26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT: sCUMHURİYET: 7 Ekim 1970 Ruslara göre, Agrı'ya tırmanan bütün yabancılar birer casus HUHUH GEMISI HAYAL Ml, GERÇEK Ml Gemiyi bulmok hevesine kapılan btr din odamı 1 YUCEL DONMEZ Ba satırlann r u a n (ayakta çlzgili çömlekli) ve araştınna efelbl 44M metre yüksekllkte kurulan kamp yerinde \AT 03.00 arkadaşlar hazır. Zirve bulutlarla yarı yanya kap1L Herkes tmnanışın heyecaıu içerisinde. Yammıza alacağunz yiyecekleri çantamıza yerleştirdik. Malzemelerimizi bir daha gözden geçirdikten sonra John U bi'nin başan temennileri ile zirve tırmanışına geçtik. S tDc 200 metreyi kayalık tasımdan tırmandık. 4200 den sonra buz kulvanna geçtik. Yükseldikçe hava soğuyor, rUzgâr siddeüeniyoTdu. 4800 metreye vardığımızda saat 8.00 idi. Yanm saat mola verdüs. Bu arada biskült va konservelerimM yedik. Küçük Ağn, bUtün çrplaklığı ile karşımızda duruyordu. BüyUk Ağn efsanelerdeki gumr ve haşmetlyle bütün bulutlan ba şına toplamıştı. Yemeklerimizi yedikten sonra ceplerimlze fındüt içl, çekirdeksiz Uzüm ve glikozlu seker doldurup tırmanışa geçtüc. Buzulda gruptan kopmamak 1çin iple birbirimlze bağlandık. konu veresim: AYHAN BAŞOGLU endülüste isyan Biraz tırmandıktan sonra kram ponlarımın da taktık. Ağrı dagınm zirve buzullan buz çatlaklarıyla doludur. Bu çatlaklardan derinliği 50, genişligi 1520 metreyi bulanlar pek çoktur. Buz çaüaklan dagcUar içın en büyük tehlikelerden btr) dir. Bir müddet daha tırmandıktan sonra bütün sivriliği Ua btrind Eirra karşımıza çıktı. Zirvede 20 dakllca kahp fotoğraf çektik, inişe geçtik ve araştın yapacagınua buz çatlaklarına doğru yol almaya başladık. Çatlaklara T&rdığırmzda hava açmıştı. Plânın gösterdlgi yerde 30 metre derinliginde bir buz çatlagı vardı. Şahap Atalay vo ben btıraya lnip Uç parça tosll çıkardık. Sonra dinlenmek üzere kamp yertae döndük. grupunun araştırma yaptığı Küp golünden bir görünüş demediğl bu urmanışı Dr ünamın yapraası dikkate d3gşr bir seydi. İmaıuın bulunduğu wylada pek ÇOK klşi Ağn dagına çıkmarun imkânsızlığuu savunuyordu. Imama mAUemeslz tunıanmanın güçld&unü anlatmaya çalıstık. Kendi maizemelerimid ver dik. Buzuloa takip etmeısri ge* reken rotayı, ncler yapmaxar. ge rekeceğini söyledik. Bizi dikkat ie dinleyen ür.am ve iki öğrencisi az sonra yanımızdan ayrıldılar. Buzuldin tınnaa yorlardı. Aradan iki ssat geçliit.n sonra geri do»ıtlîiıer. Surctları soğuktan kıptarmızı oıaıuştu îmam güluyordu «Geml trutlaka bnzlann altında bir ye.Je oiaIIIIIHII cak. Gflnfln b»rinde bulnnacaîına da inaıuyorom» diye tekrar* layıp duruyordu. s YARIN: ŞtMDİ DE tTALYANLAR IIIIHIHIIIIIIIIimilHI IIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIH Mağara RTESt sabah tekrar tırman dık. Bu defa plânda jösterilen bir buz magarasını arayacaktık. Tırmanışırmzın yansında patlayan korkunç bir fırtına sebebiyle yenlden kampa dönmeye mecbur tcalaık. Hava, ertesi gün de dUzeıme digi için teşebbüslenınii'ien vazgeçtik. Doğubeyaat'a dondükten sonra Iibi yenl plânlar çızdl ve Amerikaya gioışfnde Nuhiın gemisinin patentlEi alacağını söyledi Buz çatlağından çıkardıgımıa fosillerin meşhur gemlye ait olabileceğıni anlatıyor, bunlan lâboratuarlarda dikkatle inceıeteceginl bns sürüyordu. John Libl arasbrmalanndan hâlâ vazgeçmiş değil. Kendısinden aldığım son mektupta 1971 Ağustosunda tekrar Türkiye'ye geleceğinden ve bu defa kesın sonuç alacağına inandıgınaao bahsedlyor. E \ • FAKIR BAYKURT Bir kötülüğünü görmedi ki! Datai dünya kadar eyilik ettin. Bilmez mi bunlan?» «Kız beni çoeuk yerine koyma! Caminin oradan çavlana kadar kovaladım herifi! Atm üstünde kovaladım! Aha bu gozlerimle de gördüm. Sonra kaybettim alçağı. Girdi bir yere, çıkmadı. Fakat a«kolsnn! Pire gibi herif! Kasla gözün arasında tttyüverdi! Ça$landan aşagı yılan gibi zagdı gitti. Sonra köyün ardından dolandı. Dolarup eve geldi. San» da aşkolsun ki, ya sakladın, y» da ben gelince savuştnrdun herif). lkinize de pravo'.» «Yâmşın var! Kaçmanın nfizümü yok ki!» «Ben de onn diyorum kız sakar'. Kaçmasın, birkaç gün daha izin vereyim! Ben aslında ba kadar da Bikıştırmam onn. Emme paraya eytaçlıgım var. Reo kamyon alacam. Motorize olacam artık bnralarda. Daglan bayırları her zaman at ile dolaşmak zor. Ata sırf keyfim için binccem. Bir de düğün edecem kısmetse. Cinll Kâmileden eyice osandım. Takır tuknr bir avrat oldu. Her yanları nzlıyor. "Anam anam anam!" Onnnkl bu! Bir kız alacam on dört vaşında. Gökçimenden Velinin kızı. Adı Dürii. Göküs göz, «an saç, gfizel bir kız. Bayâ ele ?elir kancık olmnş. El kadar bir çocuktu. Evlerinin önünden gelip geçerken görürdüm. öteyçün bir baktıtn .. neyse! Bu isler icin para nüzüm Selver. Böjd* olmasa sıkıştırraazdım. Şündi niyettm, «fnin nerifteki bini almak. daha birkaç yerde böyle jlakıntım var. onlan ıte^Wvt«*nk. Param ellerde serili kalacagına, biriktirip bir hızmata yatırayım diyomm. Boşnbosnna ne dnrdnraytm parayı? Boşubosuna dnrdnracak olduktan sonra, ne nhmatını çekeylm kazanacağım deye?» «Havırlı olsnn!» dedi Selver. «Safot Selver! Sağoi emme, bn senin taerifin yaptıjhnı affetmem! Bnnnn ne demek oldağnnn sen bana sor. Bngiin çok daha önem islerim varıdı. Kalkip buravaca çeldim ki, Snce ba tsi gSreyim. tnsan çok boznm olnyor Selver. Bana bnnn neden vapar bn Husnü? Bir kero ben ona kStüIük defil, eyilik yapmısım. Eyllijfime eyilik de istemiyomm. Yedi yüz vermlsim, bir yıl knllanmıs, bir yıl sonra gelip bin Istivornm. Bazarlığımız da var önceden! Ba hayınlıgı heç affetmem, heç, heç!..» Selver, «Gel Şevki!» dedi oğlana. «Git Iramazan emmini çağır. Eve misafir geldi. Babam da Kızılca'ya eitti, bize kadar bnynracan diyor anam de . » Sonra dnvardaki oymaların birini açıp fincan eezve çıkardı. «Eferim! Şinci de kalktın çelibâm çagırtf yon! Ne bn?» «Yalınız sıkılırsın A!..» dedi Selver. «Ne yalınızı? Sen varsm ya kız! Ben sans dolandım geldim. Daha derede kocanı kovalarken aklımdan geçirdim. Gidip evine, avradmıo basma çökerim dedimj» (Arkası var) 20 Avradı gSğsünden ittl haflf. Atı çekti içeri. Kapıyı da kendisi kapattı : «Bağla şu atı Selver bamm!» «Eyi emme kendisi olmayıaca ne yapacaksın evdt?» «Oturnr blrez beklerim. BelM çıkar pelir. Gelmezse, biraz pirincim var, ayıklarız daşuu! Bir de eayfanızı içerim. sonra geçer giderlm, olınaz mı?» «VaUa sen bllirsin A!» dedt Selver. Atın çUbirini aldı Musdunun ellnden. Ahıra çekti. Bağladı yemleçlerden bırinln başına. Çıkıp dışanya sordu: «Torba mı dakalım, yoksam yemlece bir şeyler mi verelim?» «C.anm nasıl isterse öyle yap!» dedl Musdu. «Terkisinde bağlıdır, istersen torba dak. İstersen biraz «amanhı, blraz arpa dök!.. Arpa samanııuz vardır değil mi samanlıbta? Sen jrine saman ver. Biraz da arpa koy fistflne. Kiıa kimse vaı mı yokarda? Ben de çıkayun..» «Dedün ya Hmse yok! Ev senln. Madem arz ettin. Çık buvur!» Musdu, elini taçına koyup çıktı yukan. Haratın taban tahtalan kaba kaba kesilip cakıVmıştı. Yarıklardan aşağtsi görünüyordu. «Da. biyatsız dürzii!» dedi. «Şöyle afn yuzii düzçün bîı e» de yaptırmaz kendine! Ahr paraları fcenden, hep balva yir! Bu avradın üstfinfl bâşinı da yapmaz düısün. Çocuklann kannlan da çılbak! Bnrunlan sfimfik... Git ulan git git!.. dflrzfi!» Girdl içeri. Ocakta ateş yanjyordu. Hüsnflnfln elindeJd ırbık da külün üstündeydl! «Demedhn mi?» dedl. Yerde bir çul yazüıydı. Yataklann üstünden bir minder alıp »ttı yere. Oturda östüne. «Btdala Husnü!» dedi. «Esger olup ta Kore toprağma kadar da Rİttln emme gine de bıdalasm. Kanyı kornp Bittin eUme! ülan ne kaçıyprsun? Kaçacağına karsıla benl gözelce! Arzet hallni! Yok ağam de. Ba sefer de boş gör, Wr çarestae bakavım de. Nasıl olsa Ödeyeceksin. Botçtan kurtulus var mı nlan?» üzattı ayaklannı ocağa doğra. Selver çıkıp geldi. «Gel bakalmtm Selver kancık!» dedi Mnsdn. «Senln herif kaçö benden bnçün. Elinin ırbıfıyla kaçtı yavu! Ben de kovaladıın dere boyunca. Bak, ırbığı da petirip koymnş ocafa. Valla adım Musda cibi biliyorum. Heç yalanım yok! Sen de valan sSyleme. Beni kandıramazsın. Kapmın dibinde beklettin, damın ardmdan kaçırdın herif!. Ya da buralara bir yerlere saUadut. tkisinden biri..^» Selver krpktrmızı oldn. AÇnmn ban dişleri dSkfılmüstfl. Gedik gedik gülmeye çalıştı. «Şu dflsfindüğfine bak A, olacak iş mi?» dedi. «Vallaha dün Kızılcaya gitti. biraz yün payâ çötür. dü. Deri meri vardı evin içinde, onlan götürdfl Satacak da acık para petirecek. Borcumnz harcımi7 var diyordn. Ne kaçsm senden? Fernand Navara UH'un gemisinl aramak için Türkıye'ye gelen bir dıger meraku da Fransız Fernand Navara'dır. Navara ile beraber araştın yapan dağcüar beUo garıp bir tesadüf Tep Thonıson, John Ubi gibi Calüornla'udırlar. Fernand Navara ve arkaâaşlan Nuh'ım gemisini Agn'mn baska bir yerinde araştırmıslar dır. Libi ile hemen1 hemen aym tarihlerde Turkiyeye geürıis, Ağn'nın 4200 metre yüksekto Küp GölU çevresindeki bueuilarda araştırma yapmayı tercttı etmlstir. Fernand Navara bu araştırmalar sonucunda gemıyl bulduklanru ve 19TO yazmda tek rar gelip buzlan eritenek tekneyi çıkaracaklannı söylemiştt. Navaraya göre gemi buldu&ian bir buz gölünün civann^adır. 1970 yılı yazmda Fernand Navara gelmecU. Fakat Artraeaş lan geldiler ve kendilenrra l«in verilmediği İçin gemiyi araştıramadan gerl döndüler. M DİŞİ BOND DU* ,*u aai J*J2, ^ r U QfTSlM Döviz meselesi TlfFANY JONES NI GARTH UH*un gemlsinden son yülarda çok bahsedilmesl, yapüan araştırmaların sıklaştınlması, bUtün dünyanın gözünü Ağn dagunn üzerins çekmiştir. 1969 yazmda yapüan araştınlardan sonra meseleye Ruslar da el atmışlar, meşhur Pravda, Nuh"un gemisi araştıncalannın birer casus olduklannı ileri sürmüştür. Bu arada Alraanya'nın en büyük paıar gaastesi «Bild am Sonntag» ise bu incelemelerin boşuna zahmet, geminin de tatü hayâlden ibaret olduğunu bildirmistir. Buna rağmen, Agn dağına sportif amaç la ve özellikle Nub'un gemisi için gelen kafüeler vabana ablmayacak miktarda dövizi raemleketimiae bırakmışlardiT. Bu gi dişle bırakmaya da devam edecek görünmektedirler Ağn dağına yapüanak birkaç tesis İle Ağn dağımn dünya da» turizmindekl öneml birkaç misli artacaktır. ••••••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••I kemmel hesaplamıştı. Kapak çabucak açıldı. Kolunu daldırdı. Tabancayı araştınyordu. O sırada Hank, sıska suratının bütün hatlannda ürperen koyu bif süphe ifadesıyle ona yaklaşmışU. Bic ise, taburesine donmüş, rahatça oturuyordu. Odanın havası nihavet serınlemeğe başlamıştı. Köşesıne çekihp, haval ve rüyalanna bıraktığı yerden rahatça devam edebilirdi. Wash, Hank'ın yolunu kesecek şekilde yürüdü. Kapkara suratı ter içinde kalmıstı Cilâlanmışçasına parhyordu. Chandler aradığt tabancayı nihayet buldu Silâhı sımsıkı avuçladı ve çevik bir hareketle sandıktan uzaklastı. Wash da ayni şekilde hamle etmiş. namlunun kapsadığ» etlri zavivesi dışındakı bir köşeye çekilmişti.. Bütün bunlan gerçek bir çaş mazlık havası içinde başarabilrnek için villâda az mı prova yapmıslardı Empklermin karşılığını şımdi Dekâlâ görüyorlar dı Ya da sörmek üzerevdller. Evet .. Wash. namlunun etki zavtyesinden uzaktaşmış, önce bir köşeye çekilmiş sonra da vıldmm 0b1 sandıga yaklaşmıştı. O da bir tabanca çıkardı... tki de çaz maskesi Bunlardası birini Chandler'e atarak, diğerinl suratına geçirdı Elleri nasıl da titrivordu Şimdi vazlyete hftkim olma sı raaı ona gelmişti. Tabancasını çevrede dolas»irdı.. Blc, Oturduğu taburenm Üsmnde taş kesümişti Ter idken bir taş tşin şaka götürür tarafı olmadığı meydar'laydı. EUerinl havaya Saldıraı. Rita her şeye rağmen *âkto di. Belli etmemeye (^lışaraktan ayağını masamn altma kaydır dı... Alirm düğnaesine baau (Arkast »ar, 42 «KimsinizT.. Ne tatiyorsunuz?..» «Yeni bir hesap makinesl getirdik...» diye Chandler cevap verdi. «îçerdeki bozulmuç^. öyle dediler... Bümem yamlıyor muyum?..» Hank ısrarla bakjyordu .. Katası şüpheli bir yöncfe çahşmağa başlamıştı. «Tîe olmuş yani?» Sİ2 talcı mısınız?.. Hesap makinesi daha şimdi bozuldu... Biriki saniye önce...» «Mister Lewis çağırdi blzl... Buyurun...» Chandler, kapıcımn mühürlediği ızin kâğıdım kapak boşluğundan içeri uzatmıştı. Rita yaklaştı. kâğıdı Hank'm elinden aldı, bir göz attı. Began'm vurduğu damga açık seçikti. Bu kadarı da kendisi için yeterliydi. «Boş yere vakit kaybetmiyelim... Açm kapıyı, girsinler... Makineyi hemen değiştirmek mecburiyetlndeyiz... Aksi halde paralar da hesaplar da birbirine kanşacak...» Masamn üstündeM kırmızı ışıklar durmaksızm yanıp sönüyordu. Vücudunun tepeden tımağa smlsıklam olduğunu da pekâlâ farkediyordu. Buna Tağmen işinin başına koştu. Hank da kapıyı açnuştı. «Buyurun, girin bakalım...» Odadaki ısı derecesi dayanılmaz hale Eelmişti. «Mis Watkins...» diye kizlardan biri seslendl. «Şu soğuk hava tettibatımn dogru dürüst çalışması İçin bir sey yapamaz mısımz acaba?.. Nefes almakta bile güçlük çekiyoruz...» «Hemen... Şimdi...» diye cümlenin ucunu yakalamıştı Rita Watklns... «Bir saniye daha dişinlzi sıkın... Yukardan oara istivorlar.. » Chandler ve 'W8sh, rırhlı oda Köv imamı James Hadley CHASE Türkçesl ^ehba) AYGEN ya gırmişlerdi. Ellerlndeki sandığı boş masalardan birinın ustüne koydular. Tam o aralık Mish, soğuk hava tertibstımn sigortasını tekrar yerine takmıstı. Her sey dakika bile w maksızın uygulanıyordu. Makina hafif bir gürültü çıkararaktan çalı«mağa basladı. «Iste...» diye Rita bagırdı «Düzeldl... Çalışıyor...» Chandler'in «tnirleri yay gibt gerilmiîti. Buna rağmen iradesini kullanıyor, ellerinin titrememesîne gayret ediyordu. ölçülfl ve sakin davranıslaria sandığın kapağını kaldırdı. Maisky aynnttmn her türlüsünü mü B AYLÂK MUSA tR DEFASINDA Albay Şahap Atalay'la, Ağnnın zirve sine yaptığımız bir tırmanıştan dönüyorduk. Buzullann altmda verdiğimiz mola sırasinda üç kişlnin tırmandığmı gördük. Bekledik. Kafile yan'mıza gelince şaşırmıştık. Bıtnlar tbra him Karo Yaylasmm im«rra ile İM öğrencisiydi. tmam «Bey» dedl «TJzaktan sMn tırnundığimzı görunce heveslenaik. Biz de Ağn*nın tepesine çiktnaya karar verdîkj. Hayretler içindeydîk. Doğubevazit ve Iğdır yör&sinde yerli halktan hiç irtmsenin cesaı*t •Ooktot Operstör Orolog jSüreyyaATAMAL SmsalVQ«T a I TirslH Tel r 44 fT M
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear