25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S Kınnn 1968 CUMHURÎYET Fransız asıllı Humbaracı T n ı u ı devleti bn mali ııkıntı içerisinde askeri yönden de kudretinl kaybetti. Bu »artlır içerismde Türk elçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi, ittifak konusunda bagarı sağlayamazdı. 1721 Mart ba«ında Parise varan Türk elçisi aynı yılın Temmuz sonunda Parirten ayııldı. Türk elçisi Paristeki hayatını günü gününe denilebilecek tekildî bir kitap haliae koydu. Bu kitap o devrin Fransadaki scnat ha AHMET PAŞA reketlerini eradaki toplum hayatmı tatlı bir düle anlatmaktadtr. Mehmet efendinin en hayret etriği şey, Fransada kadınıa ra verilen ve erkeklerden istiin olan serbert hareketlerdir. Meh raet efendi bu yöndea, fransa, avratîann cenneti gibidir diye hayretini gizlememektedir. Mehmet efendinin katıbi olarak yanında bulunan oğlu Mehmet Sait efendi de babas.ndsn tam 21 yıl tonra 1742 senesinde yine XV. Louıs nezdine Türk elçısi olarak gönderildi. i'skat o za man rütbesi paşalığa yüfcçeltilmişti. Mehmet Saıt Pa?a babast ile birlikte 1721 yıhnda Parisie bulunduğu sırada oradaki bütün sanat yenih'kîerini jakından görmüs ve bunUrdan raatbaa üzerinde önemle durmustu. îşte bu seyahatın neticesidir ki. Mehmet Sait Pasamn ileri görütliüüğu ile Türkiyeye malbaa getirilmiş ve Ibrahim Müteferrika adındaki ilk mtbadr,mızla birlikte bu >eni eser Tür kiyeye kazandırılmıştır. Yütnisekiz Mehmet Çelebinin Türkiyeye dönüşünden conra. Sadrazam Dâmât tbrahim P.şa ya Fransada gördüklerini ve sa nat eserlerini bir öir anlatt;. lb rahim Pasa her ne olursa olsun Fransızlarla bir anıaşma vapmak emelindeydi. B'j arzusun'i sağlayabilmek için Par'be. lstanbuldaki Fransız Sr'i'ethane sinin başkâtibl Lenoırîi girH bir vazife ile gönderdı. L<enoire' ın zahiri vazifesi şjydu: Fransa'dan sâdâbâd için nefis ve lüks malzeme getirmek... Nitekim (Lenoire) ancak sevahatinin zahiri fâfeffl M ^"r£ kısmını yapabildl. Kâgıthane ve Boğaziçinde kurulacak köşkler için bahçe plânlan getirdi. AJTÜ zamanda bol mikîarda şarap ve şampanyajT da unutmadı. Yazan: Taha TOROS sanldıklanru bildirdiler. Netlcede Türklerin büyük kayıplan oldu. Ceşmede donanmamız yakıldı. Hattâ Fransa'daki meshur Volter ve Diro gibi fikir adamları Ruslann bu galebesini göklere çıkardılar Çariçe Katerinayı Şi mal Semiramisi diye adlandırdılar. Bu harbin sonucu olarak 10 Mart 1779 senesinde ve Fransıa elçisi Conte Saint Prieste'nin huzuru ile Aynalıkavak anlaşmasım Ruslarla Türkler imzaladılar. îstanbul'dakl Fransız elçisi Con te de Vergennes 1755 senesinde elçi olarak gelmiş, uzun müddat bu vazifede kalmıştı. Daha sonra Hariciye Nâzın oldu. Türkîerin yakm bir dostuydu. Nitekim, hasım devletler karşısında TUrklerin yalnız kalmasını arzularnayan bir politika takip etti. Nitekim 1789 tarihinde »vusturya hilkumetine gönderdiği notada. Ruslar gibi Avustur>anın da TürkJere herhangi bir saldınşı karşısında, Fransayı karşılannda bulacaklannı bütün açıklıgı ile beürtti. dılar, ayrıca Lehistanda Isyan çıkartmak teşebbüslerine giriştiler. Çariçenin, Karadeniz'i bir Rus gölü haline getirmesini. sahillerdeki memleketlerîe ticarî menfaatleri elinde toplamasını. tngiltere arzulamıyordu. Türk idarecileri ise, Kınm'm plden .eitmesinden dolavı üzaründüler. Harbedecek takati göremerîiklerinden. bir müd det mudara yolunu tutarak askerl hazırlıklara başladılar. Tam bu hazırhklar başlamışken, Fransada bü^ik ihtilâl oldu. thtilâlden önce. veliaht Selim flll. Sultan Selim) ile F r a n » Kraü 16. Louis arasında yazışmalar yapıldı. Türk • Fransız dostluğunun devamım dileyen bu belgeler, üzerinde durulmaya lâyılr kıymettedirler. Fransız Elçisinin uz!aştır«cı rolü O sıralarda Ruslarla Türkler arasmda serçinleşen hava, bir savaşa yol açmak üzereydi. Bunu Fîansız elçisi De Bonnaç arabuluculuk yapmak suretiyle önledi. 8 Temmuz 1704 tarihinde iki devlet arasında bir an'.aşma imzalandı. Ancak, R'.ıslar, Fransız elçisini tarafsirlik yapmakla itham ettiler. îstanbul'daki Rus elçisi Neplonyef, rar'a gönderdiği bir mektupta: (De Bonnao bizden 2 0 OO doka altını, çok kıymetli samur kürkii almış oldugu halde hasımlanmızın tarafını tuttu.1 demekle onun tarafsız oimadığını belirtmek istedi. Fransız elçüerinden bazılarının, Türklerle savaş yapan milletîer arasında. arabuluculuk yapmalan, genellikle başanlı oldıı. Nitekim Türklerin Belrrat önünde Avustur>'alılan hezimete ugrattıklan sırada Fransamn tstanbıü'daki elçisi Marquis de Villeneuve orduya çağrılarak, Arasturyah murahhaslarla temaslara başladı. 1 EyIU1 1739 tarihinde Belgratta bir anlaşma yapıldı. Avusturya üzertndeki Türk ordusu boş kalınca, Ruslann zaman zaman Tiirk kalelerine hücum ve tahribi ve katliam icra etroelerinin hesabı görülmek üzere, ogünkü yöneticiler orduyu Huslar üzerine çevirdiler. Bu kerre de Fransız sefirinin aracılığına basvuran Ruslar Türklerle yine Belgrafta 18 Eylül 1739 tarihinde bir anlaşma imzaladılar. Türklerin Avrupa'daki mevkiini yükselten ve saglamlaştıran bu iki anlaşmada Türkler lehine hükümler yer almaktaydı. Bu suretle Türklerin hasta adam olduğuna dair Avrupada yaygın hale peleh söylentiler yalanlanmış oldu. Ancak Fransız elçisinin Türkler le Ruslar ve Avusturyahlar arasında arabuluculuk yapmasından mütevellit hizmetlerint İleri süren Fransa Kralı XV. Louis bundan faydalanmayı düşündü ve Pransız elçisinin bu dostane hizmetinin şükranla anılması lazım geleceginden, 1673 yılma ait kapitülasyonların Fransa lehine yenl llâveler yapılarak 1740 Mayısmda yenilenmesini saglamaya muvafîak oldu (1). kabul etmiş olmakla beraber, tstanbul'dan Fransa Kralı XV. Louis'ye Fransa elçisi vasıtasiyle bazı bilgi yardımlannda bulunuyordu. Bu raporlarda Ruslann Karadeniz politikasma temas edilivor ve Fransızlarla Türklerin birlik olmalan ögütleniyordu. Mektuplardan biri. Kun.pnin ihaneti yüzünden Ruslann eline geçti. Avrupayı velveleye verdi. Ahmet Paşa da bu gibi siyast faaliyetlerden vazseçti (2). Yukarıda Fransız elçilerinden çoğunun, Fransa'nın menfaatine uygun olduğu işlerde. Türkleri tu tan sayretleriae temas edilmiştir. Ar.cak bu elçilerden bazılarının, Türklere haşin bir millet olarak bakfıklan, dinî tesirlerle, hareket ettikleri de oluyordu. Nitekim Marquis de Villeneuve (3) Fransa Kralına gönderdiği bir raporda özetle şunları yazıyordu: ... Türklerle ittifak yapmak. sizin gibi dindar bir kralm hislerine aykırı düşer. Ancak, zaruret olunca küffar ile (Türklerle> anlaşma yapılması itikadında bulıınvıyorum. Nitekim Fransa Basvekili Kardinal Florin'in de Türkler le anlaşma yapmamn, tsa din) hü kümlerine aykırı olduğuna karar verdiği malumdıır W. 1755 jnllarında îstanbul'dakl Fransız sefiri Comte de Vergennes idi. Kralından aldığı talimat üzerine Sadrazam Naili Abdullah Pasayı tâciz edercesine, Rusların aleyhine tahrik etmeye memur edilmişti. Fakat Türkler her ne olursa olsun harpten kaçuımak istiyorlardı. Bu bakımdan Fransız elçisinin tahriklerine ehemmiyet vermediler. Buna rağmen, Rusyadaki Türk asıllı kavimlere yapüan muameleleri protesto için 30 Ekim 1768 tarihinde Türkler, bütün devletlere birer beyanname göndererek, Ruslara karşı silâha Y A R I N: . Fransız ihtilâli ve Türkler Büyük ihtilâl başlarken Fransa, büyük thtilftl öncesl Türklerle geniş bir dostluk icerisinde bulunuyordu. Hatta IstanbuVdakl elçi Choiseule Gauffier 1784 yılmdan itibaren Türkler» Rusyadan gelecek herhangi bir hücumu önlemek üzere, Türk topçularımn fennl cihazlarla ve bilgilerle desteklenmesi maksadlyle Fransadan bir hayli tnühendis, subay getirtilmesine tavassut «rtti. Diğer taraftan tngilizler de. Rus tehlikesine karşı TUrklere yartiım için lsveçliterl sUahlandır (1) Fransız Elçisi Marquis de Villeneuve, Türklerin /Avustury» ve Kusya ile barış »apmalannda. dontane arabnlucı4ıık vaptıjh için, Türk hükumeti ltaralından mükâfatlandınldı. O zAnanki para hesabile, kendisine 41100, Sırkâtibine 3000, Tercümanl^ruıa 150 altın verildi. \ (2) Humbaracı Ahmet Paşa, *2 yaşında tstanbul'da öldü. Galata Mevlevihanesine f^müldü. Yerine oçiu Süleyman, HMmbaracıbaşı tâyin olundu. \ (3) Elçi olarak 1728 semtsinde tstanbul'a gelmiş, uzun muddet vazite görmüştür. 1740 yıtında son kapitülâsyonların yenilenrnesinde büyük rolü olmuştur. ' (4) Raınbo Talimatı Resmiye Mecmuası. Tif ffany Jones tlFFAMY JONES 65 Kız gülümsüyordu, Onnetin apaydın gülümsemesl yüzünün çevresine aydmhk yedi elvan gelin kuşağı doluyordu tmdad'ın gözlerinde. Ne güreldi! N« güzeldi! Imdad hayran hayran bakakaldı. Günlük güneşlikti ama gün bir kat daha aydmlandl. îmdad, ne yaptığını bilmeden Cennet'in önünde bir iki adım attı. Davarı yere bıraktı. îmdad, onun gülümsediğini gördükçe içi açılıyor, o da gülümsü • yordu. Asıl tuhafı, ilk kez gördüğü bu kıza biç yabancılık duymuyordu. O'na; « Benimle beraber geîsene! dedi. Deyince de bu dediğine kendisi de çaştı. Sanki bunu diyen ken disi değildi de, bir başkası, ama tâ içinde olan ve şimdiye kadar seslenmemiş olan bir iç kendisi!.... Cennet < Peki geliyorum!» dedi. Ve ona doğru yürüdü. tmdad şaşaladı. Alışmış olduğu dünyada bu ol mazdı. İçindeki sevinç harlayışınd» başı dönüyordu. Dört yanındaki dağlar, ağaçlar, topraklar, basbayağılıklarından oldular. Bambaşk* oldular. Beraber gülüyorlardı. Döndü baktı ona. Kız gülümsüyordu, kızın gülümseyişmden kendisinin de gülüm •ediğini anladı. Kıza: c Adın ne? diye sordu. Kız yürürken yolda, yanıbaşındaki bir yabani çiçeği koparıp da ona verirken: « Cennet» dedi. tmdad'a sesi bir türkü giW geldi. O da: « Benim adırn Imdad, dedi. Yürüyorlardı. Imdad'ın köyleri çevresine ormanlıklara daldılar. Göz leri. dudakları hep gülüyordu. Onlan bir gören olaaydı. mutlaka dünyanın ve evrenin gençliğinin nasıl olduğunu onlarda görürdü. Orraanhğın içinde konuştular. Birbirine dedikleri, rüzgârda ağaçlann birbirine fısıltısı kadar teraiz ve doğaldı. Saatler geçti, sönen gün ışığı, dağ tepelerinde gecikiyor, kızarıyordu. Ama o ışıkta bir elveda çeşnisi vardı. Karanlık oldu, bir hüyü kuşu uzun uıun öttü, sanki ayı çağırdı. Bir dağ ardından koca bir ay fırladı, çıktı. Tâ neden sonra İmdad'la Cennet'in ay akIığı içinde beraberce yürüdükleri görüldü. O gün akşamleyin Cennet'in anası dönünce, kı n evde bulamadı. Kız dağlarda geziyordur, diye ta salanmadı. Ama güneş batıya iyiden iyice ağınca, meraklandı. Dışarıya çıkıp sağa. so'.a ünledi. Çoğu kez dağlarda gezerken ona böyle ünler, onu çağırırdı. Hemen uzaktan onun sesi uzun uzun gelirdi. Ama bu kez çağınşı öksüz kalıyordu. Kezban gidip kardeşine haber verdi. Evleri uzaklarda olan köylü ler de Cennet'i aramaya katıldılar. Meşalelerle ır AYHAN.BAŞOĞLÜ BUDİN KÖPRÜSÜ Fransız asıllı Humbaracı Ahmet Paşa Pransa asilzadelerinden olan Aleksandr de Bonuval, 1675 yıhnda Umozen şehrinde doğmuştu. XIV. Louis zamanında Fransa ordusunun göz bebeği bir kumandan iken, harbiye nâzın ile arasında çıkan kavga yüzünden, yurdunu terkederek, Avusturya'ya gitti. Avusturya ordusuna kumandan oldu. Hattfl Avusturyalıların Türklerle yaptıgı muharebeleri idare ederek yararlıklar gösterdi. tmparatorun fideta akıl hocalıgını yapmakta idi. Lâkin çok titiz, asabi olduğundan Prens Ojen ile düello yapmak mecburiyetinde kaldı. Viyanada bir sene hapse mahkum olduktan sonra fırsatını bulup Türklere iltica ede rek müslüman oldu. Ahmet adını aldı. Yeni harp tarzını, usulleri ile beraber en 1yi bilen bir kumandandı. Genis bir kültürü vardı. Türkiye'dekl mftdenlerin arastınlıp işletilmesinde, ulaştırma konulannda Türk hükumetine verdiği ilml raporlarla padisahın dahi gözüne girdi. Kendisine paşahk verilerek Tophane Müşürlüğüne getirildi. Az zamanda Türk ordusunda topçulugu teknik olarak ilerletti. kıymetli subaylar yetiştirdi. Kibar, zarif ve üstün zekâlı bir kimseydi. Askerlikten başka Ayrupa devletlerinin bütün siyasetine derin vulıulu vardı. Hattâ Padişah I. Mahmut'a, Türkiye'nin özel menfaati bakımından, Avrupa devletlerinin hangisi ile hoş geçinmesi münasip olacağı ve bu devletlerle ne gibl şartlar icerisinde anlaşma yapılması gerekeceği konusunda, tafsilâtU raporlar verdl. Bu. Ahmet P ^ a müslümanhgı mağı aradüar. Hiç bir yarde Cennet'in ne ölüsünü, ne dirisini bulamaymca jandarmalara haber »almdı. Ertesi gün de arama taramalar bir sonuç VKTM di. Kezban bacı durup durup düşündükten sonra bısıru kaldınyordu v» kendisine <Ba;m sağ olsun» demeye gelenlere: • Sağ olmasına sağ. Ama deli kıza bir fey ol madıgı içim« doğuyor. tçimde bir ses, (Kız dipdiri çıkagelecek diyor», diyordu. Gelenler» onu yalan lamıyorlar, ona: • înşallah yanılmazsın Kezban bacı» diyorlardı. Aradan on gün kadar geçince Cennet eve çıkafeldj. Kezban onu dipdiri görünce, «evinci günlercs Cekmif olduğu tasa ve üzüntünün acısını unutturdu. Cennet İmdad'la evlendiğini ve dayısıyla annesinia merak etmemeleri için haber vermeye geldiğini söyledi. Dayısı da onu diri görünce sevindi. Ama çekmis olduğu üzüntüyü düşününce Cennet'e birkaç tokat patlattı. Enikonu da bağırdı: « tmdad denilen anlı sanlı bir haydutla evlenilir mi?» diyordu. Kız, dövüldükçe gık demedi. Hiç ses çıkarmadı. ama tmdad'a haydut denmesine karşı koydu: « Hayır haydut değil, davarın birini götürmek üzer» ayaklanndan tutmuçtu. Beni görünce bir tuhaf oldu. Bana kimsenin bakmadığı gibi baktı. Hemen tuttuğu davarı önüme getirdi ve bıraktı. Dönüp gitmeye kalkıştı. Ama gidemedi, döndü tekrar bana baktı.» dedi, durdu. Ağır ağır soluk ahyordu. Anasına döndü: « Ne bileyim ana? Benim erkeğim olacak adam la karşılaştığırm anladım. Eğer gitmek üzere yürüseydi de dönmeseydi. ona, beni kaçu:, diye bağıracak" tım. Sen ve dayım yoktunuz. Burada olsaydınız, onu kaldırıp önünüze getirecektim. tşte bu adam benim erkeğim. diyecektim size. Yokdunuz, ben de yürüdüm gittim» dedi. Dağ kızı soluya soluya, dayısına döndü, ona: « Vur dayı! Hakkındır! Ama tmdad'a haydut deme,» dedi. Durmuş dayı, kuzu gibi uysal ve tatlı kızın durup dururken apansızın bir pars, bir kaplan kesilivermesine şaştı. «Allah Allah!» dedi. Ama ell varmadı artık kıza vurmağa. Hattâ, öfkeli bakışınm zehirine bir kıvançtır sıcak sıcak akıp katılıyordu. Katıla katüa gülesi geldi. Ayıp olacaktı bu yaş:nda «irezilliğin. böylesine gülüp geçmek. Kızması gerekiyordu. Onun için Allah Allah!.. diye diye yaşll başlı haysiyetini korumak için başmı ahp dağ kızının önünden, kaçtı denmemesi için yavaş yavaş çekildi T A M Y A K T A M Y A K T A M Y A K BUTUN DlZEl MOTORLU. ARAÇLARDA PFTROL OFİ3İ ~ TERA: 823 13261 AZ SARFIYAT BOL I9IK EDISON Her ihtiyaca uygun ayrı bir ampul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear