26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
fiAHİFE DÖRT înış. öğle üserl fcBşfcün tapılan açıltr ve Omer Lutii Efendi'nin «kuzgunî sıyah eşı Kadife Hanımefendi» kapıda görünıirmüş. Bahçıvan kapının önün de el pençe divan durur ve arkasında üç dört süt gibi beyaz halayıkla Kadife Hanımefendi sokağa çıkarmış. Kadife hanımın uzerinde ipekli bir yeldirme, kırmızı oymalı bir namaz bezi, kollarmda bilezik, kulakla nnda kiipe, parmaklarında yüzükler ve Şefkat Nişanı hUmayununun birinci rütbesi olurmuş. Kadife hanımefendi ağır adım larla o r n r T i n n Çilehanedeki büyük servi ağacına kadar yünir ve ağacın altında hazırlanan kürsüye çıkar otururmuş. Hademeler de Kadife hanımın srkasına dizüirler ve bayram baş larmış. Bu sıralarda karşı sırtlardan topladıkları çiçeklerle süslerini tamamlayan Zenciler de sallana sallana, çalkalana çal kalana kürsünün bulunduğu yere gelirler ve Kadife hanımı selâmladıktan sonra yemeğe otururlarmış. Yemekten sonra da rakslar başlarmış. Raksta başannın en önemli şartı vücut güzelliğiymiş. Oyunlardan sonra Kadife hanımefendi Zencilere hediyeler dağıtır ve bayram böylece sona erermis. Semih Mümtaz «Aman Yarabblm, hâlâ hatırlanm, ne gulgule idi o..» diyor. 13 Mart 1970 CUMHUBİYET SIYAH AFRIKA ülkelerindeki geleneksel torenler arasında bir karşılaştırma yapüdığı zaman ilginç sonuçlara vanlacaktır. Eski Zenci torenleri içinde üzerinde en çok dunılan tören öküz bayramıdır (1). Bu bayra mı kutlamak için bir zamanlar Zenciler Istanbul'da, İzmir'de, Manisa'da ve Bergama'da çeşit li törenler düzenlerlermiş. Bu bayram genellıkle Hidrellez'den sonra güller açmsya başlaymca kutlanırmış. îzmir'deki Zenciler bunun için sokaklarda davullar çalar, kapı kapı dolaşarak zenginlerden para toplarlamuş. Hayvan almaya yetecek kadar para toplanınca Zenciler bununla iki keçi ve bir öküz alırlar ve bir Pazar günü Abbas Ağa tarlasında veya Salih Dede'de bu keçileri keSerek «Arap aşı» denen bir yemek hazarlarlarmış. Ondan sonraki ilk Cuma gttnü öküzün kesilmesine sıra gelirmiş. Zenciler önce öküztl süsler ler, davul ve kabak çalarak hay vanı sokak sokak dolaştınrlar, sonra da Bekir Ağa'da, Bayram yerinde, bir su başında öküzü keserlermiş. Hayvanın derisi bu rada yuzuldükten sonra bütün bayram alayı Yapıcıoğlu'na gehrmiş, yemek orada pişirllırmiş. Et pişince hayvanın bir bu du, ttnemli kisilere dcğıtıhnak üzere bir kenara aynlır, etin ge ri kalan kısmı da orada, bep bir arada yenirmiş. Topuz Bizde zenci bavramlan OSMANLI Imparatorluğu za manında Türkiye'ye getinlen ZencUer burada uzun süre kendi geleneklerini devam etUrmislerdir. BugUn Siyah Afrika ülkelerindeki Zencı bayramlan ve animlst torenleriyle bizdeki eski Zenci bayramları karşüaştuıklığı zaman arada bü yük benzerlikler gonllür. Hele animistlerde ban buyük ruhlara olan saygıyı belirtmek için düzerüenen kurban torenleriyle bizdeki Zenci bayramlan arasın da büyük yakınlıklar vardır. Zenciler Afriica'da kuUandıklan sazlara ve tamtamlara benzer sazları burada da yapmaya başlanuşlar, bunlara da ya «ganga» denmiştir, ya kabak, ya da darbuka. Bu eski bayramlarla Habeşistan, Sudan ve Orta Afrika O ÇİLEHANE'DE ZENCİ BAYRAMI Çilehane bayramıdır. Semih Mümtaz S. nin anlattığına gore eskiden Istanbul"un Zencıleri Usküdar'da Çilehanede toplanır larmış (2). Haremağalan, harem deki bacılar, halayıklar, susamcı kadınlar, yollarda kabak çalıp şarkı soyleyerek para toplayan «Araplar» sabahm erken saatlerinde Çilehane'nin çevresindeki tepelere dağılarak çiçek toplarlarmış. Semıh Mümtaz Zencilerin bu çiçeklerle başları na çelenkler, bellerine kemerler, kulaklanna küpeler, kollanna bilezikler, bacaklanna püsküller taktıklanm, aynca karabaş çiçeklerini de bohçalara doldurup başlannda taşıdıklannı ve o sırada hep Zenci turkilleri söylediklerini anlatıyor. O zamanlarda Çılehane'de eski Şeyhülislâmlardan Bodrumî ö mer Lütfi Efendi'nin köşkü var Zenciler, Osmanlı İmparatorluğn İçinde uzun «fire kendi türlü törenlerle aralanndakl mistik bağı yaşatmışlardır. feleneklerinl surdürmüsler, ÇIRPICI ÇAYIRI, KÂĞITHANE, VELİEFENDİ... B İZDEKİ eski Zenci bayramlanndan btrl de tstanbul ge lenekleri arasında görülen MC1İİCO<?O||İU KonuveresimAYHAN BAŞOĞLU Q£f|( S U LTAN 0AI4VUMKİ YÜRÜ fcjpCB. S DİŞİ BONB ERMED Muhtar Alus da eski Istanbul'un yaşantısını beürten yazüannda bu Zenci bayramlannı uzun uzun anlatmıştır. Sermed Muhtar'a göre Mayısın başında Istanbul' da Zencilerin toplandıklan yprler şuralarıdır: Usküdar'da Çilehane tepesi, Istanbul yakasında Bayrampasa, Veliefendi, Çır pıcı çayırlan, Okmeydanl ve Kâğıthane. Sermed Muhtar bu bayramı şöyle anlatıyor (3): «Arap bacılann Rumî Mayısın birinde kendilerine mahsus gün leri bir çeşit bavramlan rardı. O gfin bacılann kolbasılan, ym nl âmirleri durumunda olan kimseler, sveneleri toplar, ark» lanna takar, kırlan boylsrlar, çayırlara yayılırlar, zevk ve sefa, âhenk başlardı. Çalfüan darbuka, zilsiz «ganga» denen, demirden, simit şeklinde fistfl halkalı. bSyiicek bir çemberdi. Bu çemberler birbirlerlne vurnl dukça halkalar sesler çıkanr re tempo rururdu. Araplar değirml olup yere oturnrlar, önce kolbaşlan tuttnrur, ardından mâiycti ona nyar, hep bir ağızdan, kendilerine mah sus Zenci türkülerine baslayarak curcunaya koyulurlardı: Lali lalılali, ari dungo Kurinin bubi, ari dungo Şimdim tino, ari dundo.. (4) Böyle bir seyrmna knru knroya gidilmez ya, kuzu, yalancı dolma, helva gibi yemekler, tür lü tfirltt yemişler kabve takım lan da götürürlerdi. Yemekler tıka basa veriştirilir, yemişler yenir kahveler içilir, çayırlar çl menler iizerinde yuvarlanılır, taklaklar. kahkahalar atılır, vfne türkfiler, fasıllar geçUirdi. Arab bacılann böyle mtutyyen KÜnleri oldu^ıı âlemce malum. Herkes seyrine kosar, nzaktan temaşa ederdi. Aralanna yabancı kimseyi almazlardı. Biraz vak lasacak ol, ak eözler e%inden fırlar, koca dudaklar acılır, otuz iki diş gıcırdar.. Köfürün bi nl bir paraya..» DEFİNE TAL;P ARAYDIN 39 Celâl oturdu. Yanuu toprağa verdi. «Keşke gelirken iyice bir su içseydim» dedi kendi kendine. Muhtar da bağda; kurdu. Sigara sarmağa başladı. Hadi bakalım «rslanlar, dedi. Göreyim sizi. Çabuk bulun defineyi. Bulun da bizi burada fazla bekletıneyin. Üjür tnüyüz dersin? Yok yavu. Üîünür mü? Ne gözel hava bak•uıa. CelAl kilimi palto gibi omuzuna örttfl. îyi ki yerler ıslak değiL He. Şansnmz iyi gidiyor hadi bakalım. îbijin Aliye Çoban Hüsük de asağıda bir yere oturdular. Hem definecileri, hem muhtarla Celâli görebiliyorlardı. Üç grup sacayağı olmuşlar. dı. Befıneciler öbürlerinin farkında değüdi. Muhtarla Celâl de yalnız definecileri biliyor, anlan göz lüyorlardı. Aliyle Hüsük ise, hem definecileri, hem muhtargili görüyorlardı. Bir onlara, bir öbürlerine bakıyor, ne yapacaklannı merakla koğuşturuyorlardı. Hüsük arka arkaya sigara içiyordu. Kaç gün dür sigarasızlıktan imanı gevremişti. Şimdi bulmustu hazın, birbirine ekliyordu. Kim onlar? dedi. Anhyabildin mi? Ali düjündü, söylese miydi acaba? He, dedi? Benzettim biraz. Muhtar elllm. Muhtar raı? Hüsük iyice yere T»ttı. Gidelim öyleyse oğul. Bizi görmesin burada. Yok emmi yok. O değil korkma. Benzettim emme değil. Muhtar ne arasın burada? Onım Vıçında pireler ucuyor îimdi. Sen vatmana bak. QSt uyu ju arkada. Bulununca ben sana hsbor ederim. Yanasır baçımızı aluız. Hüsük gitmedi. Avucuna sakladığı sigaradan duman çekti. Üff „ diye bıraktı. Seyit Aliyle Yirik Habip çukurun lçine girmişlerdi. Birisi kazıyor, öbürü atıyordu. Büyük ta fin altını oTuyorlardı. Osman yukardan feneri tutuyordu. Ula bura defme anyacak yere benzemiyor emme hadi hayırhsı, dedi. Belli değil, diye yanıtladı Seylt Efe. BelU olmaz o. Ummadıgın yerden çıkar bu mübarek. DoSrulup soluklandı. Şiradiden yoruhnuştu. Şu tası bî devirebilsek çöyle. Bi görsek bakalım, altında ne var? Yoruldun mu? Ver kazmayı. Feneri çukurun içine indirdi. Yok, olmadı. îyi görünmüyor. Şu kıyıya koy. Oraya koydu. Modul Osman kazmaya başladı. Habip geride toprağı dışan atıyordu. Aman ileri a t îki i? olmasın. Seyit tasın Cstüne çıktı. İleri geri baktı. Vay nAmussuz! Ne bSyük taş koymuşlar yavu. Bunun altından muhakkak bi mezar çıkacak göreceksiniz. Bilmem. Pek benzemiyor emme... Tabi benzemez kardaşım. Aradan kaç bin sene geçmis. Kolay mı? Sence yığma toprak mı bu? Elbet Cık. Yığma topraga benzemiyor. Kis baksana. Çorak da ondan. Birbirine geçmiş iyice. Hele tu tasuı altmı kaz! Osman kazmayı tatın altına yan yan vuruyordu. «Hıh!> diyordu her vuru?ta. Muhtar Uerdeki tepenin üstünde habire fısldıyordu, Ha yavTum, ha maşşallah.. Kazm ha! Aman yavas ol, duymasmlar. Duymazlar korkma. Onlar şimdi definenin atefine dalmıjlar ki, burada top atsan duymazlar. Celâl yere uzanmı», başım dirseğine dayamıy» tı Bu duruşta ne kadar kaldı bilmem, uykusu geldi. Gözleri yumubnağa başladı. Ben biraz uyuyacağım muhtar, dedi Nöbet tutalım. Bir saat sonra kaldır, sen yat. Olur olur, uyu. Ben beklerim. Celâl kilimi sırtma iyic» çekti. Yüzü koytm devTildi. Uyumağa başladı. Muhtar ayağa kalkıp baktı, «Naha dürzüler. Biri görür diye hiç korktufc» lan yok. Kazm bakalım kazm. Bulun hazineyi. bulun da bölüşelim.» Biraz sonra oturdu. Arkasını dönüp yeni bir sigara yaktı. «Kazın ha. Kann da bulun.» « Ula yeğen benim uykum geldi, dedi Hüsük. Yorulmuşum ki bugün, kötü olmuşum. Istersen sen uyu emmi. Ben gözetlerim. Bulununca habar «t ha! Ederim emmi. Kel Hüsük geriye devrildi. Yorgun bedeninl toprağa verip uyudu. Zor nefes alıyordu. Karısüc sesler çıkıyordu boğazmdan. tbişin Ali gözünü kırpmadan bakıyordu. Sıra ile bir muhtara, bir definecilere.. Gecenin karanlığında muhtar urun bir taş gibi görünüyordu. Ara sıra yanm sigara atesi tarkediliyordu. Avucunda sakhyordu belli ki, ama gene de görünüyordu. «Vay muhtar emmi vay, dedu Demek sen d« bizim gibi hanra konacaksm. Onun için bekliyorsun. îyL Bekle bakahm. Ama boja bekleme ••kın.» Definecilere baktı. Yirik Habip dısan çıkmı* feneri tutuyordu. «Ula hadi kayın peder olasıca. Ben senin Fadimeyi çok severim. İyi yavuklu olurum ona. Valla olurum. Hele su defineyi bulursan, deyme keyflm*. Uyy» Arzulu arzulu gerindL Haz içindeydl Gece ilerliyordu. Kazma kürek sesinden baska ses yoktu ortalıkta. Modul Osman, Seyit Ali, Yirik Habip habire çalışıyorlardı. Durmak bilmiyorlardı. Yorulmuşlar, terlemislerdi. Seyit Ali kazma elinde dikildi, Ula esldnin dürzüleri, dedi. Bu koca tası n« diye korsunuz buraya? tflahıraız kesildi be, öff I Gel Osman, al ;unu kardaş. tçimizde en genç sensin. Hadi. Osman küreği duvara dayadı. Kazmaya yapıftı yeniden. Taşm altmı kazmaya başladı. Seyit Ali feneri bir o tarafa, bir bu taraia tuU tu. Tamam, dedi. Az kaldı. Aman tetik dur Osman. Hemen yana çekil. Habip sen de çabuk at fcardasım o toprağı. Bakın şimdi ne çıkacak altından. Sıkı durun ha! Alunlan görünce bağırmak yok. Muhtar ayağa kalku. Bir ikiadm» gitü, Hadi bakalım, dedi kendi kendine. Sonra CeIft.ll uyandırdı, Celâl! diye fısıldadı. Celâl efendi! Kalk kardaş. Bak define şimdi bulunacak gayri. Celâl doğruldu, Sahi mi? Ne zaman? Yavaş ol. Taş devrilecek. Altından define çıkacak. Öyle dediler. îkisi de doğruldu, bakmağa başladılar. tbişin Ali de ayakteydı. Hüsük emmiyi hatır. ladı, Emmi, emmi! Hişt, kalk hele! Hıı... diyerek doğruldu Hüsük. Ne var. bulundu mu? Şimdi bulunacak bak. Uykusu geçiverdi. Dizinin üstüne doğruldu, bakmağa başladı. Hani ya? Bekle. ET/VCZ I/l AO 1İFFANY JONES OÖNEME KAOAC OOOÎJ (1) Bak: Pertev N. Boratav. Les Noirs dans le Folklore Tnrc et le Folklore des Noirs de Turquie, Journal de İ3 Soci#te des Africanistes. Tome XVIII, 1958. (2) Semih Mümtaz S., Tarîhlmizde Hayâl Ohnuş Hakikatler, Hîlmi Kitabevi, 194S Sayfa 147. (3) tstanbul Ansiklopedisi, Cflt 3, Bak: Arab Halayıklar, Arab Bacılar, sayfa 951. (4) Bunun eski bir Pöl türküsO olduğu samlmaktadır. PöUer Orta Afrika Sndan bölgelerinde yasarlar. YARIN: BİZDEKt ZENCt tNANÇLARI I LA N BETKOZ ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİGÎNDEN : Dosya No: 969/724 Dâvacı Cemalettin Keten vekıli Av. Cemil Yavaş tarafından dâvah îstanbul Belediyesi aleyhine açılan kayıt iptah ve tescil dâvasının yapılmakta bulunan muhakemesinde : Dâva konusu, Beykoz Yahköy 66 pafta, 441 ada 44 parsel sayılı gayrimenkulün M.K. nun 639. madd'esi gereğince müruru zamanla iktisabından bahisle tescili talep edildiğinden, bahsi geçen gayrimenkulde hak iddia edenlerin vesikalanyla birlikte iiç ay zarfında mahkememıze müracaatlan veya bir vekil göndermeleri ve durusmanm 29/4/970 günü saat 10'a muallak bulunduğu ilân olunur. (Basın: 1504/2444) İLÂN GARTH Ardeşen Devlet Orman Kereste Fabrikası MüdUrlüğünden Parti Parti No: Adedi Cins ve Kalitesi MerkantU Kısa Boy Kayın 12 III. S. Nor. Boy Kayın K. 34567 IlI.Sınıf Kısa boy 8.9,10,11,12,13.14 IV.Sınıf Fınnlı 15191718 IV.Sımf Fınnsız 1920212223 Iskarta Kayın K. 24252627 Ufak Mal Normal Boy 28 ilâ 32 Ufak Mal Kısa Boy 33 Uâ 40 IlI.Sınıf Kayın Parke 1 Stanrfart dışı IV. Smıf 3345 Miktan M3. Adet 13894 97.381 12009 267J78 38796 342.792 22370 21&622 7515 189521 6900 173.407 141917 237.183 384380 314.461 724.65 M2. 65826 384702 5027.10 M2. Mnhammen Bedel 650,00 525,00 425,00 300,00 245,00 175,00 300,00 240,00 15.00 10,00 Temioatı 4017,00 10522,00 11295,00 4920,00 3483.00 2278,00 5340,00 5881,00 815,00 3770,00 Türk Donanma Cemiyeti bağış kabulüııe başladı Turk Donanma Cemtyetl İstanbul tl Merke7i. T'jrk Donanmasınm eüçlendirilmesine yardımcı olmak isteyecek «aym vatandaşlanmızın ve mlllî m'ipsseselerimlzin bagıs'arını aşağıdaki adreste kabule oaflamıçtır: Şişli, Osmanbcy, Meîrntiyet IMahallesl. Ebe Kın Sokak Valde Apartmanı D '11. Telefon: 46 85 58 Cumtauriyct 2437 52681,00 40 Parti kayın kereste yekunu : 1840.545 M3. 5 Parti kayın Parke yekunu : 5751.75 M2. N o t : IV. Sınıf Fınnlı kayın kerestelerln Muh. Bedelinden V»20 IV.Sınıf Fınnlanmamı? kayın kerestelerin Muh. Bedelinden %30 Iskarta kayın kerestenin Muhammen Bedelinden %30 Ufak Mal Nörmal ve Kısa Boylardan da %40 tndirim yapılmıştır. 1 Fabrikamız deposunda mevcut yukanda mOfredatı yazıh 40 psrti kayın kerestefl«5 parH kayın parl»e peşin bedelli olarak açık artırma suretiyle satışa çıkanlmıştır. 2 Satış 20/3/1970 tarlhine rastlayan Cuma günü saat 14.00'te Fabrika MütfOrlügünde toplanacak Komftyon huzurunda yapılaeaktır. 3 Satışa alt şartname ve eb'at listelerl Orman Orünlerl Sanayil Genel Mfidflrlflğünde Trabzon Orman Başmüdürlüğünde, Ankara, tstanbul, tzmlr, Erzurum Orman tsletme Müdürlüklerinde, Borçka, Akkuş Kereste Fabrikalan ile Fabrikamızda gSruleMlir. 4 Temlnıt mektubu vereceklerin bankalardan alacaklan temisat mektuplannın limit dahfllnde olması, limitsiz mektuplann kabul edilmiyecegini, 0 Taliplilerin belirli gün ve »aatte teminat makbuzlan ile birllkt* Komisyon» müracaatlan ilân olunur. (Basın: 11960/2432)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear