14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHIFE DÖRT n n r \ A.â 23 Kasım 1968 CTJMHURtTET HURLÖRIMIZIM OKUL HflllRfllARI Röportai; N e c l ö diye cömîeml yarıda ketti. Taz! Evet, dönyamn en kötii öğrcnci«... Hızla önümden geçip, üstüne kilim örtülmüs sedirin bir köşesine oturdu: Çalı?m»rı hiçbir zaman sev medim. Baştan sona kadar. Bütün tahsil hajatım bo>ıınca.. Birar durdu: Ben eski yazı ile haşladım. dedi. Miithiş karfacık, burgacık bir yazım vardı. Babam bakar bakar vaama: «Bn çocuk aç kalacak» derdi. Ressam olnsnmda, babanun bu sözlerinin bürük rolü vardır. Kerrat cetrelini hâl& bilmem. Tedi kere seUzi altalta koyar, toplanm. Resim ödevlerini ağabeysine yaptıran ressam: Sınıfta bir azrail Benun ressam oluşuma bflmeden asıl sebep olan kimsp. Trabzon Lisesi Müdürö Serif Beydir. tnsan olarak belki dünyamn en iyi insanı. Ama hoca olarak da dünyanm en kötü horası. Kasip kavnrurdn nrtalıjh. Azrail gibi bir adamdı. Çok sevdığim bır nrkadaşım vardı Trabzon Lisesinde. Rüknettin Resffloglu. Şerif Bey sınıfa girip de bizi yanyana çordü mü, onu smıfın bir koşesine atarriı, beni bir köşesine.. «tkiz t'ikiniz) bir araya gelince. olnrsunuz Vesvasül Hannas» derdi. Tani? Berbat bir şey yani.. Köttt bir hocaydı ama, idareci olarak heykeli dikilecek adamdı. Sonradan bana möracaat ettiler. Heykelinin dikilmesi için yardımda bulundum. Yüzünden bir gölge geçti: Beni Trabzon'dan soğuttu, dedi. Onun yüzünden çocukluk yıllanm kapkaranbk seçti. Onun aayesinde kaçtım Trabzon'dan, can havliyle soluğu Akademidr aldun. Halbuki Edebiyat'ı istiyordum. Lise bitirmeyenleri Edebiyat'a alsalardı, oraya (irecek Daha iyi olmu» ama. dedim. Mademki resme istidadjnıı vardı. bu yoldm ynrümemek yank olurdn. Müthiş bir ifade ile güldü: En ufak bir istidadım bile yoktu, dedi. Benim resimlerimi ağabeyim yapardı mektepteyken. tstidat diye bir şey yoktur zaten.. Çalışma var, canını kurtarma hırsı var, eşşek gibi çalışma var.. Bir işe kelleyi koymak ve ırgat gibi çalışmak.. Hepsi bu!. «Anaaından ressam ıloğdu, şair doğdu» derler. Boş lâf bunlar! Peki insan anasından doktor, muhendis ve pilot olarak mı do»ar? Resmin «R» »i yoktu evimizde. Buna karşdık edebiyata merakım vardı. Beş yaşındavken babam biıe Hugo'dan tercümeler yapardı. Akademiye çirmeden önce bir derıdde de bir hikiyem ve bir şiirimle birinci mttkflfat almıjtım. Hikâyenin adı (aliba «Balikçı feneri» idi. Şiirin adı ds «Su». Liseyi bitirmeyenleri Edebiyata alsalardı e#er... tira.. Bedri Rahmi Eyüboğlu Bedri Rahmi Eyüboğlu. Sabataattln Eyüboğlu ile birliktc Döndti. muasırun, fırçalannın, boyalannın b«sın» geçti: Sans «on»l»nnın eevamnı yajnlı oUrak vercybn dfdim, istemedin. «Ben A11 Ongiz ıumüeri soranm» dedin. Sor öyleyse... Bir yanlıslık olacak. hocam, aedlm. Ben «AH Cetifis» »ualleri soranm demedim. öyle bir hUnerım yok. Sadece «Yuzyüıe k«v nnfilim. hâtırslardan mnulın»dık «orulmr çık»r» dedim.. Yandmki kapılardan birintte kayboldu. Dönmeslni bekliyordum ki, içerden seslendi: Bnrsdao 4* duyanm, MT badi... Bu kUçük atölyeye Bedri Hahmi'nin okul hâtıralannı buimaya lyi y», IMŞUMIM!.. Bedri Rahmi Eyüboğlu bir panosunun önunde kademıye gıreceğmç ınanmıyorum» gerekçesi ile tasdikname vermeyı reddetmiştir. Su yuzden yarım talebe bıletı verme, tam bılet almak zorunda Kalır. Aılenın pek mutevazı *3Ütçesı ıçın bir yıkımdır bu. Ama Bedri Rahmi'ye pırıl pırıl, başarı dolu bir hayatın kapılarnu açar. Hıkâvenin bundan otesi duz!.. Akademiye gırdığının İTha nltıncı ayında bir resmi ile buyuk mukâfatı kazanır. Büyük mükâfat nevdi hocam? 40 lira. Ama 1929 da bü\ük paraydı bu! Bnşünün 100 lira sı battâ 1000 lirası tribı birsey. Bu 40 liranın yarısı ile bir cri flânel kostum aldım. iu lirası ile de boya. Beni bir yıl idare Adı.. Adı: «MARİFET»!. etti. Sonra.. 1930 da ajabevim beni Avrupaya götürdü. Ve is Taz! te orada pacayı knrtardım. BeMARİFET nimle bursunu bölüstü. Onun Marifet hiç ezilmemek bn odasına, ekmeğine ortak oıdum. dünyada, Onun sayesinde Fransızca, onun Ama bir biçimine setirip savesinde edebiyat ögrendim. ezerlerse, Okunacak iyi kitapları bana o Güzel kokmak, kekık mısâli seçer verirdi. Benim CniversıI.âvanta çiçegi .nisâli, tem oydu .. fsa misâli, Karanlıklardan aydınlıklara Tunus misali, çıkmış, acı hâtıralardan 'atlılaNâzım misâli. rına geçmistik. Onun renkli, Tonguç misâli..: biivülü dünvasından oirsevtpri beraber götürmek istiyordum. Y ARI N Tabloları olamazdı <abii bu. AŞKl, alfabenin Bir şiirinizi rira edecetim «A» sı ile beraber hocam, dedim. öğrenen sanatçı: Sana hiç bir verde çıkmıMucap OFLUOĞLU yan son şiirimi okuyayım, dedi. Adı? g«lmiştim. Oyaa, tatlı ama otoriter t»vrı kaxşuında bmim ogrencililc günlerimdi geri gelen. Akademide onun atölyesinde degildim ama, aynı çatı altmda hoca ve öfTendydik. Acaip bir çekingenligin, bir imtihan kapısı heyecanınm beni sarmaya başladıgını farkediyordum. Kendimi kurtaramazsam bu tıavadan, Umamdı! SOTMIUU. önümd* durdu: H»dl for bakalım, dedl. or, bsşla!.. Etrafta irlli ufaklı tabloları, eskizleri, yemenilere basılmı? $iirlert, j»nolar, heykeller.. însaıu saatler, günler boyu oyalayacalc bınbir şey... Karşımdaydı. Tasarladıgızn * o rularm hepsini bir »olukta »ıralamak karan ile başladım: SSylediftan gibi okul hfttıraItnnB o$rmn)dc istiyomııı hocam, dedim. Nanl bir öfrend ldlnls?.. Dünyaıuu en kötö öğrencisi, Disi sond MODESTY BLA1SE EVET UE2 SEVİU DENİZ CURBETÇİLERİ HALİKARNAS BALIKCISI 82 Bırbirimizden ama da uzaktık! Gidip. onunla evlenmek istediğimi soylemek aklımdan geçti, bir ara. Insan güle gule cehenneme bıle atlar. Ama insan güle gule, yedırebilir miydi kendısine sırt donulmesinı? Vaz geçtım efkârh efkârlı. «Çoğumuz gemi başaltını bilir. Kamarada değil a vapur başaltında uyurduk bütün tayfa arkadaşlarımızla ateşçiler. çımacılar, nöbette yıldızlara bakıcılar. Çoğunun yüreği umutlarla dolu, kimisi de duşünce ve kaygularla samut, ya da evdekiler için korkularla üzgün. O sıralarda başaltındaki ranzam çok hoşuma giderdi. Başımı yastığa kor komaz zencir kemiğimin sızısı, bir ney ötüsü gibi hoş gelidi bana. Başaltında çokluk gürültü ohnaz, olsa olsaj orasmda bir honıltu, burasında bir horultu, sağa sola serpili birkaç seyrek horultu daha olur. Haaa arasıra bir de anacığım diye bir sayıklama! O kadar. Ranzamda yamyassı uzamrken içımden cevleneceğim» derdim», «Iki çocuğum olacak biri kız, biri erkek: biri kıvırcık saçlı, öteki düz • Ranzada bunu düşünürken, ne ateşçiliğimin kara kömürüyle ateşi, ne başaltı masası, ne de yattığım ranza kalırdı gözümde. Yapışacak! Canımla. gönlumle yapışacak bir şeyim olurdu. Çünkü ne de olsa deniz denızdır, çeker zorla. Evdeki ağızlar ekmek de ister. Ekmek de denizden koparılır. Hem de denizin tâ ağır dibinden. Orakla rahat rahat yeryuzünde buğday biçilerek değil. •Eh düşünürdum, yirmi yaşındakiyle mi, on dokuzundakiyle mi, yoksa daha genciyle mi evleneyım diye. Adı Fatma mı, Ayşe mi, Işıldak mı olsun? Böylece uykuya dalardım. Düşüncem düşum olurdu. Uykumda kadmlar kızlar alay alay gelirlerdi gözlerimin önüne. Kalabahk deniz dalgaları gibi, gelip gelip, gönlümün kapısını çalarlardı. Açıhrdı gönlüm, esmerine de, beyazına da. «Ey denizci» der sanşını, «seninle beraber yolculuk özlüyorum. Soguk ranzam ısıtırım. Battaniyeni aç, başını toparlak memelerimin arasına yasla. Bak uçları kara, saçlanm gibi kara. Beyaz gecede iki yumuşak kara ay.» Sanşını gelir: cGüneş çoktan denizlere ağdı; bana azıcık bir yer versene yanmda. Üşüyorsan koynumda ısm. Bak ıki pembe gül koncam var.» Islak ranzamm dört yanına telli duvakh gelin ler gelir otururlardı. Mevki yolcusu, bakışı iyilik dolu bir kız vardı ya, o gelir başucuma otururdu. Yumusak parmaklarıyla göz kapaklarımı açardı. Ba na, uyuma. bak göz kapaklarını açıyorum ki gerçeği goresm. Ben senın gıbı ınsanım, senın gonlunü açıyorum. Birbirimizden uzaklığımız geçicidır, derdi. Içimi tatlı tatlı ısıtırdı. • •Uyanınca karar veriyordum. Geminin demiri, liman dıbınin kumlarını bir ısırsın, palamar da liman rıhtım babasını bir sarsın, hemen karaya hopla yıp, gönlümu, öyle ranza duşlerine değil. etden kemikden bir msana, bir kıza bağlayacağım, diyordum • «Birdenbıre bir ses: «Nobetiniz geldi'^ diye bağırırdı. Eh evlenmek için para lâzımdı. Yunus, evlenmek için para lâzım, derdim. Para toplayacaktım. Bir vapurdan öteki vapura geçe geçe para biriktirdim. Derken efendim, Birinci Dünya Savaşı, ha patlayacak. ha paUıyor derken patlayakoydu. Kii lüstür bir vapurda Ereğliden İstanbula kömür taşıyorduk. o gemide de ateşçiydim. Nöbetimdi, ocağa sungü sürüyordum, Apansızın geminin içinde gök gurler gibi oldu. Kulakları patlatan bir gürültü gemiyi zangır zangır titreterek sendeletti. Biz ateşçiler, tümümüz bir yana, birbirimizın üstüne devrıldik, kömür, küller, ateşlerle karıştık. Damla damla sıcak su üzerimizi yakıyordu.> Vasso tezcanlıydı: More Yunusaki, ne oldu? diye sordu. öteki: Ne olacak! Bir Rus destroyeri bordamıza gel mij, dahetmiş torpili tâ karnımıza. Bize gemiyi terk et emri verildi. Söylemesi kolay. Ama o yedi kat yerin dıbi gibi yerden çıkmak kolay mı yahu? Yakıcı islim, zifiri karanhk içmdeydık. Çelik merdiven de daracık, hem de bir yana eyik. Çıkm! çıkın! diye bağıran bağırana. Zindan karanlığmda merdivene üşüîtük. Tırmanm çocuklar, tırmanın, tırmanm! diye haykınyoruz hep birden. Ama gürültüden ne haykırıldığı belli değil. Tepemizden her an. koca kaya parçaları ağırhğmda suların paldır küldür devrilip, merdivendekileri karıncaymışlar gibi süpürüp ezeceğinden korkuyoruz. Ciğerlerimiz havasızhktan patlayacak nerdeyse. Tırmanıyorduk sanki bir dağa, ardınca da daha bir dağa. Tırmantı bitmiyordu. Sularm üzerimize devrilmesinden önce yukarıya bir varsak dünya bizim olacaktı. Can pazarı, ana baba günü bu. Basıyoruz birbirimize tekmeyle yumruğu acele edelim diye. Uzatmayalım, so nunda havaya çıktık. Bunca yıl oldu, uykuda karabasan gördükçe kendimi o merdivenden tırmanıyor görürüm. Neyse, o demir mezar mı diyeyim, ko ca tabut mu diyeyim, işte oradan kurtulduk. (Arlua var) oeeez Büyük tutku.. " " Anadolu. Bedri Rahmı'nin büyük, tutkusu! Tablolannda. panolarında motif motif, ışık ışık, renk renk yansıyor bu sevgi. Kökü çok derinlerde. Daha kiiçücük bir çocukken, yazm l:avurucu sıcağında, kışm tipisinde, yaylasında, ovasında, çetin, sarp dağ yollannda uyanıj'or. Mutasarrıf olan babası ile beraber yay lı arabalarda Anadoluyu bir baştan, bir başa dolaşıyor. O zamanlar otomobil yok. İkide bir devriliyor bu arabalar. Bir keresınde, boyle bir kaza sonucu, arabada bulunan ve üstünde doğum gunü yazıh Kur'an, kayıplara kan^ıyor. Dogum tarıhini bilmemesi bu yuzden. Fırsat buldukça Anadoluya dönüjror Bedri Rahmi. Kanş Kati|, adım adım geziyor. Ama hariteda küskün olduğu bir isim var: Trabzon. Renkli dünyasmın tek kara köşesi o! Çocukluk yıllannın kabusu... Acı hâtıralarla dolu o şehre bir daha geri donmüyor. Tam 28 yıl... jr Tiffatıy riFFANY JONES Renkli dünya Yırmi sekiz yıl önce nır gemi, Bedri Rahmi'yi karanhkUrdan rengirenk bir dünyaya doğru çekip, götürüyor. Şerıf bey «A konu ve resim : AYHAN BAŞOĞLU BUDINKOPRUSU OrtaDoğu Teknik Üniversitesî Rekförlögünden: crleri Ahnacakisr Bayao Üniversitenaiz Hesap Bilimleri Bölümü Merkezi Hesaplama LftboratURnnda Kart Delgi Operatörü olarak görevlendirümelt üzere lise veya muadili okul mezunu öç bayan Delgi Operatörü alınacaktır. Adaylann İngilizce biimeleri gerekmemektedir Daha önce kart delgi operatörü olarak çalışmış olanlar ile Daktilo ve/veya İngilizce bilenler tercih edilecektir. îsteklilerin Orta Dogu Teknik Üniversitesi Personel Müdürlüğunden alacaklan müracaat formunu doldurarak en geç 26 Kasım 1968 Salı günü saat 17.00 ye kadar aynı Müdürlöğe vermeleriricaolunur. (Basm: A. 1557028193'14273) İ LÂ N ANEARA ÇİMENTO SANATtl TJLŞ. DEN Şirketimizce 25/11/1968 tarihinden 31/12 1968 tarihine kadar teslim alınmak kaydıyla serbest çımento satışı yapılacaktır. Bu satışlardan îaydalanmak istiyenlerin mezkur tarihler arasmda, Rüzgârlı Sok. O W. Han Kat: 1 deki Satış Büromuza müracaatlan rica olunur. (Basın: A. 1564328274/14281) Isfanbul Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlü^ii.SaUnalaıa Komisyonu A'agıda cinsi, miktan, muhammen bedeli ve gecici teminatı eösterilmıs olan. Zeynep Kâmi! Saglık Kolejı kız ö§rencılerının ihriyacı etek ceket (tayyör) ile trençkot dıktınlmesi ısı 27/11/ 1968 çarşamba günü saat ll'de kapalı zarf usulüvle eksiltmeye çıkarılmıstır tstekülertn, cârl «eneye ait Ticaret Odası vesikasiyle, çeçid temınatlannı da içine koyacak'an ve 2490 sayılı Kanun hükümlerine uygun hazırhyacaklan kapalı zarflarını ihale saatintfen en ?eç bir saat öncesine kadar Komisyon Başkanlıgına vermeleri lâ zımdır. Postada vaki olaeak eeeikmeler dikkate alınmaz. Bu ise ait •iartnameler Istanbul, Ankara ve tzmir Saglık Müdürlük'erindedir. Muhammen Bedel tlk Teminatı C i nsI Miktan Tutarı Lr. Krs. Etek Ceket (Tayyör) Trençkot 90 takım 90 adet 8 550, 22 950, .: 2.362.50 Istanbul Gtimrükleri Başmüdiirlüğü Satınalma Komisyonu Başkanlığından: Sütluce. Silâhtar ve Unkapanındaki muhtelif depolarda bulunan 232 ton 406 kilo (Takribi 3800 damacana) Asıt Asetik'in deniz yolu ile Çubuklu Belediye gaz deposuna naklettirilrnesi işi kapalı zarf suretiyle eksiltmeye konulmuştur. İşin muhammen bedeli 17,600 lira olup geçici teminatı 1312 hra 50 kuruîtur. thalesi 4/12/1968 Çarşamba günu saat 15 de Karaköy Çinili Rıhtım Han ikinci kattaki Komisyonda yapılacaktır Şartnamesi mesaî saatleri içinde Komisyonda görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanun hükümlerine uygun olarak hazırlayacaklan teklıf zarflannı ihale saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde Komisyon Başkanlıgma vermeleri sarttır. Postada olacak gecıknieler, telle müracaat nazara alınmaz. jlBasın: 27533/14274) ^ Yekun 31.500. Umum! yekunun ilk teminatı (Basm: 27323/14275)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear