26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT 21 Eylul 1967 CUMHÜRİTET gunlük savaşta tsraillilerin kaybı olan 700 kışının buyuk bır kısmını subaylar teşkıl ediyordu. Fakat bu gerçek îsrailli yöneticiler tarafından savaştan bir hayli sonra açıklanmıştır. İsraıl Ordusuadaki askerlerın çoğu kibutzlarda doğmustu. Bun îardan bir kısmı da subav kurslarmdan geçmış ve '.ecrube kazanmışlardı. Esasen İsrailin bu savaştaki basarı sebeplerinden bırı subaylarının tutumuydu. Bırliklerının onunde ateş altında erlennden bır saniye bile ay nlmamışlardı. îsrail Subayları manevra ve savaş sırasında çok sertti. Fakat çarpışmalar bittikten veya manevralar sona erdikten sonra erlerı ile yanyana oturup sohbet etmekte kahve içınektedırler. Bu durum erlere buyuk morâl vermektedir. Halbuki Arap ordularındaki durum ise bunun tam aksinedır.. Bunu yakalanan esirlerden bajılan: «Ne yapalım. KomnUnla rımız bizi bırakıp kaçtılar. Biz de tüfeklerimizi bırakıp ellerimiıi kaldınp teslim olduk* cum [elerı ıle özetlemışlerdır. Futbol sahasıııdan savaş sahasma 6 rahat savaştık. Benim tank Rns yapısı 6 Tt 34 tankını yok etti. Allaha çok şükür bngün yine (utbol «*h««ın». dönüyornm.» Baktı ki anlattıklarım not alı yorum, hemen ekleyiverdi: «II yıl önce Beykoz Knlübönde beraber top oynadıgim arkadaşla ra kncak kneak selâmlar...» Işte size eski Türk vatandaşla rinden birinin hâtıraları. Bir diğeri ise Izmirde doğmuş olan İzak Coya idi. Savaş sırasında hastabakıcıhk yapıyordu. Istanbulda Robert Kolej'de eğıtım gormüştu. Yaralı askerleri almak için kurşun yağmurlan arasında dolaşıyor, sırtında taşıdığı erleri yeniden hayata kavuş turuyordu. tn. Bu savaşta her ülkeden gelmiş îsrailliler görev almıştı. Ama Türkiyeden gelmiş olan tsrailliler daha bir başka çarpışıyorlardı. tsrail kumandanları Üç savaş görmüştü ISRAIL MUHABIRIMİZ I Z A K A V I D O R YAZIYOR 6 Türk kibuizu ürkiyeden Israile gelmiş olan Yahudilerin en buyuk kısmı bır Turk kıbutz'u oIan A Goşrim (Köpruler) kıbutz'unda oturuyordu. Bu kıbutz tam Suriye hududundaydı. Savaştan önce de sık sik Surıyehlerın tecavuzlerıne uğruyorlardı. Harpte tam bir Turk gıbi savaştılar. Meselâ şu anı savaş gunlerinde hemen her yerde anlatıhyordu: Târk Kibutı'u sakinlerinden karnln bir Îsrail kesif bîrlijti. Suriye cephesinde ilerliyor \e •iperleri kontrol ediyorlardı. Birden bire üç Suriye askeri karfilanna çıktı, biri elindeki bom b»yı keşif birliğinin üzerine doğ dn fırlattı. Bombanın yere düsmesi iie eski Türk vatandaşı Tahadinin de yerinden fırlaması ve botnbayı alıp Suriyelilere at ması bir olmuştu. Hem kendisi hem de arkadaşları kurtulmus T Türkiye'den gelen YaJıudiler srail Arap ülkeleri savasmda, bır kaç ser.e evvel Turkıyeden gelmış Musevileri cephelerde bulmak hıç de guç olmadı benim içın. îki cepJıede savaştığım gunlerde epeyc e Türkçe konufana rastladım. Hatta Türkçe şarkılar söyleyenlere bile. Bundan da şu kanaate vardım ; Türkiyeden Israile gelen Tahudiler hiç bir zaman Türkçeyi uııutmayacaklar ve neş'eli zamanlarında Türkçe şar kılar söyle.veceklerdir. Bcnim tumenımde 100'den faz 20 yıl sonra savaş sırasmda karşılaşan iki Ürdünlü kardes. kuşaklaşirlarken la eski Türk vatandaşı vardı. Ilk günlerde bunlarm Türk Yahudıleri olduğunu anlayamadım. Bir aksam, bir grup oturoıuş kahve sefası yapıyor, tavla oynuyordu. Bu arada bir kısmı Türkçe şarkılar söylüyordu. Aralarmda eski Beykozlu Şaul Albuherıd'e rastladım. O gune kadar sahaîarda top kovalayan Albuher'in ilk sorusu «Türkiyede şampiyonluğu hangi takımın kazandığı» ydı. Sonra da bana gelen gazeteleri kendisıne vermemı istedi. Okumak, Turkiyeden haberler almak istiyordu. Yazifesi bir tankta topçuluktu. Futbol sahasındaki topçuluk tan savaş sahasındakı topçuluğ» geçmiştı. Kendisi ile altı gün sonra tekrar karsılastım. Basmdan geçenlerı şoyle ozetledı: «Beni futbol sahasından alıp Tümendeki tanka verleştirdiler. îngiliz yapısı Sentüryonla Ürdünde çarpısıyordnk. Bir Crdfin tankı bizim tankı hareket edemez hal e getirince başka tanka geçtik. Suriyelilere karsı daba I ?ünlük savas Israillilerin galebesi ile sonuçlanmıştı. Ama çok kimsenin. hel e dün \a kamuovunun buyük bır kı« mınm kesın bır cevap aradığı forunun cevabı henüz verilmemişti. «80 milvonlnk dört Arap ülkesi benüz 3 milvona yaklasmayan tsrail karşısında bn »»vası nasıl ve neden kaybetmislerdi?» Strateji uzmanları bu sorunun cevabını üç maddede verijorlar: O Mısır Hava Knvvetleri bir savasa hazır detildi. Henüz toparlanamadan üç saat içinde te sirsiz hale getiriliverdiler. (?) İsrailin haber alma teskilâ tı kuvvetliydi. Düsmanın ne yapacağı onceden öğrenıliyor, Mısırda olan olaylardan dakikası dakıkasına bilgi ahmyordu. A tsrailin komatanlan tecrübeli askerlerdi. Bn komntanlar dan çogn tkinci Dönya S»v»sında, 1948'de tırailArap Savasın da ve 1956'da Sina Sava^ında çarpifmıslardı. Bunlara karşılık Mısır ordusunda askeri yonetecek komutan yoktu. Şayet olmuş olsaydı, koskoca füzeleri ile değil, bir, bırkaç TelAviv'i yerle bir edebılir, tsrail uçaklarını daha akı ra geçtikleri sırada düşürebilirdi. Halbuki durum bunun tam ak Araplar neden kaybetti Mısır ordusunun bnkmış olduğu füzelerden biri... si oldu. İsrailin ehne sadece Mısır Ordusundan 700 Rus yapısı tank, 100 e yakın 500 kiloluk savaş baslıkları ıle >epyenı fuze ler ve Toplar. tufekkr geçmiştı. Sankı Mısırhlar kııllanamadıkları bu savaş araçlarını oldukları gıbi Israıle hediye etmjşlerdi. Bir de organizasyon ve morâl eksıklikleri vardı. Komutanları tam mânâsı ile görev yapmıyordu. Askerlere ne için harp ettıklerı anlatılamamıştı. Askerler bır gayeden uzak ftdeta zorla savaştmlıyorUrdı. Bütün bu faktörlerin yanında İsrailin iki büyuk koıu daha var. Bunlardan biri Genel Kurmav Baskanı İzak Rabin. diğ« rı de Savunma Bakanı Moşe Dayan'dır. Yoksa Israilin altı günde kazandığı zafere ulaşmajı daha zor olur ve belki ben de bu • satırları yazamazdım. SON 123456789 maya yetkill en büyük memur (karma söz). 2 «Esas ve temel üye» mânasına iki söz, bir harlın okunuşu. 3 Ege dîenizindekı 12 Adadan birinin halkından. 4 Vaktıyle Mısır"da Ehramların japılmasında çalıştırılan esırler gibi esirlere «ahip olanlar (çoğul). 5 Yüriirken atılanlardan, çocuk dadısı erkek 6 Bır soru edatı, «köpeğe et!» anlamına iki sözlü bir emir. 7 Gelır getirmesi içm inşa edilmiş bınalardan. 8 Bir memurun « « t A » I A 7 S Q bır ay çalışma ' ' " " / < T sonunda eline geçen para top j lamı, tersi kuçük akar sularındandır. 9 çevrif aaa aaaHa Nota, MH 3VİZM a lınce «çift «aaaaaaas yıda tren istasyonu «mâ« gelir Dftafcfl Mlmaeanıa nasına "~ ' ~""** (iki söz). I | Dişi Bond İ S T A N BU L Acılıs rjroeram Tı.rküler Saihk öcutleri Ovun havaları Kove haberler Sabah melodileri Haberler ve hava durumu Istanbulda bueun Hafıf muzik Bu sabah sızinle Muzikli ovunlardan Her telden Sosval hizmette kadın Fransadan vankılar Dort ses dort MZ G i t r soloları Muzık kutusu Pratlk bilciler Inci Çayırlıdan «arkılar Arkası varın Ara haberleri Sabah konseri Nurten Innantan turkuler Mmvatur muzık M. Yıldırımdan sarkılar M Bırtandan sarkılar Haberler. R.G. de bueun Hafif muzık Reklâm oroEramları Özdal Kalpden »arkılar Dans m u z ı ö G. Kasacıdan »arkılar Konser saati Âsık Daimı'den turkulcr Kısa haberler Okul radvosu Cocuk bahcesi Sevilen sesler Kısa haberler Karma fasıl toclulutu Reklim oroeramları Haberler ve hava durumu U Tokcandsn turküler Kitaclar arasmda TUdvo H. müzlk orkettrası S Yuzbasıoflu orkertıajı S Mutludan sarkılar 24 saatln olavları Radvo tivatrosu Reklam Droeramlart Haberler ve hava durumu Caz severlerle b&sbasa KaDam< ISTANBLL İI RADYOSV 16.5S Acıhf ve program 17 OC Sizin içm 17 30 Kucuk kor^er 18 00 îyi akşamlar 18 30 Senfonık muzık 19 00 Hpfıf muzik 19 30 Akşam konseri 20 15 Gençlerle bera'jer 21.00 Klâsik Batı m a z ı £ dinleyicı ıstekleri 22 00 Hafıf muzık 22 15 Gece konseri 23 00 Dansedelım 23 30 Caz muzıei 24 00 Gece v a n s ı içm ' 01.00 Program ve kapanış. 06 25 08 30 06 45 0650 1* IX) 07 05 07 10 07 45 07 50 03 00 08.20 08.40 09.00 09 10 09 30 09 45 10 00 10 15 1025 10 40 11.00 11 05 12 15 11.45 12.30 12 45 13 00 1350 13.30 14 00 14.20 14 35 14 50 15 <<0 15.55 16.00 16.40 16 55 17.15 17.20 17.50 19.00 10.45 20.00 20 15 20.30 20.45 71 00 21.05 22 00 22 45 23 00 24 00 MODESTV BLAISE SOLDAN SAG: 1 Son zamanlaraa kendıleriyle sıkı bir kultur ve spor mü nasebetler, kurmaya çahştığımız komsu memleketler grupu ötedenberi bu ad altmda anılırlar (çoğul). 2 «Borcunu birdenbire ver!» anlamına iki sozlü bır emir, «eski» nin aksinin ddrtte ikısi. 3 Surivenin baskentinin halkında. bir renk. 4 «Putu parçala!> mânasına iki sozlü bir emir (birinct söz Divan edebiyatı terımı). 5 Suçlu bir memuru yerinden kaldınp alma hareketi, deniz taşıtlarınQ*n. ft Bır çeşıt ıdare âmırleri (çoğul). T Kendısme ek par ça katılmıs durumda. 8 Sahıp, dalkavuklarm en kuçuk bır menfaat için öpmekten çekmmediklen (iki söz). 9 Gizli tutulan sevler (eski usul çoğul), nota TTJKARIDAN AŞAGlTA: I Bîr ilde kamu dlvası aç DÜNKÜ BÜLMACANIN ŞEKLİ HALLEDİLMİŞ NASIL RALLEDİLKCEK TnktndaH rakamb bnlmıcada u dece 4 tan« aUMhtar (ipnen) «« 8 tane tonuç vardır. Bo« kalan 12 karenin içine 1 dea • a kadar oyjun birer rakam koyarak ve toplama, çarpma, çikartma, bötnı* Isarellerine dikkat edereh foldan sağ» ve yukandan ajağıy» bolmaeada gös'erilen «onnçlan balunus. vaktlniri abr ama, bof «aktiniri ho}$a geSirmi3 olarfannz. F. W. KENYON Çeviren: Vohdet GÜLTEKIN «May» dedi, «o kadma Turmadım ben. Korkutmak ıstıyordum, o kadar.» Merdivenden yukan bir ayak sesi geldl, sonra ağır bır soluma duyuldu Catherıne odadan lçeri, sarhoşmuş gibi, sendeliye sendeliye gırdi. Elinde şamdan vardı, eli titreje titreye nıasanın üzerın» koydu Sonra döndü, külçe gıbi yatagın Uz«rıne kapandı, oğîunu yanağından pek ateşli ateşli öptü. «Bagışladm beni demek, aı ne1» Caüıerıne onu bir daha bptü: «Hiç ummadık bir şey olmuş. AkUradan büe geçmezdı' Lord Byron'un torunu olmüş Calvl kuşatmasında Ne demektır bu, biliyorsun, dejll mı?» <'Bı!mıyorum. anne.» «Baban da öldügune göre, Hınzır I/*rdun nesı var. nesı vok ileride hepsl sana kalacak. Bugun, yann Rochdale'lı Baron Bjron'lann altmcıs» olacaksın.» «Rochdale'U mı'» «New=fead'de oturacaksın ama, asıl unvanın öyle olacak.» Catherine'm yüzünü bır gölge kaplar gibi oldu. cHaberı bir yabancıdan ışittim. tki ay olmuj. Kocamıs şeytan bize kendiliğinden yardım lalan etmez Onun da ölmesini beklemekten başka yapacagımız bır şey yok.> George doğruldu, yatağında dımdik durdu. AItıncı Baron B>ron, Lordlar Karr.arası uyesi! Düş mü gnruyordu, yoksa peri masalı mı dinlıyordu? Sonra sınsı sinsi gülümsedı. Annesıni. yatmaya gıtmeden ön ce. bır kere daha şaşırtmak içm güzel bir fırsat çık• Evet, anne, ne demek olduğunu biliyomm* Altmcı Hınıır Lord olacağun, öyle değil mi!» III Aberdeen Ilkokulu başöğretmeni James Dun, okulun avlusunda azametle do'.aşırken, dolaşırken bir durdu. On yaşmdaki George Byron gene bajlamıjtu Hiç de sevilen bir çocuk değildi bu; kendini beyenmişliğiyle, soğukluğuyla, bunlarm altında gizli olan, sıkılganlığıyla çok şey kaybediyordu. Yalnız, okulun en ensesi kalm çocuğunu, şu karmakanşık kızıl saçlı ıri yarı oğlanı dövmeye kalktı mı arkada;lannın gözüne giriyordu. James Dun biraz daha seyretti, sonucun ne olacağmı anladı: Boğanın sa\Tulan yumruklan altında kuçük Bjron alta dalmış, başını eğmişti; sonra, bajını koçkafası gibi kullanarak, karşısmdakinin karnına karnma vurmaya başladı. Başöğretmen, sert sert: 'İkiniz de yoklamadan sonra benim odaya gelin» dedi. < Topal şeytan dedi bana, efendim!» Dun: «Sonra anlatırsın» dedi, okula doğru azametle yürüdü. George yedi yaşmdan beri bu okuldaydı. Ondan önce annesi onu derme ça'ma ufak bir okula göndermısti; orası çok ucuzdu: Üç ayhğına beş şiling alıyorlardı Oğlan orada okumasını öğrenmişti ama, ancak ezbere okuyordu' «Tanrı insanı yarattı, «Onu sevelün» diye başlayarpk. Sonra çocuğvın öğrenimi parasız iki öğretmenin elinde devam etmisti. Ikisi de suya, sabuna dokunmaz birer Presbytarian olan bu öğretmenler ona biraz Lâtmce okutmuşlar, onda Roma tarihine karşı bir ilgi yaratmışlardı ama, asıl d.n oğrenimıne önem vermişlerdi. Annes: oğlunun din öğreniminden memnundu ama. ger.el olarak bir ilerleyış göstermediğirıi gdrunce onu Aberdeen tlkokuiuna yazdırmışü. çünkü Hınzır Lord'dan hiç bır yardım görmüyordu, kibar çocııklarının gittıği bır okula veremezdi. Bu okulda en büyük önem Lâtinceye veriliyordu. George ilk bir iki donemde tembel, dikkatsiz davranmış, sıkılganlığı. topallığı da ayrıca onun ilerlemesine engel olmuştu. Sonradan, kendisine biraz güven gelmişti. çünkü, hiç bır oyuna katılamazken, okul yarı;larında başarıyla koştuğu, boks karşüaşmalarında 5 Tıffany Jones{ TIFFANY JONES / » \ \ KAR A 06 2^ 07 00 07 05 07 10 07 45 OS 00 0<î 05 03 10 (•••(40 09 00 09 20 00 35 09 40 10 00 10 *0 10 55 11 15 1130 12 00 12 IT 12.30 13 00 13 20 13 "Î0 14 00 14 15 1^35 14 55 15 00 15 15 15 )5 1B 05 1S25 16 40 16 55 17 00 17.no 17 50 1^ 00 19 ^5 20 oo ?0 10 ?)1î 20 35 20 55 21.00 21.30 21 45 22.05 22 25 22 45 23 00 53.45 Î4 01 Acılıs oroBram Kove haberler Sarkılar ve ovun havaları ' Faberler ve hava durumu Saba>ı müztiH Ankarada bueun Kucuk ilânlar Her telden M.Sa6\a«ardan tarkıUr Hafıf muzik Sabah konseri Kı«a haberler i! Arkası varın Okul radvosu Zekı Oeuzdan türküleı Isteeinize göre Cocuk bahcesi Ooeralardan secmeler II Gecevatmazdan turküler Kıbrıs saati M Gııyer ve H. Gökmenden sarkılar Haberler. R G. de bucün Hafıf muzık Re'^âm Droiframlan Cocuk bahcesi G Sovlerden sarkılar Bueun icır sectıklerimli Kısa haberler K Karasule\inanoâludan turkuler Konser saati Cesıtlı muzik T ToDerden sarkılar MTuruneden turkuler Muzık dinlivelım Kısa haberler Ir.ce saz Baslama T. turkuler ve 0 • / vun havaları Reklâm ororramlar» Haberler ve hava dımımu N Tufekcıden turkuler Din ve ahlâk sohbetı Saz eserleri D Balkandan sarkılar Tsteklerinlz mlkrofonda Uvkudan önce 24 saatin olavları H Tasandan turküler Kücük konser Plaklar arasında N.Üemırdovenden sarkılar Haberler ve hava durumu Gece konseri Gece varuına rioiru Kaoanıs SAYIN İŞVERENLER Sosyal Sigortalar Kurumu ile ılişküerinizde en iyiye varılması maksadı için Ankara Ticaret Odası konferans salonunda: 22.91967 gunü saat 17.00 de İktısadi Devlet Teşekkülleri, Devlet Sektoru \e Serbest Mali ve Sigorta Müşavirlerine. 26.91967 gunu saat 17.00 de esnaf, tuccar ve sanayicilere, o'.mak uzere konferans tertıplenmıştir. Bılgili olmak zararı önler duşüncesile bu onemli konferansı duyururuz. SOSYAL SİGORTALAR KURCMU ANKARA ŞCBESt MÜDÜRLÜĞÜ (Ba5in: 23164 A 12004) 11117 Ist, Dz. Tek. Mlz. Sat. Al. Koms. Başkanlığından: 1 Kapalı zarf usulü ile 9 kalem demire ve ağaca zımpara kâğıdı satın alınacaktır. Muhammen bedeli 38250 lira olup geçici teminatı 2868.75 kuruştur. 2 Şartnameler Komisyonurnuzda, KXK. Ankara ve İzmir Lv. Amirliklerinde bedelsiz görülebilir. 3 İhalesi 6 Ekim 1967 günu saat 11.00 de Kasımpaşa'daki Komisyonurnuzda yapılacaktır. 4 İsteklilerin ihale günü saat 10.00 Î. kadar tekliflerini Komisvonumuza vermeleri. (Basm 22903'11093) 1 Kartal Belediyesinden 1 Mıcır temını işi Kartal Beledivesir.ee kapalı zarf usuiü ile eksıltmeye konmuştur. İha'esi 6/10/1967 tarihine tesaduf eden cuma günü saat 15.30 da Belediye Encümeninde yapılacaktır. 2 Keşif bedeli 14.800.00 lira geçıci teminatı 1.110.00 liradır. 3 Keşif şartname vesair rvTak her gün mesaî saatlerirdn Belediye Fen Şefliâinde gorülebuir 4 Talipkıin eksiltme şartnamesnvn 4 üncü maddesindeki şartları haız olup ihalc gününden 3 gün evvelınden yeterlik belgeleri almalan lâzımdır. 5 2490 savıh kanunun 32 nci maddesine gore hazırlanacak teklif mektuplarının ihale günü saat 14 de kadar Belediye Encümenine verilmeri şarttır. Postada vâki gecikmeler nazarı itibarm alınmaz. İçişleri Bakanlığından 657 sayıü kanunun 48. maddesindeki genel niteüklerl taşıyan Si;.asal Bilgiler ve Hukuk Fakültesi meznnlan, Kaymakam olarak yetiştirilmek üzere maiyet memurluğTina alınacaklardır. Yeterlikleri sabit olacak 40 maiyet rnemurunun seçimi için 3 Kasım 1967 cuma günü saat 10 00 da İçişleri Bakanlığında mülâsat yapılacaktır. 29 vaşmı geçirmemlş Istekliler 2 Kasım 1967 günü çalışma saatinüı bitimine kadar nüîus cüzdanı örneği ve bır adet lotografla bizzat veya posta ile Bakanlık, özlük tşlen Genel Müdürlüğiine başvurarak mülâkata glri^ kartı almahdırlar. NOT: Postadaki gecıkrneler müracaatçıya h:ç bir hak vermez. Câa&ın 22878 A. 11870/11099). i (Ba*ın 23139/11101) da kendinden büyük çocuklara karşı bile başarı kazan dığı görülmüjtü. Şimdi dürdüncü smıftaydı, sınıfuı beşinciii olarak da hayll ilerleme gösteriyordu. George başöğretmenin May Gray'le bir şeyler konuştuğunu görünce şaşırarak kalakaldı. Birdenbire öfkeye kapılarak düşündü: Annesi hizmetçisıni okula niye göndermişti acaba? Evde yaptığı bir yaramazlık tan dolayj okulda ceza mı görecekti yoksa Ona sorar sanız son bir iki gündür pek uslu durmuştu. Yalnız. dün gece annesi onu omuzlanndan tutup sarsarak, dayısının kıa Mary Duff'la «pek ileri gitmekle» suçlami{tı. George bu kızı pek seviyordu. Kendisinden çok az küeük bir kızcağızdı. Aberdeen'e misafir olarak gelmİ5. gel'şi oglanın hayatmı inanılmayacak kadar değijtirnüfti. Annesi: «Derslerine çalısmaz oldun» diyordu ama, kendisi onun bunda yanıldığını bîliyordu. Mary'nin onun yanında bulunuşu, arkasmdan koşuşu, kendisine tapınır gibi bakışı oğlana daha çok çalışma gücü vermişti. Kızın elâ gözleri. o parlak lüle lüle siyah saçları üzerine bir jiir yazmayı bile denemi|tL Şimdi, Mary*yi düşünerekten, sınıftaki yerine geç ti, bütün çocuklar gibi o da ayaklanm oynata oynata yoklamayı beklemeye başladı. Adı okunan çocuk, ma kine gibi, «Adsum!» diye karşılık veriyordu. Basöğret men, George'un adma gelince gösterişli bır tavır takınarak durdu. Sonra, çınçın öten bir sesle okudu: « Georgius, Dominus de Byron!» ' George alık alık baktı. Newstead'den sızan haberlere göre, Hınnr Lord, son günlprde agır hastaydt; şimdi, ölmüştü sağlam. Dominus de Byıon Yâni. altıncı Baron Byron, George Gordon. Sınıfı çabucak Söyle bir gözden geçirdi: Çocuklardan kimisi gözlerini ona dikmişler, düşman düşman bakıyorlardı; kimisi derinlere dalmış gibiydi. birıkisi de alayh alaylı £iskos jreçiyorlardı. , Başöğretmen bir daha: «Georgius, Dominus de Byron!» dedi. Ama. George, kaskatı kesilmiş, ağlayacak gibiydi, dilinin ahşık olduğu «Adsum!» sözcüğunü bile fısıldayamadı. Başöğretmen çıktı. George da onun arkasından gitti; peşinden de yalancı kahramanlar ayaklannı sü rüye sürüye geliyorlardı ama. başöğretmenin odasına vannca ieeri yalnız George alındı. O çok kullanılan sopa görünürde yoktu. John Dun babaca gülümsüyordu. masasının üzerinde de içi ufak ufak yuvarlak ku rabiyeler dolu bir tepsiyle iki bardak, bir şije de hiç akla gelir mi? şarap vardı. « Buyrun oturun. Lord Byron.» George adama yüzünden bir şeyler okumak ister fibi baktı. Hayır. gülümseyişinde alaydan hiç bir iz yoktu, sesinde de öyle. Çocuk masanın yanındaki sandalyenin ucuna ilişerek oturunca John Dun ona kurabiye tuttu, bardaklara şarap koydu: Kendisine dolu dolu bir bardak. George'a da yarım bardak. Sonra, bir gazetenin yapraklarım kanştırarak: «Avam Kamarası'nda verilen son söylevi okuyacaktım ama» dedi, «şimdi siz Lordlar Kamarası'yİa ilgilenirsıniz sanınm.» George ona elinden geldiği kadar büyük bir azametle baktı. « Bir gün benim orada verdiğim söylevîeri okuI yacakmnız.» Güzel!» George kurabiyeyi geveledi, şaraptan bir yudnm aldı. Pek tatlıydı, insanın boğazını yakıyordu, ossaat bafına da vurdu. John Dun: «Büyük bir mirasa kondunuz» diyordtı. «Yakında biri bırakacaksınız ki çok yazık. Ben sizin buradan üniversiteye geçtiğinizi goreceğimi umu yordum.» Konuşulacak bir ş«y kalmamış gibi olunca George, kendisine müsaade verilmesini beklemeden, ayağa kalktı. Bajögretmen sandalyesinin arkastnda sakh sopaya elini uzattı, kalduıp havada savurarak vmlattı. *•(Artusı vaı)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear