Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFE DÖRT IM l»te. Ner^e. Ben de bllml>om ne %akte dek zabıtanın onünden kaçacayımı. Esgerlik biteli bi bafta oluyo. Param salmadı. Evden de gelmedi para. ToUayamadıIs herhal. Eıger ooağındaki arkadaşlar otubes gayme toplamıslar aralarında. Almak istemedim, içimden gelmedi ama lorla verdiler. Bu parayla Arapkir'e varabilirdim ama eve hiçbir ş«v almadan, çocnğiıma, kanma iki metiro basma, pazen tedarik etmeden nasıl gidem? Elimi kolomiı sallava sallaya. Otnz bes gayme ile bunlan aldım iste. Esklden yapmıştım aııcık, Malaiya'da. Üç beş guruş kazanınca, bikaç metiro basma alınca gitçem Arapgir'e, 8 Şubat 1970 CTJMHURÎtlT Hamallann, işportacılann dünyası «fstanbul'un orta yeri sinema; Orhan Veli KANIK GaripUğim, mahzunlnğum duyurmayın anama.» t M İSTANBUL sokaklarırda adım başına bır işportacıyla ya da hamalla karsılaşılır. Sırtında semeri, ıkı büklum bır hamal. Belediye zabıtasım kollayan, zabıta gerçekten gelıyorsa tablasını iirtlayıp kosuşan işportacılar. Her an karşılaşılan goruntıi tucfur işte. Fotoğraf makinasının objektıfıni ayarlayıp bu «görüntü»yü yakalamak için aceîenin, çabanın hiç mi hiç gerefi yok. Bu sokak, bu cadde değılse bile obur sokakta nasü oisa karşılaşırsınız. Sınırlardan koskoca otomobîl bile hokus pokus marifetiyle kaçmlırken, her tur kaçak cşya A MAHMUT ALPTEKIN BİTLİLER ÖZLERİNÎN akı sararmış gıbı. Yuzü de baltnurau sanki Hasan'ın. Sarılık hastalığı geçırmiş olmalı bu yakınlarda. Yalnızca üzüntuden, sılasına donememekten olmaz bu kadan. Fakat etkisinın olacağı da kesindir kanısındayım. Sultanahmet alanında hippılerden geçilmıyor. Hemen hepsinin gıysısi kotü. Hasan, sattığı şeyleri gösteTiyor onlara. Aldırmıyorlar hiç. «Yaramaz» anlamına olumsuz ışaretler yapıyorlar. Hasan Duymaz, «Çok tuhaf» bulduğunu belırtlyor «bitll»leri. (Aynen bövle soylüyor. Hippi sozunü «bitli» olarak karsılamakta. Soylenişınden ol=a gerek. Oysa Hıppılerın hiçbir seje aldırdıkları yok. Onlar kendi âlemlerinde. Istanbul'u, dunyanın en rahat şehrı kabul ettikleri tum davranışlanndan belli. Yanımızdan geçen birıne sordum, îngılizce; «Niçin lstanbnl'u tercih ettiklerini?» «tstanbol îvi î fstanbol very good! tstanbol çok, pek çok iyl!» dedi Adı, Jack Dewey'miş. Avustralyahymış Hasan Duymaz'ı işporta^ıyla, sıla ozlemıyle, zabıta korkusuyla orada bırakarak Sirkecıye doğnı yürüyorum. Dudaklanrad'a Ziya Osman'm mısralan : «Garip îstanbul'nmun tfirkflsfi Her sabah o tramvay, otomobil gürültüsü, Herkesin bir türlü isi, . Araba sfirficfisfi, sokak süpürncüsüj» Ne var ki şimdı tramvay yok Istanbul'da. Kaldırılan tramvaylann çoğunu Ambarlı'da denize yakın bır yere >ığdılar. Denıze gırenler içın kabin olarak kullanılacağını gazetelerde okumu'tuk. T merikan pazannda açık açık satıhrken su ışportacılan kovalayan ilgılıler çok komık oluyor doğrusu. Hoş, buna kırk yıllık blüler bile gulüyor ya zaten. Malatya'mn Arapkir'inden Hasan Duymazia işte böyle bır zabıtadan «kaçma olayundan sonra koıuıştuk. Nasıl kaçtığını gordum. Butün gun böyle misiniz? Kaç kere kaçıyorsun gunde ve nereye kadar surecek bu kaçma ışı? Şaşırdı bunlan soruşuma. Hasan, gencecık bir adam. Askerlığini henuz bıtırmiş. Şaşırmasına saşırdı ama konuştu jine de. Sen de onlardan mınn yoksa, beyim? Onlardansan acı bana. Hani olur ya belkim sıvıl mivll gıyinmişdirsin. «Onlardan» olmadığıma zor inandınyorum Hasan'ı. Ohh! Ben de sandım ki beğim, essahdan onnardansın. Eyi, eyi yüreğime sn serpildi. Derin bir soluk ahyor Arapkirli Hasan. tki, uç muşteriye çatal iğne, bıçak, jılet sattıktan sonra konuşmasını surdurüyor: Gfinde ne kadar kaçtığımı bilemem ki. Ben defim elli, sen de yüz. Yukand"aki sorulanmı maksath olarak sormadığımı, sadece kendisiyle sohbet etmek istediğimi ekledim. Ir.andı. Bu kadar şuphecı olması ıçın kımbılır neler çekraiş, ne kalleşlıkler görmüştü? Sultanahmet alanmdaki ulu çınarlann dıbn dejdık. Bır oğleden sonraydı. Ve saat: 14 17. Nereye kadar kaçacağımı sordnn, değel mi, beyim? Sovleyim onu da. Bn sabah Fatibte açtım isportayı. Aba Fatih'ten Snltanahmet'e dek kaçıyom. Bnradan Eminönft'ne inip TJnkapan'dan tekrar Fatib'e gidcem. Çfinkfi orada kalıyom. Zabıta gelirse gene kaçacam. Oraya vanncaya akşam olnr lati. Baska çare yok. Nereye kadar kaçacaksın demekle «yer»i kastetmedim. Ne zamana kadar kaçacaksın boyle zabıtayı görünce? Ne \ akte dek sıirecek bu iş? Haa, öjle mi didin sen? Bakma sen bana. Fek dilim dönmez ince konusmaya da. Aklım da irmez ya. Sözün ge 6 Konuveresim 9AITAHA BİZİ NB HÂLE AYHAN BAŞOGLU I Q[J^ SULTAN Istanbui'da bir yagmur yagrmayagörsün... Elektrikier soner, sular kesilir, telefonlar bozulur, en kotusü yollar bataklıga doner... Bu durumda iş çöpçülere düşecektir... Supürmekle bitecek gibi değlldir pislik... Çöpçünün karnı da aldıgı üç otnz parayla doyacak gibi değil... Ama ne yapsm zavallı gurbetçi?» (Fotoğraf: Selçuk AYBATAR) aflaması, viyaklamiı bile vaa. Efkârlı bir zamanıroa rasladı. Sevdim, tuttam bi kere. Blz bi şeyi sevdik mi bi kere, bi daha bırakmayız, beğ. lera veriyolar elime. îki de çoçuk vaa evde. Nasıl geçinirim ben bu parayla? Tüz lera kıra verdikten sonra? Zeytinbarnnnda otnruyornz. Gecekondn iste. Elettirik var ama sn yok. Gomsunnn bağçesindeki emme basma tnlnmbadan alıyok suyn. Anladım Memet Efendi. Senin durumundaki çoju >urttaş avnı çeyı soylemekte. Bizim gibisi yoktnr beğ. Şn ıradıyoyu almak için tam ıki yıl para biriktirdim. Çay, kahve içmedim; cıgaramı kestim. Hemi de knllanılmıs olarak aldım. Daha ne diyem, beğ? En çok uzüldüğüm de çocuklaa ilk mektabı bitiriyo nerdeyse. Nasıl okntnrnm ben onnarı? N'olnr Devlatımız olatıyorum O'na. Avustralya ya da Kanada'ya da gidebıleceğıni soyluyorum. Bır seviniyor ki Delice Memet. Düşlere dalıyor. Sanki yann hareket edıvereceğıni sanıyor garıp. (Blr vıze, pasaport işlemınin bir hafta, on gun sürdügünü bilmiyor daha. Bilmemesi daha ıyı. Bu kadar derdıne bir de bu eklenıp hörguç ustüne hörgüç olmasın.) Viranşehırli Delice Memet a« tını dehleyip arabasını Ayasofva'va doğru tıngır mıngır goturdü. Kımilerl Anadolu'ytı, Anadolu gerçeğıni Kadıköy'den başka bir koy (!) gormeden yazmaya kalktı. Onların aklına en uzak köy denınce Kadıköy gelırdı. Masa bası atmasyonu yam. Kimileri de Istanbul'un dışına hiç mi hiç çıkamadılar. Surlann içi yetti onlara Onlar için varsa yoksa Istanbuldu her şey. «Dostlar çflnahl vebali boynnmuza öyle lök gibi otnrmng kalmıfiz tstarıbnl'a • Bir rfirlfl atlayıp kalemin sırtına Üsküdar'ı aşamamısız Zeybeğini oynamı«, Zeynebini söylemiş • Horonnnu tepmisis Anadola'nnn • Halayını çekmisiz ama . Çilesini çekmeye yanasmanusiz^ (1) <1) B. R. Eyflbofln. J>Çrç GÜNÛ EĞİLİM T ÎÇTEN, bu sağduyu J çerçevesindeki açıklamasını da duyunca bır begenıyorum kı Delice Memet'ı. Zaten bızım halkımızm oldum olası şure, san'ata eğilımi olduğunu oteden ben bılırız. Sozun kısası san'atçı bır ulusuz bız. Halk turkulenmızdekı, mânilerımızdekı derinlik, ıçten sojleyış bunun en kesın kanıtıdır Rahathktan «bunalan>lara, ge çım zorluğu çekmecfiklerı içın canı sıkılanlara hiç olmazsa Delice Memet'inkme benzer bır merak. bir ahşkanhk salık vermek yararlı olur kanısındajız. Rahatın. keyfın, geçımın yerınde ki bdyle zevkle muzik dınleyebıliyorsun. Memet Efendi, geçım sıkıntısı çekiyor musun dıye sormak gereksi? olur her halde, ne dersin? Belbet. efendi. öyle de{el mi ya? Biz çöpçüler şn tstanbul'n temizleriz gece gündfiz. Kimse de çıkıp siz ne yapıyorsannz. nasıl eeçiniyorsnnnz diye sormaz. Bölesine möhüm bi is yapıyomz sözde. Biz çöpçüler çalısmasak, yerleri süpürmesek, nasıl yörfinür, nasıl gezilir bn yollarda? Elini vicdanına ko da söle, beğ. Al, bnnuiîla geçin diye üç yüz elli B BİR ÇÖPÇÜ IZ HİÇ Batı müziğine meraklı supurgecı gordunuz mu? Ne yalan sovleyeyım ben o gune dek gormemiştim. Ama bır hıkâyede resım yapmağa meraklı bır supurgecı okumuştum. Yanılmıvorsam yeni hıkâyecilerımızden Tahsin Yucel'in olacak. Sıgara paketlerine, volda bulduğu kâğıtlara, küçük cep defterıne resimler çızen b;r Beledıve supurgecısı. Karsısındakı mınareye, ağaca bır akça bulut tfolayıp, yaptığı resimde bu gorüntuyu olduğu gibi, bir güzel çizemediğı ıçin üzülen, hayıflanan bır kişioğlu. Fakat ne olursa olsun, resımde; bır delice bulut minareye ya da bır ağaca muhakkak dolanmış durumda olacak Herkesm bır merakı var, Beledıye supürjrecisinin de resım merakı ovle. Ne demişler? Zevklerle, renkler tartısılmaz. öyle değil mi ama? Kanşmak kimin ne haddine. S ÜÇ BİN LİRA lYAH, gur bıyıklan vardı çopçü Memet'ın. Bıyıklanm çığnıyordu durmadan. Belkl farkında bile değıldi bunun. Alamanya'da çöpçülere çok gıymat virirlermiş, beğ. öle sölediler. Sen de dnydnn mnacep? Başımla cfoğruladım söyledıgıni. Yasım otnz sekiz. Acep alırlar mı ki beni de? Üç bin lera virirlermi* çöpçülere btlem. Sen bilmiyon mu, beğ? Bu konuda yaş durumunu bılmedığımi, bunu öğrenmek için îş ve Işçl Bulma Kurumuna başvurması gereküğını an S YARIN: İSTANBUL'UN ORTA YERİ DIŞI BOND TİFFANY JOıVES 'jr*£ BASAP Belediye süpürgecısı Memet Delice, çöp arabasını Yerebatan'm yakımndaki boş alanın kıyısmda durdurdu. Kendisi de arabanın yanındakı bır taşın üstüne oturuvermışti Üstüne oturduğu, Bizans'tan kalma bir taştı belki de. Batı mıizığine eğilimli Memet Delice'vle bu sigara molası esnasında konuştum. Transıstdrlü radyosundan bir Batı Avrupa istasyonunun Hafif Batı Muzığı programını dinliyordu. Epe>ce şaşırdım. Hele kulağını radyodan hiç ayırmadığım gbrdükçe bu merakh çopçuye iyıce şaştım. Tabandaki halk ıçin oldukça tuhaf bir zevk. Az rastlanan bir olay. Hele so\Iu sosyete hanımları, beyleri ıçın eşı bulunmaz bir komedi dogrusu. Gorseler, duvsalar gulmekten kırılırlardı her halde Süpürgeci Memet, b'r vandan da tabakasını çıkarmış sıgarasım sarıyor. Bi de sana saram mi, beğ? dıve soruyor. Başımla «evet» ısaretı yapıyorum. Karsıhkh sigaralar.mızı tçıyoruz. Memet Efendı, nereden geldi bu Batı Muzıği zevkı? diyorum. Sorma, beğ. Herkez bi seyden haz dnvar iste. Biz de bu sâvur sesinden hoslaniTonız. Bi tnhaflık mi vaa bnnda? Razılan da vaa ki hani «zfippe» diyolla bana. «Bi süpürreci de vüksek müzik dinler mi hiç» diyola. Ben de aldırmıvon hiç. Kızdırvolla beni akıllannca. Dnymnyon bile ben onnan. tsime bakıyom. Iradıyoda her dalçayı çevirip bn sesler nerden çıkarsa orarı dinliyom. Hep vabancı i^tasyoniarı mı dınlersin' Hemen düğme'inı çevirtfı radyonun Gercekten î^tanbul Radjosu Batı MÜ7iği yayınlanna başlamıstı Son zamanlarda bizim radyolarımız da Batı'dan daha az ver vermiyorlardı hani Batı MUziği yavınlanna. Memet Efendi de farkında bunun. Too, bef. Bizim ıradyolar da çok çalıvola ?arl bn givnr mnzütfnl. Bizim ıradıyolan da dinnerim ben. Peki, niye sevıyorsun bu müziği? Ne bllem ben? Sevlyom <ste! Toksam bizim gibllere ya 10 Bırden aklına geldi, «gömü bulacağım herhalde? Aman, aramalı bari Tam zamanı. Guz geldi mi zatı bızim koylü define arar. Kazmayı kapar yürür kır. lara. Kimısi bulur, kimisi bulamaz. Kimisi bulur, bulduğunu saklar. Bak Yarbay dayıya? Dunyalığı doğrultmuş. Kimse bilmez ne bulduğunu. Bulmadım der ama yalan. Bal gibi bulmuş. Zengin, belli iste. Allah bızım de yüzümüze güler belki. Rüyam. da gordüğum paralan buluverse™ îki çuval dolu para.. Bu fakırlik canımıza tak dedi. Kurtar Allah r gayn, ku tar' îstersen sababa dek dua ederim, namaz kılarım Ben senin en sâdık kulunum. Şu köyde namazına niyazına benden düşkün adam yok. En erken ben kalkanm, sabaha dek Kur'an okurum, dua ederim. Çoluğum çocuğum da.» Demın kızının yaptığını düşundü. Başını iki yana salladı <Ah hınzır kız ah! Sen de anana çek tın. Uyku deymce canını verirsin. Uyku nedir? Az bir uyku yeter adama. Otur dua e t Kur'an oku. Bundan gozel şey mi .or dünyada?» Geldi mindere diz çöktü, gene okumağa başla. dı. «Boyuk AUahım. Göster kerametini. Rüyamdakı paralan yolla. Ben sana kurban olurum. Nasıl dersen oyle j apanm. Ben senin en dindar kulunum. Su koyde yok benim gibi bir müslüman. Eli havada. d.li duada... Uykuyu muykuyu yitirmij. Enuzu bılââ. > Bıldıği dualan âyetleri arka arkaya tekrar okumağa başladı Kansı yatnuştl. Bir aralık sesini duy. du. ama duvmazdan geldi. «Gene başladı rıbarasıca, dedi kendı kendine Okuya okuya incelecek de gbğe uçacak » Basırı vorganın altma soktu, tekrar uyudu Yınk Habip bir zaman sonra ağırlastı, se<=ı yavaşladı Ba^ı öne düştü. Uyuyor ama, okumavı da bırakmıyordu. Tövbe çekmek aklına geldi. «Tovbe Yarabbi, tövbe .. Tövbe... Tov ..• Sedıre duştu, uvuyakaldı. Bır uyandı ki ortaiık mmış Namaz zamanı geçm'' Nerdeyse gıin doğacak. Hav Allah' diverek sıçradı. Gördün mfi olanı' Tuh! Kalk kız! Karısıyla kızı aynı anda doğruldular Bsş Brtülerini düzelttiler. Yatakları kaldırtfılar. Küçük oğlanın üstü açılmıjtı. Asiye kadın onu örttıi Yırik Habıp tekrar abdest alıp geldi. Sıvanmış kollarını iftdirirken, Namazı geçirdik. dedi. Burda kılayım bari. Bırinız eşekleri yemleyin çabuk! Bugun odunlan «atıp geleyiru de... Yarın (başını salladı) eömü anyacağım. Eve hızır uğradı bu gece. Bosuna değil. Bunda bir iş var Var, boşuna tîegil. Allah! Allahı ekber... Elini kulaklarma götürüp namaza durdu. Dualara alışkın sesiyle gene sesli sesli okumağa başladı. Asıye kadın eşekleri yemlemeğe giderken, ! Ocağı yak Fad ne, dedi Çorba kaynatalım. Boban pazara gldecek. Çabuk ol yavrum Fadıme onbe«;inde. esmer, dumduz vuzlfl hır TAL;P APAYDIN koydu. Altını ateşledi. Eğılıp üflemeğe başladı. Yınk Habıp namazı bıtınnce, Ya Allah .. diye mırıldandı. Oturup ço« raplarını gıymeğe başladı. Bır yandan gece saydığı paralan düşönüyordu. Gumuş para mıvdı onlar acaba' Ak ak liralardı. Ne de çoktu ki, çuvahn bırinden öbürune sayıyordu tkısı da yan olmustu. Her sayışta tıngırtısmı duyuyordu. Hızır Aleyhisselâm ak sakalıyle karşıya bağdaş kurmuş, gülümseyerek bakıyordu Bır de başını salhyordu ağır ağır. Ama hiçbir şey söylemiyordu. «Keşke bitırinceye kadar uyanmasaydık Ne ettik bız, tühl Var bunda bır ıs canım. Dur hakalım ne?» Derıne kaçmış gozlenyle sağa sola bakındı. Uzun uzun düsündu. Kırçık sakalını sıvazîadı. Fazla uzun değıldi sakalı On • onbeş gunluktü. Sergerden kara kaplı kitabı aldı, gene oku* mağa başladı öne arkaya sallanarak okuyordu. Yuzü bugün ıyıce soluktu Asiye kadın geldi, ocagın başına oturup çorbayı kanştırmağa başladı. Sen sofrayı kur, dedi kıza. Çabuk ol. Dışarıda gün doğmuştu. Evler golgelennl uzatmıslardı bu yana. Kaldırın gayri sunlan. Kalkın ulen' Kalkın da öküzü inegi sıSıra sflrün hadı' önce Amet uyandı Yedi yaşında, gems dişli, ufak tefek bır çocuktu Pantolonuyla yat* mıştı. Kalktı doğruca dışan elttı. Sen de kalk Mustafa! Hedi oğlum Bak a*an kalktı O daha küçüktu Tatlı bir şev ver gıbı agzırı saklattı Sonra so\lendı «seyırt la seyjrt, tavuk kaçtı » Ne tavuğu ulen, kalk! Ablası ustundekı vorganı çekıp aldı Mustafa gene uyanamadı Bacaklarını karnıra çekip uyumaSa devam etti Bası yastıkta değıldi. Anası baktı; Bırak kız, dedi Uyusun o, bırak. Yirık Habip okumayı kesti, Susun be! diye çıkıştı genye. Bız ne edıyoruz burada' Kulağımın dibmde dır dır dır Daha söyliyecekti. kendlnl tuttu. KaldıŞı yerden tekrar okumağa başladı Sanki hiç bağırmamıştı, öyle değışıverdi sesl Bıraz sonra kitabı kapattı Ulen, dedi. Hiç adam olacagımz yok sizın. Şurada oturmuş Kur'an okuyoruı. Dır dır edılir mi kulağımın dıbinde? Dürzünün kızıl Adam ol bıraz. Kemiğıni kirarım sonra, bak! Fadîmeya sBylüyordu. O hiç cevap vermedi. Yüzü dflmdüzdü Sessizca lşine d^vam etti. Sofrayı kurdu. Amet yüzünC yıkamı? gelmişti. Ana, dedi öküzü ineği talayım mı7 Sa! ya sal Ne duruyon* öğlen oldu. Eşekleriî 5EEUVEM ıçıN SJ " PARA OX [ŞTEBJM.. IZ BÜTÜM Dl @AYLAK MUSA X AMA . 8İB OAUA •ye "N ' SENl' «SÖaÜESE $'J VEUBı B£ PENA >4iR^CAs 3ıP DAP£ 3E.UO VEKİI BıR. >/ <3IKII s6yı£, |S v/EEİE. V MÎSTİ 's BLÖP yiuPMlŞ. GlV PALTONU <3E.LiyO ı : 11 • ? • » @