02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE İKİ 26 Şubat 1968 CUMHUKİYET • •••!•»••••«••»•••••••» NEREYE GÎDIYORUZ ?.. ismet KUR lr süre Bnce, bafkentin camJIertnde vaaa edenler, <cemaat»e bir müjde verdileı: Bit «Müslüman hanun>, Ankaıa Üniversitesi konferans aalonunda din kardeslerlne •hitap edecek.rl.. Konferans grünü Aokara Üniversitesi Hİona, ömründe gormediği bir hanım kalabalığıyla doldu. Koca salan, geniş balkon, hep başörtülü, arasıra çarşaflı hanımlarla, sadece hanunlarla dolmustu. Erkekler konuşmayı, bir başka salona yerleftirihnij hoparlnrler aracılığıyle dinleyeceklenli.. Cumhuriyetin 44. yılında, Başkent üniversitesinin çatıu altında haremlik selâmlık başlamıştı yeni baştan.. Büyıik alkışlar arasında konferansçı bayan aah neye cıktı. Başı, bir tel saçım dısarda bırakmıyacak biçimde ortülmüş olan bu iyl giyinmis bayan, görünüşe göre, Cumhuriyetin ilânından bir hayli son. ra dünyaya gelmişti.. Eğer abartılmıyorsa, iki tane de fakülte bitirmişti.. Yani bir takım ölçülere göre «aydın kişi»»vli. • ••• •*•• • ••• • ••• • ••• Hoşnutsuzluk fiili WtfiB8^J • «•I • ••ı • ••I TAHLİLİ «Hoş» kelimcsi, dilimizin hoş sözlerindendir. Zengindir de mübarek.. Akraba • taallukatı kalabalık, şeceresi dallı budaklıdır : Hoş geldiniz, hoş buldnk, hoşça kalınız. Blr hoş oldnm^ Bîhos oldnm.. NJho bir şey... gibl, güzel kullanışlan vardır. Eskilerin «müsamaha», Frenklerin «tolerans» dediklerine şimdi «hoşgörü» diyornz. Günlük hayatımızda bosgörmek deyimi sık sık kullanılır. Blr knsur lsliyene öfkelenen kişiyi : Aldırma, taoşgfir.. diye yatıştınrlar. lnsanların birbirini sevmesi de hoş bir seydir. Ne var ki, baıı adamlar daha İlk bakışta boşumuza gitmez. Neden gitmez? Orası pek belll değildir, ama : Bn herifin ırnfatı hosuma Ritmedi.. dîye basanz yarçıyı. Bizim rahmetli peder, kendi deyişiyle, «basıbozuk» lardan pek hoşlanmazdı. Baıı kişiler karpuzdan anlar, bazı kişiler adamdan.. Bizira peder de adamın suratına bir çöz atıp, şıp diye hükmünü verirdi. Anlattıgına göre, insanın ruhu yüzüne yansırmış« ve cemaziyüleevveli, miUyası belli topografya haritası gibi suratmda oknnnrmus. lyi adam, kötü adam dakikasında belli oluverirmiş. Hos kelime'inin türevlerinden bir güzeli de hoşnut «özüdür. Günlük havatta pek çok kullanılır. Samîmî ıliskiler alanında geniş bir yeri vardır. Sözçelisi karı • koca birbirlerinden hosnut olmadıkları zaman evde dırdır bitmez. Birbirinden hoşnut olmıyan kişiler cözünün üstünde kasın var nedeniyle hır çıkarmaya teşnedirler : Herif. gençlİKİmi »enin yüzönden kaybrttim, bir gün beni hoşnut edemedin.. diye «riristi mi hanım, artık sonnnu bekle.. Insan illskileri de bir eariptir.. Kim kimi hosnut eder, nasıl etmez? belli deSil ki . Bir karısık is vesselâm. Bunun içindir ki, «hoşnutsuzluk» kelitnesi'in ceza hukuku dilinde ne aradıçını bir türlü anlıyamam. sanırım çok cezacı da benim gibi anlıyamaz. Ne var ki, Iste bu hoşnutsuzluk kelimesi şimdi jfazetedlerin basına da musallat olmak üıered ir. Çünkü Genelkurmay Baskanlıjında hazırlanan bir kanun taslağı Askerî i«ura'dan çeçerek yetkili mercilere havale edilmistir. Hazırlanan taslaga göre «askeri çevrelerde hoşnutsuzluk yaratan» vayın yapanlar asker! mahkemelere sevkedilecekmiş.. Tstelik hu kanun taslafcını gayet gizli olarak hazırlatan makam, askerî mahkcmclerin tertip biçimini de degistirmek istediğine göre. hikâye çayct ilçinç gelişiyor. Şöyle ki : 1 Askeri mahkemelerin tertip biçitni defeiştirilecek ve aske ri hâkimler yerine kıt'a subayları mahkemeye hâkim olacaklar.. Tani hukukçu askerler yerine kumandaııdan emir alan askerler büküm verecekler.. 2 Basın suçlan askeri mahkemelerin vetkisine almaeak.. Yazar. çizer, karikatürist. ressam, romancı, sair, hikâyeciler askeri mahkemelerde, yani snbayların yetkili olduğn mahkemelerde yargılanacaklar... 3 Ve gazeteci, yazar, sanatçı takımı, eger «hoşnntsuzluk fiili» işlerlerse hapsedileeekler. «Hoşnutsuzluk fiili» ne demek? Sözgelişi şimdi benim yazdığim ve sizin okudugunuz şu fıkradan hosnut oldunuz mu, olmadınız mı? Mesele bu. Şu benim yazdıgım fıkrayı okuyanlar arasında elbet subay okurlar var. Yapılan anketlere göre Camhuriyet, subay okuru bakımından başta geliyor. Ne var ki, eğer şu yazdıgım fıkra sözgelişi Genel Kurmay Başkanı Cemal Tural'ın hoşnna gitmez ise. emir verecek : «tlhan Selçuk'an 26 şubat 1968 tarihli yazın hosnutsuzluk yarattı, gerefi yerine getirilsin..» Ve biz hosnutsuzluk yarattığımız İçin u k e r i mahkeme hnınrnna çıkanlacagız. Hemen söyliyeyim ki, ben subay tarafından yargilanmaya alıfiğım. Bizim peder beni vaktiyle epev yargılamış, bn yargıların «onunda hosnutsuzluk yaratan fiillerime karsı cezalar tertip de etmişti. Hattâ hosnutsnzluk asırı dereceye vardığı zaman, mavzer tüfefcini kıvırarak kayışından mevdana celen talaka ile hoşnutsuzluk fiili isliren bana fiili cezalar verdiği de olmuştur. Ne var ki artık bâyüdük, ve üstelik ber zaman ve her yerde pederâne bir şefkatle karşılasmıyacağımız, hele mahkemelerin başına emirle gelenlerin emrU kumanda zinciri içinde hukuktan çok aldığı emirteri yerine getireeeği muhakkaktır. üetelik bu taslak kanunlastıjı zaman hosnutsuzluk yaratacak yazının hangisi olacağinı pek kestiremiyeeefimiz için her sabab telefonn açıp Sayın Cemal Tural'ı rahatsız etmek ve fikrini sormak durumunda kaiacağız ki, yttklü işieri arasında bize zaman ayırması mümkün değildir. Tazımızı bitirirken açıkça ifade edelim : Sayın Cemal Tural'ın hazırlattığı kanun taslaklanndan biç hoşlanmadık biz.. Kanun çıkar veya çıkraaz... gönül bn ya.. mademki iş hoşlanmaya kalıyor. biı de boşlanmadığımız şeyi »öyleyiverelim. • ••I B Bir 8erüven daha eçen hafta içinde bir gün, blr kadın yazar, Kızılay'da otobüse bindi. Bir süre sonra d« bir durakta indi.. Onunla beraber birkaç kişl daha inmişti. Hava çok soğuk, karanlık da iyice bas mış olduğu için hızlı yürüyordu. Otobüsten inen 45 kişi de onun hizasında yürüyorlardı. Yolun iki yanında ev kalmayınca, 45 kişi birden kadın yaza nn önünü kestiler.. Tazar baktı, az önce Kızılay'da alıs veriş yaptığı kitapçının önünde rastladığı ar kadaşıyle konuşurken görmüjtü bu gençleri.. Biri bereli. ikisi bıyıklı ve tümü biraz garip halli oldukları için hâtırında kalmıştı yüzleri.. Ama otobüste iken, aldığı kitabı kanştırmış, dergilere göz gezdir mi» olduğu için mi ne, beraber yolculuk ettiklerlni (arketmemişti.. Gençlerden biri, çok küstah bir ses le sordu: Sen, falanca gazetenin yazarlarmdan filanca değil misin, ha?.. Bereli olanı, sözü arkadafinın agzından kaptı âdeta: O alçak, o nâmussuz gazete. diy* bajlarken. kadın yazarın da saskınlığı geçmij tl. Siz önce terbiyeli konu^un bakalım.. diye azarladı gençleri.. Öğretmenliğin verdiği alıj kanllkla cesur ve etkiliydi. Çekilin yolumdan.. Haydutlar gibi gece karanlıkta yol kesmeğe utanmıyor musunuz?. Bu çıkıs karşısında gençler birden sasırdılar; toparlanır gibi oldular.. Hattâ biri özür diler gibi bir seyler söylemek istedi.. Bu arada yazar onları yarmıs ve yoluna devam etmeğe baslamıştı.. Genç lerin bir jeyler konustuklanıu duyuyordu ama, ne «öylediklerini anlıyamıyordu. Bir süre sonra genç lerden biri arkasından şöyle sesleniyordu: Biz milliyetçi ve şeriatçı gençleriz.. Bizim yo lumuzda olmıyanları parçalamak boynumuzda Allah'ın borcudur. Yakında gostereceğiz size!.. G Bir TasarrufYatırım dengesi kurulatnamıştır Prof. Dr. Ahmet KILIÇBAY gelledikleri gibi vergi mükellefleri üzermde tesırleri itibariyle adaletsizliğe yol açmaktadır. Zira vasıtalı vergiler «gayri şahsi» vergilerdir. Ueür sahibirden ziyade maddi ve iktisadi olayı ele alır. Faalıyeti kim yürütürse yürütsün eşit oranda etkiler. Istihlâk vergilerinde bu bilhassa bâriz olarak görülür. Bundan başka Gelir i l e Kurumlar vergileri dışında kalan vergi türlerinin çoğu (gerek üretici, gerek tüketici olarak) dar gelirüyi daha kuvvetle vuran vergilerdir. Bu sebeple vergi adaletinin sağlanması yolunda ağırlığın gittikçe Gelir ve Kurumlar vergilerine kayması ve «Progresif» lik derecesinin iktisadî ve sosyal şartlarımızın gerektırdiği ölçülere uyar bir tarzda düzcnlenmesi gereklidir. 1968 yılı bütçesi bu yönde fazla bir değişiklik getirmemiştir. Buna karşıhk yeni «Motorlu taşıt araçlan vergisi» vergicilikte yeni bir anlayışın yeni bir fıskal felsefenin gelişmesine yol açmıştır. Bu da kamu hızmelâna dayanan bir kalkınma tinden geniş ölçüde faydalanıp çabası içinde bulunan ekcno bu yolda büyük kazançlar sağlamımızde bütçenın, önemli e yanlann o hizmetin finansmanıkonomik sonuçlar doğuracak u na iştiraki prensibidir. •Yollan zun sürelı eğilimlerine göz at en çok kullanan ve asındıran »makta fayda vardır. Bunlar evraçlar en çok vergi ödeyecektir» velâ vergı gelirlerinm gayrı safi ölçüsü hâkim prensip olmuştur. mıllî hasılaya olan oranında ve Vergi yükünün, sektörlere dağılışı vergı strüktüründaki değışmeleitibariyle ölçülen striiktür ile ilrıdır. 1952 ıle 1966 yılları arasında 15 yılı kavrayan dönem ıçın gili bir konuya değinmekte fayda vardır. Bu da ziraî kazançlann yede Devlet gelirlerinin gayri safi vergilendirilmediği mılli hasılaya olan oram % 1420 terli derecede meselesidir. Bu sektörün milli geden % 18.99 a yükselmıştir. 15 lir içindeki payına oranla vergi yılda °o 4.79 a ulaşan bu artış kalkınraanın yükunü büyük ağır hasılatına katkısı çok düşüktur. lığı ile taşıyan kamu sektörü i Gerçi ziraatçilerin çoğu sınırlı geçin yetersizdir. Devletın, kalkın lire sahip aileler ise de daha büyük ma için alt yapı yatırımlarını oranda vergi vermeleri mümkün ohızlandırabilmek ve üncü iktisa lan orta ve büyük gelir sahibi işdi devlet teşekküllerıne trans leüneler de yok değildir. ferler yapabılmek ıçın, daha büyük gelıre ihtıyacı vardır. lânh Karma Ekonomi düzpnine sahip bulunan Türkij'e' de Genel Bütçe özel bir önem taşımaktadır. Bütçe sadece carî masrafları ve bunlann nasıl karşılandığını gösteren bir vesika değildir. Bütçe bir iktisat politikası âletı. kalkınma plânının tamamlayıcı bir parçası, Sdsyal sâbit sermaye birikiminın ve alt yapı yatırımlarının kaynağıdır. Dar bir «fıskalıst» açıdan e!e alarak yalnız mâlî yönüne ışık tutmak bütçenın genel analizi bakımmdan yetersizdir. Bu sebeple 1968 yılı bütçesini, genel kalkınma politikası ve plân'ın başarısını ve geleceğini göz önünde tutarak eleştireceğiz. 1968 yılı Genel Bütçesinde toplam konsolide hzrcamalar 22.580.108,182 lira ve toplam geîirler ise 20,549,893,910 lira olarak tesbit edılmiştır. Gelir ve gıder rakamlarının kıyaslanması butçenin denk olmadığını göstermektedir. Uzun yıllardan beri açık veren bütçe bu yıl da yine açık olarak tesbit edilmişür. P sında, 4.5 saat süren bu konuşmada ikl nokta özellikle dikkatimizi çekti: Bunlardan bhH, »ayın k»nuşmacmın, tarih boyu yapılmi} eziyetleri, işkenceleri anlatmaktan duyduğu biiyük kıvançtı. Orne ğin, Ebucehl'in. müslüman olmuş bir aileye y«ptıjh rivayet edilen korkunç iskencelert; ya da müslüman olmadan Arap'ların. yahut müslüman olmamış ulusların eskiden kadınlara yaptıklan tüyler iirpertici eziyetleri, en Ince aynntılaruıa taerek. «yağlandıra ballandıra. ve sanki bnnlardan özel bir lezzet duyarak anlatıyordu Buna karsüık. mü« lümanlığı kabul etmeden önce Türk'lerln kadraa verdikleri biiyük önemî, gösterdiklerl bfiyfik »aygıyı hiç mi hiç bilmlyor gibiydi saym bayanikkatımuı çeken ikinci nokta da, 4.5 saatllk konuşma strasmda «Turk» adınuı hiç geçmemiş oluşudur.. Bu bayan, sanki Türklye'de yaşa mıyor. karşısındaki sıralan doldurmuş olan Tnrk kadınİarını konuşmuyordu.. Bu karşısındaki kalabahk, sözünü ettisi Türkiye sınırlan Içınde yaşıyan biitün kadınlar sadece «müslüman.dı onun ıçm.. Türk kadını yoktu, müslüman kadın vardı ancak.. Konuşmanın birbuçuk saatini kocaya itaat» ko nusu almıştı. Bu konu içinde Türk'ü, mtislümanı bütün kadınlar eriyip kayboluyordu. Toplum lçinde «kadın. diye bir varlık, bir yaratık yoktu.. Sadece «zevce» vardı. Müslümanlar dünyasında koca ne isterse, zevce. bir robot gibi, bunu yapmakla görevliydi sadece.. Bu bayana fföre. kocaya itaat» sözkonusu olunca. ana hakkı, baba hakkı. analık vazifesi falan diye hiç bir sey düsünülemeıdl.. Orneğuı, müslümanlığın Hk yülannda bir koca, kansımn müslüman olmamiî ailesiyle konuîmasuıı yasaklamıştı. Aynı evin üst katında oturan baba, soa nefesini verirken kızını bir an iförmek istedl. Kızı, babasınm son ricasmı kabul etmeyip ynkarıya çık madığı için de, bir türlü ruhunu teslim edemedi. Ama babasınm bu son nefestekl ıstıraplan, biıim müslüman evlâda vız geldi. Çünkö o, baba hakkını falan değil, kocasma gösterdiği ltaatten dolajn kazanacağı srvabı düşünüyordu.. S ayın bayan. 4.5 saat konuştu. •Amin> *esleri. «Eşhedüenlâilâhe illallah» sedalan ara Âmin sesleri • •• • ••ı • ••• • ••• • ••• • ••• :::: •••• •••• D •••• azar der ki: Bu gençlerin benim bir satır yazımı bile okumamış olduklarına; adımı da bu akşam ilk kez, arkadaşunın. beni arkadaşına tanıtması sırasında duydukjarına eminim.. O kadar kötü konuştukları gazeteyi de okumadıkları muhak kaktır... Bu gençler, kulaktan dolma yalanların, ka sıth iftiraların kurbanlarındandırlar.» Yazar haklıdır.. Zaten en büyük ıelâketimiz. bu körpe dimağların, bütün düşünme RÜçlcrini yillrerck. âdeta manyetize ediimiş insanlar gibi, birkaç kötü beynin emrinde çalışır hale gelmiş olmalanndadır.. Anlasılan, memleket gençliğini, böyle karajılık düşüncelerle doldurup karanlık sokaklarda saldırganlık ya pacak hale getirenlerden hesap soracak kimse kalma di Türklye'de.. En yetkili ağızlar, bu karanlık yüreklerin yarattığı ortama •demokrasi» adını, layik lik> adını, «vicdan hürriyeti adını vermeğe devam ettikçe. bu vicdan eşkiyalarının, yarın ne yapacaklannı kestirmek zor olmıyacaktır. Karanlıkta P •••• •••• •••• •••• •••• •••• lar toplamının milli tasarrufu aşan kısmı «tasarruJ açığımm» ve toplam döviz harcamalarının toplam cioviz kazancımızı aşan kısmı döviz açiğımızı meydana getirmektedir. Millî tasarruf, toplam yatınmı karşılamaya yetmediğinden dışarıdan yardım veya kredi almak gerekmektedir. Dış yard'.m ve krediler tasarruf açığını kapamaya hizmet ettikleri gibi döviz açığını da kapamaya yardım etmektedirler. Boylece dış yardım ve krediler ç.ft yönlü çalışan bir etkiye sahiptırler. Ancak Türkiye'nin dış borçlarmm yükünü hafifletip dışarıya bağhlığımızı azaltmak için dış yardım ve kredi ihtiyacını daraltmak gereklidir. Bunun için: Millî tasarrufu coğaltarak tasarruf açığını» daraltmak ve döviz kazancını sağlayan faaliyet kollarıııa önem verorek döviz açığımızı kapatmakta fayda vardır. Ayrıca yabancı kaynaklardan karşjlanacak «tasarruf açığını döviz açığına eşit tııtacak tedbirlerin iç denge ve fiat istikrannı sağlamak hakımından önemi büyüktür. Bu konuda tutarlı ve sistematik tedbirlere başvurmadıkça iç ve dış, borçların yükünü hafifletmek çüç olacaktır. îç ve dış borçlar yükünün azalması geniş ölçüde plânın ba^arısına ve iktisadî kalkınmamıza bağlı ise de, bütçeyi bu maksatla hazırlamak da mümkündür. Bu vesile ile akla gelen tedbirler şunlar olabilir: 9 Carî gidcrler bütçesinde kısıntı yapmak. • Vergi hâsılatım arttırmak, 0 Cebri tasarruf müessesesine ıta'arrııf bonoları) daha iyl işleyecek bir yön vermek. Bu tedbirlerden birincisi yıllardan beri tartışılan ve bir türlü başarıya ulaşamayan bir yoldur. Ikincisi, bütçe gelirlcri bahsinde ele aidığımız konularla ilgilidir. •••• •••• •••• Sesler geliyor ! arihin karanlık çııtılerinden uğultulu sesler geliyor kulaklarıma: Şeriat isteriz!... Bu uğultu arasında tanıdık sesler de var: Yenilik isteyen, kalkınma isteyen 3. Selim'i sehit ettiren Şeyhülislâm \aoa\ Ataullah Efendinin sesini secer gibi oluyorumT Memlekete matbaa getirilmesia i>% lsyan edcn 173fl'larıh. ÎT Maftların, Öğretmen Ru bllay'ın aydınlık basmı gencecik vücudundan, kör bir bıçakla keslp ayıranlardan sesler geliyor: Şeriat isteriz!.. Evet, hep «Şeriat isteriz!..» demişlerdi.. En karanlık oyunlara. en korkunç niyetlere âlet edilmiş, günahsız Türk halkı. Allahma yaranmak için, Allah'uı en istemediklerini yapmağa zorlanırken, hep höyle seriat istemislerdi.. tşin en acı yönlerinden blriydl bu.. Bugün de aynı sesler, bir kadın yazarın ardından, bütiin aydın kafalann ardından uzayıp gidiyor: Biz serlatriyiz!.. Ve. en yetkili kişiler. büyük bir serinkanlılıkla hâlâ: «İşte demokrasi budur!.. «Lâyikliktir bu'.». «Vicdan hürriyeti buna derler!» diyebiliyorlar. Hayır, bu, ne demokrasi. ne lâyiklik, ne de müslümanlıktır!.. Fakat aldatılmış halkın, fakat aldatılmı; gençliğin. ozellikle üniversite gençlerinin hir an durup kendi kendilerine sormaları gerekir: Biz ne istiyoruz?.. Nereye gidiyoruz biz?.. Şu ânda dünya nerde, biz ncrdcyiz?.. Kitap seferberliği ene başkentte, misafir kaldığım evln kapım çalındı bir güa Kapıyı açınca fcarşmtda^kf' tane deükatılı boMunı. «Efendün,» dedi bir taaed».,. «Biz. üniversite talebesiyiz. Evleri dolaşarak kiUp satıyoruz. Bu işte biıim bir menfaatimiz olduğunu sanmaym.. Kaüyen, kırk para menfaatimiz yoktur.. Biz sadece.» Kalbim çarpmaga başlamıstı.. Bu »o|uk «ünde, kazanç duygusundan uzak kitap satan ünlversitell jençler göğsümü övünçle k.8bartt» bir anda.. Işte nihayet okuma seferberliğl, kitap seferberligi. gene üniversiteli gençlerin yardımıyle gerçeklejiyordu.. Mustafa Kemal. bu memleketi bosuna bn Turk gençliğine emaııet etmcmişti.. Öylesine mutlu blr heyccan içuıdeydim ki, artık gençlerin söılerinl duy muyordum bilc. Gelin, çocuklar, içeri gelto, üsümüşsünüzdür, birer cay için.» dedim; gençler içeri girdiler.. Söylediklerine görc, biri Hukuk. dlgeri tlâhiyat Fakültesindeydi.. Sattıklan kitaplan uzattılar.. Kuşe kâğıdı üstüne basılmıs, dıj kapaklan sark motifleriyle bezenmis kitapların yaıarlannı aradı gözlerim.. Bulunca da tüylerim ürperdi.. Bun ların yazarı, bir süre önce, «halkın dtaî duygulan nı kötüye kullanmak» suçundan hapse girnıiş, «mürit»lerinden topladığı yığuı yığın paraları, içki, ka dın âlemlerinde harcamakla ün yapmıs blr adandı.. Bir uydurma târlkatın başıydı. Bu kitaplan satan gençlerden biri Hukuk, dlğeri de tlâhiyat Fakültelerioden olmasaydılar, duy duğum çaresizlik de bu kadar büyük olmıyacaktı belki.. Biz. tlâhiyat Fakültesi'ni, dinin felsefeüini yapacak, çağımızı anlıyacak, anlatacak değerli din adamları yetişsin diye açmıştık: hürafeleri. dini, halkı uyutmak Için kullananlann karanlık düşüncelerlni kapı kapı dolaştıran insanlar yetiştir&in di ye değil.. Ve de bugünün Hukuk öğrencisinde, ajm, zararlı akımları önleyecek, Atatürk ilkelerine uzanacak dilleri koparacak yarın'ın hâkimini, savcısuıı gdrmek istiyorduk.. Bunlar da böyle olursa, kimı güvenecek, kime inanacaktık T G • •a •*••' • •*! • ••• • ••• • ••• • ••• Son ayların bazı iktısadl olayları bu hususun önemini açıkça ortaya koyacak nitelıktedir. Yerli motor sanayiını kurmak, madenlerımızı mılli menfaate uygun olarak ışletebılmek, petrolculuğumuzu geliştırmek için doğrudan doğruya devlet harcamal a n He hrtisadl DerWt 'Te^ekkül lerinin, Devlet bütçesinrien yapılması gereken transferiere ihtiyaçları oldu|u şüphesızdır. Bundan başka devamlı kalkınmayı sağlamak için bırbirıni yatırım malı ve ham madde ile besleyen endüstrıler arasında bir bağlılık ahengı kurmak gereklıdır. Bu ahengın kurulmasında öncelerı kâr getırmeyecek endüstrılerı gelıştırmek g< rekebilir. Fakat bunlann uzun vadeli milli kalkınma üzerındekı olumlu tesırlerı büyük olaıaktır. Bu gıbı endüstrilerın tutarlı bır plân içinde ele ahnıp, kurulmalarmda ve gelıştirilmelerınde buyuk faydalar vardır. Bunun ıçın daha büyük gelıre ihtiyaç olduğu şüphesizdir. Gider bütçesi Tasarruf bonofarı milyar lirayı aşacağı umulan 1968 yılı millî geliri içinde tasarruf bono«u geliri tahmini 750 milyon liradır. Bunun toplam gelire oram, °'o 0,74 civarındadır. Fakat tasarruf bonolarının alınıp safılması, yani paraya çevrilip karşıIıgınm hSrcanılır hale gtlmesi yüzünden gerçek freeO milli tasarruf 'tasarruf bonosu dolayısiyle) millî gelirin °'o 0.04 ünü geçemiyecektir. Zira tasarruf bonosu alış verişleri spekülâtörlerin, esasen her hangi bir spekülâsyona bağlayacakları paralarının bir satın alma gücü olarak ortaya çıkmasına yol açmakta ve toplam istihlâk harcaması satılan tasarruf bonoları değerince artmaktadır. Bu sebeple • Tasarruf Bonosu Müessesesine» kuruluş maksadına uyar bir yön vermek ve gerçek (reeU milli tasarruf a hiç olmazsa " o 1 veya • ' » 1,5 artışa yol açacak nitelik kazandırmak gereklidir. Böyle bir «yenilemenin> imkânsız olmayacağı kanaatındayız. Döviz açığımızı kapayacak olan diğer tedbirler, yani ithâl ihtiyacını azaltacak yerli endüstrileri geliştirmek, ihracatı ve turizmi teşvik etmek konusuna tkinci Beş Yıllık Plânın 1968 yılına ait diliminde yer verilmiştir. Bu tedbirlerin yeterliği veya yeterslzliğini. tutarlılık durumları. ha«an sanslarını burada eleştirmiyeceğiz. endilerine bir vatan emanet edilmiş olan Türk gençliğinden, Türk ulusunun bekledigi çok şeyler var... Gencler, memleketi karanlıfa, memleketi gerilere çekmek isteyenlere .DtR!» diyebilecek güçte olmalıdır... Türkiyemiz. içerde ve dışarda bir yığm sorunlar; sosyal ve ekonomik sayısız dertler içinde knTanırken, yalnız bir bölüİrii.vle de olsa, Türk gençlerinin böyle karanlıklar içinde yol kesmekle; kongrelerinde, kız arkadaşlarını, başı örtülü sınıfa girmek için zorlama kararları almakla vakit öldürdiıklerini görmek, memleketin gelecegi bakımmdan bizi haklı endişelere gö. türmektedir.. Hükumet edenlerin bunlara bir diyecekleri yok mudur?... Sonuç Gelir bütçesi yılı gelir bütçesinin tutarı 20.549,893,910 hradır. B u n u n 17.151.UOO.000 lirası vergı gelırlerı, 905.893.910 lirası vergi dışı normâl gelirler ve 2,493,000.000 lirası ise özel gelirler ve fımlardır. Toplamı 17,151 milyar o!an vergi gelirlerinin 11.311 milyarı vasıtalı v e 5,840 milyar lirası ise vasıtasız vergilerdir. Bu rakamlar toplam vergı gelirleri içinde vasıtalı vergilerin 2/3 oranında yer tuttuğunu göstermektedir. Vâsıtalı vergiler çok hallerde üretim faaliyetlerini ve yatınmlan en K 1968 yıhnın Bütçe Karma Komisyonuna kabul edilen konsolide toplam giderleri 22.580.108,182 liradır. Bunun 11,375.732.191 lirası cari hareamalar. 6.175.788.094 lirjjı yatırım.lar ve 5,028.5*îı88T ltrâüı da transfer harcamalarıdır. Boylece yatırımlar ve transfer harcamaları toplamı. toplam giderlerin °b 50 sini aşmaktadır. Bu, kalkınma çabası içinde bulunan bir ülke için zaruridir ve memnunluk vericidir. Ancak cari harcamalann, yatırım ve transfer harcamalarınm dağılışmda kalkınmamıza daha büyük bir hnz verecek değişmeler yapmak mümkündür. Bu değişmeler bütçeden ziyade tkinci Beş Y:llık Plânın yapısı ile ilgilidir. Burada İkinci Beş YılUk Plânı ve onun 1968 yılı programını etraflı olarak eleştirmek mümkün değildir. Yalnız, gerek yatınmlara ve gerek İktisadi Devlet Teşekküllerinin finansmamna yardım edecek transfer harcamalarına daha verimli daha tesîrli bir yön vermek kabil oîduğunu söylemekle yetineceğiz. Bu vesile ile transfer harcamalarının verimliliğinin artması için İktisadi Devlet Teşekküllerinin yeniden düzenlenmesi isinin bir an evvel tamamlanması lüzumuna işaret etmek isteriz. 1968 1012 ••••>3 ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Chivas RegaL Dünyanm en iyi lskoç viskisi şimdi Türkiye'de Not: 1 . 1 2 yıllık bu harika viski, yalnız Tekel Taksirn MBğazası ile Tekel fsianbul ( Sirkeci Deposu ) ve Ankara Bajmüdurlükleriiden temin edilebilir. 2. Chivas Regal jijelerinin ağzı husuji surcHc yapılmıjtır. Tekrar doldurulamaz. İç ve dış borçlar alkınmanm yükünü büyük ağırlığı ile taşıyan kamu sektörü, plânın öngördüfü yatırırr.ları yapabilmek için tasarrufa, ve yabancı menşeli sermaye malları ithâl edebilmek için döviz'e ihtiyaç duymaktadır. Plânın gerektirdiği yatınmlarm ve diğer yatırım Yalırım .Tasarruf dengesi yılı için öngörülen 19.450 milyar liralık toplam yatırımın 10.6 milyar lirasının Kamu, 8.8 milyar lirasmm Özel Sektör tarafından yapılacağı tahmin edilmiştir. Bu yatırım harcamalarının 8,930 milyar liralık kısmı yurt içi özel tasarruflardan, 9,095 milyar liralık kısmı yurt içi kamu tasarruflarından 2.060 milyar liralık kısmı dış kaynaklardan ve geri kalan 763 milyon lira ise iç tasarrufa ek olarak sağlanacaktır. Geçmiş yıllann tecrübeleri yurt içi kamu tasarruflannrn dilenen seviyeye ulaşamadığını göstermektedir. Bu tasarruf açığuım yü sov takdirde nunda daha büyük bir rakama varıp yatınmlann umulandan daha az olmastna yol açması muhtemeldir. Yine geçmiş yıllann tecrübeleri plân tatbikatı sırasında yatırun yapan yanlann bu alandaki tecrübesizliklerinin ve formalite aksaklıklanmn yanında finansmanın zamamnda yapılamamasımn veya kaynak yetersizliğinin yatınmlan azalttığını göstermiştir. Dengeli gelişen bu ekonomide yatırrma eşit millî tasarrufun bulunması gereklidir. Fakat yukanda belirttiğimiz gibi henüz bir tasarrui yaüran dengesi kurulamamıstır. Bunu hızlı gelişmek zorunda bulunan bir ekonomi için kısmen tabii görmekle beraber, dengenin (tasarruf yatırım dengesüıin) kurulrnasmda gerekli tedbirlerin hepsinin alındığı söylenemez. K • ••• • ••• 1968 SÎ!!!!::::: ::;:!::::::::::::r:::::::::::::::::::::^::£:::::.' O ( jlllllpfc^^ î I AFYONKARAHİSAR Şubemi? (Manajans: 293/1913) • YAPI • ve ü i İKREDt| . II Bugün (26 Şubat 1968 Pazartesi) hizmetinize.girdi. * Bu şubemize ait Deniz Kuvvetleri Komutanlıgı Seytr ve Hidroğrafi Dairesl Başkanlığmdan blldirllmiştir. DENİZCtLERE VE HAVACILARA 1 SAYIL1 BİLDİRt B 27 Şubat 1968 tarlhlnde 09.00 ile 17.00 saatlerl arasınöa a sağıdaki noktalan birleştiren sahalar İçinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahalann 2000 metreye fcadar olan yüksekllklerl can ve mal emnlyeti bakımından tehlikelidir. EGE DENtZt ÇANAKKALE BOGAZI UİRtSt E 44 ve E 45 SAHALARI. BIRİNCl SAHA: 1 n d nokta: EnlemJ 40 dereea 03 daklka Kuzey Boylamı 26 derece 11 daklka Uo|u E. 4850 No. lu Mehmetçik fenerl. l nel nokta: Enleml 40 derece 02 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Dogu 3 ncfl nokta: Enleml 40 derece 08 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Dofu 4 nefl nokta: Enleml 40 derece 08 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 13 dakika Dogu. tKİNCt SAHA: 1 nci nokta: Enleml 40 derece 00 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 12 daklka Dogu E. 4848 No. tu Kum Burnu fenerl I B d nokta: Enleml 40 derece 00 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Dogu I nefl nokta: Enleml 39 dereee 57 dattilca Kuzey Boylamı 26 dereoe 01 daklka Dogu 4 nefl nokta: Enleml 39 derece 57 dakika Kuzey Boylamı 36 dereoe 10 daJdka Dogu. DKNİZUİLJEM! VE HAVACItARA ÖNEMLE ntTTtrRÜLOR. BN4I I A KS Daima en iyi hizmet ! \ ! > tutarında özel îkramive çekilişı * özel ve eyncs zengtn umnml Ikramlyo çekilişleftnde sayın mevduat sahiplsrine botşanstar 50.000 lira , YARIN : Gelir kaynaklan anormal bir şekilde zorlanmıştır. Yazan: Doç. Dr. Halil NADAROĞLU tflieriz. 1908 (Basın: 11305/1925)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear