Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHIFE DÖRT 23 Ocak 1969 CUMHURİYET BALTIK'TAN ADRİYATİK'E "Çekoslovakya'ya biz girmemiş olsoydık Almanlar girecekli,, SONRASI ÖZGEN AGAR Diyebilirim ki Çekoslovakya'nm l?gali konusunda en gerçek, en saımml açıklamayı Krasıçki yapmış tır. Bır «Alman» kelımesinin bir Polonyalı için ne demek olduğunu yazılanmın Polonya ile ilgih bölümünde genis olarak değerlendi receğım. Yalnır burada bir felsefe oğrencisi ve aynı zamanda Komünıst Partisi üyesi olan Henryk Bratkoski'nm 5u sözlerine da değinmek zorundayım kısaca: Çekoslovaklsr atesle oynamaktaydılar. Almanlardan onlar bl ı'ım cektiglmiz kadar eekmedileı... Alman militarizralnin acısını blrim kadar tatmadılar... Çektiklerini de kolayca unuttular. Sosyaliz mi demokratize etmek »dı altında Batı lie flörtleri, atesle oynamaklan farksızdı. Biz Polonyalılar, Sovyetler ile Uiskilerinılzde kötü deneylere sahibiz. Fakat, Sovyetler, Almanlara kıyasla kbtünün iyisidir.. Denize düsen yılana n n lır.... Polony» Dıs Ticaret Bakanının esi olan Bayan Roza Tramp Czynska ile bir sabah kahvaltısındaki sohbetımiz sırasında aynı komıda ju gorüjü öğreniyorum kendısinden: Eğer Çekoslovakya'ya bizler girmeseydik, eninde sonunda Almanlar girecekti .» « Almanlar girseydi da siz o zaman yardıma gitseydiniz, dünya kamu oyunda daha inandıncı olun maz mıydı?» Bn bir »avas demekti... M1Iyonlarca lnsanın bir anda yok ola cagı bir iiçüncü dünya savaşı... Bbyle davranmakla, biı dünya savaşı önlenmij olmuyor rau? Barısa bir hlzmet sayılmu mı?» Bayan Czynska'nın hareket noktası «Almanların mudahalesi» olun c», sonraki gerekçesdni hakh gor memek elden gelmiyor. Ancak bır Alman müdahalesi var mıydı, yok muydu? Uzun tartışma konusu . Fakat, Dıs Ticaret Bakanının Sayın esi, görüslerınde politikadan uzaktı ve samimt olarak konusmaktaydı .. Yalnız o değil bir yığın Polonyalı. Alman müdahalesine inandınlmamışlardı, kendihk lerinden inanmıjlardı .. Aujviç karnpındaki Alman mezalimi, yerle bir olan Polonya şehirleri, yakuı tarıhin içinde yaşayan Polonyalılar için bır Alman tehlikesi. bir Alman müdahalesiMÎLLÎYETÇÎ POLtS Gençler şöyle hafiften yü klendiler çift sıralı barikata. Çek polisleri yaylandılar olduklan yetde. Blr yükleme daha, Bir daha .. Ve pollaler araladılar gtilerek barikatı gençlere .. « Çekoalovakya'dald dağdma hareketine göz yumsaydık, Dogu Almanya olarak varhğunız derhal tehlikeye girecekti. Giriştiğimiz hareketten öt&rtt üzüntü dnymuyoruzPisman değiliz... Fakat, su gerçek bilinmelidir kj, bu eylem, biziıa için varolPrag sokaklannda dolaşan bir ma, ya da yok olma sorunuyfıkra du.» ögretmen: Rusya ark&das « G«rek Polonya'da, gerek mı, yoksa kardeş ml? Çekoslovakya'da konuştujurauz öğrenci: Kardes™ yetklüler işgale girisme işaretıöğretmen: NedenT ögrenci: Arkadas, er» di nl llk verenin Ulbricht olduğunu, Moskora'yı slzlerin tahrik vetli gelir... Kardes, laten blzim etttginlzi söylüyorlar?» evde oturdngu için dâvetaiz ge« Anlayamadım?» lip, gider... « Bu Ulkelerde denüiyor ö , Çekoslovakya'da başlayan «Soayalizmi demokratlaşbnna» hareketl, kısa bir süre sonra Dogu Çekoslovakya "ıun lsgall hakkın Almanya'ya da girecek ve yayıda Doğu Almanya'nın resmi gölacaktı. Bu yayılma, Ulbricht'ın rilşünü, «Ihlamurlar Altında» durumunu sarsacak ve Novotni' adındaki otelde lklnci kez gorüşnin aklbetine ugratacaktı. Daha tüğilm gazetecl Weigmann, şöyileriye gidllecek olursa, ıki Alle anlatıyordu: nin. Türk halkındaki •Moskof düj manlıgı»ndan hi$ farkı yoktu... manya'nın blrleşmesl sonucuna glden yoldaki kapı aralanmıs olacaktı. Bundan ötürü, Ulbricht, Kremlin'in dikkatiıü çekmtş ve hattâ işgal için Brejnev'i tahrik etmiştır, deniliyor bu ulkelerde. Bu iddialara, ya da löylentılere karşı ne dersiniz?» Weigmann uzun blr süre düşündü.. Konyağını yudumladı. Amerlkan sigarasmdan blr nefes çekti ve: « Bu söylentiyi llk defa duyuyorum, buna lhtimal vermiyoruin* dedi... Fakat, geç olmakla beraber kendisinl toparladı ve şunlan ekledi: < Beürttifiniz aöyientt ile bir gerçefi ortaya koyuyorsunuz. Çekoslovakya'daki olaylann Batt Almanya'nın davrauslanndan doğduğunu... Isin basından beri bizim söylediğimiz, Batt Almanja ve Amerikan emperyalizminin Çekoslovakya olaylarındaki rolünü doğrtılamış olmuyor mu bu söylenti? Biz datma bu tezi islemisizdir. Bonn ve Vasington eksenlnin Çekoslovakya'daki kışkırtmalannın bir üçflncti dflnya savasma yol açabileceğlni her zaman belirtmlşizdir.» Bu sözler, soruma ne ölçüde cevap oluyor, takdir sizlerin... Bir de Çekoslovakya'dan Ulbrich'in rolu «HRADÇANÎ ŞATOSU» Bav Oı$ürlük yani ÇekolosvaUya Devlet Baskanı Ludvik Svoboda oturur bn şatoda .. Cçüncü gidifimde nlnsal günü kutlama töreni vardı bn satoda ve de blnlerce jösterici dıtanda... •indıre sindlre Yugoslav tlpi pazar ekonomosıne geçirırken, Çekoslovakya, benlığmi Profesor Ota Şık'in teorisinde bulan daha luzlı bir gelışmenin içlne gırmiştir. Çekoslovakya, Macanstan'dan ikl noktada aynlmaktadır. Bırinci ekonomik alanda pazar ekonomisina daha hızlı bır geçış ve bunun yanısıra Batı anlamında siyasal bir düzen, demokratlastırma hareketıdır. Olaylar öyle hızlı gelişmiştir kı, işgal sırasında yazdıgım yazılarda da belirttlglm gibi Çekoslovafc liderlerinin ortaya koyduğu hedefler kısa bır sürede halk tarafından aşıünış ve liderler, hedeflerin ve uygulamanm gerisinde kalmışlar ve dizginleri ellerinden kaçırmışlardır... Bunu, yani Yugoslavya'dakl «kendi kendini yönetim» adı altında uygulanan «pazar ekonomisi» ni ve Çekoslovakya'nm ne yapmak istediğıni ileride Yugoslavya bölumünde daha ayrıntıU ele alacağım. Şimdllik, bu işgal konusundaki Tito'nun düşüncelerine goz atmakla yetinelim... layı ona bağımlı bir duruma glf« miş olmalarından doguyor...» Polonj'a'daki «samimî Alman koTkusu», Doğu Almanya'daki «rejimin korunması endişesi», Macaristan'da «Moskova'ya bafhlık sınavı» çunkü aynı tehlike kısmen de olsa bugün Macaristan için de söz konusudur, Sovyetler Birliğinde «Sosyalist TJluslar Topluluğunun güienliji ve ideolojinin gerilemesi kaygıbunu? Sonra soranm size: Ba sı», şeklindeki gerekçelerin yanısıra Yugoslavya'nm bu ülkelere na bloklann dışmda kalmıs ve «Sosyalizmi demokratlastırma, kaUanmış bir filke rosterebilir bürokrasiden uzaklaştırma» etkimisiniz? Bloklardan maksadım, si ve Çekoslovakya'dakl «hızlı komünist ve kapitalist dünyalardır. Yugoslavya demeyin, o, iki yapı değişikliği» bu işgalin çeşitli gerekçeleri, ya da çeşıtli blok arasında manevra yapıyor, gorünüşleridır, şekllnde bir yarikl taraflı oynuyor...» gıya, ya da özete ulaşmak yanMoskova'ya ya da Vashtngtolış blr gözlem olmayacaktır... na bağlılık konusunda şu örneÇekoslovakya'nm işgalı lle ğl hatırladım: Hanl, bir genel Sosyalist Bloktaki sancılar ortaeve düşen yeni bır sermaye, oya çıkarken «dağıtalım mı dağıtranın gözdesidır... Ev sahibi o mayalım mi''» ya da «çıkalım mı nu vedırir, içirir, gıydirir, her çıkmayalım mı?» tartışmalarma istediğinl yerine getlrir... Tabiî, sahne olan NATO'da saflar sıborçlandırmak suretiyle... Serkılaştırılıyordu. Denilebilir ki, mayeyi öyle borçlandınr, öyle bu işgal olayı NATO'nun işine yaramıştır. Nitekim, Ç^kolovakborçlandırır ki, kızın gözü açıTito: yada yaygın kanı bu noktada Hp o evflen kopmaya kalktıgı « Artık yannın neler getlretODİanmaktaydı. Çeklere göre, cegini, kudretli ulusların güçlezaman, ev 'sfehibinbı Jyarundan bu İşgal ile ve ardmdan yaratırini daha da genişletmek »maaynlamayacak ve ona çaptan dülan «Sosyalist Ülkeler Toplulucıyla küçük Olkelere karşı kulsünceye kadar hizmet edecekgu Kavramı» ile NATO'nun gtiçIanıp kullanamayacaklarını bileür .. lenmesine hizmet, komünizme memekteyiz» derken Budapeşte' Milovan Cilas da dogruluyor ilıanet edilmıştlr... de özel bir sohbette bir yetküibu sözleri şu yargısıyla: nin şu sözlerini hatırlıyorum: « Doğu Avnıpa ülkeleri arasındak) ilişkilerin saçmalıkJan Çekoslovakya ve hırçmlıklarının hepsi Sovyet« Bana soruyorsunuz ki, siz ler Birliginden daha gelişmls onereye gidiyor lan ülkelerin, sadcce daha üstün Varşova paktından biz NATO' olan Sovyet askerî picündcn dodan çıksak, bu paktları dafıtsak dünya barısı daha güçlenmez mi? Bu bir hayaldir... Bir ütopyadır. . Bugiin dünya iki Gstün kuvvet süper power tarafından paylasümıstır. Siı o tarafta biz bu tarafta kalmısızdır... Siz NATO'ya, biz Varşova paktına muhtacız füvenligimiz ve kalkınmamız için... Baglanmışız bir kere.. Atlar tepişirken, esekler ölür... Istesek de kurtulamayız... 1956, 1968 anlatmıyor mu Bond MODESTY BLAISE SABO DB HİAB. QlT Bürokrasi Demokrasi çatışması Buradan, yani «Kremlin modeli bir sosyalizmin uygulandığı Doğu Berlin'den Tito modeli sosyaltzmin uyeulandıgt Belprata» geçelım . llk olarak da bir Türk'e, Üskuplu Turk lıderlerden Kemal Seyfullah'a verelim bu konudaki sözü: « Çekoslovakya'da sosyalist demokrasi Uerliyordu. Bürokrasi buna izin vermedi. Sosyalist ulkelerde iki çeşit eğilim vardır. Sovvetler Birliğinde oldugu gibi, bürokrasi, Çekoslovakya'da Orak'tan beri başlavan bizlerdekine benzer bir demokratlastırma... Yalnız bunu Batılılann anladıfı kapitalist bir demokratik düzenle kanştırmamak gerekir. Çekoslovakya'nm işgalinin ana nedeni bürokrasi ile demokrasinin savasıdjr... Bürokrasi bugün için galip gelmiştir... Bugün için diyorum, çünkü Lenln «öteki uluslan ezıp geçen bir ulus, kendisı de hür olamaz» demiştir. Kmsçev, 26 nci kongrede bürokrasi duvarlarını indirmeye çalıştığı için yıkıldı... Sosyalist bloktaki bütün bu sancılar Kremlin'in bu gerçeğı tam anladıgı gün bitmlş olacaktır.. Aksi halde 1956 Polonya, Macaristan ve 1968 Çekoslovakya olaylannı daha niceleri izleyebilir...» Sayın Seyfullah'm gözleminde büytuc gerçek payı vardı... Çekoslovakya olayının nedenlerinin en başında gelenl bence, Yugoslavya'nın 2025 yıldır uygulamakta olduğu «kendi kendlne vönetim*e geçış çabasında aranmak gerekır .. Yani bürokrasi ile demofcresinln çatışmasında .. Ocak ayında Çekoslovakya ve Macaristan. Yugoslavya modelinin öngdrdügu bir raya girmişlerdl. Macaristan, «yeni yönetim» adı altında uyguladığı ekonomik tedbırlerini ağır ağır ve Atlar ve eşekler r YARIN Tiffany Jones TIFFANY JONES 48 Konya Ereğlisi'ndeyken. araya gitme patırdısı girdi, ağız tadıyla oturamamıştık, dedi baba. Şraı dide.. Anneye acı bir bakıj yolladı. Anne: Üzülme Bey, Allah verir elbet.. diye onun sıkmtısını hafıfletmeye çalıştı. Sen başımızda ol da, eşyada gözüm yok benım. Şımdı buraya hahmızı serdik mi, göreceksin, manzara hemen değışır. Ortası kırmızı, kenarları yeşıllı morlu Uşak hah »ını söylüyordu. Hahyı serdiler. Nasü? Baba, bıyığını kemlrip: Eh.. dedi. Çıktı odadan. Yüzü gülmüyordu. Başkemın Neonettin Beyler, doktor Rıza Beyler, Idare Memuru Ferit Beyler gelmiyorlardı. Onlar da onlara gitmiyorlardı. Bırden ayaklar kesılmisti karsıhklı. Yalnız, hastahanenın göz doktoru Saffet Beyle eşi geldiler. Içkici adamdı Saffet Bey. Ağzına damlasını koymayan babayla arkadaşlıkları jöyle böyleydi. Evlerine gecenm ilerlemis saatlerinde de gidilse, Saffet Beyi, rakısı ön\inde, masa başında bulacaklardı. Herkes kalkmış, o kalmış. Demleniyor. Baba, yerl olsun olmastn, çocuğa ikide birde, «Çok saygüı davran Saffet Beye karşı..» dıye öğutlüyordu. Nedeni sonradan oğrenildi: Oğlu Reşat Eey, GOzel Sanatlar Akadenıisı'ni bitirmiş, Çallı Ibrahim'in en gözde, en değerli öğrencilerındenmıj. Yakında ortaokula resim öğretmeni gelıyormus. hem de Fransızca biliyormuîSaffet Bey de bu konuda baba gibi düsünüyor, çocuga: Benim oğlan deryadır, ondan istifadeye bak.. diyordu. Çocuksa, ba;ka şekilde, Saffet Beyin oğluna takılaeak adı düşünüyordu. Şimdiden de bulunmustu o ad' Dery» Reşat, Derya Reşat Bey! Çarşıya pazara gönderildiğinde, «Mıllt Kütüphane»ye uğramadan edemezdi. Fikret'le bulujurlardı orada. «Bıldırcın» dergilerini, bir takun ozanlarca yayınlanmış kitaplan okurdu. Faruk Nafız onun göz bebeği iken, «Bir Ömür Böyle Geçti>nin bütün şiirleri deftere almmışken, kısa zamanda ikinci plâna kaymıs gitmiş, onun yerini, yeni çıkan «Ben ve Ötesi.yle, Necip Fazıl kapmı?tı. Bu arada Karacaoğ lan'a, Yunus Emre'ye el atmaktaysa da, onlann asıl izleyicisi. uzmanı 131 Fikret'ü. Gün günden tersti baba. Durmadan bıyıklannı kemiriyordu. Anne, parmaklarını çıtlatıyordu. Kundaktaki bebek, gözle gonılür, elle tutulur biçimde, hepsinden hızh büyüyordu. Salmcağmuı ipini anne bırakır, çocuk tutar, çocuk bırakıı Mustafa tutar, Mustafa bırakır Saime çekerdi. üç dört hafta daha gçti. Hava karardı, şimîeklı gümbürtülü ilk yağmurlar bastırdı. Odunlar bahçe de ıslanıyordu. Çocuklar, onları içeriye mutfağa ta fidılar. Baba iki çeki daha almca, onları da sofays îstiflenmelerine, geldi Kalubelâ Cemil yardım etti. Öerenci YuHu'nda yatıp kalkanlar, birer ikişer. dağldıklsrı ılçelerden dönüp gelmeğe başlami'tı konu ve resım: AYHANBAŞOÖLüjBUDIN KOPRUSU KENT OYUNCULARI i (Harbıyede) HAMLET 50. Oyun Salı: 21.15 Çarşamba: 15 ve 21.15 Cumartesi: 15 ve 21.15 Ö GOL 1 FARESİ Komedi 3 bölüm Persenıbe: 18.15 ve 21.15 Cuma: 21.15 Parar: 15 ve 21.15 Not: Salı 21.15 Halk Çarşamba: 15.00 Perşembe: 18.15 öğrencd matlnelert. 200. Oyun •••••>•••••••••••»« lar. Bekır'ler, Kurban âbi'ler. kimi kimseleri yok, bir yana ayrılamayıp hep Yurt'ta kalmışlardı koca yaz. Yeni evın bir yclu da bu Yurt'un önünden geçerdi. Açık camlardan görürdü çocuk onları. Görür dü kı, ders çahşıyorlar. Bıraz saflık, hattâ bönlük bulurdu bu çalışkanlıkta, biraz da imrenirdi onlara; kımseye hesap vermek zorunda değillerken, canları nin ıstedıklerı gibi davranabileceklerken, Yurtlarına kapanıp kaldıklan için. Yaz bitımınde bır gün, 52. Alay'ın ordaki alanda, Sağlık Okulu ile Merzifon'un maçı varmış denıldı. Antalya'dan çıkah bcri topa ayak vurmamış, maç seyretmemışti. Yanına Mustafa'yı, Fıkret'e uğ rayıp Fikret'i slarak, gittı seyretmeye. Şehnn bu yakasmı ya bir kere, ya iki kerecık gormüştü. Millet bütün yollara dokulmüş. Alaym yanırdaki alan, desen mahşer, kaynıyor. Bıldık bilmedik herkes ora daydı. Sanki başka bir şehre gelinmig gibi, kadınlara. kızlara da raslanıyordu. Subaylarla memur aılelerine iskemleler konulmuştu özel olarak. Güneşte pişmemeleri için, tepelerine tenteler gerilmifü. Sağlık Meslek Okulu'nun îstanbul'dan gelme bir gözde oyuncuları vardı, hem de takunın kaptanı. Kulakları çınlasın Hüsnü abinin. Tıpkı Hüsnü abi gibi, Merzifon'lularm dördünü beşini sıraya dizıyor, çalını üstüne çalımlıyordu hepsini. Top kendisine gelsin diye beklerken, uzun kollannı kalça larma sarkıtıyor, derken, ellerini beline koyarak bekhyordu. Kimi kadınlarla kızlann gözleri he? onda. Pasım aldı, kaleye doğru sürdü, bir çalım, bır çalım daha, gol oldu olacak. Herkesin yüreği ağzma geliyor. Ama Merzifon'lularm kalecisi de yaman çocukmuş ha! Kafam gözüm demeden ayaklanna atılıyor. Lâstik misali sıçrıyor, bir o yana, bir bu yana uçuyor; yok, gol olmuyor. Havadan g« len toplan armut toplar gıbi topluyor. Alkış, alkıj, alkış... Beyaz gömlek, uzun beyaz pantolon giymiş biri siydi hakem. Yakıjıklı. Çok esmer. Yüzbajıymıs. Bu seferki sağlama goldü artık, tam jutunu patla tacak, kaptanı çelmeleyip yere indırdi sağ bek. Hakem bey hiç bocalamadan çaldı düdüğünü, penalü noktasını gösterdi. Kaptan gerüdi, vurdu: Gol! Sapkalar, mendiller havaya fırlatıldı.. Oyun kt zıştı, sertleşti bundan sonra. Merzifon'lular işi tefc meye döktüler. Gene de yenildiler. Oyun bitince karıştı ortalık. Kurban abi ile Bekir abi de az otede, maçı seyrediyorlardı. Daha ileride, korner yerinde Yaşaria Kara îsmail. Herkes alana doğru yürüyordu, akm oraya idi. onlara ne oldu ki? Kara îsmail, Bekir abinîn üzerine atıldı. Yaşar beline sarılıp tutmak istedi, tutamadı. Kurban abi bağırdı. Kara Ismaıl durmadan sövüyordu: «Senin izzetli avradmı.» Eline kocaman bir taş almıştı İsmail. Bekir'e fırlata yım derken, ayırmaya çalışan Kurban abinin dizine geldi. Îsmail gibi uzun boylu değildi Kurban abi; kısaydı. kalmdı. Oradakiler tanık, hepsi gördü bunu, hakkı yenemez; Kurban abi bir yumrukt* pestil gıbi yere serdi îsmail'i. Yaşar ve daha biri, ko'.lanna girip kaldırdılar. doğrulttular. Kurban abiye seslenmeden, Îsmail'i üzerine doğru ittiler onun: «Bul belânı'» demek isteverek. tsmail ağıx dolusu SÖVÜD sayivordu eene. Atıldı îkınci yumrukta bir doksan yerdeydı artık. (Arkasi var) Beklâmcilık. 262/8J7