22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Eyîul 1968 CTTMHURÎYET Kısn Boylar, Çekik Gözler, ve... Tebessümler Diyarı DOGANNADİ ONGKONG Uzaksark'ın dünyaca meşhur tngıiiz müstemlekesı. Buraya «mustemleke» demek, galıba, pek doğru degil. Daha zıyade, Uzakşarkta bır Ingıliz «ayagı», bır İngılız «dayanağı» yahut bır İngılız «tutanağı» demelı. Çunku «müstemleke» kelimesinde, şimdikı tâbınyle «sömunüen bır ulke» mânası var, Oysa HongKong'da «somurulunecek» blr şey yok. Dedıgim gibı bir İngılız «ayağı» gelmis, adımıru atnuş buraya. Bunun boyle olduğu, Bısmıllah, daha hava alamnda, uçaktan iner inmez anlaşılıyor. Pasaportların kontrolu için meydanda Ud gışe var. Bir tanesının UstUnde «yalnjz îngiliz vatandasları içın», diğerınde «başkalan İçin» yaitaları konmus. Bayağ gücüme gitti. Blr tuhaf oldum. Amerika Blrleşilc Devletlerınin guney illerindeki tren lstasyonlannda iki ayn bekleme yeri bulunduğunu, birinin ustünde «beyazlara mahsus», diğerinde «renklilere mahsus» yazılı olduğunu hatırladıra. (Amerikalılar «renkll» sözünü kullanırlar ama, bunun düpedüz türkçesi «zencilere mahsus» demektir.) Oralarda da aynı şekilde Içim burkulznuştu. însanlık dısı gibl gellyor. Gerçl öyledir ya... Neyse. İştn o tarau bu yazılarm içine ginniyecek. Hava rneydanından, birl otelimize götürecek, otomoblle binlp de, az sonra, deniz kenanna geldiğimizde, hele oradan da blr araba vapuruna girdiğimiîde, doğrusu, biraz şasaladım. fnsan yük««k bjnalan ile Ne T#rk'm, iki katlı •tobnıleriyle gezdlkçe öğrenlyor. Cahilllğime Londra'yı hatırlatıyor imana.. H verln, ra lutfen kusuruma bakmaym, ben HongKong'un bır ada oldugunu bılmiyordum. ö g rendik kı, Uzak Asya'nın bu koşecıği iki kısımmış. Biri, doğrudan doğruya kıt'aya bağlı Kovlu. Yani bızım uçaktan indiğimiz yer. Dıgeri HongKong. Epeyce büyük bır ada. Araba vapurundan baktığuuz saman, hemen hemen tıpkı, New York'u andırıyor HongKong. New York'u andınyor derken, kartpostailann büe dünyaya ta Hong Kong alıyorlar, ya yük bosaltıyorlar. Peki, nüfusu topu topu 45 mılyonu bulan bulmıyan bir kuçücuk toprak parçasının ihtivacını, bu gemilerden, nihayet, 810 tanesı karşılar, ne satıyorlarsa, onu da alır götürür. Durum boylesine basitken, bu yüzlerce tıcaret gemisi ne oluyor' Bunun sebebini sonm anlıyacağız. Uçak şirketlertnin, yolculara dağıttıklan turizm broşürlennde HongKong «tipik bir Çin şehri» olarak taıif edilır. Bazı mahalleleri, özellikle Kovlu kesiminde. süphesiz öyle. Başka ttirlü olmasına da, zaten, imkân yok. ÇUnkü buralan Çlnin Kanton eyalettnin blr kısmıydı. Bir çeşit bıs m Konya'nın Karaman'ı gibi bir şey. Fakat, simdi, çok deglsik. Az evvel yüksek bınalan ıle New York'u andınyor demıştim. Mesel» iki katlı otobüsleriyle de Londra'yı hatırlatıyor insana. Yani çok ayn bir görünüşü var. nıttığı, meşhur gökdelenlerl kasdettiğımi anlamışsınızdır. Belkl uçer beşer kat eksık ama, HongKong'da da pek çok var onlardan. Bir yandan da, mütemadiyen, yenileri yapılmakta. Fakat asıl dlkkati çeken, llmaru dolduran tıcaret gemilerının çoklugu. Irili ufaklı sayısız gemi. Ben diyeyim üç yüz. siz deyın beş yüz. Sayabildiğinız kadar. Hemen hepsinin de yanında mavnalar, raotorler, vinçler fılân bulunduguna göre, demek ya yuk Hong Kong 1841 yılındanberi îngillı idaresi altında. Yerli bir hfikftmeti var. Fakat, Başbakan dahil, bütün Bakanlan, hatti genel müdflrlpri fngiliz Valisi «eçiyor. Bnnlan seçerken de, politika icabı, bazen Kızıl Çin taraftan, bazen de aleyhtan •lanlan tercih ediyor. HongKong açık limandır. Milletlerarası deniz ve hava trafîtinin Uzakşark'ta en kesif oldafıı yerdir. Başlıca «resmi» ticareti: Tekstil sanayii, demir. çelik, çimento, balıkçılık ve gemi yapınu. Bır d« zenginlıği. «Bir raemleketın zenginligini dukkânlanna bakarak ölçmek mumkundür» derler. Bir bakıma doğru lâftır. HongKong'un mıicevher satan dukkânlarmı, ben (ki bunlara, anlamadığımdan dolayı, yalnız vitrinlerden bakaruu) ne Zürib'in Bahnhof Strasse'sınde (tstasyon caddesınde) ne de Paris'in Rue de la Paix'sinde (Sulh caddesınde) gönnedim. Arkadaşlarla, etıketlere göz gezdirerek, söyle bır, hesapladık. Bizıtn para üe 3040 Tlcarette •enginlfgin yanısıra •Idnkça büyük Mfalet de gözden kaçmıyor. Bn lefaleti genellikle Kızıl Çin'den bir yolunn bolnp bnraya lf bnlmaya gelen mııhacirler yaratıyor bfaı liradan asagı mal yok gıbıydi. Yukansı bütün bütün başdöndürücüydü. Kim satar, kim aîır bunlan? Şimdı,. daha üstteW gemı çoklugu ile oeraber, bunu da anlamaya çalışalun: Efendlm, bu HongKong, kısacası, Uzakşark'ın en büyük kaçakçılık merkezı. Afyonu, ero ini filân bır kenara bırakın. Fakat bütün iş, esas olarak, kaçakçılık Uzerine kurulmuş. Bir tuhaf memleket ki, kaçakçılık olmasa, yaçayamayacak. Işin başmda da, HongKong'un burnunun dibindeki, Kızıl Çin geliyor. B:r defa burası açık liman. Kızıl Çin'm nefes aldığı tek delık. Ne satarsa buradan yolluyor, ne ahrsa buradan alıyor. HongKong'un îngılız idaresı de bu guya, gızli alısverişe goz yum maktadır. Bir Îngiliz bana «Çin'ın burasım işgal «tmek niyetinde olduguna kulak asmayın, dedi, çün Ttarizmf vesaire H«ngK«nc'a, neden bilmem, tnriıtler çok ragbet ediyor. Bite verilen rakamlara gdre, her sene on binlerce yabanci bnraya 29 milyon dolar bırakmaktadır. Nüfusu 4,5 milyona yabn. Tnrist akuundan dolayı Uzakşark'ın en gfizel otelleri ve etlence yerleri borada. kü Çuı, dışanya ne satarsa (belki Türkiye'ye çuvallarla gelen çakmaklar, veya kol saatleri de bu voldan sevkedıliyordur) buradan, kendisinde mevcut olmayan. sayısız yabancı bandıralı gemilerden faydalanarak yollar. Baska türlü, boyle bir tıcarete, imkân bulamaz. Diger taraftan, HongKong halkı da, yiyecegüun yüzde 60 ını Çin'den temin eder. Ve, böyle gidiyor bu iş». «Peki, dedim, ya bu hudud çarpısmalan ne oluyor? tkidebir toplu tüfekli müsademeler oldugu haberlerini okuyoruz. Onlar ne?» «Pek ehemmtyet vermemell, dıyor Îngiliz, Kızıl Çin buralardan tamamıyle elini eteğıni çekmış olamaz. Yahut, daha doğrusu, öyle göriinmek istemez. Sık sık vukubulan sınır hâdıselenni bu şekilde yorumlamak daha yerınde olur zannederim.» Ve, durup dururken «Buradakl mücevher zengınliğine dikkat ettıniz mi?> dıye sordu. «Yalnız aikkat degil, hayret de ettim» dedım. Biraz anlattı: Evvelâ işçihgın ucuzlugundan, sonra da Hong Kong'un serbest liman olmasından dolayı orada altın, gümüs, ve bütün süs taslan (başta inci geliyor) Avrupa ve Amenkaya nazaran çok ucuzmus. «öyle ki, diyor, burada, meselft 100 dolara alacagınız bu çesit herhangi bir şeyi, AmerUtada 500, 600 dolara rahatça satabılırsiniz. Ondan dolayı, bu bakımdan da, ticaret çok hareketli, ve çok kârlıdır.» Tıcarette hareket. Yani, bir başka deyimle, zengınlik. Fakat, onun yanısıra, oldukça büyük bir sefalet de gozden kaçmıyor. Bu sefaleti, genellikle, Kızıl Çin'den bir yolunu bulup, buraya iş bulmaya gelen muhacirler yaratıyor. HongKong, zaten, eti ne budu ne, ufacık bir yer. Sayısı söylendigine göre, haftada binleri geçen bır muhacır akınına nasıl iş temm edecek? Neticesi bir işsizlık, demek ki, epeyce yaygın bir sefalet. Meselâ, HongKong gtinlerlnden birinde, yolda yürürken $evket Kado'nun gözüne ilişmiş. Ercümend ıle bana da gösterdi: Koskocaman bir binanm kapısmda birikmış üç dört çop tenekesmden birinin başına çdmelmiş bir adam, elleriyle, artıklan karıştınyor, içınden yiyebileceğı bir şeyler anvordu. Tam yanmda, bir başka tenekenin başında, bir kopek aynı şeyi yapıyordu. Kolay kolay unutulmıyacak bir hazın manzaraydı. Yarın: B4NGKOK MODESTY BLAISE 06 35 Acılıj. motram 06 30 Kur'anı Ktrim. A c ı k l a m u ı ve Yorumu 06 50 Eaı Eserleri 07 00 Knve Haberler 07 0S Günavdır. 07 30 Habrrlcr v« Hava durumu 07 45 K. Tuneriidfn » r k ı l a r 08 00 IsUnbulda Bueun 0810 Hafif Batı muziti 08 25 B n ı b n v r Solo sarkılar 06.4S Pfvano SoJoIarı 09 00 Çv icin 09 20 R Bireit'ten Mrküar 09 W Arkası varın 10 00 Ara haberl*r 10 0S OKUL RADYOSO 11 03 Sabah koncrri 11.50 Marslâr 12 00 Ara haberlcr USnlar 12 05 K'lcük Otkertrı, 12 25 Tilun Korman'dan sarkılar 12.45 BMIama Takımındaa turkdler 13 06 Hab«rl#r Ttesm! Gazeted* 13 'S E Varol'dan sarkılar 13 30 Reklim DrocramUrı 14 00 Mavi Cocuklar Orkettran 14 ''O Rartvo ile Fransizea (40 ders) I4.3S Hafif Eatı Mdziil 14 45 N. Camlıdaft'dan türküler 15 00 Ara haberler 15 05 Okul Rsd^csu 18 05 Fanık Akel Oı*««trMi 16 20 AfiUn Kıracandan «arkılar 1« 40 Muzıkallerden 17.00 Ara haberler 17 05 Köv edarı 17 25 Kadınlar faslı 1" 50 Reklâm protramlan İS 00 Haberler hpva. vol durumu 13 3b Yurdun sesı 19 35 Bır v a ı m ı s t l r yokrou» 20*50 Se^m Deran'dan sarkılar 20 20 Dın AMak Sohbeti 2G.30 Is>zahat Bayramdıuı türkuler 20 45 Bır Turk Yorumcuıu 21 0] Olaviar ve Vüçük ilftnlar 2\ ' 0 Plâklar «rajında 21 25 Siz Ne Dırsiniz' 2140 A. Sami Toker'den farkıLar 22 00 Rekltra Droeramları 22 45 Haberler ıTurkiye Radyolarıı 23.0(1 C«z m ü z i » 23.45 Gece muzıii 23.ü Haherlerden öıetler. Drofram 24.00 KaDanıs IfTAJVBUI. ÎL RADVOSC 16 55 Acılıs ve n r o c a m 17.00 Dısketeülmızden 17 3C Kucuk k o n w r 18 00 Genrlere m u z i k 18 30 Senfonik m u z i k 19 00 Kcfif roüzık 18 15 R a d v o i l e lneılizc* (4O.d«n) 19 "0 A k s a m k o n s c n 2015 G e n U e r l e b e r s b e r 2 1 0 0 Oda müzıjH 2130 Liedler \ e Ozanlar 21 45 Hafıı r a u ' i k 23 00 C s z nıuziei 23 30 Hafif melofiıler 24 0.) Gece v e mürtk 01 00 Proeram v e k?.Danıı. i : 1 2 3 4 11 •aaau •»•• • 1 9İ 1 1 1 1 SOLDAN SAGA. Tiffany Jones TIFFANY JONES 1 Namık Kemal'in «Vatan» admdakı piyesinın bır adı da budur. 2 Efsaneler ve uydurma hikâyeler (eski tenm ve esJrJ usul çogul), nota. 3 Çok aulu pişınlmış hastalara mahsus pirınç yemeğının lezzetıne bakan (iki söz), 4 Kaba \e kalın kumaslardan, «sonradan üave edılmış uye» anllamına iki soz. 5 Tersı «ayagının altına alıp yamyassı ve paramparça ednı» mârıasmadır, ıdare bölümDÜNKÜ BULMACANIN lerimizden. 6 Bır hayvan, gök HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ gürültüsü (eskı terım). 7 Motörlü araçların esas kısımlann NASIL, HALLEDİLECEK Yukandakl rakamli bnlmacada M dan, içimizde yaşayan dıni ay d.ce 4 tar; anahtar (ipucn) ve 8 tane sonuç vardır. Bos kalaa 12 n vatandaşlanmızdan. 8 Yuva (eskı terim), bir mevsim. karenin içine 1 4en V a kadar uygnn birer rakam koyarak ve top9 Çcvrilınce «korkunç dere lama, çarpma, çıkartma, bolme işaretlerine dikkat ederek "oldan cede beceriklı insan» karsüıgı sağa ve yukarıdan astğıya bulraacada gösterilen sonuçlarj bnlunuz. iki aöt belirır. Bir&z vaktinizi alır ama, bog vaktinizi hoşçm geçirmi} olursunuz. 1 M• n 6789 TUKARIDAN AŞAGlTA: 1 Yunanistanın bir kayı şehrmın halkuıdan. 2 Tam J hedefe vurma hareketi, karm doyurur. 3 Amerika kıt'asındafci bir tükenavı başkenü, a pansız. 4 Bır şeyi bırıne verme hareketi (eskı terım), dışı değil. 5 Eski bağımsız Yunan sehirlenne böyle denillrdi, iskambılde bır kâğıd. 6 Rumelı bölgesindekı topraklanmız dan bir bölümünün adı, bir • • dat 7 ~ Ter" « i d l m , d^ sı mektır, facıa. 8 Toprak sahalar (eski usul çoğul), «Boyca fazlalaş'» anlamına bir emir. 9 «Son deatlı kar DıYE OENİZ GURBETÇİLERİ 24 buçuk uyuz tavuğa taş mı sallıyor, yoksa bağlı keçinın boynuzlarına tohumluk kabakları mı, hurda incir leri mi «aplayıp takıyor bilemezdi. Bir turlü mırıldandıfında, türküyü izleyerek onu bulamazdın. Sesinin geldigi tarafa seğirtıp, onu «Hah yakaladım.» demeye varmazdan sesi başka yerden gelirdi. Zaten Ça kır Ayşe'cik kapı kenarında hızla yelpirdeyip giden bır yırtık şalvar kenarı, bir pencere kenarında kayboluveren bir saç örgüsünün ucu, kapı kenarında uçup giden bir yalın ayaktan ibaretti. Her yanda, onun sesinın ve gövdesinin bir parçasını bulurdun. Ama tum olarak. insanda soluk bırakmıyordu seğırt mekten. O şimsek gibi gidiş gelislerden yapılma küçuk bir çocukru, saman «arısı saç, çakır, göz, sıska ba caktan ibaret. Sıcak iklimlerin etkisi midir, nedir? Onikiye baaar basmaz, Ayşe yaşından öte ermefe yön tutmustu. Birden bire bir fıskiye gibi serpıldi kız. Göğsünün ka barışına sevinç ve hojlukla bakıyordu. Uzun saçlarının örgüsünü çözdü müydü, belinden aşağısına bir ateş seli akıyordu. Onu annesinin. babasının kızı say mak artık hayli güç oluyordu. Şiddetl^ kıprayan sa bah jnldızuun kızt olsa gerekirdi, hani denizden çıngü çıngıl gülerek sıvrilen sabah yıldızı. Mezgitten bir saat öte, ustura gibi keskin, tester* gibi yırtıcı kayalarm üzerinde yürünunce, Hisarönıine bakan deniz kıyısma vanlırdı. Balıkçı Hamza, paraketalanna ahtapot yemi bulmak, ve onlanyemlemek için her rüzgâra kapalı olan o girintiy» firerdi. Zaten avladığı Kameriye adası, Koca Ada re Uzun Ada oraya birkaç kürek çalımmdaydı. Çakır Ayşe denize girebilmek için bir saatlık sarp yolu gâ z« alırdı. Sıcak bir gün denize gırmek üzere oraya varınca, Hamza'yı başını eğmiş. paraketasını yemler buldu. Denize dalmak içın Hamza'nm işıni bitirip git mesini beklerken, sıcaktan oflamış. Hamza başını işin den kaldırıp Çakır Ayşe'yi gdrünce, saşmış, hayranlık la gözlerini açarak, «Bu ne? Merhaba!» diye bağırmış. Adam Ayşe'yi görünce, yüzüne harlı bir sıcaklık vurmus gibi olmuş. Çakır Ayşe'nin, oradada görunme iinin adamda yarattığı şaşırtıcı hayranlıktan, içi çok boşlanmış. Alnma dek kızarmış hoşlukla. Hamza'nm gjtmesini beklerken, ikisi de şundan bundan konuşmuşlar. Konustuklan konular, her gunkü gibi lâf ola p«di$ahım saçma sapanlarmış. Ama konuşmaktaki ko nular değil, seslerinin ve bakışlannm taşıdığı duygu asıl çok önemlijTniî. Çocukken kdyde hiç kimsenin dönüp bakmadıfı Çakır Ayse, geliştikten sonra çok erkeği bastan çıkarıyormu|. Arna Çakır Ayşe'ye çok sulanan da olmuş, fazla tulananlann hepsinin gözierine mor oturtmuş, öyle ki, kdyde, «aman yumruğu pektir. tstertao (it d« danc!» derlermlf. Kimi iusanların g3nlünd« bir yay vardır. Bir bakıf, bir duyua, hatta kimi yol, blr hiç sayılacak önemsiz bir ıey, her naaılaa çalımına gtllr de, yay bosanıverir. ttte o yaj, bofanma kofuUannı bulduydu ki, Çakır Ay»e'nin dişiliği alabildiğine bosandı. Arük kuzusu Bahkçı Hamza rardı. Hamza'yı yutmak için buyuk Afrıka yılanı «Boa kostrıkor» gibi onu dolam dolara sarıyordu. Hamza ise bu dolanışlan, sıcak, yumuşak ve bai gibi tatiı buluyordu. Artık Çakır Ayşe, Balıkçı Hamzayla, miiyon hatlâ mıiyarlarca yıl önce başlamış, bir oyunu oynuyordu. Hamza kaçınca Çakır Ayşe kovalıyor, Hamza davranınea Çakır Ayşe kaçıyordu. Aman, bu saklambaç oyunu ne hostu! Doğa Ayşeye çok hoş bir oyuncak vermişti de, bugüne dek böyle bir oyuncağa sahip olduğunun farkına varmamıstı. Hamzaya, «Atına nal olam, beline trabulua kuşağı olam», deyince, Hamza kollaruu kabartarak testı sapı yapıyor, baba hindi gibi böbürleniyordu. Çakır Ayşe, deniz kenanna daha sık uğrama; a kojruldu. Oraya her vanşında, Hamzayı orada bekler buluyordu. Yol çok çetindi, ama Çakır Ayjcve bu yoldaki adunlan çok hos ve yumuşak geüyordu. Deniz kenarında Hamzayla şundan bundan lâkırdıyorlardı. Çakır Ayse bir gün Hamza'nm evli olmadığuu bıldıği halde ona, « Evli misin?» diye sordu. Hamza, « Evliyim» dedi. Şaka maka ama buna Çakır Ayşe'nin cam fena sıkıldı. Hamzaya, « Kimlen?» dedi. Hamza. «Kiminle olacak, balıkçmın sevgilisi deniz kızı olur,» dedi. Çakır Ayşe'nin içi rahat etti, Ayse; « Nasıl güzel mı?» diye sordu. Hamza, «Ateş gibi deniz kızı. Gözlerı çakır mı ç^kır, ama kimi yol zumrüt yeşiline çalar, saçları aitm sarısı. Hele karanlık bir odaya girsin, odayı apaydın eder.» dıyerek Çakır Ayşe'nin tarıfıni yaptı. Ayşe'nin çok hoşuna gitti bu târif. Ayşe, «Denizin içinde şalvarla, mintan mı giyer?» diye sordu. Hamza, « Ne gezer?, Bütün giyimi saçlanndan ibaret,» dedi. Çakır Ayşe, «Desene çıplak gezer!» dedi. Hamza, •Evet, anadan doğma» dıye cevapladı. Çakır Ay»e de, «Vay gidi utanmaz oruspu!» dedi, sonra gene «ordu: «Onların bellerinden aşağısı balık değil mi? Ben birçok kayıkların basında resminı gordüm Hel bir kez Paluko Mustafa Reıs kayığıvla buraya gelmişti. Kayığınm dört yanını deniz kıziarı kabartmalarıyla doldurmuşfu. O bana deniz ki7İannın bellennden aşağısının balık olduğuna yemin etmisşti.» «Hayır, hayır iki bacakları var. Mustafa Reis, yandan bakmıştır da öyle görmüştür. Yalnız dizlerinin alt yani balık pullarıyla örtülü. hem iki ayak yerine bacakları iki kuyrukla biter.. Deniz kızlarının iki bacaklı olmalan Çakır Ayşe'nin hiç hofuna airmedl. Ayşe içinden. vay gidi orospu, diye düsündü. Hamza'ya: • «Şimdl «en burdasın, onun ne yaprtjhm hilivor musun? Ya ba^ka bir balıkçıyla gitmişse''» diye sor du. HarnTy; (Arkası var) K o n u v e r e s ı m : BAŞOĞLU BUDİK KÖPRÜSÜ OG**M£p4B(fe|pU<CUAf^0^ A NKAR A 0«2S Aclı» orofram 08 \0 Kur anı Kenm. Acıklamatı \ e Yorumu 08 M Saz E«erlerl 07 00 Köve Haberler 07 0^ Gunavdın 07 30 Haberler ve Hava durumu 07 45 Sabah müziSİ 08 00 Ankara'da Bueün 08 05 Kücılk ilanlar 0610 Turhan Toner'den tarkıtar 08 20 Ce«itli müzik 08.45 Alive Alckıhc'tan türlcüler 09 00 Ev icm 09 00 Sabah konserl 09 40 Arkası v a n n 10 00 Ara haberler llânlar 10 05 OKUL RADYOSU 11 05 Hafif muzık 11.10 M Sevran va T. Tolcray'd m sarkılar 11 30 Korser Saatl 12 C0 ^ra haberler v e K llânlar 12 05 NVviıı A k o l ' d a n t ü r k ü l e r 12 20 K.brıs Saati 12 ?î Kucuk ılâniar 1? 30 Bcraber v«" Solo sarkılar 13 00 Haberler. Keami Gazetede S B^iBun , 13 15 Hafif raüzik ( 13 30 Reklân Drosramlan 14 00 Kucuk ilanlar 14 15 Turkuler 14 5 PUklar araimd» 15 00 Ara haberler v e k. îlânlar 15 05 OKUL RADYOSU 16 05 N. Guver'dcn sarkılar 18 25 Radvo il« Fransızc» (40 Ders\ 18 40 Albumlerden aecmoler 17 00 Ara haberler lanlar 17 30 Kov Odaıı 17 50 Reviâm Droeramlan 19 00 Haberler. Hava v e Yol 'turıımu 19 30 Kucuk ilanlar 19 >5 Saz Eserleri 19 50 Bir Varmıs. F i ı Y o k m m 19 55 Hafif Batı m ü s i t Dinlevici istekleri 20 25 Anavasamıl 20 40 Ü Yurüko»lu'dan «lrkfller 2100 24 Saatin Olavlan V» ilânlar 21 10 Gece konserl 22 05 M YıldızdoCandan carkılar 22 25 N. Camlıdat'dan türkülar 22 45 Haberler 23 00 Haftanın Beateeial 23 4S Gece mflzUH K^IM.A KŞAMld \ VAGML VZVCAZA), Ç&Vİ&A *AM R J N ^ ^ ^ M | £r4pİ/V1g 9A kA ^ ^ ^ k l ^ka> ^ ^ ^ ^ 4 lAp4STMPlM.a^M" 343UYC^, y BfeviBe *• İV J 1/ i YANAr? ^AA/tf?AN X" ^ . •V O»»»Q>>?T^L^L^H #'1 »M GUnttn gn«mU haberUrtndatı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear