22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT 7 Ekhn 1968 CUMHTTRİYET iş adamlanıun yarattığı oıı muclze. Hisse senetleri Çeviren Sabahlan Idare Meclisi Başkanı Bentley, kapıdan süzüldüğü zaman Şlater Walker'in yazıhanesindeki hava bile tir, tir titrer. HattA aynı heyecan mobilyalarda bile vardır bu hızla gelişen Endüstri Kumpanyasmda. Son üç se ne zarfında dağıttığı temettülerı iki, aktifi dört, kâr'ı ise beş mısline çıkmıştır. Hısse senetleri 10 dan 55 Şhîlling'e yükselmıştır. Böylece şirketin kredisi 40 milyon Sterling'i bulmustur. Bütün hissedarlar kl bnnlara şirkette çalışan müdürden kapıcıya kadar herkes dahildır durumdan ziyadesiyle memnundurlar. Dlğer taraftan bazı çevrelerde çu sual sorulmaktadır: « Jim Slater kimdlr?... 2000 Sterling tutarmdaki şahsl sermayesini nasıl olmuş da kısa zamanda 2 milyon'un üzerine çıkarabılmiştir?...» Şayet bu suallerl müessesede çalışanlara soracak olursanız onu, Svengali, Bernard Baruch, Jim Ling, Sir Donald Stokes ve John F. Kennedy ile mukayese ederler. «Jim Slater bir dahidir» derler. Kaylan Jim Slater.. 3 bin Sterling tutarmdaki sahsi sermayesini kısa zamanda 2 milyonun üzerine çıkarmasını bildi. araştırmaktır. Yatınlmış olan sermayenln muattal kalmasmın sebeplenni arar ve bulur. Malcolm Horsmanle tam bir ışbirlıği hâlınde çalısır. Düzeltebilecekleri bîr firmayı ahrlar, kâr getireceği zaman da satarlar. Bay Tarling bu hususta şunlan söylüyor: « Bazan alıp geliştirdiğimiz firmayı iyi kftrla da olsa satmak bana ağır geliyor. Tıpkı uğraşıp didinip bir çocuk sahibi olduktan sonra onu başkalanna evlâtlık vermek gibi bir şey...» Slater VValker'in müdürleriyle konuşurken, ınsanın «söylenenler doğru mu?» diyece*i geliyor. Yüzde yüz hakikat olsa bile gençlerden teşekkül etmiş, bu firmanın şansı her zaman gülecek midir?.. Yoksa yıldırım hızıyla gelişen başandan başarıya koşan bu müessese yavaş yavaş gerilemeye başlayacak mıdır? .. Geleceğm nelere gebe olduğu bilinmemekle beraber, bu gençler topluluğu her gun yeni imkânlar aramakta bakir sayılacak iş ve yatırım sahaları keşîetmektedırler. Rakipleri olan «Gnomes of Hertford Street» dahi bu genç iş adamlarının başanlını gizli bir kıskanç lıkla seyretmektedir. Kelimenin tam manâsı ile Slater Walker müessesesınin kısa zamanda dev adımlan üe gelişmesi bir mucizedır. Genç ve dinamik Jim Slater en kanşık ticarî sorunları iter. Memurların günlerce uğraşıp hazırladığı raporu patron bir iki dakikada ezberleyivermiştir âdeta. Kendisi bu çabukluğu şöyle izah eder: « Üzerleri rakamlarla dolu kâğıtlan kontrol etmek bana bir şef ın orkestrayı idare etmesi gibi gelir. Nasıl o yanlış bir notayı derhâl farkederse, bcn de raksmlardaki aksakhklan daha kağıda bakar bakmaz görürüm...» Bu muhakkak ki, fevkalâde bir meziyet. Sadece bu sebeple Slater'in anormal yükselişinin izahı kabıldir. Fakat kendisine sorarsanız o'nun muvaffakiyetinin sebebi gayet basittir. Prensip olarak, sallantı geçiren firmalara el atar ve onlan alır. LUzumsuz masr»flardan kaçınmak için kat'l bir temizlik yapar. Bu iş için de hiç bir Harold Wilson'un Başbakanlığı zamanında kimler büyük para kazandı? İş adamlarının ekserisi, dört senelik İşçi Partisi iktidannın fena neticeler doğur ' duğunu zannederler. Fakat bir de madalyonun ters tarafı vardır. Bir avuç sanayici, yatınmcı ve müteşebbis kiıreler şimdiye kadar görülmemiş bir şeki'" alkındılar, zengin oldular. Geçtiğimiz . t, sene zarfında muazzam servet yapan beş kişinin hikâyesini bulacaksınız Jonathan Aitken'in bu yazı serisinde. bir çırpıda çözer külfet yüklenmez. Gençleşen ve dlnamik hâle gelen firma kısa zamanda kâr'a geçmce hisse senetlerinin değeri de fırlamaya başlar. Bazı kimseler Slater W»lker'in hızlı çalıştığır.ı ve bu şeküde giderse bir gün ayağına bir taşın takılarak onu düşürebilseeğini söylerler. Fakat Jim Slater böyle dedikodulara alışıktır. Şimdıye kadar istediği her seyi elde etmiş, hedeîine ulaşmıs, hattâ daha da il?ri bile gitmiştir. Kendisi orta halli bir aileden gelmedir. Fazla okumam'.ş otobiis ve kamyon labrikasmın muhasebe burosunda işe başlamış tır. Firma Leylând Motors tarafmdan satın alındıktan sonra satış müdür muavinliğine yükselmis, fakat ssnayideki bilgisi geliştıkçe kendi basma iş yapma hevesıne kapılmıştır. îlk iş olarak bir yatırım sistemi bularak iyı çalışan fakat az kazanan firmalara parasını yatınr ve boylece ılk iki bm Sterlıng'l.k sermayesini yapar. îki sene zavfmda da borçlanarak ve kredısine dayanarak bu rakamı 50 bın'a çıkarmıya muvaffak olur. Bu başansmdan sonra Mebııs Peter \Yalger ıle de ortak olaa ve onu İdare Mechsi Başkanı yapan Slater Walker, 1963 yıhnda krediler dahil, b:r buçuk mılyonluk zahıri b;r sermayeye sahp olmuştur. Artık genış spekulâsyon yapabilecek durumdadır. İlk olarak mantar ışleyen bir fabnkavı 1.1 milyon Sterlmg'e satm alır ve altı ay sonra dörtyüz elli bın kârla devreder. Kanşık işleri çözer Müstahdemin patronlarına olan sşın bağîılığını görenler işin içyüzüne eğilecek olurlarsa Slater'in en karışık ticarl meseleleri bir çırpıda nasıl çözdüğünü görürler. Meselâ bir memur üzerleri rakamlarla dolu bir tomar kâğıt getirse; şirketin durumunu bildirea bu kanşık rakamlara Slater şöyle bir göz atar, sonra bir tarafa Başanlı alışverişler birbirinl takıp eder. Slater'm tuttuğu her şey âdeta altın olmaktadır. 16 milyon Sterling karşılığmda son aldığı Crittal Hope ısimli firma ile en büyük 150 tesekkülü havi bir tröste sahip olmuştur. Jim Slater iyice anlaşmış bir toplulukla ve Koordine çahsmayı sever. İdare Meclisi'nin alacağı çok yennde kararlann bile aralarında anlaşamıyan müdürlerce çıkmaza sokulabileceğini gayet iyi bılir. Meselâ firmanın yatırımlanm bu işte beynelmilel şöhret sanlbi 35 yaşındaki Sımon Pendock idare eder. Bu zat eski bir bahriye subayıdır ve hisse senedi alışverişini güzel bir kıza randevuya gider gıbi kolaylık ve alışkanlıkla yapar. Onyedi bin Sterling'lik sermayesıni bırkaç sene zarfında bir mılyona çıkarmayı başarmıştır. «Yatırım yapmak ashnda benım ılk aşkımdır» der Simon Pendock yakın dostlanna. Bütün gayesi her gun biraz daha kazanıp zengin olmaktır. İşını çok sever. Kısa zamanda dev adımlarıyla ilerlemış olan şırketlerınden bahsederken, şunları soyler: «Bızım gayemiz mümkün olduğu kadar sistemli ve iyi gelişmektır. Bugün dunya piyasasmda kırk cıvarında hakıkaten büyuk ve gelışmekte olan firma vardır ve bunlann hisse senetleri venmlidir. Slater firmasında çalışan herkesin müeseseye hissedar olduğunu daha önce bilĞirmiştik Kapıcısından en üst kade .ıedekı müdüre kadar bütün çalışanlara asgarî jTizbin Sterlma değerinda hisse senedi alma hakkı tanınmıştır. Bırçoklan bu senetleri alabilmek için' borç para dahı bulmuslardır. Zira kazanacaklarmdan yüzde yüz emindirler. Busüne kadar da bu itimatlarını sarsacak hiç bır olayla karşılaşmamışlardır. Hisse senetleri üzerinde bu çap ta büyük spekulâsyon İngiltere'de Amerika'da olduğu kadar genış olmamakla beraber Slater firmasınm elde ettigı başarı. halkı bu yola yani birikmiş paralannı hisse senedi alarak daha da artırmaya teşvık etmektedır Sahibi olduklan hi^selerin degerinin arttığını srörmek halka bir başka haz vermektedir. Profesvonel ticarî gaye bir yana bu tip hisse senetleri alışverişinin Ingiltere'nin geleceŞi ve îngiliz endistürisınin gelişmesi yolunda büyuk yardımcı olacağı muhakkaktır. yeceksıniz ama wnunda kârlı çıkan yine ben olurum. Biz Avusturalya'da daimi bir ekip bulundururuz. onlar bız:m antenlenmizdır. Ve senetlerin değerlen üzerınde yapılan değişikligi deThâl bize bildirirler, biz de ona göre adım atarız.» Slater Walker'ia muessesesmde çalışan bir başka müdur ise Malcom Horsman'dır. Bu zat sadece firma satın almakla ün yapmıştır. Kısa zamanda alıp sattıgı onbeş fırmamn hepsinden kâr sağlamıştır. Malcom Horsman para çıkacak bir iş konusu ald: mı hemen sozü geçen müessesenin hesaplarını kontrol eder veya ettirır. Daha fazla kâr sağlayıp sağlamıyacağmı etraflıca etud eder. İcabında muesseseye günlerce gider gelir. Bazan hüviyet değışf.rerek yapar bu ışlerı. Bir defasında Avusturalya'da Quensland'ın er büyuk firması olan (Tnomas Brnwn and sons Ltd) e bir gazeteci snatıyla gıtmiş ve elde ettığı bilgılere dayanarak bir milyon üçyuz bın Sterling'e almış. Kısa zamanda yüz altmış bin Sterlıng kazanmijîır. Şimdi a>Tiı fırmamn değeri jç milyondur. Ve Meselâ Singapore'da bir fir günden güne getşmektedir. Aynı firmada bir de 34 yaşındamar.m gelışmekte olduğunu duki Dıck Tarling admda müdür yarsam hemen ilk uçakla oraya vardır. Bu zatm görevi almacak bir adamımı gönderir durumu ınceletırım. Belki masraflı iş di müesesenin niçır: kâr etmedigini YARIN 1968 stili altına hücum Haftalık bulmacanın halledibnis şekli Dişf Bond MODESTY BLAISE S SVCL 06 25 Ofi 30 07 00 07 05 07 30 07 45 0S oo 08 05 08 10 08 25 0S 45 01 00 09 20 0C " 1 10 r '3 10 05 11 03 11 20 11 40 1 î 00 12 10 12.25 12 ; 5 1.1 "0 13 l"i 13 30 14 00 14 20 14.35 14 45 15 00 15 05 16 05 ;ö .Î 3S !0 :T C'i 17 05 17 25 17 51 l^ı.CO 19 ÜO 19 35 Acılıs Droeram Gunavdın K i v e haberler rnnavdın II Haberler ve hava durjmu M. Demirlcırandan i a r k l l » r Istar.bulda b u e u n Kucıık ılânlar Hafif Batı m ü z i i i Beraber ve solo s a r k ı l a r Kemar. soloları Ev icm T l'vffimdan s a r k ı l a r >rka5i v a r ı n /.ra haberler Okul radvosu C Turtnden turküler Oüeret melodileri P Kovencten Farkıl«r A m haberier. ılânlar Sonst saati G Kasacıdan s a r k ı l a r T u r k ü l e r ve ovun h a v a l î r ı Hebcrler. R. G de bu«ün N K o v u i ü r k orkestratı Beklâm programları Incı Ç a y ı r h d a n s a r k ı l a r Radyo ıle ıngill2ce 1*4. ders) Ç. Inontepe orkestrası Çekıç Alı'den t u r k ü l e r Ara haberler Okul radvosu Saz eserlerı Lıed sı.btı S. E r c r h a n d a n t u r k ü l e r A\a haberier Koy odası Karın^ fash Reklam Droeramları Haberler hava d u r u m u Kucuk ılânlar Jtelahat Pars ve Saml Gogııcten şarkılar Bir varmış, bir yokmuş Radyo hafıf M. orkestresı G e ç e n hafta K Koldastan t u r k ü l e r 21 saatin o l a y l a r ı . ilânlar S. Turdan şarkılar Çeşitl: muzık Reklâm DroEramları Haberler Studyo kcmserlerımi2 Gece muzığı Kaoanıs IbTANBUL r t BADYOSU Acılış v e p r o g r a m Dıskoteğımızden Kuçuk konser Gençıere muzık S t n ı o n ı k muzık Peter P a u l v e Mar\' uçlusü ^ k ş a m konsert Gençlerle beraber Yaşsr.tılar Koncertolar Akdenız u l k e l e r m d e n muzik Gece konseri Caz muzığı Hafif melodiler ProgTam v e k a p a n ı ş 23456789 6 YUK.4RIDAN AŞAÛIYA: sına iki söz. Bir emir, , 1 Eskiden bağırsakları bo123456789 şenlik günlerinde caddelere kuşaltmak için Mısırçarşısından alırulanlardan. 7 nıp mideye göçürülen madde. 2 Bir kaduı adı, Avrupanın sıra dağlarından, bir bır edat. 8 işaret sıfatı. 3 Yorgun ve peAnkara yakırişan halde, bır soru edatı. 4 nında bir çevRusyanın Karadenizdeki bir limaıenin adı, nota. m, tarihl kutsal baston. 5 tBe9 Üzerl dört le takılacak kemerin açıhp kapan 2 koşe desenli ku masını sağlayan parçası kullanılbulraacnnın maşlar (çogul). mava âmade durumda» mana halledilnris sekl) SOLDAN SAGA: 1 Bazı teripler yaparak bir işi alt üst edip bozmaya kalkışma hareketı (yabarcı dilden aktarma bir sozduri. 2 Sıcimi bir şeyin etrafına çepeçevre sarma hareketi üki soz). 3 Tersi kendisinden iyi % cins bez dokuuan bir çeşit bitkidir, bir çoğul takısı. 4 «Birdenbıre \Tjrulup sarsılmadan hasıl olan durum» anlamına iki soz. 5 Çevrıluıce eskiden «yargıç» mânasma gelen spz belirir? Bır renk. 6 Bir seyin genışlik tarafı, «beygır çift ssyıda» mânasma iki söz. 7 Ev içinde sozü geçen ve kansına hâlcim gıbi görünen kocaya boyle cerler. 8 «Meseleji inceden ınceye tetkik et!» karşıhğı üç so;lü bir emır. 9 «Umıt eder» anlamına bir çelcim, çok nazlı bir yemış. Ccarth 1 EVVELKI GÜNKU BULMACANUN HALLEDİLMIŞ ŞEKL.İ NASIL HALLEDİLECEK Yukarıdaki rakamlı bulmacada sadece 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 tane sonuç vardır. Boş kalan 12 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve toplama, çarpma, çıkartma. bölme işaretlerine dikkat ederek soldan saça ve yukarıdan aşağıya bulmacada gösterilen sonuçlan bulunuz. Biraz vaktinizi altr ama, boş vaktinizi hoşça geçirmiş olursunuz. Tiffany TIFFANY JONES Jones 13 55 20 uO 20 20 2ü 40 21 'X) 21 10 21 30 21 00 22 45 23 00 23 45 24 00 lfi 55 17 00 17 30 1S.00 18.30 13 00 1!) 30 2015 21.00 21 30 22.00 22 15 23.10 23 30 01.00 DENİZ GURBETCILERI HÂLİK ARfSiaS BALIKÇİŞJ 39 K o n u v e resım: AYHAN BAŞOĞLU BUDİN KdPRÜSÜ Ikind Wr... 71 / AMA £5N B<M*>euM A NKAR A Ofi 25 Acılı« ve Droeram 06.30 G u n a y d ı n 07 00 Kovp haberler 07 05 GunEvdın I I 07 30 Haberler ve hava J u r u m u 07 l r > Saban muzıği OS 00 Aukarada bııaün 08 35 Kucuk ılânlar 08 10 c, Inekten sarkılar 08 30 Cesıth muzik 08 45 Sabah turkuleri 09 00 î v ıcm 09 30 Sabah konserl 09 40 Arkası v a r ı n in U0 Ara haberler. ilanıar 10 0T Okul radvosu 1105 V Gursclden sarkılar 11 30 Konser saati 12 00 4 ra haberler ılânls' 12 05 N. Yılmazdan t ü r . »1T 12 J0 Kıbrıs saatı 12 25 Kucuk ilânlar 12 30 Beraber ve solo <irkılar 13 00 Haberler. R G i e bueun 13 15 Hafıf muzik 13 30 Reklâm Dro«raml«rr 14.00 Kücük konser 14 15 Y. Cınardan t ü r r ' l e r 14 35 Plâklar arasında 15.00 Ara haberler ilânlar 15 05 Okul radvosu 16 05 Turhan Özekten sarkılar 16 25 Radvo ile inBİll»:* (44. dersı 16.40 Albümlerden «eçmeler 17.00 Ara haberler ilânlar 17 05 Yurttan sesler 17 30 Köv odası 17 50 Reklâm Droaramlan 19 00 Haberler. havn durumu 19 30 Kucuk İlânlar 19 35 Y Avhandan turküler 19.50 Bir varmıs. b i r vokmus 19.55 Taner Sener ve Sevira Süer'den sarkılar 20 20 Gecen hafta 20.40 Sevilen sesler 2100 24 saatln olavları T 05 Radvo tivatrosu 22 05 Türküler aecidl 22 25 K TanrıkutUn s u k t l t f 22 45 Haberler 23 00 Ocera albümOi)d«n 23 M G«ce muzl»l 24.00 Kep»nu Havayı saiıverince formalı gövdesi ağırlafü. Havayı boşalta boşalta yavaş yavaş indi aşağıya. Dıbe yaklaştı. dibı gdrdü. Akdenız, ay ışığı ve Güney Anadolunun sularıydı bu. Sanki çırpıntılı dalgalar. sağa sola çalkalanan elekler gibi, ay ışığını yırmı iki kulaç suya eliyorlardı. Yanıp yanıp sonen bır âlemcı sığın yaylası. Dev bir yanar doner âlemdi. Bora Hasan'ın demır tabanh oyakkabıları yere değince, bır alay küçük balık çakıp söne. çakıp sortî dört yana fırlayıp kaçtılar. Bora. sığın üstunde görünür görünnıez karaltılar seçebihyordu. Sunger olmasına süngerdi onlar. ama saka deli sünger olmasın, diye düşündü. Eliyle dokunur dokunmaz bir yumuşaklık duydu. okşadı onu. Ama eliydi bir yumuşakhkla okşanan. Tanımaz mıydı hiç Bora Hasan, melat çeşıdi süngerin ofcşayışını? O okşayışı, iliklerıne dek duymuştu. Mığlerın içine öyle bir sevinç kahkahası saldı kı, hava duğmesini havayı dışarıya salan mekanizmasını kullanmayı unuttu. Hava içerıye dolunca haMleyen Bora Hasan. iki kulaç yukarıya hopladı. aklını başma topladı. Kendi kendıne, «Ulan Bora, kendıni Subaşı'nm meyhanesinde zeybek OJTJHU oynuyor mu sanıyorsun?» dedi. Bir fısıltı, sonra kurbaija ötü^ünü andırsn bir tıkır'ıyla iki ayağınm üzerinde kondu yine, sığm üstüne. Bir adın attı, el yordamıyla sağı solu yokladı. Bır sünger. berıde bir tane daha, bir tane solda, bır de sağda. Melât! Melat! Kabadika! Ne idi o. biraz ötede sivri ucuyla yere yapışıp ta koca bir hunı gıbi \ukanva doğru açılan? Dokundu, «Fil kulağı yahu!» dedi içinden. Kopardığmı bastı apoşiye. Kimisi kopmamakta inat etti. Çekti belindeki denizci bıçağmı, kesti aldı. Kimi süngere butün güeüyle asılmak gerekiyordu. Yer\"üzünde kolaydı öylesinî koparmak. Ama, bunca deniz ba^ıncı altmda însanı ağır ağır solutuyordu o koparış. Kimi süngei boyle sıkarken, süngerin üzerindeki mıkroskobik yaratıkları, küçük bır fosfor ışığı yakıp sondurürler. Mavı, kırmızı, yeşıl, sarı Man^alda küller arasında yanıp sönen kıvıîcımlar. ya da gece uzaktan görünen bir şehirin ışıklarıdır onlar. Zaten sunger, mılyonlarca mini mini yaratıklarıyla koca bir denizaltı şehridir. Yüzbinlerce dehkleri. şehrir. bulvarları. yan sokaklarıdır. Yalnız, çıkmaz sokak yoktur. Sokaklarda oturaniar. in san gözünde delikleri dolduran sünger sütüdür. Sünger sıkıhnct, süt skhğmdaki yrratıklar akar giderler. Sünger diye geri kalan koca bir şehrın iskeletidir. Hiç çıkmaz sokağı olmadığı için, sıkılınca aldığı sujun tumü de akıp gider. Bora, inatçı »üngerlere asıldıkça süngerden «ğaran bir duman hurgaçlanıp uçuyordu. Bora, spojiyi tıka basa ioldurduktan sonra yukarıya «Mal gönderiyorum. Viraa! Al!» ijaretini yolladı. Az sonra, Ateşoğlu'ndan «Boş apoşiyi sana gönderiyorum^ haberi geldi. Onu da çarçabuk doldurdu. Ama. >Ben mahmı bilmez mıyirn?» diye duşündü. Nerdeyse Ateşoğlu'ndan «Çık> emrinın geleceğıni biliyordu. Apoşı dolduktan sonra kopardığı sungerleri bıçağınm kuşağı arasına ilıştırdı. Kunduralarmın öteberisinde sıkıştırdı. Aradan çok geçmeden «Çık!» emri de beklediği gıbi geldi. Başladı çıkmaya. Her şu kadar kulaçta bir, hafıfleyen deniz basıncına alışıp uymak ıçın durup dmleniyordu. Sonunda yuze adam akülı yanaştı. Gemıdekiler, merak içinde bekliyor, Bora'nın çıkacağını tahmın ettikleri jere bakıyorlardı hepsi de. Teleskop Mehmet: • Koca bir karartı geliyor çocuklar. Koca sığ takımıyla dipten kopup bize gelmiyorsa, mutlaka Bora Hasan eşek gibi sünger yüklü olarak yüze çıkıyordur» dedi. Az sonra gerçekten Bora yüze çıktı. Ama formasından üç kat daha iri olarak. 0nun iskele merdıveninden çıkmasına yardım ettıler. Hemen miğferini çıkardılar. Hava tulumbasını da durdurdular. Süngeıci goreneğıne uyarak onu oturttular. dudaklarma bir cıgara vererek yaktılar. Çünkü, vurulan dalgıcm vuruiup vuruLnadığı böyle cıgara ıçerken belli olurdu. Bora'ya, «Bir yerin karmcalanıyor mu?», ;Bir yerin çmıdiriliyor mu?> diye sordular merakla. Çünkü, dalgıcın bir yerinin karıncalanması, pek fena bır havadtsti. Bir vurgunun, tutukluğun atrofinin eli kulağında olduğuna işaretti. Bunu dalgıçların hepsı bılırlerdi. Adamın bır yerı ornsğın kolunun, yada bacağının bir yeri karmcaiandı mıydı bunun biraz sonra bir yerinin artık ölünceye dek sakatlanacağına ve tutulacağına mı işaret oiduğunu, ya da bir kaç saat sonra ölümle mi sonuçtanacağını bilemezlerdi. (Dalgıcm bir yeri kanncalanınea, onu hemen yine çıkmış olduğu derinliğe indiririerdi. Böylece suyun baskısıyla derisinin gözeneklerinden kanına geçen ve [şampanya şışesinin açılmasıyla. içındeki şampanyanm hebbelenip köpürmesi gibi] kanda boncuklanan gazlar yine kana girıp, kanda erirdi. Ondan sonra dalgıç yava$ yavaş yine yukarıya çıkanlırdı.) Hasan Bora'nın dipte kaldığı o kısa sürece vurulmuş. olması ihtimali yoktu. Ama Ateşoğlu. ne olur ne olmaz diye, değil dalanı nerdeyse yüzünü yıkayan bir dalgıcı bile, «Acaba vuruldu mu?. koıkıısuyla, oturtup cıgara içtirecek adamdı. Aradan yarım saat geçdi, Bora keyifli keyifli cigaraanı içerken. «Sus yorulma» yollu öğutlere hiç kulak asmadan. Ben şimdiye dek hic süngeri bunca bol olan bir yere raştlamadım. Kolunu sağa. sola, önüne, aıkana uzat uzat sünger kopar. Bır adım ötedeki süngere erişeyim diyorsun, ayağını atınca ayağmın altında bir yumuşaklık duyuyorsun, meğer bir süngerin ta göbeğine basmışsın. Hani neredeyse süngerler. «aman bizi koparın dercesine, gelıp ayağınm ucuna toplanmışlar. (Ark.ıs; ıar)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear