26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE tKf \ 21 Nlsan 1967 CUMHURtTFl! Devlelin degil, rejimin I şekli değişiyor Köy Enstitttlerinin •v.: :::: !••« • ••I Prof. Bahri SAVCI Memleketimizde aşın cereyanlar vardır. Bunlar durdurulmalıdır. Çünkti: 0 Bu ajırı cereyanlar, devlet düzenine karşıdır. Oysa ki, devletln düzenine karsı olanlar müsamaha görmemelidir. Binaenaleyh, devlet düzenine karsı olanlara müsamaha dı;ı tedbirler gerekir. 0 Gene, memleketimizde milletin huzurundan hoşlanmayanlar vardır. Nifak, düşmanhk, huzursuzInk, kargaşalık yaratmak, istenilmektedlr. Binaen•leyh, huzurun. sükunun bozulmaması istikametüide tedbirler gerekir. % Milletin huztırundan hoşlanmayanların huzur ve sükun boıucu faaliyetleri; Türk Devletinin seklinin değişmesine, Devlctin bekasının tehdit altına girmesine. milletin bölünmesine yol açacak istldattadır. Binaenaleyh, Türk Devletinin şcklinin değismesine musaade teşkll eden faalryetlere (hürriyetlere) son verici tedbirler gerekir. # Çiinkü, Türk Devletinin şeklinin değişmesine, bekasının tehdit edilmesine, milletin bölünmesine varacak faaliyetler gerçekte hürriyet olarak nitelenemez. Bunun Için, istediğini yapma hürriyetinin, komünizm propagandasma kadar, milletin bölünmesine kadar, vatandaş huzurnnun bozulmasına kadar gitmesini ve bu suretle öteki hürriyetlerln boğulma«nı önleyici tedbirler gerekir; Komünizm propagandasını önleyici tedbirler gerekir. # Anayasa, sınıf kavgasıni yasaklamıştır. Oysa ki, memleketimizde, bir suııf kavgası tartışması, Marxist ölçülerin ilerisinde yapılmaktadır. Binaenaleyh sınıf kavgası tartısmalannın yapılraasuu önleyici tedbirler gerekir. B kan demecl. ilginçtir. Bu demeç, gene rejun konusunda, ana bakımdan su nnsurlardan kuruludur: asbakanıraızın 31 marf tarüıll gazetelerde çı ettigl bfitfin dflsflneeleri, duTsubuı, davranıalan, tutumlan, kurumlan, hürriyet «çısından mesru ve geçerll tayar. Q B u rejün, sosyal hayat prensipl bakımından, bir koruma ve korkusuz yaşatma rejimidir. Çünkü: Bu rejim, kişlvi, aileyi, meslek mensubunu, üreticiyi, tüketiciyi; burjuva heveslisi, feodalite toprak ağalıgı üe tefecilik ağalığı zümrelerinin çıkarlannın at oynattığı bir iktLsadi ve sosyal ortamdaki çirkin, insanlığa sığmaz ilişkiler içinde " H i " " kaderine bırakmamak prensipidir. Tersine de, kişiyi, aile içinde ailenin öteki üyelerinin ve aOeyle birlikte öteki ailelerin sosyal ve ekonomk sömürmesine karşı koruma prensipidir. Keza, meslek mensubunun da, meslek içindeki öteki isdaşlaruun, kalfasının, patronunun, öteki meslek gruplannın sömürmesine karşı koruma prensipidir. Üretiminin tam karşılığını, piyasa oyunlanna kurban olmadan toplumsal düzenin koruması ile elde etmesi rejimidir. Tüketiciyi de hangi mütevazi üretim kategorisinde olursa olsun, sosyalman ve ekonomikman peşin bir de> fersizliğe, imkânsızhfa kurban etmeden insansal bir yaşama düzeyinin bütün imkânlanndan (sağlık • besin • bannım eğitirn • dinlenme • hayatı tatma ve hayattan zevk alma imkânJanndan) çafdaş ölçülerde yararlandırma prensipidir. Nihayet bu rejim, yurttasın, ileri sürdüğü düşüncelerinden, bunlan ber türtii yolla deyimlemesinden ötürii bir «mücazaU ile karşılaşmayı akla getiren siyasal korkulardan; çalışma niyeti ve gücü gösterdiği halde ekmek elde edememe veya ekmeğini kaybetme ihtimali Ue karşı karşıya bırakan iktisadî korkulardan; herhangi bir aile ve sınıf içinde kalması dolayısiyle öteki aile ve sınıfların esiri olmaktan koruyan, insani bir korkusuzluk dünyasmda yaşatma rejimidir. QBu rejim, siyasal hukuksal örgüt baJumıns:: dan da, psrlamanter demokrasi ve hukuk devleU kurumlarmın işlemesi rejimidir. Çünkü: Bu rejim «iktidar» ı. meseleler hakkında tam aydınlanmış, tam bilince varmış halk sınıflannın yarışmasından ve dengesinden çıkaran rejimdir. Bu iktidan, siyasal hürriyetler yoluyla, hem organize muhalefetlerce, hetn serbest fikir mihrakları yolu ile sürekli denetleme rejimidir. İktidan sınırlamaya ve gerektiğinde düşürmeye azimli her türlü kamu oyu hareketlerini her tür> lü siyasal hürriyetler yolu ile yaratma, yaşatma, etkili kılma rejimidir. Meclis • hükümet iUşkilerinin tam bir açıklık içinde kurulduğu rejimdir. Bir kelime ile bu rejim; insani, aileyi, meslek grupunu, üreticiyi, tüketiciyi, en kötü bölgede bile oturanı, korknsuzluğa kavuşturucu, hürriyetleri lçinde ekmeği ile, sağbgı ile, eğitimi ile birlikte koruyan hukuk kurumlarının işlediği bir örgütleme rejimidir. nönü'nün dediği gibi, «tlkSgretim dfivası, insan olmak, millet olmak dâvasıdır.» Ne var ki Turk kbylüsünün derdi sa dece okuyup yazmakla, ilk' öğretim gbrmekle bitmiyor. Köy Kns titülerinin yeniden kurulmasını evvelki yıl Halk Partili bir Bakana telkine çalışırken bana: «Hocam, Köy Enstitülerinin yerini Kby öğretmen Okuüan pekâla dolduruyor. Mesele ^alkı okutmak değil mi» cevabım vermiştı. Bu zat Türkiye'de köy realitesini ve Enstitunün bu gerçekler içindeki yerini bilmivordu. Köy Enıtitülerinin amacı, felsefesi yalnız mekanik olarak okuyup yazma öğretmek değil, kö yün ve köylünun ruhuna ışieye rek onu kafaca aydınlığa kavuşturmak. onu yalmz âhireti düşü nen ümmetçi ruhtan ayırıp kafaca millet haline getirmek; ona etrafı ile ilgilenmeyi, tabiatı, ağacı sevmesini öğretmek ve böylece vatan sevgisini aşılamak; koylü kadını köle durumundan kurtarıp ona kişiliğini öğretmek; bütün bunların yanında arabasına tekerlek yapıp takmasım, bir evi çatılandırması nı, baait ihtiyaçlan karşılayacak derecede marangozluk, işlerini ve sağhk kurallarını, kadın ve kızlara kendileri için dikiş, nakıs, örgü, ve çocuk bakımı işlerini öğretmek; kısacası Türk köy lüsünü ilkel bir ziraatçi toplulu ğu halinden kurtarıp. tarımın va nında maddl ve manevi başka ihtiyaçlarım karşılayacak hale getirmek ve öte dünyanın mamur olabilmesı için, önce bu dün yayı mamur yapmak ve hayatı sevmek gerektiğini ona oğretmek idi. ::: İ • ••< Başbakana göre "t şte böylece Başbakana göıt, Türkiyede, nor•" mal genişliğindeki Anayasalı hürriyetler •Inmsuz sonuçlar vermektedir; sınıf kavgası tartışmau altında komünizm propagandasına; bu yol ile hürrlyetlerin boğularak, Türk Devletinin şeklinin değişmesine yol açmaktadır. Binaenaleyh, Türk Devletinin bekasmı şimdiki şekll içinde ttıtmak için, Anayasanm verdiği Anayasal hürriyetleri kısmaya değinen tedbirlere gitraek gerekir. Menderes, pek muhtasar olduğu için, yeteri kadar acık olmadıjh için. kendi pek yctersiz idrâki ile 1J24 Anayasasuıın özüne, niteliğine, anlamına erememiştl. Bu onu Anayasa «hani<liği> dururauna kadar düşürmüştü. Ama, şimdiki Anayasamız, kendini oldukça bol malzeme Ue açıklamaktadır. 3unlann içinde, Anayasada var olmıyan bahanelerle, sübjektif düşüncelerle, sınıfsal römresel kisisel çıkarlann gerekli kıldıfi düzen açılanndan ileri sfirülen tehlike Ihtimalleri fle bizzat Anayasalı hürriyetleri kısmaya cevaz verecek bir hüküm ve felsefe yoktar. "Wjr Urriyetler ve devletln şekli ve düzenl Uz»•* *• rindeki Anayasa gerçeği şu noktada toplanmaktadır: Türkleri birbirine bağlıyan sosyal paktları olan Anayasalarında mülkiyet • miras teşebbüs çok partili dönemli genel seçim siyasal hürriyetler lâiklik gibi bazı «mahfuz kurumlar» vardır. Bunların belli bir sınıf zümre • çıkar grupu yaranna kuvvet yolu ile özlerinde sınırlanması ve tahribi hareketleri, teşebbüsleri yasaktır. Bunun ötesinde insansal zekânın, düşüncenin, duygunun yoksur, ürünleri ile, Türkiyedeki bütün insanlann, aflelerin. sınıflann, zümrelerin temasa geçmelerl ve bnnlann kendi durumlannı geliştinne konusunda kullanmalan sonuna kadar açıktır. tşte ba noktayı anlamamış olan, Anayasamm kavramamıştır. Ya da Anayasal hürriyetleri, simdiki statükovu kornmak için işletmeme politikasını Memek için Anayasamızı, bilerek, bilinçle saptırmaktadır. Niçin böyle olmalı? ürk köyünde ve Köy Enstitüleri öğretiminde metod ve felsefe niçin böyle olmalı idi?. Çünkü Atatürk devrimlerinin ve ozellikle lâiklik ilkesinin, mez hep kavgalarındaki mânasızlığm her köylünun kafasına yerleşebilmesj ^ve Xürk zekâsiaa, Türk istıcfa<!ina'r"*eğifim ve * oğretımde fırsat eşatliğınıa tagianmaıı için, yukarıdan aşağıya, yani aydından, cahil kitleye yapılacak vaız, nasihat ve öğretimin yeterli olmadığı gorülmüş, bunun ancak, köyün kendi elemanlarının, koy luyü fikren harekete geçirecek; ona bılımde, düşüncede, sanatta öncülük edecek hâle gelmesi ile mümkün olabileceği anlaşılmış . tı. Açıkçası kaleyi içinden fethedip aydınlatmak gerekiyordu. Bazan bir çıbanı tedavi için o çıbandan alınan bakteriler faydalı hale getırilerek tekrar vucuda aşılamr ve çıban iyi olur. Buna hekimlik dılinde autovaccınatıon (yanı kendınden aşılama) denilır. İşte Köy Bnstitüleri, koylerimızde yüzyıllardan beri ıyı ol ' mayan cehalet ve karanlık çıba | nını, o çevrelerden almıp oku j tulan aydın kafah köy çocukla ! rı vasıtasıyle kökunden kazımak volunda idiler. Ne çare ki geçea yazılarda bahsettığim unsurlar buna meydan bırakmadılar. Mılletçe çağdaş uygarlık düzeyıne ancak böyle bir taban» basmak, böyle bir temele dayanmak suretiyle çıkabilirdik. Bunu bu hal ka çok gördüler. Sapma ıstidatlan EJİMİMİZDE BELİREN SAPMA İSTIDATLARI: Oysa ki R nin DemireliyleA.P. İLEbu karakteristikte, A.P. birlikte yogunlaşan bir sap• ••I • •• • •• «•• • •• •••( • ••I I r ma istidadı belinniştir: % Hürriyet yelpaaesinde fcısmalar yapm* istldadı belirmiştir. Yukarıda söylediğimiz gerekçelere dayanarak, düşünceyi ve duşöndüklcrini ber yol ile deyimlemeyi önliyerek bilimi ve gerçegi ve kendi sosyal niteliğinin mahiyetinin gereklerini elde etmeyi isteme yolları kapatılarak, Türkiye, bir hflrriyetsizlik rejimine itilmektedir. d Sosyal hayat prensipinde karartılar başlamıştır. Turkiye, siyasal dengeyi ve demokrasiyi, bilîncine ermiş sınıfların sınıfsal isteklerini anayasa içi munasebesinden başka yerde bulamıyacak iken, Demirel A.P. si, siyasal mekanizmayı kendi zümresinin efemenligi aracı olarak kullanma yoluna sapma istidadı içindedir. Bu, kişiyi • aileyi • meslek mensubunu üreticiyi tüketiciyi o zümrenin dışındakiler için zayıf olan bir iktisadî ve sos•my n saptırmanuı, kendine özgü bir tarihsel so yal ortamdan çirkin ve insanlıga sığmaz bir ka** rumluluğu, ağulığı olacaktır. Bundan, aşın ranbğa bırakmak olur. cereyanlan önlemek, millet buzurunu sağlamak, O Siyasal ve hukuksal örgütün işlemesinde devletin seklini defiştirerek devlctin bekasının aykırılıklar olmaktadır: Demirel A.P. si; «iktidar» ı, tehlikeye sokulmasını durdurmak gibi yukanda meselelerin bilincine varmış halk yığınlarının den•övlediğimiz gerekçeler ile kurtulunamaz. gesinden çıkarma yolunu bırakıp, Türkiyede ba Çünkü bu gerekler, ynkanda saydığımız man yolun açma istidadı olan seçim sistemimizi gölgeleme yolunu tutmaktadır. fuz kurumların kuvvet yolu ile özlerinde sınırlanŞimdiki sistem Ue, Parlâmcntonun Türkiyenin masını ve tahribini önlemenin ve bunun ötesinde tam bir portresi olma ihtimali vardır. Fakat o, insansal zekânın, düşünce ve duygunun bütün ütünleri ile temasa geçme hürriyetlerimizin sağlan bundan korkarak Parlâmentoyu, kendi dayandığı masının gerekçeleri değfldir. Bu gerekçeler, ancak, zümrenin siyasal yansıması haline sokarak, siyasiyasal mekanizmayı Türkiyenin Oğuzlardan, Sel sal ve hukuksal örgütlenmemize aykırılığa düşçuklardan, Osmarüılardanberi sürüp gelen bir ge müştür. m~ unun ötesinde, rejimünizin plüralist iç yapı Iişme sonunda kurulmuş bazı imtiyazlı sınıfları" * gereğini, kendi partisi içinde bile gölgelenın, zümrelerinin tekelinde tntmanın gerekçelendir. Bu yüzden geçerli, mesru gerekçeler değildir. mektedir. Kendi partisi içinde bUe nüanslı fikirlerin varlığına tahammtil edememektedir. Kendi Anayasanm uygulanmasımn değil, saptırılmasının partisi içindeki türlü organlara ve öteki anayasal gerekçeleri olacaktır tarihte... organlara danışmaya tenezzül etmemektedir. Yeni Evet, Başbakanın gösterdift siyasal davranış kabinesini, bir gece karanlığı içindeki çalışması İle böyle bir saptırma yoluna girilmektedir. Bu sapUe tek başına kurmuştur: Ne danışma, ne müzatırraa, Başbakanın adını ettiği «Devletin şeklini kere, ne prensip mutabakatları aramaya lüzum değiştirme» ye vannıyor. Fakat, anayasal rejimin görmeden... seklini değiştirmeye varacaktır. İşte bu davranışı bfle siyasal ve hukuksal geBunu kavramak için rejimünizin karakteristiği rekleri ihmal ederek kurmaya başladıği Başbakanve bunda A.P. ile beliren sapma istidatlarını söyle lık hâkimlyetini nerelere kadar götürmeye istidatlı özetlemek gerekir: EJİMIMIZİN NOBMAL ANAYASAL KARAK olduğunu gösterir. TERİSTİĞt: Rejimimizin bu karakteristigini üç noktada toplamak mümkündür: n için diyoruz ki; Sayın Başbakan emin U B u rejim, siyasal hayat prensıpi bakımın)İ5un: Devletin şeklini değiştirmeye kimsenuı dan, geniş bir hürriyet yelpazesi rejimidir. niyeti yoktur. Fakat gidişe bakıhrsa, kendileri, kaÇünkü: Yukanda söylediğimiz bazı kummlarakteristliğini yukarıda gösterdiğimiz siyasal renn kuv\et yolu ile özlerinde sınırlanması, tahribi mahfuz kalmakla beraber: insansal zekânın, düşün jimimizi gene yukarıda gösterdiğimiz istidatlar cenin, dujgunun hayat biçiminin bulduğu, düşün yolu ile değiştirme tutumu içindedir. Türkiye için asıl kaygı buradadır. dügü, birbiri karşısında altcrnatLf olarak kabul Babalar baylaz çocuklarını döverken, çoÇu zaman : ülan, berber çırağı mı olacaksın, kömürcü yamağı mı kerata! diye horlarlar. Bizzat kendisi kömürcü, berber, kasap, bakkal, soför, manav olan vatandaslarımızm çocuklannı böyleee aıarlamaları elbette mümkün değildir. Ama bu vatandaşlar da içten içe oğullarının kendilerine benzemesini istemezler. Manavın, sütçünün, balıkçınm, kahvecinin, kasabın, komttrcünün soförün ve genellikle bunlara benzer isler yapan vatandaşların çoğunlukla küçük görülmesi nedendir? Geçenlerde bır gazetenin okuyucu mektupları kösesinde bir soför : Vatandaşlardan rica ederiz, bıze şoför efendi demesinler bakkala «bakkal efendi. ve kasaba «kasap efendi» mi dıyorlar? diye yazıyordu. Geçmişten bugiine varan yanlış kültür mirası bazı işleri kflçfik, hakir, asağılık görür. Bir çöpçü, bir çırak, bir kapıc», bir hademe, kendini adam belliyen bazı kisiler tarafından ınsandan mabByleee ordunun iılfthı lüzumun yordu. Ordu yoktu; hiçblr şey dnt sayılmaz. Herifçioğln biraz oknmuştnr, az buçok mevkı sahıdan doğmuştu. O devirlerde ce yoktu. Fakat Türk halkının «sibidir diye kapıcıvı, odacıyı, hademeyi, soförü kendinden aşağı göhalet alabildiğine koyu idi. Ay nesinde gizli» mezıyetler vardı. rür. Eger toplumda bir firsat esitligi olsaydı, ve yoksul vatandaşrıca büyük yenilgiler sonunda Atatürk bunu harp meydanların nefsimize inanımızı yitirmiştik. da görmüştü. Bu sebeple halkın Unn çocuklan okula gitmek konusunda aynı imkânlara sahıp buBunu yitirdikçe din taasubu bü içine gırdı. Onun önderlığinde lnnsalardı, bugün kaç odacı umum müdür, kaç umum mudür de tün yurtta alabildiğine genisle halk ayaklandı. Düşroanlar yurtodacı olacaktı? îsin bn yanını düşünmek çoğu kişinin hoşuna gitmiş bulunuyordu. mez. tan kovuldu. Ve Cumhuriyet doğ Halk, yoksulluğun, yenilgiledu. Vatan kurtulmuştu. Şimdi Esnaf diye adlandırdığıran vatandaslanmıza bir ayn husnmet rin, yakınlannı harp meydanla halkı sömürüden ve cehaietten beslemek de Türkiyede bazı kişilerin dar düsüncesinden doğmuşrında kaybetmenin tesellisini mis kurtarmak lâzımdı. tşte Köy Ens tur. Çogu zaman gider manavdan bir kilo elma alır, eve gelınee tik duygularda arıyor, mucize titüleri bunun için kurulmuştu. içinde birkaç tanesinin çürük oldngunu görür : ler bekliyordu. Yenilgilerin se Onlann kapatılması, bence da Namussuz manav, attı kazığı!. diye düsünürüz. bepleri ilmi ve rasyonel bir şe mat Ferid'ın bu vatana olan Bakkalm terazisinde hile yaptığını, kasabın el çabuklngunda kilde araştınlmıyordu. Bızim ı ıhanetinden farksızdır. usta olduğunu, soförün fazla para istediğini eazeteler gün geçmez çın bir felâket yüzyılı olan 1 8 ki yazmasınlar.. Esnafın oyunları karikatürlerin, yazılann, fıkraınci Yüzyıl sonlarına doğru orlann konusu olur. Türkiyede gazete okuyucusu çoğunlukla memur dulanmız Ruslaria harbederken takımıdır: memur takımının esnaftan canı yanmıstır; alır kalemi Padişah ve Halıfe Birinci Abdül eline sikâyet eder. Bn şikâyetler büyür, büyür, bir esnaf efsanesi hamit Peygamber postu üzerinöy Enstitüleri halkın ıçınden yaratır insanlann kafasında de bütün vakitlerini ordularımıve halktan yukanya doğru Hiç kimse bakkahn sattığı pirincin nereden geldiğinl araştırzın başarısı için dua ile geçıriçıkan ilk Türk kültür ve eği maz, çeltikçi milyonerlerin tefecilik oyunlarını araştırmaz.. Türyordu. Çok hamiyetli ve vatantim çabası ve teşebbüsü idi. O kiyedeki et ve balık afalannın büyük çaptaki dalaverelerini gazesever bir Padişah olan bu zât özı nu yıktık. Neden? Bu Enstıtüle teier yazmaz.. Meyvacıhk ve sebzecilik üstüne dönen büyük dükalesinin Ruslar'ın eline geçtiği haberıni alınca üzüntüden öldü; re komünistler kolay sızıyorlarmenleri, Hal denifen kurumun geçmisinl ve geleceğini, aracılık ve duaları tutmamış, beklediği mu mış. Memlekette Komünitt ıhtitefecilik nizamlannı kimse kanstırmaz.. lâlinin yuvalannı hazırlıyorlarcize gerçekleşmemişti. Artık muVe sonra bayat pahalılığından doğan husumet esnafın nrtma cizeler devrinin kapandığı lüşü mış. Onun için sistem değiştırilyüklenir : nülemiyordu. Devleti yöneten miş. Namussuz esnaf halka kazık atıyor.. denlr. ler alabildiğine cahildi. En ilkel Böyle bir mantığa insan ancak Esnaf deditin bançi düzenin içinde ovuncaktır? Çürük elmalapolitik bilgiler söyle dursun, öte güler. Devletin zabıtası, adhyeki bilgilerden de yoksundu. He si, denetleme örgütleri var. Bun n manava sandıkla kim getiriyor? tstanbulun, İzmirin et, süt, terevafı, pirinç piyasasına kaç kişi hâkimdir? Baük sğa'.an hangi yeti Vükelâ (yani Bakanlar Ku ların vazifesi nedir? Enstitulere dolaplan çeviriyor? rulu) Rus Baltık donanmasmın belki de Komünist ıızması olVatandaş bunlan bilmez de bir klloluk alışveristekl beson knbirdenbire nasıl olup da Ak muştur. Komünist veya faşist rnşluk teferruat üzerine abkâm çıkarır. deniz'de, Ege Denizinde peyda hele mukaddesatçı ideolojiler ne Deveyi hamuduvla soyanlar, Türkiye piyasasını ellerlnde tuoluverdiğine bir türlü akıl er relere kadar sızmıyorlar ki! Köy tanlar, elli milyonlok, yüz milyonluk kazığı bir çırpıda halka atandirememiş, saşırıp kalmıştı. Bu Enstitülerine böyle kişiler sızmıs lar halkın gözünden uzaktırlar» donanmanın Manş Denizi ve At diye hepsinin birden sistemini de lantik yolu ile Cebelutarık Bo ğiştirip onları kupkuru ve medBizim halkımıza bir sualimiz olacaktır : ğazından geçip Akdeniz'e gele rese benzeri nakilcı öğretim mü Niçin falanca beyefendinin cüzdanı pek şlskin, bankadaki bileceği kimsenin aklına gelme esseseleri haline koyrnak; plâjhesabı pek kabank diye tüccarı muteberan sayılıyor da, köşedeki mişti. Çünkü onlar bugun her manav, ya da kasap küçük görülüyor? da adam boğuldu diye sahili mo ilkokul mezununun bildiği en ba lozla doldurmağa veya bir diş Gerçekte esnafla halk arasında nyusmıyacak bir çelişme mevsit Coğrafya bilgisinden dahi çürüdü diye öteki bütün dışleri cut değildir. tleri bir toplumda esnaf elbette yerini büyük maSazayoksundu. Oysa kı, o devirden lara bırakacak, ve vatandaş, üretici. yapıcı, yaratıcı islere yönelebırkaç yüzyıl önce Türk Deniz çektirmeğe benzer. Maalesef 20 inci Yüzyıl Türkiye'sinde bu cektir. Ne var ki, şu içinde yasadısımız düzende esnaf Türkiyenin cıleri Cebelutarık boğazından çı piyasasına hâkim bir küçük azınlığın elindedir. Ne pirincin fivakıp Büyük Bntanya'ya hatta Is mantık işlemiştir. tını çıkarıp indirmek esnafın elindedir, ne etin, ne elmanın, ne dolanda adasına ve Amerikaya kamatesin.. Suvun basında bulunan para derebeyleri idare ederler dar uzanmışlardı. Meşhur Piri o işleri.. Halk o para derebeylerini tanımadığı için bakkala gidip Reis'in haritası bunu ispatlıyorde fiyatları artmış görünce : du. Demek ki. o devirdeki başarıların mucizesi dua veya afsun Bu ne kepazeliktir.. diye esnafa kızar. ir söz vardır: «Türk gibi başdeğil, müspet bilimdi. Esnafın içinde namussuzn yok mudur? Elbette vardır; memuIarnalı. tngiliz gibi bitirraeli» run ve işçinin içinde olduğu gibi vardır. Herkesin hile yaptığı bir derler. Bunda Türkün hamlepiyasada ahlâklı olmak yolunda pek titiz esnaf sermayeyi deveye ciliğine ve tngilizin sabrın» işayükleyebilir. ret olunmak istenmistir. Ama esnafa kızmak ne işleri düzeltlr, ne de esnafı hor gormek Hiç şüphe edilmemeli ki, Türk bir insana seref verir. gibi başlayıp, Türk gibi bitirece Burün Türkiyede memleketl parselleyip parselleyip satan, dıs ğimiz aydınhk günler elbette ge tiearette memlekete Eyfel kulesi boyunda kazık atan, bankalar lecektir. istiklâl mücadetesınde soygununda, sigorta vurgnnunda söhret yapan, ilâç sömürüsünde boyle başlayıp böyle bitirmiştik. bdulâziz ve Ikinci Abdülhaşan kazanan nice tüccarı muteberan gazete sayfalarında halkımıza Kujltürjnücadelesinı de.Hbpyl«tb(a mıt devirlerinde "Itlköğretim "Saygıde*ğer şshslyefler olarak tatııtılıyor ve boy gösteriyorlar. şâracâğız. Yeter ki biiT. ' «erçek alanında önemli ça^şmalar ya. '•TüVK nTılIivetçilerT buguh ' azZarallı esnafın lçindeki açıkgözjer ve fırsatçılar, bu Ustadlar pılmamıştı. Birinci Meşrutiyette yanında zemzem suyuyla yıkanmış melek gibi kalırlar. lıkta da olsak, iftiraya, hatta bas ittihatçılar meseleyi ele almışlar Esnaf dedigimiz zaman esnafın dâvasına girmek ve ba dâvayı ilk Cihan Savaşı boyunca bu a kılara da uğrasak, bütün dünya köklerine kadar ortaya dökmek gerekir. O zaman kasaba, manava, tarihi boyunca bir yerde gerilelanda çahşmışlar fakat yukarımişse başka bir yerde daıma ba kömürcüye, soföre, balıkçıva, köşe bakkalına en ufak bir kızgından aşağıya doğru yapılan bu lığımız balmıyacaktır. sını dik tutmasını bilmiş yüce çhşmalarda, az önce işaret ettimilletimizin büyüklüğüne olan ğim gibi yüzeyde kalmışlardı. inanımızı yitirmiyelim 1 Birinci Dünya Savaşmdan da yenilerek çıkmıştık. Devlet batı S O N KOY ENSTİTULERİNİN 27. YILI ESNAF! Ord. Prof. H. V. VELIDEDEOGLU Komünistlik ithamı K Sonuç Birinci Diinya ve İstiklâl SavaşT B  ^•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a Sorumluluk iiâı • ••. •• 1 • MANİFATURA VE KUMAŞÇILAR ÇARŞISI VEF AT • •«I ***: «••ı • ••I «••I AÇIIIŞ fORENI İstanbul Manifatura ve Kumaşçılar Çarşısı 22 Nisan 1967 cumartesi günü (YARIN) saat 11.30 da Sayın Başbakan Süleyman Demirel tarafından hizmete açılacaktır. Sayuı dâvetlilerimizin ve ortaklarımızın teşriflerini rica ederiz. İDARE MECLİSİ Reklâmcılık: 1407/4245 £••1 • ••I • ••I • ••I Giritli Sırrı Paşa ile Şaire Leylâ Hanımefendinin torunj merhum maarifçi Tevfik Daniş Beyüı ve Nezihe Hanımm oğlu, Celile Beler*in sevgili ağabeysi, Margarita Beler'in sevgili eşi, merhum Feride Aynı, merhum Mimar Vedat Tek ve İstanbul Şehreminlerinden merhum Yusuf Razi Bel'in yeğeni, Nezihe Neyzi, Leylâ ve İsmail Sırrı Bel, Yüksek Mimar Mühendis Nihat Vedat Tek, Selime Isıtan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Reis Vekillerinden İsmail Arar'ın, Ahmet, Nezih ve Aü Neyzi'nin kuzeni, eski Galatasarayh tanmmıs iş adamlarından Yüzeyde çabalar TESEKtCUR Aile büyüğümüz, sevgili babamız Müteşebbis K/myoger veya MÜHKNDİSLERDEN Sınayi yatırıma teşebbüse Firmamız teklif bekler. tstanbul P. K. 606 Cumhuriyet 4258 K H Sonuç >••••«••••••• •••••••••»•• öy Enstitülerine gelene kadar yapılan çalışmalar hep yüzeyde kalmıştı. Bilindıği gibi Turkiye'de yenilik hareketleri hep yukarıdan aşağıya öoğru gelmiş, temele işleyemedıği için başarı sağhyamamı? veya tamamen yüzeyde kalmıştır. Bu hareketler genç Osman diye tarihe geçmiş olan üçüncü Sultan Osman devrinde başlar. Arahklarla Üçüncii Selim, Ikinci Mahmut, ve Tanzımat fermanını imzalayan Abdülmecit devirlerinde devam eder. Yenilik düşüncesi Avrupa'nın ilmi metodlarla harb eden ordulan karşısında bizim eski düzendeki disiplinsiz ordularımızın dayanamayışından ve Mehmet Selâhattin SOYDAN'ın müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak 19 Nisan 1967 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 21 Nisan 196"7 cuma günü öğle namazını mütaakıp Şişb" Camiinden kaldırılarak Edirnekapı Şehitliğindeki Aile Kabristanına defnedilecektir. Cumhuriyet 4286 MAHMUI S. BEUR cenaze törenine katılan, evimize gelerek veya telgraf, telefon ve mektupla acımızı paylaşan bütün akraba ve dostlanmıza en samimi ve candan teşekkürlerünizi sunanz. Soydan ve Taviloğlu Aileleri Cumhuriyet 4278 Kimbiis forrrsptnDrnrr Jnstinııı İNGİLİZCE FRANSIZCA ALMANCA MUHASEBE ÖGRENEBİLİRSİNIZ I2AHLI IRO$ORUM020 IITEVİIİZ FONOK.. I C.H I I ) Brrorlu Itı KİMYA YÜKSEK MÜHENDİSİ ARANIYOR Antalya Antbirlik Genel Müdürlüğünden Kurmakta olduğumuz Yağ Kombinasında çalıştırümak üzere enaz onyıl işletme tecrübesi oîan kırk yaşmı geçmemis bir Kimya Yüksek Mühendisi ahnacaktır. Yabancı dil bilenler tercih edilecektir. İsteklilerin bugüne kadarki çalışma durumlarını ve istedikleri ücreti gösterir bir dilekçe Ue Birüğimize bajvurmalan büdirilir. Cumhuriyet 4255 Odamız Ekonomik Araştırma Servisi'ne Reklfimeüık: 1403/4262 D OK T O B İktisadî ve Ticarî İiimler Akademisi Mezunu Bir Memur Alınacaklır Müracaat: İzmir Ticaret ve Sana>i Odası Umumî Kâtipliği 141*4/4272) T. Ziya Ksrbakan Derl. Saç ve Zührevl RıstalıUan MOtehmifi lıtlklll Cad. Parmakkapı No. 66 T*l: 44 10 71 Vurizm Reklâm: 515,4254
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear