Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 Şubat 1966 CUMHüRÎTET Yozon: SÖVL.ETİK OMU. PERIDE CELAL 79 Ateşli, candan sevişenlere demek istedim, hata mı ettim?. Güler Işık, başını uzatmıştl onun koltuğunun altından. Kâhkülleri iki yana açılmış, gözleri süzgün, buğulu bakıyordu. Çıkık, çirkin alm meydandaydı. Nuriye hanıma, kızm yorgurJuktan, içkiden »ozulmuş, çıplak, beyaz yüzü yabancı, düşman bir anlatn içinde göründü. Vapurun sallantısmda, oradan oraya oynayan, beyaz, bomboş maskeler görüyordu. Gönlüm bulanıyor, çöküyOT içim! Utanıyorum, utanıyorum! Adamın elinden elini kurtannağa çabahyordu. Beceremiyordu gücsüzlüğünden. Sahir Kırtayın parmaklan kerpeten gibi sıkıyordu parmaklarını. Kaçmasım önlemek istercesine kolunun yanında dimdik tutuyordu kolunu. Bleştinneci sarhoş gülüşlerle sesi kesüerek söyleniyordu : Cengiı haklı, kim kansınnıs sevişenlere! Biz de sevişiyoruz, aşağıda çarkcıbaşı, yukarda belki kaptan, herkes »evişiyor!. Çocuklar da öyle.. Yelken bezlerinin altına bakın bir.. Değil mi Cengiz! Bir aramaya çıkın vapuru. her yan el ayak fabrikası vallahi! Sevdaya yelken açmış bu gemi ! Pupa yelken hem de... Kendi sözlerine kendisi katılırcasına gülüyordu. öbürleri de ona katıldılar. Yazar da, tatlı, alaycı gülüyordu şimdi. Çocuklardan biri, Biz buraya sizi aramaga çıkmadık ya! diyordu. Kendimize kuytu bir köşe bulalım dedik. Aşağısı çekümez oldu. Çifte telli büe oynamağa kalkanlar var.. Ama şimdi bulduk, bırakmay u ! diye bağırdı eleştirmeci. Mimann elinin, koltuk altından onun göğsüne doğru kaydıgmı, herkesin içinde kızı yavaş yavaş okşadığım gördü Nuriye hanım. O durgun adam da kalıp değiştirmişti sarhoş olunca. Gö;.leri şiş. yumulmuş, bakışlan alttan alttan, sinsi ve alaycı, ağzı yan ıslak iştahla açılmış!. Bir garip bakıyordu Sahir Kırtaya. Bizlere aldırdığı yok, kıza.büe'.. Kavga arıyor, birini yere vurmak bunun kaygısı! Kimi yere vurmak istediŞini de biliyordu Nuriye hanım. Kızgın, alaycı bakışını görüyordu yazarın yüzüne yapışmı?. Kor ku büyüyordu içinde, titreme bütün vücudunu sarıyordu. Yavaşca, Gideyim ben, hemen gitmeliyim! diye. mınldandı. Sesini duyan olmadı. Karanlıkta biri, Çocuklar fırtına azıyor, haberiniz olsun! diye söylendi. Mimar Cengiz de Güler Işıgı bnaktı. Geîip koluna giriverdi yazann. Sahir Kırtayın uzun boyunun yanında olduğundan bo dur, şişman göriin'üvordu Bir miyorsun, sıfırı sahiden tüketmışsm çocuğum sen! Şu deli, şu sarhoş oğlana bak! gibilerden dönüp göt kırpıyordu Nuriye Hanıma. Nuriye Ha nım, denize eğilmiş kusan kıza, saçma sapan konuşan mimar Cen gize, Kırtaya bakıyordu büyümüş gozlerle. Hepsi sarhoş, hepimiz sarhoşuz! Yarın düşüneceğim bu tün bunları, yann anlayacağım! Neyi anlayacağım bilmiyordu. Bu rada, bu adamla elele, bu yabaneı sarhoşların arasında ne ara dığımı, ne yaptığımı? Evet, ya rm.. yarm.. Onlann sarhoşluğuna sevine cek kadar ayıktı aslında. Korku yatışıyordu içinde. Yann, olanları unutacaklar! Yarm, hepimız, her şeyi unutacağız! Mimar Cengiz sonunda Sahir Kırtayı bırakmıs, Güler Işığa sa rılmıştı. Kızla beraber eğilıyordu denize doğru. Dalgalarm, rüzgânn gürültüsünde dağılıp kaybo'.an bir şiir okuyordu bağıra bağıra. Onun bağırmasına yakla«anlar vardı. Küçük, pekinua yüz lü bir oğlan, hayat üzerme, sev • da üzerine karmakarışık bir söylev veriyordu arkadaşlarına. Işte böyle! diyordu. Hiç bir şey olmadığını bileceksin. Hayyamm toprak testisi bile değil, bir toz bile değil... Duyguya. tutkuya. sevdaya mevdaya vııızzz... diyeceksin vnmzzzzz! Yapyalnız ol duğunu unutma yapyalnız! «Sana senden gelir imdat lâzımsa..» Katalavis! Bozulma yok, kardeşim... Çırılçıplak dur övle bakalım gerçeğin karşısında. durabılir misin ha! Sen durabilir mi • sin abla! Kendisine «abla» diyen çocuğa Gemi, iyice sallanıyordu. Dnl şaşkın bakıp gülüyordu Nuriye galar büyümüştii. Kabara Kabara Hanım. Deli bunlar, deliyiz, hegelip yanlarda patlıyor, karanlıpimiz! diyordu içinden. ğın içinde yükselip yükselip ir.iBir başkasma dönmüş dert yayorlardı. Güler Işık sarkı sovli nıyordu oğlancık şirndi de. yecek durumda değıldi artık. Nedir yani! diyordu, peltek Başını denize doğru eğmistı. Kus mak üzere olduğu belliydi. Saçpeltek. Uygarlık, özgürlük, topları yüzüne doğru, tersine tersine lum, memleket millet nedir ha!.. açılıp uçuyordu. Sessizliği bashrmak için. karanlıkta konuşmak için.. Zınltı, birNuriye Hanım neden sonra bişeyler söylemiş olmak için işte... raz kendine gelip toparlandığında, Sahir Kırrayın ne kadar sı ölmemek için yaşarken be, ölmemek için! kıntılı bir durumda olduijunu gördü. Yazar, sarhoş olan mimaSallanıp yanındakine tutunuven yatıştırmak ister gibi durma • riyordu korkuyla. Onun ince kara dan «Evet, evet..» diye başını sal bıyıklann altından dışarı fırlayan lıyordu. Öbürü ise sesini yükseltdişlerine, ağzının karanhk boşlumeye başlamıştı. Neler saçmalığuna bakıyordu Nuriye Hanım. yor bu adam! diye saşıp kaldı Bir gün önce kızdığı çocugu Nuriye Hanım. acıyla, sevecenlikle sarıyordu baMimar: kışlan. Oğlum gibi, oğlum yaşın Evet, diyordu. Sılır gene sıda! diye. îır, gene sıfır'. Bunu koy her şeEleştirmeci, denizde işini biyin önüne. Sıfırlan diz ha, diz.. tirmiş olmalıydı. Bembeyaz bir Bak gör sen var mısın, ben var yüzle dönmüş, ağzını süiyordu. mıyım? Senin oyunların, o kuk Çıkık alnj meydanda, gözle,ri bom lalar var mıT Cansız onlar be.. boş! Mimar, boynundan tutmuşVallahi cansız, billâhi cansız! Var tu kızı. Sıkıştırarak çekiyordu bamı öyle insanlar dünyada ha, şını omuzuna doğru sonra nerevar mı söyle bakalım arkadaş! den nasıl geldiğini büemediti ba^ Basıyordu kahkahayı arkadan. lonlar gördü bir başka kmn elinKırtay, omuzuna vuruyordu onun de Nuriye Hanım. Çocuklar, bayavaştan: lonları yakalamak, patlatmak için Sar)>o9 olcnuşfiun oltlum. 1 • birbirlerinin Uzerine diişüyoriafdı. yice olrnuşsun! Ne dediğini bilKollannı açıp vapurun sallanışına uyarak garip bir dansla oradan oraya yalpa vuruyordu dişlan Oğlan şimdi. Mimar Cengiz, şeyler söylediğini duydu or.un Nuriye Hanım. Ne söylediğini anlamadı. Yazar omuz sılkıyor, gülüyor, «Bırakın canım, şimdi yeri değil..» gibüerden bir şeyler mınldamyordu. Ama öbürü kolundan tutmuş çekiyordu adamı Sonra kız da gelip Nuriye Hanımın koluna girdi. Garip bir çekiştne içinde yarı zorla sürüklen dıler parmakhklarının yanma.Ka labahk geride kalmıştı. Çocuk lardEm kimi boş buldukları uzun iskemlelere uzanmış, kimi yer • lere oturmuştu. Parmakhğm yanında, eli Kır • tayın elinde rüzgâra karşı duruyordu Nuriye Hanım. Etekleri, saçları uçuyordu. Başı dönuyor, dayanılmaz bir yorgunluktan baş ka bir şey duymuyordu. Artık gu vertelerde karanlıklara saklanıp sevişen sarhoş, kolay bir kadın! Içine işliyordu oyle rezıl biri olduğunu kabullenmek. Gene de onlarla beraber gülüyordu nedenini bilmeden. Korkusunu, utancını saklamak içindi biraz da gülüşü. Öbürleri? Yarı rüyada gibi görüyordu çevresinı. Mimar Cengiz, pos bıyıkları altında ksy bolan sözler ediyordu. Sahir Kır tay ona doğru eğilmiş, bir şeyler mınldanıyordu. Kız ise anlaşılmaz bir şarkı tutturmuştu. Nuriye Hanım arkasma, parmaklıklara yaslanıyordu sallantıda kaymamak için. Eli yapışmışcasma duruyordu yazarın avuçlarında Ama artık onunla beraber olmadığını biliyordu. AcVm simdi o kendini beğenmiş, tombalak mimarla eleştirmeciyle beraberdi. Ben, her zamanki gibi yalnızım. başım dönüyor ve sonsuz derecede mutsuzum! Işığı kedi yavrusu gibi ensesinden tutmuş, bağmyordu avaz Avaz: Balon satıyorum efendiler, sevda balonlan, düşünce, tutku balonları satıyorum! Uydurma sanat, oyun, öykü balonlan satıyorum püi diye, sönecek!.. Dokunursamz tabiî e£endim.. Kendimi sar tıyorum, Üstelik bizim Alman kansuu, Heldacığı da satıyorum.. Tjcuz ucuz satıyorum. Dünyarun anasını satıyorum be, anasını! Hepsi onun sattığı balonların çeşidine, Heldaya, Dünyanın anasına aldırmadan kahkahalaria gülüvordular. Kızın ehndeki balonlara saldıran çocuklar ise bir •iaçını patlatmayı başarmışlardı. Öbür balonlar kurtulmuş, rüzgâr da uçuyordu Tutmak için koşanlar vardı güvertede Mimar Gengiz, eleştirmeciyi hep öyle ensesinden tutmuş öpüyordu yanaklarından, saçlarından Korkuyla bakıyordu onlara Nuriye hanım. Sahir Kırtay ayılmış olmalıydı. Gülümsüyordu artık. O da Mimara bakıyordu. O ise kıza sıkı sıkıya sarılmış, tçkiden şişmiş bozulmus terli, sarhoş yüzünü onlara çcvırmıs, umursamayan, edepsız bir gülüşle anlatıyordu Buna söylüyorum, söylüyorum anlatamıyorum yahu! Bu kadın öyle Alman odunlarından, Nazi SS'lerınden değil, yufka yürek bir şey, geberir bırakırsam diyorum... «Bırak, gebersin.» diyor!.. Kadın mı bu be, canavar vallahi! Helda demez bunu bak, demez işte! Helda mis kokulu, çikolatalı pastayı dayar önüme. Önlüğünü çıkariT kafasından doğru eteğini düzeltir, oturur karsıma.. «Acıdım doğrusu, ama, bu senin bileceğin bir iş. Öyleyse sen evden gıtmelisin» der Ağlasa da sonrava saklar bilirim Bunun gibi gebersın demez. hiç demez . Küçük canavar seni! Gebersin ha, Heldacık.. Zavallı Heldacık!.. Yeniden saldınyordu Güler I. şığa, onun gülüp çırpınışlanyla çoşarak saçlannı çekiyor, başınt arkaya eğip öyle öpüyordu aer» kesin gözleri önünde Kız sen benıro Heldacığımm çorbasına arsenik dökmeye ml geliyorsun Almanyaya! Ne oldu buna! diyordu, Nuriye hanım kendi kendine Daha dün uslu akılh piposunu çekiştırerek kızın yanında güverte bbyunda dolaşan, hep önemli sorunlan düşünür, başka şey bilmezmişcesine insana akıllı gozlerle bakan o de ğil miydi? Güler Işığın akılca, bilgice göklere çıkardığı sevgilisi! Dayanamayarak, Ne korkunç sözler! dedi. Haline bak şunlann! Yavaşça elini sıktı yazar. tçini boealtıyorl Her *arho» gibi! Mimar Cengiz onlann kendisinden konuştuklannı sezmişcesine kjzı bırakıp dönüverdi. (Arkası var) Nimbüs snünnuiElif hanimnırr; kZAt>** LA Gt oQ£>UC*Ut^ cAgt' ttATIt PıJrfı 925 konu ve reslm: Ayhan Başoglu SONDÖGÜ5 ISTANBUL 6.25 Açılıs 6.30 Günaydın 7.00 Köye haberler 7.05 Saz eserleri 7JS Sabah melo. 7.45 Haberler 800 t*tanbulda bugün 8 25 Törküler 8^0 K. llântar 8.25 Bu sabah sMnle 8.40 Sark.Iar 9.00 Viyolonsel » l o . 9.15 Türküler 9.30 Kadın ve ev 9.50 Valsler 10.05 Arkan yann 10İ5 K. haberler 10.30 Sabah kon. 11.00 Sarkılar 11.20 Traflk 11İ5 Oyun havaları 11.40 Oda muz. 12.00 $arküar 12.20 Orhan Avşar ork. 12.35 K. ilânlar 12.40 Şarkllar 13.00 Haberler 13.20 Caz albümlerl 13.40 Şarkılsr 14.00 Egitim radyosu 14.45 Türkül«r 15.00 Kapam;. 16.55 Açtlıj 17.00 Yurdun sesi 17.2S Bogaüçl ork. 17.40 Çocuklar içta 17.55 K. ilanlar 18.00 Reklâmlar 19.00 Haberler 19.40 K. ilânlar 19.45 Türküier 20.00 Spor yanküan 20.15 Şarkılar 20.35 Bea bata var bulur musunuz? 21.00 K. haberler 21.05 Lied saatl 21.25 Şsrkılar 21.45 Gençler için ? 22.00 Reklâmlar 22.45 Haberler 23 00 Rad. sen. ork. 23.30 Chopln'den Nocturn ve Balad 23.45 Haflf rnüz. 24 00 Kapanış. İSTANBUL tL RADYOSU 17.57 Açılıj 18.00 İyl aksamlar 18.30 Karışık aolo. 19.00 Çesitll melo. 19.30 Akşam kon. 20.00 Hafif müz. 20.15 Günümuziin melo. 21.00 Müzik şekUlerl 22.00 Caz saatl 22.30 Konçertolar 2300 Haflf müz. 23.30 Dansedellm 24.00 Haflf sarkılar 00.30 Gecenln sesleniçl 1.00 Kap«nı». İŞSAATLERİ ANKARA 6.25 Açılı» 6.30 Günaydın 19.40 K. üftalar 19.45 Uykudan 7.00 Köye haberler 7.05 Sabah rmlz. Snce 19.50 Şarkılar 20.10 K. 7.25 Türküler 7.45 Haberler konser 20.25 K. ilânlar 20.30 B.GO Ankarada bugün 810 Hafif Türküler 20.45 Çigan müz. 21.00 müz. 8.25 Her telden 9.00 Sabah K. haberler 21.05 Salı programkon. 9.15 Sonmlarımız 9.35 Çe ları 21.25 K. Türk müz. korosu sitll müz. 10.00 Arkası yann 21.55 Turlzm 22.00 Bu akşamm 10.20 K. haberler 10.25 Şarkılar plâgı 23.05 TS.M.M. saati 22.30 10.45 Eğitlm radyoau 1145 Kon Türküler 22.45 Haberler 23.00 ser saati 12.15 Kıbn» laatl 12S5 Her hafta bir yorumcu 23.45 Gece K. llinlar 12.30 Şarkılar 13.00 y a r u u u dogru 24.00 Kapanıj. Haberler 13.20 PlMdar 1S.30 ANKARA tL RADYOSD Reklâmlar 14.00 Dan» mux. 17.57 Açılıı 18.00 Plâklar 14.20 Şarkılar 14.40 TürküUr 14.55 K. haberler 15.00 Hptlm 18.30 Ork. konaeri 19.00 Caı radyosu 16.00 K. İlanlar 16.05 19.30 Aksam kon. 30.00 Flüm melo. Melodiden melo. 16.35 Şarküar 20.380 Fransız müz. 21.00 DUek 16J5 K. haberler 17.00 Caz müz. pınarı 22.00 G*c« kon. 23.00 17.20 Traflk 17.25 Incesazdan Dünyanın dört bucagında 23.30 Aeemasiran fash 17.55 K. Itfnlar G«ce y»nsm» dojnı 24.00 Gece 18.00 Heklâmlar 19.00 Haberler ve muz. 1.00 Kapanıs. Kin« Fe»niTt» SynJıgte, Inc, 1965 Wotld riftıl» merrti. Dur bakalım, ne yanaŞıyorsun hemen «Yardunlaşma» diye. tşe alındun diye sevinecek o da sonra. Tekel Genel Müdürlüğünden: 1 Erzincan İdare Binası ve Mamulât Anban inşaati bu yü içinde vücude getirilecek işlerin parası 715.000, TL. sı olarak bu sene, önümüzdeki sene yapüacak işlerin parası da 1966 mall yılında ödenmek üzere birim fiyat esası üzerinden kapalı zarf sulü Ue eksiltmeye çıkanlmıstır. 2 Eksütmesi 18/2/1966 cuma günü saat 15 de Unkapanmdaki Merkez Satınalma Komisyonunda yapüacaktır. 3 Onanlı keşif bedeli 875.966^2 lira olup muvakkat temlnab 38.788,68 liradır. 4 Taknn halindekl dosyası (eksiltme sartnamesi, mukavele projesi, avans sartnamesi, keşif özeti, birim flyat listesi ve cetvell, tesisat projeleri v^.) Komisyonumuzda ve Ankara, Erzincan Tekel BasmüdUrlüklerüıde görUlebileceği gibi 43.80 TL. bedel mukabllinde satın da alınabilir. 5 EksUtmeye iştirak edecekler lnşaat Şubesl tştirak Belgesi Komisyonundan iştirak belgesi alabilmeleri için tatil gUnleri nariç ihale gününden en az üç gün önce aşağıdaM belgeleri: » 23/3/1961 tarihinden sonra Bayındıılık. Bakanlıgından ahnmış en az 876.000, liraiık C. grupu müteahhitlik kamesini, b Mall yeterlik belgesi (bu eksiltmenin llânj tarttunden sonra ahnmıs 70.077,35 liraiık banka referansını), c Plân ve teçhizat beyBnnamesini, d Halen taahhüdü altında bulunan büttta lsleri bndt rir taahhüt beyannamesini, e Teknik personel beyannamesini, asgarî eksiltm* T» sartnamesi, madde 4 P. mukavele projesi mad» de 29 da yazllı ehliyet ve adette. 23 Mart 1961 gün ve 10763 sayüı Resml Gazetede yayınlanmış bulunan (Bayuıdırlık Baka&hğı ile bu Bakanlıga bağlı idarelerin eksiltmelertne iştirak yönetrneliği) esaslanna göre tanzim edip bir dilekçeye bağlıyarak Tekel Genel Müdürlüğü tnşaat Şubesine göndermeleri şarttır. Bu belge ve beyannameleri eksik olan veya tatmin edlci mahiyette görülmiyenlere karnesi ilândaki keşif bedeHnden noksan olanlara Iştirak belgesi verümez. 6 2490 sayüı kanun hükümlerine ve sartnamenin 4 ünoü maddesine göre hazırlanmış zartlannı ihale saattoden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde Onkapanındaki Tekel Genel Müdürlügü Merkez Satınalma Komis yonuna vermeleri şarttır Postarla vuku bulacak gecikme ve kaybolmalar nazara alınmaz. (Basm: 8255 1064 ••••L Çeviren: B. KURTARAN eıyı orays gSndermek mretlyle hiç olmazM polis taralmdan derNuri Bey Miasma'ya fartlı o hal tevkif edilmelerini önliyebilarak yardım vaadediyor; evve leceğini düşüaüyor; bnnu «m lâ yanan evinin bedelini verme bir iyilik olarak yapmayı lih•ini; »onra da ona yapacağı iyi ninde tasarlıyordu. «Nuri Bey ıen Hacıyı kanlik mnkabilinde bazı masraflar icabedecekti ki bnnu da Miasma dırmaya bak. O kendi parannnın ödemesi lâzımdı. Miasma pa dan bir kısnunı verirge ne alâ'. raıı olmadığını, yahut da çofc az Onun yüı kilometre nzak bir parası mevcut oldujŞ^ınu ileri sü yerde sakU on binleree llrası rerek Nori Beye evinin bedelini var. Fakat bir turltt ikn» edemiödiyemiyece|ini söylüyor, yal yorum, onn!» «Öyle ise dayak atmak snvanyordn. Nuri Bey ise kıymetli kitap retiyle siz ikna ediniz Nnri Bey. l*n da dab.il bir evden oldnfn ölesiye bir dayak, belki onun nn, bnnnn behemehal bir hal aklını baıına getirir!» NHTİ Bey bu söıler ttıerine yolana bağlanmasınd» ısrar ertiyor, aksi takdirde ondan hiç bir son dereee taiddetlenerek bançır sey beklememesini söylüyordn. bansır batırma^a, haykırmasınBir kaç dakikalık sükuttan son dan aviaseler çınçırdamaya ba»ra Miasma Hacıya işaret verdi lamıştı. Nuri Bey ber saman ha•e ikisi arasında taşlıkt» bir fı lim ve selim tablatli bir insandı. Fakat bir kere de hiddetlennltı başladı. Nuri Bey Trabzondakl kııkar di mi, bir aslan gibi kükrerdi. Bu haykırma, Haeı flcerlnde de?K.ıin evine pan»iyoner aldı • fını dUşünerek Miasma ve Ha derin bir tesir bırakmıs olacak 57 tı ki, koynundan okkalı bir para tomarı çıkararak Nuri Beye uıattı. Paralar, o kadar pis kokuyordu ki, Nuri Bey biran için bayılacak gibi olmuştu. Para tomannı eebine koyarak tllerini yıkamab hiifioe kapıldı. Nuri Bey: «Hemen gideyim, bakalım bir leyler yapabilir miyim. Sen Haeı bu evi kat'iyen yalnıı bırakma. Kapının demirlni vur. Sakıu kimseye kapıyı açmı!» XXI Nuri Bey yalıdan çıkarak do|ruca k6y meydanından geçip nıeıarlığın yolunu tuttu. Arkasından da evvelki gün Valancein na'sını meıarlıktan çıkararak Madam Bonnsompierre'ln getirdiği Ubuta nakleden altı külhan beyi Nuri Beyi taklp ediyoriardı. Nuri Bey meıar başında oturarak iş gSrdfirdfi|fi altı kişiyl etrafına topladı. Onlara tatlı sözlerle te^ekkür ederek birss daha para dağıtmıştı Sonra yalıda tuhaf olaylar cereyan ettitini BÖTİlyertk, şayet polig gelirse kendilerinin hiç bir şeyden bahsetmemelerini sıkı sıkı tenbih etti. Onlar da hiçbir şey söylemiyeceklerini vaadetmişlerdi. Bundan sonra Nuri Bey bir sandala binerek Göksnya kadar uzandı. Göksu çok eski bir mesire idi. Burada yaşmaklı Kflzel, endamlı kadınlar, derenin bir tarafında, erkekler öbür tarafında piyasa ederlermiş vaktiyle. Birbirlerine dereye guller ve çiçekler atmak «uretiyle dostluk ve âşıklık oynaTİarımş. Sonraları bu romantik hayat tamamivle ortadan kaybolmuş, bunun ye rine şimdi Göksuda bir plâj açılmış, tozlu, pis kahveler ve bir de piknik yeri açılmış. Nuri Bey buradan bir eıki motöre atlıyarak lıtinyeye geçmek istemişti. Bunun için klraladıfı motör sahilden yirmi, otuz metre açılınca durdu. Fakat motörcü aldığı parayı hak etmek için büyük bir gayret sarfediyor, motörü kâb işletiyor, kâh stop ediyordu. Fakat nihayet motörcü işi kürekiere asılmakla halletti ve Snri Beyi tstinyedeki Hmana sa> ve salim getirdi. Arap takacı, takasımn baş tarafında takannı yflkle doldnrmus, simdi biraz istirahat et mek için yaslanmı» duruyordu. Bej efendiyi görünce aya|a kalk mak turetiyle hfirmette kuıur etmedi. Geceyarısma kadar Trabzona mfltevecciben hareket edecekti. Nuri Bey de Miasma ve Hacının hiç olmazsa sabanın erken saatlerinde Karadenizde çalkanacaklannı hesap ederek için için geviniyordu. Hele madamın çuvallar arasında birkaç gece uykusuz kalacağını düşünerek bfisbütfin keyifleniyordn, Nuri Bey, Arap takacıya bir miktar avans verdi. Gerisi Miasma'nın uşaği taradndan takaya binince ödenecekti. Eğer p » rayı vermezlerse, onları denize atmasını bile alay makammda söylemişil. Paraianm mutlak 8derlerdi. Nuri Bey ihtiyar kadının çok çe vik oldugiınu, biniş ve inişte bir güçlük olmıyacagını söylüyor, yalnra Trabzona onlan gece karanlığuıda çtkarmasının daha dogru olacağını tavsiye ediyordu. Arap takacıya da Nnri Bey şu izahta bulunuyordu: «Belki seni seyahat boyunca tflrlü sımanklıklarla rahatsız edeeektir ama, sen ona aldırma; uyuşturueu ilâç aldığı için de krizİer geçirir; bunu da tabii karşıla: ondan Btesi yolun açık olmn!» Takacı Ue Nuri Bey arasjnda tek ibtilâf noktası, takanın yalıya yanaşman rneseleginden ibaret kalıyordu. Yalının bulun duğn yerde mntnif bir akıntı vardı. Geeenln ftç taatinde nhtıma yanaşmak da pek füç bir tneıele idi. Bunun flzerine Nuri Bey takanın yalıya yanaşmayıp önünde beklemeslni, yolculan bir sandal vasıtasiyle takaya aktarma edeceğinl, lsaret verilir verilme* yalıdan yolculann «an dala binerek takaya geleeekle rinl sSyledl. taaret de bir f5n me» fenerin havada bir kaç defa lallanmasından tbarettl. Nihayet Nuri Bey, Arap takaoıya «u malflmatı vermekten de çeklnmemisti: «Eğer burads kalırlanıa onlar muhakkak «urette darağacı. na gideceklerdlr. Çok Ibtiyardır lar. Her ne kadar kfitfl lnıanlar sa da herhalde onlara ton bir iyilik yapıyorus!» Son bir anlasma fle ejer her hangi bir sebepten dolayı plan muvaffak olmazsa Nuri Bey ya Iıdaki elektriklerden birini bir kaç defa yakrp sBndflrecek, A rap takacı da bnnu gSrÜrse hic beklemeden yoluna devara edecektl. (Arkası var)