24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 4 Arahk 1967 j SAHÎFE BEŞ şetetine... Kıbns olayları burada bütün şiddetiyle ortalığı karıştmrken Londra'da ada îçin bir açık oturum yapıldı. Bu oturumda Türkiye'nin haklarını son derece akıllıca ve karşı tarafa şiddetle çatarak en iyi savunmayı kirn yaptı, biliyor musunuz? BBC'nin Türkiye Servisi Müdürü Andrew Mango. Türkiye'de uzun yıllar avukathk yapan ve Istanbul Barosuna ilk kaydolan tngiliz bir baba ve beyaz Rus bir annenin oğlu olan Andrew Mango, lise tahsilini fstanbul'da bitirdikten sonra yüksek tahsilini Cambridge Üniversitesinde tamamlayan ve Fars Edebiyatında doktora yapan gerçek bir aydındir. Kıbrıs buhranları sırasında heyecanı son harıdini bulan Mango, kendisini BBC'nin karşısındaki Henneky birahanesine atınca biraz yatışır, hattâ keyfi gelirse oradaki garsonlara türkçe bile öğretir. Kendisine gerek Henneky'de, gerek BBC'de yardımcı olan şair, yazar Feyyaz Fergal de şu günlerde çok sinirli dakikalar geçirdiklerini buradaki dostlanna yazdıklan mektup larda belirtiyorlar. Ingiliz basınına Türkiye'nin ne derece haklı olduğunu anlatmakta büyük bir yardımı olan BBC Türkiye Servisine Istanbul'dan bol bol sevgiler... Henneky'de Kıbrıs şerefıne kadeh kaldırmaya mecb u r olan müşterilere de sabırlar... etti: bizi Roma'da temsil edecek. Genç sefirlerimizden Osman Olcay'm kulakları çınlayacak bu vesileyle, zira en yakın arkadaşlan diplomat hanımlarımız olduğu halde onların bu mesleğe ahnmaması için haklı savunmalarda bulunur ve bu ha mmları çok kızdırırdı. Şimdi bu günlerde, Kıbrıs dâvasından son ra en fazla merak edilen birşey de Olcay'm Ayda'nın tayini karşısındaki tepkisi... Prof. Turhan, bakalım bu sefer | ne marka arabayla dönecek? Zira üstadın en büyük merakla I rından biri de her gittiği mem I leketin arabaları üstünde etüd yapmak ve bunlardan bir tane almaktır. Son defa bulunduğu Londra'da otomobil almak isteyen bütün dostları profesöre akü danışmadan alım satım isine girişmij'orlardı. Sanata saygı Işık Lisesi sanat hareketlerine her zamankinden ve her okuldan daha çok önem veriyor. Geçen yıl insaatını bitirdiği tiyatro ve konser salonunda haftanın birkaç gününde konserler, konferanslar veriliyor ve bazı konsoloslukların verdiği filmler gösteriliyor. Halka açık olan bu güzel salon devamlı olarak tiyatro topluluklan tarafmdan büyük meblâğlar karşılığında kiralanmak isteniyorsa da okulun yirmi altı yıllık müdürü Sacit öncel teklifleri reddediyor. Müdür. «Bizim gayemiz para kazanmaktan ziyade halka ve ta'.ebelerimize güzel saatler geçirttirmektir» diyor. Bazı konsolosluklann kültür ataşeleri bize çok yardım ediyorlar. Meselâ güzel bir kütüphane yaptık. halka da açtığımız bu kütüphaneye kitap armağan eden kültür heyetlerine biz de salonlarımızı hiçbir ücret almadan açıyoruz. Bu yıl mektebimizde on adet lise talebesine de burs verdik. Başarı gösterirlerse üııiversite ve hattâ Amerikadaki tahsillerini bile üzerimize alacağız. Bu olumlu hareketlerin diğer bütün özel okullara örnek olmasını temenni ederiz. Sahte ehliyet ve plaka kullanan dolandırıcılık sanıkları yakalandı ERENBURG ıın HASAN J1LI EDIZ resim sanatçılarınm tablolan arttırma ile satıldı. Picasso'nun bir tablosu da yüksek bir fiyat la, yanılmıyorsam on bin franga satıldı. Picasso meşhur olmuştu. Bu olaydan çok önce bazı resim meraklıları Picasso'yu «keşf» etmis bulunuyorlardı. Bunların arasında Moskovah resim tabloları koleksiyoncusu Şçukin yer almaktadır. Picasso ile Matiss'in bana anlattıklarına göre, Şçukin, atelyeye gelir gelmez, en iyi tablolan seçmekte yiç yanılmazmış. Matiss, bir kaç sefer, onu yanıltmağa çalışmış, Şçukin'in seçtiği tabloların kötülüğünden söz etmisse de, koleksiyoncu, özellikle Matiss'in kötülediği bu tabloları seçmiştir. Şçukin'den sonra bu iki sanatçının atelyesini Morozov adlı bir başka resim meraklısı da ziyaret etmiştir. Morozov, rakibi olan Şçukin'in zevkine inanmakla birlikte, tab loların seçimini, sanatçılarına bırakmıştır. Bu iki resim meraklısının koleksiyonları sayesinde bugün Ermitaj ve Puşkin müzeleri, Ondokuzuncu yüz yıhn ikinci yansında ve Yirminci yüzyılın başlarmda yaşamış Fransız resim sanatçılarının en iyi örnekleriyle süslüdür. Başka ülkelerde de Pieasso merakhlarma rastladım. 1950 yıhnda Çekoslovak şairi Nezval, bir gün beni Prağ şehrinin bir kenar mahallesine sötürdü. Orada Kramarj adlı ihtiyar bir emeklinın evinde, Picasso'nun kübizm devrine ait çok değerli tablolar gördüm. Kramarç genç liğinde Parise gitmis. O zaman lar bir havli de parası varmış. Picasso'nun atelyesine giderek, çok az bir para karşıHgında Picasso'dan on kadar tablo satın almıs. O zamanlar Picasso henüz daha meşhur değilmiş. Saravda doğum Adile Ayda İlk sefiremiz İlk defa bir kadın diplomatımız elçı payesiyle dışan tayin edıldi. Böylelikle kadınların dip lomat olmaması hususunda kanun çıkarmak isteyen hariciyecilerımiz şimdi ne yapacaklar acaba? Evlenır evlenmez kendi mesleklerini bırakan kadın dıplomatlar hariciyemizde azalıyor ama Adile Ayda istisna teşkil Belçika Kırah Boudin'in doğum günü münasebetiyle sarayında verdiği dâvette bir hayli Türk de vardı bu yıl. NATO' nun Parıs'ten Brüksel'e taşınması bu sessiz şehri epey canlandırdı. Kıralın doğum günü de bu yüzden geçen yıllara nispetle pek şen geçti. Verilen muhteşem riavette Refik Tulça, Ziya Müezzinoğlu ve Büyükelçimiz Faruk Berkol bir köşeye çekilerek Kıbrıs olaylarının hararetle münakaşasmı yaptılar. Hangi marka Edebıyat Fakültesi Dekanı Vahit Turhan bir bursla Amerika'ya gitti. Önümüzdeki hazirana kadar orada kalacak olan H.MllllMllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllltUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIirilllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllU Vakıflar îdaresi duymuyor mu? Küçük Ayasofya'lılar ilginizi bekliyor Biz Küçükayasofya sakinleri bir sürcden beri sabrediyoruz. Fakat şimdi Ramazan peldi çattı; artık fcryndımızı herkes duvacak. Turistik değeri haiz olduğu için bir yıldır milyonlar sarfıyla onarılan Küçükayasofya camii pırıl pırıl ortaya çıktı. Fakat bir eksiği vardı: Helâsı... Anlattıklarına göre, bu işe 30 bin lira ayrılmış ve modern hale getirilmesi plânJanmış... Keşke eski halinde kalsaydı Çünkü artık ne eskisi var ne de mod>rni... Modcrn bale getirdiklerini îoylüyorlı>r ama, kapısı duvar sanki. . Kapatmışlar... Anlaşılan bu belâ da müze haline getirildi. Ne turisller güebiliyor, ne de tt«ma*airda abdeSt alacak olan bizler girebileccğiz bu lavmetli helâya!... Defalarca vakıflara dilekçe ile de ağızla da başvurduk. Ses çıkmadı. Buna insaf mı denir, yoksa idarecilik mi? Bütün seınt ilgiden başka bir şey beklemiyor. Vakıflar'ın şiradiye kadar değeıli diye bildiğiraiz yöneticilerine bir kere daha sesleniyoruz: Gereken ilgiyi gösterin ve Kiirükayasofya Camünin helâsını açın. Yahut camiyi toptan kapatın; içine girip seyredersiniz... Hem mozayıklara bakarsınız, hem de kıymetli helânızı seyredip iftihar edersiniz. i HASAN DAĞLIOĞLU * ~ ^ ~ S îzmirdeki bir nakiiye ambarından. îstanbuldaki nakliye ambarına getirmek üzere kamyona yükle dikleri malı. başka yerlerde satan dört kişilik bir şebeke. dün gece, te?adüfcn yakalanmıştır. Şimdiye kadar 410 bin lira değerinde dolandırıcılık yaptıkları ileri sürülen bu şebekenin yakalanışı söyle olmuştur: SAHTE EHTJYET VR SAHTK PLÂKA... Saat 21.30 sıralarmda Kadıkov Kosuyolu civarında kontrole çıkan polis ekipîeri. 34 AV 910 plâkalı bir kamyonu durdurmuşlardır. Kısa bir soruşt'jrma sırasında, kamyonun üzerindeki bu plâkanm sahte olduşunu anhyan polis, bu arada şoförün de sahte ehliyet kullanmakta olduğunu tesbit etmiştır 'Saban Erbaş« takma adıyle gezen Harun Kırbaş'm gene aslında 37 AD 422 olan kamyon plâkasını degıştirmis olması. şüpheyi arttırmış ve kamyonda bulunan Orhan Vardar, Mehmet Özdemir ve Yasar Çapanoğlu derhal yakalanarak, nezaret aitına alınmıştır. Sahte ehliyet ve plâkanın, bir takım kirli işlerde kuüanümak için düzenlendiğini dikkate alan polis. geç vakit sanıkların, İzmirdeki bir nakliye ambarından yükledikleri tüccara ait malı. asıl sahiplerine teslim etmediklerini ve yolda gizlice sattıklannı Istanbul'un birkaç faal hanı I öğrenmiştir. Haklarında, dolandırımı yıllardan beri hayallerinde | cılık ve sahtecilik yönünden soruş yaşattıkları bir gayeyi gerçek . turma açılan sanıklar bugün Adleştirdiler. Ayazağa'da geçen I liveve sevkedileceklerdir. hafta açılışım yaptıkları Çocuk | . Dostları Derneğinin sitesinde 4 Arahk Ramazan 2 çok neşeli bir kokteyl parti ver I diler. Kimsesiz çocukları bura I ' da barındıran, onlara bir ev ar • mağan eden hanımlar, tanesi I yüz elli liraya satılan biletler I ' V. 7.07 12.04; 14.27; 16.41118.181 S.23 karşıhğında bir Maksim gecesi Karşuıgınaa Dir ıvıaKsım gecesi • Picasso Arena'da boğa güreşi seyrederken Çocıık Picasso üzerine yazı yazmak neden böylesine güçtür endi kendime soruyordum: Picasso üzerine yazı yazmak, bana neden böylesine güç gelıyor?. Belkı de bu, onun çok ünlü bir kişi olmasından, onun üzerine yüzlerce kitap ya zılmış bulunmasından, değil yalnız her eseri üzerine, ama, atölyeleri, güvercinleri, kopekleri, kasketleri, kazakları üzerine yazılmış uzun ıncelemeler bulunmasından ileri geliyordur? Evet, şüphesiz Picasso'yu bir çok kişi anlatmıştır. Onun yakın dostlan da, onunla, bir rastlantı ile tanışan kisiler de, icasso üzerine söz söylemek akıllıca, ya da budalaca, güçlü, neden zordur biliyor musuva da basarısız olarak onu annuz . Çünkü onun üzerine latmışlardır. Ama, Picasso üzesöyleyeceğin her şey, hem doğrme yazı yazmanın güçlüğü bun rudur, hem değil. Çeşitli ülkedan ileri gelmiyor. Ben bir çok lerin mahkemelerinde tanıklaseferter, çoktan anlatıhnış oTa ettirilen yemin aynı âhengi i^n bir şeyi anlatmak ıet«dığı ••taşır. ö n c e , Onlandan »yalnız mi bile bile, herhangi bir yazar gerçeğı» söylemeleri istenir. gibi, masa başına geçip oturSonra onlardan, söyîenmesi her muşumdur. Hiç şüphe yok ki, zaman ellerinde olmayan «bübasbayağı bir sonbahar yağmutün gerçeği» söylemeleri isterunu tasvir etmek, tepkili bir nir. Pek tabiidir ki, mesele, sauçağın kalkışını anlatmaktan dece, sanığın suçu işleyip işleçok daha zordur. Hem ben bu memesinde ise, tanık için bükitabımda, benden önce bir çok tün gerçeği söylemek hiç de seferler, hem de çok daha iyi zor rieŞiIdir. Ama, savcı, ya da yazılmış olan şeyleri yazmağı avukat, sanığın neden sanık sık sık denedim. Zorluk başka haline düstüğü konusunu derin şeyden, doğrudan doğruya Pileştirmeğe başladılar mı? o zacasso'dan geliyor. man tanıktan çok şey istemiş olurlar. Çünkü o ne Shakespeare, ne Stendhal, ne de Tolstoy'dur. Kimi yazarlar, Picasso'nun ya şantısının ve eserlerinin çelişmelerle dolu olduğunu yazıyorlar. Bu pek biçimsel bir görüştür. Hoiânda üzerine bir kılavuz kitabı hazırlarken, bu ülüyük bir resim sanatçısı bir kedeki manzaraların, iklim şart gün bana şöyle demişti: «Piolduğunu anlatcasso bir dâhidir, ama ha larının nasıl mak çok kolaydır: dümdüz, yatı sevmiyor. Resim san'atı iyemyeşil ovalar, kanallar, sıcak se hayatı doğruluyor». Bu bir olmayan yağışlı yazlar, yumugerçektir. Tıpkı Picasso'nun bü şak bir kış.. Ama, Sovyetler yük bir ihtirasla insanları, taBirliğindeki manzaralan ve ik biatı, san'atı, hayatı sevmesi lim şartlarını bir kaç cümle ile kadar bir gerçek. Önun bir çok anlatmak imkânsızdır. Tundratablolan valnız hayatın güzellarla Kafkas dağlarını, Kırım lığını söylemiyor, aynı zamanşeftalileriyle kuzey üzümlerini da onun duyulan sıcaklığını, ta «çelişmeli» sözüyle anlatabiledını. kokusunu da veriyor. ceğimiz şüphelidir. Büyük ülKimi zaman bana «Picasso» keler vardır, büyük insanlar da adının nasıl söylenmesi gerektivardır. Normal ölçülere ahsık ğini soruyorlar: vurguyu son kişiler için karmaşalık, daima hece üzerine mi yapmalı, yokçelisme çokluğu gibi görünür. sa ondan bir önceki hece üzerine mı?. Yani, Picasso nedir: Ispanyo! mu, yoksa Fransız mı?. Elbet îspanyol. Dış göninüsü, karakteri, gerçekçiliğinin sertliği, ihtirası, derin, tehlikeli alaycılığı bakımından tamamiyle icasso ile tanışınca, karsıma îspanyo'.dur. tspanyadaki iç sabüyük bir adam olduğunu vaş onu derinden sarsmıştı. ossaat anladım; daha doğ«Guernica» belki de zamanımırusu hissettim. Bu, Birinci Dün zın en önemli bir tablosu olaya Savaşından biraz önce, 1914 rak kalacaktır. Picasso'nun J'ilı baharmda olmuştu. «RoSaint • Ogusten sokağındaki atonde» de, Max Jacob'la otutelyesinde her zaman îspanyol ruyorduk. Picasso geldi, bulunmültecilerine rastlamışımdır. Piduğumuz masaya oturdu. Jacasso, tspanyollardan hiç bir cob, beni ona anlatmağa başsey, esirgememiştir. Burası böyladı. Picasso susuyordu. Sonra, le. Ama, bir başka şey üzerinRuslan ve sairleri sevdiğini de de durmak gerek: Picasso ni söyledi. Doğru mu soylüyordu, yoksa bu a'.aycı bir nezaket ifadesi mi idi. pek anlayamadım. (Picasso'nun en iyi arkadaşlarının şairler olduğunu yuk a n d a söylemiştim. Ruslan ise, yarattsöı gerçekten de seviyordu. Ruslan n Ispanyollara benzediğini ba na bir çok seferler söylemiş*ır.) O yılın ilkbahannda yeni tertiplediler çocuk sevenler için. I E. : 2.26i 7.23 9.4712.00 1.38112.41 j 1 K çin bütün ömrünü, hem de isteyerek, Fransada geçirmiştir? Cezanne onun için neden her zaman büyüktü ve büyük olarak kaldı? Neden Guillaume Apollinaıre, Mase Jacob, Paul Eluard gıbi üç Fransız şairi onun en iyi arkadaşları idi . Hayır, Picasso'yu Fransadan koparamazsınız!. Jet Bakana sesleniyorum: Analarımız sokakta do&uruyor! Genç Sanatçılardan Işılar KUr'ün desen g ^ Taksimdekl v e h e y k e l s e r g i s i ö n c e k i Belediye Sanat galerisinde açılmıştır. Fotoğrafta sanatçı (solda) bir eseri hakkmda ziyaretçilere bilgi verirken görülüyor. Piessso üîerine scylenenler hem doğrudun hem değil Picasso ve politika Gençliğinde Picasso'nun, «po litika» admı taşıyan her şeye karsı tam bir ilgisizlik gösterdiğıni belirtmek bir alışkanlık haline gelmiştır. Bu kelime ile, hü'iumet değişikliğı, ya da gazete tartışmaları kasdedıliycrsa, doğrudur. Gerçekten de Picasso, «Matin» gazetesinde bildirilerden çok neş'eli fıkları okurdu. Ama, Rusyada Şubat ihtilâli olduğu pğEgn onun^p* ne kadar sevindiftini'vİuç u n u l | j | tamam. O gün bana kendi tablolarından birini hediye etmişti. Parise barış tarafhlannın kongresi olduğu gün, Picasso'nun bir kızı dünyaya gelmisti. Kızının adını Paloma koydu. (Paloma îspanyolca güvercin anlamına gelmektedir.) O gün Eluard'ı ve beni yemeğe çağırmıştı. Uzun uzun güvercinlerden söz edildi. Kendisi güvercinleri çok severdi. Gülerek «Bu obur ve kavgacı hayvanları nasıl olmuş da barış sembolü yapmışlar, anlamıyorum» de mişti. Sonra bize, afişler için yaptığı yüzlerce güvercin resmi göstprdi. Milyonlarca insan, yalnız bu güvercinler yüzünden Picasso'yu tanıdı ve sevdi. Bu yüzden onunla alay edenler, onu ucuz başarı yolunu seçmekle suçlayanlar var. Ama, onun güvercinleri, onun bütün eserleriyle sıkı sıkıya bağhdır. Sadece bir güvercinle Picasso'yu tanımak, elbette imkânsızdır. Ama böyle bir güvercin yapmak için de Picasso olmak gerek. Kimi zaman ülkü arkadaşlarının ona çattıkları olur. Buna çok üzülür ama, sakin sakin: «aile hayatında h ı r g ü r hiç eksik olmaz» demekle yetinir. Picasso, tablolarının, Birleşik Amerika müzelerinin duvarlarını süsledifiini bilir. Ama, uluslararası barış kongresinin üyeleriyle Amerikaya gitmek istediği zaman, Amerikahlann kendisine vize vermediklerini bilir. •Çelisme»... çok iyi, varsın öyle olsun: «Picasso'nun eserlerinde çok çelisme var...» ama tarihleri hatırlavalım; Picasso ilk sergisini 1901 de açmıştı. Simdi ise yıl 1966. bu 65 yıl iiÇinde az mı çelişmeler oldu? Picasso, kendi devrinin karmaşıklığını, heyecanını, umutsuzluğunu, umudunu yansıttı. O hem yıkıyor, hem yapıvor, hem seviyor. hem nefret ediyor. Ben yine de mutlu bir adammışım! Çünkü yasantımda yüz yılın çehresini belirten b a z ı i n sanlara rastladım. P Kartal'da sağlığa zararlı bir dıırıım Kartal'ın Cevizli mahallesinin Tamirhane durağı mevkiind?, 10 daireli bir apartmanın iâğımı bir kanalla uzun zamandan beri oradan geçen demiryoluna akıtılmakta, banliyö ve bütün trenlerin gelip geçtiği demiryolu üzerinde çirkin, pis bir çörünüs meydana gelmektedir. Durum Kartal Belediyesine defalarca duyurulmuş, bir sonuç alınamamıçtır. Bulaşıcı hastahkların çıkmasına yol açabilecejt ve bu yerde oturanların devamîı şikâyet ve üzüntülerini artıran bu yolsuz ve genel sağlığa zararlı durumun ortadan kaldırılmasını rica ediyoruz. 1. Çakman Cevizli, Tamirhane DuraSı 9 4, Kartal önemli bir işim dolayısıyla. 23.8.1967 günü Trabzon'dan Erzurum'a gıdiyordum. 61 AE 726 plâkalı, Yaşar Boz yönetımıntieki minibüsle saat 24.00'te Bayburt'a geldik. Geceyı orada geçırip, sabahleyin yolurnuza devam edecektik. Dede Palas Oteline gidip yataklarımıza gırdik. Biraz sonra, nöbetçi polis memuru Şükrü özdemir. şoförürr.üzü kaldırarak Bayburt Hastanesinin Erzurum'a havale ettıği bir kadının dogum yapmak üzere olduğunu söyledi ve kendisini Erzurum'a ulaştırma sını rica etti. Soför, çığlıklan ayyuka çıkan kadının haline aSenelerden beri yazın tozlu. kı cıdı ve teklifi kabul etti. Bu sırada beş erkek, kimsesiz j şın çamurdan bataklık haline gelen Altunizâde toprak yolun ona ve ebesiz hâmile kadını minibü : rılması için gerek resmen, gerek se yatırdık. Zavallı kadıncağız ; şifaen müracaatta bulunduk ise de çığlıktan ortalığı yıkıyordu. Mi | yapılması için bir fayda temin ede nibüs hareket etmek üzerey ', medik. Yolumuzun bugünkü du ken, kadının arabada doğum ; rumu isteğimizde hakh olduğumu yaptığını hayretle gördük. Top ; za delildir. Zira çamur ve pislik i lumumuzun ve ilgüi sağlık teş \ çindedir. Haftada bir salı günleri kilâtımızın bu zavallı kadına re gelen çöpçü kışın onbeşte. hattâ va gördüğü haksızlık karşısınayda bir uğramakta, evlerde biri da kendimızi tutamıyarak hünken çöpler sokağa atılmaktadır. Ka gürhüngür ağladık. nahn bulunmayışından bazı evleJet Bakandan rica ediyorum! rin kuyusundan sokağa pislik sız Analarımızı sokaklarda doğurtmaktadır. Tezikli suyumuzun bu masın! Ve bu olayın suçlularılunması dolayısile kanalın yapıl nı derhâl, en sert sekilde cezamasını ve yolun çamur olmayacak landırsın. Yapılacak soruşturşekilde onarılmasını sokak sakin ma için ifade vermeye hazırım leri adına rica ederim. Ibrahim SEZGtN Manifaturacı Nuri Vanş Araklı TRABZON Altunizâde Üsküdar 'II1 Ifu liouirc Emlâk Kredi Bankası A. 0. 15 giinde bir uğrayan ço Müfettiş Muavini Alınacaktır Rankamız Tertiş Kunıluna sınav ile lözumo kadar Ma> fettîş Alu?vini alınacaktır: 1 Isteklilertn müsabaka sınavına glrebtlmelen tçln: Slyasai Bllgller Hukuk, tktısat, ürtadofu r e t a l k r Ontversttesı tdarl tllmler Fakültelenyle tkttsadl ve ricari tllmler /Jîademls! veya MilH EgUlro Bakanlıgınca musaddak yabancı memleketlerdekl muadillerlnden mezun bulunınalan. Memurluk geneJ şartianru naia olmalan, Sinav tarirıtnde 30 yaşından yukan oimamalan ve fiüt iskerllğini yapmış veya tecll ettlrmlş bulunmaları • Hızmet taahhüdö altında oimamalan, Muntellf tarthlerde açılan Bankamız MUIettlş Muavlnli*ı sınavlanna daha önce bir detadau tazla ka tılmamış bulunmalan. gereklr. II Yazılı sınaviaı 13, 14, 15 ve 16 Aralık 1967 tarihleıinde Ankara tstanbuJ ve İzmtrde vapılacaktır Yazılı sınavı fcazananlar yol paraları Bankaca karşılanmak üzere ayrıca Ankarada sözlü sınava tâbi tutulhcaklardır. III Sınavda oaşan gösterenier ehllyeo müteakıp tetklk ve staj İçin sıra ile v» Rararnamelerir) verrttgl ünkân dahllinde vabariCT memieketlere gönderiieceklerdlr. IV tstekliierla gercklı vesikaian en geç 4 Aralık 1967 tarifıine Kadar Genel MüdürlUk (Teftiş Kurulu BaşKanlığına) Ziyagökalp Caddes) No 80 Sat 3 Ankara blzzat vermelert veya taaiıhütlü olarak göndermelert. dîğer bil?ıler için relîlş Kurulu Başkanlığına veya şubelerimize basvırmalan tcabeder (Basın: 24700 A 13327) 14485 «Picasso bîr dâhidir, aınma hayatı sevntiyor..» B Picasso'yu nerede tanıdım? ıiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııııııııımııımıııımmııııııımıııııııııııııııi) / L ÂJ V P ARDBŞEN DEVLE1 ORMAN KERESTE FABRîKASI MÜDÜRLÜOÜNDEN Parti No: 76 77 78 79 25 80 81 H2 Parti adedi 1 1 1 1 1 1 1 1 3 Cins ve Kalitesl 1. 11. S Nor. Boy Kayın 1. U S Kısa Boy » Merkantıl Normal Boy Merkantil Kısa Boy Merkantil Çok Kısa boy 111. Sınıf Normal Boy III. Sınıf Kısa Boy IV. Sınıf Kayın kereste Ufak Mal Normal Boy » • » > Adet Kers. • • > • > • ı 857 2616 3235 7572 13298 17779 2382 48U9 12085 152153 45154 169434 3715 1091 396282 422238 M3. 2D 089 23 629 53.819 49.160 39.990 52.846 49.425 43.979 152.870 221.969 30.907 Mnhammen Bedeli 8(10 • • 7,5 • ' Teminatı 2009 011 1846.00 2826.00 2(128 00 841) 0U 1586 00 1947 00 1402 00 43U1 00 5830 00 696 00 2611.00 645.00 1094.00 625 701) 838485 (2142437054) 1 24 3 715558 1 58 2 6465 7274 7375 2 2 55U 280 4D0 525 425 375 350 300 2H0 175 140 îki yüksek artlsiin heyecanh bir fUm BtR RASTLANTl t . lE GAZETECİ OLDüM Ofak Mal Kısa Boy lskarta kayın kereste Kalın eb'adlı buharlanmamış kayın kereste III. Sınıf Kayın Parke IV Sınıf Standart dısı P. 124.254 49.125 104.164 5479.62 M2. 6683 62 M2. / L 4\ 1 Valilik Makamma kapalı zarf usulü ila bir 15 10 6166.00 5014.00 Binek Arabası Satınaiınacaktır 2 Muhammen bedeli 90.000 lira olup minatı 5.750. liradır. muvakkat te3 Eksiltme 13/12/1967 günü saat 15 de Konya özel tdaro blnasındaki tl Daiml Encümen odasında yapılacaktır. 4 Bu içe ait şartname her gün mesal saatleri Encümen Kaleminde görülebilir. içinda N o t : 25, 21, 42. 43, 70, 64, 71, 55; 56; 58; 64; 65 numaralı partilerln muhammen bedellerinden »/o30 ve 24 numaralı partinın muhammen bedel inden °/«40 indırlm yapılmıstır 1 Yukanda müfredatı yazılı 27 parti kayın kerestenin tamamı peşın bedelli olmak üzere satışa çıkarılmıstır 2 Satı; 15/12/li)67 tarihine raslayan Cuma günü saat 14.00 te fabrikamızd» toplanacak Komlsyon huzurunda yapılacaktır. 3 Satışa ait şartname ve emvalln eb'at lls tesl Orman Genel Müdürlüğünde, Trabzon Orman Başmüdürlüğünde, Trabzon, Rize. Giresun, Gümü şhane, Ankara, Istanbul, tzmlr, Adana, Sıvaı, Erzumm ve Erzincan t$letme Müdürlöklert tle Akk us Te Borçka kereste fabrlhasında ve fabrikamızda görülebılir. 4 Banka teminat mektubu vereceklerin bankao?an alacaklan temlnat mektuplannm llmit dahiltnde olması, limitsiz mektuplann kabul edll mıyeceglnl, 5 Taliplilerin belirlı gün ve saatte evrakı müspıtelertyl» blrlikte Koml»yona müracaatlan llân olunur. (Basm: 271881 14487 Gordon MİTCNELLMike HARGITAYMilla SANNONER PA2ARTESİ MATİNELERDEN ITİBAREN (IlancıUk: 3790} 144S0 RENKLİ TÜRKÇE SÎNEMASKOP 5 Taliplerln 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesi uyannca hazırlıyacaklan teklif mektupları ve muvakkat teminat majcbuzu ve şartnameye uygun belgelerini havi kapalı zarflannı ihale saactinden bir saat ev\eline kadar ll Daiml Encümen Baskanlığına tnakbuz mukabilinde vermeleri lüzumu ilân olunur. 6 Postada vutaı bulacak gecikmeler kabul olunmaz. (Basm: 26427 • K. 1837/14490)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear