Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8AHTFE ' 7 A*tn*©s 1988 CÜMHURÎTCT !••••••••••••••« Silâhlı Kuvvetler Personel Kanunu ASKERl YARGITAY ÜYESt lçinde Silâhlı KuvvetB n STPersonel926 sayılı Tflrkikinci önemli uyleri Kanununun rf büyük sorumluluklan olan bu mevkiier birır sıra savma veya resmi geçit yeri olmadıgına gftre rütbesi orgeneral olan bir ordu kumandanı ne zaman ve nasıl Kuvvet Kumandanı olacak ve orada ne kadar kalıp önemli işlere el atacak ve faydalı olabilecektir? Kanaatimizce bu riitbede en az bekleme süresi. orduları buinnmadığı için Deniz ve Havada dört, Karada altı yıl olmalıydı. 0 Mul.arip sınıf subaylan Orgeneral hattâ Mareşal olabildiği ve bu sebeple 65 • 68 yasına kadar orduda çalıstınldıklan halde yardımcı sınıfınkiler Tümgenerallikten yukan çıkarılmadıkları için orduya ve mesleklerine en faydalı olacaklan yaşta emekliye sevkedileceklerdir. Yardımcı sınıf subavlarının Orgeneral ve Mareşal olmalan elbet istenemez. Ancak 48 yasında general olabilen bir profesör • doktor veya yüksek mühendisi 3 sene ruğgenerallikta, kadrosu varsa 3 sene de Tümgeneralllkte çaîıstırdıktan sonra 51 veya 54 yasında emekliye sevk etmede isabet bulunduğu da her halde hiç kimse tarafından iddia edilemez. «Aşajıdan gelenlere kadro açılsın» gibi mülahazalar ise her sımf ve meslek için aynı nisbette geçerli bir düşünce değildir. Bu itibarla bilhassa yetişmesi güç yardımcı ihtisas sınıfları için Kanun, onların durumuna uyan, özel hülrümler konulması her halde daha doğru, ordu ve meslekleri için de daha faydalı olurdu. Fakat bu da yapılmamıştır. julaması yapılacaktır. Meclisteki tnüzakereleri tartışmalı geçen, bir ara veto da edilen bu k> nun hakkında çok şey yazılmıs ve söylenmiştir. Nltekim tasarının Senatodaki ilk müzakeresi.ıin yapılacağı günlerde biz de görüşümüzü açıklamıştık. Bu yazıda ise metnin ve getirdiği sistemin bir yıl tatbikat gördükten sonraki durumu hakkında düşüncelerimizi söyliyeceğiz. Kanunun iyi tarafı, klâsik bir terfi mevzuntı hüviyetinden sıyrılarak modern personel idaresinin pek çok meselelerini ele alan ve bunlara çöEÜm getirmeğe çahşan bir lünyeye sahip olma»ıdır. Bu suretle askerî personele ait çeşitli mtvzuat Jağınıklıktan kurtarıimış, yeniden yapıtan tadil ve ilâvelerle bazı faaliyetler hukukî mestıede, tniiphem taraflan oldukça vuzuha kavuşturulmuş, tatbikatçının eline de derli toplu bir metin verilmiştir. :::: S» :::: imi psikanalistlere göre saldırganlık, canh varlıklarcia bir yaradılış özelliğidir. Bir varlığı savunma, koruma, devam ettirme vasıtasıdır. İnsan da diğer canlılar gibi ve öaha değişik bir şekilde bu özeUikle degerlenir. Varlıgı dışında kalan her şeyi kendisine göre bir şey haline getirmek, kendisinin yapmak arzusunu duyar. Onlar üzerinde, kendisini en üstün bir varlık olarak görmesi, tanıması yüzünden bir takım haklara sahip bulunduğunu düşünür. Kendisine karşı koyan, direnen her şeyi zorla yola getirmenin çarelerini arar. Onların direnraeleri karşısmda kendisini daha az bir kendisi gibi görür. Yoklugu endişesi ile azçok bir ümitsizlığe düşer. Bundan daima uzak kalabilmek için kendisine karşı koyanlan sindirme^e, yıldırmağa çalışır. Onlara gözdağt verecek şekilde hareket eder. Güçlülük gösterilerinde bulunur. EHne geçenleri kırar, parçalar. Hiçbir şeyden ve kimseden korkmadıgını anlatmak ister. Kimi insanlar yaradîhşlarında yer alan saldırganlık eğilimlerini topluluklarca iyi karşılanan, beğenilen amaçlara yöneltmek imkânını bulurlar. Röylelikle, bu eğilimlerini kendileri için oldugu kadar başkaları, mensup olduklan topluluMar ve insanlık için yararlı, yaratıcı bir güç haline getirirler. Kimileri ise çeşitli nedenlerle, özellikle, yanlış, yersiz eğitimin etkisiyle, bu imkânı elde edemezler. Kendileriyle beraber var olan saldırganlıklarını yıkıcılık, yakıcıhk yönünde geliştirirler. Çevreleri, başkaları için gerçekten tehlikeli insanlar olurlar. Bu tipe giren kimseler en küçük, önemsiz nedenlerle saldırgan birer varlık haline gelirler. Hemen parlarlar. özellilde, zayıflann karşısmda veya başkalarınm, çevrelerinin sert tepkileriyle karşılaşmayacaklarına ınandıklan zamaniarda bu şekilde hareket ederler. Bunlardan bir kısmı da, sırf başkalarının, çevrelerinin tepkilerinden uzak kalabilmek amacıyla sözleri. davranışları ile başkalarını saldırgan yapmağa çalışırlar. Başkalarını kendilerine saldırtırlar. Böylelikle, saldırganhk eğilimlerini rahat, hiçbir tepki ile karşılaşmadan gerçekleştirmek im kânını bulurlar. Başkalannda. sırf kendilerine saldırıldığı için karşılık verdikleri, kendilerini sadece savundukları inancmı yaratmak isterler. Bu duruma en ziyade, bireysel socumluluk duygusunun faala zsyıfladıii zamar.larda, şu veya bu şekilde meydana gelen kalabalıklarda, kitlelerde rastlamaktayız. ü: KÎTLELER ve SALDIRGAILIK K ka bireylerle paylaşırlar. Saldırganhklannın tek sorumlusu olarak düşünü!meyeceklerine inanırlar. Kitle Içınde yapılan işlerden biTeylerin, bilinmemeleri yüzünden, sorumlu tutulamayacaklarını sanırlar. Bunun için »aldırganlık eğilimlerini en geniş şekliyle gerçekleştırmekten kaçınmazlar. öte yandan, kitlelerde bireyler sürekli olarak birbirlerinin etküeri altında kalırlar. Birbirlerini taklit ederler. Hiçbir hususta başkalarından farklı birer varlıkhalinde tamnmak Isteroezler. özellikle iç dünyalannda anlaşanıamazlıklar, çatışmalar bulunan, huzursuzluk içinde yasayan insanlarda saldırganhk, hele kalabalıklarda, kitlelerde, daha da yıkıcı bir güç haline gelebilir. Bu gibi hallerde saldırganlık eğilimlerinin ilkelliklerini devam ettiren kimseler, iç dünyalanndaki çatısmaları, huzursuzluklan dış dünyaya. nesnelere, başkalarına kolaylıkla aktanrlar. Saldırganhklanm kendilerinin yerlerini verdikieri kimselere yöneltirler. Bir huzursuzluk, ıztırap kaynagı haline idrak ettikleri varhklan ile ilgiii düşmanlık duygularını, yok etme arzulannı kendilerini çevreleyen, kuşatan nesnelere, kimselere çevirebihrler. Varhkları ile ügili hınçlannı onlardan çıkarabilirler. > nsanm çevresi, başkalan ila I kurdugu ilişkilerde değer öl• çüsü, birimi kendi varlığıdır. Kendisini beğenen insan başkalarını da beğenir. Kendisinden memnun olan insan başkalarından da memnun olur. Tersine olarak, kendisini sevmeyen insan başkalarını da sevemez. Kendisinden nefret eden insan başkalanndan da nefret etmekte hiçbir zorlukla karşılaşmaz. Başkalanyla anlaşamayan. durmadan çekişken ;nsanlar her şeyden önce kendileriyle anlasamayan, sürekli olarak çekişen kimselerdir. Psikanaliz deyimiyle, iç dünya ahengine ulaşamayan, iç dünyasını meydana getiren üç ben arasmda gerekli ve düzenli ilişkiler kuramayan insanlardır. İnsan dış evreni bir dereceye kadar iç evrenine göre yaratır. İç dünyası bilânçosuna göre bir dış dünya değer anlayışma ulaşır. Sürekli olarak devam eden iç dünyasındaki duruşmaya göre bir dış dünyanın insanı olabilir. İç dünyalannda suçlananlar ve hüküm giyenler dış dünyada da suçlar işlemekten her zaman kolay kolay uzak kalamazlar. P.ilinçaltlan fazla yüklü olanlar zaman zaman dış dünyada taşkınllklar yapmaktan daima kendilerini alamazlar. JCısacası, iasan İç * dünyasında yaşaflıklarınj dişîjiün,ı yasında da yaşayan ve başkalarına da yaşatan bir varhktır. dler'e ve Adlercilere göre sal dırganhkta güçlülük, üstünlük arzusu başiıca rolü oynar. özellikle şu ve va bu neden yüzünden kendilerini önemsiz, değersiz, yetersız, aşigı bulanlar, görenler kendt varlıkları hakkındaki ve çevrelerinin kendileriyle ilgili o'.uınsuz Cüsüncelerini, duygularını değistirmek, bu düşünceleri duyguUrı olumlu bir hale «jetırmelc için çeşitli çârelere başvururlar. Ken dilerini açık ve ya k»pslı bir şekilde överler. Başkalarını memnun edecek çekiide haıeket ederler. Kendilerini oaşkalanna övdürmenin yollannı ararlar. Fırsat buldukları, elverişli ortamlara kavuştukları zaman kuvvet denemesine girişirler. örellikle, kendilerine direnemiyeceklerine inandıkları kimselerin, xaylf bul PSiKOLOIi Bursalı Mehmet Şeref'ten bugune 1912 yılında Balkan Harbi felâketi geldi başımıza. . Bulgar ordusu koskoca İmparatorluğun askerini dağıUrak Çatalcay» dayandı. Yenilgi öylesine ağırdı ki iliklerine isledi milletimizin. Bugünkü gibi hatırlarun: Babam evde Balkan Harbinin acısını duyuran şarkıtar söylerdi. Bizler de doğmadığımız günlerde yaşanmış bir dramın karanlık havasına sürüklenirdik. 1912 nln hazin hikâyeleri, kusaklar boyunca ağızdan ağıza yayılmıştır. Dün Yeni L'fuklar Dergisi son sayısında Ferit Celâl'in başyazısım okurken 1912 den bugünlere postalanan bir ibret dersi buldum. Sayın Ferit Çelâl Güven'in geçmişlere doğru uzanan sağlam bir gazetecUiği ve devrimcilik çizçisindfn hiç şaşmamış tutarlı bir kalemi vardır. Yaptığı işin salt Yeni Ufuklar sayfalarında kalmasına gönlüm razı olmadı. Ortaya koyduğu ibret verlci belgeyi Cumhuriyet okurlarına da duyurmak istedim bugün... Sayın Ferit Celâl'in yazısmda anlattığına göre Balkan Harblnden sonra yenilginin nedenleri türlü yönlerden aranmış ve bu araştırmalara Bursalı Mehmet Şeref adında bir yazar da katılmıs.. O günlerin havası İçinde bir de kitap yayınlamış. kitabın adı: «Anadoludan bir Müslüman Türkün Şeyhülislâm Efendl Hazretİprine en son sözü.» Ferit Olâl Güven, bu kitaptan bazı paTçalan jrünümüziin diline uysun olarak elden geçlrmis Şimdi o parçalan okurken altını çizdiğim satırları sizlerle birlikte gözden geçirelim. Bursalı Mehmet Şeref. Balkan Harbi dramı üstüne zamanın Şeyhülislimına diyor ki: « Şeyhülislâm Efendi! «Hüdâvendigâr'ın şehit düştüğü yerlere «Kosova» haçı diktiren, milll namusumuzun kâbesi sayılan Selimiyenin göklere uzanan minarelerinde o uğursuz Bulgar bayrağını dalgalandıran Bulgarlar, Sırplar, kaltaban Yunanlılar değil; ancak ve ancak hâla yirminci yüzyılda bize onuncu yüzyıhn geçmişten kalan döküntülerini öğreter°k btitün bir ulusu bağnazlığm, zorbahgın çemberi ve baskısı altında tutmak istiyen «ulema» biçiminde görünen, zincirleme gafiller sürü südür.» «Tarih, din adına bir sürü boş inançlan şakıyan bu kişileri suçlandıracaktır.» «Bugünkü Osmanh ve tslâm topluluğunda, beş kez namaz kılan. oruç tutan, farzlan yerine getiren Müslümanlar, bunlan yerine çetlrmiyenlerden pek, hem de pek çoktur. En çok kötülüklerin, bo. zukluklann kaynağı sayılan zavallı Istanbulda bile gerçek bu ikea. işte yine biz yenildik, çöktük, ezildik.» «Şeyhülislâm Efendi! Din, vicdanı Tannya bağlıyan kutsal, yüce bir bagdır ki, ona dokunmaya gelmez. Herkes, her Müslüman sizin kadar Tannsını, Peygamberini sever ve buyruklannı yerine getirir. Namaz kılmak, oruç tutrnak, veya kılmamak ve tutmamakla Islarn topluluguna zarar gelmez. Herkes, her Müslüman sizin kadar Tannsını, Peygamberinl sever, ve buyruklannı yerine getirir. Bunlar Tann hukukudur. Tann hukuku Tannnın hoşgörürlügüne dayanır.» «Sınırlarırrızı zorlayarak, yurdun bayrağma aç kurtlar gibi saldıran 180 bin Bulgara karşı yalnız namaz kılmakla durulmaz Şey hülislâm Efendi! Manastır'dan Edirne yanına kadar kâfir eline di) şen Müslümanlar da namaz kılıp oruç tutuyordu. Bu MüslUmanların bu belâya namaz kılm&dıklarmdan uğradıklanm bizim medreseliler utanmadan ileri sürmeyi göz« alabilecekler midir?» «Elleri haçlı papazlar Bulgar askerlerinin önüne düşerek Edirneye saldmrken «inna fetehnâleke» süresini okuyarak tekbirler g > > tirerek askerlerimizin gücünü, güvenini arttıracak olan din adamlan ulemamız Edirnede yoklardı.» «Ama medreselerde çömezlerl paylaşmak, odabasılığı ksvgalariyle medreselileri birbirine katmak, Ramazan gelince de köylere dağı larak, köylünün kafasını İsrailiyet (Yahudi kitapianndaki bos inançlardan derlenmiş tnasallar) ile dolduran en aşagı on bin softa vardır.» Ve o zamanın yrnilik istiyen gençliğine karşı cephe alan Şeyhfllislftma çatıyor Mehmet Şeref: «Gençlik, aydınhk, ışık, coşku isterken, siz oldum olasıya geçmişe bakan anlamsız gözlerinizi, şimdi yaşamak için kaynıyan gelacegin ordusuna djkerek onlann üstüne eskileri saldınyorsunuz. Siîlerin bugün, bilgi dediginiz şeylerin yirminci yüzyılın uygarlığıyla hiç bir ilgisi yoktur. Evet, gençlik tslâm âleminin bugünkü koşullar al tında yaşıyamıyacağına inanmıştır. Siz, ögrettiğiniz «Düşünme, bara inan!» kuralının geçmişten kalrna çürük, kötünün kötüsü bir meyvası olduguna inanmadıkça, gençlik sizi çalışkan ve coşkulu çevresinden kovacaktır.» Ferit Celâl'in bulup çıkardığı IU belgeden lbert almıyaeak kisi var mıdır? Gazi Mustafa Kemal'le şer»flfrini ve bağımsızlığını kazanan Türk milleti, softaların çanlanna ot tıkamıstı. Ama Türk siyasi hayatında uydolutc. v«Utikaaı tekrar yürürlüğe girdjkçe medreae eğitimi de yeniden ihyâ edildi. softalık gelisti, Türk halkının nrtında yeni bir ulema sınıfı palazlandı. Ve işte bı sınıf gene yabancı devlet uşaklığina «evet» deyip, milletin sömürülmesi İçin gerekli karanlıği yaymaktadır vatan sathına gene aydın Türk gençliğine diş bilemelrtedir. Dr, Halis ÖZGÜ ^ dukları insanların karşısmda saldırganlıklarını aşırı bir deıeceye vardırırlar. Kendilericden kaçanları kovalarlar. Karşı koyanlara raslayınca bırbiriyle çelişen davranıjlarda bulunurlar. Hâkim Alb. Nahit SAÇUOĞLU İİİİ ifaat duygusu litlelerde liderler birevlerin saldırganhklarında, jıkıcılıkı iarında oldugu gibi, di"!iplin!i bir davranış şeklinı banımsememelerinde de rol oynarlar. Freud'e göre, ?u ve ya bu maksat, düşünce ile bir araya gelen, rasgele meydana gelen kitlelerde, bıreylerde, ınsanlıjın tarihi boyunca, özellikle, ılk ^nlarınrla yaptığı tecrübelerın bir esen olan, evrensel bir mâhıyet taşıyan ortak bilinçaltını faalıyete geçırebilirler. İlk inaan toplu» lukıarındaki insanların bilir.çaltİarında yer alan Daba hayâüni canUndvrabilirler. riaska hiı deyışie, kitlelerdeki oıreyleri yöneticiler. liderler karşısında ilkel insanın babası yanmjakı hayhtını yeniden yaşamağa iüıüklıyebilirler. Bunlar ilkel topıuıuğu meydana getiren Direylerın yerlerini alabilirler. Rollerını ovnıyabilirler. Kitleyi aarakete getıren kimseyi. kendi çocuklarını bile iğdis etmekten, onıan en ağır cezalara çarptırmaictan bile çekinmıyen, hattâ öldürmekten çekinmiyen ilkel oabanın yennt koyabilirler. Başka oır deyişle, kitlelerdeki in&anlar '.ıd«Tİeriyle, ilk insan topluluklannda çocukların babaları, bıreyleua başk»n ları ile kurdukları ve tam bir itaat ile değerlenen ilv^lıileıe benzer ilişkiler KuraDihrler. Onların bütün ısteklerını hcr.on vt kendi istekleri gibi verıne getirmek zorunluğunu duyabılırler. Öte yandan, kitlelerdeki insanlar liderlerinin daima ÇOK guçlü ve otoriter olmasını arzu ederler. Daha doğrusu, liderierınin ilk insan topluluklarındaki babalar, başkanlar gibi olmaUnnı isterler. Otoriteye sujanar. Zayıf liderleri dınlemezler. Bjnun en önemli nedenlennden biri de. liderlerını bir bütünluit meydana getirdikleri kitlenın bir sembolü gibi görmeleridir. Kendnenni tam bir güvenlik içinde bulamamalarıdır. Yaptıkları iîlerdî yapmamaları gereken bâzı şeylerin bulunduğunu sezmelerıdır. Meydana getirdikleri <alabaiık. topluluk ile beraber varlıklsnnda da Jbirer çözülme, dağılrn* olacağıa* bilmeleridir. Kendiıarîni bir süre için güç katan toplulukla kurdukları ortaklığın bozulmasından sonra yalnız mlacaklarını, yaptıklannın hesabını vermek zorunda kalacaklarını düşünmeleridir. K • • • « ata* •••* • ••• • ••a • ••* •••• •••• Anayasaya aykırı anuı ve sistemin arızalanna (telince; bun• ların en önemlileri şöyle özetlenebilir: Q ANAYASAYA AYKIRI HÜKÜMLERİ VARD1K: Nitekim Genelkurmay Başkamnın yetkilerine M. S. Bakanı lehine tecavüz edildiği iddiasiyle Parlâmento gruplan tarafından: mahkeme bağımsızlığı ve hâkim t<minatı esaslarını ihlâl eden hükümler ihtiva ettiğl gerekçesiyle de Askeri Yargitay Ba«kanlığınca Anayasa Mahkemesine dâva açılarak ilfill maddelerin iptali istenmiştir. Bu konuda artık söz Anayasa Mahkemesine intikal ettigi Için kanunun hangi maddelerinin Anayasanın hangi nrensiplerine aykırı olduğuna dokunmayacağız. Q EHLİYETİ TÂYtNDE StSTEM OBJEKTtF KRtTERLERDEN ÇOK SÜBJEKTİF TAKDtRLERE DAYANMIŞTIR: Personel kanunlannın önemli (onksiyonlanndan biri, «ahısları lyi değerlendirmek ve hakikaten ehil olanlara on olmalannı sağlamak oldugu halde bu kanun, •ubayların yükselme ve terfileri için yapılarak değerlendlrmede objektif ölçüler yerine sübJektif takdirlerl esas olan ve bu sebeple adaletsizlife ve isabetsizliğe yol açabllen «Çan Sistemi» ni kabul etmiştir. Teşvik edici faktörler Q TEŞVtK EDtCt FAKTÖRLER YETERStZDİR: Modern personelcilikte gaye, fertten mzami verimi elde etmektir. Bu maksatla çeşitli faktörlerin yanı sıra madalya. Ukdirname. ikramiye, lıin, seyahatlar, hediyeler, kıdem gibi trsvik edici faktörlerden de faydalanılır. Subaylar için bu faktörlerin en tesirlisl kıdemdir. Yeni kanun, kıdemin her türlüsünü kaldınp »»1nız savaşta takdirname alınması haline inhisar ettirmek suretiyle orduyu bu önemli teşvik faktöründen mahrum bırakmıstır. Belld bunda siv temin özelliği kadar kıdem müessesesinin ordumuzda pek çok subayı ye'se düsürüp nefret ve infiallerini mucip olacak kadar kötüye kullanılmasımn da tesiri olmuştur. Ancak bir vasıtanın kötü kullamlması, sayet dayandıği prensip sağlam ve faydalı ise, onun toptan tahrip veya feda edilmesini gerektirmez. Çünkü suiistimali önleyid tedbirler alarak ondan mUspet yolda faydalanmak her zaman mümkündür. •••• :::: Kıt'a Avrupası ordularınm kullanmadiği, •atanı olan Amerikada bile itibardan düştüğü söylenen bu sistemin temelinde daha çok sicil Imirlerinin şahsi takdirleri yatmaktadır. Kanaatimizce, bilhassa tahsil kıdemlerinin Değişik zihniyet, kültiir, meslek ve form<«yondaki sivil âmirlerinin, mukayeseye esas olakaldınlması hiç iyi olmamıştır. Çünkü. orduda rak sabit emsal ve ohjektif kriterlerden mahfikri teriliğe yol açabilir. Bundan sonra mul.arum olan bu sistemle şahsi takdirlerine dayanarip sınıf subayı için Harb Akademileri tahsili, rak ehlivetli ile ehliyetsizi. bilhassa kendi mt+ asker hukukçu ve mühendisler için doktora yapleklerinde, isabetle ayırmalarına imkân yoktur. mak, her sınıf suhayı için ikinci bir fakülteyi Ayrıca ordunun her sınıf ve rütbedeki subaylaveya Anune Enstitüsünü bltirmek eskisi gibi n arasında kunılması düşünülen ehliyet ve 1 1 cazip olmayacaktır. jakat ıtralamasınj ise,.bu sistemin adalei •*•• Harb kıdemine gelince: kanun bunu da lsabetla kurabümtsi de yine aynı sebegtarte.!»&.. .~4Madde: 5t ve 188) son derece istisnal sartiara kânsızdır. baglayıp bir defaya inhisar ettirmek suretiyle onda bile devamlı tesvik faktörü olmak vasM eğerlendirme konusunda kanunun ve gebırakmamıstır. Kısacası sistem, bn konuda da tirdiği sistemin zaafı yalnız sabit em«altutuk ve körleticidir. ler ve objektif kriterler ihtiva etmemesinden da ibaret değildir. Ordu bünyesinde bulunad ve birbirinden büyük (arklar göstermesi »ebebiyle aynı teraziyle tartılmalartna imkân bulunmaQ SİSTEM, PİRAMİDİ LÂY1KİYLE KORUYAyan çeşitli meslek ve sınıflar için değişik değer. MAZ: Bugün ordumuzda küçük rütbell subıy lendirme esaslan kabul etmesi veya hiç olmaıIntlığı ve bir çesit yüksek rütbe enflâsyonu mrvaa idareye yapacafı subay sicil yönetmetiğinde cuttur. Mahrut, nerede ise üstüvane haline celsınıf özelliklerini nazara alması için drelrtifl<r mistir. Onbes yıl önce binbasıların çalıştınldıkvermesi gerekirken bunlann hiçbirinl yapmaları görevlerde albaylar, albayların yerinde de mıştır. generallerin çalıstınldıgı görülüyor. Ekonomik, Bu durumda Idare, yapacağı yBnetmelikte, psikolojik ve hattâ hiyerarsiyle ilgili dteiplin ve çeşitli mesleklere mensup subavları aynı dirotorite açısından menfi tesirleri bir yana, bu bemlerle tartmaya kalkarsa bundan büyük mdif durum, rütbelerln de eski itibarını zayıflatnusletsizlik ve isabetsizlikler doğacak fakat ona yfttur. netmeligi niçin böyle yaptığmı bukuk yoluyla Bu tatsızlık söyle meydana gelmistir: Sakıt sormak pek kolay olmayacaktır. iktidarın malum iktisadî ve mali politikasınm Q SİSTEM ADALETStZDtR VE KENDİ PREN yarattığı enflâsyon, namus sahibi her sabit %eStBİNİ ÇtĞNEMtŞTİR: Kanunla kurulan hir Hrli için dayamlmaz bir geçim zorluğu yaratsistemden beklenen husus, kanunun veya taalmıştı. Subaylann maaş yükselmesi ise rütbe yükluk ettiği sahanın prensipleri ile çatışmak deselmesine bağ\ı idi. Devrin riyasileri ile askcri ğil, onlara uygun düşmek ve onlan tahaklruk sefleri bu duruma karşı çareyi, mahrutun yıkılettirmeğe çalışmaktır. ması ve ordudan pek çok kıymetli aubayın ayrılElıliyetHlere ön aldırmak personel Idarestması bahasına da olsa, istifa ve terfi için beknin nasıl önemli prensiblerinden biri ise ehüleme sürelerini kısaltmak, bilhassa küçük eöyetlilerden tam ve uzun süre faydalanmak da rev yerlerinin rütbe tavanlarını bir kaç derece yine Idare teknolojisinin «idare iktisadiliğt ve yükseltmek ve teskilâtı boş yere sişirmek gibi verimliliği, hizmette müessiriyeti yani vasıflı iş sakim tedbirlerde gördüler. İşte böylece iktisadî elde etmeyi sağlamaka gibi önemli esas ve gaenflâsyon rütbe enflâsyonunun sebebi oldd. yelerine hizmet eden temel prensiılerindendir. Bugün düzeltilmesinde güçlük çekilen durum o zaman işlenen hatâlann ve süregelen alışkan926 sayılı kanun terfi için olduğu kadar hiılıkların bir sonucudur. Fakat mutlaka düzeltilmete devam için de ehliyeti ana prensip olamesi lâzımdır. rak kabul etmistir. Bir an için kurduğu sistemYeni Personel Kanunundan beklenen bir le en ehillerin bulunup general yapıldıgını farhusus da bunu sağlıyabilecek güçte olması idi. zedelim. Ancak kanunun 49 F. maddesindeki ri Fakat getirdiği sistem maalesef bunu tam olajit hükrae göre bekleme siiresi olan üç yilın sorak yapan.ıyacaktır. Çünkü, evvelâ bazı rütbenunda kadrosuzluk sebebiyle de olsa her rütbelerin, özellikle yüzbaşılığın bekleme süresini kıde terfi edemiyen generaller mutlaka emekliye ss tutmuştur. sevk edileceltlerdir. Onlardan boşalan rütbelere ise, ortada sabit standartlar bulunmadığı için, Ehliyet gnıplan ve nfkî terfi fle bn mahzngidenlerden daha ehil oldukları pek belli olmırun giderileceği ileri sürülebilirse de gerek ehyan bir alt rütbenin sırası gelenleri, sistemin liyet gruplarına ve gerekse tertilere sicil âmiricabı olarak ve âdeta zorla yiikseltileceklerüir. lerinin şahsî takdirleri esas alındıgından bu durum maksada ulasmayı güçlestirecektir. Bu işleyis şekliyle sistem, personel idaresinin ve kanunun yukarda bahsedilen biitün prensipSonra kadrolar, bir yer ve dereceye kadar, lerini çiğnemiştir. gene global olacaktır. Buna ordu, bilhassa s > <fer plânlaması için muhtaçtır. Ancak glohal Generaller de elbet bir gün emekliye sevkekadronun, çeşitli görevlere verilecek rütbeler dilfceklerdir. Ancak bu hususta itibar edilecek utesbit edilirken idare tarafından suiistimal edilsul ve esas, adaleti ve isabeti zayıf rijit metodmesi gibi bir mahzuru vardır. Meselâ: binbasılar değil, idarede elâstikiyet Drensiplne yer velık yerine albaylık kadrosu verilmesi gibi. ten kaideler olmalıydı. Kanun bu mahzuru; ordu dinamik kadrosunun dısında kalan sabit müesseselerin (Harb Akademileri, Askerî Yargıtay, Gülhane, As. Oistemin diğer adaletsizliklerine gelinkullar, Harita Genel Md.jü, Harb Tarihi Daice: resi, As. Şubeleri, Jandarma K.lıklan v.s.) Rüt• Ehil diye Tuğgeneralliğe yükseltilen bir be tavanlarını kendisi tesbit etmek; bunlardan •ubay, üçüncü senenin sonunda ve genç yasta gayrisi için de idareye esit ise eşit ücret prenemekliye sevk edilirken. lâyık görülmediği ıçın sibine ve anayasanın 45'nci maddesindeki esplgeneral yapılmıyan sınıf arkadaşı albaylar orriye uygun kadro dir«ktifleri vermek suretiyle duda hizmete devam edeceklerdir Bu durumda hertaraf edebilirdi. Fakat bunn da yapmamışehil sayılmak âdeta ceza, ehliyetsiz kabul edtltır. mek ise mukâfat görmüş olacaktır. Personeli tutma gficfi zayıftır. • Kanun bu konuda bütün generallere eşit •" Personel kanunlarının Bnemli bir Szelligi nygulama esası da getirmemiştir. Neşrinden sonde bilbassa güçlü dimağlar ve yetişme maliyera general olup da üçüncü yıl sonunda terfi edeti çok vüksek olan ihtisas elemanlan için kameyenleri mutlaka emekliye sevk ettiği halde. çırıcı deği) tutucu olmasıdır. Ksnunlar bunu kabul ettiği geçici 1 inci madde ile leşrlnden önçeşitli engelleyici. tesvik ve tatmin edici hükümce general olmuş bulunanların bahsj geçen rijit ler koymak ve idareye bunlann durumlannı hükmün dısında bırakılmalarını mümkün ktlmıştır. Bu suretle generaller arasında ikilik yaordu dışı şartlarla da ayarlamaya elverisli e«ratan bir adaletsizliğe vol açmıştır. Diğer tarafnek yetldler tanımak snretiyle saglarlar. Kanun tan kanun üç yıl sonunda emekliye sevk hük ve sistem tau açıdan da yetersizdir. münü Orgenerallere de tatbik suretiyle daha farklı bir haksızlık varatmıştır. Şöyle ki: bu rüt be için birbirinin iistünde olan Ordu K. lığı. Kuvvet K. lığı ve Genelkurmay Başkanlıfi gibi "Y T zerinde tadilât yapılacağmı Cumhuriyet'te üç önemli istihdam reri vardır Bıınlann birin. *~^ okudugumuz perjonel kanunundaki değiden diğerinr eeçiş rütbe bnfcımından drfil fa îikHklerin, temas ettigimlz biitün kanunlan da kat makatn bakımından terfidir. Maddi m«ne Içine aimasını tfmrnnl edeıiz. :::: «••• •••• •••• aaaa • ••• • *aa • D • • *•• • *•• • ••• «« • •*• ~ : •••• •••• • ••• •«•a •••• •••• •»•• Lâyıkiyle koruyamaz Saldırganhk A V :::: • ••M • ••• • ••• • ••• • ••• P arHklarında yer alan doğal saldırganhk egilimlerini, jukarda kısaca belirlmeğe çalıştığımız şekilde, üstün, yararlı amaçlara yöneltemiyen, verimli, yaratıcı güçler haline getiremıyen, oldukları gibi devam ettiren kimseler özellikle kalabalıklar, kitleler içinde daha da zararlı, yıkıcı birer varlık olabilırer. Olabilırler; çünkü, bu gibi ciurumlarda yıllar boyu baskı altında tutmak zorunda kaldıkları saldırganlık eğilimlerinin gerçekleşmelerine elverisli bir ortam bulurlar. Saldvrganlıklarmın, yaptıkları zararlann, tahribatm sonuçlarını bir bütünlük meydana getirdikleri kitlelerle, kitlelerdeki baş SONUÇ vrende herşeyın bir nedenl ve her nedenın de bir lonucu vardır. tyi sonuçiar »neak iyi olabilen nedenlere dayanırlar. özellikle insan pUuında, oldukları gibi kaldıklart takdirde zararlı bir hale «elebilecek olan şeyler bile alınacak verindt tedbirlerle yararlı olabılirler. Bu da ancak insanın vt ınnnUrdan meydana gelen gruplardaki degısikliklerin gerektiği gibi bilınmesi, tanınması ile mümkün ola» bilir. {^•••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••••••••••••••••••••••••••••< E Harb Akademileri Komutanlığına Sivil Personel alınaeaklır Harb Akademileri Komutanlığına en az Ortaokul mezunu daktilo memuru ile en az İlkokul mezunu sivil soför alınacaktır. İmtihan 10 Eylül 1968 Salı günü saat 9.30 da Akademilerde yapılacaktır. İsteklilerin 9 Eylül 1968 Urihine kadar Akademiler Per•onel Şubesine müracaatlan üân olunur. (Basın: 22875) n321 SON ::: • ••I İİİİ •••• • •aa aasa K:: SSSS t::: •••• •••• • a» a aaaa •••• :::: •••• >••* •m • ••* :::: •*•• •••• •••• • Saa İİİİ Diğerleri :::: •••• •••• • ••a ı t ı ı • ••a • ••• EYLULU «••I ••• • I I Sonııç YAPI ve KREDİ BANKASI İİİİ Daima en iyi hizmet Moran: 1792 9319