29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE ÎKİ 7 Ağustos 1966 ''UMHURÎYET AP UDERİNİN ANUŞMMUKURI VE BİR SORUSU Prof. Bahri SAVCI A.P. Iiderinin hemen herkesle, her kurnm fle anlaşmazlıkları var. Bu yiizden, kendileriniıı de, bemen her korumdan yakınmaları oluyor. Bn yakınmaların arkasından ithamlar geliyor. Ve o zaman, A.P. lideri, giyasal hayatımızın •otyo politik ve hnkuksal gerçeğine nymıyan bir yornm ve açıklama yoluna sapıyor. Bn da, kendilerinin güçlerini, prestijlerini yıpratıyor. tşte 2 Ağustos tarihli demeçleri de, yakınmalar ve ithamlarla dolu. Bn yakınmalar ve ithamlar içinde, rejimimizin giyasal ve hnkuksal niteligini teshise yarayan, bazı gerçekleri deyimleyen değerli çörüsler de var. Fakat bunlar, sistematize edilraekten yoktsundnrlar. Ayrıca ve bilhassa, giyasal kurnmlanmızın tarihsel gelisim çizgisine nymıyan yanlışlardan da nzak kalamaBuslardır. A.P. Iiderinin bn son demeci üzerinde, siya»al bilimciler, politikacılar, düsünürler, önemle dnrmalıdırlar. Biz de duracağız. Fakat bngün, her şeyden önce, bir Basbakan sıfatiyle cevap iatediğini sandıfımız bir noktayı ele almak istiyornz. Bn nokta, A.P. liderinin tabii senatörlükten olan sikâyetidir. Bizce bn yakınma, A.P. Iiderinin herkesle düştüğü anlasmazlıklardaki duygnsal yönfl pek belirttiği içindir ki onn ele alıyoruz ve onn, bn genel anlaşmazlıklar tablo»u içinde cevaplandırmak istiyornz. Evet. önceden belirtmek gerekir ki, A.P. liderinin herkesle anlasmazlıklan vardır. Bir kere; bizzat kendi partisi ile anlaşraazlıfı vardır. Bu, Hükumetin knrnlması olayı ile başlamıştır. Parti Meclis Grnplanna gitmeden yasama teşebbfislerine geçme olayı ile sürmüştür. Devlet Personeli maaslanna zam meseleginde, bir düğfim halini almıştır. Sonra. A.P. liderinin, Parlâmentodaki nrahalefet partileri ile anlasmazlıklan vardır. Bnnlar, belkl Türkiyenin problemlerine. temeldeki Röriis açısından gelen ayrılıklar yüzünden teklif edilen ayrı çözüm yollan halindeki anlaşmazlıklar değildir. Belki de, ancak, zıtlaşma, aykırılaşma, içgüdülerinden doean anlasmazlıklardır. Ama, ne de olga, bnnn doğal saymak gerekir. A.P. liderinin daha sonra, 'serbest fikir ocaklan, önefi ve zinde knvvet akımlan ile anlasmazlıklan vardır. Bn merkezler, genel olarak, hiirriyetçi lâik balkçi Atatürk Cumhuriyetinin, bir millî ve ekonomik bağımsızlık içinde, bir çağdaş sosyal devlet olmaya yönelmesini isterler. A.P. lideri ise, Türk toplumunu, kisisel çıkar gaikleri ile hareket ederek verim yaratacaklann elindeki bir kadere bırakmak ister. Serbest fikir mihrakları ile öncü ve zinde kuvvet akımlan; Atatürk devrimciliğine devam ederek, az gelismekten çıkmanın gerektiği sosyal ve ekonomik yapı reformlan isterler. A.P. lideri ise, toplnmsal ve ekonomik yapının var olan knrnmlarını, Türk halkının değerleri, selenekleri cümlesinden gayarak koramak ve sürdürmek ister. A.P. liderinin, en sonunda, partisiz senatörIerle, bilhassa Tabii Senatörlerle anlasmazlıklan vardır: Bnnlar, kendilerini bir Anayasa knrnmn yapan tarihsel politik sosyal nedeni »raştınrlar. Btmn; Comhnriyetin 1961 safhasının açılıs nedeninde görürler. Cutnhnriyetin 1961 İle açılan safhası, rnkarıda da söylendiji üzere, Atatürk'ün hürriyetçi lâik halkçı devletini; yönelmiş bnlnndnğn demokrasi çizeisi üzerinde tntarak ve onn bn çizgi üzerinde daha da kuvvetle yerleştirmek fizere yapılacak ekonomik sosyal kfiltürel reformlarla tam bir sosyal devlet haline jretirme safhasından ibarettir. Bu safha gerçekleştirilirken, hem demokrasi çizgisinden kaymamak, hem de gerekli reformlan başarmak için, b:r «Hürriyet reformları sentezi» ne ulasmak gerekir. BD da, bn sentezin arastmlmasında, bnlunup nygnlanmasında hürriyetçi lâik halkçı sosyal yönün ve unsuların belirtilmesinde, savunulmasında bazı dayanak kuvvetleri gerektirir. İşte, partisiz senatörlük, bn dayanak merkezlerdendir. Anayasanın sosyal devlet ilkesi ve bnnnn hürriyetçi demokrasi ile bir sentez halinde gerçeklestirilmesi vanının; bn sentezin araştınlması, uygTiIanmran içinde bir serbest fikir ve aksiyon merkezi halinde, bu senatörlükleri meydana getirmte ve onlan bir Anayasa kurnmu baline sokmnstur.. Bu suretle, bnnlah, bir halk yararı görüşümü, bir serbest fikir yuvası olma niteliği içinde temsil ve ifade aracı olarak, Anayasa içinde yer almışlardır. Oysa ki, A.P. lideri, ülkede, seçimden çıkmışlığın ötMsinde, bir politik ve anayasal kuvvet merkezi, yetki merkezi tanımak isteniyor. Böyle merkezlerin, giyasal kararlara katkı getirmesini kabul etmiyor. Kendileri için demokrasi pek açık ve sadedir: Oy mekanJsmasının getirdifinden başka olarak, bir tercih ve karar netieesi yoktnr. Bn tercih ve kararı çoğnnlngun iradesi dısında etkilemek de yoktnr. tste bu temel görüş aynlığı dolayısiyle A.P. lideri serbest senatörlük kurumn ile de anlaşmazlığa düsmüş bnlunnyor. Bu anlaşmazhklann köküne, bir baska açıdan şöyle de inebiliriz: Bir açıdan iktidar partisi lideri, Grupun kendi sini tnttuğn sürece, biiyiik bir güce sahiptir. Istedifi kannnları çıkarabilir. tstediği siyasal kararları alabilir. Grnpn da, kendisini mademki lider olarak seçmistir, onu bu siyasal kararlarda izlemeye zornnludur. Muhalefetlerin ve öteki anayasal kuvvetlerin bu konuda biricik hak ve imkânları sudur: I Siyasal kararların alınması işinde bir açık tartışmaya sahip olma; II Bu kararları alenî olarak denetlemek, eleştirmek hakkını sınırsız kullanma hakkına sahip olma; III îktidara yönelttiği genel görüsme, gensorn taleplerinin yerine getirilmesi hakkına sahip olma; IV İktidardan Anayasa içinde kalmasını isteme hakkına sahip olma. Oysa ki, A.P. lideri, kendi, seçimden gelnvslik hakkını knllanırken, öteki anayasal kurumların bu haklarına uygnnluk göstermemektedir. O da, aslında: I Kendisine konmus bulnnan alenî tartışma, alenî devlet süzgeçlerinden geçmeyi reddetmektedir. II Anayasa ve hukuk ilkeleri içrelik içinde olmadıçı iddialannı, hoknksal inandırma yollan ile ispat külfetinden kacmaktadır. III foraati Snflne çıkmış serbest fikir yuvalan ile, temel nttftelelerde bir fikir alış verisi içinde bulunacafı ve tercihlerini ona eöre istikametlendirecegi yerde. onlan hiçe gayarak hareket etmektedir. Bu suretle A.P. lidfri, bir anlaşmazlıklar serisi içine girmektedir. Bueün modern demokrasi, sadece bir oy çokloğu ve oy sandıfı olayı olmaktan çıkmıştır. Buçiin demokrasi, siyaseten organize giyasal gruplarla (partilerle); gayrisiyasi olarak orçanire, ama sosval olarak bir afırlık teskil eden politik kuvvetler ve iktidardan öteki anayasal knrumlar arasındaki denklesme olayı haline gelmistir. tste, iktidarın iktidarı esastır ama, bn sınır içinde.. yapıcı ve icracı odur ama, bu sınır içinde A.P. lideri buna nymadıjı içindir ki. muhalefetlerle. serbest fikir yuvalarivle, öteki anayasal kurumlarla sonsuz anlasmazlıklara diismektedir. A.P. lidert, bn anlaşmazlıkların cetirdiji yanıltı içinde, gerbest senatörlükler üzerinde de sert ve haksız bir vargıya kaymaktadır. «Bnnlann grnp kormak haklan var mıdır? Varsa, M.B.G. adını knlianmaya hakları var mıdır?* diye sordngn iki soru, bn sert ve haksız yarçının, en son 5n örnefidir. A.P. lideri, bn iki sonıyn, kendi hukukçnlarına inceletmeden ortaya koymamalı idi. Bu meseleyl inceleyecek bukukruların çerçevesi şn olmak lornndadır: a Anayasa. M. B. Komite*nden bahseder. Bunlan törev, yetki, hak aq*ianndan Cnnftıariyet Senatosnnnn dijfer üyeleri ile aynı hükümlerle hağlar. Daha genis ve doğru deyimi ile; Anavasa. iki Meclisli bir parlâmento karar. Her iki Mecüsin üyeleri. bn parlâmentonnn üyesi olnrlar. Her iki Meclisin üyeleri (hem ayn ayn, hem de kendi içlerlnde) aynı yerlerden aynı yolla geldi*i halde bn parlâmentonnn üyeliğinde birlesirler, ve görev, yetki, hak açısından, kendi Meclislerinin öteki üyeleri ile hak esitliğine sahip olurlar. Bunların grup kurmaları da üyeliklerinin çelis yerine ve nsulüne baglı bir hak defcil. grup knrmanın diger sartlan varsa bizatihi tiyelik sıfatlarına bağlı bir haktır. Tabiî Senatörler de, kontenjan senatörleri de, Türk parlâmentosnnnn üyeleridir. Di^er sartlan da var olduğu zaman, grup kurabilirler. Grup kurma, üyelik niteliğinden gelen bir haktır. b Grup knrunca da, gruplarını, tıpkı öteki ?ruplar gibi, menşelerine ve mesnliyetlerine göre adlandırabilirler. A.P. menşeli ve mesuliyetli üyelerin A.P. rrupn kurmalan gibi. Millî Birlik menşeli ve mensubiyetli üyelerin de, M. B. Grupn knrmalan mümkündür. Onların bu menşe ve mensubiyetini, bizzat 10 inci mıdde tescil etmektedir. ••İi •••• Soğanın cücOğü mülkiyetinin niteliği konusunda P rof. Dr. İsmet Sungurbeyin 634 sayılı Kanunda düzenlenen kat mülkiyetinin niteliği konusunda, kanunun hükümlerl ile bağdaşması mümlrita olmayan fikirlerine 23 ağustos 1966 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki yazımızda değınmiş ve «Kanurjun açık hukümleri, gerekçesınin tereddüde yer vermeyen ifadesi »o kanunun hazırlılc çahşmaları ortadayken, Sungurbey'in 634 sayılı Kanunda katlann müstakıl mülkiyet konusu sayılmadığını, bunlara sabife açılamıyacağını ve bu sebeple bizım tenkitlerimizin yersizliginl yazabilraesi, şâyet özel bir gaye gütmüyorsa olsa olsa bir eksik inceleme sonucudurs demlştik. Sungurbey gazetenin 1 ağustos tarihli nüshasında verdiği cevapta, gerçeği ortaya koynaktan baska bir amaç gütmediğini ileri sürmekte fakat bu iddiası ile bağdaşmıyacak şekilde, Alman Kanununda düzenlenen kat mülkiyetl rejimi nakkında azınlıktaki bir görüşün gölgesine sığınarak, Türk Kat Mülkiyeti Kanununun açık ve seçik hükümlerinin kendi arzusuna göre yorumlanabileceğini zannetmektedir. Almanya'da kat mülkiyetini düzenleyen 1951 tarihli Wohnungseigentumsgesetz (WEG) açısından bu mülkiyetin niteliği hakkmdaki görüşlere biraz aşagıda degineceğiz. Fakat hemen işaret edelim kl Sungurbey'in hâlâ anlamadıgı veya anladığı halde farkına varmamış gözükmeyi tercih ettiği temel nokta, Türk Kat Mülkiyeti Kanununun Alman Kanununa nazaran çok daha kesin ifadelerle kat mülkiyetini kaüar üzerinde müstakil mülkiyet olarak düzenlediğldir Gerçekten Alman Kanunu WEGde kat mülkiyeti karşılıgı kullanılan Wohnungseigentum, kat üzerindeki özel mülkiyet (Sondereigentum) + müşterek mülkiyet payı (Miteigentumsanteil)e verilen addır (WEG s 1). Türk Kanunu bakımından kat m' !kiyeti kat UEerindeld bağımsız mülkiyetin adıdır (m. 2/bend a). Alman Kanunu, kat Uzerindeki özel mülkiyete (Sondereigentum'a) değil, kat malikinin müşterek gayrimenkuldeki payuıa (Miteigentumsanteil'e) kütükte sayfa açılacağını kabul ettigı <WEG s 7) halde Türk Kat Mülkiyeti • Kanunu, kat JHUÜyettoe tfibı her bağımsız bölüme (kat, daire, vs ) kütükte sayfa açılması esasını kabul etmiştir (m. 3/f. 3). 634 sayılı kanunun bu açık hükmü ortada dururken Sungurbey ilk yaasında «Oğuzman ile Reisoğlu'nun Türk Kat Mülkiyeti Kanununa göre katlara yaprak açılacağını sanarak bunun bir takun pratilcsakıncalar doğuracagı yolunda yaptıkları yergıler de yanlıştır» diyebilmektedir. Acaba gerçeği araştırma amaci bunu mn gerektiriyor? Keza, Türk Kat Mülkiyeti Kanununa göre «Kat Mülkiyeti kütüğüne tescil edilen her bağımsız bölüm ayrı bir gayrimenkul niteliği kazanır» (m. 13/f. 5). Alman Kanunu WEG'de böyle bir huküm de yoktur. Türk Kanununu hazırlayanlar ve özellikle Ord. Prof. Dr. Hılzı Veldet Velidedeoğlu bu açık hükümlerl Sungurbey'in zannettiği gibi her türlü yoruma imkan vermek için değil, Türk Kanununda müstakil mülkiyet esasının kabul edildiğinde tereddüde yer bırakmamak için koymuşlardır. Sungurbey'in kanun hükümlerini, müstakil mülkiyet ökrini reddeden bir yoruma tmkân verecek şekilde kaleme alındığını yazması, Kanunun müstakil mülkiyet esasına dayanması için senelerce uğrasmış olan saym Velidedeoğlu'nun emeklerinin medihkâr bir takım cümleler arkasında hiçe indirilmesi gayretidir. Gerçekten kanunu hazırlayanlar bilerek ve isteyerak müstakil mülkiyet esasını kabul ettiklerini belirterek kendi açılanndan bunun faydalarını sayacaklar, tescilde arsa payınıc esas tutulraası görüşüne yer vermediklerinl ifade edecekler (Bak. Kat Mülkiyet Kanun tasansı gerekçesi, MiUet Meclisi Tutanak Dergisi Dönern 1, Toplantı 4. S. Sayısı 524, sah. 4, 6): sonra Sungurbey çıkacak, Kanunun aksi görüşe yer verebilecek şekilde kalerne alınmasına dikkat edildiğinden bahsedecek. Bu mn gerçeği araştırmak? Vesikalan ile ortadaki bir olayı tnsanın gözünün içine baka baka tahrif etmeğe çalışmak ne zamandan beri gerçeğin araştınlması sayılıyor. Görülüyor ki, Alman Kanunu WEG hakkındaki görUşler ne olursa olsun, Türk Kanunu bakımından durum apaçık ortadadır. Kaldı ki, Alman Kanunu WEG açısından dahi feat mülkiyeti düzeninde kat malikine tanman özel mülkiyetin (Sondereigentum"un) hakikî bir mülkiyet «echtes Eigentum» olduğu görüşü hakimdir. Bu husus Isviçre tasarısına ait gerekçede de açıkça ortaya konulmuş ve nâkim kanaatın yer aldığı eserler gösterilmiştir (Bak. Message du Conseil f&ieral a l'Assemblâ Kdöale a l'appul d"un projet de loi modifiant le livre quatrieme du Code civü, Du 7 de'cembre 1962. sah. 19). Burada belirtüen eserlerden ve özellikle WeitnauerWırths'in Gesetz über das Wohnungseigentum und das Dauenvohnrecht. 2. Auflage 1955 ve Diester'in aynı adı taşıyan 1952 tarihli şerhlerinden başka bak SoergelSiebert, Bürgerliches Gesetzbuch. III Band 9 Auflage 1960, sah 323, Fritz Baur, Lehrbuch des Sachenrecht, MUncben und Berlin 1960, sah. 423, Johannes Baermann, Wohnungseigentumsgesetz, 3 Auflage, München und Berlin 1964, sah. 61. Sungurbey' in Türk Kanununun yorurmında kullanmağa çauştığı WolfRaıser'in görüşü ise Alman Kanunu WEG açısından dahı azınlıkta kalmal; tadır. Su halde. Alman Hukukuna gıt rneye ve azınlığın görüşüne dayan maya lüzum M'rrmlr""", örnek olarak, kat mülkiyetini gayet açık bir şekilde müşterek mülki yet paymın binanuı bir bağımsı? bölümünde sağladığı münhasır yetki olarak düzenleyen tsvıçre Kanununu ele almak çok daha doğrudur Bu sebepledir kı bız şimdıye kadar hep İsviçre'deki e sasın kabulüne gayre* ettik B tstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuasının 1959 yılına ait XXV ve 1964 jnlına ait XXIX cildindeki yazılanmız). Türk Kanununu hazırlayanlar da kesin olarak bunu reddetti ve tasanyı kendi göriişlerine göre kaleme aldı (Adı geçen Tutanak Dergisinde tasan gerekçesinden baska, Komisyon Çahşmalan için bak. Sa' Reisoglu Kat MUUtiyetl ve tsvicre ve TUrk Kanun Tasanlan. tncelenmesi, Tenkidi ve veni ta^an tek'.iö. Ankara 1963. sah. 129). Bu durumda. Kanunun açık hü kümlerini hiçe sayıp. gerekçesinl köşeye itip, kanunla bağdaşmayan fakat kendi arzumuza uyan bir yorumun indl, keyfl ve kanuna karşı (contra legem) bir yorum olacağını Sungurbey'in pek iyi bilmesi geTekir. Böyle bir yorumu haklı göstermek için. farklı şekilde düzenlenmiş Alman Kanununa ait azınlık göriiçünü Sunpurbey'in kpndisine siper yapmağa çalışması ise boşuna sarfedilmiş bir gayret olarak kalmaktadır. Prof. Dr. Kemal OĞÜZMAN m <••• ••• • «•I :::: •••• •«•a :::: •••• • •a* aaaa •••• aaaa iaaa aaaa Türk musıkisınin istıkbali De bakalım Haso, a|a olursan ne yaparsın? diye sornlnnca, Ş düşünmüş düşünmüs Haso, kafasını kaşımış, gene düşönmuş, ve • sonunda : S Soğanın cücü|ünü yerim, demiş. S Kıssa'yı Haso'nnn muhayyile darlığı ve akıl ermezliği yolun Ş da kullanırlar. Çoğumuz, afa'nın yanaşması Haso'nnn haline güle • riı. Zavallı Haso'nnn özlemine bakındı siz! A|» olnnca so|anın ! cücüfünü yermis. Ço|u Haso'lar. Memo'lar, Cemo'ların dnrnmn ; höyledir. Kendi insanlıklarına, kendi yeteneklerine yabancılaşmıs J lardır. Ağanm kapısına uşak girer, mnsalla taşına nşak yatarlar. S Kaderleri dofrumlarından önce çizilmîstir. Dünyaya gözlerini aç Ş tıkları grün, ağanın kapısına bir yanaşma daha, ağanın hizmetine • oir nşak daha, ağanm topraklarma bir ırgat daha, ağanın malına • miilküne bir bekçi daha .. ! Haso'nan durnmn gerçi bndur. Ama şöyle bir sorn yBneltsek J kendimize; desek ki : S limesi var ki, bunun da kökü dı Haso'nnn aklı soğanın cücüeünden Steye varamıyor, acaba ! ğerının tersine, doğuda Mademki •bizim aklımız nereye kadar vanyor? • öztürkçe ile yazıyoruz bunlara Bn somnnn cevabını kendi cevremiıde aramalıyıı. Çevreye S dikkat etmeliyiz. Ve ne doğu ne baktıfımızda polise kızanlar cörürüz. memnra kızanlar eörürnz; S batı Hsanma ilttfat etmemeliyiz. fıkara hacıva. hocava, çarsafa. bereye. sakala, kasaba, bakkala, J Türkçeleştirme savaşı her iki cep manava. kömürcüve. oduncnva kızanlar görürüz. Vatandaş açıp • hede de olmalıdır. ağzını vnmar tSzünii : ! (fr Bav Ceylân'm saydığı, Vah Namussnz kasap töz göre göre adam kazıklıyor, manavlar S dettin, Münaceddın. Abdülazia, meyvanın çüriigömi soknştnruyor, kömürcii ahlâksızın teki, polis S gibi isimler hlç rnerak etmesinrüşvet alıyor. tcra dairesinde bir is yaptınnak icin ille de ik! par 5 ler Türkiye'de artık tarihin maması ovnatmak eerek . • lı olmuslardır. Kaç kişide bu isimlerden vardır. SayUabilir. Küçuk adamlar küçiik yasantılan içinde birbirlerine adama • (3) Bu konuda dikkat edilecek kıllı kızçın ve öfkelidirler. Memleket meselesi soraldn|nnda, kü • bir di?er husus da, eskilerinto yecük adamm konosması bellidir : ; rine konan yeni kelimelerin dog önee ahlâkı düzeltmeli. her şevden 5nce terbiye ve eftitim. Ş ruluğu'dur. (Meselâ) yerine (örAlmanlar nasıl kalkındı efendim. sn Amerikaiıiara bak adamlaT • negin> demekteyiz ki bu sözctik nasıl calısıyor. biz tembeliı tembel. çalissak her sev düıelir. ; asli Ermenice olan ORÎNAK'dar Dısanya VÜT bin isçi eönderdik. Anadola coenihı. dfinvanın en ; selir (7) Büyük Türkçü Z. Gökalp, U îleri sanavi ülkelerinde onlann caiısma temposnna tıvfun 's ?3rii Ş sanl Türkçülük bahsinde, tstanvor. Daha da sn tembellik efsanesini yıkamadık. Almanyay» RÎ Ş bul lisanmın milll lisan olarak ka den iscilerimiz o ölkenin is ahlâkı korallanna nyvnn nasıl ya?ı • bul «ettirilmesini» beğenmemekte yorlar? Ve o ülkenin is ahlâkı koşullannda yasamak tçin niçin j ve bunun kltleye zorla kabul etyüzbinlercesi knyrnkta bekliyor? S tirilmeyeceğini yazmaktadır. Ve Haso'nnn mnhavyilesi soğanın cfieütfinden Steye geremedifi • lisanl Türkçülüğün umdelerinl saribi bizimki de ezberletümis birtakim yavan liflardan Steye ge • yarken de «Türk Müleü'nin kulcemivor. Babıfill basını kırk vıidan beri bir esnaf edebiyati vapar. • İandığı her kelime Türkçedlr» der Mizah derrilerinden en ciddî eazetelerin hkr» kSseierine kadar S Ben de aynı fikirde olduğumdan. her yerde esnafın ahlâksızlıfına daîr b'tmez tükenmez yazılar S yukarıdaki yazımda, halen kullanoknr. karikatürler förfiriiz. OT«» esnaf zavailı blr araeıdır. Çimen • dığınuz, yaşayan bazı yabana keHmelerl kullanışımın açıklamasmı todan demire, etten balıfa. sütten pevnire. zevtinvafından pirince • da böylece yapmış oluyorum. kadar plvasnvı kontrol ed»n. ve fivatlarla UtediH ribl ovnıyan bir J M. E ÜÇER annlık vardır. BnrtTar vabaneılarla 'sbiriifi içinde ve bn memle S ketin kavmaJını «Bmiirerek kevîf ratarlar. Ama bnnlann soyjnn S mekanîrtna«ını açıklamaya basladın mi : • Komünizm haaa!.. dlve dikilir bazı adamlar. ve batı yasak S " : Küçük adam bakkala rider. bakar k! pirinç Î50. ÇBnkfl çeltik • satın alma zamanı yaklasmıs, fîreticinin rllnden tnalı nenza almak • içln piyasa fivatlan düsürülmüstür. rrerîcînln maiı nenza kapatıl J dıktan tonra kücök adam bakkala trider. bakar pirinc 750. Kucfik J adam pivasa meksnlzmasını, kapitalizmi, sosyalizml bilmediği için S kızar hakkala : ! 1ar. D • aaa • aat aaaa aaaa ••a* aaaa aaaa aaaa •»• aaaa •aaa eğerli tarüı yazan sayın Tılmaz Öztuna'nın «TUrk Mustkisinin istikbali» adını taşıyan maka'esi. yüzyıllann ötestne uzanan bir maziye sahip olan milletimizin zevklerini tiptk ölçülerle duyuran musiklmizin mutlaka ele ahnması lüzumunu belirtiyordu. Esasen Türk musiklsi, uzun yıllar ihmal edilmlş ve pek çok manevi değerimiz gibi şuursua ideolojilere âlet olma durumuTia sokulmuştur. Bugün, yaşı Cumhuriyetimizin yasından daha az olan bir nesil var ki, Türk musikisinin cihanşumul değerini tdr&k edememekte, birkaç batı soytansının zevksiz gürültülerine hayran yaşamaktadır. Bir aaraandanben millî değerlerimize karşı girişüen katliamdan maalesef musikimizi koruyamadık. Tarihin bu en şanlı devletinin misüsiz zevklerinin en güzel örneklerınl bu milletin gençlerine sevdiremedik. Bakrnız: cadde ve sokaklanmız. büyük şehirlerden Anadolunun masum bagrına dofru taşan bir şuursuzluğun izleri ile dolu .. Ve bu izler ara sında millS musikisini inkâr eden ondan zevk almayıp batıdan gelen birkaç ^ürültüyü. (Dikkat edını? musiki de*il...) benimseyen ve sörç leven eenclerimiz »ar Ne kadar acı defll mi? Ve Ren» ne Kadar acıdır ki, kay bolmasına soysuzlaştınlmasına göz vumdugumuz musikimiz ba zı aziz ve şereflı üstadlanmız ha riç tutulursa sahipsiz kalma tehlikesi ile Karşı karşıyadır Dü şününüz: 3 Selimlerin. Dede E fendilerm, Itrîlerüı sesleri perde perde vok olma tehlikesi geçiriyor Düşününüz, torunlar ve evlâtlar kendimizden olmavanların sesle rinı. dedelertnın analannın ve babalannın sesınden daha çok be nımsivorlar Bu nasıl lştir? Evet, musikimiz çok şeye muh taçtır. Fakat bunlan yaparken kendi öz varhğımız. mill! suuru muz ve bize bizl veren rub unu tulmamalıdır Zira. ruhumuzu kaybeder musikimizin nağmelen arasında kendi ruhumuzu bula mazsak öksüz kalmz vetim olu ruz... A. Erkan AŞÇIOGLU Bartm • ••a Teknikerler dâvası Vimn«rnT herif kazıklıvor .. der. S S Zavallı bakkalın haberi bile yoktnr bn islerden... S O «iralarda irazetelerde birtakım vazılar da çıkar : S Hiikumet pirinç fiyatlannın yükseldiğini görerek tedbir al ! maıı düsürımüş ve pirinç ithal etmiye karar vermiştir. Bu konu • daki caiısmalar yürümekte olup... J Köçfik adam anlamaz bn dümenleri .. Çfinkfi nofanın eficö|ün S den Steye ıreeemez aklı ve büfisi ve rSrrünfl .. Kflcük adama bn S Islerin tçyfiznnn anlatmak istiyenler ise komünistllk Itharaı altın S dadırlar. S ! aaaa ::J: M emleketimizin içinde bulunduğu buhranlı günleri dolajısiyle basımmızda teknikerlik dâvası layık o'öugu eiıemnuyeti alamamıştır Sayın Sabn Özker'in belirttığıne gore, bu günkü ihtiyaca cevap veremeyen teknisyen miktarı yakın bir gelecekte had safhaya ulaşacak ve çöküntüyü hızlandıracaktır. Bınlerce gencı ve ailelerini ilgilendiren bu derde ilgılıler çare bulacağı yerde. kulaklannı tıkamakta, bazı vaatlerle talebelerı uyutmak istemektedır Mem leketımızde okullarm kapısma kı lit asıldığı halde sorumlu mevkı lerde bulunan şahıslar sorumsuzluğun en güzel ömeğini vermektedırler. Teknisyenlertn pratik hayattaki değerini sayın Demirel mühendis olması dolayısiyle çok iyi bilir. Fakat genç teknisyenlere haklarını vermek voluna gitmez ancak onlan oyalar Bızim burada belirtmek istedı ğımız husus: Sayın özker arkadasımızın belirttigi teKnisyen sıkıntısınuı bu iktidar zamanında halledilemiyeceğidir Genç tekniker arkadaşlar bırleşmeli haklarını a labilecektleri bir iktidann iş başına gelmesi için el ele çalışmalı, etrafındakilere de tesir etmelidırler. Gençler bir takım politik gayeler uğruna ezilmemeli, kendilerinl ezdirmemelidirler Okullann bir sene üapalı Kalması memleketimızi elli yıl geri götürmüştür. Gençler sonuna kadar dayanacaklannı söylüyorlar. Bu durumda, bu ders yılı da öğretim yapacafı şüphelidir. Diğer devletlerin bas döndürücü süratle ilerlediği devirde memleketimiz teknisyenlerine yapılan zuune eğitimciler ses çıkartmamakta hatta uyutma politikasmda politikacılan tasvip eder bir tavır takınmaktadırlar. Büyük Atatürk «Sanatsn kaUn bir milletin hayat damarlanndan biri kopmuş demektir» demişti. Ne acıdır kı bu eünkü eğitimcilerle politikacılar yannki Türk sanayiinin nüvesınl teşkil edecek genç teknişyenlertn hayat damariarını kendi elleriyle kesiyorlar. Fevrf ŞAMHALOGLU t. Ü. Fen Fak. Kfiçfik adam derken köcük adamm kfiçfikln(finQn anlammı S avnca anlatmak terek. Kfiçük adam. bazan bir isçf, bazan b!r me S mnr, bazan bir vall. bazan bir razetecl. bazan b'r sosyete lıanımı • bazan bir vazar, bazan bir milletvekilidir. Kendi cerçevesinde so • fanın rfiröfiine kadar varabilen kıt akıl ve mnhsyyilesi olan her J kr* kfirök adamdır. , • Ama bazan bir isçi ve bazan blr kSylfl; rBzfl açılmif, eevresini • eörmüs, Hanyavi Konyavı anlamıs olarak da çıkablllr karsımıza • îste o zaman soganın eücüffinden daha Cteye tasar »klı vaUnda S sın; memieketin ve dünyanın rerreklerini «Srflverir blrden i Lord Kfîrzon ve arkadaslan 1919'da sn hesaplar tçindeymlsier . S Tiirklerin aklı az isler, biz onlan her seye razi eder, lstedi • (<mfz yola sokanz.. S Gereekten adamlar memleket iktisadiyatını bnffün tam bir S kontrol altına almışlardır. Kendi kapitallst düıenlerinİn bir kfiçük S peyki vapmıslardır Tflrkiyeyl. Bn düzeni. bn oynnn açıklamak is • tivenleri de «komnn'sttlrler» diye «nstnracak mekanlzma memle • kette Ulemektedir. Böylece soSanm eücüfiinden Bteve varamıyan J bir akıl kıtlıtı içinde birbirimize düsman olarak; kasaba, manava. ! poüee. kömürcüve. komüniste, hacıya, hocaya. çarsafa. bereye. S sakala ve de baska aksesnvara Sfkelenerek vnvarlamp darnyornc • Sofanın cücüeünden öteye mnhavvilesi Islemiyenler. itbalât, ihra • cat. kredi dıs vardım. empervalizm. yenl sömarçecilik, kapitalizm. • sosvalizm nedir bllmeden Ratıdaki aklı İsler ve biUili adamın J oynncağı halinde çözüliip. dönvaya reıil olnyorlar ! BÜYÜK KATBIM1Z Manisa Mutasarntı merhum Ahmet Şevki Beyin kızı, Merhum Doktor Ahmet Suidi Paşanın gelini, emekli Albay Haşim Ergun'un kıymetli eşi, Peruzan Ergun'un ve Turhan Ergun'un kıymeUi anne leri, Tuncay Tunçtürk'ün biricık anneannesl, Nazım ve Ahmet Er gun'un babaanneleri, Fahrettin Ergun, Beyhan Afyoneri Neyran Tanatar ve Hatice Öget'in kıymetli vengeleri Sallhatı Nisvandan ELEMAN ARANIYOR 1 Askerliğini yapmış San'at Okulu Makine bölümU mezunu 2 Tecrübeli bir makine ressamı ve konstrüktörü 3 Reklâm ve tanıtma işleri içm Tatbiki Güzel San'atlar veya Mimarî mezunu Almanca bilenler tercih edilir. 1. nci müracaat: TÜRK YTONG FABRİKASI Ankara Kara Yolu Kora. 26 2. nci, 3 üncü müracaatlar: TÜRK YTONG SANAYİİ A. Ş. Atlantik Han Fındıklı Rekîâmcüık (3117) 9165 TEŞEKKÜR Ani ölümü İle bizleri büyıik acılara garkeden aziz varhğımız Operatör Dr. SITKI YENER'in cenaze merasıminde bulunmak, çelenk göndermek. telefon ve telgraf çekmek veya evlerimize geimek suretlyle acunızı paylaşmak lutfunda bulunan akraba, dost arkadaş ve hemşehrilerimize, en derin minnettarlığımızı sunarız. Kızı. Damadı ve Kardeşleri Radar Reklârtı: 755 9181 Televizyonla eğitim MELİHA ERGUN Hanımefendi 5.8 1966 Cuma günü Esentepede vuku bulan müessil trafik kazasın da Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenaz«si 7.8.1966 Pazar'günü öğle namazını müteakip Şişll ca mıınden kaldınlarak Üsküdar Karacaahmefteki Ebedl istirahatga hına tevdi edilecektir. ERGUN AtLESİ N o t • Çelenk fffinderilmemest rica olunur 'Hıkmeı : 387/9187» E 1 1 Karayolları Genel Müdürlüğünden Tahmini bedelı lljOU, TL Geçıcı teminatı 86250 lira olan 1.100 adet evrak kayıt defterınm kâğıt ve diğer malzemcsı ışi alana aıt olmak üzere Açık Eksıltme usulü ile ihaleye konmuştur Eksiltme ve ıhalesı 16 8 1966 salı günu saat ll.UO'de Ankara'da Karayollan Genel Müdürlüğü Malzeme Subesınde yapılacaktır. Şartnaraesı dilekçe ile aynı yerden bödelsız temın edilir taliplerin Ticaret Sanayi Odası veya Esnaf Belgesı ve geçici Teminatlanyla bırlikte mezkur gun ve saatte Komisyon Başkanlığına müracaatları duyurulur 'Basın: A 9880 17822 9157) İngilizce Bilen Tesisat işinde çalışacsk Makina Mlihendisleri Aranıyor. Müracaat: Tokar Ltd. Telefon: 44 59 40 49 89 50 TUklâmcıhk 3160/9167 "Oztürkçe" artışmacı sayın Ş. Ceyîân"ın, Bay M. Saühoğlu'nun yazısını eleştiren satırlannı okudum. Bu satırlann bana düşündürdüklerini bir iki nokta ile açıklamak isterim: Î TAVZtH Ege Üniversitesi Tın Fakültesi Dekanlığından: (399.085.71) lira keşif bedelli olup 15 '8 '1966 pazartesi günü saat 11.00 de ihalesi yapıiacağı bildirilen Fakültemiz Ortopedi Kliniği binası ikmal inşaatı işi görülen lüzum iizerine iptal edilmiştir. Ügililerin bilgileri rica olunur. ^ ^ ^ (Basın: İ 3535 1M02) 8176 Büyük Avrupa Gezisi Luks TRUVA Fenbotu Istanbul'dan 16 ağustos saat 15 00 te hareket edıyor. Yerler mahduttur. Müracaat: DİAMANDİ TURİZM Tepebaşı (Alp Oteh karşısı) Tel: 44 89 VI Reklâmcıhk 31069166 (T) Bay Ceylân, «ÖZTÜRKÇE tSİM KOYMA KAMPANYASI» açtıŞını söylüyor Güzel ama (KAM PANYA) kelimesı çirkin. Bilindiği gibi COMPANY'den gelir ki Öztürkçe ile ilgisi sıfırdır. Ayrıca yazıda bir de fithal) ke ğitim ve Öğretimde televlzyonun faydalarınj açıklayaa sayın Necdet Tarkan"ın yazısına ilâve etmek istediğim bazı noktalar var Yazarla Televizyonun Eğitim ve öğretlmdek) faydalannda görtiş birligtadejiz. Türkiye'de egitime muhtaç durumdald vatandaslann ekserlsl dar gelirll olanlardır Bunlar daha Radyoyu vitrinlerde görürlerken yazar çok objeköf bir görtlsle bunların televizyonla eŞitilmesi gibi bir dâva çıkarıyor ortaya. Hükumet bu eğitilecek kişüere uzun vadeyle ödenmek üzere televizvon verirse aklım yatar bu işe. voksa bu bir hayalden ilen eeçemez Simdik) halde televizyonla egi tim yapmak. eğıtilmişlerin bildikleri şeylerin unutulmamasını sağlar. Saygılanmla Sfilevman KOÇAK Karabük TEŞEKKÜR Mustarip bulunduğu elim hastalıktan kurtulamıyarak 30/7' 966 cumartesı günü Hakkm rahmetine kavuşan ve ebediyete ıntikali ile bizleri hudutsuz acılara garkeden çok sevgili aile buyuğümüz, kıymetli insan Tüccar ŞÜKRÜ KöSEOGLU'nun cenaze merasıminde yüksek huzurian ile bulunmak lütufkârhğını esirgemiyen bizzat evimize kadar gelerek veyahut telefon la. telgrafla taziyet ve bassagıt:ı.ıHa bulunup bizlerin bu büyük acısma katılan kıymetli akraba. dosf ve arkadaşlarımızın bu çok samimi alâkalarına sonsuz tesekkürlerimizin a\Ti avrı arzına acımız mâni olduğundan eazet"nızin tavassiıtunu rica ederiz Esi: F. Bedriye Köseoelıı Kardesi: W Nnri Köseoğlıı Yegeni: İ. Sudi Köseoğlu. MUşerrel Gökhaıı Cumhuriyet 9164 Ayar Memtıru Almacak Trahzon Belediyesi Elektrik. Su ve Otobüs İşletmeleri Müdürlüğiinden: Elektrik Sayaçlan A yar Memurluğu ehliyetnamesini haiz iki memur alınacaktır. Taliplerin İşletmemize müracaatları. Çok Acele Kaynakçı ve Şoför Aranıyor Batman Iskenderun Boru Hattı insaatı işinde çalışmak üzere çok acele kalifîye kaynakoılara, ağn vasıta şordrlerine ihtiyaç vardu. tsteklilerin 10 8.196R Carscmb? eünü iş hakfeında gorüşmek üzere J. V. Entrepose Techint Bürosu Ankara Bayindır sokak No. 7/4 numarada saat 9 da bulunmalan rica olunur. Cumhuriyet 9189 (Basın 18407 A 10395) 9177
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear