28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SARtFE DÖRT 28 Ağustos 1967 CTJMHURÎYET TARIH ve HELLENİZM BHflDOLÜ'nıın II Yozan: HALİKARNAS BAL1KÇISI Platon'un devletinde çocukları ailejeri değil, devlet eğitecektir. Bu iyi, zaten modern dün3ada devletjer eğitir. Çocuklara ölümden sonra bir öliim ötesi dünyası olacağım, ve orada suçlularm tanrı tarafmdan cezalandırılacağı öğretilecektir. Bir politik zorunluluk olarak Platon'un yarattığı yalancı ve kutsal tanrının verdiğı cezaların işte bir örneğı: Bu tann insanlan başka başka yaratacaktır. Malum a beş parmak bir olmaz. Tann kimi insanlan altından. kimını tunçtan, ve hattâ kimisini demirden yatatır. Tannmn kâhini olacaktır ki, tanrmın ne istcyip ne istemediğini altından, tunçtan ve demirden olanlara bildirsin. Demirden olan bıri, kendini altın yerine koyup da, durup dururken devleti idareye kalkışınca, kâhin yani bir çeşit papaz kendisinin yok edileceğini bildirir. Böyle katakullilerle toplum devlet bekçilerine boyun eğmek zorunda kalır. Bekçiler kosullara göre katakulhlerini değiştirirler. Adalet ya da «Dıke» Platon' un devletinde. hâkim ve soylu bir sımfın imtiyazlannm beton gibi kaskatı dondurulmasıdır. Böylece gençlik eğitımi koskoca bir hileye dayanıyordu. biricik amacı disiplinli asker yetiştirmekti. Burada gürbüz doğmayan çocuklar, ölmek ya da yaban hayvanlarca parçalanmak üzere dağda bırakıhrdı. Spartaîılar komşulan Messenya'hlan savaşta yenmişler, ve hepsini köle «Helot. yapmışlardı. Helotlar çoğahnca ayaklanmasınlar diye. arada sırada binlercesi öldürülürdü. Şoyle: Helotlara diz çöktüriilür, Spartalı cengâverlçr riizlerini sırtlarına dayar. Sol eileriyle saclannı kavrayarak başlarım arkaya çekerler, sağ elleri}le de çarçabuk boğazlarmı kesip gövdeden ayırır ataTİardı. İşte bu Sparta, Platon'un devletinin örneğidir. Yalnız Platon bu örneği biriki gömlek daha ağartmıştır. Platon'un idealizm felseîe«inden. daha önceleri. pek ayaküstü söz etmiştik. Iki kültür ve uygarlığm (Hellenistan ile Anadolu1) baskahğım belİTtmek için, idealizmden daha etrafh bahsetmek gerektir: Pythagoras önceleri matematikçiydi, hattâ öklit'e mal edilen kitapların ilk altısını. Miletli Thales ile beraber yazdıjı anlaşılmıştır. Sonra mistisizme sapışmın muhtemel nedenlerini daha önce yazmıştık. Anadolu atomistlerinin şeküsiz ve sınırsız baslangıcına karşı Pythagoras, sımrltlığı koydu. Sınırsızlık onca, hiçlik demekti. İlk sımr, noktaydı. Iki smırlılık çizgi, üç sımr düzlera, dört «ınır solid vesaire.. Her şey sınırlı olduğuna göre. doğa stmrlardan ibaretti, yani sayılardan ibaret. Böylece her şeyin ilk rumuzu sayılardır. Aktif erkek sayı, bir idi, pasif dişi sayı iki. Birle iki varsa Platon'un değil Atina kOltürüniindür nin birleşme?i üç ediyordu. Böylece sayının biri beygir, öteki adam vesaire oluyordu. tkinin karesi Adaletti. Kimi Pythagoras'cılar adalet ilk tek saymın karesidir diyorlardı ki. o zatnan adalet dokuz oluyordu. Pythagoras, matematik muadelelerini çöz dükçe birer birer tannları kabulleniyor. Bu hep değişen ve akım (flüks) halinde olan yalanc: madde dünyasmdan soyut rakamları sıyırıp. onlan taa yükseklere, ulvi bir varlığa çıkarcıktan sonra, Sicilyada, bu gerçeji her rasgeldiğinin aklma, bıçak ve ateşle tıkmağa kalkıştığmı daha önce yazmıştık. Efeste, iki yanı liman sulan, Arternls tapınağı (Partenondan dört kec buyuktuı Dünyanın yedi hârikasınm biriydl sayıyorlardı. Bu kanıya göre onların artistik fırlay\şmı dürüst jaymak zorunu vardır. Platon bir artist, ve bir plutokrat idi. Artiştliği ve plutokratlığı, felsefesini doğal olarak biçimledi. Estetikten başka hiçbir ama; gütmeyen tipik bir artist cesaretiyle bireyleri aldatmada tereddüt etmedi. Değişici dünyayı (ki Anadolu uygarlığmın gördüğü dünyadır) bir rüya ve bir serab sandı. Plutokratik bir mükemmeliyet uğrunda başkasınl aldatanlar ilk önce kendilerini aldatırlar. Bu yoldaki çabası yazslarında belirir. Anlatışında kefin değildir, geniş dolamşlarla evire çevire anlatır. DivaloEİarında tutkusuz, serin ve rasyonel değildir. Ama hemen hemen bir peygamberin mistik atesiyle anlatır felsefesini. Sokrates'i tanrısal bir kişi sayıyor, onun, «Erdem Cinine» bayılıyordu. Belki bu cinin gürültülü itişiyle ruh ve gövde ıkiliğini yaTat1ı. Suç varsa Platon'un değîl Atina kültürünündür. Platon'u olduŞu gibi yutrnak için, Avrupâl romantizmle ve Avrupa gelenekleriyle sarhoş olmak jerektir. Platon'un falsefe slslemi Spartalılar Platon, devletine ait du?üneelerinde, hayram olduğu Spartadsn çck esinlendi. Sparta eski çağm koyu bir rtari ve ırlcçı kuruluşuydu. Spartada eğitimin. Platon önce Pythagoras'çı idi, fonra da onurı etkisi aKında kaldı. Pythagoras'ın savılan üstiinp statik ve değişmez bir doktrin ördü. Ve onun üeerine kenrii felsefe sistemini kurdu. Mutlakı ve «degişmez> i yok demek • adalet» ve »bilpi» imkânı yok demekti. Çünkü ancak «deği?mfî> olan bilinebilir ve bilinince çercek olur. Bir şey degişiyorsa bilinemez. Ve değiştikçe meçhul kahr. Onun hakkında bilgi sanılan bilgi yalandır. Yani Anadolunun atomistlerinin gerçek bildikleri yalandı. Cünkü her zaman değişmekte ol?n sey «var» olamaz: «var> değildir, ki gerçek olabilsin. Platon'un bu düşünüşü Pythagoras'mdır. tyon atomiftlerinin değişmeyi realite «aymalarına. ve «put kırıcılığıra» (ikono kla«t'lı£ınal karşı, a nstokratık idarenin, ve toprak ağaiığı muhafazakârlığmın Platonik bir savunuşu idi bu. Özellikle «oluşun» mütetnadi bir «süreç» olduğunu ileri süren Herakleitos'un «Panta Rei> ine karşı. Anadolunun gerçek realizmine karst Hellenıstanın idealizmi (fılozofi anlamda) neydi? gerçek olan her zaman gerçek olacağına göre, gerçek hiç değişmez ve ebedi oluyordu. Platon ve Sokrates'e göre her şeyi ayn ayn görürüz. Ama ayn ayrı gördüğümüz birtakım şeylerin müştereken sahip oldukları bir özelHkleri de vardır. Ayrılıkh nesnelere (partikülye) diyorlardı Hellenistanlılar; bunların ortaklaşa (müşterek) olan niteliklerine de evrensel diyorlardı. Pytha goras, Sokrates, ve Platon, az îarkla böyle düşünüyorlardı. Orneğin ayrı ayrı birçok yuvarlak (aide) vardtr. Hepsinin müşterek yani yuvarlaklıklandır. Kum üzerine elle bir yuvarlak, bir çember çizilebilir. Çizilen daire silinir, bir başka daire çizilir, bir daha, ve bir daha, daha, bir milyon daire çizilir. Kâğıt üzerine pergelle çizilir, şunun bunun üzerine çizilir. Hepsinde müşterek olan toparlaklıklarıdır. Bu daırelerin hiçbiri ebedi değildir, silinir, yırtüır, eninde sonunda yok olur. Ama daire çizilmezden önce, dairenin akılda bir arşitipi, bir daire kavramı vardır. Dühyada ne kadar çember varsa. hepsi silinse de mükemmel daire akıldadtr. özel daireler evrensel daire gibi ölüm süz değildir. Hah işte. Filozof dediğin adam böyle olur, yani bu hayhuylu yalancı dünyadan gözlerini ayırıp, o ebedi çembere diker; çünkü o evrensel çember biricik ve ebedi gerçektir. ARİSTOTELES Platon ve Atina kültürü Bütün bunlar böyle olmakla beraber, Platon dürüst olmamakla suçlanamaz. Platon, Aünanın küi;ur ve uygarlığmın adamıydı. Atinaya göre her şeyde (bu arada felsefe dahil), her yapıtta güzellik aranacaktı. Güzellik yokluğunun bıraktığı boşluğu, ne kadar değerli olursa olsun, hiçbir şey dolduramazdı. Hattâ güzeli doğrudan doğruya gerçek Haftahk bulmacaıun halledilmiş şekli Dıfil Bond mm MOOESTY BLA1SE t i S T A N B UL 0623 Acıhs ve Droftram 0630 Türküler 06 45 Konusma 06.50 Ovun havaları 07.00 Kove haberler 07.05 Melodiler 07.30 Haberler ve hava durumu 07.50 Hafif müzik 08.00 Bu sabah slzinle OB.M Radvo müzik orkestrası 08.40 N. SİDahi"den s a r k ı l a r 09.00 A n n e l e r icin ' 09.10 Taneolar 09.30 M. Akeünden turküler 09 45 Keman soloları 10.00 Müzik Kutusu 10.15 S. Dizer'den sarkılar 1040 Arkası varın 11.00 Ara haberler 11.05 Sabah konseri 11.55 İ. Fevmarı orkertrası 1Î.15 Turküler 12.™ Mevdan faslı 13.00 Haberler. Resmi Gaıet» 13.20 Hatif müzik 13.30 Reklâm DroBramları I4.no R. Ertendon sarkılar , 14.20 N. Kovutürk orkestrası 15.40 15.55 16.00 1S.40 16.55 17.15 17.20 17.50 19.00 19.45 20.00 20.15 20 30 21 00 21.05 21. £5 21.45 22.00 22.4;. 2T00 23.45 24.00 1655 17.00 17.30 1S.00 18.30 19.00 19.30 20.15 21.00 21A5 22 00 2n.no 23 "1 24.no 01.00 1 J 't"> 123456789 istiyen kişl (karma söz). 2 Biı şit mikrop. 7 123436789 düzineden iki eksik sayıda «barıştırıcı» mânasına iki söz. 3 GözlemciliH etme işi, pek tazla bnemi olnuyan lâkırdı. 4 Bazı tarihî şehirlerin etrafını cevıren antika duvarlar. etrala sevgi saçan kişilerin küçük suçlulara gösterdiklerl şefkatlerden, bir sıfat takısı. 5 «Insanların ruhlannm derinliğini aksettiren sırh cam» mânasına iki söz. 6 Büyük ve sert taşın yarısı, bir çeh»ıiediimi. «kU İ T îlehirîerin y«ph^ı hareketiyap» geçenlerda yurdumuzu ziy» ret eden din anırun yarısı. I 8 Kirll şeyleI ri su vasıtası Ij le temizleraeyt» çalışmak. 9 «Biraz hararet emir, bir sayı. ' ' 1 , ! ı 1 Blrtaci Napolyonun doğum yeri olan adanın halkından. 2 «Başka hava araçlarına tnerkez gibi ltullanılan esas tayyare» anlamına İki söz. 3 Asya kıtasının taüyuk körtezlerinden biri, dağlarda dolaşan yabani hayvanlardan. 4 Orta yerde bırakılmış kısım, bugün değil de ertesi gün. 5 Bir şeye alışıp durmadan onu istemek ve almak.. 6 Midesi boş zavallı, bir kadın adı. 7 On iki ayın toplamı. beden terbiyesi işlerinl belirten dört harfli bir sözün iki harü, nota. 8 Istırap ve üzüntü, tertemız ve saf. 9 Caka, toprak rengınde olan. YUKARIDAN 1 Kendisini bir çevrenin efesi sayarak lsahramanlık taslamaic Garth u.zo A. Gürses'den sarkılar Konser saali Tıffany Jones Asık Daimi'den türküler Ara haberler Okul radvosu Cocuk bahcesi Her ülkeden bir demet Ara haberleri Karma fasıl tODİulufu Reklâm Droeramları Haberler vr hava durumı Hafif müzik A. Sezeinden türküler Y Öerenlm Gencliti Koncerto saati 24 SaMin olavları Ekonomi Dünvamız Erkekler korosu Anılarla Atatürk Reklâm Droeramları Haberler ve hava durumu Büvük berteciler Hafif müzik Kaoanıs tSTANBtX İL RADYOSU Acılıs ve ororram Slzin icin Kücük konser İvi Aksamlar Senfonik müzilt Türkiveve hos sreldiniz Aksam konseri Beraber sccelim Rüzeânn setirdisrt ezeıler Fransı^ca sarkılar Gece k o n s e r i Caz müziei Italva eeceleri Gece v a r ı s l icin P r o ç r a m ve kaDSMI ; ; ' ' ı Evvelki günkü bulmacatun halledilmiş şekli NASIL HALX.EDil.ECKK Yukarırtakı rakamlı hulmarade » dece 4 taoe unahtar (ipucu) ve S umr «onııc vardıı Bc>s kalan 12 kaıenin içine I deo 9 a kadar uvgun hireı rakam kovarak «e r°P* tama. çaıpraa çıkartma. bölme i$are(terinc riikkal erterek «oldan saga ve vukarıdaD aşağıya hulnıatad» gnstcrileo «muclan hulunus. Biraz vaktinızi alır ama, bog vaktinizi taoşça geçırmij olursunus. ı ı ' i İ i ALNIMDAKI BIÇHK YHRASI 2 Yozan BURHAN Kâzım, dudaklannı yakan cıgaravı yere tükürdü. Karçılara bır daha bakıp, •Geyikli Aile Bahçesi»ne doğru yürüdü. Nuri amca, fazla oy»lanma, demişti. Kahvenin bahçesine girerken Remzi'yi gördü; üç arkadaşı daha vardı, yanında. Kâzım'a sırıttılar. Remzi, babacan babacan güldü: At şu sargüarı be... amma da uzattın. Hekim bir kaç pansuman daha ister dedi. Boşver sen hekime .. Sonra, gevrek gevrek güldu; Sen hekim sözü dinle kuzu kuzu, Biz karşıya geçiyoruz bu aece. Kâzım bir yutkundu. Ne diyeceğıni kestirememişti. Remzı. kelimelere basa basa konustu: Karşıda sabahtayacağız, bu gece. Kâzım, cevap vermedi. Kahve ocağına yüTÜdÜ. 1 • 1 AN K AR\ Acılts v e Drosram Çıkan kısmın özeti Sıcak yaz günlerinde, Haliç sokaklarının insanlan biraz serinlemek için N'uri amca'nın «Geyikli aile bahçe»sine koşarlardı. Bahçenin kahve ocağında Kâzım bem müşterilerin istedikleri çay ve kahveleri yetiştirmeye çalışıyor hern de terden alnınd» yapış yapış olmuş sarçı bezini düzeltiyordu. Çofc hüçükken babası 61müş, anası da başka kocaya varmıştı. Nuri amc» yanına alraış ona hem babahk hem afabeylik yapıyordu. Sıcaktan çok bunaldığı için Nuri amcanın kendi.sine verdiği izni duyunca sevinçle ocaktan çıktı ve parka doğru yürüdii, karşı kıyılar ışıl ışıldı. Aklına o akşam gelmişti. Arkadaşı Remzi ve tbrahkme Çiçek pasajında Kiiçlükle bir yer bulmuşlar. buzlu biralannı içmeye başlamışlarrlı. Fakat arkasındaki Hismeden elindeki bira bardağı düşüvermiş, gömleğî sırsıklam olmuştu. triyarv bir adam yüzünü göremediji bir kadıtıa ağızdolusu küfrediyordu... Patlak gözlü. koca burunlu henf. Kâzım'ı görünce, büsbütün öfkelenmiş: «Ulan sana ne oluyor, muhallebici çocuğu'.» diye bağırmıştı. Kâzım. körpecik ömrünün en ağır kötülemesi saydığı: «Muhallebici çocuğu!» sözlerini duyunca, önce bir duraklanuş, çevresine bakınmıştı. Fakat herif: «Ne bakıyorsun aval aval... sana söylüyorum!» deyince yumruğu sailamıçtı, furatının ortasına. O anda havada bir parıltl olmuş, kadın çığlığı basmış, ortahk karışnermişti. Iriyarı herifin etraiını sarmı^lardı. Kalabalık sesler: «Delikanlı yaralanmış!» diyordu; elini alnına gbtürünce avucu kan içinde kalrnıştı. Sonıası önemii değil. Yara da önemli değildi. Birkaç pansumanla kapanır demişti, hekim; sonra, gülerek: «Ol?a olsa, bir bıçak yarası kalır» diye eklemişti. Kâzım, bu sözlere biraz da sevinmişti. Pansuman bitip de şu sargıdan bir kurtulsaydı. Hekimin dediği doğru rıkarsa, semt delikanlıları arasmda adı duyulacaktı. O güne değin Kâzım'ı hiç önemsememiştiler. Amcayla halası pek hissettirmernişlerdi amma, o yine de acınmalı bir sevgiyle yetislirıldiğini sezerdi. Çocukluktan delikanlılığa geçtiğinde iyice gelişmemiş, biraz çelimsiz kalmıştı. Semt kızlarının gözleri, gür kara bıyıkli, geniz omuzlu delikanlılardaydı. Dal gibi Kâzım'a bakan yoktu. Ne var ki. şu yumruklu bıçakh kavgadan sonra delikanhlar ona biraz yakınlık göstermeğe başlamış, kızların bakışları değişivermişü. MalkOÇOğlU j konu ve resitn: AYHAN BAŞOGLU m wuA BEYAZGUL 065 07. D0 07.05 07.SC 07.15 03.10 0S40 09.00 O9.?.0 09.35 ı' 09.40 10.00 10.40 ' 10.55 11.15 1130 1 I2.no I 12 15 J 12.31 13 00 1320 1.1.S0 14.00 14.15 1435 14 55 1500 , ' 15.15 K,.45 15.55 16.10 16.30 16.55 17.00 , 17"0 , 17 30 ' 19 00 ' 19.'5 ı 20.00 \ 2020 ; 2040 ! 20.55 21.00 21.03 • 22 n= 22 25 22 45 2" 00 2345 16.5.. 11 00 17.,'iO 18 00 20 r>0 20*>n 21 00 Kbve haberler ,ı Sarkılar. Haberler ve hava durumu Sabah muziği Her telden / Türküler eecidi Kisi ve cevresi Sabah konseri Kısa haberler Arkası varın Okul radvosu Sarkılar Melodiden melodive Cocuk bahcesi Konser saati Y. Cınardan turküleı Kıbrıs saaii Beraber ve îolo sarküar Haberler. Resmi Gazete Reklâm oroeramlan Cocuk bahcesi M. Erses'den sarkılar Bueün icin sectik'erimiz Kısa haberler X. Camlıdae'dan türküler Kcnser saati Plâklar arasmda Âsık Daimi'den türküler G. Göksel'den sarkılar Cesiüi müzik Kısa haberler Vurttp.n seslpr Köv odası Reklâm Droeramlan Haberler ve hava dııramu Ü. Yürükoclu'dan türkü'.er Birlikte düsünelim E. Savın'dan sarkılar Kücük konser Uvkudan önce 24 Saatin olavları Mikrofor.da tivatro TBMM saat: A. Senozan'dan sarkı'ar Haberler ve hava durumu Ocer» albümünden Cecf v a r ı s ı n a doftru Ceçitll müzik 1 Nuri amca, konuşulanlan duymuş gibi giilümsüyordu. Basık tavanlı yerin dış kapısmda «Gü! ban» jrazıh sarı bir fener salanıyor. Yarı aralık giriş yerinden sokağın gurültüsü duyuJuyor. Bir sarhoş şarkl söylüyor, dar yan sokakta karşılaşnıış iki otomobilin şoförü durmamacasına korna çalıyor. Tezgâhm arkasında duran san saçlı kadın pikaba yeni bir plâk koyuyor. Basık tavanh, daracık Gül bar. salonundaki masaların çoğu boş. Tezgâh başında durmuş iki kişi, sarı saçlı kadına takılıyor. Kadın dişlerini göstererek yapmacıkh yapmacık;ı gülüyor. Kapıya yakuı masada iki kişi usul sesle konusuyor. Soldaki bir masada "îekbaşına bir kadın, dalgın dalgın kapıyı gözlüyor. Soldaki masada fekbaşına oturmuş kadm. sigara üstüne sigara içiyor. Arada bir elaynasını çantasmdaa alıp saçlarını düzeltiyor. Tezgâhın arkasındaki san saçlı kadm: «Ne daigmhk Zehra!» diye bir ara lâf atı« yor. Amma. beriki duyrnamazlıktan geliyor. Belki d« gerçekten duymadı. Zehra gerçekten duymadı; kafasımn içi karmakarışık. Cstünde müthiş bir bezginlik var. Sokağa zorla çıktı, bu gece. Bütün gün uyudu. Gözlerini açtığında oda iyice ksranlıktı. Çabucak giyinip sokağa çüomçtt. Dar yan sokaklarda ayaklarım sürükliyerek, vurümüştü. Gelip geçenlerin tuhaf bakışlannı görmezlikten gelmiş. yazlık Hülya Saz Bahçesi'nin kapısında bir an durmuş. bol ışıktan ürkmüş gibi gözlerini uyu^ turmuştu. Leman ablanın çatallaşmış paslı sesini tara o anda duymuştu. Leman abla: Kız, geç kalmışsın!» diye takılmıştı. Zehra. Leman ablayla ayaküstü konuşup anayola doğru yürümüş. sonra yan sokaklardan en fcaranlığma sapmış. Gül Bar'ın karanlık kapıEindan girmişti. Girerken kol saatine bir göz atmıştı. (Arkası vsr) n 24 CiO Kanaıııf is.~n ıp no , 22 no 23.00 23.30 24.00 01.00 Acılıs ve orosram Sev:len melodiler Senfonik müzik Hafiî melodiler Aksam konseri A. H:)l Orkestraü Kücük konser Avruoa'da biı eeıi Batıva bakif Gece konseri Dünvamn dbrt bucaSındarı Gece varısına doîrru Gece ve mü«k PToeTam ve kaoams > «NKARA U. RADYOSU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear