24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE İKt CUMHURİYET 3 Ocak 1967 BÖLUNEN SENDİKACUIGIMIZ Doç. Haydar KAZGAN ısa bir mazisi olan sendikacıhğımızın nznn bir devre devam edecek bir bölünmeye doğra yol aldığına sn günlerde artık inanmak gerekiyor. Kanaatimizce tabanda ve zirvede bölnnme şekllnde ele alacağımız bn dnrumon nedenleri üıerlnde durtnak bngün için çok erken. Zira çok ciddî etüdlcre girmeksizin bn nedenler üzerinde yapılacak yorumlar gerçeği belki de aksettirmiyecektir. Fakat bn oranda bölünme olaylan üzerinde bazı fikirler yürütmek, yapılması gerekli daha ciddî etüdlere büyük fayda sağlayacaktır. K Tabandaki bölünme. T ürk cendikacılıfında tabandaki bölünmeyi iş yeri ve iş kolu sevij esindeki sendikalarda bölünme olarak ele alacağız. Klâsik olarak böyle bir bölünme sarı sendikaların getirdiği bir bölünme sayılmak gerektiği faalde, Türkiye'de başka ne\ide bölünmelerin de eksik olmadıiını ifade etmek doğru olsa gerektir. haline getirilemiyeceğini bilmeleri gerekir. Oysa ki, nznnca bir devre liderlik yapmış olan sendikacıların liderliği mnhafaza için gayretlerine bakacak olursak, bn gayretlerini kendilerini yetiştirmek, sendikacılık fonksiyonlarında başarılı olmak, toplu sözlesmeler için gerekli hanrlığı yerine getirmek yerine klikleşmek, politik oyunlara girmek, rey avcılığından ibaret kaldığını görüvoruz. Diğer taraftan kendilerini seçen kitle bngün bir vatandaş olarak şn veya bn partiyi tntarken, büyük tesirler altında ve önfikirlere bağlı olarak hareket ettigi halde, sendika liderlerini seçerken daha objektif esaslara bağlı kalabilmektedir. Bn itibarla objektif esaslara göre başarı gösteremeyen liderlerin tekrar seçilmeleri çok zor olmaktadır. Işte bu sebeple seçilemeyen liderlerin lider kalmak için direnmeleri, sendikaların bölünmesinin bir sebebi olarak karsımızda dnrmaktadır. S Zirvedeki bölünme. irvedeki bölünmenin şekli ve nedenleri fizerinde durmak, basta da isaret ettiğimiz gibi, etraflı incelemelere lüzum göstermektedir. Ba itibarla biz burada kanaatlerimizi ileri sürmekle yetineceğiz. Zirvedeki bölünme'yi TÜRKlŞ'ten ayrılma ve yeni konfederasyonlar knrmak olarak nitelendirdiğimizde, bölünmenin bngün sendikacıhğımızın milli seviyedeki hedeflerin ne olabileceği bakkında sarih bir fikri olmamasından ileri geldigini öne sürmek doğru olur kanaatindeyiz. Bir taraftan dıs ticaretin devletleştirilmesini isteyen Türkîş yöneticileri, diğer taraftan toplu sömürücü iç ve dıs güclerin vanında olduklannı beyan etmekten çekinmemektedirler. Diğer taraftan plân hedefleri ve stratejisi ile plânın finansmanı konnsunda isçi ve çalışan kitlelerin menfaatlerine öncelik verilmesi konusunda tek direnme örgütü olması gereken Türkts, bn konular dışında kalmak için gösterdiği çabalarda ancak başarı kazamyor. Diğer taraftan bilinçlenen sendikacılığımız artık isçi menfaatlerinin işyeri ve hattâ iş koln seviyesinde yapılan toplu sözleşmelerle değil, fakat milli ekonomide bu menfaatlere öncelik tanıyan politikalarla komnabilecegini idrak etmiş duruma girmektedir. Türktş yöneticileri «Biz genel politikaya girmiyeceğiz» derken haklı olabilirler. fakat isci menfaatlerini koruyabilmek, iktisadi gelişmenin getirdiği refahı yaygın hale getirmek için sadece toplu sözlesme ve grev ornnunun kâfi olmayacağım bilmeleri gerekir. Böyle bir bilinçlenmeye doğm gitmedikleri takdirde veya bunun gereğinl yerine getirmezlerse, elbette ki Türk işçileri adına onlann yapamadıklarını yapacak karsı örgütler çıkacaktır. Yalmz şunn açıkca ifade etmek gerekir ki, bir memlekette zirvedeki san sendika, aşağıdakinden çok daha tehlikelidir. Bueün Türkls, statükoyu muhafaza eden tntumn ile iktidarı formel olarak desteklivebilir. Fakat bu, Türkts'e karsı birlesen sendikalara güe kazandırmak neticesini doğnrmaktan öteye gidemiyecektir. Zira «uydu» sendikalara zirvede verilecefc tâ\izler, hiçbir sekilde plânlama hedeflerine uymayacak, geçici ve kısmi bir isçi refahı kalkınmayı durdnracak, temel yatırımlarla bnnlara bağlı yatırımların finansmanını güçlestirecektir. Diğer taraftan bu tâvizler dolayısiyle karsı sendikaların eabalan uyancı olmakta devam etse bile, verilen kısa vftdeli ve göz bovayan tâvizlerin altında ezilip gidecektir. Gerçekte Türkiye'de de toplu sözlesme ve grev haklan isçi sendikalarını işveren ve onun bağlı olduğu isveren sendikaları karşısınn da güclestirmiştir. Ancak bu güclenme, işçi *« " dikalarının işyeri ve iş kolu geviyesinde bölünmeleri taalinde tesirini yitirmektedir. Bu bölünme bugün Türkiye'de sarı sendikacılık yolile bölünme ve sendika idareciliğinin getirdiği nnvan ve yüksek gelirin esas sebebini teskil ettigi bir bölünme olarak iki sekilde ele alınabilir. endika hürriyetinin genis tutnlduğu her ülkede oldnğu çibi hueün Türkiye'de de gücIU iş\erenler bu hürriyeti kendi Iehlerine kullanmak imkânını bulmuşlardır. Güclenen ve ba güclenmeyi sendikacılık, milli ekonomi ve isletmecilik bilgileri ile takviye ederek işçinin üretim içindeki payını ve menfaatlerini isveren karsısında gerçek anlamda koruyacak bale gelmiş olan bir sendika hemen vanında bir sarı sendikaııın bitiverdig'ni görmektedir. Birçok isverenlerimiz hiçbir çücü olmayan, knrnluş ve yönetiri kadro bakımından yetersiz sendikaları desteklemekte, hattâ bunların kuruluslarına yardım etmektedirler. Hattâ bu yardım, güclü sendika ile yapılmış bir ev\elki toplu sözlesme veya teklif halindeki toplu sözlesmeye nazaran çok daha" yüksek olan tâviz şeklint almaktadır. Şöyle ki, bazı isverenlerimiz ki, buna bazı bankalarımızı da dahil etmek eereklidir güclenen sendikaları bölmek icin yatırım yapmaktan hiç çekimnemektedirler. Böylece knrulan sarı sendikaları bir uydu politikası ile kendi idareleri altına alraakta ve bunun için de munzam diyebileceğimiz bir malhete girmekten çekinmemektedirler. Gerçekte bunn uzan vââeâe düsündüğümüzde, isverenin menfaatine olabilir. Fakat dünya sendikacılık tarihini biraz olsun incelemiş olanların, bn sarı sendikaların sendikacılığı zayıflatmaktan ziyade devamlı olarak gerektiğinden fazla talepte bulunmak veya başta verilen tivizi aym ölçüde mütaakıp topln sözleşmelerde de devam ettirmek snretiyle işverrnlerj yıprattıklannı çok iyi bildikleri bfr ğerçektlr. «VySiı» sendikalara verilen tâvizler. hesaba kitaba dayanmadığı için, kayıtlara isgücünün ve isletmenin verimliliğine bağlı kalmaksızm topln sözlesme yapmak seklinde neticelenecektir. Bu itibarla sarı sendikacılık kısa vâdede. memleketimizde olduğn gibi isverene mnnzam maliyetler vöklerken, nzun vSdede zannedildlği ıribi bn küifetleri isveren lehine halledecek toplu sözleşmeleri de|il, devamlı mnnzam ve ölçüsüz tavizleri gerektiren topln sözleşmelere boyun eğmeye işverenleri zorlayacaktır. Zira sarı sendikacılık hiçbir memlekette ciddî olmanustır. örgütleri ve yöneticileri zayıftır ve ancak koparılan asırı tavizlerle yaşayan birer tesekküi olmnslardır. ayın Prof. Kemai Karhan'ın (Denizcilik Bankasının Revizyonu) başlıklı yazısı tfimü itibarı ile ilgi çekicidir. Diğer taraftan, Bankanın bilânçostınu yakından tetkik ile.ortaya çıkacak bazı hususlara yazanc değinmis olması arzu edilirdi. Banka 1965 yılında 614 milyon TL. gelir temin etrnistir. 1963 1965 arasındaki üç yülık gelir ortalaması 601 milyon TL. dir. Banka, 1965 yıh gideri olan 642 milyon TL' den % 10 bir tasarruf yapabilme ımkâ nı bulabilse idı, o yıl 28.5 milyon TL Zarar yerine 35.7 milyon TL KÂR edeeekti. Yine, 1965 yılında malzeme alımı için sarfedilen 1 4 3 milyon TL'den V 10 blr tasarrut » mümkun olabilse idi, zarann yarısı yok olacaktı. Bu rakamlardan anladığımız, Ban kanın tümü itiban ile amme hizmetinde olan bir müessese olarak' zarar etmek üzere düşünülmüş ve düzenlenmiş olduğu değil, kanunun tasrih ettigi şekilde (basiretli bir tüccar) gibi hareket edilememesi yüzünden son üç yılda 73.9 milyon TL zarar etmiş olduğudur. Limancılık ynca, Saym Kemal Karhan'ın üzerinde pek durmadığı (Limancılık) mevzuu 1965 yılında 195 milyon TL gelir temin etmistir. Halbuki, çok daha fazla önem verilen yolcu ve yük gemilerinin 1965 tüm hasılaü 197.7 milyon TL dir. Limancılık gelirleri 1960 ve 1964 yıllannda yolcu ve yük gemileri geHrlerinden daha fazla olup, diğer yıllarda da yaklaşık olarak 1965 deki orantıyı muhafaza etmektedir. Sadece îstanbul, îzmir ve Trabzon limanlanndaki bu faaliyetler yüîünden Bankanın 1%5 zaran 615 bin TL dir. A Sonuç etice itibariyle zirvedeki bölünme'nin maliyetinl yine de isçiler çekecektir, derken, bunun uzun vâdeli plân hedefleri içinde doğru olduğunn kabul etmek zorundayız. Fakat böyle düsünmiyenler için bölünme şimdilik isçi ve işverene fayda sağlar gözükmektedir. Işte bn bir çelişmedir. Ama anlayan için bir mâna ifade eder. •••IIMMIMMIII<MIIII*UHHIIII**l*M*l»l*MMni1 ••••••••••••••••••••••••••••••••*••••••••••••••••••••••< ! « • • • • • • • •••ttlllllltll«IIIIIH1Mlallll«l ( • • •••« ••• • • • Ortalama kâr hadlerinin bahıs konusu edildıği bu günlerde, 195 milyon TL gelir temin eden liman işletmelerin «i 10 gibi mütevazi bir kâr edebilmelerini arzu etmek fazla iyimserlik olmazsa, 615 bin TL zarar yerine 19 milyon TL kâr edebilecek nitelikte olduğuna sayın okurlann dikkatini çekmek istedik. Gemı Kurtarma Işietmesı taraından 1965 yılında kurtanlan (12) adet gemıden elde edilen geUr 4.3 milyon TL dir. Şu halde, beher gemiye yapılan yardım Işletmeye ortalama 350 bin TL. gelir sağlamıştır. Bu rakkamlaTH\ gösteıaUSi sibı. gemi kurtarma mevâun hi^ c t e v kuçümsennıeyecek nıtelık'edır Bu tsletmenın bu gürıku masraflannın mahiyet ve dökümünü bilmememıze rağmen, bazı tasarrul prensıplerini benimsemek çartı ile yıl da 1 milyon TL veya daha fazla bir gelir sağlamaları mümkündür. B u da, meselâ Ortaklığm 1965 de Bankacılık kısmından temin ettiğı 600 bin TL net kânn iki mislini teşkil eder. Bankacılık kısmı bu k â n elde etmek için 37.5 milyon TL. plâsman yap mıstır. Bir süre uzak durduktan sonra tekrar yanya başlarken • insuıı bir tutukluk sarar. Söze nereden başlıyayım diye düşünür • durur. Şimdi ben öyleyim. • BUdiğiniz gibi geçen ayın yedisinde Sovyetler Birliğine doğrn ge . riye çıktık. Doğu sınırmda Kızılçakçak'tan geçip Rusya'ya ulaştık. • Moskova'dan Orta Asya"ya uçtuk. Kazakistan,'ı ve Azerbeycan'ı gör • dük. Viyana yoluyla memlekete döndük. J Şimdi yirmi beş günlük bir aynhkUn sonra gene karşmızdayım. ; Ve belirttiğim gibi bir çekingenlik içindeyim. Üstelik bu, salt idman • mhktan doğmuyor. S Bilirim ki yazarken çekingen obnak, kuşkular ve tereddütler Ş içinde cümle yürütmek iyi birşey değildir. öylesine yazılmış bir ya ; n çoğunlukla başarısız olur. Söyüyeceği lâftan çekinen adamm ya ; lı olarak ben köyden kaçmayı dezarlık mesleğinde yeri yoktur. Bunun içindir ki önce bu meseleyi ko • zannımızca, Bankanın denizcilik ğil ona ne denli hizmet edebilecenuşmak ve çözümlemek zorundayız. S ve mühendislik konulannda yeğimin çabası içindeydim. Okul 15Benim çağırıldığım ve gexdiğim ülkenin adına Sovyetler Birliği • tişmis kıymetlerden fazla, muhaliğinde demir döverken, tavuklar derler. Bu Birliğin Cumhuriyetlerinde Sovyet rejimi yürürlüktedir. « sebecilik ve entemasyonal is aiçin yapüğun fennî kümesi sıvarHalkunızın Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri konusunda çoğunlukla ; damlığı yönleri gelişmis elemanken. döner kulakh pulluklarla çift bDdiği nedir? ' • lara ihtiyacı bulunmaktadır. yaparken ziyaretime gelen vurt Ünal TAPAN öteden beri yayümış samlara göre So%7etler'de halkın hâll ha • severler benlm bu haliml kabul eMuhendis raptır, açlık ve sefaletten kırumaktadır. Oralarda insanların yüzü • dıp, onun kulağma birşeyler fısılgühnez. Kişiler neşe denilen kavrarnı unutmuştur. îşçiler köle gibi • dıyarak aralanndan çıktığım beni çahştınlır. Ruslar Crallar'dan Czak Asya"ya kadar koca bir kıt'ayı 5 o saf köylü vatandaşlanma yanI15 tanıtmasalardı benim v e benim sömürürler. Herkegin ardmda bir polis vardır. Herkes Bdım adım • gibi yetişen binlerce yurtsever mem takip edilir. Bir dehşet rejimidir süren. . S leket çocuğunun yetiştiği Köy EnsGerçi bu türlü propaganda Batı ülkelerinde çoktan yıkılmıştır. " titülerine çamur atmasa idi bu MOronUrcs turist Rugyanın başkenti Moskovadan Kazakistanm baş J gün durum tamamen başka olakenti Alma • Ata'ya kadar Sovyetleri gezer dururlar. Ne var ki bi • caktı. zim ülkemizde durum bambaşkadır. Komünizme düşmanlık bir iç g artısma sütununda çıkan «DEaym Kemal lşık, 23 yıl önce politika vatırımı olduğu için komünist partilerinin iktidarda bulun S DELER KÖYÜ OKULU. ba§benımle birlikte köye atanan duğu ülkelerin durnmunu olduğu gibi anlatmak çok tehlikeli ve be Ş lıklı yazıyı başmdan sonuna arkadaşlanmdan orada şevkle lâlı bir istir. > kadar bütün mesleki titizliğimle görev yapmakta olan meslektaşIşte biz şimdi bu îsî yapmak niyetindeyiz. * okudum. Aralıksu 16 sene Turlarunız var. Şur.diyse otuz iki kayGezdik, gördük, gfldik. Gördüklerimiıi okuduklanmııla tarttık. • kiyemizin çeşitli köylerinde ö j naktan öğretmen tedarik edip. k3y İstatistiklere baktık. Vardığımız sonuçları gazetemizde bir ayrı ya 2 retmenlik yapmış olan bir kişi oyoluna düşurüyoruz. Halbuki bun zı dizisinde anlatacağız. Sunu iyi bilelim ki SovyeUerin Türkiyeden S larak, konu üzerinde bizım de ba ların çoğunluğu köy ve köycülügörünüşü ne kadar ilgi çekici ise. Türkiyenin Sovyetlerden göriinüşü Ş zı diyeceklerimiz olacaktır. ğü hLç bilmeyen kişilerdir. Işte side o kadar ilgi çekicidir. Daha bir hafta önce bugün, Kuybişef'ten Ş zin anladığınız manâda köycülüğü En geçerli kalkınma sorunu olan Moskoraya giden trenin ikinci mevkiinde idim. • anlıyan ve bugün orada görevlenip ,KÖYDE EGtTÎM VE ÖĞRETİM. yarın oradan savuşmaya yol arayazışmalarını gazetemizin bir müdVe karşı kanapede oturan Muhendis Annel Andreyevna tat • yanlar bunlardır. îstisnaları vardet daha sürdüreceğinden emin lı yüzlü. şişmanca bir genç kadındı soruyordu: • dır elbette. Yoksa köyden kalkıp bulunuyorum. Bu bölümde benim Türkiye'de okuma yazma bilmiyen çokmuş öyle mi? • şehirler dışuıda medenî köy hacevabım Sayın Kemâl Işık'a olaLokomotif buzlu ovalarda koşuyordu. Özbek neferi Ferçanalı • vası içinde yetiştirilen, kendisine caktır. Arkadaşımız nerde ise, SaMahmut merakla yüzüme bakıvordu. Fabrika işçisi Anna ve mağaza • yeterli medeniyet ışığı verilerek, yın Fakir Baykurt'u suçlu çıkartezgâhtan Mariya cevabımı bekliyorlardı. • karanhk köylere kapı açacak kby mak sevdasında. Saygı değer mesSornlara devam edivordu Annel Andreyevna: S çoeukları değildir. lekdaşımızın hangi okul çıkışlı ol Fakirllk çokmuş öyle mi? Ş duğunu bilmiyorum. Yetiştiği otşte Sayın Fakir Baykurt'un kı İşçilerin dinlenme evleri var mı? • kulda edindiği nazari ve âmeli bilsaca anlatmak istediği budur. Be Ev kiralan ne kadar? • ginin konu üzerinde söz etmekte nim çilekes köylümü ve beni ken Her köyde doktor var mı? • etkisi olacak, bu yüzden de görüdi halime rahat bıraksalardı, biz Her vatandaşa emeklilik var mı? • şü karşıgörüşün aksine olabilecekgeç de olsa onunla anlaşır ve kaytir. Belkide şimdi Hadi be canıtn İnsanlar ihtiyarlayınca ne yapıyorlar? • nasırdık. öyle şey mi olur» öğretmen hep ayBugün için bu binlerce Köy EnsBitmiyordu sorular. Sıkılıyor ve mümkün olduğunea kaçamak S ni düşünür diyeceklerdir. Hiç de titüsü mezunu öğretmenden çoğunyapıyordum. • öyle değildir. Örneğin. Fakir Bayluğu çocuklanna tahsil yaptırmak Ne var ki gerçekleri değişti»erek cevap veremezdhn. J kurt «Şlmdi ögretmenler köy be için ellerinde olmıyarak kasaba Rejim ne olursa olsun ve bir ülkeye hâkim ideolojinin rengi ne • ğenmiyor. Oknllar boş» derken anve şehirlere kaymış bulunmaktadır olursa olsun, elle tutulur eerrptıpı rte*:««irilemez. tsveç'tekl, ya da S latmak istediği gerçekler vardır lar. Amerikadaki insanın yaşajnş şartlarını Türlriyeye olduğu gibl duyur J ortada. Her halde şimdi Sayın Fakir Baymak doğruluk borcudur. Bu doğrulıık borcunu tsvec veya Amerika S kurt'un «Şimdi ögretmenler Köy Yoksa sizin dediğiniz gibi öğretgezilerinde okuyucurnuza ödedik. Sovyetler gezisini anlatırken de • beğenmiyor. Okullar boş» deyımin menler köy beğenmemiye başlıyadoğruluktan ve objektiflikten sapmak niyetinde değiliz. • lı 15 yıl olmamıştır. Ancak 3 ilâ de saklı gerçek mânâyı anladuıız Sovyptler kalkınma dâvasını başarmışlardır. Sovyet rejimini • sanırım Sayın Kemâl lşık. 5 yıl dir bu. Yoksa 19431944 ders beğenmemek, bu gerçeğe gözleri kapamavı gerektirmez. Sov 5 yılında yirmi lira ücretle 20 yılNeşet EFE yet rejimini reddetmek başka şeydir, Sov>etlerdeki kalkınmayı gör ! lık mecburi hizmeti yüklenerek Merkez Inkılâp tlkokulu mek başka şeydir. Biz Türkiye'de bir Sovyet rejimi kurulduğunu S kö'ye giden bir köy enstitüsü çıkışMüdürü ÇORUM rüyamızda görsek ter içinde uyanacak kadar milli bağımsızbgimıza S gönül vermiş kişiyiz. Ama Orta Asya'daki göçebe kazaklarm kırk yıl S da sanayi toplumu haline geldiği açık blr gerçektir. Dogruları eğip Ş bükmiyecek kadar doğrulara saygımtz var. Doğrnları görüp de yalan 5 söylemenin kendimize ve memlekethnize bir faydası olacağına inan • Çok sevgili, kıymetli varlığımır mıyoruz . J Peki, Sovyetler'de tenkid edilecek noktalar yok mudur? S Hiç şüphesiz pek çok vardır; ve onları da nzun nznn yazacağı S mızdan kimsenin şüphesi olmasın. S DENIZaLIK BANKASININ REVIZYONU Geziden sonra Dedeler kövü okulıı Î S M EVLİ D Bülent Kozlu'nun aziz ruhuna ithaf efülmek üzere v«rarının rastlayan 4 ocak, 196J çarşamba günü öğle akıp Kadıköy iskelesi Osmanağa Camiinde Yeşilçay ve arkadaşları tarafından okunacak dost ve bütün arzu edenlerin teşriflerini rica 40 ıncı namazînı duahan Mevlide ederiz, günune mütaNusret akraba, EŞİ <»••«••••••••••••••••>••••••••••••••••••••••••>••••••••»•••••••••• Reklâmcılık 4 155 TEŞEKKÜR Aziz ejlm DOKTOR > TEŞEKKÜR Yaptığı çok baçanlı blr »meliyatla beni slfaya kavuşturan Tıp Fakultesi Ceırahpa$a Uroloji Klınlği profesörü. faîüetli insan. değerli üroloğ. operatbr Prof. Dr. A K İ S'i 1 L l N K N l L (i I ( . K A <; 1 K L A M A S I fsmail Atakuman'ın velatında hizroet ve alâkalannı esirgemiyen Şeker Şlrketl mensuplarlyle kıymetli meslekdaşlarına ve asker arkadaşlarma, dosta ve hakikatli komsu1ar:mızla taziyetlerini bildlren yakınları mıza şükran ve mlnnet duygu larıımn duyurulmasını sayın gazetenizden rica ederim. Efl: NatU AUkuman MUZAFFER AKKILIÇ'a tedavlm hususunda benden çok yakın ilgisinl esirgemlyen kıymetli üroloğ, operatör Doç. Dr. B ölünmenin bir difer sebebi de sendika yöneticiliğinin artık iyi gelir getiren ve egolan tatmin edici bir nnvan taaline gelmesidir. Demokratik ilkelere uygun olarak, yani seçimle başa gelen sendika liderleri, liderliğin bir meslek Sonuç D enizcilik Bankasındaki elemanların, bu memleketin bu alanda yetiştirdiği kıymetler olduğu gerçeğinde Prof. Kemal Karhan'a istirâk ederiz. Fakat KENAN KARABAY'a Başasistan Dr. Kemal Büyükşalvarcı'ya, asistanlar Dr. Cengiz Kesin'e, Dr. MOçteba Yusufi'ye, Dr. Andon Aportolldls'e: değer11 narkozltör Dr. Vahide Erdo ğana: Üroloji Kllniğtoin bulun diğer doktorlarına: hastabakıcı Kadir Deniz'e ve diğer personele minnet ve teşekkürlerimi sunarım. EMİN OKTAY Cunüıuriyet 157 Giirselin Guınhurbaşkanlığı 1960 Sonbaharında Inöniiyle bazı M.B.K. ityeleri arasında nasıl kararlaşîn ılılı? O akşam. 18 Ekim 1960 akşamıydı. Gönlerden Sahydı. Ismet Paşa bir gün evvel İstanbuldan dönmüştü. Gürselin Cnmhurbaşkanhğının C.H.P. tarafından kabul edilmesi için bir süre önce hazı M.B.K. nyeleriyle İsmet Paşanın temsilcileri arasında baslamış olan pazarlıklar öyle bir noktaya gelınişti ki bu Komitecilerin bizzat C.H.P. Genel Başkamyla görüşmeleri şart olmuştu. O akşam saatler 20.30"u gösterirken Prof. Afet İnan'ın Ankaradaki apartmanına bir adara giriyordu. Bu, İsmet Paşaydı. Kendisinden evvel aynı apartmana Âfet hanımla akrabalığı olan biı MJİ.K. üyesi, Fikret Kuytakla ötcki Komite üyesi Ekrem Acuner girmişlerdi. Komitecilerin Ismet Paşayla görüşmesi gece yansına kadar devam ettl. Komiteciler İsmet Paşaya Cemal Gürselin Cumhtırbaşkanlığmın C.H.P. tarafından kabul edilmesini teklif ediyorlardı. İsfet Paşa sordu: « Bundan Cemal Gürselin haberi var mı?» Komiteciler cevap verdiler... Currvhvıriyet 150 DOEI OR T, Ziya Kırbakan Ocn, Sa« «• tOhnrt aaatalıklan MfitehaMin trukl&ı Cad. nrmalucapi No M Teı 44 10 73 Cumhunyet 158 Toplumcuların beklediği dergi ANT Çetin Altan, Hüseyin Baş, Fakir Baykurt, Abidin Dino, Ferruh Doğan, Refîk Erduran, Memet Fuat. Selabattin Hilav, Mehmed Kemal, Yaşar Kİmal, Idris Küçukömer, Mahmut Makal, Rauf Mutluay, Fethi Nacî, Nad?r Nadi, Âziz Nesin,. Doğan Özgüden, Kemal Sülker Tekel Genei Müdürlüğünden: 1 Sıgara Pabrıkaiarımız Uıtıjacı için mevcut şartndinesıne gore 25 tefriklı 10 000 ve 30 telrıkli 63.000 top Ubaka balınde sigara kâğıdı Dış pıyasadan pazarlıkla satın alınaraktır. 2 Pazarhğı 27.1.1967 Cuma günıi saat 15 de TJnkapamndaki Merkez Satına'ma Komısyoııunda yapılacaktır. 3 Sartnamesı hergün Komısyonumuzda görükrbilir. 4 Muvakkat teminat tamamı için 112 555,70 TL. sıdır. Malın tamamı verüemedıği takdirde verilebilecek miktar ve fiat üzerınden °» 3 nıspetinde muvakkat teminat yatırmak suretıyle ıhaleye 10.000 'optan aşağı olmamak üzere kısmen ıştırak edılebılır. İsteklilerin Muvakkat teminat makbuzlan sair Kanunl vesıkalariyle birlikte belırli gün ve saatte Komisyonumuza müracaatları ilftn olunur. (Basın 25170/130) M EV L î T Genç yaşmda vefat eden çok sevgili kızımız BÜTÜN TÜRKİYE HER HAFTA HEYECAN İÇİNDE A K İ S TEKİ "İSMET PASAYLA1O YILI OKUYOR ' ESHER OIGENIn kırkınc; günune rastlayan 4 ocaK 1967 çarşamba günü öğle namazmı mütaakıp Şişli Camiınde okunacak Mevlid'e bütün akraba, dost ve din kardeşlerimızin tesrifi niyaz olunur. AİLESİ tâncılık: 8038/164 BU H.AFTA A K İ I.OOO lira veriyoruz Cuma akşamı SİTE SİNEMAS1 "arkasından çalınan Ş e v role otomobilin içindeki SİYAH ÇANTA da bulunan v e hiç kimsenin işine yaramıyacak olan evrak ve pulları getlrene vtya gönderene 1000. lira verilecek ve hakkmda tâkibat yapılm=yacaktır. Tel: 47 77 62 44 91 21 ŞİŞLİ SİTE SİNEVÎASI MÜDÜBİYETI Reklâmcdık 12/161 12 sayfalık Türk soiu ilâvesiyle bugün çıktı Cumhuriyet 151
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear