23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE ÎKİ 15 Mart 1966 CUMHURÎYET EKONOMİK KALKIHMA ve İTALYAN MUCÎZESİ Muammer Y. ISLAMCIOĞLU Mallye Başmüfettl^ (NAPOLİ) g^\ ağımızda, (Les Pays Sous Developpees) \^y diye tanımlanan geri kalmıs memleketlerde ekonomik kalkınmamn sağlanması için üç sistem tavsiye edilmektedir. Devlet müdahalesi, özel teşebbüs hamlesi ve karm» ekonomi denemesi. Türkiyede, bu sistemlerin hepsi de uygulanmış; beş yıllık kalkınma plânında, sonuncu yönde flerlemenin faydası ve zarureti üzerinde durulmuştur. Ancak. bu «resml ve fiili» duruma rağmen; el'ân. aydın ve ekonomik çevrelerde; devlet müdahalesinin yersiz, yetersiz ve isabetsizliği belirtümekte; kamu işletmelerinden bazüarının özel sektöre devri konusunda tartısınalar sürüp gitmektedir. Bu hususta ortaya atılan iddialar ise şunlardır: «Devlet, iyi ve tedbirli bır tacir değildir. Ekonomik faaliyetinde, verim ve rantabilite ikinci plânda gelmektedir. Nitekim, adetleri 2530 civarında olan iktisadl devlet teşebbüslerinin hemen hemen hepsi de zarar etmektedir. Çünkü, bürokrasi, politik faktörler ve kamu hizmeti mülâhazası, (kâra geçmeye) imkân vermemektedir. Kısacası, (naillî ekonomide) gelişme; özel sektör yolu ve hamlesi ile sağlanmalıcUr.» Bu iddiadaki isabet derecesini araştırmak için, akla şn sonı takılmaktadır: Acaba, geri kalmıslar arasında, devlet eliyle kalkınan memleketler yok mudur? Başka bir deyunle, devlet teşebbüsleri, her ülkede olumsuz sonuçlar mı vermektedir? İşte, bu yazıda, İtalyayı dev adımlarla gelişmiş ülkelere doğrn sürükliyen ve (t.R.İ.) diye adlanriınlan «Devlet sınai müesseselermin» başansına dokunulmakta; neticede, yukandaki soruların cevsbı da verilmiş olmaktadır. ve maliyesine «müdahale» etmesi zorunluğu kaçınılmaz hale gelince, İ J U . nin temellerinin atılmasına girişilmiştir. İlkin, muvakkat bir nitelikte kurulan müessese, 1937 yılında «devamlı ve resmi» bir karaktere kavuşmuştur. 1945 i kovalıyan dönemde, t.R.İ., İtalyan sanayünin yeni baştan tesis ve düzenlenmesinde başlıca rolü oynamıştır. İkinci Dünya Savaşında ağır bir şelrilde tahrip edilen fabrikalar, yollar, gemi inşa tezgâhları, ticaret filosu ve elektrik enerji istasyonlan, İ.R.İ. sayesindc bugünkü haşmetine kavuşabilmiştir. 1950 yılında, İtalyan sanayiinin ihya işi tamamIanrruş; hüküraetin (Mezzogiorno) diye amlan «Güney İtalyamn kalkınma politikasına» uyularak; bu bölgede yatınmlann teksifine başlanmıştır. 1950 • 1962 yülannda, giineye yapılan yatınm toplamı 1.064 milyon dolara nlaşmıştır. 1963 • 1966 dönemine ilişkin plâna göre; Mezzogiorno alanına tahsis edilen finansman imkânı yıldan >ıla artarak; bir senede, (320) milyon dolara kadar yükselmiştir. MiUî ekonomide bu kalkınma hamlesinin öncülüğünü ve bayraktarhğını İ.R.İ. grupu yapmıştır. Yukanda da isaret ettiğimiz gibi; ttalyayı, «çok acele ve çabuk» bir tempo ile; az gelişmiş memleketler arasından çekip çıkarma görevini; sınai rekonstrüksiyon müessesesi (İ.R.I.), başka bir deyimle, «İtalyan Iktisadî Devlet Teşebbüsleri» omuzlarına almıştır. Hürriyetler ve mahkumiyetler G azetenizin 24.2J9S6 günkü sayısmda iki kıymetli yazarınızın, geçenlerde iki Rus yazarının mahkumiyetleriy.a ilgili yazılan yaymlanmıştır. Sayın İlhan Selçuk, «Moskovaya Gitsinler» başlıklı yazısmda, yazarların suç sayılabilecek cümleleri aynen göstermiş, her zamanki gerçekçi metod ve mantığıyle meseleyi ikinci defa tarafsız olarak izah etmek için çaba sarfetmis ve. yazarlarımızdan birisi aynı şekilde hareket etmiş olsaydı, yürürlükte olan kanunlarımızm verebilecekleri cezalan açıklamıştır. Yazarla aynı fikirde olduğumu belirtirken, itiraf edeyim ki, maksadım bu sütunda kendisini methetmek değildir. dıktan sonra kadın ne yapabilir? Bizler sömürücülüğümüzü bu yolda da gösteriyoruz.Yalan değil, Türk kadmları sömürülüyor. Oysa milliyetçilik anlayışmıızdan biri de kadına hak ve saygı olmalıydı. Ne yazık ki bu da sulandınla sulandırıla su oldu gitti.. Bööö! Babıâli basmında komünizmle mücadele edebiyatını gayet meraklı. eglenceli bir tefrika gibi devamlı okuyorum. Hele bazı üstadlar var; ellerindeki kalem sanki Meşhedi Cafer'in Istilosu... Ballandıra ballandıra bir komünist tarifi yapıyorlar, soğanlı et yahnisinin tarifi yanmda tatsız kalır. Anlatıldığına bakıhrsa bn komünist denen yaratık masallardaki cinler gibi bir şey. Siyahı var, sansı var, beyazı var, esmeri var; ve de yeşil renklisi bile varmış komünistin . Bu yaratık Arap çöllerinde baska biçimde, Afrikanın balta girmemiş ormanlarında baska biçimde, Asyanın bataklıklarında başka biçimde çıkarmıs insanın karşısına... Bazan kıravat takar, bazan mintan giyermis, bazan sarık sarar, bazan şapka taşırmış. Otomobilli ve yayan, salonlarda ve dağlarda gezermis. Zamanı gelince sinekkaydı tıras olur zamanı gelince çember sakal koyverirmiş. Hani aksam hava karardığında tenha bir sokaktan eve dönerken köşebasında karşınıza çıkıp : Bööööööö !.. dejiverecek. Bir de komünizmle mücadelede iktidarın akıl hocası geçinen kitapsız profesörler konusnyor. Onlar da tnhaf şeyler anlatıyorlar : Komünistler milliyetçi sörünürler... Komünistler dindar görünürler... Komünistler ahlâklı görünürler... Komünistler Atatürkçü görünürler... Ve büsbütün arapsaçına dönüyor iş. Bn kadar kargaşalıkfa poIis gidip 15 yasında bir çocnğu komünist diye yakalıyor. Eh, diyor•nnoz, demek komünistler artık çocuk kılıjına girmeye başladılar. Polisin komünist avına çıkması da 007'nin maceralanna rahmet okutacak biçimde... Yazarların evleri aranıyor, taranıyor, ve ertesi gün gazetelerde haberler çıkıyor : Yasak kitaplar, sol yayınîar, ve bazı mahrem evrak ele geçirilmiştir. Tasak kitap ne ola? Geçen yıllar Anadolnda birkaç Sgretmenin evinde arama tarama yapılmıstı. Ve «yasak ecnebi nesriyaŞ ele çeçmisti. Sonradan anlasıldı ki, ögretmenler Esperanto'ya merak sarmışlar. Esperanto dilini ögrenmek için kitaplar almışlar, mektnplasıyorlarmış. Geçenlerde bir üniversite SSrencisinin evinde Rnsça yazılara el konmns. Bizim hafiveler Rusca vazılan çörünce «yakaladık» diye bir sevinmisler... Meğer delikanlı klâsik miiziğe meraklı imis. RevoŞlundaki raaeazaiardan Rus plâklan satın almıs. Mozart'ın. Chopin'in, Schubert'in Bach'ın eserleri.. Ne var ki çocukcağız Rus alfabesini bilmedigi için plâklan birbirinden ayıramazmış. Bunun üzerine Rus alfabesiyle. Lâtin harflerini karsıİıklı pösteren bir brosür buluyor. Ve her plâgın üstünde ne yazılı olduğunn böylece çıkanyor. Ama bİ7İm hafiyelere anlatamamıs derdini : Sen Rusca beyannameler okuyorsun . demişler. Vallahi detil. ben müzik meraklısıyım. Ne çalarsın? Hiçbir sazı çalamam. ama dinlerim. Ulan saz çalmasını bilmiyen müzik meraklısı mı olurmns. Bize mi yatturacaksın ! Gene treçenlerde bir profesör arkadasımız bir çflniük gaıeteve vazdıfı cok ciddî ve çok ilmî makalede : Komünistler i'îverenlere gelecekteki barıstan ve iyi ticaret iliskilerinden dogacak daha yük«ek kâr imkânlarından bahsederler diye döktürmüş. Bu sefer durum büsbütün karısıyor. Komünistler Atatürkçü. dindar, milliyetçi göründiikten sonra bir de is adamlarına yüksek kârlar teklif edivorlarsa komünist avına çıkıldı|ında kim kimi yakalıvacak belli degil. Geçenlerde bir taksi soförü bozuk yollara ajız dolusu küfredivordu. Müteahhitler calmasalar da yolun hakkını verseler bn kadar çabuk boznlmaz .. dedim. Abi. dive solndu. kerataların içinde komünistler var, onlar çalıvorlar. Su komünistliğin nerede baslayıp nerede bittiğini bir iyi tesbit etmeliyiz. Yoksa yakında herkes aynaya baktıÇında. ben komünist miyim diye kendisinden süphelenmeye baslıyacak. Gazetelerin dedikodu sütnnlannda tatlı hayatlarını oUudugunuz sosyete mensupları arasında aynı dalça baslamıstır. Duvdun mu ayol HIüjü (Müjfân'ın kısaltılmısı) komünistmis! Vallahi onda öteden beri bir esrar vardı: kim söyledi? Mehpare anlattı. tthalâtçılar müteahhitler. sosyete hanımlan da birbirlerinden süphelenmeye basladıktan sonra romancılar, yazarlar ve ressamlar fçin zaten komünistlikten kartulus çaresi vok. I l u . yazıyn bitirirken aklıma geldi: brâim Yaşar Kemal'in (birkac «*n Bnee komünıstlikten sucladtlsr ya) Orta Direk romanı Gallimard yayınların dan çıkmış, Fransanın vitrinlerinden bize bakıyor. halimize gülerek . M. Sadık ASLANKARA «••* • ••• • •>• •SSS Çabanın sırrı aklı olarak, «İtalyan Mucizesi» diye anılmaya lâyık olan bu ekonomik kalkınma çabasınin sırn nedir? Problem nerede düğümlenmektedir? Bize göre, meselenin en dikkate değer yönfl, devlet müessesesi niteliğinde kıırulan şirketlerin, ya da, kampanyaların (özel teşebbüs) vasbnm hâkim ve galip oluşudur. Daha açık ve seçik bir deyim ile, Türkiyede (51 + 49 = 100) fonnülü ile yaratılan iktisadi devlet teşebbüsleri; İtalyada, bizdekinin tamamen tersi ile kurulmuştur. 10 üzerinden alınan bir ölçü ile, sermayenin (1 i devlet, 9 u özel sektör) tarafmdan sağlanmıstır. Çünkfi, İtalya, her şeyden önce, «özel teşebbüse» değer verilen bir ülkedir. Fakat, devlet, bu hususî sektörü, yurt yararma uygun faaliyet alanlarıııa sevketme ve yöneltme imkânlanna daima sahip bulunmuştur. * Vıliık faaliyet sonunda düzenlenen konsolide bilânçolara nazaran, elde edilen hasılâtın •, 65 ini devlet almakta, °o 20 ihtiyata aynlmakta, •'• 15 ise, mesleki formasyonlar amacıyla harcanmaktadır. Nitekim, 1962 yılında Napolide kurulan ve kısaca (İSVE) diye amlan (İnstitude For The Study Of Economic Development) İktisadi KalfcınTn» Enstitüsü, bütün dünya milletleri arasında, iktisadi gelişme esprisini yaymak, aşılamak ve bunu gerçekleştirecek kadrolara elemanlar yetistirmek amacını gütmektedir. Bu satırlann yazan da, İSVE'nin 1965 • 1966 akademik yılı tedrisatında 34 muhtelif ülkeden katılanlar arasında Türkiyeyi temsü etmektedir. H Yukarıda da işaret ettiğim gibi aynı tarihli gazetede, okuyucularm büdikleri sütununda, çok sevilen ve takdir edilen sayın Burhan Felek'in de ilgi çekici makalesi vardı. Üzülerek belirtmek isterim ki, buna benzer diğer yazılarından ve bu sonuncusundan da anlasıldığı üzere, sayın yazann, ilim ışığmda devlet doğusu nedenlerinin felsefesini, «üst yapı» ve mekanizmasını, cemiyetlerin sınıf strüktürünü ve bunun etki ve sonuçlarını izlemediği veya, çok sevdiği anlajılan Fransızcaya göre, bunları •ignore» etmek istediği ortaya çıkmıştır. Plan uygulaması ve yöneticiler Denizli Lisesi öğrencisi peryalistlere son defa Lozan andlaşma masasında vurduğu tokadın itirafı demektir. İşte A. B. D. Senatosu bu gerçeği görmüştür ki tasdik etmeleri millî politikalanna yani emperyalizme aykırı düşecektir. Türkün ku\\ eti onlan anayasalarında yazıh olmıyan (Millî Poliükalarının) emperyalizm maddesinin dışına çıkarıyor. 40 yıl değil 140 yıl geçse V IRI inisiali inisiali, (tnstitute Of İndustrial Reconstruction) kelimelerinin yerini tutrnakta; «Sınaî Rekonstrüksiyon müessesesi» anlamını taşunaktadır. İ.R.I., otuz üç sene, ttalyan sanayiinde, devlet payı olan işletmeleri kontrol ve idare eylemiş: Avrupsnın dördüncü sınaî grnpn pâyesine yükselmiştir. İ.R.İ. yoluyla JtaJyan devleti; memleket için hayati önemi haiz olan sektörlerde, ekonomik kalkınmayı kamçılamak ve kontrol etmek imkâmnı elinde tutmuştur. Adetleri, takriben 130 u bulan auonim şirket vasfmdaki işletme ve miiesseseler, İtalyan sanayii ve ekonomisinde gerçekten büyfik ve ünemli yerler almıştır. Halen (Finmare, Fincantieri, Finmeccanica, Finşider, Finelectrica ve Stet) kelimeleriyle adlandırılan 6 belli başlı faaliyet kollan; sırasıyla «Deniz Yollan, Gemi Yapı Tezgâhları, Mekanik sanayii, Demir ve Çelik Sanayii, Elektrik Enerjisi ve Telefon İşletmeleri» devlet eli ve otoritesi ile sevk ve idare edilmektedir. Bu faaliyet alanlan, Banca Commerciale 1taliana, Credito İtaliano ve Banca di Roms pibi belli başlı bankalar tarafmdan raali yardım gönnekte; zararların, devlet bütçesinden kapatılması yoluna ffidilmektedir. İ.R.İ. nin sahip olduğu tezgâhlar, memleket gemi inşaat sanayiüıin ',» 80 ini kavramaktadır. «Stet» koluna bağlı olan (Radyo ve Televizyon, Havayolları ve Otostrat İşletmeleri); İtalyamn kiiltiirel, sosyal kalkınmasında; yurt içi ve dı? ticari emtea ve yoleu nakliyatı konusunda, oldukça önemli roller oynamaktadır. • ••• • ••• •• Çıkmaza soplanıyor aym Felek, sosyalizme karşı ola bilir. Nitekim bazı «siyasi. yazılarından bunu saklamadığı ve kanaatlerini canlılıkla müdafaa etöği görülmektedir. Bunu kimse kmayamaz. Ancak kanımıza göre bazı temel konulan üzerine eğilme diği ve bunları daha ziyade idealizm ve «hissi bir plâtform» üzerinden temaşa ederek tahlillerine yöneldiği için kolayca çıkmazlara saplanmaktadır. Ben kendisine değil de daha ziyade okurlarma seslenmek arzusundayun. Yazar: «BIz bugün aklımıza gelenl yazıyoruz...» diyor. •Demokrasi rejimi aleyhlne kitap, makale yazılıyor. Rusyada yaıümaz. (Bu satırlardan Rusyadap bizimkine benzer demokrasi sistemi aleyhino yazılmaz mânâsı çıkıyor, tabii, bunu kasdetmemiştir.) Devamla: Rusyada değil Ifade hürriyeti, hiç bir hürriyet (Max'ı Almancadan okuma hürriyeti, kendi dilinde konuşma, okuma, Amerikayı tenkit etme hürriyeti de mi?) bulunmadığmı söyleriz... misâller veririz (Zaten misâle de lüzum yoktur ya!) ve bizim rejhnunU bn yfluUfi fisrün bnluruz» diyor. Rusyada hürriyetin bulunmadığmı söylediğimiz için, misâller verdiğimiz veya vermek lüzumunu görmediğimiz için «rejimimizi üstün buluruz diye anlaşıhyor. «Deniyor ki, blıde de fikir suçlarmdan dolayı yazarlar mahkum oluyor. Bunlan da hürriyet ve meslek nâmına protesto C) ediyonız.. Ancak B. Felek, mahkum olan bu yazarlan dahi makalenin sonlarına doğru, kapalı bir şekilde haksız çıkarıyor zira .temel dâvâ olarak Hiç bir rejinı (!) kendini yıkmaya mıisamaha edemez... yâni hürriyet rejimleri kendilerini yıkmak hürriyetinl vermez, veremez, v.b. Baska bir deyimle, demokrasi rejimimiz taraftndan mahkemelere, hapishanelere götürenlerin arkasında «hürriyet ve meslek nâmına» protesto edenler var amma onlara hak Iı olarak ceza veriliyor. •••• •••• S : : : ::: ayın Gülten Kazgan'ın yurt gerçeklerinden birine değinen «Plân uygulaması ve yöneticiler» başlıklı yazısını büyük bir dikkatle okudum. Sayın yazann düşüncelerine aynen katıldığımı blldirirken ben de küçük görüşlerimi bunlara katmak isteğindeyim : Bilinen bir gerçektir ki halk yıfınları üzerinde yöneticilerin etkisi büyüktür. Bundan dolayı dün olduğu gibi bugün de dünyanın çeşitli ülkelerinde yöneticiler halka inerek kalkınmaya buradan başlamışlardır. Halkla omnz omuza yürümüslerdir. Finlandiya da, Tunus'ta, İsveç'te bu böyledir. Halk önderi Mustafa Kemal ise bu gerçeği daha kurtuluş yıllarında görmüştü. Ve Cumhuriyeti izliyen senelerde halkın arasına ırirmiş, sohbetlerine katılmış, sorunlannı dinlemiş ve olumln çareler bulmuş, çağlara sıjraayan yenilikleri birkaç yıl içinde yapmıştı. S • •• ımmm laaa !••• ıa»a )••• >••• !••• • •• • •• !••« !•••) ıaaa )••• !••« ıaaa !••• IİH • •• • •• ıııı Kanımca, zaman zaman ülkemi zin yönetiminde görev alan bazı yöneticiler halka inmemektedirler. Onlardan uzak yaşamaktadır lar. Halk sorunlannı halkın içine inerek değil fakat, kâğıt üzerinde yürütmektedirler. Madem ki kalkınma halktan geliyor. öyle ise yönetici sınıfın halka inmesi kaçınılmaz bir zo»'iTi'ukHır azık ki bugün Amerikan emperyalizminin kuvvetl bizi yazılı olan anayasamızm dışına sürüklüyor. Buradaki gerçeği gün ışığına çıkarmalıyız. > Aradan 40 değil, 140 yıl da creçse Amerikanm bu millî politikası daha da gayretli yürütülerek daha da âdileşecektir. 40 yıl evvel ve sonrasınm hâdiseleriyle kişilerine lyice bakalım. Bugünün Dean Rusk'ı dünün Mr. Kelluğ'u. G. Ball'u. Amiral Bristol'u olanıaz mı? 40 yıl önceki Türk politikası A. B. O. hükumetine sarsıntı geçirtirken simdi A. B. D. nin küçük bir manevTası Türkiyeji bu" rejim buhranma görürüyor. Milîî Misak andı ve Yurtta Sulh, Cihanda Sulh teorisi Okul öğrencilerine kavratıldığı gibi bir iktidar soru?u olmaîıdır. Bizi tekrar var olmak savaşıyla karşı karşıya getiren zihniyete seslenelim: Tiirk'ü Türklerden baş ka iyi düşünen olmaz. Yardım gibi gözüken hor yaklaşışta 40 yıl öncesinin intikamı yatmaktadır. Olaylar açık ve seçiktir. Lozan'da «Siz fakirsiniz. harap bir ülkeniz var. bizden yardım talep edeceksiniz. İşte size o zaman istediklerimizi kabul ettireceğiz.» diyen emperyalist delege.. Basiretsiz insanların politikasiyle tarih seni haklı cıkarttı. Ömer KARAHAN Kemal OCAK öğretmen • Giimiishane Mızrap Çocuk Banka memuru Kayseri flmerikanHariciye Nazırı neden isfifa etti? am 40 3^1 e^elki (29.1.1927 tarihli) Cumhuriyett* bugünün aktüalitesine uygun bir haber okuduk: «Amerikan Hariciye Nazırı istifa etti». Sebebi pek ilginç. Lozan andlaşmasmın Amerikan Âyan (Senato'» Meclisinde benimsenmiyerek tasdik ediimemesidir. Hariciye Nazırı Mr. Kelluğ bu neticenin Şarktaki siyasetinin de tasvip edilmediği kanaatiyie istifa ediyor. Cidden düşündürücü bir haberdir. Meclis A. B. D. Âyan Meciisi, konu Türkiyenin hak ettiği bağımsızlık konusudur. Türk Ulusu tstiklâl savaşiyle yok olmak değil, var olmak mücadelesine girdi. Ama bu var olmak ne mandacıların ne de emperyalistlerin anladığı mânadadır Lozan andlaşmasmtn empen,aüstler parlâmentosunda benimsenmesi Türkiyenin kelimenin tam mânasiyle var olduğunu. Düvel'i muazzamaya kabu! ettirdiğinin, em B Sonuç konomik kalkmmada devlet otoritesi ile özel teşebbüsün elele verdiği İtalyan örnegi; üzerinde dikkatle, hassasiyetle durulacak ve ders alınacak nitelikte bir problemdir. Çünkü, mesele, artık iktisat literatüründen çıkmıs, action «faaliyet» haline gelmiştir. İtalya, İ.R.İ. denilen «Sına! Miiesseseler Topluluğu» sayesüıde, dev adımlarla ilerlemekte; iktisaden geri kalmış memleketler arasından sıyrılıp çıkmak üzeredir. Bn gelişmenin, gözle görülecek, eüe tutulacak derecede maddî ve fiilî belirtileri, delilleri mevcuttur ve ortadadır. Güney İtalya, özel sektör sermayesi ve devlet gücü ile bataklıklardan, malaryadan kurtulmuş; barajlara ^ulama cetvel ve kanallarma, modern köylere, iskân alanlanna ve mükemmel otastratlara kavuşmuştur. E •••a •••a aaaa /. R. İ. tarıhçesi ünde 2,5 milyon dolar civannda bir yatırun yapma lmkânına sahip olan İtalyan «Sınal Rekonstrüksiyon Müessesesi» İ.R.İ., 1933 yılında kurulmuştur. 1929 da pathyan ekonomik kriz, Avrupada üretimi kökünden sarsmış; bir kısım memleketlerde işsizlik gittikçe artmıs; ttalyada da, tnalî durum esaslı stırette bozulmuştu. 0 derecede ki, bankalar, mevduatı bfle garanti edemiyecek hale gelmişti. Bu şartlar altında; devletin .memleket lktisat T G aha Arıkan'ın «Mızrap Çocuk» adlı yazısını ilgiyle okudum Sayın yazar, toplum üzerinde ve toplumu zedeüyen bir olayın muhasebesini gerçek delilleriyle ortaya sermiş. Yürekler dolusu bir acı bu. Ba banm evlâdı adak adaması. Bu toplum düzenimizin içerisinde hangi zamanın zihniyeti kara perdesini yırtıp gerçek hüviyetini gös teriyor. 20. Asır Türkiyesinin affedemiyeceği bir olay. Evlât katlinin Eorumlusu yalnız baba mı?. '"•"•"••••••••••••••••••••••••••••••••••rdjsıı aaaa a aaaa ı a aa aaaa >ısBiaı» Hayır bu isin sorumlulan kutsal inançlanmızı srerçek temellerine oturtmayan hocalarunızla. aileyl toplum içerisinde ve toplurmın sosval etkileriyle. cemiyet kıymetlerivle bağdaştıran eğitimcilerimizdedir. CEZA VE TEVKİF LVLtKİNE M t ü c K \ h İIESAP M E M t K l tdris TURAN İETtSTİRMEK ÜZERE MÜSABAKA tLE STAJYER ALINACAKTIR Memur. KAĞIZMAN Kötek I L AN ISTANBIH B06AZMDA GEMİ ÇATIŞMALARININ ÖHIENHESI Dz. Albayl 0 NOT: Tartışma bölümüne eondcrilen y.izıların miimkunse daktilo edilnıesini. 2.10 kelimeyl ajnıamasını ve >a/arlara değil, arfın ilzerinc .Tarlışma. ritmuîu yazılarak Yazı (çlerine postalanmasını rica cderiı 1 Müsabaka imtihanını kazananlar 350 lıra aylık ücretle cezaevi m e m u r l u k l a r m a atanmak suretiyle 6 ay devam edecek olan l l ü d ü r ve muhasiplik kursuna iştirak ettirileceklerdir. 2 Kurs müddetınce nıaaşlarır.ı ve kurs yevmiyelerini ve yolluklarını alacaklardır. 3 Teçkilata alınar.lar 3 sene mudrietle vazıfe görmeyi taahhüt edeceklerciir. 4 Isteklilerin en S7 lise veva T u a r c l Lıscsi mezunu oîmaları ve 3fl yaşını tamamlamamıs bulunmaları cerekmektedir. Taliplcrin Memurin Kunununun 4 üncü maddesınde yazılı şartlarla infaz memuriueu için aram'.an niteliğı haız o l m a l a n lâzımdır 5 tmtihan 18/4/1966 P.zarte^ı c;ünü rndlıalli Agıı Ceza Savcılığınca yazılı olarak yapıiacaktır 6 tmtihan suallerı. Turkçe. Tarıh Cdârafva Matematik, Fizık. Kimya. Bivn! O ;ı. Yurt Bi!;ı«ı ılt senel bılcı bakımmdan tertıo edılerektır 7 tmtihana gırebılmek :çin 4/4n8«b aksamına kadaı hal tercüme kâğıdı. Dılekçe Sağlık kâğıdı. DoŞruluk kağ:dı Açkerlık kâüıdı Hüvıvet cüzdanı. nkul ve\a «frtıfıkası. 3 adet 6 x 9 eb'adınria fotografı ile iogrurian docrııva veya C. Savcılıklan vasıtasıvie Adalet BRkanlığı Ceza r e Tevkif Evleri Genel MüdürluBüne müracaat etmeleri lâzımdır. 8 N'ok^an evrakla yapı'an müracsatlar nazara alın*maz. 9 Müracaatları kabui edüer.Iere kavn numarası verilir. Kabul edilmiyenlerin evrakları ıadp olunur. (Basın • 9741 A 2207'27.15 ı % Doğru mudur? k aym yazar makalesinde «biz, ı bizim, bizde» derken bütün Türk ulusu adına yazdığını saraimi olarak inanıyor veya bunun ıntibaını vermek istiyor; hürriyet derken de bu nevi «aklımıza geleni yazıyoruz» hürriyetinin belirli bir sosyal tabakanın, yurdun fiilen ida resini ve propaganda makinasını ellerinde tutanlarm özgürlüğü oldu ğunu unutturmak istiyor. Aslmda, öz vatanunızın öz vatandaşlan uğu runda yürekleri çarpan öz yazarlanmız; yurtlarını, medeniyeti. Atatürk ilkelerini benimsemek ve sevmekten başka kabahatleri (!) olmayan öz öğretmen ve öğrenci evlâtlarımız varken, Ruslarm özgürlükleri üzerinde bu kadar thas sas> gözükmek doğru mudur? Derin saygılanmla. Sedat ÇINER jjJ! üyük Atatürk'ün tâbiriyle «Türk Vatanının Zijneti> Şair Nedim'üı tâbiriyle de «Bir Sengine yekpare acem raüikü fedadır> denen güzel İstanbulumuzun kapısını, benim bildiğime gore, felâket üçüncü defadır çahyor ve büyük bir sanseseri olarak, çok ucuz olarak atlatılıyor. Birinci hâdise, 1960 aralığında bir Yuşoslav tankeriyle bir Yunan tankerinin catışması. İkincisi, yangm devam ederkcn içinde değerli, tecrübeli ve (uzak yol Süvarisi) şahadetnamesine sahip bir Türk kılavuz kaptanmın bulunduğu bir Sovyet tankerinin, Ortaköy'deki akar yakıt deposu civarında rıhtıma çarpışı. üçuncüsü de son hâdise. Bu üç çok uçuz atlatılmış hâdise dc diğer gemi çatıştnaları gibi lodos rüzgârlarının estiği. bu yüzden Karadenizden Marmaraya akaıı satıhtaki normal seviye akmtısuıın, buruıılar arası koylarda ters akaıtılar vücuda getirdiği zamaıılarda vâki olmnşlardır. B büyüklük ve boydaki gemilerin (Dumen DlnIfmc) dolayısiyle manevra kabiliyetini daha da güçleştirmektedir. O Bütün bunlara ilâveten boğazımızın (500) metreye kadar daralan kısunları vardır. Sığlıklar vardır. Boğazm muhtelif yerlerine, muhtelif sebeplerle derairletiletı gemiler, geçen gemilerin manevra sahasını daha da azaltmaktadır (Tarsus hâdisesinde olduğu gibi). Amerikan Kız Koleji ARNAVUTKÖY • İSTANBUL 1966 1967 ders yılı için Lit.r ve Orta bölümlerine kız öğrenci namzet kaydına başlanmıştır Kayıtlann 15 Haziran 1966 tarihine kadar devam edeceği ve 15 Haziran tarihinden sonraki nrjracaatlann kabul edilmiyeceği üân olunur. ORTA BOLÜMÜ: Giriş imtihanları Arna\iıtköy Amerikan Kız Kolejinde verilecektir. (Bu bölüme kayıtlı oğrenci almmıyacaktır.) LİSE BÖLÜMÜ: Hazırlık ve Lise 1. smıflaıına Giriş Imtihanlan, Istanbul Amerikan Kız Kolejinde ve sair illerde verilecektir. (Bu bölüme kajnth öğrenci ahnır.) Mahdut sajıda öğrencilere gereken malî yardım yapılacaktır. Kayıt günleri: Pazartesi Perşembe. Müracaat : Kayıt İşleri Âmirliği Amerikan Kız Koleji Amavutköy İstanbul Tel : 63 66 60 nâncıhk 1999 2727 Hal çaresı ontreux andlaşmasuıı imzalıyan devletlcrle toplanıp, Süveyş Kanalında olduğu gibi tek geçiş veya konvoy geçişini kabul etmektir. Bu andlaşnıayı imzalıyan devlctler. Boğazlarunızdan ?cmileri en çok geçen, dolayısiyle, bizden sonra. can ve mal kaybına en çok mâruz olan devletlertiir. Hiç birinin itiraz edeceğini zannetmiyoruz. Söyle bir rejirn tatbik edilebilir: 24 saat, dörde bolünüp, birinci (6) saat, yalnız Karadenizden Marmaraya iniş, ikinci (6) saat yalıi7, Marmaradan Karadenize çıkış, üçüncü (6) saat >ine Karadeniz Marmara, dördüncü ve sonuncu fi) saat Marmara Karadeniz, gemilerin. sür'atlerini bu geçiş saatlerinin başlangıcında Boğaz ağnnda bulunacak şekilde ayarlmak gayet kolay ve basittir. •••• •••fi • ••• • ••• • ••a M G. BÜCAKLI • ••• Sebepler Vukarıda da izah edildiği şekilde. lodos rıu gârıııın meydana getirdiği ters akıntılar. gemilerin manevra imkânlanııı bozmaktadır. Bugünkü gemi \e bilhassa tanker tonaj if boylarr çok büyümıiştür. (100.000) tonu bulan tankerler inşa edilmekte, (300) metrc boyunda gemiler yapılmaktadır. Artık Karadenize geçen gemileriıı ekseriyetini teşki) eden tankerlerin çoğu 130.000) tonun üzerindedir. Bu büyüklükteki gemüerin de manevra imkânı mahduttur. Sür'at azaltılması mecburiyeti koymak. bu Kadma saygı Göztepe Istanbul Bir an e\Tel bu rejime gidilmezse almacak muvakkat ve cessurâne olmıyan tedbirlerle gelecek olan dördüncü felâketüı bu kadar ucuz atlatılamı yacağından korkmakta haklıyız sanırım. :::::::::.•:::::;;;::::::: ::::::::::::::::::::::::~ Acs Bir Kayıp Çok kıymetli aile büyüklerimizden TESEKKÜR Yıllardanbcri murtarip bulunduğum Safra kesesl bastalıgmcian yaptıkları amellyatla beıü kavupturan kıymetll operatör rof. Dr. llhan Arsel'in Kadına Saygı...» yazısından sonra bekledik. Bekledik ki, konu etrafmda aydrnlarımız düşüncelerini belirtsinler. Ama şunu esefle kaydedelim, saym tartışnıacılardan ura duğumuzu bulamadık. Çoğunltık Atmanya'dan bahs açarak, ora yaşantılannın yorumunu yapmaya ça balıyor. Oysa ki Arsel'in derdi başka. «Kadma S a y g l ^ diyor da direniyor o. Biz de hocamız kadar konuyu ciddiyetle ele alsak, bu lş kö künden hallolur. Bir kere şunu kesinlikle belirtelim: «Kadın esirdir, ona eşya görflyle bakıhyor» diyoruz. Bu eylemi yapan, erkeklerden başkası değü. O halde erkek efendi, kadın köle.. Baylar, bu; çağımız gerçeline uymayan bir gerçektir. Bunu değişrirmek de erkeğin elindedir. Mâdem ki o üstündür, kölesini ka dını serbest bıraksm. Öyle yarmı yamalak da değil. tam bir serbestiye kavuşabilmeli Türk Kaduıı. Kavuşabilsin ve sorunlar karşısında crkeğinin yanmda bulunabilsin. Tartışmacılardan birkaçı «kadınlarnnız saygı duyurmada. biraz da kendileri aktif olmalr» tezini savn nuyor. Evet, doğrul Fakat erkek az bir kapı arahğı dahi bırakma F DENİZ KUVVETLERİ Seyir ve HidrogTafi Dairesi bildiriîmiştir. KOMUTANUG. Başkanlığından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidrografi Dairesi Başkanlığından Bildiribniştit. DETVİZCtLERE VE HAVACILARA 15 SAY1LI BİLD1RI 22 ilâ 26 mart 1966 tarihlerinde 09.00 ile 24.00 saatlerı arasında aşağıdaki noktalan birleştiren saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 12.500 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyeti bakınundan tehlikelidir. DOĞÜ AKDENİZ İSKENDEEUN KÖRFEZİ AÇIKLABI 1 nci nokta: E. 5916 No. lu Akıncı fenerinden 269 derece ve 11.5 mü mesafedeki enlemi 36 derece 19 dakika Kuzey, boylamı 35 derece 32 dakika Doğu olan nokta. 2 n d nokfar Enlemi 36 derece 04 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 32 dakika Doğu 3 ncü nokta: Enlemi 36 derece 04 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 08 dakika Doğu 4 ncü nokta: Enlemi 36 derece 19 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 08 dakika Doğu DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURUIUR (Basın 9287 27221 Denizcilere ve Havacılara 22 Savılı Bildiri 28 ilâ 31 Mart 1966 tarihlerinde 09.00 ile 12.00 ve 14.00 ile 17.00 saatleri arasında aşağıdaki noktalan birleştirep saha içinde seyTetme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 7500 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal cmniytti bakımmdan tehlikelidir. KARADENİZ AMASRA NAPİRE MÜRÜVVET BAKÇELİ 13/3/1966 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 15'3/1966 Salı günü ikindi namazını müteakip Ü s küdar İskelesi karşısındaki Mihrimah Sultan Camiinden alınarak Karacaahmetteki ebedî isti: ahatgâhına tevdi edilecektir. NOT : C?lenk gönderilmemesi rica olunur. BAHÇELİ, BÜLKAT, ADAKAN, BORAHAN, KAÇİ, SANCAR AİLELERİ Hikmet: 114 ?742 Dr. HÜSNÜ ÖZTÜRK ve savın Operatör ve Sayın Nark02itör Dr. İsmail Tuncer ve degerli asistarüBT Dr. Selâhattin Yalımpala ve Dr Adnan Artıkoglu ve Sayın hemşlreler Müzeyyen Kızıltunç, Nimet Aran. Selvlye Bilgin. Nermln Türtanen'e mlnnet ve stikranlanmı arrederim. MEBRURE TAVA8 Dr. KEMAL ÖZBIYIK 1 nci nokta : E. 5819 No. lu Filyos iskele fenerinden 247 derece ve 2.5 mü mesafedeki enlemi 41 derece 33 dakika Kuzey, boylamı 32 derece 00 dakika Doğu olan nokta 2 nci nokta Enlemi 41 derece 50 dakika Kuzey Bovlamı 32 derece 00 dakika Doğu 3 ncü nokta : Enlemi 42 derece 05 dakika Kuzey Boylamı 32 derece 32 dakika Doğu 4 ncü nokta: Enlemi 41 derece 51 dakika Kuzey Boylamı 32 derece 45 dakika DENİZCİLERE VE HAVACILARA Doğu. 2734 ÖNEMLF DUYrjRULURfBasın 97t4)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear