Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFE İKİ 13 Ağustos 1966 CUMHURİYET HEDER OLAN MİLLISERVET Sadi KOÇAŞ Senatör Türkiyede heder olan milll servet o kadar çok kili y Ugililerin rörfislerlna nınmtjı karar verU, ilk bakısta bunlardan hangisinl evvelâ ele almak dtk. gerektiğtni kestirmek haklkaten gtie. Ama bugün, Daha fazla olduğu söyleniyor. Fakat ortalam» bu başlık altmda, bambaşka bix servetten, her güa 50 milyon TL. olduğunu dahi kabul etsek, her yıl radyolarda duya duya, gazetelerde okuya okuta ka bankalarm vatandaşa dağıttıklsn bn ıntktan künıksadığımız; fakat heder olduğunu, hattâ millî ser çünueyecek durnmda değiliz. vet olduğunu kabul edip, blr türlü tedbir aramadığıHer yıl. hiç hesapta olmayan 5t milyonun, Türkl•uı blr servetten bahsedeceğiz. yenin kalkınma hızına katılması bizim İçin üzerinde Benl bn konuyu incclemeye sevkeden âmil, blr durnlacak bir konudur. başka millî gerçeğimizdir. Türldye smat ve ticari aDediler kl. «Vatandat parasını bankaya sırf Ianda yapılacak pek çok, hattâ bâkir is Mhalarma apartman dairesi kazanmak arzusu ile yatınr.» Güsahip, fakat bu isleri yapacak tiiccar kafah vatanda lünç bir iddia... Yüzbinlerce mevduat sahibine dasa ve bilhassa btrikmif sermayeye »ahip olmayan blr ğrtılmıs, milyonlarca kur'a numarasından, sadece ülkedir. birkaç yüz kisiye apartman dairesi isabet ediyor. Bütiin nkmtılann kaynağı da işte budur. Asırlar Buna bel bağlanır mı? Millî piyango bundan daha dan beri hep aynı nkıntı içindeyiz. Sadece «asker mil rarantill olmaz mı? let» olmakla öğunmüş, «tüccar millet» olraak yolunu Sonra, bu apartman dairelerinin bastna gelcnbir tiİTİü tercih etmemişizdir. Bunun neticesi olarak leri de duynyoruz. Konyada oturana İstanbulda, da, pek kârlı olan büyük Istllâ ve fütuhat devirlerl tstanbuldakine Ankarada ev çıkar. Klraya vermek, biter bitmez, borç arama, yardım sağlama, yabancı klracı ile UKrasroak mümkiin değil. En iyisi yan «ennaye pesinde kosma, «raun arkasından da, tabiî Im fiatma da olss satmak, aldığını kâr saymaktır. tiyazlar, kapitülasyonlar ve düyunu umumlyeler devHakkı ile istifade eden yok mu bu evlerden? ri gelmiştir. Bn yol, «tüecar millet. olmak istemeyen, Elbette vardır. Ama kaç kişl . Nakden dağıtılan ik olamayan toplnlokiarm tâktp edeceklerl zarnri yol ramlyelerden lşe yarayacak miktarda olanlar da dur. pek mahdnd. Çofn küçük küçük ikramiyeler. Ama «Türkiyede yapacak iş çok, ama bunları yap» bunlarm karsısmda ne kaybettiğimlzin kimse fareak kisi ve birikmls lermaye yok» demistik. Evet, kında defü... 50 milyonluk, işe yarar. kalkmnıaya büyük ölbirikmiş sermayemiz hakikaten yok denecek kadar azdır. Fakat sermaje bakımuıdan aynı nisbette fa cüde yardım edecek şirketler kurmak kablliyetinl kir olduğumuz iddia edilemez. Darma dağınık, bir gösteremediğimiz içhı olaeak. topianmıs milyonlan araya getirilemiyen, kalkınma için hiç bir ise ya olsun dağıtmak suretiyle ticari faallyette bulunuramayan, bir kısmı münferiden işletilen, fakat bü yoru«. yük bir kısmı bn sekilde dahi isletilemiyen bir ö'lü •ermaye vardır Türkiyede... Bunu ayrı bir etüd konusu yapacağız. Bn gün, Şimdi teklif edfyoruz kalkınma fayreti lcinde obirikmiş sermaye batamından pek fakir olan, mev eut tasarruflannı bir araya getiremiyen yurdumu lan hfikumete: Bankalarla anlasma sureti ile, mevduat sahiplexun, gerçeklerle alay edercesine, birikmiş sermayeleri bile parçaladığım gösteren bir misal iizerinda rine her yıl ikramiye olarak dağıtılan milyonların heder olmasina imkân vermeyiniz. Bu bir millî ser. duracağız. vettir. Rem toplayamadıjhmu, bir araya getiremedijHmiz vatandaşlan, hem de tasarruflannı bu snretle bir araya getirmek lmkânına sahlp olmak fırsatmı kaBankalar mevduat saihiplerüıl memnun ede çırmayınız. rek, halkın kendi bankalarını tercih etmesi için Bunun tatbikatı için pek çok yollar bulunabilir. müessir bir usul bulmuşlar. Bu osul süratle yayılMeselâ: Her yıl 50 milyonluk bir fabrika kurulabl mış ve her banka tarafından, hattâ değişik sekiller Hr. Bunnn yüzer, biner, on biner, elli biner liralık de dlğer blrçok iş kollan tarafından benimsenmls. hisse senetlerini bankalar mevduat sahiolerine kur'a Buna göre, bankalanmız her yıl. mevduat sahiple ile daçıtırlar. Blr sirket kurulur. Fabrika insa edirine kur'a ile nakden veya apartman dairesl olarak lir. Hlsse senedl sahipleri kârlannı alırlar. Bu hem 5* milyonun üstünde ikramiye dajptmaktadır. rahattır; hem de daha kârlıdır, hem de millî ekonoAma Türkiyede, küçük tasarruf veya sermaye ml bundan çok sey kazanır. sahiplerinin bir araya gelerek 50 milyonluk teşebDaha küçük fabrika kurulmak istenirse birkaç büsler halinde birleşebildiklerinin örneği yok de slrket halinde teşekkül eder. Daha büyük istenirse, necek kadar azdır. nasıl olsa mşaatlan dahi birkaç yıl süreceH İçin, Yâni, bir tarafta küçük tasarruf ve sermayele bankalarm birkaç yıllık ikramiyelerini bir araya rini birleştirmeye mecbur, fakat birleştiremiyen getirmek de mümkün olabilir. ve bu yüzden kalkınma sıkmtısı çeken bir Türkiye; Diğer blr mlsâl: Öbür yanda, birleşmi;, millî bir servet olma kudBu kadar sermayeli anonim jirketler kurulur. retindeki büyük bir sermayeyi parca parça dagıtan Bunlar plâna göre turlstik dev tesisler kurar, hlase bir bankacılık anlayışı... Mnetlerini aynı Kk'Ide mevduat sahiplerine kur'a Üç yıldır bn konuda fizerinde baıvurmadıjfrmıs ile verirler. Şlrket çalısır, herkes kârını alır. makam kalmadı. bgi gösteren tek sahıs, sayın CeBu miktar bile, blr türlü ele almamıyan turizm mal Gürsel olmustu. dâvamıza, turizm yatnımlanna bir renk verecektir. Turizm danışma kurulu toplantısında, dilekler Bunun arkasmdan da, Türkiyede yep yeni bir iş sakomisyonn, bu imkândan turizm alanında faydalan hası olan, «Turiatik tesisler işlctmeclliği» meydana ma fikrini kabul etmis, ama umumî heyet toplan çıkacak ve gelişecektir. tısmda her kafadan bir ses çıkmısh. Mâlum alıskan Bunlar sadece blrer misâldir. Bu işin uzmanlan lıkla, en zarurî ihtiyaçlarnnız İçin dahi tedbir ara kimbilir daha ne câzip ve verimll isletme Imkânlamak ve teklif getirmek. zahmetüıe katianamıyan n ve yollan bulurlar. lar, aranrp anrorlanna gettrilen tekliflerl, bir daAsırlardır «Tücear Millet. olamadık. Nc çektiy kikalık bir düşünme sonunda, yânl fayda ve mahzur sek bundan çektik. Hâli bunun sıkıntısı içindeyiz. lannı dahi mukayeseye lünım görmeden reddet Şimden sonra olsun aklımızı basımıza alıp, küçük mekte adeta birbirlerile yarıs ettiler. büyük demeden, hnkânlarunızı bir araya gelirmek «Acaba biz ml aldanıyortu?» dlye bu Ifin os ve memleketin kalkınma gayretine iştirak etmek manı olanlarla, bilhaasa bankaeılarla görustâk. Hlç zorandayız. blrisi teklifin toptan reddl cihetine gitmedl. Hele toplanmışları dağıiuujıı ni Bundan güveo alarak, konuyu kama oyuna, yet madığı görüsundeyiz. • ••• • ••• • ••• • «•• ••••••••••••a Tayinler THcselcsi Savunmo üstüne Bir zamanlar bir zam.nlar dediğim, üç dört y.l îne«ln«^kadar Türkiyenin dıs politikas. Türkler . « » n d » tart^lamazd! Gerçi kanun yasaklan yoktu bu aland. D.h. d. kotuw « r d | ; insanlarımızın kafas. yozlaşmış, kireçleşm.ştı. Kıbm d.va.u.d.k. perivm halimiz, dıs Politikam.zdaki tabu'iarın gumbur ««««•«»»• kılmasına yol açm.şt.r. Ve d.9 poHtik» konusuUn.y. b"Udıkt.n sonra sörmüsüzdür ki. keramet sahibi .andıgımııı uee ıtü»A * ,i, nice burnu Kaf da|.nda yetkili, körkütük cah.ldır. soylıyeeek Cumhurbaşkanı ve tayin kararlarının onaylanması Prof. Dr. ilhan ARSEL Bir siireden beri kamu oyunu ve özellikle aydın ztimrelerl, yazarları ve bilhassa hukukçuları meşgul eden bir mesele var kl o da son genel seçimlerden sonra iktidara gelen hükumetin giriştiği tayinler meselesidir. Hemen şunu belirtmek gerekir ki senenin en gayrı müsait, en kötü bir mevsiminde, sayılan Uçyüzü çok aşan kabarık blr memuı kitlesintn yerlerinin değiştirilmesi ve bu arada bazı yeni tayinlere gidllrr.e si ve hele bu suretle tedirgin edılenler arasında ehliyet, dürüstlük ve çalışkanlık gibi az bulunur bir çok meziyetleri nefsinde cemeden kişilerin dahi yer alınası keylıyeti, bahis konusu meselenin objektif kıstaslara göre veya hükttmet sistemi venleri açasından ele alınmasına mâni olmuş ve daha z) yade hissl gerekçelere dayanan so nuçlar üzerinde durularak hareket edilmiştir. Bununla beraber konu üzerinde yetkiyle fikir serdetmesi beklenen kişilerin, ilım adamlarımızın ve özellikle tdare Hukukuna yakın veya uzak sayılabilecek civar branşların sözcülerinin nazarl tartışmalara girişmiş olduklarını memnuniyetle kaydetmek yerinde olur. Bunu lüzumlu kabul etmemiz gerekir zira karşı karşıya bulunduğumuz mesele hükumet icraatiyle ve ldare teşkilatının çalışmasiyle yakından ilgili çok önemli bir meseledir ve tatbikatın bugün ortaya çıkaracağı hal çareleri 1lerde bu memleketin siyasi ve idarl hayatını iyi veya kötü istikametlere sürtikleme istidadındadır. bu tayinler ve yer değiştirmelerto pek çoğunda partizan gayretler rol oynamış ve oynamaktadır. Bizim üzerinde durmak istedigimiz şey sistemi ve mekanizmayı kullananların davranışları değıl bizatihi sistemin kendisidir. Ne kadar mükemmel olursa olsun her en iyi sistem, her kötü elemanın elinde dejenere olur. Bundan dolayıdır ki pek deferli arkadaşımız ve meslektaşımız Pro£.' Dr. Lütfi Duran'ın 21 subat 1966 tarihli Cumhuriyet gazetesinde ya yınladıgı «Türk tdaresi ve Memurlan» başlıklı yazısındaki görüşlere tam mânasiyle iltihak im Kânını bulamamaktayız. Buna mukabil Cumhurbaşkanı Anayasamızın 98 inci maddesi hükmüne göre, gorevi İle ilgüi işlemlerinden dolayı sorumlu değildir. İk Uyuşmaziık çıkarşa Cumhurbaşkanmın büttin karar larınm Başbakan ve ilgili Bakan tarafından imza edllmesi gerekir ve bu kararlardan Başbakan ve 1 1 gili Bakan sorumluctur. Sadece şu hükümler dahi Cumhurbaşkanının, değerlı arkadaşunızın temenni eder göründüğü görevi (yani idarenin muhtariyetinl korumak ve memurlann garentiatni gerçekleştirmek hususunda müşterek karamameleri imza etmek veya etmemek suretiyle tfa edeceği gö revi) yapmakta mazur bulunduğu nu göstermeye isâfidır. Esasen Cumhurbaşkamna, dığer Dütün So nularda olduğu gibi tayinler konusunda da, son sözü söyleme hakkını ve yetkisini tanımak hem sistemi işlemez hale sokmak ve hem de btzzat Devlet Başkanını son derece güç durumlarda bırakmak olurdu. Bir an için farzedelirn ki Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu'nun yüksek idarl kademelerde yapmak istedigi bazı eleman değlşikliklerine karşıdır ve meselâ falanca Bakanlığa getlnlmek istenilen müsteşarın veya filânca umum müdurün tayinleriyle ilgili karamameyi ımzalamaktan sarfı nazar etmektedir. Bu durumda ve Bakanlar Kurulu ile Devlet Başkam arasında çıkan böyle bir uyuşmazlık halinde ne olacaktır? Bunun cevatn şayet basıt: şayet Bakanlar Kurulu, hükumetin genel sıyasetinın yıirütülmesinde veyaöutta çeşitli Bakanlıkların bununla ilgili faalıyetlerinin görülmesinde bahis konusu tayirüerin zarurl olduğuna kânı ve bu sebeple tayin ışleminde musir ve Meclisteki çoğunluğu da buna ikna etmiş ise, bu takdir de Cumhurbaşkanı için işbu tayınleri kabul ve karamameleri im zaiamaktaa başka çare yok demektir. Zira aksi takdirde Bakanlar Kurulu'nun istifa ederek Cum hurbaşkanuu, Meclis çoğunluğunun güven oyu verebileceğl bir hükumet teşkil edememek gibi bir tehlike ile karşı karşıya bırakması ihtimalı vardır. Bu ihtlmal, şu veya bu şeküde hükumet kuramayacak duruma düşen Cumhurbaşkanının çekümekten başka çare görememesi gibi kötü sonuçlar dahi doğurabilir. Fransada 3 üncü Cumhuriyet devrin : de buna benzer hadiseler olmamış değildir: Mac Mahon, Grevy ve Millerand, hep bu gibi sebeplerle, yani Bakanlar Kurulu ile uyus mazlığa düşmüş oldukîan ve nofc tai nazarlarını kabul ettirmek yolunu ihtiyar eyledlkleri için Cumhurbaşkanlığmdan istifa zorunda Kalmışlardır. Süphesiz ki Bakanlar Kurulu1 nun. Mecüs çoğunluğu tarafından tasvip gören ve fakat kamu oyunu rencide eden tasarruflannı ve meselft tayin lşlemlerini protesto mahiyetinde olmak Uzere Cumhurbaşkanının istifaya kalkması keyfiyeti iktidar parttsine. müteakip seçimler bakımmdan, çok şevler kaybettirir: fakat böyle bir jestin bizim memleketimizde, cahil yığınlar Üzerinde etkl yaratabileceğini düşünmek fazla iyimserlik olur. Bütün bu söylediklerimizden çı karacağımız sonuç şu olmaktadır ki hükumetin işlemleri ve bu arada memur tayinleri konusunda Devlet Başkanının siyasi gözetim ve denetimi zannedildiği gibi mut lak ve müessir değildir ve olamaz. Memurlann garantisini gerçekleştirecek olan organ yine de yargı organıdır. Ancak hemen ilâ ve edelim ki yargı organının da elinde, bazı bakrmlardan mahdut diyebileceğimiz imkânlar vardır. Başka bir yazımızda bu konuya dokunacağız. * llti :::: •••• Hi: Teklif ediyoruz • , Yalnız sayın Gürsel İİI! •>••• •••• •••• :: :: •••• •••• • •*! :::: •••• •••• •>••• :::: •••• •••• •••• *••• •••• a:: MM •••• :::: BİR BAHTSaU6lN DOŞONDÜRDOKURİ II!! •••• *••• •••• izim, bahtsıılığı sürüp giden büyük adamlarımızdan biri de Tevfik Fikrettir. Hayatı boynnca insanlık, ahlâk, hfirriyet ve sanat ufruna giriştiği mücadelelerde, hattâ en yakınlaruıın Ihaneti ve nankörlüfü ile karşılaşmak talihsizliğine nğrayan bu şairimizi, dünyaya gözlerini yumdnktanberi geçen nznn yıllar içinde de sık sık lânetlemekten geri kalmıyornz. Dinsel dnygnIanmız mı cosmnstur? Heraen ona saldırınc. Vatanseverlik konnsu mn yarışılıyor? Derhal onnn, karamsar düsünceleriyle memleketi batıranlara önayak oldnfuna hükmediyoruz. Aile, ahlâk problemlerinin tartışıldığı meclislerde ise, kötülüklerin sembolü olarak ilk akla gelen Fikretin oğlu Haluk'tnr. Daha geçende bir gazetecimizin, bo Halük'la mektuplaşarak yaptığı enteresan, edebiyat tarihimiz açısmdan değerli röportajın yayınlanması, büyük sairi bir kere daha kötülememize, rnhnnn bir defa daha tazip etmemize vesile verdi. Doçent Dr. Reşat D. Tesat imkfin bulnnamsmak icabeder. Kaldı ki, Islim dinl refonna ve samana uygun esaslara bağlanmaya çok müsalttir. Onun gerceklere dayanan ulviyetini de esasen bu Intibak kolaylığı teşkil etmektedir. Bu itibarla, çocuklarımııa verilecek dinsel terbiyeyi gunün ieaplanna uydurmak ve, her dinde olduğu gibi Islâmlıkta d» yer etmis bulunan hurafeleri ve taş mektep devri telkinlerini bertaraf ederek tertemiz, uygulaması kolay, mantıki dayanaklan sa|lam bir sistem meydana getirmek pekâlâ mümkündür. Keza, millî terbiyeyi de, şuursuz şövenliğe veya, tersine, ka jjjj |]jj :::: •• •• »İ •• ; • :::: ijjj :::: !jj: ;«• •; • • •• •• B Kisisel yaşayısı ve inançları, kanaatimizce dünyada ender raslanır bir ahlâk ve fazilet örneği tcşkil eden Tevfik Fikret'in, oğlu Halâk'un vurdnnu ve dinini terkedip hayatını bir Hıristivan papazı olarak tüketmesi, şair için mnhakkak ki büyük talihsizlik olmuştur. Amma asıl bahtsızlık, Fikretin bu sapıtma olavının tek sorumlusu, başlıca müsebbibi olarak gösterilmesi ve kendisinin insanlıfa ve Türk milletine yaptığı hüvük hizmetler>n bu tek olavla göUelenmege kalkışılmasıdır. Ve, isin daha acı tarafı, bu çamurlama, kötüleme ve batırma isinde, ?eri düşünceliler, yalnız kalmamakta, bir kısım Türk aydınları da kendilerini bu ters akıntıya kaptırmaktadırlar. Oysa, tüm olarak Türk aydınının yetişme ve gelişmesinde Fikretin emeşp ne kadar büyük olmuştur! Onun, Türkiyenin buçün ulaşmış bnlunduğn hürriyet ve lâiklik merhalesindeki yüksek pavını belâgatle anlatan bir vesika, Atatürk'ün. mücadelelerinde Fikreften nasıl ilham aldığını ifade evleyen sösfleridir. Bu sözleri. bfiyük önderin kendi kaleminden, As:\an Müze»Irde okumak tniimkündür. yıtsızhk yahut asafılık duygusuna d e | i l , Fikretin ::;• de güzelce ifade eylediği gibi, insanlık sevgisine :::: yer veren kıvamlı amma sarsılmaz esaslara da Hİİ yandırmak gerekir. Bu «uretle eihazlandıniacak jjjj gençlerimiz, dünyanın her yerinde ve her türlü jjjj ters akım baskısı karsısmda yeter dayanma gü : : : : cünü mutlaka kendilerinde bulurlar ve Haluk jjjj gibi, ailelerini bedbahflıga, memleketi de yoksunlu: l u î a sürüklemek tehlikesinden korunn»ns olur •• ;• lar. jjjj Aile ve okul çevreleri T ' emleketimizde aile ve okul eevrelerinin •• •• bugün gençlerimizi, isaretlenen bu amaca :::: nlastıracak yeterlikte bnlunduklannı pek sanmı • ; • • yoruz. Halen Türk ailelerinin çogu, ya batıya •••• •«•• karşı sımsıkı kapalı kalmıs mütaassıp muhitlerdir, yahut ta, tersine, haddinden fazla Frenkperest olmuş, paskalya yumurtasının, Noel agacının çekimine kapılmış çevrelerdir. Geiişememis ücra bölgelerde yaşayan bir kısım gSçebe veya konmus ailelerde ise, birçok sosyal konularda oldufn gibi, din mevzuunds da tam bir kayıtsızlık, bilfisizlik ve ilksel geleneklerin veya tarikat ve mezhenlerin etkisi hâkimdir. Milli e|itim alanındaki durum da ailenink;nden parlak deiildir. tlk ve orta mekteplerle liüelerimizde okutulmaya çalısılan din dersleri. konnların yetersiz ve biitrîsiz tertibi, BSretenlerin isi ciddiye almaması. evde, okulda ve nihayet bütün sosyal hayatımızda kendilerini müspet >önde teşvik edecek herhançi bir isaret ıröremilerleme üstünlü|ü doğndan batıya geçtiei ycn, memleketteki tezatlı çekisme ve çatışmalartarihtenberi, doğunun diğer ülkeleri gibi rian şaşkına dönen veni knşakların da tereddntbiz de knrtulusu batıya yönelmekte «örüyor ve, lü. inançsız, gönülsüc ruh haieti yüzünden tamaFikret'in tâbiriyle, fikir ve teknik alanında bize mpn verimsif kalmaktadır. Hele, birçoklanmızın •••• kocak kncak bilgi taşıyıp getirmeleri için, ço•••« cocuklannı röndermek caruretlnde kaldıklan. cuklanmızı batı ülkelerine veya, hiç olmazsa o ekserist papazlann, misvonerlerin ySnetimlnde ülkelerin bizde kurduklan öğretim müesseselerivabancı okullarda bu millî ve dlni kültürfin asıne koştnrnyoruz. Ancak bu atılısın tehlikelerini lanması hususu daha da layıf kalmaktadır. de hesaba katmak lâzımgelmez mi? Ve bn tehtste bütün bu endiseler, bu mülShazalardır likeleri önlemek, tes'rsiz bırakmak irin de genç ki. bizi bu konu üzerinde durmaya »evkeylemi"!lerimizi kuvvetli inanç ve duygularla takviye et iir. Ve temennimiz, yetkili ve sorumlulann da mek gerekmez mi? Elbette ki gerekir. tşte meaynı endişeleri duyarak gerekli tedblrlerl zamasele, çocuklarımıza verilmesi gereken bu millî ve nında almalandır. Toksa, eocuklanna batı ktildlni terbiyenin karışım doznnu tâyindedir. <ürü vermek isteven birçok babaların, zavalli Lâiklik ve demokrasiyi ana prensip olarak Tevfik Fikret'in durumuna düşmelerl, eskilerin •eçen.ve buçünün müspet bilim ve tekniğine yödedifi gibi, Dimyata pirince tiderken evdeki bulnelen bir millet ifin. din alanında artık bin dörtturdan olmalan tehllkesl, daha nice lamaniar, jts yü taM ksnmuf etMİsn ayncn uyguUmaya Demoklesln kılıcı gibl, başlanmıı flzerinde sal : ; ; Ianmaya devara edrp durur. |'! iiii :::: Prof. Dr. Duran. bu yazısmda. İkinci Cumhuriyet Anayasası İle İdare'nin ve memurların Hükumetin müdahele ve nüfuzundan korunmuş ve kuvvetli teminata bağlanmıs oldugunu; Hükumetin partizan egilim ve davranışlanna karşı gereken tedbirlerin aluımış bulundugunu; İdare'nin müstakü ve ayn bir varlık halinde ele alındığını; İdari teşkilât üe Bakanlar Kurulu ve Bakanlar arasındaki münasebetlerin Cumhurbaşkanı aracılıgı ile sağlanacagını; memurların garantisinin onun rnarifetiyle gerçekleştirilecegini; Cumhurbaşkanının bu işi Bakanlar Kurulu kararnamelerini ve Bakanlann müşterek karamameleri ni imza ederken, tekemmul ettirirken yapmış olacağını; bu konuda Bakanlar Kurulu ile uyuşmazlığa duşmesi halinde işbu uyuşmazlığı, ya Meclisteki çogunluğun alacağı seçimleri yenileme karariyle veyahutta Başbakanla Konuyu fazla iaf kalabaugına anlaşarak Millet Meclisini feshetbogmadan kısaca şu noktaya bağ mefc suretiyle, yani seçmenlerin lamak mümkündür: Genel seçimhakemliğine başvurmak yolu ile ler sırasında faaliyetlerinin ne o halledebilecegini ve her U i halde c lacağını, nasıl bir program daıre de genel seçimlerin vereceği sosinde yürüyeceğini, iktisadi, içti nuçlara göre hareket olunacağını mal siyasetinin ve kısacası icraifade etmektedir. atınm temel esaslarının ne şekilde gerçekleştirileceğini açıklayan ve buna göre seçimleıi kazanan bir parti, ki Hükumeti teşkü edecek olan partidir, vaidlerini kuvveden fiile çıkarabilmek ve daha Derhal lşaret etmek gerekir ki dogrusu kendi programına ve sitarafsızlığı ve sorumsuzlugu Anayasetine göre hükumet edebilmek için idare raekanizmasını hiç şüp yasa ile açıkça bellrtilmis ve teminat altına alınmıs bir Devlet hesiz ki işler vaziyette tutmak mecburiyetindedir. Bunu yapar Başkanmm bu çeşit tasarruf ve davranışlarda bulunmasına parlaken de bittabi bu mekanizmayı meydana getiren elemanlara da menter hükumet sistemi cevaz vermez. öte yandan parlâmanter yanmaktan ve icraatmı gerçekleş tirmek hususunda kendisine ya hükumet sısteminde icra, kanunrarü olabilecelc e|emanlaxı muha lar çerçevesinde yürütme görevıfaza etmekten veya işbaşıns getir ni yerine getirir ama bu kanunlamekten başka çaresi yoktur. Bu rı hazırlayacak, parl&mentodan nun aksinl dUşUnmek idare'nin, geçirtecek, onların genis ve umutüzukler çıkaricraYun dısmda ondan ayrı, on ml hukumlerini dan farklı ve hattâ ona karşı bir mak suretiyle hayatın hâdiselerisiyaseti, bir tutumu olabilecegi ne, ieaplanna uyduracak ve nihakaziyesine yer vermek demek o yet genel siyaseti uygulayacak yetlur kl böyle bir hükumet ve dev kilere sahlp olmak suretiyle bu işi yapar ve idare onun bu lste let slsteml tasavvur etmek muvasıtasıdır. naldir. Soylemeğe hacet yoktur kl tdare, Anayasamızın da belirtZira bilindıği Uzere parlâmantiği gibi, kuruluş ve görevleriyle ter bir hükumet sisteminde her bir bütündUr ve tdare'nin otonohükumet, fiiliyatta, bir vatandaş misi, istikran ve istimran Devlet nayatı bakunından son derece ö çogunluğunun oylarma tekâbül eder ve her hükumet bu sebeple nemli hususlardır. Ancak tcra'nın yetkili Meclise karşı siyasi manikanunîara uygun emirlerini yine altındadır. kanunlar dairesinde yerine getir yette bir sorumluluk Degerlı arkadaşımızuı Y. Leno mekle görevli bir vasıta olarak ıdarenin ayn ve müstakil bir si ire'a atfen beUrttiği gibi kl&sik yaseti, bir gidişi olabüeceğini dü parlâmantarizmin yetki sorumluluk denkleminin, bugün artık, yaşunmek mümkün değildir. sama meclisleri önündeki siyasi itimat plânında seçmenler karşısındaki itimat alanına kaymış bulundugu munakkaktır. Ancak buîmdi, acaba seçmen kitlesince nu Cumhurbaşkanı ve onun görev leri açısmdan değil, fakat Başbabenimsenmiş bulunan siyasetinl kan ve Bakanlar açısından mütagerçekleştirmek zorunluğunda olan bir hükumetin, bunda kendisine laa etmek gerekir. Cumhurbaşkamüzahir olaeak elemanlan tet nınuı seçmenlere karşı her ne sucih etmesi, bunlann yerlerinl de retle olursa olsun siyasi sorumlulugundan bansedebilmek için hüğiştirmesi, yeni baza tayinlere git mesi, her zaman partizan bir tda kumet sisteminin Amerika Birlere yaratmak mânasına gelir mi? şik Devletlerinde olduğu şekilde Başkanlık hükumeti sistemi maAcaba bu tayinler, bu yer değiş hiyetinde veyahutta Fransada oltirmeler her zaman mutlaka me duğu şekilde bu sisteme yaklaşır mur teminatınj yok edici tasar mahiyette olması icabeder. Halruflar mıdır? tdare'nin, meselâ buki Kurucu Meclis, çeşitli nedenYargı'da olduğu gibi, tcra'ya kar lerle, Başkanlık hükumeti sisteçı ne dereceye kadar istiklâliye mini veya ona benzer bir rejimi tinden bahsetmek mümkündür? kabul etmemiş, kuvvetler muvaİdare'nin istiklâliyeti ve memu zenesi esasına dayanan parlâmannın teminatı konusunda koruyucu ter hükumet sistemini benimsekuvvet hangl kuvvettir? mlştir. Parlâmanter Hükumet sis Kendi kendimize bütün bu so teminde ise siyasi sorumluluk hükumeti meydana getiren Bakanrulan sorarken samimi olarak şunu ifade etmek isteriz ki son lar bakımından hem müşterek, tayinlerle partizan bir idare ya hem müteselsil ve hem de münferittir ve bu sorumluluk ük kaderatılmak istenmemiştir iddiasında değiliz. Büâkis gördüklerimiz, o mede yetkili meclise karşıdır. Memleketimizde bu Meclis Mılkiiduklanmız ve işittiklerimizden edindjğimiz intiba odur kl bütün let Meclisidir. Böylece her Bakan, bir yandan, mensup bulunduğu hükumetin genel siyasetinin yürütülmesinde is gören bir kimse olarak müşterek ve müteselsil bir sonamluluk altındadır ve diğer yaüdan da kendi yetkisi içlndeld iş/erden ve emri altındakilerin ey l^m ve işlemlerinden dolayı aynca münferiden sorumludur. Anayasamızın 105 inci maddesi hükmünde bu husus açıkça belirtilmiştir. Devlet Baskanı ve Hükumet L y . M irter isteme, bir başka alana da girmis bulunuyorduk : Mılli savunm. politikası.. Dah» aç.k deyişle irtersenız, «>»n. Mkerlık alanı diyelim Çünkü Tflrkiyenin dış politikasındaki bağİMtılar. NATO'lar CENTO'Iar. ikili anlasmalar, Türk millî s«vunm« str»tejisinin çerçevesini dü|ümlüyordu. NATO'lar. CENTO'lar, Amerika ile ikili anla*malan konusmaya başladıgımı» «oda bu duğum çözülmüstür, ve görülmüştür ki, Türkiyemiı »skerlik »Unında bir ileri karakol. bir rampa, gibi topun aezına sürülmüştür. Ama buna karsılık verilen teminat nedir? Hiç ! Baskan Johnson'ın ıkı dudafı arasında bulunan bir teminata bağlanarak 32 milyonu tehlikeye sürülmüştür. Çünktt NATO'nun da, CENTO'nun da, İkili Anlaşmalann da islemesi Johnson'm keyfine ve Amerikanın çıkar besaplarına bağlıdır. Kıbrıs çıkarmasına teşebbüs ettiğimi7 zaman. bu acı gerçek, meşhur «Johnson Mek»ubu» ile zamanın Türkive Başbakanına bildirilmiftir. Karanhk îçindeki Türk dBsflncesi sydmlandıkça milH Mvnnma politikamızm Türkiyenin çıkarlanna gereği gibi uymadıgı gorülmüstfir. Simdi daha da ilerde bir noktadayız: Türkiyede bir 21 Mayıs Anayasası vardır. Bu Anayasanın getirdiii Szgürlük ortamında millî savunma stratejisi ve askerlik dâvaları konuşulmaktadır. Bilçisi olan. aklı olan. fikri olan, çıkıp gerçekleri söylemektedir. önümüzdeki çünlerde milli savunm» konusuımn Türkiyede daha açık ve faydalı tartışmalara konu olması beklenmekiedir. önce Türk millî savnnma stratejicini tesbit edeeek dBstineenin Türk düsüncesi olması memleketin en bftyük temlnatıdır. îabancı bir devlet tarafından hazırlanmıs mlllî savunm» stratejJil, ytbancı bir devlet eliyle hazırlanmıs iktisadi kalkınma reçetesi gibidir. Türkiyenin gerçeklerine uymaz. Türkiyenin çıkarlarına uymaz: kurtuluss de(il iflSsa jötnrür. Millî savunmadan iktıgada. küitür dâvasından dı« politikay» kadar her alanda Tfirk düsüncesinin yürümesinl sa^lsmalıyıı. 1950 1960 arası Türkivede yabancılann tekllflerine hic dfisfinmeden «evet» dedifimiz devredir. O zaraanlann hâkim diisflneegi : Biı düsünmiyelim. biz tartışmıyalım: bizim hesabunıza Araerikalılar nasıl olsa düşünüvor . olmuştur. Ve yabancılann her düşünceslnl bir keramft fibl kabul etmtsizdir. Her alanda olduju «ibi askerlik alanında bu rorS» hlkim olmnstnr. Oysa, 1950 • 1960 arasmda kapalı kapılar ardında yabaneılarla muıakereye oturup hirtakım snlasmaUn Imzalayan nice Harieiyecinin ve nice generalin ne kadar körkütük cabii oldukîan, ne kadar karanlıkta biljisiz bulunduklan şlmdi adamakıllı ortsrs eıkmıstır. Türkiyede ilk defa olan biten bir hikâye detildir bu. Askerlerimiz ve askerli^e meraklı olanlarımız, Birinci Duny» Savaaı 8ncesinde ve savas sırasında Osmanlı tmparatorlutunun durumuna incelemelidirler. Maslafa Kemal gibi genç askerlerle yaslılır, ve çok bilmis görünen Alman knmandanlan arasındakl çekişmeleri okumalıdırlar. Atatürk'Bn. orduvn baştan asagıya saran yabancı uzmanlara karşı davranışları tariblmize büyflk Smekler »larak geçmiştir. Osmanlı Ordusunu yabancılann hilfi ve kontroluna teslim etmemiı Imparatorlugu kurtarmadı. Tersine çökmesine sebep oldu. Ordumuz dağıldı, bozuldu. Tarih, bu çeşit oiayiarla doiu bereketli bir ders küraüsii gibidir. Bir milli ordu, yabancı «rubayların bîrliklerini teftise çıkmasını hazmedecek duruma getlıilmemeHdir. Bir memleketin millî savunma stratejisi, o memleketin evlâtlan tarafından düzenlenmelidir, Ve bir millet, varlıfını ve mlllî savnnmasını ancak ve ancak kendi kendine güvende aramalıdır. Mİlletlerarası anlaşmalann bin türlü menfaatle karmasık Brgütlerinde milli eüvenlik arayan millet, ergeç çözülmeye mahkâmdur. Çağımızın millî knrtulnş savaşlan, askerlik ilml bakımmdan, çok kişive büyük dersler veriyor. Ve Millî Kurtuluş Savaşındaki Atatürk'ü askerlik açısından ve yenlden tncelemeyi gerektiriyor. Bunu yapacak olan kişifer. buçünktt Türk milli savunma stratejisine de yeni aydınlıklar (etireceklerdir. DtfpoSikadâva.an m .z t.rt.,.l«.y »..ladıg. dakikad.. bu tfS •••••••••••••«••«••••••••• BOŞ YERE ISTIRAP ÇEKMEYİNİZ iuarenin ıstıklâlı Pazor tesiHükumet Siyaseti Ve Memurİar İNGİLİZCE BİLEN Tesisat işindc çahşacak MEVLID Makina Muhendisleri A R A N I Y O R . Müracaat : T O K A R L t d . Telefon : 44 59 40 49 89 50 (Reklâmcıhk: 3225/9415» SİZİ HUZURA KAVUŞTURUR OPON OPON, baş, diş, ağnlarını teskin eder. OPON, romatizma, siyatik ve lumbago ağrılarına karşı başarı ile kullanılır.OPON, günde 6 tablete kadar ahnabilir. Yeni Ajans 63999423 Millî ve dini terbiye t VEFAT Kıymetli varlığımi2, sevglli •şim ve babamız, Yem Sanayii Şube MUdUrü mütehassıs veteriner, Dırrüşşafakalı Bankamızm Amasya Şubesi Müdürü, kıymetli mesal arkadaşımız OSMAN PAMiRLe müessif bir trafik kazası neticesi Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 13 Ağustos 1966 Cumartesi günü (bugün) Bursadan kaldırılarak ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektir. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine v« mesai arkadaşlarına başsağlığı dileriz. Aşkale Cumhuriyet Savcılığından Aşkale Ceza ve Tevkifevınin Onarımı kapalı zarf usuli ile yaptırılacaktır. Keşif bedeli 40.625 lira olup. geçici teminatı 3.047 liradır. İhalesi 29 Ağustos 1966 aünü saat 11 de Savedık odasında vapılacaktır. İsteklilerin teklif mektuplarını ihale gününden 3 gün evvel Erzurum Bayuıdırlık Müdürlüğünden alacakları yetert . rjelgesi ve Ticaret odası vesikasiyle birlikte saat 10 na kadar vermeleri sartUr. Xejif ve sartnamesi Savcılıkta görülebilir (Bann 18333 Ş 425/940S) SELİM DELİLOĞLU'nun Ölıimünün ikinci seneî devrlyeaine tesadüf eden 13/8/1966 Cumartesi günii (bugün) Ankara Hacıbayram Camîi Şerifinde ikindl namazını mütaakıp tanın niıs mevlidhanlar tarafından Mevlid1 Şerif kıraat edileceğinden arzu eden arkadaşiarıyla din kardejlerinin teşrifleri rlca olunur. E$t ve ÇOCUKLABI TÜRKİYE İŞ BANKASI Umum Müdürlük Ai«na 6437M22 (Cumhuriyat S4U>