23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFEDÖRT 25 Mart 1968 CUMH1JRİYET YAZANf ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR Siyasî bunalım, sosyal bir ruh halidir Siyasî bunalım, sosyal bir ruh halidir. Eğer bu bunalım iktidarı sararsa, teşebbüs gücü elden kaçıyor demektir. Bir iktidar için teşebbüsün elden çıkışı ise, yenilginin başlangıcı değil, ta kendisidir. İhtilâl öncesinde D.P. bu ruh hali içindeydi.. Toiıkikal Komisyonuno doğru.. cak 1960 da ve hele Inönü'nün Bursa nutku ile başlayan polemikler üzerine D.P. de teşebbüsün gittikçe ve hızla Celâl Bayar'a kaydığuıa ve idare edici ipuçlannm gittikçe onun elinde toplandığına dair olan nakiller, oldukça inandıncıdır. Hele Kayseri İncesu olaylannda ve bilhassa İsmet Paşanın karşısına asker göndermek karannda Bayar'ın müessir olduğu yolundaki hikâyeler daima tekrar edilir. dolduran haykırışları, hücum'arı, hattâ hakaretlerı sanki duymuyordu. Sükunetle, fakat ısrarla konuştu : «tktidar; bütün vatandaslara, giyasi kanâatler aj rılığını düşünmeksizin devlet kapısında ve kanun Önünde esit muamcle etmek mecbnriyetini fiilen ve simdiye kadar kabul etmemiştir. tç politikada huzursnzluk meselesinin çözülmeye baslamasına cngel olan başlıca düğüm budnr. Grup Başkanlarının getirdikleri önerge ile, iktidarın bn zihniyetinden doğmuş bnlnnan bir vesikayı müşahede ediyoruz. Bu önerge kahul edildigi andan itibaren; sivasi havatımız, tamir ve devâ kabnl etmez bir uçuru O Burhan Belgt tarafından «çıklandı. Bu açıklaroaya göre leçimlerin yapılabilmesi için zemin ve zaman lâzımdı. Evvelâ zeminin tesviye edilmeai lizımdı. Hele temizlenmeli ve seçim ondan sonra düşünülmeli idi. Hülâsa Grup toplandı. Günlerden perşembeydi, Toplantı altı saate yakın sürdü. Basvekil, Vekiller ve milletvekilleri konuşurlar. Herkes, her konusan sikâyetçidir. Ve bütün sikâyetler iki heâet üzerinde toplanır: Cumhuriyet Halk Partisi ve Basın! Karar verilir ki C.H.P. ile Basın böyle gittikçe, memleket idare edilemez. O halde çare aramalı. Çare de bulunur. Bir Tahkikat Komisyonu kurulmalı ve C.H.P. ile Basın hizaya getirilmelidir... Jsmef İnönü öliir ama! D.P. idarecilerinin, artık idare edilemez hale geldiğini saydıkları memleketi kendilerince düzene sokabilmek için ilk basvurduklan tedbir, fevkalâde salâhiyetli bir Meclis Tahkikat Komisyonunun kurulmasını düsünmek oldu. Bu komisyon 18 Nisan 1960 ta kurulrhı. 27 Nisan 1960 ta da, çalışm» alanlarını ve yetkilerini tâyin eden cSelâhiyetler Kanunu» çıkanldı. Fakat o zaman görüldü ki bu Tahkikat Komisyonu »slında, Meclis üstunde Meclis ve devlet üstünde devlet gibi bir seydir. Gerçi görünüşte hedef, C.H.P. nin ve basının yarattıgı ve D.P. nin hos görmediği gidisatın önlenmesiydi. Fakat ve belirli gibi göriinen teşebbüsün ardında, hırçın tehevvürler vardı. Meselâ 7 Nisan tarihli Grup topJantısında, simdi hasta yatağında olcruğu için ismini vermek istemediğim bir üye söyle konuştu: • Vatandası ezmekte olan asabî havayı bertaraf etmek İçin şnnu töylemeye mecbnrnz: Seçim yoktnr. Seçim, vakti merhunnnda. Büyük Millet Meclisi karar verdigi takdirde yapılacaktır. Seçim, Parti Grupn ve Meclis karar verdiği takdirde yapılacaktır. Ikinciıi, bann hakkında bir tedbir almaya mecbnnıı arkadaşlar. Kendi ilânlarınuıla, mttessese ilftnlan ile beslemeye devam ettiğimiı mflddetçe, kanont Ama bunlar müphem olsa bile, meydanda olan şudur ki, bilhassa Kayseri olaylanndan sonra D.P. yuksek çevrelerinde bava çok değişmiş bulunuyordu. îlk göze çarpan şuydu ki, yakın ve uıak bir seçim işi artık tamamen arka plâna gitmişti. Yahut ortadan kalkmıştı. D.P. artık fiddete gircnek karanndaydı. Fakat «Imacak tedbirler hakkında fikirler çeşitliydi. 7 Nisan 1960 ta toplanan Demokrat Parti Grupu ciddl problemler karşısındaydı. Menderes haykınyordu : Memleket idare ediletneı hale gellyor efendiler, memleket idare edilemez bale geliyor! O zamanki havayı Samet Ağaoğlu söyle tasvir eder : «Menderes'in tinirleri en dik noktaya kadar gerilmiştir. Sonra o tehlikeli tbtilâl «özü de dillerdedir artık! Muhalefet gibi iktidar da bn sözü yavaş yavaş, jelişigüzel kullanmaya başlıyor. Biri «ihtilâl olacak, ibtilâl yapacağız» derken ötekisi «İhtilâl yapamazsınız!» diye bağınyor. Bn arada da aynı kelimeyle herkes, memleketin ber yanında, büyüklü küçüklü, kadın erkek herkes yttıgfiz olnyor. Ve böylece Demokrat Parti ve memleketin kaderi cn ı«r günlerine vanyor.. » îşte iktidann, geçimlerin ileriye ahnmayacağı ve belirsiz bir ııman için geriye atıldığı gdrüşü e günlerdte Radyoda açıklandı. Konugmayı bizzat Menderes yazmıs veya dikte etmisti. Radyoda tedbirlere baçvnnnaktan çeklndlfitniz müddetçe, biçbir tedbirin bn memlekette sökmeyeceğiDİ, mnhterem heyetinize tebşir ederim. Ismet Paşa ölür, ama lesi kalır ortada. Tefessüh etmis leşi, zihniyeti kalır. Onn da bertaraf etmeye mtcbnrsnnnz. Fakat acil tedbir ne olnrî Benim aklıma celen sn: Biz, Halk Partisinin Merkez muamelâtını ve Merkez faaliyetini bir tahkikat mevzoa yapabilir miyiz, o zaman yılanı basından kavrıyornz demektir. Basvekilimiz, başımız ve büyüğfimüz olarak, mahkemelere intikal edecek divalar yolu İle ba isin halledilemiyecejini söyledi. Doğro. Yok olup gideceğiz. Biz Demokrat Meclis Grupn ve ca. miası olarak mesuliyetimizi alalım. Ve vazifemiz ne ise başaralım. (Alkışlar, Bravo sesleri..) «Seçime gelince; ben ill* namnsla seçim yapacağim diye her türlfi stye katlanayım. Böyle şey olmaz.» «Hâdiseler bn şfkilde devam ettikçe, Türkiye'de seçim yapılması ihtimali mevcut değildir.» Ama bu telâs, bu tehevvür ve bu kararlar, galiba biraz beyhudeydı. öyle görünüyordu ki, bu Tahkikat Encümeni karar ve kanunlan ölü doğmaya mahkumdu. Çunkü Demokrat Parti Grupunda bu karar ve kanunlar hazırlanır ve bu nutuklar verilirken, tstanbul ve Ankarada 27 28 Nisan Üniversite nümayişleri, patlamak üzereydi™ Tahkikat Komisyonu işinde Millet Meclisi, sözün tam tâbiri ile, iki siyasi meydan muharebesme sahne oldu. Bunun birincisi, 18 Xisan 1960 ta ve Tahkikat Komisyonu Kanununun çıkarılması gunu oldu. Ikincisi de, 27 Nisan 1960 ta ve Tahkikat Komisyonu Yetki Kanununun çık*nlması gunü cereyan etti. ma atılacaktır.» «Bir son hakem vardır. O da srçimle vatandaşın karşısına Parti olarak, ferd olarak, kendimizi arzetmektir. E.şit haklar içinde dürüst bir seçimin neticesine boynn eğmeye mecbarnz.» Inönü'nün bekletfiği, kurtarmaya çalıstığı, bu eşit haklar ve seçimdir. Bu da ancak müdahalesiz bir gelişme ile olur. Halbuki Tahkikat Encümeni önergesi ne getiriyordu? tnönü bunları, yani iktidar partisinin getirdiği önergedeki hükümleri açıklarken de iktidar milletvekilleri tedirgindir. O kadar gürültü çıkarır]ar ki, kimse bir sey işitemez. Halbuki açıklanan, bizzat iktidarın önergesidir. Zabıtlara göre, Meclisi idare eden Reis bile işe mudahale zorunda kalır : Hatibi ne sizler, ne de Riyaset Divanı anlayamamaktadır. Lntfen sükuneti temin edelim ve hatibi dinleyelim... Gerçi sükunet temin edilmez. Ama hatip konuşur : « Bir insan hem dâvacı, aynı zamanda hükümcü, aynı zamanda tatbikatçı olamaz. Dâvacı olan bn Encümen, bükmünü vermiş olduğu faalde, tatbikatçı olmak için de sflâhiyet istiyor. Bn selâhiyet. bütün hnkuk telâkkilerinin dısındadır. Anayasanır üstünde ve kanun dısındadır. Dapedüz, (çayrimesru bir taleptir .. Biz tasallutu kabul etmiyeceğiz, vatandaslara; kannnların, adaletin, Anayasanın dısmda baksır, kannn dışı, gayrimeşm selâhiyetle yapılacak müdahaleleri kabnl etmemelerini söyleyecegiz .. önergede sıralanan isteklerin, hiçbir hnknkî değeri yoktnr...» «Biz ihtilâlden yetişmi? insanlarız. tçimizde, bizim yaşımızda olanlar pek azdır. Ama, bizim etrafımızda bulunan te?ekküller, fikirler, zümreler, bizim geldigimiz yolu bütün teferruatı ile bilirler. Biz ihtilAlden gelmiş bir nesiliz. Meşrutiyet ihtilalinden geldik. Cumhuriyet ihtilâline yöneldifc. En sonu, Cumhuriyet ihtilalinden, demokratik rejüne geçinceye kadar çok gayret sarfettik. Ve çot zahmet çektik. Çok güç bir devirdi bu. Ama sabırla muvaffalc olduk. Bu iktidar rejimi, eşit halclarla, dürüst seçimlerle iktidar değişmesiyle neticelenebildl. Ve hiç bir kıyamet kopmadı... Bunun, milletimizin tarihine, daima örnek olabilecek bir misal olarak, cesaret verici bir mısal olarak geç t Biz, böyle blr lhtilal lclnde bulunmayız... Bulunamayız. Böyle bir ihtilâl, dışımızda, bizimle münasebeti olnuyanlar tarafından ya pılacaktır!» cBiz demokratik rejim dedik. Demokratik rejim istedik. Demok ratik rejim haline götürmek, tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtara mam!» İnönü, o çok drfa tekrar edllen, pek çok yankılar yaratan bu ciimlesini, işte o gün. bu nutkundn v bu noktada söylemiştir. Ama onu takip eden cümlenin de aynca ve uyancı bir mânası vardır: « Arkadaşlar! Sartlar tamam olduğu zaman, milletler için ihtüâl meşru bir haktır!..» İnönü nutkunu şu cümleler.'e tamamlar: « Muhterem arkadaşlarım.1 Bu memleketin, seçkin, güzide, yetiş miş insanlansınız. Memleketin, fevkalâde bir idareye götürülmek istendiğinin arifesinde, eşığindesiniz. Hesaplı olarak düşünmenizı istenm. Bir fevkalâde idare icu ractksınız. Bu idareye verilen salâhiyetler gayri meşrudur. İtaat etmiyeceğiz dedi^imı söylem"k versizdir. Bir Hefa çıkmış bir kanuna, kanun degil karar, çıkmış bir kanuna itaat etmemek vatandaşm elinde değildir. Ama kabal etmeyiz. Razı olmayız. Ve vatandaşların hepsine, bunun haksız ol dugunu, buna mukavemet etmek lazım geldiğini söyleriz. Hür vatandaşuı hakkıdır bu...» İnönü'nün, bu açıJc, kesin, çok cephell, düşünmeye sevkedici be yanatı, o gün Meclis dağıldıktan sonra veya onu takip eden günler de, Demokrat Parti yöneticileri U rafından, soğukkanlılıkla ve derinliğine işlendi mi, düşünüldü mü? Yani bu beyanatta işaret e dilen temel Önemde görüşler va ikazlar, iktidar partisınce ve iktidar liderlerince yeteri kadar d* ğerlendirilebildi mi? Hiddetin yerine sağduyu, suçlamanın yerine mantık ve şartların, bu sağduyu ile mantık içinde mütalâası mürn kün oldu mu? Hayır! 18 Nisanda tu Tahkikat Encümeni teşkili tartışmalanndan so:ı ra, 27 Nisanda da, Tahkikat Encümeninin salâhiyetleri kanunJ kabul edildi. Bu kanun, sivil ve askeri bütün kaza yetkilerinden başka, icra yetkilerini de, 15 kişilik komisyonda topluyordu. înönü tabii bu yetki kanunu miinasebetiyle de son mücadelelerini verdi. Söylenenleri gürültüden Meclis işitebüdi mi? Hayır! Hat^ tâ gene Meclis, bütün bunlann zabıtlardan çıkanlmasına da ka rar verdi. Komisyon da neşir yâsağı koydu. CJî.P. Grupu Meclisi terketti. Ama zabıtlardan çıkanlan, neşri yasaklanan bu konuşmalar, daha o günlerde bütün memlekett» elden ele dolaşıyordu. En verimli teksir merkezi ise galiba, Genel Kurmay karargâhının altıydı! Hulâsa Komisyon hiç bir müessir karar alamadı ama, 27 Nisan olaylan ve devamı aldı, yürüdü. 5 Mayısta ise, Harb Okulu An karada nümayişe geçti. Bu artuc son işaretti. Yani gong çalmak <izereydi. Ve bir gün geldi, sabahın erken saatlerinde gong çaldı... Yarın: Gong çaldı! « a J « B « 7 g 9 10 111213141518 y naaaH uBun asucı oanra ra HHQ nuaa maan an an Lrman aam an m B C A B A H A YUA unaa m a I£J R nnma 51TI8 E « F H A f FMi\£ KllltT ü 15 I T I ı aa OB Haftalık bulmacaıun halledilmis şekli «Memleket idare edilemez bale geliyor efendiler, memleket idare edilemez hale geliyor.» mesini istedik... Şımdl biz tekrar ihtilâl usulünü tatbik ederek, ihtilâl yolu ile ıktıdara geleceğız de ne olacak? Âzami derecede muvalfak olsak, 1933 te, 1940 da, 1945 te vardıgımıa vaziyete varacağız. Bu vaziyetten biz memnun değildiJt ki? Bizim boyle bir harekete tekrar tevessül etmemizde mâna yoktur. Mantık yoktur. Şimdi biz, ihtilâl rejüninden gelerek, demokratik rsjim içinde bir siyasi hayat takip ediyoruz.» Ondan sonra tnönü, çagm ihttlâllerine değinir. Misaller verir. Ama sözleri karşı tarafı çılgınca tehevvürlere sevkeder. Fakat Inönü'nün mukabelesi basittir: Ne oldu? Telâşınız ne?.. R«is gene müdahale eder. Dlnleyenleri sükuna dâvet eder. Ama beyanat gene aynı gürültüler içinde sürer gider. «Genişlik derecesi yeter ölçüde» karşılığı iki söz. YUKARIDAN AŞAÛITA: 1 BUyük şehirlerunizde varlığı ile yokluğu pek belli olmıyan bir idare. 2 Dalgın veya lnatçı şoförlerin yollarda pek önemsemedikleri şeylerden, bir harfin okunuşu. 3 «Bir tarafa çekılip saklan!» anlamına bir emir, şık hanımların gıymeyi pek istediklerı kürk cınslerınden bıri. 4 İstanbulda semt semt dolaşıp bazı besin maddeleri ve eşj'a satan teşkilâtın «yarı toptan» mânasına taşıdığı isim (yabancı söz), matematiğin bölümlerinde bir benddeki problemlerde kullanılan işi 1 ret ve harflerden. 5 Bir iki yü sonra kullanılabılecek ıkı soz'U bir lâf (dünyamızu. uydusuna vasıl olan mânasınadır). 6 Yugoslavyada bir dağ, ınsanların bırbırlerinden ayrılırken yaptıkları 23416789 hareket. 7 Tersı yabani b;r hayvandır, evlerimızde üzerme oturmak için kullandığımız çok kabarık eşyadan. 8 «Kol ucu düşük kalitede» mânasıenclkl na iki söz. 9 bolmacmnın halledliml* cekll İltimaslı (argo) radyo İSl 06 25 06 30 07.00 07 05 07.30 07.45 07.50 08 00 08.15 06.45 09.00 09.15 09 30 09.40 10.00 10.05 10.20 10.40 n.00 11.45 12.00 12.10 12.25 12.40 13.00 13.15 13.30 14.00 14.15 14 30 14 45 15 00 15.05 15 20 16 00 17.00 17 05 17 30 17.50 19.00 19.35 19.45 20.00 20.15 20 30 20 50 21 00 21 10 21.3.5 22 00 22 45 23.00 23 55 16 55 17 00 17 30 18 00 18 30 19.00 19.30 20 !5 21.00 21."0 22.00 22 15 23 00 23 30 01.00 ANB U L Sizi ben bile kurtaramam! Meclıste ılk oturumun gundemi, Tahkikat Encümeni konusuydu. Bu komisyonun kurulması hakkmdaki takriri, Mazlum Kayalar ve Dr. Baha Akşit vermişlerdi. Ismet Paşa, Tahkikat önergesi hakkında söz istediğini b:r taknrle Meclis Reisliğine bildırdi. Söz verildi. înönü, havayı MOOESTY BLAISE Acılıs. DrO Cunavdm I Kove habeıVr Guııavdın II Haberler ve hava durumu Istanbulda busün tlânlar ve hafif miizik Hafif Batı müzijtl S. eserleri ve Özd»l Kale'den sarkilar C.Rahcl orkestrası Dort ses ve dort «azdan turkuler Keınan aoloUrı : . ., Ovun h»valan Ev icin «ı^tvnsriı.. Ara hab«rler Hafif Batı müziîl M. Muks^'erden sarkılar Arkası varın Sabah konseri Sarkılar Ara haberler. il*nl»r M. Akeunden türküler Radvo H. M. orkestmsı E. Uv«nıkoSIudan sarkılar Haberler ve R.G. de buırun Saz eserlerl Reklâm croeramlan Salim A*ırbas orkeıtran Solistler eecidi N. Ko\Titurk orkestrası R. Sensesten turkuler Ara haberler M. Parstan sarkılar Kucük korner Okul radvo»u Ara haberler Karrna faslı Köv odası Heklâm Droaramlan Haberler ve hava durumu Ovun havaları Sanat dunvamıı Bu toorftâln sesi Irmaklarımız Göllerlmlz Solistler eecidi TBMM de cecen hafta 24 saatin olavları Hafif Batı müzlii Klâsik Turk mu«iki5i koronı Reklâm Dro»r»ml«rı Haberler SHıd\o konserlerlmiz Özetîer oroffram. kaDanıs ISTANBUL IL RADYOSL1 Acılı? DroBTam DiskoteSnıizden Küeuk konser Genclere muzik Senfonik mıızik Wemer Müller orkestrası Aksam konserl Genrierle bersber İsabelle Aubret sövluvor Koncertolar Cisan melodileri Gece konseri Caz muziSi Hafif Batı müziH Froeram ve kaoanıs SOLDAN SAĞA: 1 1870 yılındaki Alman Fran sız çatışmalannda Almanyaya başarı sağlayan ve adı tarihte onemli bir yer alan Alman devlet adamı. 2 «Kansı veya kocası taic dir olunacak durumda» anlamına iki soz, bir maluı satış degerinin yarısı. 3 İstanbulda vaktiyle hıyar yetiştirmekie ün kazanmış bir semtin halkından (bu yer Ak> saraya yakın bir çevrede idı>. 4 Kahraman Mehmetçiğin rütbesi böyle belirtilır, herhangi bir yasaya uyma ve hürmet göstenrm hareketi. 5 Vaktiyle dünyanm üst tabakalan meydana gelirkeıı teşekkül etmiş toprak katlanndan bir kısrru cofrafyada böyle adEfrelki çünfcu bulmacanın landmlmıştır, bir parola. 6 «Köpeğe muhabbet göster!» mânahalledilmi9 «ekli sına iki sözlü bir emir, rivayete NASIL HALLEDİLECEK Vukandakl rnkamlı bulmacada sagöre ayı kış mevsiminde oraya girer ve pek nadir olarak dışarı dece 4 tane anahtaı (ipucu) ve 8 tane sonuç vardır. Boş kalan ı2 çıkarmış. 7 Hindistanda bir böl birer raham koyarak ve topge. 8 Eskl Yunan filosoflann karenin içine 1 den 9 a kadar dan mütevazı ve babayani bir za Biraı vaktinizi aJır ama, boş vaktinizi hojça geçirmiş olursunuz. ^ın adı, eskiden yaşlı hıristiyan üuna, çarpma, çücarttna, Dölme işaretlerine dikka< ederek soldan kadınianna böyle denilirdi. 9 ' aağa ve yukandan asağıys bulmarada (öMecıltsn coançlan buiunaıc DUNDEN BUGÜNE ~ ^ <wO ^ ^ xvm Semih Arda'nın defterinden: Melda'yla ahbaplığı ilerlettik. Sık sık buluşup arkadaşlık ediyoruz. Güzel bir kız değil; iyi terbiye görmemiş; başına buyruk; bilgisiz... (Orta mektebi bile bitirmediğini kendisi söyledi). Ama çocuksu, içten bir hali var ki hoşuma gidiyor. Ard düşüncesiz, rahatça konuşabiüyorum onunla. Melda'yla az önce sozleştik. Birlikte bir yürüyüş yapacağız akşam serinliğinde. Hazırlanıp bahçeye inmesini bekliyorum tarasarada. Bütün gün sıcaktı. Tath bir rüzgâr esmeğe başladı simdi. 2 numaradaki büyük hanım, yanında hızmetçisiyle duvarın dibinde durmuj. Oraya ekili domatesler kızarmaya başladı mı diye bakıyor. Bodrurn katındakiler sokağa çıkıyorlar. YaY asfaltta dolaşmaya, ya da bir misafirliğe gidecekler. Seher hanım, oğlunun koluna girmiş. İki yana yalpalıyarak keyifli keyifli, ağır ağır ilerliyor. Arada bir duruyor. parmağıyla bir şey gösteriyor, bir fikir yürütüyor. Gelini, arkalarından geliyor. Acı yorum bu geline: Ana kuzusu kocasının ıkinci plâna attığı, kaynanasının gölgesinde ezilcrek gençliğini tüketen bir zavallı. Adımlarını ihtiyar kadınmkilere uydurarak geriden, yalnız, bezgin yürüyüşü, bütün yaşantısmı özetliyor, sanki. Seher hanım döndü. Ona bir lâf söyledi. Gülüyor, şimdi gelin. Uzun uzun, yılışık yılışık gülüyor. Bendeki acıma duygusu birden silindi. Yok oldu. Böylesine itildiği yeri benimsemiş, halinden memnun, kişiliğini kaybetmiş bir kadını bu duruma lâyık buluyorum. Aylin, Sevinç, birkaç da komşu cocuğu, koşuşup duruyorlar bahçede. Kimi vakit daha sessiz, kimi va kit çığlık çığlığa birbirlerini kovahyorlar. Aylinin annesi ikinin biri balkona çıkıp kızını gözlüyor: düşmesin.. tehlikeli bir ovuna girmesin... Hava serinleyince, ceketini veriyor. Her dakika akh onda. Aksam oluyor. Birazdan, I?ıl harum Aylini eve çağıracak. Sonra erkence yedirip yatıracak. Oysa Sevinc'e «yapma, etme» diyen yok. Vakitle, saatle de sımrlanmamış hiç bir işi. Misafir gelırse, gece yanlarına kadar oturur babaannesinin yanında, canı isteyince. Bir sinemaya giderlerse, onii da go'.iırürler. İlkin ho; görmüyordum bunu. Şimdi düşünüyorum; kontrolsuz, rahat, özgür bir çocukluk geçıriyor. Büyüdüğü zaman, güzel anılarla dolu olacak bu bahçedeki günleri. Bakımsrz, kendi havasına bırakılmış çocuklar, üstlerine tıtrenilenlerden çok daha mutlu oluyorlar. Aylin hesabma, Sevinc'e imreniyorum. Melda ajağıdan «huhuuuu^ diye seslendi. Baktım, saçları düzgün yapılmıs; üstünde zârif bir esvap. Bugün onunla beraber gezmekten utanmıyacağım. XIX Bodnım katındakiler, önlerindeki büyük çamın altuıa kuruyorltr sofralarını. İçerki prizden kordon çekip bir de ampul asmışlar ağacın dalına. Orada yiyip orada oturuyorlar gece. Akşam, evde yemek hazırhklan başlayınca, ilkin Seher hanımın büyük oğlu çıkar, bez koltuklardan birine geçip uzanırdı. Bulunduğu yerden mal sahiplerinin aşçısına lâf atar, şoförüyle karşıdan karşıya konuşur, bir yandan da kalçalarını oynata oynata oı dan oraya gezinen Tekin'lerin flrfıntı hizmetçisine gülümserdi pis pis. Derken, keskin bir yaj kokuju yayılır mutfağın •çık penceresinden. Kansı gidıp gelir. masanın plâs tik örtüsünün üstüne tabaklan çatalları, kaşıkları bardakları dizer. Ekmeği, cacık kâsesini, su şişesını getirir. Hepsi tamaml^ndı mı, Sevinc'i aramaya çıkardı: «Sevuıj Sevinç...» Kızını balıjemn bir A N K A R A 0S.25 06 30 07 00 07 05 07 30 07 45 08 00 08 10 08 40 09.00 09 20 09 35 09 55 10 00 11 00 1103 11 25 1155 12 00 12 15 12.30 13.00 13 15 13.30 14.00 14.15 14.35 14.55 15 00 İS 00 16 15 1«35 16 55 17 00 17 30 17.50 19 00 IS.35 19 50 19.55 20.15 20.35 20.50 21.00 21 05 22 05 22 45 23 00 23 45 ÎSSS Acılıs. oroeram Gunavdm I Kove haberler Gunavdm II Haberler ve hava durumu Sabah müziii Ankarada bueün Her telden Turkuler eecidi i.v icin Sabah konseri Arkası varın Ara haberler. ilânl»r Okul radvosu Hafif muzik M.Eısesten sarkılar Konser saati Ara haberler. ilânlar !V. Coskundan turkuler Kıbrıs saati Beraber ve aolo MrklUr Haberler ve R.G. de bueün Hafif müzik Reklâm rjroeramları N Sesimzelden turkuler M Tcmerden aarkılar Albumlerden sccmeler Ara haberler. ilânlM Okul radvosu M Akkaracadan türMiler M. Sevrandan sarkılar Plâklar arasında Ara haberler. ilânlar Yurttan sesler Köv oda«ı Reklim Dromunları Haberler ve hava durumu Ü. YSnikogludan rürküler Hafif müzik Birlikte düninelim A. Zenpertten sarkıUr TanıdıSım meshurlar H»flf rrtüzik 24 saatin ol.vlart Mikrofond» tivatre TBMM s«a« Rabaricr ıOr>er« «Ibümünden Gece varuına dolru öaetler. ororrun. ksognu ucunda, ya da kapıcılann odasmda yakalar: «Hadi ye meğe.» En son, işinden yeni dönmüî olan Teknik Üniversite öğrencisi küçük oğlu odasından çağırırlar. O da gelince, anne sahanla görünürdü: Elime sağlık.. bir kadın budu köfte yapüm, parmaklanmzı da beraber yiyeceksiniz tadından. Geçerlerdi sofranın başına. Küçük Sevinç, babasıyla babaannesinin arasında. Atıştırırlar, keyifle köfteleri. Kalın ekmek dilim lerini birkaç lokmada yutuverirler. 'Oooh!» diye içer ler buz gibi suyu bardak bardak. Büyük oğul şakalar yapar. Seher hanım aşka gelir, torununu şapur şupur yanaklanndan öper. Kahkahalar atarlar. 2 numaradaki büyük hanım, balkonundan kıskanırdı bodrum katmdaki anneyi: çocuklarıyla güle söy liye yemeğini yiyor. Köfte kızartır, geliniyle beraber çamaşıra girer, sebzeyi, meyveyi ucuza sağlamak için satıcılarla didişir, üstü başı perisan. Sevinc'in arkasmdan koşar... Ama köşesine iülmiş, ije yaramaz bir zavallı değil o. Kendinin her rahatı yerindeydi. Güzel bir evde oturuyor. karşısında hizmetçisi; dolabı esvap dolu; harcayabileceğınden çok parası var. Bilseler... bir bas ma entari, bir lokma peynir ekmeğe evlâdının yanında saçını süpürge etse, gelininin söküklerıni dikse, boş durup denizi seyredeeeğine torununa masallar soyiese, ne kadar daha mutlu olurdu! Köşedeki eczaneden onlan telefonla arayınca, oğ lu her seferinde sorardı: Anneciğim. nasılsın? Bir eksiğin var mı? bir şey istiyor musun? •Benim tek eksiğim sizlersiniz. Seni, torunumu, hattâ seni benden ayuran gelinimi görmek isterim.» demek gelirdi ıçinden. Oysa: Tiffony TIFFAHY Çok iyiyim evlâdım. Hiç bir eksiğim yok... diye karşılık verirdi. Özleminî gızlemeğe çalışırdı şen, sakacı bir tonla: Unuttunuz beni çoktandır. Olur mu böyle? Ne zaman geliyorsunuz bakayım?. Bu ara işim çok, anneciğim. Misafirlerimiz de var. Obür haita, belki... Bu «öbür hafta«yı: bir ay, birbuçuk ay bekler! Kimi vakit kızıyordu: «savsaklıyor beni. Arayıp sormuyor. Yanımda bir iki saat geçirmeyi bile külfet sayıyor.» Sonra savunurdu gene oğlunu: «Vakti yok. Çok çalışıyor.» Kendisini bencil bulurdu: «Bunca iş arasında, bir de benimle uğraşsın istiyorum. Çoluk çocuğuyla dinlenmesm mi hiç? Arkadaşlarıyla, ahbaplarıyla gezip eğlenmesin mi? Boş vakitlerinde hep anasına mı koşsun?!» Ama. kinlenirdi için için: Bir gün, evlerine ça ğırıyorlar mı? •Anneciğim. sen de bize geU diyorlar mı? Denemişü, kendiliğinden dâvetsiz gitmeyi. Ar tık biliyor hoş karşılanmıyacağını. «Gelin beni istemiyor. Gelin.. hep gelin. Bütün suç onda.> Yoksa oğlu gibi iyi evlât bir tane daha var mıydı! Bakardı: bodrum katındakiler yemeklerini bifirmişler. Masanın üstünde kirli tabaklar, sahanlar, karpuz kabukları... öylece oturuyorlar. Birden, hepsı birden yerlerinden fırlar: Ooooo buyrun! Efendıim... maşallah... Misafirleri gelmiş.. Icenden, açılır kapanır şezlonglan taşırlar: Şöyle geçin. Az daha arkaya yatıralım. Durun. oturmayın. Bu bozuk... çıtası kırıl•ivş. Bir başkasını vereyim. Bir yandan. elbirligiyle sofrayı kaldınrlar: Mml sahanlan. kimi üstüste tabaklan, kimi her parmaguıa bir tanesini geçirip bardaklan götüriiyor. l Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear