Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DÖRT dfrenİB çSrölmeslnf, ya da oğlunun hapiste kalacağını bildirdi. Fransız Elçisi. Sadrazama haşir» bir hareketle hurmetsızlık gosterdi. Sonunda kendisi de, Köprulu tarafından tevkif edildı. Ertesi günü Sadrazam, ordu ile sefere çıktığından, baba oğul, T'onüsüne kadar, Edirnede mahpus kaldılar. Edirnedeki hapishanede sefirle •>ğluna iyi muamele edildı. Sadrazamın seferden dönüşü üzerıne ba?ı siyasi temaslarla kurtarılarak tstanbul'a donen Fransız Elçisi, burada rahat durmadı. Fransız gemilerinin Iskenderiyeden Turkiye için yükledikleri malları, buraya çıkarttırmayıp ttalya'ya sattırdı. 1660 yılına rastlayan bu olay büyuk anlaşmazlığa yol açtı. Türk Hukumeti Fransız E'çiliğinden 36.000 liralık tazminat talep etti. Fransız Elçisi bunu ödememek için direndi Bu kere Sadrazam'ın emriyle Yedıkule'ye hapsedildi. Üç ay sonra i";tenılen tazminat ödendiğinden. Fransız Elçisi tahliye edildi ve oğlu ile birlikte, mernleketine dondü. Fransız Elçisinin hapsedilisi, iki devlet arasındaki ilişkilerde fierginlik yarattı. Her ne kadar Sadrazam Koprulu. Fransız Elçisi de !a Haye'e vapılan muameleo"en dolayi kusurlu bulunmadığına dair XIV Louis'ye uzun bir mektup yazarak her ıki devlet arasındaki münasebetlere iyi hizmet edebılecek diğer bir elçi tâyinini rica ettiyse de. gücenmiş olan Kıral, tatmin olunmadı. Öte yandan, Türk duşmanı olan bazı Fransız politikacıları. bu mevzu uzerinde Kıralın aleyhteki hareketinı korüklemeye başladılar. Bunun sonucu olarak, XIV. Louis'nin şark politikasında değişıkhk yapıldı. Içtanbul beş yıl elçisiz bırakıldı. Türklere karşı Haçlı Seferler zihnıyeti hortlamaya başladı. Papa jle temaslar yapıldı Avusturya Imparatoruna, Venedık Cumhuriyetine Türkler aleyhine mukaddes ittifak teklif edîldi. Girifin kurtarılması için Fransa'dan gönülluler gönderildi. Türkler aleyhine harekete geçen bütün devletlere, Fransızlar tarafından askeri yardımlar yapılmağa başlandı. Haçlı Seferleri modası Fransada yeniden alevlendiğinden, tslâmlardan intikam almak için XIV. Louis'nin, Allah tarafından tnemur edildiği sözleri, Istanbu.'da bile. ırlisyonerlerle papazlar tarafından. propaganda edilmeğe başlanmıçtı! Türklerle muharıp olan Avusturyahlarla Venedik ve Lehliler arasında Fransız gönül' lülerıne rastlanıyordu. Bu durum Türk idarecilerınin sinirlerini germekte idi. Karşılık olarak Istanbul'daki Fransız tacirlerine vergiler, para cezalan yükletiliyor, anlaşmalardaki Fransızlar lehine olan hükümlere riayet olunmuyordu. Türk Fransız münasebetleri o kadar nâhoş bir safhaya gırmisti kı, bir harbe yol açacak derecedeydi. Bu sırada Fransanın sık sık yetiştirdiği müdebbtr buyük bir devlet adamı çıktı. Uzun müddet Fransanın idaresinde rol almış, tecrübali ıdam, Fransa Başvekili ve Kıralın mu?*vıri Colbert idi. Türklerle bir an evvel uyuşmanın, yakın sark ticaretini ihya etmenin lüzumunu sık sık Kırala telkın etmeye başladı. Colbert'e göre, Turkler tathlıkla idare edilebilen büyük bir milletti. Türklerle münazaalı kalmak, deniz ticaretini başka mılletlere kaptırmak demekti... Colbert'in nasıhatmı dınleyen XIV. Louis, zahiren de olsa Turklerle yeniden dostane münasebetler kurmay: kabul etti. Eski Elçinin oğlu M. de la Haye Vantelay'ı Istanbul'a elçi olarak tâyın etti. Istanbuî'u gayet iyi bilen, babasının sefirliği devrinde de Elçilik işlerı ile uğraşmış bulunan Vantelay, aldığı talimat üzerine eski dostluğun ihyasını ve bılhassa eski ticari imtiyazların yenileri eklenmek suretiyle tasdikini istedi. 1665 ' ılı Arahk ayın da Istanbul'a gelen de la Haye Vantelay, arzusunu elde etmek için zamanı müsait bulmadı. Çünkü Elçi, Turkler tarafından soğuk karşılandı. Turkler son yıllörda Fransızlann duşmanca tutumunu, diğer devletlerin dostu olarak Türkler aleyhine onları tahrik ettiğini, biliyorlardı. Elçinin görüşmesinde Sadrazam, Fazıl Ahmet Paşa idi. Bazı Fransız tebaası için tazminat odenmesi mevzuunda sert bir tartışmaya tutu$ması, Fransızların arzu ettiği dostluğu hemen sağ'ayamadı. Elçi Vantelay ile Sadrazam Köprülü Ahmet Paşa arasındaki ağız kavgası o kadar şıddetli olmuştu ki, bir aralık elindeki eski muahadenameyl Köprülünün kucağına fırlatıp ayağa kalktı ve: Şevketli bir padişahın kud retli temsilcisini görmek için gelmem, bir dilencılik için de 1 Kasım 1968 CIJMfflJRÎYET Yazan: Taha TOROS IV. Sott«n Mehmet'in VB Köprülü Ahmet Paşamn mektuplariyle XIV. Louis'ye fevkalâde elçi olarak gönderilen Süleyman Müteferrika, Paris'te ve FrânBa'mn her tarafında muazrarn t«zahüratla karşılandı. XIV. Louis Türk elçisl Müteferrika Stileyman Mustafa ağayı tantana ve debdebe ile kabul etmek için, Sarayı yeni baştan tamlr ettirdi. Göz kamaçtıran eşyal&rla süsledl. Kendisine 14 milyon frank değeTinde nâdide taşlarla süslü bir elbise yaptırdı. Prensler ve prensesler birer mücevber âbidesi gibiydiler. Kabul merasimi göriilmemiş. göz kamaştıran bir saion dR^japıldı. Kral'ın ve ınaiyetinın au azametli süslerine, pırlantalar içerisinde göz aıcı parlaklıklanna karsı, Tilrk elçisi, Süleyman Mustafa aga, salona alelâde günluk bir kostümle dahil oldu. Kral Uzerinde, Türk sefirinin kıyafeti hoşnutsuzluk yarattı. Herkes hayftl kınklığına uğradı. Sefîrîn bu kıyafeti ile soğuk karşılamşı, ommla siyasl temaslar yapılmasını önledl. Fransızlar Süleyman Mustafa ağa ile esaslı bir müeadeleye glrlştiler. Hattâ onu çok Koprülüler ve lürk fransız üişkileri kaba bfr sdarn olarak t&svir «ttüer. Fransızlar mutlak surette büfün kusurlarma ve Türkler aleyhıne gizli gayretterine rağmen Türklerle dostluk kurmak istiyorlardı. Bu maksatla, Türkiye'den geri çagnlan Vantelay'ın yerine dc Nointel "i tayın ettiler. 1670 yv lında. Türkiyeye gelmeden evvel. Fransa'dan aynlırken büyük nıorasimle uğurlanan Fransız elçisi kendisine bir filo tahsis ettirdi ve gemisine o sırada (Valans) şehrinde âdeta bir menfa hayatı yasatılan Türkiye'nin fevklâde elçisi Süleyman Müteferrika'yı da aldı. Yeni sefiri İstanbul'a getiren gemiyi dört parçad«n mürekkep bir filo himaye etmekteydi. Sefirin gemisi ile filo îstanbul'a debdebe içerisinde girdiler. Güya, bu şekildeki tutumlan ile, Türkler nazarında Fransa'nm itibarıru yükseltmek istiyorlardı. Yeni Fransız elçisi Marquis de Nointel Süleyman Müteferrika ile birlikte 1672 EMminde îstanbul Hmaniıia gırdi. Ötedenberi, gelenek olarak gelen gemilerin, Sarayburnunu dolasarak hürmeten yapması icabeden top atışını ifa etmemesi Türk yöneticilerini sinirlendirdi. Bu nezaket kaidesine uyulmayan hareketlere, bâzı olumsuz tutumlar da eklendi. Me sela. gemi mürettebatının boru ve trampetlerle üstüste üç gün talim yaparak Boğaziçıni çınlatmalan ve bir gece sebepsiz yere top ve titfek atarak: şehri velveleye vermeleri heyecan yarattu Hattâ atılan toplar sahildeki ev leri, zelzele olmuş gibi salladı. Hamile kadınlardan çocuklarıru düşürenier oldu. (1) Türk umuml efkârı ve Türk 1 darecileri uzerinde Fransızlar aleyhinde son yülarda beliren hava büsbütün gerginleşti. Her ne kadar, Pransız filosunun zabıtlan bu hatalannı düzeltmek için. Valide Sultanın kayığı ile Boğaziçine gitmesinden faydalanmak istediler ve kayığı görünce ihtiram vaziyeti alıp gemilerden top atarak fazlasiyle selâmladılarsa da, evvelce yaptıkları taşkm hareketleri ve hatâlan kapamaga muvaffak olamadılar. Sadrazam Koprulü, Venedikliler tarafından Fransız Elçisine yazılan bu giz'i mektubu açtırdı. Şıfreli bir yazı olduğu için muhteviyatı anlaşılamadı. Derhal Istanbul'dan Fransız Elçiliğinin şıfre kâtibinj yanına çağırttı. Elçi de la Haye, kâtibini göndermeyip onun yerine kendi oğlunu Edirne'de bulunan Köprulüye gönrierdi. Köprülü, gizli evrakı uzattp şifre i!e açılmasını emretti. Fransız Sefirinin oğlu Sadrazama karşı sert bir hareketle iste£ini reddetti. Sadrazam, onu hapsederek bu tutumunu cezalandırmak istedî. Hapse atı'.an Fransız Elçisinin oğlu, Istanbul'da günün siyasi konusu olmuştu. Fransız Elçisi îstanbul'da hasta yatağından kalkıp oğlunu kurtarmak maksadiyle Edirne'ye gitti. Sadrazamın huzuruna çıktı. Koprulü, Elçiye ya Köpriilüzade Fazıl Mustafa Paşa ğildir. Teklifim reddedilecek olursa Türkiye'yi terkederim; dedi. Sefirin bu çıkışı Sadrazamın hoşuna gitmedı. Hakaret ettiği kanaatıne vararak Fransız elçisını, 3 gun, hapsettı. Sehzadelerin lıoeası vâız Vâni efendi ile Kaptan Paşanın delâletiyle, bu nâhoş durumun gıderılmesı ıçın 3 gun sonra bir barışma oldu. Sefir tekrar Sadrazamın huzuruna getirildi. Sad razam bu kerre onu oturtmayarak ayakta kabul etti Goruşmeler bittabi müsbet sonuç vermedi. Fransızların ıstekleri Turk hükümranlıçına aykırı bulundu. Fransızların Türk sahıllerine ve gemilerine korsanları vasıtasiyle taarruz etmeleri, Girit ve Venedik'teki askerler arasında bulunan Fransız gönüllülerinin geri çekilmemış olması, iyi niyetli görülmedi. Sefirin başarı gösterememesınden dolayı XIV. Louis onu geri çekti. Hattâ Fransa Kıralı, Türklerin o sıralarda Fransaya karşı bir harp ilân edeceği endişesinde idi. Sefirin geri çağırılması ile yerine, vekil olarak, bir Fransız tuccarı bırakıldı. Bu suretle TürkFran«ız dostluğu sarsın tı geçirmiş oldu. Köprülü Mehmed Faşa vukua gelen tahribatı, gerekse Boğazda demirledıkleri sırada Fransız süvarılerinın kabadayıvari hareket ve taşkın'ıklarınm umumı efkârdaki menfi ızlermi bırer bırer sıralıvarak Fransız Elçisine anlattı ve onun kapitulâsyonlar hakkmda yaptığı teklifi soğuk karşıladı. gun olamayacagim, Bâbıâlinın Fransaya bir elçi göndererek, Kıralın efkânnın oğrenilmesi gerektığinı bildirdi. Sadrazamın görüsü Padışah tarafından uygun görülerek, 1669 yazında XIV. Louis nezdıne Sülevman Müteferrika ağa, elçi olarak gönderildi. (2). Köprülü Ahmet Paşanın direnişi Y AR IN : Lâlo devrinde Türk Fransız münasebetleri Dişf Bofid MOOESTY BLAISE Fransız gemileri Istanbul'dan avrılınca Elçi De Nointel 1671 vılı başında Edirne'de bulunan Sadrazam Köprülü Ahmet Paşa'nın yanına gitti. Kıralcfan aldığı talimat urerine, kapitülâsyonların genifletilerek yenılenmesini, iktı«adi menfaatlerinin korunmasını istedi (4). Sadrazam. Girit'ten yeni dönduğü için, Fransızlann orada Venediklilere yardımını ve Türklere karsı silâh kullandıklarını biz7at görmüstü. Fransızların Macaristan'a, Türkler aleyhine asker sevkettiklerini unutmamıştı. Ayrıca Fransız tacirlerinin Turkiye piyasasına noksan ayarh madeni para sürüp, Türk tacirlerini mağdur ettiklerini yakından biliyordu. Diğer taraftan, elci olarak Fransaya gönderilen Müteferrika Süleyman Ağa'ya Fransaya geri çağırılan elçi vapılan muameleyi affedemiyor bazı Türk ricalinin tavsiyesi üzerine ayrılmadan önce, Pa du. dişahla görüşmek istedi. Bu mak Ayrıca, Avusturya ve Girit'te satla, o sırada Edirnede avlanan, Türklerle muharebe ederken yaIV. Sultan Mehmet'in yanına kalanıp Yediku'e'ye hapsedilen gitti. Ona da eski anlaşmaların Fransız askerlerinin, kaçınlo*ıkyenılenmesıni ve bazı hususlalarını da hazmedemiyordu. Buna rın yeni anlaşmada yer almasıilâve olarak, sefiri tstanbul'a genı rica etti. Padisah, durumu tiren Fransız filosunun ÇanakkaKoprulü Fazıl Ahmet Paşaya le Boğazından çıkarken, güya intıkâl ettirdi. resmî selâm ifası için, attıkları Sadrazam, evelemirde bu se toplarda hakikî mermi kullanmalan sebebiyle civar köylerde firle müzakereye girışmenin uy (1) Kaptan Paşa'nı O Fransıı elçisine yaptığı şikâyet üzerino Marquis de Nointelin Fr:*ns» H»riciye Nezareti Arşivinde .bulunan 6 Kasım 1670 tarihli nif" lrt » 1 " 1 (2) Kahveyi Fransay a tanıtan bn Türk Elçisidir. Tür k Elçisini kabul merasimi için 1' milyon Franklık mücevherii h ! s r t l b i s e yaptıran 14. Louis, T ü r ^ Elçisinin çok sâde ve basit »Jıvafeti karsısında hayâl kınklıtır a °4ramıstı. Fakat Türk Elçisin.'n Pa risteki ikametgâbı, Fransız so«yetesinin ugrağı oldn. Çünl ü orada herkese, bol bol (Kt hve) ikram edilivordu. Fransız'. ır o tarihe kadar bu Türk içUı^ini bilmivorlardı. Kahve, Viyafta' ya harp çanimeti, Londra'w ilâç, Paris'e moda olarak «irA; mistir. Türk Elçisi Süleyman,V, Mnstafa Aga, kendi eliyle, F r a n ^ sız asilzadelfnne kahve ikrara ederken: (Kursağında kahve bulunarak ölen insan, doğruca cennete gider!) derdi. (4) Marquis de Nointel'in Turkiye hâtıralan (Alber Vandel) tarafından (Les Vovages du Marquis de Nointel, 16701680) adlı etüd. 7 Gartlı DENİZ GURBETÇ1LERI HALİKARNAS BALIKCISI 63 Ne var ki sert ve guçlü deniz rüzgârı. insanın içine, kanına sert bır içki gıbı işliyor, gdvde kasları sert leşiyor, korkuyla beraber sevisme istekleri de insa nın başını döndürüyordu. Halka gore, uçurumlarm gokleri kavrayan sanı. denizin yumuşak, gülümseyen koynunda, zebunlukdan yürüyemiyerek sende leyen ve yüzlerine olüm golgesi düşen ihtiyarlar, o dinçlik taşına gidip oturdular mıydı, gövdelerine değme bir güç gelirmiş, ağır taşları tüymüş gibi fırlatıp atarlarmış, hoplar zıplarlarmış. Ondan sonra olürlerse bile güçlülük kanısınm verdiği rahatlıkla ölürlermiş. O günden dokuz ay sonra Kezban, dünyaya Cen net dıye adlandırılan bır kız çocuğu getirdi. Ne var ki Süleyman Reis'in isleri kotü gidiyordu. Kayık onanm istıyordu. Ağlarınsa meremetlene mere metlene (onarıla onarılai artık iler *"<ar yerleri kalmamıştı. Çürümüşlerdi de. üzerlerine püf diye üflenince ince örümcek ağı gibi deliniyorlardı. Kez ban'm Çavdar'lı köyünde bir tarlası vardı. Kezbanın erkek kardeşi Çavdar'lı köyündeydi. Süleyman Reis, Çavdarlı'ya giderek, tarlayı ekip biçerek geçimini sağlamayı aklına koydu. Ağları satamazdı, çünkü satılacak yerleri kalmamıştı. Ağların kurşun ağırlıklarını sattı. Ağlarda kuüandığı şamandıraları, yâni içleri boş kabakları sarmadı. Mantarlan da yırtık pırtık ağlarla sardı. Kayığı sattı, Çavdarlıya göç etti. Oraya Çavdarlı diyorlardı. Çünkü orahlar çok çavdar ve az buğday ekiyorlardı. Euçday unundan yapılan ekmek çabuk hazmoluyor, insana çok ekmek yediriyordu. Ama çavdar ekmeği tüm ağırhğıyla mideye lök gibi oturunca insan ı uzun süre tok tutuyordj. Kezban'uı kardesi Durmuş Ağa'nm ik ; acar cift öküzü vardı Kezban'ın tariasını sürmesi için Süleyman Reis'e öküzlerini ödünç verdi. Ama tarlayı ilk sürme denemesinde Suleyman Kaptan az kaldı sapanı kavalara parçalatacaktı. Çünkü tar lanın ötesinde berisinde, toprağın bir karış dermliğinde yerli kayalar vardı. Süleyman Kaptan, ağları attığı zaman kullandığı boş kabak şamandıralarmı nerede kaya varsa oraya koydu. Yalnız sert rüzgâr, kabakları döndüre döndüre yerlerinden üfürmesin diye onlara ağır taşlar bağlamıştı. Tarlayı sü rerken çift öküzüyle kabakların bir kulaç ötesinden geçerdi. «Sığlığa çarpmasm diye.» derdi. Sığhkların sağından solundan geçildiğine göre, öküzlere cSancak! îskele!» diye seslenir, kimi yol denizcilik ayranı kabarır, kendisini gece fosforlu denizlerde dolu yelken gidiyor sanır, gönül gözüyle yakamozlu suların provada sanki ateş gibi yarıldığını dümen suyunun da ardında bir alev gibi uzadı ğını görür, öküzlere olanca şesiyle 'Orsaalabanda!...> diye bağırırdı. Sonra hafif hafif güler, «Ne gunlere kaldık!..» derdi. Birkaç yıl zarzor yaşadıktan sonra hastalandı zavallı Süleyman reisçik. İlkönce bir halsizlikten söz etti durdu. Sonra ateşi geldi, az buçuk, gene gayret edip tarla sürmeğe davrandı ama. «kaval kemiklerim ötüyor» diye yatağa düştü. Ateşler içinde yandı on gün kadar. Ondan sonra sayıklama ğa koyuldu. Rüzgâr pencereleri sarsdıkça yataktan kalkmaya uğraştı, Kezban'a: « A Kezban kız, yıldız karayel çok sert esiyor, kayığa küçük demiri atmıştım, bu rüzgâr kayığı karaya sürecek. Gidip öteki demiri de atıp Karamusal yapayım> diye yataktan davrandı. Ama yere ayak basmasıyla devrilmesi bir oldu. Kezban: • Korkma, sen yat. Ben öteki demiri de atarun, Karamusal ederim. Sen merak etme» dedi. «Eh, Allah senden razı olsun Kezban kız. Biliyorsun ya ağlar meremet ister. Ben meremetleyece ğim ama halim yok. Sana meremetlemesini öğretmiştim Sen bari uğraşıver. Çünkü yarın denize açı hrım. Eh, çoktandır balığa hasret kaldık.» gibi söz ler etmeye koyuldu. «Ark*st var) Tiffany TIFFANY JONES Mallcoçoğlu Konu ve resimr AYHAN,BAŞOĞLU BUDIN KOPRÜSU ••••••••••••••••••••••» •••••••••••••••••••••• Teknik Eleman Âranıyor j Turkiye Bilimsel ve Teknik Araçtırma Kurumu Yuri İçi Dokîor? Sursları Türkive Bilimsel ve Teknik Araşhrma Kurumu. mtlspet bilimlerin remel ve uysrulamalı dallannda «fiTetim vaD^ı t?.külfe ve yuksek oku! bölümlerindsn mezıır olup: vurt i';vn de tratematik. fizlkj ve bivoloiik tlimler m1ihonrlı«lik vptpnnerlik ve hayvancılık. tanm ve ormancılık tle ılsin Konularıia doktora ve rıbbm temei bilim dallannda akarlpmık wr knnuda ihtisas çalışması vapmak tstivenlere avria nrilt 1 :>np TI. karşılıksi7 destekleme burslan vpreopktir Burslann dsğıtımı tçin aşağıdaK) şartlar fconulmuştur A. Türk vatandası ve 30 yasını geçmemlş olmak. B. Bir ünlversite ve yüksek okulu bitirmıs olmak ve doktora çalışmasına fiilen başİ2Tiış bulunmak ve bunu resmî belgeler İle tevsik etmek C. YPH ve tarihi Ueride bildirilecek spçme sınavında oaşan göstermek. D. Turkiye Bilimsel ve Teknik Arastırma Kurumu Doktora MUracaat Formunu (TÜBtTAK Bay Form D 1 66) doldurup aiagı adrese er geç 7 Arahk 1968 punüne kadar göndermis olmak fFormlaı Kurum adresınden şahsJ müracaaf ile dpgil vaınız vazılı müracaat İle cn geç 25 Kasım 1968 tanhıne tadaı ıstensbillr.) tlgililetln gerekl) form ıçtn: Ttlrkiye Bilimsel ve Teknik Arastırma Kurumu, B'Jim Adamı Yetiştlrme Grupu Sekreterltfi Baymdır sokak No. 33/6, Yenlşehir Ankara adresfne müracaatlan U&n olunuı (PostadaM gedkmeler dikkate alınmaz.) Sanat Enstitüsü makine bölümü mezunu, tercihan ilâç ', l fabrikasında çahşmış. askerliğıni yapmış otuzbeş yaşın; | dan büyük olmıyan tecrübeli bir eleman aranmaktadır. î! Taliplerin tercümeihalleri ve bir fotoğrafla birlikte el ' ' vazılarile yazılmış bir dilekçeyi P.K. 16 Levent adresine o yollamaları. İlâncılık: 9442/13162 • 4 • • • « • • »• • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • •» • • • • • • • • • • • • • • » • • • • 19681969 Öğretim Yılı Giriş İmtihanları Sonucunda İstanbul, İstanbul Akşam, İzmir ve Elâzığ Yüksek Teknik Okullannı Asıl ve Yedek Olarak Kazanmış Olan Öğrencilere: tstanbul Aksam Ynk<ek Teknik Okulu Mimarhk Bölümü 19681969 ögretim yılından ibaret ögretime baçlıvacaktır Bu yıl giris imtihanını kazanmış olan asıl ve vedek ılân edilmls öSrencilerden bu bölümde okumak Isteveceklerin, bu husuftaki dileklerini, adi sdav numarası ve açık adreslerini beürten bir düekee ile 5 Kasım 1968 günü akşamına kadar Istanbu! Aksam Yüksek Teknik Okulu Müdürlüpü ne müracaat etmeleri bildirilir. Müracaatçıların rfurumu ve kontenjsn imklnlan esas »lınarak yapılacak seçim sonucu böl<ime kıbul edilenlerin listesi, İstanbul gazetelerinde ve lstanbul. tzmir ve Ellzıg Teknik Okullanndı İlân edilecektir. (Basın: 27058/13152) (Basın: A. 1419926539/13150y