Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Roma sefahatinin karanlık dünyası 1AZTLARIMI2TN başından berl göstermege çahstıgımu gibi, sinema, bugün 75 lık ömrünün en soyhı blr dömini yaşamftktadır. Hergün nyanın 4 bir taraönda mılnlarca inaanı k&ranlık bir saıdaki beyaz perdeye bağlayan zyıiımiTnn sanatı, sınema düntlıü (Andre Barinin deytlyle «Bu yenl ışıkgölge dini») cünun, etkıslnln büyüilüğUı bugun her garn<mH»rı ç o k vraınış, lnsanlan yalruz eğıdirmekten, insan'ın üüyük. maktadır. Lais Bunuel, son fll ya gtrişmi$se de, arkasında bir ruvenının 20. yüzyıklaki aşami «Saaun yolu La voie lacavuç entellektUel'den başka asına yardımcı olmaya dogru tö» de gerçeküstü blr anlatmıkimseyl bul&maz olmuştur... la, çağlan, zamanlan, mekânla LşarıU bir dönuş yapmıştır» n blrbirine kanştırarak gerçeKÖTÜMSER ğer yandan sincmamn, kişi& arayan 2 gezgtnin (Paul Fran : sabjbl büyük ustalan, sinekeur ve Laurent Terzien) yoladakl yenl akıınlara pek kaFELLİNİ'NİN culuğu boyunca amansız bır dın maksırın kişılıklerının gelıtaslaması ve eleştırisi yapmak •nınl izlemeğe ve kişisel strtltadır ylne... 6u ustalardan çok İYİMSERLİĞİ nlerlnl yaşamağa devam etektedirler. ömegin, blr HHc daha genç olmakla birlikte baslıbasına bir ekolün kurucusu >cfc, geçen aylarda piyasaya çı trNÜMÜZ slnemasının en olan Jean • Lnc Godard ise, sim son fılmi «Topaz» da, bllıMşllik sahibi ustalanndan nemanın bütün klâsik, organik m. akademık özelhklerinl blr Feülni'nin «Satiricon» unu ve ticarî kurallanru altüst eden >z daha ortaya koyan sUrükleseyrederkense, tnsanın bütün bir cins «anticinema» yapm& önyargüanndan, alhinsel, dınci blr casusluk serüveni sun Sanat ve folklorun sinemadaki yeri B S sel ve toplumsal değerlerinden sıynlması gerekmektedır. Neron'un çağdaşı ve mabeyincısi Petrone'nln (M.ö. I. yüzyıl) eskl Roma'nın aşk ve sefahat do lu yaşamını veren Unlu esennl kendıstne göre uygularken, Fel lini, tarihsel blr dokümantasyona gltmeyi gereksU saymıs, Tannsız, ınançsus blr dünyada, kendi deyimiyle «uygsruğınm sonuna gelroiş ve yenl ımıciıeler bekleyen bir ulusun tasviri» ni, gerçekdüş kanşımı gorüntülenn birbirini iziediği dışavurumcu (expressıoniste) bir anlatımia ortaya Koyan, ursumcu güzellıkte bir devşür yaratrtnştı.. Fellini'nin daha önce yaptıft ve günüroüzün maddî değerler üstime kurulu dvtayasmı ve ahlâkî değerlerden uzak yaşamını eleştirdiğl «TatU hayat La dolce vita» ile bütün leştırlldiğinde, «Satiricon» tıaınbaşka bır anlam kazanıyor ve doruğuna ulaşan her uygarlığm blr düşüşü oldogunu natırlatıyordu. Ancak, Felllnı'nin film haktnnda yaptıgı b!r konuşmadaki: «Çöküş, blr yeniden doğuşun (Renaissance) kaçınılmaz şartıdır» sözü, bUyük sinemacımn «Satiricon» un getırdlğl o en kötümser ha'.a için de bıle sonuç olarak iyımser kaldığını ortaya koymaktadır.. SİNEMA'NIN ÖNEM KAZANAN ROLÜ Konuv e r e sim: AYHAN BAŞOĞLU İ TUHft CASUSU sarmaşdoUav oÎ6u\atr\ Dunua onifi. ın ddu " " * ÖTLECE sinema, blr yandan, bzellıteJe geri kalrnış ülkeler ve «3. dunya ülkeleri» nin kişilık ve dunya gorüşü sahibi bilinçli sinemacılannın elınde, tükelerini daha iyl bir duzeye erıştırmek içın mucadelede etkisi gunbegün artan bir araç olmak yoluna glrmiş, diğer yandan da toplumsal oV sun, kişisel olsun, şimdiye dek tabu sayılan konu ve sorunlara gbzüpeklikle el atma yoluna gir miştir. «Filoıoflar dtinyayı değişik biçimlerde açıklaraaktan başka blrşey yapmadılar. Oysa şimdi önemli olan, onu değiştirmekttr» sozü, bugün artık tümüyle sanatçıyı da kapsamaktadır. Sinema, bır yandan belgesel biçünde dunya yüzünde meydana gelen bütun önemli olaylan yennde tespıt etmekte, dığer yandan çeşıtli sorunlan ortaya atarak saman zaman bunlara çözumler önermektedir. Bir takım çözümler getirmeyen bir sinema bıle, bozuk styasal düzenlerde ezılen insanlan, siyasal cinayetleri, adlt hatalan, tutuculugu, hoşgörüsüzlUğU, sefaleti, açiıgı, savaşı, ırkçı davranışlan uyuşturucu maddelerden cinsı sapıklığa toplumiardakl her türlü bozukluklan «teşhlr» etmek suretiyle önemli bir iş yapmıs olmaktadır. ÜnİU beîge sinemacısı Joris tvens' ln, 70 yastnda kamerasını sırtlayarak Vietnam'a gidip «17. paralel» fılmıni çekmesi, gerçekten dı^ündürucü ve etküeyicidir. Gerl kalmış ülkeler de, çeşıth sorunlara ve güçlüklere rağmen, devrlm mücadelesinin sinemacı veya sinemacılarını er veya geç ortaya çıkarmaktadırlar. Brezılyanın Glauber Rocha'sının yanı sıra, İran'ın Gülistani, Hindistan'ın Satyajit Ray"!, Mısır'ın Tusuf Şahln ve Hüseyin Kemal'i. Senegal'in Oa man Serabeh'i, tspanya'nın Reguelro'su, Berlanga ve Bardem'i, Arjantin'in Torre Nilson'u, Pakistan'ın Munshi Dil'i vardır... Bütun bu ulkelerde yapılan sinema tartışmalan, şaşılacak bır bıçımde bırbinni andurnaktadır. Aşağıdakı sozler, birkaç ay önce UNESCO aracılığıyla Beyrut'ta düzenlenen bir sinema semînertr» kntılan «Le nouvel observateur» dergisi yazan Jean • Louis Bory'ye aıttir... Birlncl fotoğraf: Gerl kalmış ülkelerin sinema ustalan, ülkelerinin somnlannı dile getiren filmler yaparken ulusal değerlerinden yola çıkarak büyuk bir errenselll^e kavuşan yapıtlar ortaya koymaktadırlar. İşte bu ustalann en başarilılanndan biri olan Hintli yönetmen Satyajit Ray'ın «Apn'nun Dünyası» filminden bir sahne... Diğer fotoğrraflar: ttalyan yönetmenl Federico Fellini, son filmi «Satiricon» da, ahlâk değrerletlni yitirmi?, maddî değrerlere tapan bir toplumnn çokuntüsunü yine kendine ozsru düşselşiirsel bir anlatımla verirken. ça&ımız dünyası için de belli bir kotümserlip ortaya koyuyordu. Resimde Fellini'nin bu filmde yarattıği Neron'un çılgın Romasuıdan tipler görülüyor... DEFINE Çıkan Kısmın Özetr nfi TAL;P APAYDIN GBrekH köyünden dört kişl, dafdan kestiklerl odnnn eşeklere yüklemişler, ert«sl gün kasabanın pazanna götürüp satacaklar. Birbirlerine takılarak, şakalaşarak, küfürle karifik linar ederek asafı do*ru inerlerken, Içlerinden biri Gakköylülerden bir gmpun çıka^eldiği seklinde bir baber atar ortaya. özeliikle tbişin Ali çok korkar, kaçmağ* yeltenir. Sonra baberin asılsız oldngn anlasılır Yine birbirlerlne takılarak yoİ3 devam ederler. Rastladıklan Ballıbaba tekkesinin önünde fatiha okurlar. Derken Modfil Osmanla Seyit Ali arasında define konusu açüır. Başlarlar bu konuda hararetle konusmafa. 3 Kemiğini kıranm ha! Lejini sererim valla, Alçak! Ben gideyiın dagda odun keseyim, sen de burada nbar uyu. Kadın karşılık vennedi. Basmın örtüsünii düzelterek katırın obür yanına geçti. Yük ağdırmasın diye altından tuttu. Kattf kafayı diknu», yükün yıkılmasuıı bekliyordu. Seyit Ali urganı çBaJü. S«merbx halkasından kurtardı, Gel bu yana, dedi. Tut! Çek demeden çekme. öbür yanm iplerini çözdü. Çek hadi! tkisi birden çektiler. Katırın iki yanmdan odunlar gürültüyle duştuler yere. Katır ajTÜclarını sakındı Sonra yürüyıip çıktı odunlann arasından. Tamam. Yığ şöyle duvarın dibine! Kadm yılgm yılgm baktı, Satmaya mı götureceksin? diye sordu. Evde hiç odun yok. Seyıt Ali kızdı, Karışpıa! Gıt bayırlardın çırpı topl». Çırpı dayanıyor mu? Getiriyorum ıki gün gitmıyor. Ha bunu evde yakıverseydik. Ekmek edılecek. Çamaşır jruğulacak. Seyıt Ali dinlemedi. Urganlan topluyordu. Semerın kaşına bağladı, Çek hayvanı ahıra, dedi. Onün« ot ver biraz. Şunu da sandığa koy. Tabancayı kayışından çıkanp merdivene bıraktı. Köy Içine doğru agır ağır yürüdü. YOzü düşünceliydi. Ah dinine yandığım, biraz para olsa bUlyorum yapacaglmı ben. Şu köyün altmı Üstü ne getıreceğim. Aranmadık yerini bırakmıyacağım. Hep hazineleri bulacağım. Bir küp dolusu altın. Corc ehbabnnın dediği antika eşvalar. Kap kacak, heykel... Hepsi biiım toprakta. Efflme gel de »u kdylüye anlat. Vç kişiyi kandır da tak peşine. Gelmcz dürzüler. <Öyle bir Sey olsaydı şimdiye çoktan bulunurdu. der çıkarlar. Bulunur he! Aramaz. san bulunur...> Elini arka'ma ^Şladı. Köyün içine doğru yokuş yukan agır a5ır yürüyordu. Muhtann köşeyi dönünce baktı. dükkâmn önünde birkaç kişi dikiliyordu. Moriul Osman da oradaydı. İki eşeğin yükünü ne çabuk vıkıp eelmişti hemen? Bugün bir sevınclivdi b\ı Modul Osman. Ne olmuştu acaba? Odundan ge'irken de bö'yleydi. Habire konuşuyordu bakın. Bir yerden eline para mı geçmişti? Yoksa iyi bir habar mı duymujtu? Neyin neslydi? Usulca yanaşro kulak kabarttı. Tütünden fılân konuşuyorlardı. «Demek millet tütün parasını »lacak. Bız de alacagız biraz emme kaç para? Borcvımuza bile kapataıat. Tüccardan avans aldık. Dükkâna borç ettik. Tütünden bize yarar yok. Hiç beklemiyeîim botuna.» «Hark tü!» diye tOkürdü yer«. Sonra çiğnedl üzerini. Öbürleri dönüp baktüar. • Ne o Seyit, nerdeydin bugün, görünmedin? Modul Osman, Dedim ya la, birlikte odun» gittik. Gakkövlüler görmedi mi? Cık. Görseler ne olacak? Döverler ha! TopVanır çSkerltr bajınıza. Sıkı mı? Kaç kişiydiniı? Vardık üç dört ki?i. tyl. Korkm«dın.ı demtkt Yarm patâra mı? ULUSALLIK VE EVRENSELLİK DİŞİ BOND PÖNER MB2 V/ILÜÇ. OİBBJ2.... RTADOGU ve Asya Ü T kelerinde sinema ve tiyatronun durumu, geleneksel sanat biçimleri, plâstik ve görüntü sanatlan ile olan ttiflkileri ve bunların çerçevesinde kazanabilecekleri yeni ifade şeküleri üzerinde konuştuk. Hemen bütün ülkelerin temsil edildiği bir toplantı idi bıı .. Pakistan sineması, Asya ülkelerindeki gelenekse! gölge oyunlan, «nö» ve «kabuki» tiyatro biçimlerl, sinema • TV ilişkilerl, Mısır sineması, Hint klâsiklert nin sinemaya uyarlanması, vs, her şey honnşuldu Ulusal yabancı kültür ilişkileri. sinema ve genel olarak sanatın bağımlı (engagi) olmast» Ama en hararetll tartı?mal»r, «tolklor» konusunda oldu... Bu. «geleneksel kültür» le eş anlamda raı idi? Hindistan, «hayır» dedi.« Tunus, karşı geldi.. Japonya, Hindistan'la birleşti. Deney. İer karşüastmldı, filmler kıyaslandı... Folklor'nn ulusal ve halkçı bir dayanışma aracı olması sonınuna değinildı. Folklor'da «fosilleşme», kalıplaşma tehlikesi yok mnydu? Geçen vıl Cezayîr'deki Afrika ülkelerl sinema şenliğinde tartısüan ayni temalardi bunlar.j ome. MJM ÛÛ.K1 O VUOJOUU >OE£UM WİUİE: BU TE.K V aA£LAAWflK Y& USULU TIFFANY JONES QUNU OMUTMA GARTH Göruldügü gibi, sorunıar, blzde de birkaç yıldır slnema üzerinde kopan tartışmalardan hiç de farklı değıîdir... Tek fark, hemen bütün bu ülkelerin, bütün bu tartışmalardan birtakım sonuçlar çıkararak birtakım sozü edılmeğe değer filmler yapan, ulusallıktan hareket ederek evrensel olabi'eıı bir smemayı meydana koyabilen gerçek sinemacılarını bulmuş olmasına karsılık, Türk sineması run henüz bu süred tamamlayamamış olmasıdır. Bu durumun nedenlerl çeşitlldlr ve ayn bir yazı serisınde mceıenm»ğe değer. SON I . Bakalım. Belli değil. Gelsene şöyle azıcılc.ı Gaziyi kıyıya doğru çekü. Hısımı olurdu Elini omuzuna koydu. Para var mı biraz? Bi hayırh iîün var, para lâzım. Neymiş o? Hayrola? Sen boşver. Para soruyorum. Para?.. Gazi düşündü. Ne işi olabüirdi? Ne edecekU parayı? " " Ne kadar lâzım? *• ^ e kadar varsa. Elli, yüz... Yakuıda öderhn. Büyük bir para geçecek elime. Nerden? Gene define m\ yoksa? Sen neydiyon canım? Parayı vermeye bak. Yok valla hısun. Ne arasın bende para? Hınzırlık etme la. Sonra pişman olursun. Fazlasivle Bdiyeceğim paranı. Ödersin canım, biliyorum. Emme yok n« edeyim? Var, biliyorum ben. Şu katırı sattırma bana Gel bir yüz lıra ver de, sonra iki yüz lira vereyim. Ne? Yüz lira mı? Ula yuz llram olsa ben yüz kere takla atarım jurada. Ne anyor benda yuz lira? Seyit All, Gazi'nin yüzüne baktı. Ya'an Söylüyordu dürzü. Gözlerini kaçınyordu habire. Ula halamoğlu. dedi. Hısımımsın. Sonra pisman olursun bak. Ben yakmda define bulacağım. Seni de görarüm. Ama şimdl para lâzım. Ne yapacaksın? Sana ne? Lâzım... Masrafı var blrax. Gaz' düsündü. Yüzü kumazdı. Nerede arayaeaksın? Seyit Ali omuzlanm taüdırdı. Soylemem. Para korsan, ortak olursak «8y« lerim. Yok ya\nı. Deli mlyto ben? Git Uto«. Seyıt Ali kızdı, Pekl. Sen biUrsln. «Dürzü! diye sdylendi Içinden. Dökülekalsıa senin gibi hısım Yüzüne baVayoruı da hısun diyonız. Eşşek herif!» Yürüyüp gitü. Dükkâna girsin mi girmesin ml, bllemedl 5nce. Ayakları yavafladı. Açık kapıdan içerl baktı, Bır iki kişi gaz tenekelerine oturmuş konuşuyorlardı. Birisi ayakta ahşveriş edlyordu. Dükkincı Celâl kendınl gördü ama gdrmezden geldl. cDürzü. Sen de az dürzü değilsin ha. Sanki paran kalacak bizde » Içeri girmedi. Ağır ağır yürüdü yukan mahalleye dogru. •Tütün biras para ediverse, dedi kendi kendine. Fazladan bir yüz lira kalıverse, yeter. Yetmez emme »en yeter say. Yanuna bir iki arkadaş daha bulurum. Onlar da yüzer llra katarsa, tamam. Kazma kürek, fener. Dinamit... Gec» çalışılacak övle ya? Gizli İJ bu. Kimsenin haban olmayacak. Bir küp dolusu altuı. Çuvallara doldurulup eetirilecek. Yemin edilecek kimseye söylemiveceğiz diye. Aramızda kardaş payı bC'»ce» ğiz. Herkes kendi hakkma razı olacak. Sonra ne isterse öyle yapar. Ben durmam gayri buralarda. Bağlasan durmam. Ver elinl Burea... Bursa'da askerlik yapmi|ım ki, ta«mı toprağmı bilirim. Ka» palı çarşısını, Ulu Camlslnl. Altanlan bozdururum hirer ikişer. Altı kahve, üstü vr bir y«r alırun. Eve otururum, kahveyl kiraya verirlm. Ondaa sonra gel keyfim gel.» Tüh be! Biraz para bulabilsek.» /VİUALLA . . . Ğ6L0ÎM, tstanbnl Aslire 4. Ticaret Mahkemesl Başkanlığından, x 968/493 Tas. Ha. Esnaf Kredi Bankası A Ş. vekili tarafından, Basın Reklâm Matbaacılık Koll Şti. Çetin Even ve Ortaklan üe Mahmut Even aleyhlerine açümış bulunan 57.500 lıralık alacak dâvasmın yapümakta olan duruşması sırasında; Dâvalılardan Basın Reklâm Matbaacılık Koll. ŞtL Çetin Even ve Ort. Cağaloğlu, Haatahsinbey Sokak Açıkgoz Handa iştigal etmekte iken bu yerı terk ettiği posta meşnıhatmdan ve zabıta tahkücattndan anlaşılmakla dâva arzuhali ve dâvetiyenin ilânen tebliğine karar verilmiş olduğundan, durugma için tâyın olunan 24/2/1970 günü saat 14.30 da mahkemede hazır bulunması veya bir vekil göndermesi ak• H«M^ h.vmnrto tmvar. kararı ittihaz ve tebliS olu« İLÂN İ L  N tstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesl Başkanugından: 9(58/492 Tas. Ha. Esnaf Kredi Bankası A.Ş. vekili tarafından,l Basın Reklâm Matbaacılık KolL ŞtL Çetin Even ve Ortagı, 2 Mahmut Even, 3 Saadettin Gürsesli, 4 Çetin Even aleyhlerine açılmış bulunan 62.000 liralık alacak dâvasmın yapümalıta olan duruşması sırasında; Dâvalılardan Basın Reklâm Matbaaaük Koll Şti. Çetin Even ve Ortağı, Cağaloğlu, Haatahsinbey Sokak Açıkgöz Handa iştigal etmekte İken bu yeri terk ettigi posta meşruhatından ve zabıta tahkıkatmdan anlaşümakla dâva arzuhali ve dâvetiyenin ilânen tebliğine karar verilmiştir. Duruştna için tâyin olunan 10/3/1970 günü saat 14.30 da mahkemeVıir vptil eröndprmpci oVei