26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet sanat AYRICA PARA ILE SATILMA2 0LUMLER1NDEN SONRA YAZARLAR Büyuk Fransız yazan François Maurijic geçen ay içinde öldü. Seksen beş yaşındaydı. Mauriac'uı «Gecenin Sonu», «Engerek Öüğümii», «Zehir», «Kara Melekler» gibi ünlü roraanlan dilimize çevrilmiştir. Romanları, oyunlanyla olduğu kadar denemeleri. makalelerile de tanındı. Kendisini «katolik bir romancı» sayanlara karşı, şöyle vanıt verirdi: «Ben katolik bir romancı değilim, roraanlar yazan bir katoligim» Mauriac. hiçbir zaman çerici olmadı. Fransa'nın Alman işgali altında bulunduğıı vıllarda De Gaulle'cülerle, Komünistlerle birlikte Nazilere karşı koydu. Mauriac, yıllarca «L"Express» ve «Le Figaro Litteraires» derpilerinde grüncelerini yayınladı. Bu vazılarda çağını aşan, en ileri düşünce ve fikirleri çekinmeksizin tartışan kişiliği açıkça görülür. Aşağıda okuyacağınıa parça «İç Anılar» adlı kitabından almmıştır. tŞi VenJI varattiîı mudzelere çabuk alıjıyor. Bugün dünyamızdan ayrılan. daha doğrusu dünyaya dönen ve son uykularım orada uyuyan büyük virtüozlar, bir Yves Nat, bir Gieseking eonımm istediğinde gelseler ve yaşarken dünyanın dört bir kösesinde suskun kalabahklar lçin çaldıklan gibi yalnız benim ıçin çalsalar, biç jajırtmaz bu beni. Bugün artık hiçbir et parçasının örtmediği üham dolu elleri, benim istediğim büyülü havayı yaratıyor. Bu küçük kemik parçalan belki de hâlâ, bir zamanlar yüreklerinin çarptığı korkunç boaluk üstünd» kenetlenmif ve bu yürekten hiçbir jey artakalmamıjtır. Bununla birlikte, bunlan yazarken o yüreğin hilâ çarptığinı duyuyonım. (Yveı Nat, Schumann'ın do majör Faateıbisi çalıyor). eğendiğimiz ve yasadığıma sürece bize yoldailık eden, eserlariyle bİ2e sonuna kadar yardımcı olan yazarların varlığı ise başka türdendir. Gerçeği söylemek gerekirse, müzikçi gibi var olamazlar. Her ne kadar yazan okuyorsak da, yazar artık yoktur. Eseri yaşamakta ve onun kişiliğine bürünmektedir. Eseri, bölümleri çoğu kez kendi aleyhine dönen ve onu suçlayan bir dosyadır. Her jey onun hangi ellere düseceğine bağhdır. Ölümünden sonrakl ünü ve başarısı ne olursa olsun, bir yazar kendini savunmak için, dönüp geri gelemez, «esini isjtemeyiz artık onun. Arada «ırada radyodan llit»ek de, konuşan bir hayalettir. Benjamin Constant'ın sesi banda aJınmif da olsaydı, bugün kendisini suçlayanların elinden yine de kurtulamıyacaktı. Benjamin Constant «Adolpheu yayımlamadan Önce yıllarca «alonJarda okudu durdu onu. Sesi o zaman banda alınmış da olsaydı, bugün bir »e.v kazandırrnazdı kendisine. Bu bandı dinleyebilseydik, aksine kendisini suçlayanların ileri sürdüklerine yeni bir suç daha eklenroiâ olacaktı. Yazık, diyeceklerdi, bu adam sevgilisinl ve kendini kitabında satmakla yetinmemis, herkesin önünda okumaktan da oynca zevk duymus. Ölümünden sonra kendisinden nefret edenlerin elin» terkedilen yazar, kederinden korkmaz önceleri. Çünkü, ölümünden ttonra kendi aleyhine çevrilecek olan eserinin neyi kapsadığından habersizdir. Ksldı ki eserini pek de iyi tanımamaktadır: Eseri yalaız bilinea kitaplan değil, aynı zamanda kaleminden çıkan her fevi, bütün itiraflan, en az kendisi olduğu ve daha doğrusu kendi«i olmadıjı »nJarda yazdığı bütün mektupları da içine alır. Dinlediğirn ju müzikçinin mutluluğuna bakml Başlangıçt» bugün ölmüş bulunan arna plâk gayesinde canlı kalmif yorumcuyu düs.ünüyordum. Ama plâklar kolayca kırılıp bozulabilir. Her ne kadar bugünkü teknik eski bantlann yenilenrnesi olanağını »ağlıyor» da, günun birinde kaybolabüir plâklar. Bugün artık yajamayan Schnahel'in, Gieseking'in, Yves Nat'ın, şu kir evinde bulunuslarj v« benim için çaîışlan kuşkusuz çağımızm en güzel mucizesidir. Kitap ve onun aracılığı ile de yazan bizim elimize teslim edilmiîtir. Oysa biz kendiliğimizden teslim oluyoruz mucizeye. Müzik k«mdiliğinden içünire giriyor. Eğer Mozart'ın mektuplan müziğine hiç de benzemiyen ve onun büyüklüğüne ulaşamıyan bir kisiliği tanıtıyorsa bizim için hiç önemi yoktur bunun: Biliyonu ki rutarsızlıJç mektuplardadır. Müzik apaçık ve kesindir, hesap vermek ve suçlandınlmak ihtimalini ortadan kaidırır. Bu hiç olmazss salt müzikle uğraşan mürikçiler için böyledir; örneğin, hem müzik kuramcısı ve filotot, hem de fair olan Wagner için dunım biraz değişiktir. Wagner, yalnız müzikle uğraşmadığı ölçüde boyunduruk altına girer. K B Ruşlcusu*. dos+umuz Gufllemln. «/uçlayıeı el yazmalan araşhrmatının düşmanhktan doğmadığını, aksine araştırma sonuçlarının düs.manlık doğurduğunu söyleyecekür Örneğın, Vigny hakJtınd» yaptığı bazı araştırmalann sonuçlarını açıklaması Vıgny'yi çirkin bulduğu için değildir. Aksine bu araşiırrnaiarın sonuclan çırkinlejtirmektedir Vigny'yi. Ben gen» asıl konuya dönOyorum: îşte ölümden «onra bizleri bekleyen tehlike: Guillemin ve benzerlerinin elin düsmek teh likesi içindeyiz: Biz v» hayatımız.. Bizira bfldigimiz, bellegimizin yüzeyinde kalan degil de, unutul mu?luğun ortaya dökrüğü, kendi mizin bu büyük ve bilinmez parNe yapbğımız ve hatt* ne oldugumuz hakkında hemen hemen hiç bir *ey bilmiyoruz. tşte, ellisini geçkin berkesin girifebileceği bir deneme size: Otuz yıl önce annenizden, nişanlınızdan, bir dostunuzdan aldığınız rastgeîe bir mektubu alın eliniz»: Mektup, artık hatırlayamadığınız olaylara ve kimselere imalarla doludur. Geçenlerde, bir kitapçınm kataloğunda 1913'te. yani 43 yıi dnc» yazdığım bir mekrubun kopyasını okuyordum. Yazıyı ve bu arada o zamanki tumruraklt üslubumu hatırhyordumt Ama bu mektubu kime yazdığımı ve beni bunu yazmaya iten nedenleri hatırlatacak en uiak bir aru bile yoktu. Bir yazar, önce üne ulaşmahdır ki, kendi kendine, «yazdıklarına dikkat et, günün birinde yayımlanabilirler!» diyebilsin. Koskoca bir gençlik döneminde o yazar neler yazıp durmaki! .'lmda. bu fchlıke h»$ansızlıfımız!n bir ba?k» rRnündt İ« h»ssaslastırmaktadır bizı: Kalan eserimız değil biziz, biz ve meraklılara eğlenceli ve rezalet dolu kejiflet vâdettigi ölçüde ha> yatımız. Vigny'nin durumunda Guillemin'in suçlamalarina. fairin caniılığını yitirmemis eseri kahramanca karaı çıkmaktadır Kendisini suçlayanlara karjı hayranlan değil de, La Malson du Berger *> göğüs germektedir.» Â françois mauriac En kötü kader. her halde »Iümünden «onra esersiz yasamak olurdu. Gerçek ün ve başan. bir •«erin ışığı içinde eriyerek, Guillemin'den kurtulmaktır. Gerçek ün ve başan mükemmel bir yazar olan Shakespeare'in ün ve başansıdır. Meçhul bir yazardır o çünkü. enjamin Constant. Vigny'den daha çok söz götürür bir yazardır, bunu kabul ediyorum. Bir gün «hayatı asmak vt insanlardan kaçmak için gabırsızlandığını» yazmışü. Küçük bir azınlık İçin ölümün hiçbir zaman bir sığınak olamıyacağını ve kendisinin bu azınhktan hiçbir zaman kopamıyacaâını unutuyordu. Çocukluğundan beri utanç verici bir kim.se olan Benjamm Conttant, Henry Guillemin'in öbür kurbanlan; örneğin Alfred de Vigny gibi. büyük çairlerin hâtıralarına bekçilik eden o silinmez eserlerin koruyuculuğundan yoksundur. Onu amansız düsmanlarının elinden kim kurtarabilir? Kendisini suçlayanlara karjı kim savunabilir onu? Yarattıklaruıdan hiç kimse, hattâ ne de kendisi. Zaten Adolphe da ker.disi degil mi? Ama kendisi kim acaba? Guillemin çıktığı avdan, bir mektupla, örneğin Constant'ın Direk B Doğumdan ölüme kadar 188S. 11 Kkim günfl Borde«ur'da doguyor. Bir yıl sonr a babası ölünce, dindar bir kstun olan annesi tarafmdan büyütüiayor bu kentte. Bord e a u ı ' d a lise öğrenimlnl bltlren Mauriac, edebiyat 11eansını kazandıktan sonra, 1906 yıüncta «Ecole de Chartes»a girmek lçin Parls'e geliyor. Ama fcendinl bütünüyle edebiyata vermelt üzere vazgeçlyor bundan. 1909. «Les Mains Jointes» (Kavuşturulmuş Eller), Mauriac'ın edebl yaşantısıru başlatıyor. O, romanlannı hep renklendirecek olan şiir yeteneğinl hiç bir zaman bü. tünüyle bırakmayacaktır. Nlteklm, «Orages» (Pırtınalar) 1925 de, «Le Sang d'Atys» (Atys'in Kanı) 1940 d s çıkacaktır. 1913. tlk romanı «L'Enlant Chargö de Chaines» (Zincirs Vurulmuş Çocuk) ı. «La Bobe Pretarte» (1914) uliyor. Mauriac, kendisine Claude ve Jean adınd a İM erkek çocuk İle lkı de kız vereoek olan Jeanne i&tour İle evleruyor. 1914. Sava? yıllannda, sıhhl durumu nedenlyle, hastabak ı a olarak askere alıruyor ve Selânik'de görev yapıyor. Barış sonrasıru ikl eser tdeyecektlr «La Chair et Le Ssng» fEt ve kan 1920), «Preseances» (1921). 1922. «Le Baiser an Lepreıut» (Cüzzsmhya Öpücük) roman: onu türo edebiyat çevrelerlne kabul ettiriyor. Bunu lzleyen 15 yıl İçinde, asağı yukan her yıla bir roman düşecek bir düzenle 12 yapıt yayınîiyor. Bunîar arasmda Akademi'nln roman armaganını kazanan «Le fleuve de Feu» (Ateş Nehri 1925), «Genitrix» «Th^rese Oesqueyroux» M9271 «Le N'oeud de V'ıpp>roS!: ryıianlaı DÜ5İ1. mü 1932. S ı en çok basılan c r e kufkusua Maurtae'ın s » beseri olandır), «Le Mystere Prontenac», «L« Fln de la Nult» (Gecenin Sonu . «Th*rese Desqueyroux» nıaı de> ramı..), «Les Anges Nolrs» (Siyah Melekler) bulunmaktadır. 1928. «Vie de Jean Raclne» (Jean Racine'in Yaşamı), Mauriac'm Jansenlstlere karşı olan ilfrtsinl gösterir. Bir yıl sonra «Dieu et Mammon», onun dinsel yapıtlannın başlangıcj oluyor. «Le Jeudl Saint» (Kutsa) Perşembe 1931), «Souffrance et Bonheur du Chretien» (Hınstiyanm Acısı ve Mutlulugu 1931) gı derek «La Vie de Jesus» (îsanın Yaşarru 1936) ve daha sonr» «Memoirs tnterieurs» (İç Anüar) e uzanacaklardır. 1933. Eugene Brieux'nün yerine Fransız Akademisine seçiliyor Mauriac bu arada, yasamını tehiikeye atan ağır biı boğaz smeliyatı geçiriyor 1S34. Dört cüt olan ve 1950 ye dek yayınlanıp. sonra ürJü «Block Notes» da füren «Journal» In llk yayınlanıjj. 1S3C. Bu yıl onun edebl yasan tuında önemli bir dönemeçi iîaretliyor. Romanesk yaratıcılık, politik ve kritik düşüncenin. gazetecilik türünde bir eyleyişin önünde gerilemektedir Mauriac. 1930 yılından beri «Temps Presents» te «Sept» gruplanna bağlanmış tır Franco'ya karşı dururn alıyor. 1938. Tiyatroya ej stıyor «Asmod^e» Comedie Française'de oynanıyor. Onu, »Les Mal Aimees» (1945), «Paşsage du Malin» 1948) «Le Feu S u r La Terze» (1951) izliyorlar. 1940 1944. Fransız Direnişine katılan Mauriac, gizii «Lettres Française» de yazı yazıyor. Ya zarlann Ulusal Güçbirliği'ne giriyor ve Forez sdı altında •Le Cahier Noir» (Kara Defter) ı yayınlıyor. Kurtuluştan sonra, «Figaro» gazetesinin ilk sayısmda. onun «La Premiet de Notres» (Bizimkilerin Birincisi) başlığı altında general De Gaulle'ü yü eelfen bir r s n i çıkıyor. Bu füre İçinde tek bir romaB var: «La Phariaienne» (1941) 194?. Mauriac, «Table Ronde» dergisinln kuruluşuna katılıyor v« bu dergide «BloclcNotes»u yayırüamaga koyuluyor. 1931. «Le Sagouin» öe •GaUgaT> (1952), edebl yasantunnda yeniden roınanesk cojkuya dönüşü belgeliyor. 1952. Nobel Edebiyat ödülfl. 1954. L'Agneau. (Kuzu) adlı küçük yapıtın ardmdan, romancı 15 yıl süreyle yerini anıcıya. denemeciye ve gazeteciye bırakıyor: «BlockNotes» I . I I , I I I , «Me'moirs tnt«irieur8», (1959), «Ce Que Je Crois» (1962). «Nouveaua M^molrs tnterieurs» (1965). «Table Ronde» dergisini b ı r s kan Mauriac. «Block • Note». u L"Express'de surdürüyor. 1955. Maurice «Figaro» nım yeneöm lrurulundan synlıyor ve bu gazete İle ç > üşmayj bırakıyor 1958. De Gaulle Hükumetl, Maurfae'a L^gion d'Honneur nişanı veriyor. 1961. •L'Ejrpress» den a y n ü yor. «Block • Notes» bundan böyle «Pigaro Utte'ralre» de yayınlanacaktır. 1964. «Amities Particulieres» toerine çevrilen b i r filmden ötürtt Roger Peyrefitte İle bozuşuyor. «De Gaulle» adlı kitabının yayınlanması. MSS. Ben Barka olayından sonra, Pransıa • Magreb komitesl baîkanJıgından çejriliyor. 1967. «Memoirs Politiques» (PollÖk Anılar). 1959. «Un Adoiescent d'Autrefols» (Geçmişten bir Delikanlı), r o m a n alanında yenl hlr atıhmı belgeliyor. 27 Kisan. referandum günü, t&ğ omuzu k ı n h y o r 1970. ^on «Block Notes» u, 27 Temmu? 'aiMi »I.e Fijaro Litte'raire» de vayınlanıyor. tiısr yfînetimînden Luzarches bolge papszınıtı surgone gönderiimesfni ıstedıği mektupla dönse. bu çirkin davranışla. Journal Intime in her sayfasında karfimıza çıkan insan arasmda hiçbir benzerlik bulamayı? Bu iğrenç dilekçenin yazarının birçok kadının âşık olduğu o gösteri^li delikanlıyla hiçbir Ugisi yoktur. Kimdi Benjamin Constant? Günümüzde edebiyat eleştirisinin fllozoflaruı baskısı altında kaldığmdan yakınır dururuz. Ama, Adolphe'ufl yo da Journal İntime'in yazarının, daha başlangıçta, bu kimlik sonınunu düjüncelerimize zorla soktugunu kabul etmeliyiz. Azizim Guillemin, Conatant'a savaî açarken kime karîiydınız acaba? Hiçbir t n ssn, onun kadar kendini ele verip gnlatmamıştır. Hayatıntn her anın» da kendini seyredip, kendi kendine sorarken, kime bakıyordu. kim» ioruyordu? Herhangi birine mi? Sainte • Beuve. Benjamin Constant'ın iki yönlülügüne kısaca d e ğinir. Söz konusu olan çok yönlülüktür ashnda. Mme. de Charriere • yazdığı bir mektupte yazar da bu garipliğin farkındadır: «Durumumnan tasalanmayıruz. Bütün bunlar bir başkasının başına gehnişçesine eğleniyorum...». Zaten hsyatı hiçbir zaman hütünüyle kendisine aıt o l mamıstı. Kaderi kendisine yabancıydı. uzaktan bako yabıız ve boyua eğdi ona. ÖzellUde bu gevseklik, Benjamin'in bir kişiiik olma t u t k u sunu açıklar. •Olaylar «nemli degildir, önemli olan karakterdir.» dlye yazan, Adoiphe hakkında d» «onun kendi karakteri yüzünden cezalandığını, hiçbir aağlam yol tutmadığını, işe yarar hiçbir şey yapmadığını kapristen bajka yön ve öfkeden başka güç tanımadığını, yeteneklerıni harcadığını...» söyleyen Benjamjn Constant. bu noktada Adoiphe a benzememek ve kendine bir yol çizip, bir meslek kazanmak uğruna hayatmı verebileceğini biliyordu, her zaman da bUmişti. Ama, tulkularıyla kendisini kanştırmadı hiçbir zaman. Bundan emin olmak ıçın güncesine bir göz atmak yeter. Constant, «bir kişiiik olmak!a «hiçbir şey olmamak» arasında bir tercih yapması gerektiğini biliyordu. Sonunda, bir kisiliğe ulajtı. Kisüiğimize olan inancıma ruh Ostüne düşündüklerimize bağlıdır Constant bu genç T a n n tanımaz, yaşamınin sonuna doğru, kendi8in' Tanrı'dan ayıran ağır kapının eşiğinde ölgün bir ışık görmüştü, Ama, bir ruh taçıdıgına inanmış mıydı acaba? Buh, bizimle birlikta doğar, bununla birlikte onu yaşatmak, geliştirmek ya da yozlastırmak veya yitirrdek bizim elimizdedir. Ruhumuz ne olduğumuzun v« ne olacağımızın aynasıdır. Constant'ın kendirine inanabilmesi için ruhunun varlığına inanm a a gerekirdi. Aslında buna inandı da. Tanrıya yolu üstünde rastlamayan o, hayatında hiç olmazsa bir kere bir insan ruhuna rastlayacak, bu ruhun çürümüş bir bedenden capcanh olarak koptuğunu görecekti. Bu olay, 8 Mayu 1805te ölüınle pençeleşen Juiie Talma'nın başucunda geçti. h su altedilmez Guillemin! Keşke Benjamin Direktuar'a bir djlfkçe yazıp, adaylığını baltalayan Luzarches bölge papazımn turuklanmasını isteseydi yalnızca. bunu hoş görebilirdi. Arna, dıyordum kendi kendime, papazın gerçekten sürgüne gönderildığinl ve Benjamin Constant'ın bunu önlemek için araya ginmediğını kanıtlaj'acak hiçbir şey de yok neticede. Guillemin'in beni bu tatlı şupheden çekip sıyırması için sadece altı hafta geçti aradan. Guıliemın hiç de alçakgÖnüllülük duymaksızın zaferini şöyle haykırıyordu: «Benjamin Constant tarafmdan ihbar edilen rahip Oudaille, sürgüne m a h kum edildi. 6 1 7 Nivöse. Yıl VI da Rocheforfa geürilen rahipler arasında adı yazılıdır 7 Vendemiaire Yü VII de ölmüştür.» Artık ne bir şey. ne de bir kimse şaşırtmıyoı beni. Benjamin Constant'ın kötülük yapabileceğini biliyordum. ona olan sevgım da bu yüzden azalmış değildi. Ama bu olay, itirai etmeli ki, iğrençti. Gene de, bu ihbar olayına tarafsız bir gözle bakmaya zorluyordum kendimi; garip değil de tiksindirici bir olay bu. Cumhuriyetin VI. yılmda Benjamin Constant'ın tarihsel determinizmden haberi yoktu ama devlct çıkarlarını tanıyordu Şunun şurasında bu rahip Oudaille de kim oluyordu? Kanunun pençesıne d ü 5en bir fesatçı. Evet, ama Benjamin Constant'ın onu ortadan kaldırmakta çıkan vardı. Hazmedemediğimiz budur işte. SiyasaJ tutkularmdan vazgeçmektense, bir engeli ortadan kaldırmayı yeğ tutuyor: Rihatıru kaçıran birini sürgüVıe ve ölüme pönderıyor Ne var kı bu cinayetin sahibi, bizim sevdiğimiz v e yeğenine «Dünyada saygı d u y duğura tek şey acıdır..» diyen Benjamin Constant'dan başkası değildi. M. Necker'in ölümünde kendisini ağlamaya zorluyor ve «Mme, de Stael'in yalnu teseüiye değil, acıya da ihtiyacı olduğunu h:s?ettiğini» ileri sürerek eğlenceden kaçınıyordu B u n l a n yazan ve gerçekten duyan bu adam ihbaı ederek ölumüne sebep olduğu o zindan mahkumunu hiç düşünmüş müydü acab»? uillemin sayesinde. bir buçuk yüzyıl sonra parlak bu ya5amm yüzeyinde sürüldenen bu ceset. bizim kendi fcaderimizin dibinden yüzeye doğru çıkmaktadu tyüik yapabiJ'cegimize inanıyonız. Çünkü şefkatli olabilıyoruz Arzu v« açgözlülüğü aşk sözcüğü ile örtüyoruz, ama biz bir baskasıra ihbar etmemij ve ele vermemiş de olsak Luzarches bölge papazmın ölümüne binlerce kez göz yumuyoruz Ama ne olursa olsun! Bu tutarsızlık hepimizin hayatında var. Yapjlmasına göz yumduğumuz şey için bizleri bağışlamak hakkına sahip olduğu içindır ki, Benjamin Constant'ı vaptıklarmdan ötürü bağjşlıyabiliyoruz. Artık hiçbir Guillemin, Luzarches bölge papazmın geceleri kumarhane Kapılarında Benjamin Constant'ı beklediğini ve Adolphe yazannın bırçok defa bu üzgün gölge iJe birlikte, Paris'in, çomurlu sokaklannda ve karanlıklarda dolaştığını ıspatlayamıyacaktır. Papazın cesedi su yüzüne çıkü gerçi, ama ruhunun Benjamin Constant'ın kaderının e n gizli kösesine gömülüp kalmadığını kim söyleyebüir? On yı) sonra Prosper de Barante'a yazdığı mektupta okuduklanmız belki de bu etkiyle yazıldı: «Benim din anlayışım ıki.vfj ayrüır: Tanrınıu istediğtni istemek. yani ona kalbimizi sunmak ve hiçbir şeyi inkâr etmemek, yani düşüncelerimizi Tanrı'ya sunmak.. Ama hayır: Benjamin Constant bunlan Luzarches bölge papazının etkisiyle yazraıs olsaydı şunları da eklemesi gerekirdi: «Tann önünde kendimizin hem câni hem de günahkâr olduğunu itirai etmeli v» her seyi onun lutfundan beklemeli.» Ne var ki, bu kendi kendin; tanıma ustasınin en zayıf olduğu nnlcta buvdu istp' A içbir haksızlık süriip gitmez müzikte. Hangi büyük müzikçi Racine'in ugradığı haksızlıklara uğramıştır? Hiçbir müzikçi Ummıyorum ki bugün Benjamin Conslant'ın ya da Vigny'nin içine düştüğü duruma düşsün. vet, zavalh yazarlar! Dostumuz Guillemin'in ünlü ölülerin anılarmı tazelemekte (!) öylesine zalimce bir yöntemi vax ki. onların ölümsüzlüklerine, pek de özenmememiz daha hajnrlı olurdu. Ne yazık ki, günün birinde bu türden bir eleştiricinin korkunç ellerine düşmek korkusu da çağdaşlarımızı bu sabit fikirden kurtarmaya yetmiyecek; çünkü bunun şüphe götürür bir yanı yok artık: Yaşamlarını insanlarm belleklerinde sürdürebiltnek için bunca genç kız ve delikanlı yazma tutkusuna karşı kcyamazlar. Kendilerinden sonra yaşamaya devam edecek olan bir sseri yaratma şanslan ne kadar ufak olursa olsun, hattâ sadece Gon»urt üdülünü kazanmajT düşündüklerine inansalar büe... OlümsüzleşT.e umutları olmasa bunca sıkıntıya katlanamazlardı. Basımevlerinde sürünen, eleştiricilerin masalarında bekleşen ardı arkası kesilmez el fazmalarmın ve kopya selinin, evlerimizds her köşede beliren hiç açılnamış kitap yığmlarınm gerçek kaynağj budur işte! Ama işte size Henri Guillemin! Öbürlerine benzemeyen bir ele?Srici. Eline aldığı kitabı bize tanıtmaktari çok, yazaruıın kendisinde Iiarattığı tiksinti veya hayranlığın nedenleri üstünde durmayı üstün jtar. Nasıl ki bir aşk tutkusu vardır, o da bir eleştiri tutkusu icat ftmİ4tir. Biz bundan .vakmnıay: aklunızdan geçirmiyoruz. Çünkü, 3» işte son derece ustadır. Ancak saygı duyduğumuz büyük bir ölüre sataştığı zaman artık dayanamayıp karşı çıkıyoni2. Guillemin'in kitaplan, artık kendimizi savunmak üzere hazır buuaamıyacağımız zaman neler çekeceğimizi düşündürdü bana. Yazar ?• pek de uysal olmayan bir tartışmacı olarak siyasete atüan bir ınan hakkmda, daha sağlığında yazümaya cesaret edilenleri göriükçe; edebiyat sshaesinden ayrJdıktan sonra düşmanlarının o inan? neler yapacaklannı düşünüp titremekten alamıyorum kendimi. Siyasetin ölülerle hiç de Ugiîenmediğini ve ölülere duyulan nei•etin çok çabuk zayıfladığını biliyorum. Ama bu. sağlığında jimşekeri üstüne çeken bir yazann öldükten sonra bir nişan tahtası haline jelmesini önleyemiyor. Hâlâ vurulup yaıalanabilen bir ceset, yaşayanar için ne kişkırtıcı bir şeydir. Önceden bilinenlsrîe birlikte, Guilemin türünden avcüaruı tuzağma düşenler yazıdan izler bırakrr arkaanda. Ö?el yszısmalar, cep defterleri, her türlü notfar ve tek anlaım sracı vazı olan bir insanuı çocukluktan yaşlılığa kadar biriktirliği rıeı sey. Bu çeşıt av merakhlan bu işe çofu keî aşkla girişirler: Ama, aşka eın^tisı araştırmaJarmds pekâJâ da heyecanianabilen GuiUemin. llfıed fie V'igny gibi kçndilpnnı sonîuzluğa kadar saldırılardan uzaka sanan bazı ünlü ölülenn ününe uJajma i&teğmd^o eîUiienerek ei razmaları avuu icat etti. H I E G BÜYÜK SORUSTURMA : Sanal ve gelcneklerimiz ÜÇÜNCÜ SAYFAMIZDA Çeviren: AYSEL DUYAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear