Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
j SAHİFE DÖRT yenln yabftncı bir «r»u ka'bul etmemesi ihtimaliydi. Bu takdirde hasta derhal ölecek, emekler boşa gidecek v« deneme bir insanın hayatına mal olacaktı. Amerika'dan dlkkata deger haberler geliyordu. Orada bobrek değiştiriyorlar, esklslnin yerine takılan yenlslnl bünyeye kabul ettirmek için de biı takım ilâçlar uyguluyorlardı. Minneapolisten döndükten sonra tam altı defa konferanslarda hazır bulunmak, Beminerlere katılmak ve çeşitli tıp mer kezlerini ziyaret etmek İçin dış seyahate çıkmış, Yeni Zelanda' da, Sovyet Rusya'da, Hindistan'da, Avustralya'da ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bulunmustum. Böbrek ameliyaUan özeUikle Virginia'ya bağlı Richmond'da yapılıyordu. Doktor David Hume ve ekibl bu bakımdan büyük başan sağlamıslardı. Gerekli temaslan yaptıktan Bonra oîup bitenleri yakmdan görmek üzere solugu Richmond' da aldım. 1 Ekün 1969 CUMHTJRÎYET Yazan: BARNARD 1961 yılırun Mart ayına kadar ben su kayağı sporunun ssdece lâfını duymuş, bu dalda gösteri yapanlan da sadece biriki defa uzaktan seyretmiştim. Fakat kızım çok hevesli görtinü'yordu. îlk denemeler sonucu onun bu konuda gerçekten kabitfiyetli olduğu meydana çıkmıştı. Adını Louwtjie koyduğumuz yeni motorla derhal antrenmanJara başladık. Zaman geçtikçe kızım büyük başanlar gösteriyor, süratle yetişiyordu. Günün birlnde şampiyonlugu kazanacagına hiç şüphe yoktu anık. Ben buna kesinlikle kanaat getirmiş, aym fikri ısrarla ona da asılamaya gayret ediyordum. Bana göre insan, aklına köyduğu bir şeyi her ne pahasına olursa olsun yapmalıydı. TelkinJerüni bu yönde tekrarlıyor, güven duygularını takviye için fedakârhğın her türlüsüne katlanıyordum. Bu amaçla yıllar yılı lstirahat saatlerüni bile gözden çıkararak kızımı çalıştırdım... Bir süre sonra yetersiz olduğunu farkederek motoru yeniledik... •llerkl yıllarda üçdört defa daha yenileyecek, kesin sonuca ,bir an evvel varmak için de göl kenannda bir ev kiralayacaktık. Emeklerimlz boşa gitmiyordu tabiî. Deirdre nihayet Güney CHRISTIAN HAYATIM Kalbe karşı savaş hazırlığı Atrika «ampiyonu olmuştu. Ara yerde bir sürü kaza geçirdiğini de unutmamak lazımdı. Buna ragmen ikimiz de yılmıyorduk. Nihayet sıra uluslarara sı yanşmalara gelmişti. Refakatçisi, menajeri daima bendim bu seyahatlerde. Her defasında da dereceye giriyor, fakat birinci, üdnd ya da üçüncü olamıyordu. Cesaretinin kınlmaması İçin telkin ve teşviklere devam edip duruyordum. Böylece memlekete dönüyor, çâuşmalaruruza bıraktığımı» yerden devam ediyorduk. Bu arada oğlum Boetie, bizl kıskanmaya başlamıştı. Ablasına gösterilen ilgl oğlanı haklı olarak isyana zorluyor, sinirlerini bozuyordu. Fakat onun su kayağı konusunda pek kabiliyeti yoktu. Buna mukabil futbola merak sarmıştı. Boş vaktim yoktu ama yaratmak gerekti. Başlangıç olarak onu evvelâ büyük kulüplerin karşılaşmalanna götürdüm. Tribünlerden beraberce taraf tutarak avazımız çıktığı kadar haykınyorduk. Daha sonra forma, don, çorap, tekmelik ve futbol ayakkabıları yaptırdık ona. Mahalle takımmda oynayabilirdi artık. Maç günlerl onu sahaya bizzat götürüyor, oyunu başından sonuna kadar izlemekle kalmıyor, saha kenannda bir aşagı, bir yukarı koşarak direktifler veriyor, altaşlıyor, sıkı bir şut çektiği, ya da güzel bir çalım yaptığı zaman «Bravo» diy» bagırıyordum. na mukabil clddi kazalar geçiriyor, yaralanıyor, en kötusü hırçın bir kız olmaya başlıyordu. Nihayet günün birinde kesin karanmı vermek zorunda kaldım. Çocuğu ille de şampiyon olmaya zorlamak düpedüz egoIstliktl. Olamıyordu işte. Şu halde bu lsten vaz geçmeliydik artık. Ben boşuna vakit kaybediyordum, Deirdre de kendi hayatını yaşayamıyordu. • •* Aradan uzun zaman geçmiş, 196fi yılına gelnuştik. Hayvanlar üzerinde yaptıgımız denemeler her defasmda daha olumlu sonuçlar sağlıyor, kalb nakli konusundaki cesaretimiz artıyordu. Aslmda birinin göğsünden çıkarılan kalbi bir diğerine takmak hiç de zor değildi. Müdahaleden sonra takma kalbi saat gibi çalıştırmak, hastayı da yaşatmak gerekiyordu. Bu konudaki en büyük sakınca bün••••••«•••••••••••a •«••••••••••••••••a ••••••••••••••••••a ••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••a FAYDALI ÇALIŞMALAR Kısa bir süre sonra böbrek nakli konusunda geniş bilgiye ve tecrübeye sahip olma imkânlarını bulacaktım. Ameliyatı ta kip eden günlerda bünyenin bu yeni ve yabancı uzvu atmaması için nelerin yapılması gerektiğini de ögrenmiştim. Virginia' daki Işim bitmişti. Memlekete dönebilirdim artık. Hareketimden bir gün önce enteresan bir şey oldu. Doktor Hume'un, karaciğerinden rahatsız bir hastas: vardı. Oturmuş sohbet ediyorduk: «Kurtarmanın imkâm yok. Boyuna kan değiştiriyoruz ama bu geçici bir tedavi usulfı. Genç yasta ölüp gidecfk. Tek çare karaciğeri değiştirmek. Bu da imkânsız.» «N'iye imkânsız olsun?..» diye mmldandım bir süre düşündükt«n sonra. «Bir şebeğin ciğerini alrp delikanlıya tak>bilirsiniz.» Aynı ekipte çalışan doktor Mel Williams, itiraz etti: «Şebeklerin kan grupa lnsanlannkine uymaı.. DenenmJşür...» «Uydurnna» diye direndim. «Nasıl?.» «Btr şebek bulalım, vBcudunu soğ^ıtalım, kanını bosaltalım. bütiin damarlan çüıelce yıkayalım, sonra da hastanın jrnıpuns uyfun insan kanı ile dolduralım. Böylece insan kanı ile dolu bir sebek ciğeri elde eder, delikanlıyı da kurtarabiliriz.» «Yapabilir misin bnnu?» diye doktor Hume sordu. «Yapanm efendim. Talnız vakit yok. Yann hareket etmek ıorunda>nm. Hayvanı hemen bıılsunlar, faaliyete Reçplirn.» Richmond'da hayvanat bahçes: dahil şebeğe benzer tek mahluk yoktu. Bitrnez tüken• • • • • •• v • • • • • « • « •• • • • I • « • • • • BÜYÜK İMTİHAN Oğlumun durumu normaldl. Canı lstediğinde gidiyor, topunu oynuyor, ufak tefek sıynklarla eve dönüyordu. Fakat kızım öyle değildi. Büfün çabalanmıza ragmen sadece Güney Afrika şampiyonu olarak kalıyor, dünya yarışmalannda parlak bir derece alamıyordu. Bu Doktor Barnard. kızı UeiıÂzettrn su kayağı konusundaki kabiliyetini farketmiş. onu şampivonlu^a hazırlamak için derhal faaliyete geçmişti. Fırsat buldukça çalıştırıyor. yetlştiriyordu. mez telefon konuşmalanndan sonra uzak şehirlerden birinde bir tane bulundu ve uçakla getirtildi. Kalabalık bir doktorlar grupu, sinema ve televizyon kameralan önünde kan degi?tirme ola^nı gerçekleştirdim. Herşey olup bittikten sonra Doktor Hume, bir türlü kendini toparlamaya muvaffak ola mayan hayvana baktı: «ölecek bu.. Erneklerürf* boşa gidecek...» «ölmeyecek... Kendine gelecek, eskisine kıyasla çok d*ha sıhnatU olacak. Göreceksiniz.» Ertesl sabah havaalanına gltmeden önce hastaneye uğrayıp şebeğin durumuna baktım. Kt> fesinde oturmuş büyük bir i«tahla portakal yiyordu. İnsan kanı İle yaşaj'an bir hayvandı bu.. Karşısında bir sürü sinema ve televizyon makinesi vardı. Hanl hanl filmini çekiyorlardı. Doktor Hume' un da keyfine diyecek yoktu. Cape şehrine döner dönmeı böbrek nakli ameliyatlan için gerekli hazırlıklara giriştim. Özel bir ekip kunnak, ameliyathaneyi de buna göre düzenlemek gerekiyordu. Hastalann müdahaleden önce ve müdahaleden sonra ayrı bir bakıma tâbi rutulması şarttı. Çahşmalanmız 1967 yüına k» dar sürdü. Artık hazırdık. Böbrek değiştirebilirdik. $irndi blze bir hasta sonra da bu hastaya böbreğini verecek blri Hzımdı. Yeni ve sağlam böbregl, başka bir hastalıktan ya da kaza sonucu ölen böbreği işe yarar haldeki birinden temln edebilirdik. Hastamız günün birinde çıkageldi. Edith Black isimli bir kadındı bu. Böbreklerinin ikisi de berbattı, işe yaramaz haldevdi. Servise yatırdık, ilk iş olarak da suni böbrek uygulamasi yaptık. Kendisine yeni bir böbrek takmcaya kadar bu şekilde bekleyebilirdi. îlkyardım hastanesi tembihliydi. Şart lanmıza uygun bir yaralı gelir, hayatmdan da ümit kesilirso durumu bize bildirecekler, kazazede ölür ölmez de cesedi bize teslim edeceklerdi. Bekledigimiz şey üç hafta sonra oldu. Otomobil kazasına kurban giden genç bir zenciydi bu. Beyni fena zedelenmisti. Kurtarma imkânı olmadığım söylüyorlardı. Ailesinden ve ilgili makamlardan gerekli müsaadeyi alarak nakil ameliyatj» nı yaptık. Mutlu ve başanlı bir ameliyat oldu. YARIN: Şimdi sıra kalb naklinde Siîilzîllilîîî!:! • •••••••......... n s « » 2 * <a ••••••••••• ••••••••••••••••••••••••• « • ••••••••••••••••••••• • !•••••••••• •••••••••H lltıııııııtıııttıtaııtiHl MODESTY BLA1SE MoDEşry OEMİMİH ALT/VOÛ VÜZ0? .NIHAL KARAMAGAEALI 58 « Köpek balıklarının dünyasında da kural asağı yukan aynı, diye düşünmüştü. Yaralı köpek balığuıı kan kokusu alan köpek balıklan parçalar... Doktor Seiim Gediz, şimdi Ekrem Gürgen'in yalısında, yemek salonundaki kocaman kristal âvizenin altına kurulmuş yuvarlak ziyafet sofrasmın çevresinde toplanan on dört misafiri incelerken kurt yasasını hatırladı. Şehrin büyük îş adarnları, bankacılan. fabrıkatörleri, tüccarîarı.. Yani memleketin kaderine ağırlıklarmı koymuş, devlet kurmuşçasına politik alanda, ekonomik alanda at oynatan ünlü kişiler. Güçlü baskıcılar, yöneticiler. Bunlann hepsini teker teker tanıyor Selim ama. kayınbabasının altmı? yedinci yaşına basması jerefine verilen ziyafette hepsini bir arada görmek mutluluğuna ilk erişiyor. Konuşmalan büyük bir ilgi ile dinliyor. Gerçi dışanda kar fırtması kurdurmakta. ama burası dağ başı değil. Salon da sıcak. Gerçi aç değiller, tıkabasa doydular. Ve sofrada birkaç misli kalabahğı doyuracak yemek kald;. Gerçi hiç birinin de şemaili kurta benzememekte. Yine de bu toplantıda bir kurtlar çemberi toplantısınm havası var gibi geliyor Selim'e. Aksi halde yasayı neden hatırlasın?.. Bakıyor hepsine birer birer. Hiç de kurt türünden yırlıct görünmemekte'.er. Hepsi bir araya gelince kurtlar çemberi havasını yaratıyoriar. Birden Nilüfer'ia bir eleştirisini hatırladı: Selim, sen kendine pertavsızla bakarsm ve başkalarına dürbünün tersiyle demişti. Demek bugüne kadar bunlann hepsine teker teker yine dürbünün tersiyle bakmış? Ama hayır, yalmzken bu adamlar kurt türünden görünmemekteler. Tersirıe, kimi tatlı 3ÜZİÜ, güleç. Kimi utangaç tavırlı. Kimi sanat koru>oıculugundan söz eder, kimi memleketin fıkarahğmdan yakınır. Dış yardım yetersizliğinden yakmır. Kimi kanur.lardan, yabancı sermayenin gerektiği gibi memlekete yerleşememesinden, kimi gelir azlığından ve israftan yakınır. Kimi midesinden, karaciğerinden. hazımsızhğmdan yakınır. Kimi kotalardan. kimi vergilerden yakınır. Kimi sömüre sömüre zavallı ettikleri vatandaşların yoksulluğundan. kimi gecekondulardan yakınır. Kimi sol akımların dehşetinden, kimi sağcı derneklerin yeteri kadar beslenemediğinden yakınır. Daha nelerden, nelerden yakınırlar. Bir bakıma munis kişiler, zararsız kişiler. Çoluk çocuk sahibi, aile babası, özel dertleri olan, kadere boyun eğmiş biçâre kişiler; öyle görünürler. Halktan yana kişiler. Halktan kişiler; karışırsalar kalabahğı hiç ayırdedemezsin. Örneğin, herhangi birini, Kıztaşı'nda elde zenbil pazardan dönerken görsen hiç de yadırgamazsm. Kısıklı'daki bir kahvede nargile içerek tavla oynasa, başını döndürüp de «Kim bu zat?» demezsin. Bitpazan'nda urba denerken rastlasan «Tebdil mi gezecek?» diye aklına gelmez. Öylesine sıradan kişilire. Âdeta mazlum bir toplumun kalabalığından insanlar. Kendi hallerinde, kendi dertlerinde. öj'le görünürler. öyle görünürler ama. « Kurt da memeli hayvan, kuzu da,» diy« düşünüyor Selim. « Fok da memeli hayvan, köstebek de.» diye düşünüyor. «Aynı türden ama hayat şartları?» Anadolu'da toprak damlarm altında köstabek gibi yaşayanlan aklına jetîtifor. : Kurfyasasmı neden hatırlattılar bunlar Selim'e? Dudakları gülerken hiç gülmeyen gözlerl mi? Arada bir frenleyemedikleri hırçm sözlerl mi? Dudakları gülerken kadehlerin kenarından biribirlerini süzüşleri mi? Bilemlyor Selim. Bir gün Ayhanla aralannda geçen konusma aklına geldi. Ayhan da bunlan kurta benzetmişti. Sürüden aynlanı kurt kapar, dayı. Kaptı işte seni Ekrem Gürgen denen koc* kurt, d«mişti. Kendi cevabını hatırladı: Sen kendi işine bak!.. Kanşma bana. Her koyun kendi bacagından asılır. lyi halt eder, demişti Ayhan. Kaldı ki, kendi rızası ile asılmaz koyun. Diri koyun asılmaz ağaca. Ölü koyunu asarlar da bacagından postunu yüzerler. Silkti kafasından Ayhan'ın hayâlini. Baktı çevresindekilere. Hepsini iyi tanır bu önemli kişilerin. Aşağı yukarı hepsinin aile doktorudur. Yakmlarından birinin, örneğin kaçık kansuun migreni tutsa, züppe kızının genzi kaşmsa, torununun bilmem neresine çöp batsa, çağınrlar Selim'i. Bakar hepsine, türlü kaprislerine katlamr. Bir kaçı da aylığa bağlamıştır Selim'l: Doktorcuğum, her rahatsız edişte tartışma konusu oluyor borcumuzu edâ etmemiz. Dostluk başka. alışveriş başka. Böylece aydan aya. « Sadece doçentlik maaşıyla geçinen babayigit parmakla gösterilir,» gibi geçer akça maazereti de var Selim'in. Kiminin şirket doktoruydu, ktmlnin bilmem ne müşaviri. Onlan teker teker hiç yadırgamazdı. Hattâ hasta muayenesinden sonra kısa bir süre hoşça vakit geçirdikleri olurdu. Onlarm nabzma göre şerbet vermesini öğrenmiştl Selim. Kendi «duka» hklarından kendi varlıklarını emniyette, dünyayı pembe görmek istiyorlar öyle mi? Selim'e ml kaldı çarşambaya pemşembe demek?.. Perit Belek misali. O, fikri sorulduğu zaman, kendi açısından memleket olaylannı eleştirirken toz pembe bir tüle büründürürdü olayları. Ürüversitede durum toz pembe. Gerçi öğrenciler tedirgin ama, dünyanın her yerinde böyle. Kuru gürültü. Kuru gürültüye de pabuç bırakan yok. Sıkı basmaktalar yöneticiler. Cümle hastahanelerde toz pembe. Hasta sayısından çok yatak sayısı. Fakir fıraka koridorlarda mı?.. Hâşâ, baş köşelerde. Gazetelerinki lâf ebeliği. Anadolu'da da durum eh, azıcık farkla aynı sayılır. Efendim, karamsarlık sade olumsuz kişilerin sakızı. Onlar da bir avuç insan. Karartamazlar pembeligi. Uğuîtuya kulak tıkamalı. En geçerli tedbir bu. (Arkau *«r) TEŞEKKÜR Oğlumuz, eşim, kardeşimiz babamız, Oktay Buran'm •• • • • • ı ı • • • • •a ı ^•••«•••••«••fll '••••••••••••••• •••!••••••>••. Tifffany Jones • ••IIIIIM ••••••••••••••IIMI ••••••••t ••••••••••••••••I llllllllllllllllliaillllllMllllllllllllllHllHHIIlHHaHim,,,,,,!, • ••••••••••••IKttlllfiıılllllltlllllliaiııiftııııııa İTIFFANY JONES geçirdiği müessif trafik kazasında çok yakm ve candan aıâkalarmı esirgemiyen. başta saym Tümgeneral Fikret Elbizim, sayın Nâmık Gökaltay olmak üzere Bachy, C.C.I. ve S.E.M. Müdür ve personeline ve gerek bizzat, gerek telefon ya da telgrafla acımızı paylaşan bütün dost larımjza a>Ti ayrı teşekküre acımız mâni olduğundan sayın gazetenizin tavassutunu rica edertz. Buran Ailesl Cumhuriyet 11849 ÖLUM Büjüğümüz ve arkadasımız Aii Helvacıoğlu'nun sevgili annesi Mehlika Helvacioğlu Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Merhumenin cenazesi 1 ekim 1%9 çarşamba günü, öğle namazmı mütaakıp, Şişli Camiinden almarak Feriköy mezarlığına defnedilecektir. Merhumeye Tanrıdan rahmet, kederli aiiesi ve evlâtlarına başsağhğı dileriz. Stop Kozmetlk Mesai arkadaşlan ; Cumhuriyet 11855 DOKTOR Op. Orolof SÜREYYA ATAMAL TaJcslm, Srraselvîler 10S/4 Tel t 14 57 <4 İstanbul Üniversitesi Orman Fakiiltesi Dekanlığından 1 33.433. Llra keşif bedelll Orman Fakültesl'nde mercut telefon santralının monte edilmesi, yeni yapılan binalara hat çekümesi ve diğer tesislerin yaptınlması işi kapalı zart usulile eksiltmeye çıkanlmıştır. 2 thale 9.10.1969 onna günü saat 15'de Orman Pakültesi'nde yapılacaktır. 3 Bu işe ait dosya her gün is saatlerinde Orman Pakültesi'nde ve tst. Ü. Yapı tşleri Başkanlığında görülebillr. 4 Geçici teminata 2.510. Liradır. 5 îsteklilerin, a) thaleden evvel geçici temlnatlannı Tst. Ü. Muhasebe Müdürlügüna yatırmalan ve makbuzun ibrazı, b> 1969 yılı Ticaret Odası belgesl, c) 7.10.1969 sali gtinü saat 17'ye kadar Ist. 0 . Yapı tşleri Baskanlıgından alacaklan yeterlik belgesl. d) 2490 sayılı kanun ve hususl şartlarda yazalı hükümJere göre hazırlayacaklan teklif mektubunu, e) Ihale evrakında yazılı diğer belgelerle birlikte 9.10.1969 curna günü sa&t 14.00'e kadar arttarma ve eksitme komisyonuna vermelert ilân c'unur. Postada gecikmeler kabul edllmes. Van Garnizon Satın Alma Komisyon Baskanlığsndan îsin mahiyeti Keşlf bedeli Lira Krs. Gfçici teminatı Lira Krş. 11676 95 VAN Garnizon Sb. Lojmanlan Kalorifer dıs tesisatı 137433 20 Brülor tesisatı + 71105 72 Toplam TT^rr.... 208538 92 Yalnız (iki yüz sekiz bin beş yiiz otuz sekiz lira Vt92 kuruş) Yukarıda işin mahiyeti, keşif berfeli ve geçici teminatı yazılı inşaat 2490 sayılı Kanunun 31 ınci madriesine göre kapalı zarfla yapılacaktır. Ihalesi 7 EKÎM 1969 SAL1 günü saat ll.üü'de yapılacaktır. Bu işe ait keşif, proje, şartname ve diğer evraklar her gün mesai saatlermde ANKARA tstanbul ve VAN J Sat. Alm Kom. Bşk.'hğında görülebilir. lsteklilenn tl Bayındırlık Md.' lüğünden alacaklan yeterlik belgeleri İle diğer kanunl vesalikleri havi teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evvel ' .omisyona vermeleri. Postadaki gecikmeler kabul edilmez. (Basın: 22576/11824) (Basuı: 22541/11827)