26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
[4 Cumhuriyet SANAT EDEBİYAT KASIM 1970 araiilltt 1950 kuşagının önde gelen şairlerinden Kemal özer, «Güz Başlangıeına 13 Değişik Giriş» başhğı altıncfa topladığı yeni şiirlerini, yedi yıllık bir susuş •döncminin ardından yaymladı. (Teni Edeblyat, Ekim 1970, SaSn 12) Bir «disiplin»in şairidir Kemal özer. Usta bir bıçımcidır. Gül Yordamı (1959), ölü Bir Yaı (1960), Tutsak Kan (1963) kitaplannda topladığı şiirleri incelendiğinde, ilk plânda, titiz bir işçilik, sağlam ve yıkılmaz sanısım uyano"ıran ve klâsik şiirimizle de dengelenen biçımsel bir yapı hemen kendismi açığa vurur. Serbest vezinle yazdığı şiirlerinde bıle bu «sekli» yapı, ağırlığım duyurur. Bu hıçimsel kurgunun altında ise naiv bir içprık, deneclı bir «rotizm. kendi=ıni kolayhkla ele vermeyen bir huzun, karmaşa ve yıkılmışhk yatar. »Şurlermde, uzak çağrışımlarm izınde yurümekle çözulebilecek gızli bir butunluk kaygısı sezılır.» Biçim olarak şiırımn koklerıni geleneğm özsuyundan besleyen özer. temalarını da bu ozsuvun sınırladığı dereylerle işaretler: «Kalırsa bir daf giizelliği kalır bir ağit kalır ozandan çünkü bütün dizeler çiplaktır çapraz asılmıştır omuzlara tfifekler taaknz bir giinün ardından» Kemal özet'in s on şiirleri de jlk plânda bu genel çerçeve dışında değil. Siirlerm hemen hepsi, o biçimsel dıç yapısı yafiında, tema bakımmdan yer yer eski şiirlerinin izlerini taşıvor. Fakat duyarhğı daha yetkinleşmiç, biçımselliğın sınırlan daha aşılmış ve yaşantıdan gelen 6*eneylerin daha ağırlık ka2anmış olduğu da gorulüyor. Ayrıca yer yer toplumcu şıire yönelen bir soyleyişin. halkçı ve insancıl bir duyarlığın ipuçlarını taşımasıyla da dikkatleri çekiyor. Kemal özer"in şıire donmesi sevındirici bir olaydır. Ozellıkle yedi yıl şıir yazmayan bir şairm kaldığı yerden daha ıleri bir duyarlıkla, daha yetkın bir soyleyışle yeniden ortaya çıkması çok önemlıdir. HALKA SATGI Sabahattirt Evübofelu, avdınlarımız açısından «halk» kavramı üzerinde duruyor. (Teni Vfuklar, Ekim 1970. Sayı 221) Bazı aydınlanmız için halkın îaygıdeğer bir varkk olmadığını. onlara gore butun ıyılik, guzellık ve ileriliklerin hep yukandan, akıllı bir azınlıktan geldiğini belirttıkten sonra. bövle duşünenlerin iyi nıyetli bir zorbalık düzenı kursalar bıle, bu duzenin kotü niyetli bir zorbalığa dönuşeceğıni, boylece halkı sömürenlerin halkı hor görmelerıne bir şey denemıyeceğini ileri surüyor ve gerçekten halktan yana olanları, halkı sömüruden kurtarmaya çalışanları halka saygıya çağırıyor. Halktan geldiği sanılan kotülüklerin çoğunun aslında yukanlardan, mutlu bir azınlıktan halka aşılandığır.ı örnekier ve özdeyişlerle saptadıktan sonra; «Ama oy avcılarının halka yaranma çabaları bu saygıyia kariftınlmamalı. Onların yarandıklan zatfn halk değil, halkın suluklerıdır. Seçilsin seçılmesin, en guzel düzenin halkla birlikte, halka dayanarak, halka guvenerek kuru'ıacağıra inanan, halka seclenrr.ekten yılr"?yan politıkacı ise gerçek demokrasinin tek güvenıhr >özciisüdür; çünkü seçimlere kızıp, halktan umudu kes'p kestirme yollara sapanlar ister ıstemez haiklan da, haktan rfa kopacaklardır» dİ3'erek. «Halktan ve haktan kopanın^a, halkın ve hakkın hizmetinde işı ne?» sorusunu vurguluyor. KISA .. KISA... • VAKLIK (Ekim 1970. Payı 757) • Avhan Sarıismailo§lu, edebıyatta yozlaşma sorunu üzermde duruvor. Edebiyatım;zda halk kültür ve sanatına eğılme çabalarının tarihsel gelişimini kısaca saptadıktan sonra, bugünkü sanatımızın kayrıaemın içimizde olduğunu belirtiyor, yaharıcı VE ithal edilmiş kültürden nlusal ve evrensel öze sahip bir sanatın doğamıyacağını ileri surüyor. • DOST (Ekim 1970, Sayı 72) Ahmet Oktay, kavram kargaşalığım ele alarak, ulusallık, yereysellik, ulkesellik üzerinde yorumlarda bulunuyor. Son giinlerde bu kavramlarm tehlikeli bir şekilde kullanıldığını, özellikle ulusallık tezini savunanların üçbe? yıl içinde bilmeden. şovenizme, faşirme kayacakların: belirtiyor. • SOTtT (Ekim 1970. Sayı 29) : Fahir Onger, Behçet Necatigil'in kişiliği uzerine yoniTnlar eetirivor. Uzun bir ya Aziz Nesin anlatıyor Antidemokratik davranışları. her türlii haksızlığı. söraürü düzenini, dikta heveslilerini ince mizahı ile iğneleyen Aziz Nesin'in bütün iktidarlardan çekmediği kalmadı. Aziz Nesinin vaktiyle uyarmak istediklerinin bir kısmı ya iktidardan düştü. ya da kendilerini Yassıada'da buldu. Fakat en büyük yargıc olan zaman, Aziz Nesin'in, lehine işledi. O, bugün yalnız Türkiye'de rieçil, dünyada en çok tanınan mizah yazarları arasında yer alıyor. Ünlü mizah yazarımız Azız >'esin bu yıl «ÇİÇU adlı yapıtı ile nice direnmelerden ve yıllardan sonra Turk D:l Kurumu'nun Tiyatro Odülünü aldı. Oyunları. basta Devlet Tiyatrosu oimak üzerc altı sahnede birden seyirc.ye sunuiuyor... Bu nedenle evinde ziyaret ettiğımız sanatçıya ilkin, kazandığı ödül ve tiyatro anlayışı ile ılgih sorular yoneltiyoruz : Türk Dil Kurumu yarışmasma ilk olarak mı katılıyorsunuz'.' Hayır, ilk kez değil Tulk Dn Kurumu Hikâye Yarışmasına ilk olarak 1957de bir kjtabımla katılmıştım. Ondan sonıa on üç yıldan beri aşagı yukan her yıl katüınm. Hikâye, roman ve oyun dallarında . Onüç vıldan beri katıldıgınız bu varışıııalardaki haşansızlıüınızın nedenlerini herhalde öğrenebildiniz ki, bu yıl odülö karanmanız mümkün olabildi. Gazetelerm vcya kurumlsrır. hemen nepsinin açtıkları yanşmalarda kazanarüar neden kazandıklanru, kazanamayanlar da neden kazanamadıklannı bılemezler. Ovsa bunu bılmek. yalnız ya zarlann degil, okurîarın da hakkıdır Bunun ıçm yargıcılar kuru'.u uvelerinın hepsinin gerekçelı raporlannı açıkiamaları gerekır Ne dereceye kadar dogrudur bilemem, fakat söylendıgine «o re. yargıcıîar kurulu üyelennm bir kısmı rapor bıle vermezler Sadece toplantı gunü bir araya gelırler ve bırbirlerinın ağızlarırıa bakarak karara vanrlar. Herkesm görüşü rapor halinde açıklansm. dense, böyle bir zo runluk ol&a pek çok kimse yargıcılar kurulu üyesı olmak ıstemeyecektir. Çünkü bu, bir görev alma, bir sorum yüklenme işidi'Hem de edebiyat tarıhi önünde ve zamanımızda okur yazarlar önünde .. Süphesiz bu. çok zor bir iştir. Çünkü duşunelim kı. bir yargıcılar kurulu üyesi on kez yanılmıştır. Bu meydana çıkarsa. çok kötü bir eserı birinci yapmış, ya da çok iyi bir esere derece vermemişse boyle bir yargıcılar kurulu tarıh önünde hükümlü sayılacaktır. tnızla her sevi vapmaya çalıstık En iyi büenlerimız bıle. bizım içimizde. yanı bu ka.şak edebıvatçıları içinde. yabancı dili ya rahat kcnuşamaz. ya rahat oku\amaz, bır verde aksakhk verır. Kaynaklarımız da ovledır. Onlann okuduklan okullar baskacfır. Meselâ onlardan eski edebı; atçıîarın ç^ğu askeri okullardan gelmiştır. Eskı Pasalar fılân Cumhurıvetten oncekı kufağa bakalım... Bunlar müreffeh «ınıfm çocukları. yabar.cı okullarda epılım gormuşler. Avıupa'da okumuşlsr . Yakup Kadri, Yahya Kemal. Ruşen Esıef. Hamdullah Suphi. . Bunlar hep zengin. iyi, seçkın aılelerden gelen insarlar. Şımdı bakın bu kuşağa . Yaşar Kemal, Orhan Kemal. Kemal Tahır. çoğunluğu yoksul halk smıfından gelmıs. Hattâ bırçoğu norma! eğitim ve oğrenımden gcçmemışler. Dısleıı. tırnaklarıyla bulundukları \erleri almışUr ve haklı olarak almıslar. Çünkü benim kusağım. daha önceki kusak gıbı «lptal ediyoruz». ckaldırıyoruz> falan dıye bir çaba da gostermedi. Bu çabayı eserleııyle ortaya koyd'uiat. zaman o sistemi kabul etmiyorsunuz demektir, tamam. O zaman sizın o toplumda yerinız kalmıyor. Ama demokratık derfışımız. \anı bugunku Turkiye gıbı toplumlarda sıze sistem bu hakkı tanıyor bir kere. Sistem bu hakkı tanıyınca artık o sistemın içinde ozgurluğü ancak vazarın kendı«ı belırleyebilır ve sınırlavabilir Sovyetler Bırlıği ne dıyor? «Ben so^\aii=t bir ybnetımım, anlisosyalist özgurlüğu tanımıyorum • Tamam. Sız bununla mucadeleyı, eğer antısosyalistseniz goze alabılırsiniz. Ama mucadelede venileceksınız. bu da normaldir. Şımdı Turkıye toplumunda boyle bir sey var mı? Sosvali^t mücadele yaparken si7e tanımıvorum dıyor mu bu sistem. hayır. O halcfe sız burada so«>alist mücadele de yapacaksınız, antı ?osyalıst mücadele de vaoacaksınız Her ikisı hırden yapılabilecek. Her iki tarafa da aynı özçürlütü tanıyacak Tabii Ben bu knr.uda yukarıdaıı bır s:nırlamay; doğru bulmam Haysıvetlere tcca\uz konusu mur.a. hu. basın bzgürlüğüne girtnez. Bır adamın bır adama kufretmesine gırer Ha bir adam sozlu kufur etmış, ha hır adam yazılı kufür etmı?. Bunu ba^ın yolu ile işlemekle söz yolu ile islemek aras:r.da bır ayirım yoktur. Bu. basınla ilgıli bır konu değıldır. Bu, bir hakaret konusudur. Basın özgürlüğü: basın eylemi cfemektır, edebiyat eylemı demektir. düsünce eylemı demektir. Bunun sınırı yalnız yazarın kendısindedir. Fidelio nıın zateri Selmi ANDAK İstanbul Kültür Sara>ı'nda nynanan Ludnig \an Becthoveo in «Fidelio» operası, belki geleneksel operalara ve özellikle her kesin diline ve kulağına yerlcşnvş «arya»lan içine alan. daha zijade «bel canto» türündeki oeraları izlemiş vc sevmiş olanları pek ilgilendirmemiş, hattâ s.e>irci adedıni bile düşurmuş ola'ıilır! Buna hiç ha>ret etnıemek gerekir. Çünkü. rırrnsel sanat düııyasında «bu>i.k e>er» leriıı kaderi aşağı yukan ajnı çizgivi takip etmiş. bestccilerinin «insaniık mesajı»nı vaşadıkları devirlerden çok sonralara, yüzyıllarca ötesine gotürcrek ölmezleştirmiştir. Beethoven'in ve «Fidelio.sunun da kaderi bö>le Amma biz. burada bu van etkilerı \e yankıları bir >ana bırakarak ülkemizde geçtiğimiz avın \e içinde buluııduğumuz HÜnleriu en büyük müzik olayı olarak. istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin Kültür Sarayında, Aydın Gün'iin baijarıli mizanseni \e Salzburç'un değerli yöneticilerinden Robert \\ agner"in ustalığtnda Orkestra ve (iustav Kuhn'un Koro eşlieinde oynanan Beethoven'in «Fidelio»sunu gösteririz. O\nanışın eleştirisini daha önce vazmıştık, burada tek rar yorum vapacak değiliz. Ne var ki, iıısanlığa ve toplunıa dün ra görüsü çetiren büvük saııatrıların. bazan çoğrunlukça bil<nıniş, hazan ise hilinmemiş st»7lerini veva davranışlarını işte bnylr aktiiel fırsatlarda tpkrarlamakta \arar görüvoruz. Orneçin. Beethoven'in varatıcılıği en derinden izleven ve en otunılu biçimde vorumlayaıı Rnmaiıı Kol land taralından. ciltleri asan kitaplarında izlpdicimiz hazı cümleleri kısaca helirtelim: GünümÜ7de 2«0. doğum MİdHnümünii andığırmz Beethnven'in hâtıra defterlerinin bırinde Gocthcnin ^u siizüne iiııpm verdipi gorülür: «Bir ıkıncı. bır üçüncu kuşak benı, çağda.şlanınrian uğradığım ıftıralaıdan ve lıaksızlıkîardan ıki ve üç defa kurtaracaklar.» Beethoven'in «K<«lcr» ile boğiışmaM. koskoca bir insan trajedisıdir Onun «kadcr» üzerıne sojletlıkleri sa> ısızdır. ^u sozune bakın: «Şımdı uenı kader elıne a*dı Toz duiiıanı içinde zatersız yok olmayayırn!» «Heilingeııstadt \ as.ıjetnamesı» aıllı ünlü mpktubunda Bpcthovcn'in bır cumleM ?uılur: «Mutsuz KI^I. sendj gıaı b;r nıut suz kısı buîarak tesellı buisun. Şüyie sı. butün ausal enyeüere rağmen, ou kışı. sanatçılaıın ve lâyık ınsanların sıras.na gırebilmek ıçın. kendı gucundckl nerşeyı yapınış sayılır. » Ve on n\. amansız muıarieİPden sonra. her >eıılı»nısı ba».lıba.ına hır ın^anlık vc toplum kiugasıııııı ııluııılu hır zaferı savılan bu «mutluiıığa susamıs» insan şıyle lıa\kırır: «ArtiK. ken dın ıçm deşıl. saacct başkalan ıçın bır insan olmak zoıuııdasın » IKU4 yılıntta Kprthınon hu riüşüncesinı kesınlikle şmie açıklar: «ÇoKlugunıdanben tek ısteğıın ve en büyük sevıncım başkalan ıçın nareket edebılmek olmuştur » IXIIde bu srizünü tekrarlar: tdstırap çeKen ınsanlıga ve zavallı '.nşanlaıa hızmet edebılınek ıçın. çocaklugumdanberı taşıdıSım ateş nıç bır zaman sonmedı .» Ve Beetlıovrn. nlümüne kadar bırakmadığı «ejlenı» yaratan sanatçı kişiliğini. örnek ve olumlu halk daha büvük. daha nlgun halk kitlesı ıçiıı «escrlcrinde kullandı. Buna rağmen I80K yilında «Fidelio»\u vazdıktan snnra Beethoven. vaıatıoının din leyici karşısındaki ozgürlüeünü şöyle dile jretirir ve haçınr: «Kalabaıık için vazmıyonım 1 » imma Beethoven'in «kalabahk» dediji, bütün sanatını hasrettiği «toplum» dpçildi, ınsanlar değildî. O «kalahah>mtan anlayı^sız ve hiçbir eylrmp vrineltilemivecpk belirsi7 ve olumsn?. mustaf a baydar TOPLATILAN KITAPLAR ve GAZETELER «Azizname» adlı brosürüniu niçin toplatıldı? toplatılmıs baska kitabımz var mı? Bu şekilde «Azızname», hükumetin mânevı şahsiyetıne hakaıette bulunulduğu ıddıaiiyle toplatıldı. O yuzeten ben dort ay tutuklu kaldım ve sonunria beraat ettım. Ondan sonra kitap tekrar «atışa çıktı. Bundan başka toplatılmıs dığer kıtaplarım: «Koltuk» bır ara toplatıldı. Başka toplatılmıs kıtabım yok ama. çıkardığım gazetelerın yansından çoğu toplatılmıştır Toplatılmaları da ga\ et garip olmuştur. Meselâ sabahleyin daha gazete pıyasaja çıkmadar bir eün once gızlı yollarla matbaacfan kaçırırlardı poli?ler gazeteyı. Murettipplerı yahut makinısti satın alarak Ya da Ankara'dan telefonla emır getirirler. ve gazetenin satışa çıkacağı sabah. kamvonla gelıp gazeteleri alırlarıiı DÜNYANIN ŞAİRİ NÂZIM Simdive kadar Türk üanatçılanndan hıçbiri için Nâzıtn Hikmet kadar yayın yapılmadı. Bu sonucu nasıl yorumlarsınız? Bu doğru. çok doğru. Nazım Hikmet'e \apıldığı kadar hıcbır Türk sanatçısı ıçın yavın >apılmamıştır. Hem hakkında bu kadar yazılmamış, hem de escrleri bu kadar çok yaMİmamıştır Bu. yalnız Türk sanatçıları için değil. butun Turk insar.ları için ovünülecek bır durumdur. Hattâ oyle ki, Nâzım'ı sevmese, ıdeolojisine karsı gelse bile bundan övünme payı çıkarması gerekır. Çünkü öyle bir Turk kı, butün tarihimız boyunca hıçbir edebiyatçımıza nasıp olmıyan bir başarıya ulasmıştır yaygınlığı Bu, bir defa uluslararası değer taşıdığını. sınırları tanımayan olçude buyük olduğunu ve çok beseri konuları ele aldığını gösteriyor. Üstelık de bunu çok ustalıkla ısledığini gösterıyor. Çunkü avrıca herkes bunda birliktir kı. sıirin çevirısı dünyanın en zor ısidir. Övle olduğu halde Nâzım, dünyanm sairı . Türk olarak. Türk şaırı olarak dünyanın şaırı haline gelebiliyor. Bu, haklı vanı Tutmasmdan ileri geliyor. Çok büyuk sair olusundan ileri geliyor. Şiirlerıni çok ustalıkla ıslemesinden ve yeni soluk getırmesinden ve yenılik yapms olmasından ileri geliyor. Ben öyle sanıyorum kı, bır sanatçının büyüklüğü, ona dostlarm:n büyuk demesınden ileri celmez. Yartdaşlarının onun bu> uklüğunü açıklamasından ileri gelmez. Bir sanatçıya eğer rfüşmanları da, kar.şı olduğu safın insanları bile, buyük diyorlarsa, rîeğerh dıyorlarsa, o gerçekıen buvük sanatçıdır. Işte Nazım, bunlarrian birııiir «ÇİÇU» NEYİN SEMBOLÜDÜR? ödül kazanan oyununnz «Çiçn» adını tagıyor. Oynnnnma niçin bu adı verdi|inixi sorabilir miyim? Çıçu adiı oyunum bir yalntz ]n?anın. kendinı valnız bırakma, kendı kendinı yalnızlığa hükumlu kılmas:nın dranudır. Bir yalnız adam, şışme lâstıkten bir kadını, bir canlı kadır. arkada?ı yerıne koyar ve ona Çiçu adım vcrir. Çiçu boylece bu şışme lâstik kadının ozel adı olmuş olur. Çıçu'nun tek kahramanı erkektır. Burada anlatmak ıstedığim insanın yalnızhğıdır. Asıl ıslemek istedığım tema, ınsanın nasıl yalnızlıktan kurtulabiiecefidır. Hepımız az veva çok yalnızlıktan. yalnız bırakılmaktan. kalabahk içinde \alnızhk çekmekten yakınırız. lnsanlar genellikle eşlerının, dostlarının. arkadaslarının. baskalarımn yalnızhklarını paylaşmadıkları için, kendılerı de yalrız kalmaya hükumlüdurler. Bngiine kadar yazdığınız oyunlanmzı gruplara ayırsbilir misiniz? Oyunlarımaan binnci grup. Toros Canavan türünden klasik ve natüralist gerçekçı olanlar . Ikinci grup, Düdükçülerle Fırçacılar gibi satir turunde o'an'.ar . Bır de Biraz Gelir misiniz?, Bir Şey Yap Met, Çiçu. Hadı Öldürsene Canikom, Tut Elimden Rovni gibi ayn bir tur olan tnatrolanm. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRI Sizce basın özgfirlü|ünün sınırı ne olmalıdır? Bence basın özgürlüğünün sınırını ancak vazarın kendısi çizebılır Sınırı aştı, yani baskalarınm haklarma saldırdı, haysıyetlerıne «aldırdı; bu yazar tam özgürluk ortamında zaten yası> amaz, tutunamaz. kalamaz Deli denır. sapık denir: baska turl'i olmaz. Bence basın ozgürlügunün sınırı vazarın kendisınden gelmelidır. Ancak bunu Turkive loplumu için söylüyorum. ijımdi, ozellıkle Sovyetler Bırliği'nde bazı yazarlar üzerinde basın ozgürluğu ağır bir biçımde sır.ırlanıyor. Ben bur.ıı bir olçüde doğru sayıyorum. Çünkü, o sıstemin kendısını kabul etmek ya da etmemek söz konusudur. Sosyalist sistemi kabul ederseniz, o sistem sıze antisosyalı«t ozeurlüsu tanımtvnr SimHı onu tanımadığınız ULUSAL TİYATRO Ajrı bir lür olarak nitelendirditiniı son oynnlannııda neler yapmak istediginizi açıklar mısınız? Son oyunlanmda savunduğum tez sudur : Yerel ya da boU gesel yolla ulusal sanat ve ozellıkle ulusal tiyatro kurulamaz. Çünku yerel olan her sey geçıcidır. Dıyelim ki Eyüp'te bir zamanlar oyuncakçılık çok ünlü b:r sanatmış, orada oyuncakçüar varmış. Ya da Beykoz'cTa paçacılık ünlü imiş. Şimdı örneğin Beykoz'da ünlü bir paçacı olan Şakır Efendi'nin hayatını ve sorunlarını veren bir oyun yazsa idık.bur.dan ellı yıl önce, ya da Eyüplü oyuncakçı Hakkı Dede'nin hayatını yansıtan bir oyun mevdana getirseydik kırk yıl önce, havatımızda o oyuncakçılık ve o paçacılık dönemi ve koşulları geçtiği için. bu yere! ve bolgesel oyunlar, ulusal ve sınıfsal olma niteliğini yıtırirlerdı Benim anlayışıma gore, ulusal olmak için sınıf«al olmak v« sonsuz olarak o ulıısa ozgu davranışları ortaya koymak gerekir. Bu oyunlarım. benim anlaviMma gcre ulusal ovunlardır. SINIFLARINA İHANET EDENLER Bir yazınızda, toptumculufeunuznn. yasamınınn bır olduŞunu helirtiyorsunuz. Varlıklı hir ailenin rahat yaşamış bir çocuğn olsaydınız, raemleketin ıstırap \erici sörünümü sizi duygulandınp yine toplumcu olmava yöneltir miydi? Sizce. bir sanatçının yaşamı ile eserleri arasında ne ölçüde bir benzerlik vardır? Ben o sözlerle kendi durumumu beürlemek istedim. Yoksa çok varlıklı ailelerden gelmıs. orneğin baska memleketlerde arıstokrasiden gelmis, bizim memleketirr.ızde burıuvazitfen gelmis aydmlar vardır ki, bunlar halk onderi. emekçı sınıfın önderi olmuslardır Ben eğer zengm bır aıleden gelseydım nasıl olurdum. bunu şımdi kestiremem, bilemem. Çünkü bütun buriuvaziden gelen aydmlar. hepsi birden onder olmuyorlar. Kendi sınıflarını savunuyorlar. Bir de tam tersı var: emekçı sınıfmdan geidıgi halde. kavnağı o sınıf olduğu halde, anası. babası ve bütun geçmişi emekçı sınıfmdan olduğu halde kendisi o smıfın adamı olmuyor. Bunlar daha çuk görülür Bu demektir ki o kisi, sınıfını değiştirmek. ust sınıfa geçmek istiyor. 1946 47 yıllannda b'.r Basın Savcısı vardı. Sürekli beni sorguya çektrği zaman bırgün bana şoyle dedi : «Sen kendıni halktan gçlmıs bir adam sayıyorsun ve halk ıçın mücadele ettiğini söylujorsun. Halbuki ben de bu yoksul Anado1 lu köyünden gelmıs bir çocuğum. Bu Anadolu köylusünü ben de bilirim. ben de onları severım.» O zaman onun hakkmda şu teşhisı koymu^tum: Bu, =ınıf değıştırmek ısteyen bir insandı. Zaten kendi yaşantısı da. davramçları da onu gösteriyordu. Bu. gerçekten halk sınıfından gelmıs bir adamdı. hattâ bana gore çok daha halkçı kaynaklardan gelmis bir insandı. Ama o. sınıf değiştirmek istiyen bir in'andı. Nıtekim sınıfını cîeği«=tirdi. O iktidar zamanında terfi ettiği gibi. ona tam karşıt olan iktidar zamanında ıkı derece birden terfı etti; boyle bir yere geldi. lnsanlar sımflarıra ihanet edebiliyorlar. Iki türlü ihanet edebıliyorlar: Eğer kendi sınıfı haksız«a, halk sınıfını ezen bir sınıfsa o bakımdan kendi sınıfına ihanet edıyor; ama hak yolunu ve doğru yolu buluyor, emekçilere katılıyor. Bir de emekçi sınıfından geliyor, kendi sınıfına ihanet echyor, haksızlık yolunu seçiyor, üst sınıfa grçiyor. kendi bireysel rahatını. mutluluğunu duşünüyor ve kendinı guven altında duymak istiyor. Ben zengin sımfmdan eelseydım, rasıl olabilirdim, bu kestirilir bir şey deSil. Belki kendi smıfıma ihanet ederdim, belki etmezd*im. Bu çünku olmamış bır =ev üzerinde durmak. . Ama benim gelişim ve benim kusağımdan olan birçok aydınların ve yazarların gelişi yaşantımızla çok sıkı bağlıdır. Nitekim bizden önceki kuşağa dikkat edilirse bunlar, halk tabakasmdan gelmis aydmlar değildir. Belirli olarak ortadadır bu durum. Bizden önceki sana'çı kuşak, hepsi küçiik yastan beri yabancı okullara gitmişler, evrfe yabancı eğitim görmüsler ve yabancı dil öSrenmislerdir. îkiüç yabancı rîil bilirler... Benim kuşağım içinde doğru dürüst, onlann ölçüsür.de yabancı düi bilen yoktur. Biz kendi çabalarıÎNSANLIK UĞRÜNA Boris Polevoy'un 25 ül^ede 47 baskı yapan dev romnnı. (20 lira) Stoyan Daskalof'un romar.ı. 120 lırai  nJT'ZFî. SF.Y RKKARDEStıVl Kültür Yayınlan Sunar ATATtRKTEN DÜŞtNCELER AT\TÜRK HAKKINDA H \TIRAL\R • BELGELER.. ATATÜRKCN H \TIRALARI \TATÜRKTE\ \M1.\R T\RİHTLN R l G t N h ATATÜRK F:\LER1 • MÜZELERt TİRKİYE T\RİHİ \ATA\ \\SI1 MRTARILDI MODERN BllJMlN TKMELLERİ YE\I CA(A\ EŞir.lNDE K. ^(.Hll.LER HAVVriEH£RLERt R. W \(AER HA1! VTlESERLERİ F. LİSCT IUY\TIESERLERİ B Ü I t K FlLOZOrl.AR ı;or, 11 \p ıı ı HtRRİYF.T r,ENF HtRRlM.T AC1LAR U M ' S EMRE Dl\A\l \IF.\ LÂ\ \ \IES\E\ tDFA HİKÂYELER PROBI.EMLİ ı.OCLklAR (II. Rakı) A \ R L P W 1 \ PORTRESİ T t R K h E M N SOSYAI. KALkt>M\SIM)\ K\DIV EĞİTİM WIAÇLARI. (JOCLKIARIMIZ \ E BİZ OS\1\\LI lMP\RATURLlT;i\T\ İKTİSADÎ §ARTL\RI !>1.\M FELS1.FESİ TtRkLER. MLSIİM\NL\R YE ÖTEKİLER TLFfk H\LICIUCl \ E LŞAk HALILARI T.C. \ N \ ^ \^\SI ( 3 Cilt) Trof. En\er Zı>a Karal TL. 10 Prof. Dr. Afrt lnan 30 Falih Rıfkı Ata> 13 Aslan Tufan Ya?man 20 k<*mal \nburnu 20 Prof Dr. \ie\ lnan 20 Mrhmft Onrler 2> < M. Philips Pnce ı:. Hulki \e Tosıın Saral 22.30 Frthi Yüoe! 7.50 Sıat Er^iner 12.S0 Ord. Prof. 1. Hikmet Ertaylan 7.50 Ord. Prof. 1. Hıkmet Erta\ lan 10 Ord. Prof. 1. Hikmet Erta>lan 10 Münir Yarkın 21) G. Papini F. Âdil 20 Hasan Ali Yücel MI 1. Macttin Gö\sa 7.50 Burhan Topıak 2») Mehmet Öııdrr 12 Cezmi Tahir Berktin ]:» SaKador de Madarıa^a 12 Perihan Oma\ 15 Cezmi Tahir Berktin 7.50 Yedat Eldenı 30 Hılmı Ziya Llken 25 V oltaîre 12.50 Besim Atala\ 70 A\. kâzıtn Özturk \ 50 15 RAMUSI \ Yakıııda çıkacak olan yayınlanmız: DO^TI AR BEM HAJIRLASIN BİLİMİN UZAK SIMRLARINUA KtTABIN EVRİMİ BEkTAîjl DEDtkLERl DtA^I K *AN\T TARİHİ Âjık Ve>selın bütün şiirleri Sebati Ataman Ûrhan Öcsl M. Eloğlu • O. Tanfel (Şiır di!i\le Bektaîi fıkralan) Adnan Turani Genel Dağıtımı: Baleş Bayilik Teşkilâtı Cağaloğlu İstanbul BÜYÜK IVrtJCADELE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear