan sonra Üniversite ve Kıral, aralanndaki iliskiyi, eşitlik esası flzerinden yürüttüler. Üniversitenin, kıraldan vnkn bnlan isteklerini kabnl ettirmek ve kaıanmıs oldn^n imtiyazlara ^erekli »ayfiyı sağlamak için başvnrdn^n tehdit, öğretimi tatil etmekti. Paris Üniversitesinin nlnslararası özellikleri nedeniyle, üniversitenin yaptıgi boykotlar da, birer «nlnslararası skandal» olarak ortava cıkıyordn. Papa Honorins ITI'fin sövledigi ribi, «evrensel kilisenin aratiıini ralayan ve mümbltlestiren bn illm ırmajfınm akısımn dnrması», bStün Avmpayı bayıflandınyordn (2). r nllııtlanndan, Idarenln hnknk dısı eylem ve islemlerinden kornma^a faılasıyla kftfi ^elmistir. Bizde ise, nnirersiteierio fizerkligj hakkındaki teminatlann, hnknk knrallan biyerarşisinde, bir ynkan basamafa vükseltilmelerinin, ne dereee «ferçek etkinlik» getirdigini görfiyornz. Basamaklar ynkseldikçe, özerkliğe teeavüz artıyor. teminat lavıfhyor. Ornekleri herkesin cözleri onflndedir. 1946 dan 1961'e kadar. Szerkligini ve teminatmı sadeee kanundan alan üniversitelerimiz, bnffin, Anayasa temlnatı altında ngradıklan ihlillerin onda birine nframamışlardır. Son üç dSrt yıldır cereyan eden olaylar karsısmda, t» Nisan 1960 gunü Beyant Meydanınd* valra bnlanlar, tdare ile Üniversite arasında aneak birer basit «tartısma* derecesine inmiştir. Suç gençlerdedir Biı de çenç oldnk efendim.. Hie nnutmam arazi hnknkn hoeası üstadı âzâm Abüzittin beyefendi Huknk Fakültesinln üçüncü sınıfında iken bana : Söyle bakalım oflum. mülkiyet ile zilyedlik arasmda ne fark vardır? dediği zaman ilmi edebimden ntanmış, kızarmıs, bn yüksek hocanın karsısında boynnmn ejip snsmnştum. Biz ilme, hocalarımıza ve mülkiyet bnknknna böyle hürmetkâr idik. Şlmdiki haytalar ne hnknk biliyor, ne mülkiyet huknkn, ne de terbiye Cniversite münafıklık ynvası haline gelmlştir. Adına genç denen bir sfirü serseri sabab aksam sokaktarda «bağımsızlık isteriz» diye dolasmaktadır... Dinsin artık bn fitne.. KSylü mülk sabibine başkaldırdı mı. bakıyorsnnnz saçh sakallı öfrenciler etrafU bitiveriyor; lsçi fabrika cahibine isyan etti mi. yerden bitmis çibi gençler çevrede fışkınyor. Bn gençler kötü ve zararlı efilimlerini saf köylümüze, tertemiz işçimize aşılamak istivorlar. Bnnlar, Mao'cn, Stalinci. Kastrocn, anarşist ruhln insanlar Cemiyetin hnznrnnn bozdnklarından demokrasiyi de tehlikeve soknvorlar. Hem piyasa bo yüzden boznldn. Müteahhit şikfiyet ediyor, pik demiri, sac demiri. bas demiri ortalıktan cekilmis. El altmdan karaborsada satılıyor. Kimin yüzfînden? Kendini bilmez öfrenciler yüzünden elbet. Geçenlerde Sayın Basbakanımız Demirel'in mnhterem kardesi Şevket Demirel'e imtivazen 200 ton pik demiri tahsisi yapılmıs. Efer piyasada çençlik yüzünden sıkıntı olmasa. Sayın Sevket Demirel böyle bir şeye lüznm g6rür mü İdi? Tüccann transferleri en anndan altı av beklivor. Döviz kıtlıgı hâd safhaya varmts diyorlar. Bn gidisle fabrikalar dnracak, i; adamları endiseli.. Neden? Kendini bilmez öîrenciler vüzünden... Ortalıkta birtakım yolsuzlnk sayialan dolasıvor. Tok «rs* yolsnzlntn imis. yok nüfn? ticaretl Imis, yok Basbakanımızın ssyın biraderi Hacı Demirel snnn vanmıs. vok Basbakanımızın Myın dtekl biraderi Ziraat Bankasından 26 milvon aimış... Bir kere hepsi valan.. Sayın Basbakanımız mal bevanında bnlnndn. Talnız Savın Basbakanımız mı mal beyanmda bnlundn? C.H.P liderinden Osman Bölükbası'va ve koç partisinin mnhterem ?enel baskanına kadar herkes mal bevanlannı miînasip çördiikleri kanal ve ellerden millete dnvnrdnlar. Görülüvor ki. bütün politikacılanmts tertemiz ve namnsln kisilerdir. Hattâ gerim sıkmtısı çekmektedirler. Bize kalırsa hn mal bevanlanndan sonra mnbterem politikacılanmıza vardım kampanvası acılmalı: memleket yolnnda himmet ve hizmet lcin gavret «arfederken «eçitn sıkıntısına düsen poHtikaeılara birer apartman hedive edilmeli. Bn millet kendisine hizmet edenleri asla unutmaz. Ama Savm Basbakanımızın biraderleri kısa süre içinde bîraz servet yapmak istemi«lerse snc « n e anarsist öîrencilerdedir. E5er bn haytalar bafınn cairınnasalar. kimse telâsa dü<iüp kı«a voldan servet vanmava kalkmaı. Ankara'da mchns pazan knrnlması da sırf memleketin vannı konnsnnda ciddt endlse dnvanlarm devieti hükumet«ı> bırakmamak volnndaki Ivi nivetlerinden ilerl telmektedir. Ellnid viedanınıza kovno eevan veriniı : Gençler sokaklarda mitine yapıp «ba§ımsız Türkive. baîımsız Türkive» diye baŞırmasalar Ankara'da mebns pazarı kurnlur mnydn? Teminiiler, Birlik Partisi mebnslannı «atın almı» diyorlarBirlik Partisi mebnslan da çok mantıkt bir eevap veriyor : Ne yapalım yani. satılmıvalım da komönlst mi olalımt Saçlı sakallı anarsist ö&renciler sokaklarda «baîım«i7 Turkive. baffımîi? Türkiye» dive bafcırırken insan satılmaz mı? Elbette satılır. Satılmıvalım da komünist ml olalım? Anarfist S$rencilere halk öyle kızıvor, övle kızıvor ki, hıraksanız parçalaya«ak. Hem efendim. halk bilivor ki memleketteki ekonomik nkıntı bn Bniveraiteli öîTenciler yfizflnden dofmnstnr. ESer vatandas bneün eecim darlıSi eeklyorsa. eter biz bn yıl Amerika'dan 800.000 ton buÇday ithaline mi'ebur kalmışsak. e|er ibraest blr tflrlü artmıvorsa sebep kimdlr? AnarsİKt rnhlo öfrencilerdir. Eğer demokrasi islemiyorsa, demokrasive jröven kalmıyorsa, efer bn iktidann ustünde saibe varsa, neden?. Marksist ve anarsist gençler yüzünden... Hem Halk Partisinin seçimleri kaybetmesi de bunn ispatlıyor. Tüzde 2Tye düştfi C.H.P.'nin oylan^ Halk biliyor ki CJ1.P bir fesat ocafı gibi bn gençleri besliyor. Bnnnn için oy vermiyor Paşa'nın partisine... Seçmen ber seyi bilir; tandıga inanmıyan demoknsi düşmanıdır. ^^ f\ğ. > tçbu yazı 6rneğl aslt gıbfdtr Sonuç akımlannın üniversttelerde merkezlesmesi mi? Bir memleketin flktr ve kflltür hayatında, bn akımlar üniversitede merkezlesıne» de baska nerede merkezlesir? Tapn dairelerlnde mi? Akım, «llim ırmağında» olmaz da, kfll« r ü batağa, fikirleri yosnna dönüsmüs medrese artığı blriklntilerde ml olnr? Oniversite 8zerkli|inin 24 Oncfi ve bn 5«erklige anayasal teminat verilisinin sn 9 nncn yıhnda, galiba en bastaki ve birinei sıradakl sornya dönmek mecbnriyetlndeyiı: SByler misinis baylar, siz «üniversite» denince ne anlıyorsunuz? Cniversite nedir, oknl nedir? Arada ne fark eörüyorsnnnz? döne doS anırunbnçeyrek yüzyıl sonnnda,ve devam lasa. snalin önüne geldik edebilmek leht açık eevap almak mecbnrivetindeyiz. Ama bn sefer bekledigimiz, şimdlye kadar özerklik konnsnndaki ters tanımlama yerine olnmln metotla blr cevaptır: Sizlere, üniversitenin ne olmadıgını dejil, si«ce NE DEMEK OLDUGUNU sornyornz; bnna eevap veriniz. Ü nirersiteve karşı bn bnsnmetin sebepleri nedir? Hafif veya kuvvetH fikir 70 yıl geçti üniversite hocaları ve ögrencileri flzerinde, kıraliyet hâkimlerinin yarfı yetkisi kaldırıldı. Bnnlar artık kıralın mahkemelerinde değil, ancak kilise mahkemelerinde yargılanabileceklerdi. Böyleee kıralın hükmünden knrtnlan üniversite, Papa'mn yardımıyla, as tonra Paris piskoposnnnn hükmünden de knrtnldn: Piskopos, ttniversite boea ve 8f siteler (medrese ve külliveler) de çesitlt imtiyazlardan yararlana;eldiler. Tıllar önceslnden beri ne Paris Üniversitesi ve onnn modeli üzerine knrnlmnş öteki Avrnpa iiniversitelerinin, ne de memleketimizdeki yüksek SJretim knrnmlarının dinsel nitelikleri ve baflan kalmadı; lâlk birer mSessese halini aldılar. Bn lâiklesme, onlann Uik devlet himayeslne alınmasını gerektirdi. Paris Cniversitesinin ve Stekl Fransıı üniversitelerinin Szerkliği, bizdeki gibl nstelik Anayasaya da geçirilmemistir: çflnkü bn özerklik, hiçbir zaman Anayasa teminatına kavnştnrnlmak gerekeeek kadar hırpalanmamıstır; kannnlar, battâ tüzükler ve akademik teâmüller, Fransız finivenitelerini siyasflerin ta O zamandan bntflne T70 vıi geçtl. Bn sflre içinde, kendi ülkemizdeki eski ünlver (1) A. Malet: Le Moyen Age, 3 ed. Hacherte, 1929, sf. 458. (S) Aynı eıer. af. 459. Bir Grupa hâkim olamıyorsunuz GSrdünüz mfl zayıf olmanın felâketini? Dah» dfln İU yüı •tiı* iki oyla Demirel'e füven oyn verenlerin aranndan 8yleleri çıktı ki, Demlrel hakkında açılması Istenen Ukibat için knrnlaeak komisyona Grupnn gösterdigi adamlan, yani Kemal Bağcıoğln ile Sabahattin Orhon'n secmediler, onlann yerine thsan Gürsan ile Selâhattin Cizrelioğln'nn getirdiler. Eğer Demirel suçlu olsa Bafcıofln ile Orhon onnn snennn 6rtbas edebileeek müfrit particilerdir. Oysa Gürsan ile Cizreliotln Demirelin mfisnmiyetinin teminatı. snclnlann ise dlvacısidırlar. Kamnoynnda bhdenblre gelisen kanaat odnr ki, mevcnt komisyonnn raporn Demirel'ln lehinde de aleyhinde de teeelli etse doğrndnr. Çünkü bn komisyonda A.P.'yi temsil eden Gür•an ve Clzrelloğln gibi dürüst Insanlar vardır. Gazetelere g5re Demirel neticeyi öfrenince sinirlenmis ve A.P. Grnpn Baskan Veklli Sabri Keskin'e çıkısmıs... «Ben» demis, «her şeyi düzeltrnek için ugraçıyorum, siz bir Grupa hâkim olamıyorsunuz. Heç şeyi yıkıyorsunuz» demjf... \ Ben bn yazıyı, Demirel hakkında açılman dflsflnOlen tahkfkat vesilesiyle yazmıyornm. Demirel'ln Sabri Keskin'e »»yledlği sSzler dolayısiyle yazıyornm. «Ben her seyi düzeltmek için uğraşıyorum, siz bir Grupa hâkim olamıyorsunuz, her seyi yıkıyorsunuz !.» Sabri Keskin artık Grnpa hfikim olamaz. Sabri Keskin değil. hiç kimse hfikim olamaz» Çünkü an! nyıf Sabri Keskin de detil, bizzat Demirel'dir. A.P.'nin bünyesinde Grnp ayaklanıyorta. fırsat bnlonoa gizII jrizli mnştalar vnrnvorsa. bnnnn sebebini Demirel'in zayıf bir ekseriyetle, o da elâleme yalvar yakar. yuzınyu dökerek, güven oyn almasında, Haysiyet Divanını kötfi bir oolitik oynneak haline getirmesinde, o Haysiyet Divanının Başkanı ile birlikte kendisinin de, parlâmentonnn da, demokrasinin de itibannı zetfelemeslndedir. Demirel çüven oyn alır almaz büyük bir tecriibesizlikle bir dar bo&azdan geetim zannederek MVİnmiati. Fak*t aksine o zayıf güven oyn Snünde blnbir tane akla gelmeyen yeni dar bogazlar yarattı. Bnndan böyle her Allahın günfl canı sıkılacak, işkence çekecek, her çün karsisina birisi çıkarak camnı yakacak Her Allahın giinü yeni bir Brütüs ile karşıla«rp hayal kırıklığından hayal kırıkİıjhna sürüklenecek, hayatı eehennem hayatı olacak, ıstırap ve bnrnklnk içinde her gün biraı daha çökecektir. Daha dün gözyaslan ile bovnnma sanlıyordn. Slmdl otnrronş ithamnameler tanzim ediyor. Karımın elini eteğini öperlerdl bu hanımlar!. Bak, bak, bak neler söylemişler! diyecek.. Ev hayatı bile sehlr «laeak. «Bflda göstermesin £sârı izmihlâl blr yerde!» Artık bn kntnas yama tntmaz.. Sayın Demirel ne kadar isi düzeltmek isterse istesin. Sabri Keskin ne yaparsa yapsin, defilmi kl altı kişilik ekseriyetli bir zayıf iktidardır. bilsin ki o Grnp artık avncnndan sıynlmıştır. Bnndan sonra milletvekflleri Demirel'e defil, Demirel milletvekillerine minnettar hale relmistlr. Bir Başvekü, tlnsoylar veya onlar çibilerine minnettar olnnca Kemal Bağcıoğln'ndan medet nmar hale gelince. artık o Isten hayır gelmiyecefini anlaması gerekir. Demirel, ismmi. kisili|ınl Bağcıoğlniann, ülnsoyiann emrine vermektense hfirriyet ve çahsiyetini istifa Ue, iktidara metelik vermeme yolnyla kazanBaydı çok daha İyi yapmıs olacaktı. Ama neyleyebiliriz ki, hadımdan evlât isteneraiyecegi gibi, bn gibl insanlardan da bn baslret beklenemiyor. Demirel'in en büyük şansı, kendi kaderinln, sevmedifl ve beğenmedigi thsan Gürsan ile Selâhattin Cizrelioğln'nnn eline geçmis olmasıdır. Bereket kı her ikisi de hislerinin değıl mantıklannın ve erdemliklerinin adamıdırlar. I aşbakanın, basın toplantısmda üzerinde önemle durduğu sorunlardan biri de «Görev Belgesi Anlaşması» dır. Gerçekten, 24 Eylul 1968 giinü, Ankara'da, Dışişleri Bakanı Çağlayangil ile A.B.D. Büyükelçisi arasında nota değişimi yoluyla yapılan ve Bakanlar Kurulu tarafından, imzası tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, 22/4/1969 günü onaylanan bu anlaşmadan söz ederken, '' Eayın Demirel «Adli iiapitülâsy onlar gibi' gösterilmek istenen Görev Belgesi Anlaşması konusunda da millî menfaatlerimize en uygun neticeyi sağlamak Hükumetimize nasip olmuştur» demektedir. Görev Belgesi Anlaşması'nın kapıtülâsyon oiteliğı bulunup bulunmadığı ve bu anlaşma ile ulusal çıkarlanmıza en uygun gonucun sağlanıp sağlanmadığı konulannda yargıya varabilmek için, biraz geriye dönmemiz gerekiyor. B Görev belgesi anlasnlası olduğunda, yargı yetkısınin gönderen devlet taraf ından kullanılacağı kurah yer almaktaydı. Türkiye, NATO'ya katıldıktan bir süre sonra, NATO Kuvvetlen Sözlesmesi'ni, 10 Mart 1954 günlü ve 6375 sayılı kanunla onaylayarak yürürlüğe koydu. Bundan böyle d>. NATO göreviyle Türkıye'de üslenmis yabancı bırliklere bağlı asker kisilerln işledikleri suçlar bakımmdan bu Sözleşme uygulanmaya basladı. gı yetkısıne sahıp bulunması l«e olağanüstü blr durumdur. Yabancı komutanın islenen suçla görev arasındaki iliskıyı saptayan karannın kesinliğını ön« sürmek yabancı bir iradeye yargı yetkisini felce uğratabilme olanağım tanımak olur ki, bunun da egemenlık ve bağımsızhkla bağdasamıyacağı açıktır. Şu halde, NATO Kuvvetleri Sozleşmesi'nin esprisi içinde, gönderen devlet komutanlığının vereceğı görev belgesi gerçeğe avkın olmadığı takdircfe değer tasıyacak ve bunun gerçege uygunlufunu ise, gerekli gördüğü zaman, Blke devletinin yargı organlan denetliyecektir. Ve, diğer NATO devletlennde ve özellikle Büyük Britanya ve Pransa'da olduğu gibi ülkemizdeki nygnlama da 1956 vılıns kadar böyle yürümüştür. Basbakanın bu konuda sfiylediklerini, öte yandan anlasmanın maddelenni gözönünde tutarak araştırmamız gerekiyor. Bu arada hemen belirtelim kı, aayın Demirel, sözü edilen 1956 Anlasmasının kapitülâsyon nitellğinde olduğunu, bu terimi açıkça kullanmamış olsa da kabul ediyor. Gerçekten, Basbakana göre de 1956 Anlaşması uyannca «ne kadar haksıı olnrsa olsnn, yetkili makamdan sadır olan bfitfin görev belgelerinin askeri ve adli makamlarımızca mfinakasa dahi edilmeden kabnlü zarurl bnlantnaktaydu (Broşür, s. 18). Böylece, 1956 Anlaşmasını kapitülâsyon niteliginde görenlerin ki bunu öteden beri savunanlardan biri de bu satıılann yazandır kötü nlyetll olmadıkları ve gerçegi dile getirdikleri Hükumet Baskanı tarafından da, nihayet kabul edildiğine g8re, bunun yerıni alan 24 Eylül 1968 güntu Görev Belgesi Anlaşması'nın, eskisinden pek de değisik bulunmadığı dofrulanırsa, bunu yapanlan kötü niyetle suçlamak, iyi niyetli bir tutum ve davrsnış olmayacaktır. !•••••• •••«••••••7 •••••••• •••••••»•••••aa FAYANS ÇİMENTOSU FAYANS SATICILARINDA Radar RekJâm: »55/2817 kemelerinin yargı yetkisini kısıtlayan usulü Türkiye Dışışleri Bakanı teklif ediyordu. Ne var ki, bu bıçimsel yenilik «zevahirj kurtarmak>tan öteye bir ise yaramıyacaktır. eni anlasmanın özune iliskin olarak, Basbakanın üzerinde durdufiu ılk husus, «görev belgelerinin, diger NATO memleketlerindeki tatblkata gSre ve Knvvetler Statüsu Sözlesmesinin ISfzına ve rnhnna nygnn olarak verileeeii(nin) ve bn yolda işlem göreceğHnin) (Anlasmanın 1 inci maddesinde) derpis olnnnratf bulunmasıdır. Hemen ve önemle belirtelim ki, NATO Kuvvetleri Sozleşmesi'nin hiçbir maddesinde, görev belgesinln nasıl ve kimin tarafından verileceği ve ne yolda islem göreceği konusunu düzenleyen tek bir hüküm yoktur Bu durumda, yeni Anlasmanın birinei maddesinde NATO Kuvvetlen Sözleşmesinın «lâfzma» uygunluktan söz edilmesi ne kadar anlamsızsa, Basbakanın bu anlamsız terime ve yanhş bllgiye dayanması da o kadar gereksizdir. * Sözlesmenln «rtıhuna uygunluk» aorununa gelince: bu sözleşme lâfzıyla olduğu gıbı ruhuyla da, filke devletinin yargı yetkısinin temel kural oldugunu, gönderen devletin kullanmasının ise olağanüstü bir istisna bulunduğunu belirtir. Bu durumu tersine çevirecek herhangi bir hükmün sözlesmenin ruhuna uygunlugu öne sürulemez. Sözlesmenin lifzına da ruhuna da jygun düsecek tek çözüm, yukanda rfa açıkladıfımız gibi, suçla resml vazife arasındaki bağlantıyı kuran yabancı komutanın belgesine gerçege aykın olmadığı takdirde deger tanınması; bu belgenin gerçege uygunlugunun ise, gerekli görüldügö hallerde. elke devletinin vargı organlan tarafmdan denetlenmesîdlr. Bunun saglanması İçin de yapılması zorunlu tek is 1956 Anlasmasının feshl idi: bunun yerine yeni bir anlasmanın yürürlüğe sokulması degil. yolda Islem g8rece|i> tddıasina gelince; Anlasmanın bırin» cı maddesine de sokusturulan bu terımin gerçegi belirtmekle ilgisi yoktur 1956 Anlasmasının dayandırıldıgı kanunun gerekçesinde de avnen «...vazife cihetinin tesbit ve tâvinıne müteallik tatbikatm di^er t ATO memlekctlerni»!.! tatbikata uvçnn hale vetirllme«J maksadiyle işbn kannn lâyihası hazırlanmıstır» denilmektevdi O zaman bu gerekçenin doŞru olmadıŞını, çünkü diSer NATO ülkelerindeki uygulamanm 1958 Anlaşma^ında önEÖrülenden çok farklı bulunduğunu söylemiştik örnegin, Büyük Britanya NATO Kuvvetleri SSzlesmesinin uygulanmasını sağlamak amacıvla yürürlüğe koydugu kanunda. suçun resml görevin ifası dolayısiyle işlenmiş olup olmadığını tngilİ2 mahkemelerinin tâyin edeeegi hükmünO koymustur Bu kanuna eöre. gönd'eren Devlet komutanının suçun resmt eörevle Ilgısi hakkındaki belgesi, aksi ispat oInnmadıd takdirde. karine addedilecektır Bu hüküm. gönderen Devlet komutanının suçun görevle ilgisi hakkındaki belgesinın kesin olması yolundaki bir Snerinin Parlâmentoda elestirilmesi üzerine kabul ediTmisti. avin Rasbakan da. 1956 Anlasma«n uyannea «ne kadar haksız olnrsa olsnn. vetkill makamdan sadır olan bfitfin rörev belçelerinin askerf ve adîî makamTanmısca munakasa dahl edilmeden kabnlü larnrf bnlnnmaktaydı» sözlerivle bu Anlasmanın adl! kapitülâsyon niteliginde bulundu?unu kabul ettigine ve diger NATO ölkelerindeki nyeulamalann da 1956'dan bu yana degişmemis bulunmasma eöre. venl anlasmanm eskisini den farklı olarak gSrev belgesinln kabu) va âa reâdl konusunda kesin karar vetkisini asıl sahibine iade ederek nlusal çıkarlanmıza en uypun sonucu sagiamıs olması gerekir. Yenl anlasmanın, bu sonueu saŞlamamış olması duromunda ise. adlt kapitülâsyon niteligindeki uvgulama sflrflvor ve sürdürüleeek demektir. Ne idi? yılından beri çeçitli gazete ve dergilerde yayımlanan yazılanmızda ve kitaplarımızda değtnmiş olduğumuz bu konuyu, son deta 18 Ocak 1969 günlü Cumhuriyet'teki «Yargı Yetldsi Anlaşması» bashklı makalemizde sSyle Szetlemistik. NATCnun kuruluşuyla birlikte ortaya çıkan önemli sorunlardan biri de, üye devletierin ülkeleri üzerinde curekli gSrevle yerleseeek yabancı asker! kuwetlerln ve bu kuvveUere bagh Usilerin hukuki statülerinin düzenleomesiydi. «Kuzey Atlanttk Anlasmasına taraf devletler arasında, kuvvetlerinin statüsüce dair sözlesme» (kısaltılmıs olarak NATO Kuvvetleri Sözleşmesi) adını tasıyan belge, 9 Nisan 1949 günü bu amacla imzalandı ve yürürlüğe konuldu. Söztesmenin VTI'nd madd'esinde, üike devletiyle gönderen dev. letin yargı yetkileri aynntılanyla belirtilmekte ve bu arada «resmî vazifenln ifası dolayısiyle bir fiil veya ihmalden mütevrllit snclar» s5z konusu 1958 Se$la görev ilişkisi Kuvvetleri Sözleşmesinde, ışlenen «suç» ile «resmt vazife» arasındaki ilışkıyi kurmaya ve bu hususta kesin karan almaya yetkilı makamın hangısı olduğunu belırten bir hüküm yoktur ve kanımızca, olması gerekli de değildir. Bir suçun görevle ilgısı olup olmadığını. suçun görev dolayısiyle ve görev sırasında işlenlp ıslenmediğinl en iyi takdîr etmek durumunda olan makam, şüphesiz, eanığın bağlı bulunduğu kuvvetın komutanlığıdır. Ancak, yabancı bir devletin komutanlığının bu konudaki takdlr ve karannın, her çeşit denetimin dışında kalamıyacagı ve kesin sayılamıyacağı da «üphesızdir. Çünkü, bir devletin ülkesi üzerinde yargı yetkisini kullanma bakkı, devletin egemenligine bağlıdır, egemenligin doğal sonucudur. Yabancı bir devletin bu ülke flzerinde, sınırlı ve belirli hallerde, yar NATO Y Başbakana gore de kapitülâsyon Temrauı 1956 günfl, TB MM'nden, her yönünrfen kusurlu, yanlış, sakat bir kanun geçerek yürürlüBe eirivor NATO Kuvvetleri Sözleşmesi'ndeki «resmî vazife» kavramını alabildijine genisleten ve yozlaştıran 6816 savılı bu kanun aynı zamanda «vazife hnsnsunnn tavinine mfıteallik esa«lsr(ın) rönderen devlet fle Tflrkiye Cnmhnriveti Hükfimetl arasında tesbit» olunacajhnt Bngörmektevdi t*te bu hükme davanılarak, TC Dısisleri BakanhSı üe ABD*nin Ankara'daW BGvükelciligi arasında, 28 Temuz 1956 güniî nota değısimi voluyla bir anlasma yapılmıs ve bu anlasma TBMM'nden eecirilmeksizin, hattâ Re«m! Gazetede yayitnlanmaksızın yürürlüfe konulmustur. O zaman yürürlülrtekl 1924 Anavasasma temelden aykın olarak yaptlan bu «sözde» anla«mamn özü şudur ki: «ABD askert knvretlerinin Tflrkive'de mensnp oldnhlan makami f«eal eden en vfik«ek dereeeli ratın lmza«ını hâvl resmî bir ve«ikads flflln vazlfe dolayısivle veva vaıîfe sıramnda i«lendifi bildirilditi takdirde bn hüsns TBrk adlî makamlsn tarafından kabnl edilecektlr.* t«te sayın Ba«bakanın «millî raenfaatlerimtze en nygnn neticeyi saS'amak Hakflmetimize nasin olmnstnn diye sö»"ınfl ettiSi Görev Belgesi Anl»«masi bu 1956 Anlaşmasınm y''rıi alan anlasmadtr. a anlajma ile gerçekten ulusal eıkarlanmıza en uygtm sonueun saglanıo «aSIsnmsd'lSını ve anlajmada kapîtülâ«von niteliBinde herhangi bfr hflkme ver vertlmlş olun elmrdıtını. bir ytndan 16 Na oldu? ısisleri Bakanı Çağlayangil'in TBMM Bütçe Komisyonunda, 6 Ocak 1968 günü, imzalanmıs oldugunu âdeta müjde verircesine açıkladığı ve sayın Basbakanın da, basın toplantısmda «göreT belgesi anlaşması konnsnnda d» millî menfaatlerimize en nyırnn neticevi sa(lamak Hükumetimize nasip otmnstur» diye övündüğü bu anlasma, eskisine oranla. ne yenilik getirmistirî Gerek Disisleri Bakanmm gerekse Basbakanın. Görev Belgesi Anlasması'nın getirdîği en belli baslı yenilik olarak öne sürdükleri husus, «Türk Genelknrmay Başkanlı(ına, aksine delil ve emareler bnlnndn^n takdirde, gBrev beltresini reddetme hakkı(nın) tanınmıs» olmasıdır. Anlasmanın getirdiği e» belli baslı .yenilik bu ise, flzülerek sSyîemek zorundayız kı, bu yenilik, işin gerçek nlteliginde hicblr deSlsiklik yanmayan, tamamen göstennelik, Turk mahkemelerinln yargı yetkislnin yabancı blr iradeve baglandıgı yolundaü çok hakh eleçtirileri önlemek ve kamuoyunu yanıltmak amacma ySnelmis bir politika ovtınu kanısını uyandtrmaHadır. Gerçekten de, nota degislmi yoluyla yapılan bu anlasmanın, esHsinden biçfmsel bakımdan farVı. tektîf notarmn ABD BövökelcniSîntlen gelmesi, kabul nota«inm TC Dı$İsleri BaVanının fmzasını tasr mandır. 1956 dg, Türk mah D CifccceC 3ot6cut TEŞEKKUR S DERVIŞ ÇELIKTASm VEFATI DOLAYISIYLA CENAZE MERAŞÎMİNE İŞTİRAK EDEN, ÇELENK GÖNDEREN. MEKTUP, TELEFON, TELGRAF İLE VE EVLERİMİZE KADAR TEŞRİF ETMEK SURKTİYLE, ACIMIZI PAYLAŞARAK, BİZLERİ TESELLİ ETMEK LÛTFUNDA BULUNUP, YAKIN ALÂKALARINI SAMİMİYETLE İZHAR EDEN KADİRŞİNAS, DOST VE YAKIN NLARIMIZA; VE MERHUMA, SON ANLARINA KADAR DEVAMLI OLARAK BÜYÜK BÎR İHTİMAM GÖSTERMİŞ BULUNAN Dr. HÜSEYİN YENER VE PROF. Dr. FERHAN BERKER'E EN DERİN MİNNET VE ŞÜKRAN HİSLERİMİZİ ARZEDERİZ. EŞt VE KARDEŞLERİ Yüdız: 146/2818 Yüksek MOhendis N*TO ülkelerindeki hikâyesi u veni anlasma ile. gSrev HMgelerinin «difer NATO memleketlerindeki tatblkata g5re verileceği ve bn R YARIN • YENtSİNtN GETtRDfĞt ı B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear