Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAH1FE ALT1 11 Eklm 1967 CUMHURÎTET Bir araştıncıya göre : Özdemir NUTKU Nasollardoki devier gerçekten yaşomışlor yaşında, Cattoi Constantino adında bir İtalyan, bilim adamlannı şaşkın bğa düşüren bir iddia ortaya attı: İNSANIN YERYÜZÜNDE GÖRÜN DÜĞÜNE İNANILAN ÇAĞLARDAN ÇOK AMA, ÇOK ÖNCE DÜN YAMIZDA GERÇEKTEN DEVLER YÂŞA MIŞLARDIR. Hem de soyları ortadan kalkmamış, taş kesilip binlerce yüın aşımına karşı koymuştur. Hattâ yalnız tNSAN DEVLER de değü, HAYVAN DEVLER DE. 11 Ekim 1928 tarihll Cumhuriyet'ten M "Akad'ın Yayı55 B u dönemin ilk turuna iyi bir oyun seçimiyle giren Devlet Tiyatrosu'nun Ankaralılara sunduğu ilk oyun, ne vakittir özlemini duyduğumuz Güngör Dilmen Kalyoncu'nun yeni bir eseri. Çoğu oyunlannda masal, ya da efsane havası içinde bugünün sorunlsnna değinen yazar, bu oyunuyla da yine milâttan önceki çağlara uzanıyor. Oyunun konusu, bir anda yıldırunlar yağdırarak her |eyi yok eden, olağanüstü bir yaym çevresinde geüşiyor. lnsanlığvn varlığmı tehdit eden bu korkunç silâhla çağımızm korku verici silâhlanna bir paralel çizmiş yazar. Son zamanlardaki adıyle, G. D. Kalyoncu, açıklama yazısmda belirttiği gibi, oyunun konusunu son yıllarda yapılan kazılarda, Kenan Ülkesi'nin (Fenike) başkenti olan Ugarit'te çıkarılan dort tablet'ten esinerek kurmuştur. Bu tabletlerde Akad adlı genç bir kahramanın bitmemiş öyküsü vardır. Yazar bu öyküyü kendine göre değistirmiş ve evrensel anlamı yoğıir, ancak geliştirilmesi sığ olan bir oyun yazmış. Hak, adalet, savaş ve barış sorunlarını ele aîarak Nuh'un tadı damağımızda kalan çorbasını yaparcasına, yazar. bunık bir gulünçlük içinde insan m değısmeyen alın yazısını, gürli bir Türkçe ıle dile getirnüj. d« tonradan franitleşmls vflcut lan «raştırmaya vermiş, 40 yıl boyunca bu konuda çalısmış, bunları bulmuştur da. örneğin, ltalya'd». Gigliola Adası'nda, tıpkı insan kafataslarına ve üyelerine benzeyen koskoca taşlar, kayalar bulmu;tur. Cattoi bunların bır zamanın devleri olduğundan asla şüp he etmiyor. Peşın yargılan bır yana bırakıp incelenince, büyük bir güvenle ilerı surduğü iddiası tabiî görünuyor insann. Mitolojiden gerçeğe İtalyan araştıncısı, eski kutsal metinlerden harekst ederek varmıştır iddiasma. Homaros, Virgihus'un des'anlanyla mitolojik hikâyeleri uzun uzun ıncelemıştır. «Masallar ve citolojik hikâyelerdeki devlerin birer hayâl değil, gerçek olabilecekleri» duşüncesi bu volda kendisine ışık tutmuştur. «Masallan maıal olarak almamak gerek, diyor kendısı. Elbet te o insanlarm oir bildıği vardı. Ben masallan ve mitolojık hidekâyeleri uydurma ve hayâl değil. eski insanlarm tanıklığı diye ele aldım, işe öyle başladım. Bu açıdan harecet edince pesin yargılanmızın gözlerimizi kapayan perdesinden kurtuluyoruz, Eski eselerin hepsinde devlerden sözedıliyordu. lsın ash olmalı idi. Zaten, daha 13. yuzyılda, devlerin vücutlannın bulunduğunu löyleyenler olmuştu.» Gaçlio adasi kıyılanndaki bn kaya bir taşlaşmıs dev başıdır. BEREC ALTIN SERİ pillerini tercih ediyorsunuz... Zaten Savaş isteyenlere karşı, Akad'ın hak, adalet ve kardeşlik duygusu ile karşı çıkışı; bu dünyayı unutmuş olan Tannlara, Akad'ın başkaldınsı, yaşantısı eski, ama kavramı yeni bir Prometeus'u orta çıkartmaktadır. Tanrıları yayıyla yok eden Akad, insanlarm gokten umut beklememelerini, korkmamalarmı sağlarken onlan daha yalnız, ama daha cesur çağlara itmistir. Oyunun sonunda tuttuklan yayı kimse bırakmak istemez, çünkü varlıkları ve yoklukları bu yaya bağhdır. Ve herkesin bu korkunç silâhı sıkı sıkı tuttuğu bir dünyada, insanlar şaşkın, gelecekleri için kayguludurlar. Ancak Kalyoncu bu sorunlan derinlemesine değil, uzunlamasma «li almıştır. Eseri sahneye koyan Raik Almaçık eserin anlamım rayından çıkartmamış. Yâni yanlış değil yorumu. Oyunun üzerinde titizlikle durdu&u belli. Ancak gerek zaman darlığmdan, gerekse yazarm yalınlığma uzak oluşundan bu eseri havasmdan uzaklaştınmş. Yalın bır Türkçe ve yine yalın bir gelişimle sonuçlanan bu oyunu büyük harcketler. melodramatik oyunculukla vermiş. Belki de bu kusur t> k başına oyunculardadır. Güngör Dilmen'in esprisi ağır, abartılmış, barok bir anlayış ile sağlanamaz. Yazarın renkleri çığ, göz alıcı renkler değfldir, pastel renklerdir, yalın hareketlerdir. Onun eserindo bir oyuncunun ne Oidipus oynaması gerekir, ne de Volpone'yi. Alnıaçık'ın en başanlı çalışması Dilek Ağacı olmuj. O sahneİerde yazarın esprisi bütünüyle ortaya çıkıyor. Koronun dafmık bir yolda çalıştırıldığı bu oyunda dekor da pek baçanlı değil. Hüseyin Mumcu'nun dekoru oyunun havasmı hantallastıracak, duygusuzlaştıracak türden. Yazarm ince çizgileri dekorda iyice kalınlaşmış. Genel olarak iyi bir tıyatro bestecisi olan Nevit Kodallı'nuı bu oyun için yaptığı muziği beğenmedim. Çünkü ne oyunun havasına uyuyor, ne de öykünün geçtiği çağa; çok sesli musiki ancak Rönesans'ta geliştiğine göre. neden böyle bir düzene gidilmiş? Konusu Fenike'de geçen böyle bir oyun için tek ses li. yalm bir beste gerekTrdi. Hera çok çalgılı değil,~T;ek çalgılı THması da daha doğru olurdu bu bestenin. Fenikelilerin telli, üfleme ve vunra çalgılan vardı: çitaralar, çok telli santurlar, kitara benziyen çalgılar kadar, çifte flüt, düz flüt ve Pan flütü kullanırlardjı. Arka musikısi için gunümüzde kullanılan buna benzer çalgılardan yalnızca biri düşünülseydi oyunun konusu için iyi olurdu. Âlî Cengiz Çelenk'in yer yer ölçüyü kaçırdığı bu oyunda, Dilmen'in havasına yaklaşan oyuncular en başta Akad'ı oynuyan Can Gürzap ohnak üzere Baal'de Sönmez Atasoy. El'de Kemal Okurer, Anat'te Elvan Özak'tı. Koşar Usta'da Vedıi Cezayirli eski oyundaki hareketlerini tekrarlamakİa beraber başarılıydı. Seviyeli bir eser, aceleye gelmiş, oyun düzeni, ton dıjı oyunculuk, ama görülebilecek bir temsil. «Petit Parisien» gazetesinin Avrupa baş kentlerinde dolaşarak polıtikacılarla görüşmeler yapan yazarı M. Henry Berreaux, şehrimizde bulunduğu müd det zarfında Tarabya otelınde Gazi Hazretleri tarafından kabul edılmışti. Dünkü posta ile gelen Petıt Parisien gazetesinde Gazi Hazretleri ile vuku bulan mulâkattan bazı parçalan alıyoruz : «Gazi ile altı saat mütemadiyen konuştuk. O mubahaseden yorulmadığından mukâlemeyi devam ettinyordu. Ga2i türkçe konuşuyor. Ruşen Eşref bey de tercume edıyordu. Bana uzun uzadıya Napolyondan bahsetti. Gazi bu>"ük ordunun muharebelerini mükemmel surette biliyor. Nıhayet bana siyaset hakkındaki kanaatinı izah etti. Büyuk vatanperverler arasmda bir uygunluk ve anlaşma olmasım istiyor. Gazi bu suretle anlatırken herkes dinliyordu. Gazi bana bir aralık fransızca olarak hitab etti. Benım hayretıme karsı gülmeğe başladı. Gazi ecnebi tarzı telâffuzunu hissettirmeksizin fransızcayı kolaylık ile konuşuyordu. Bir aralık 1917 senesinde ordu kumandam bulunduğu zaman Alman umumi karargâhını ziyareti hatıralarmı anlattı. Orada Kay Gazi ile altı saat zer'i gormüş ve kendisine selâns) diye hitab etmış, Kayzer bundan memnun olmayarak sozüne cevap vermeden uzaklaşmıştı. Gazi dedi ki, «Kayzer hemen geri donerek elini uzattı ve dedi; «Ben size Allahaısmarladık demedim mi?» O, kapıdan çıktıktan sonra yanımdakiler» donerek dedim ki, «Işte mağlup olacak ve memleketini terk edecek adam. Çünku bir imparator attığı adımdan geri dönmemelidır.» O zaman otuz yedi yaşında olan Gazi, Hındenburga tenkıdlerıni serdetmiş ve Hındenburg 'da sozünün bitmesini bekledıkten sonra ağır adımlarla uzaklaşmadan evvel kendisine, «Sigara mı, yoksa puro mu içersiniz?» diye sormuştu. Gazi bunu ve daha bazı hâtıraları anlatırken gülüyordu. Kendisi tarafından kabul edil" diğim, akşam Arnavutluk Kıralı Ahmet Zogonun kendısini kıral ilân ettirdiği haberi gelmi?ti, Gazi şoyle konuştu. Aynen tekrar ediyorum: «Nasıl kırallığı tasdık etmek mi? Hayır, hayır... Ben bunu tasdik etmeyeceğim, millet tarafından seçilen bir adam, ona ihanet etmemelidir. Millet, parlâmento, hukumet, hattâ samimi dostlan sizl teşvik etseler bıle ona mukavemet etmelidir.» Tahtmda oturan dev Bir dev ayağı: basparmağı 55 santim «16, ya da 18. yüzyılda, Trapanı'de, bir mağarada çalışan içjıler iç duvarlardan birıni yı kınca, bır tahtta oturan muazzam bir devle karşılaşmışlam'ı. Dev elinde, gemî serendireği k& dar iri bir asa tutuyordu. îşçiler ellerini gurer surmez o koca vücut tozoluvermişti. Bütun bunlarda bir jerçek payı olmalıyd\.» Cattoi iddiasını ispatlamak için «taş kesilmiş bayvanlarla in sanlar» ı gostermektedir. Iddiası masal gıbı gelse de, gosterdik leri inanılmayacak kadar gerçe ğe yakmdır. Koskoca bir kafatası var kı ö'eniz kıyısına yuvarlanmıs, vücutsa yukarda, otlann arasmda «erilmis yatıyor. Onun hemen yanıbaşında, 1 8 metre boyunda, bir dev anası. Sırtustü uzanmıs. Sanki birden bir dehşet duygusuyla sırtı toprağ» yapışmn tas kesilivermis gibi. Son ra, yine böyle taş kesilmiş dev inekler var. Ve bir dev kertenkele.. başı, kuyruğu, ayaklan, kuyruğunun ucu sahici gibi. «Peki, ned'en taş kesilmişlerdi bu devier?» Cattoi bu soruya şu cevabı veriyor: cYeryüzünde o sıra, büyüklüğü akıllar durduran bir kıyamet kopmuştu. Dün yanın bu bolgesindekl hayvan devlerle insandevler de donup kalmışlardı öylece. Ya bir d'oğal lelâketti bu, ya da OUgsnfistfl yıkıcı araçlar knllanan bir irâ*de. Bir yıldızın mârifeti de olabi lirdı: «Bu kıyamet, bu alustluk, Güneş sistemine dışardan gelip giren bir yıldızın işi de olabilir, aîyor Cattoi. Yıldız, dünyanın çok yakınından geçmişse aradaki muazzam elektrik desarjı yer kabuğunu meydana getiren moleküllerin durumunda tni bir değişiklik yaratmış olabilir.» Taslaşmıs bir insan kafası. lnsanın yeryflzünde görünüsünden çok daha eski bir cağdan kalraa. İnsanlar ^«V hayv«jqlar da taş kesilebilirler Bu iddıayı. ün yapmak istiyen rastgele biri ortaya atmış olsaydı, mesele yoktu. Hıçbir bilim adamı, ilgüenmezdi. Ama, Cattoi, hayatım djnyayı ıncelemekle geçirmis, su ve madenler üstüne araştırnıalar yaprmştır. 1927 de, hayvanların da. ınsanların da et. kemik olrrvaktan çıkıp taş kesılebıleceklerine inanmıstır. Bunun ustür.e kendıni, bir vakitler etten kemikten yaratıklar olduklan hal BEDAVA PİLLERİ SİZİN PİLLERİNİZDİR, HELE BİR DE Dünyaca tanmmış (TİPİ) OLURSA/ BEREC ALTIN SERİ PİLLERİ ÇELİK GİBİ KUVVETLİ ALTIN GİBİ KIYMETLİ «Kıtapta uampıng» demis, siir kitaplan satıl olarak tanıtan Zeki Ulumh. İzmir Fuannda 5 gün İçinde iki bin şiir kitabı satmış. Z. Uluruh'a göre kitabm ucnz olması sart «Halk kitaplar pahab oldnğu için almıyor. Ben 150 knruşa sattm» diyor. Z. Uluruh Izmir'de hayranlanna jilrlerini tatarken förülöyor. İstanbul Üniversiiesi Diş Hekimliği Faküllesi Dekanlığından: Fakültemiz Dis Hastahklan ve Tedavisi Kürsüsünd» açık asistanlık vardır. İsteklilerin 12 Ekim 1967 persemb* gününden 27 Ekim 1967 curaa günü akşam taat 17 ye kadar Dekanlığımıza müracaatlan rica olunur. (Basın 24226/12065) Kolonlu Döküm Radyatörleri inşaatçıların hizmetinde Beynelmilel şöhreti haiz FRANSIZ SOClfiTfi GfiNĞRALE DE FONDERIE firması ile memleketimizin en modern döküm fabrikası olan Türk Demir Döküm Fabrikalan'nın işbirliği neticesinde meydana gelen bu yeni CHAPPEE tipi radyatörlen Bütün dünyanın rağbet ettiği kolonlu radyatör tipini memleketimize getirmektedir Güzel şekli ile kullanıldığı yerın dekoruna ahenk katar Metre kare başına ısı randımanı %\\ daha fazladır Neden taş kesilmişlerdi? Cattoi, dağlarda devlerin ellerinö'en çıkmış bir takım heykellerin bulunduğunu da iddia et mektedir. Ama, iddianm asü he yecanlı kısmı Denizdibindekl 3 dev çehrinin barabeleri, araştıncıya göre, îtalya ile Gigliolo ao'ası arasmdaki denizin dibinde gömülü bu 3 şehir blrer hârikadır. «Son teçtbbüsüm, devlerin yaşamıs oldnkları bn S şehirden İıiç degilse bir tanesini ışığa çıkarmak olacak» demektedir ken disi. tâncıhk: 2235/12057 nöbetçi eczaneler sinemalar beyoğlu AS: (47 63 15) Tom Jone» (Albert Flnley) ATLAS: (44 08 35) Cehennem Harekfttı DÜNYA: (44 93 61) Seni Yaşatacagım EMEK: (44 84 39) Casuslar* Karsı ERKOÇ: (47 07 82) 1 Mechul Kahramanlar, 2 Komançolaı Savaji FtTAS: (49 01 66) Altın Cehenneml KZRVAN: (48 04 23) Blzanslı Zorba KONAK: (48 26 06) Dağda Nlkah LE\rENT: (63 55 39) Tuzak (R. tng.) LÜKS: (44 03 80) Bizanslı Zorba RÜYA: (44 90 07) AgUyan Kadın SAEAY (44 16 56) Çalman Madalyon StTE: (47 77 62) Seni Yasatacagım (SJoiter) ÇAN: (48 67 92) Hveda YENİ MELEK: (44 43 89) Tom Jone» tiyatrolar VKSARA* KUÇÜK OPERA. (21 97 22) f M A S A LAR» komedl. Het gun 18JS <n 3143 to ARENA TİYATROStl: (49 49 84) ıSASAFRA DALLARmDAKl ROZGAR». Ber ( e c « 21.15. Çr»., C.tesi, Pz. 18.00 d* AZAK TÎYATROSD: (33 83 48) GonOl Üttfl Gazanfeı ÖZCSD toplulugu tAYBTTıMAKSA MAKSADIN, Çrs., C.tesi, Pz. 18.15 te. Her (Qn 31.15 te. P.tesJ temsil yoktur. DORMEN TtYATROSU: cSAHANB DDL» P. teal hariç ber gece 21.15, Çrt. 18.00, C. tesl, Pz. 15.00 d e J A T t H TtTATROSU: (23 01 Tl) tOAYAN B A H RÎYELİ» Heı gOn 3 1 M d e : P a z u 15J0 da P»zarted gOnlerl temsl) yoktur. GEN . AR TtYATROSü: (49 31 09) «POLtSLER» P. teal bariç ber gec» 31.15. C tesl, Pz. 15.00 d*. GÜLRİZ SÜHUBİ KNGtN CEZZAR FATİH TİYATROSü: «AYKIRI VE KEU3>Ç& P a zartesi hariç, her gün 18.00, 21 15 te. Cumartesl Pazar, Çarsamba 15.00 de tSTANBUL mrATROSU: (44 33 38) cAYIPTIR SÖYLEMISİj Cumarted, Pazar 15.00, Het gün 21.15 te, Pazartesl temsfl yoktut. KABAHE TİYATROSÜ: tVATAN KURTARAN Ş A BAN» Her gec» 21J0 d e KENTERLER: (44 38 73) cBİB GARİP ÇtFT>. Her geca 18.00. P.ted 21J5 te KÜÇÜK SAHNTC: (49 58 53) MOcap OfluoCIu Tlyatsu. cPEPSt» Heı gQa 3143 de. Carsamba, Cumartesl. Pazar 17.00 d e ORALOĞLU TTYATROSÜ: (49 49 S5) ıKADINLAIl IIH DERSE» P.tesl h»riç, her fece 21.30, Çr*. C.tesi, Pz. saat 15,00 d« TEPESAŞ1 TlYATROSO: (44 31 57) cEVVBı ZAMAN İÇÎNDE> Pazartesl. Carsamba, Cuma, 21 da. Pazartesi 1SJ0 da OSKÜDAB TtYAROSU: (S8 83 I I ) «OTHBLLO» Her gün 21.00 d e . Pazartesl 15.30 da Cuma günlerl temsO yoktur. VAHİ ÖZ rîYATROSU: (M 48 93) cCAKTAOA KEKLtK» P.tesl barlç, ber gOn 311.5. Cara. C.tesi, Pz. 18.15 te. "Asker,, piyesi beğenilmedi BATI BERLİN, (SA) Alman piyes yazan Rolf Hochhuth'm «Asker» adlı piyeslnin ilk temsı11 seyirciler üzerinde son derece soğuk bir tesir yapmış ve »o nunda sahneye çıkan yazar yuhalanmıştır. Ikinci Dünya Savaşı sırasında Alman şehirlerinin bombalanma sı emrinı veren Sır Winston Churcill'i tahkir eden pıyes hak tında ilk tepkiler, «tıkıcı, kasvet lı, hareketsiz, zevksiz ve tarihl hatalarla dolu» olmuştur. îlk temsillere geoellikle gösterilen nezaket alkışlan dahi epey zayıf duyulmuştur. Bağımsız «Der Taessplegel» gazetesinin tiyatro eleştiricisi Walter Karch oyun hakkında »unlan yazmıştır: «Eser. biras kanftk. Bnnnnla beraber iktidar ve adaletsiılik hırsı srasında •.lfi çekiol bir ka. yaslama yapmaktadır^ Friedrıch Luft ise «Dle Welt» de «Yazık. Oyun hiç oynanmıyor» demekte ve sunları yazmaktadır: «Oyunda tngiliı ünlformaaı giydirilmiş harakterler hlç eanlı değil. Yazann protes to ettlfi davranıslar. eserin sab neye nvjrulanııınd» tanınmaz kale kadıköy ATLANTIK: (55 43 70) îkl K.atadat Casuslara Karşı BELEDIYE: (53 33 14) Osmanlı Kabadayısı ÇELİKTAŞ: (Maltepe) (53 35 07) Kara Davut CEP: (36 06 82) Vikingler G«Uyor KADIKÖY: (36 49 24) Öldüren Kim (GPeck) LÂLE: (36 51 86) Bizanslı Zorba ( T J . ) OPERA: (36 08 21) Bizanslı Zorba ÖZENt (36 99 94) Elveda REKS: (36 01 12) Ölum Avı) SINEMA 63: (55 10 84) Öd Saskın SUREYYA: (36 M 82) Kızlar Aranndı SUNAR: (36 08 69) Dort Kanlı Para TÜEK DEMİK DÖKÜM FABRİKALAKI A.Ş. Silâhtar Istanbr BAKTEKÖY: Yeni, YesükiJy Ista»yon, Yeni (Küçükçelanece) BEŞÖCTAS: Altınay, Ortakoy, Arnavutkoy, Eüler, Valldecesme BEYOÖLU: Aynalıçesme, Taksfan, Vatan. Sıhhat EMİNÖNÜ: Yeni Sirked. Alemdar, Peykhane, S«Ocat. Meslr, Yeni Çarşı EYÜP: Petek. Saglık, Omlt ( R a mi), Alibeyköyu FATİH: Kurç, Edimekapı, Ş e h r e minl Merkez, Namıkkemal, YedDcule Merkez. Merih. Ciball GAZİOSMANPASA: Yeni, Hürriyet (KüçükkBy) KADIKÖY: Sevgl, Bmel, Yeldeglrmeni, Ihlamur, Göztepe KARAKÖY: Bankalar KASIMPASA: Halk SARIYER: Mete, BoyaeıkBy 5İSLİ: &gun, Çam. Füsun. MecldiyekSyO ÜSKÜDAR: Oskudar. Kısıklı, Nükhet. Ziya Hekimhan ZEYTİNBURNU: Yen! Dojan OIçay,Yeni Neşe, Meral ÜSKÜDAR: tmrahor, Zeynep Kâ mil. Merkez ZEYTTNBURNU: Merkez gerek li ^elefonlar tUcyardıs) Baftananes) 49 S0 00 C e m h p a s a Hastabaııecl 21 60 91 Gurabs Hastabaneai 21 M 00 HaseM Bastanesl 21 28 80 • « O S) Numune Rastahanes) M 59 0C Sıbhl Imdat: Bevuflo 44 49 9» tstanbu) 21 19 95 Oskudar M 15 36 Kuduz Rastahnnesi 23 90 32 Zeynep Kamlı M 30 50 TOıb Hava VoUan Bllel Satısı (44 «7 00) Danısma (44 03 96) fe£a UrJ Şofbea Kalorifer RadyatSr istanbul ALEMDAR: (23 36 S3) ElvedA BULVAB: (21 35 78) Aglayan Kadın GÜNEŞ: (21 «1 40) 1 Çalınan Madalyoo. 1 Enayüer Kralı tPEK. (23 25 13) Kızlaı Arannda KULÜP(22 72 77) 1 Karaoğian Blcandı Eorba, 2 tlk Aşkım (E.Hun) MARMARA: (22 28 80) Tom Joncr (AJİnlar) MKLEK: (Eytip) (21 M 71) I AJtMfma Kjtdın. t Çtpkın Efa 76M/120«