Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFE DÖRT CUMHURtYET 28 Kasım 1966 ATATURK Sultan Hamid ve hafiyeleriyle bu memleket terakki edemez hayatumz gözümün önfinde canlanmıştı. Sınıf arkadaşım Mustafa Kemal ile beraber bu şiirleri, o zaman okutnuz, ezberlemiştik. Fakat böyle heyecanla haykuama mıştık. Ah, o istibdat idaresi ah O gece Manastır merkezinde bir toplantı yaptık. L'zun uzun konuş tuk. Manastırdaki İttihatçı subay lar, bir hafta on gun içinde Meşrutiyeti ilân edeceklerini ileri suruyorlar, musaade istiyorlardı. Boyle acele bir hareketin doğru olamıyacağı, diğer merkezlerde de haztrhkların tamamlanmasından sonra hareketc geçilirse, daha mü essir olacağı tezini sarundum. Genel Merkezin bu konuda ısrar ettiğini dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım ve kabul ettirdim. Yalnız Vehip dedi ki: Rica ederim, Fuat Bey, arkadaşlara söyleyiniz. Bu heyecanı daha fazlaa zaptfi rapt altında tutmaya imkân vok. Manastır Valisi Htfzı Paşanm dnrumunu sordum. Onnn bir tehlike olacağını ve ondan bir tehlike gelecegini sanmıyoruz. Cevabını verdi. Ertesi günü yine atla Selâniğe hareket ettim. Bu yolculuk bir buçuk gün sürdü. Mustafa Kemalin henfiz Serezden dönmediğini oğrendim. deki görevine başladı. Mustafa Kemalin, yakından şahidi olduğum ve bizzat kendi ağzından din lediğim Serez seyahati şöyle baslarnış, şöyle bitmisti: Serez mıntakasında bir binbaşı istibdat idaresi aleyhinde beyanat ta bulunmuş, Sultan Hamide atıp tutmuştu. Başımızda Sultan Hamit ve onun hafiyelere dayanan idaresi varken, bu memleket terakki edemez. Önce onu başımızdan atraaüyız. Demişti. Bir casus da bunu saraya jurnal etmişti. Tahkikat yapılması için bu işe o zaman Selânik Merkez Kumandanı olan Yar bay Nazım Bey memur cdilmişti. Nazun, binbaşı Enverin eniştesi idi. Genel Merkez, Nazımı bu işten menetmek çarelerini aradı. Ne olursa olsun, vak'a mahalline git memelİTdi. îttihatçt «.ubaylardan ve cemiyet üyelerinden Mustafa Necib'e (Babıâli baskınmda öldürulen ittihatçı fedailerden) görev verüdi. O gün, Müşirlik Dalresinden çık tıktan sonra Rahmi Beyi gordüm. Nazım Beyin işi haUedüdi. Dedi. Fakat nasıl halledildiğine dair bir şey söylemedi. Ben de sormadım. Olayın tafsilâtım o akşam dğTendim. Ismail Canbulat, bir iş bahane ederek Nazım Beyin evine gitmiş, Enverin delâletiyle kendisini gormuş, Mustafa Necib de o sırada dışarda bulunuyormuş ve pencereden Merkez Kumandanına ates etmişti. Olay 29 Mayıs 1908 de cerevan etmişti Yarbay Nazım Istanbula çağınl dı. Olayın tahkikatına bu sefer tstanbuldan değil, ancak orduca tiyin edilecek bir memurun gidebUecefi fikri telkin olundu. Bu vazife Mustafa Kemale \erildi. Se rez tümeni ve mıntakası kumandanı Musir (Mareşal) Ibrahim Pa şa idi. Oğlu Albay Nurettin (30 Ağustos 1922 Başkumandanlık Meydan Savaşında 1 inci Türk ordusuna kumanda etmiş olan Nu rettin Paşa) Bey de kendisiyle beraber bulunuyordu. Nurettin Bey. Ittihatçılarla temas halinde idi. Mustafa Kemal, önce Sereze git ti. Miışir İbrahim Paşayı ziyaret etti. Mustafa Kemal, kısa bir mü lâkattan sonra durumu kavradı. Müşir Paşa, mıntakası dahilinde Sultan Hamit ve idaresi aleyhinde biç bir ferdin bulunamıyacagı nı Padişaha temin etmişti. Buna rağmen bahis konusu binbaşı hak kındaki jurnal, Sultan Hamidin itimadını sarsacak mahiyette idi. Jurnalda vazılanlar tahakkuk ederse. sonuç tbrahim Paşanm aleyhinde olurdu. Paşanm endişesini iylce sezen Mustafa Kemal kendisine teminat \erdi Paşa Hazretleri, mıntakanız dahilinde Zatı Şahane aleyhinde bir ferdin bulunabileceği me'mul değildir. Verilmiş olan jurnal muhteviyatuun mahallinde tahkiki tarafı devletinizden kurulmuş inzibat ve telkin edilmiş olan sadakat hislerini kolaylıkla belirtecektir. Arzu buyurursanız, yapacağım tahkikat raporunun bir su retini de size göndereyim. Ibrahim Pasa, Mustafa Kemalin bu sozlermden memnun olmuştu. Oğlu Nurettin Beye, izaz re ikram edilmesi ve olay yerine seyahat için de her türlü kolaylığın Eosterflmesi emrini verdi. Mustafa Kemalin yaptığı tahkikatın »onucu binbasıyı kurtardı. Jurnal vereni de iftiracı durumuna sokup cezalandırdı. İbrahim Paşaya (celince; Padişaha, kendi mıntakası dahilinde aleyhtar bir ferdin bulunraadığını (!) ispatlıyarak hakkındaki em niyet ve itimadı bir kat daha kuv vetlendirdi. Halbuki, Serez tüme nindeki penç subaylann çoğunluğu tttihat Cemiyeti içinde görev almışlardı. Cemiyet, bfltün Makedonyada teşkilât ve faaliyetini arttırmıştı. Açık ve pervasızca hareket etmek ten de çekinmiyordu. Istanbuiun, 3 üncıi Ordu Kumandanı Esat Paşaya itimadı kalmamıştı. Kurmay Başkanı Ali Rıza Paşa, Topçu Nümune Alayı Kumandanı Hasan Rıza ve Kurmay Binbaşı Enver (Pasa) sorjuları bilâhare yapılmak ttzere tstanbula çağirılmışlardı Diğerleri Istanbula eitmek zorunda kalmış, Enver Selânikte bir yere gizlenmişti. Sınıf arkadaşım HalU (Kut) Enverin emin bir yerde saklandığını ve ilk fırsatta dağa çıkacağını söylemiş: İşler kızışıyor! Demişti. Ali Rıza Paşa. bizlere veda ederken endişeii değildi. Bir kolavmı bulup kıırtulacağını fimit ediyordu. Hatırımda yanlış kalmadı ise, \li Rıza Paşa Sadr&zam A\Ion>alı Ferit Paşanın damadı Albav Halil Beyın kardeşi idi. 3 iıncii Ordu MdşirUğine tâyin edilen Ibrahim Paşanm Selâniğe gelmekte olduğu haberi üzerine Cemal (Pasa) her Dıtimale karşı, bir vesile bularak merkezden uzaklastı. Ali Fethi (Okyar) da Jandarma Okulu Kumandanlığına geçerek az önce Muşhlik Kurmay Heyetinden ayrıbnış bulunuyordu. Bir sabah, dairedeki odama gelen Mustafa Kemal: Erkânı Harbiye Heyetinde benden başka kimse kalmadı. An lasılan 3 üncü Orduyn İbrahim Paşaya ben devredeceğim. Şu kaderin işine bak. Diyordu. Mustafa Kemalin dediği gibi oldu. Ibrahim Paşa, beraberinde oflu Nurettin (Paşa) Bey olduğu halde Selâniğe geierek KÖrevine başladı. İlk günlerde, subaylara karşı sert davranıyor, bağırıp çafınyor. bazan sesi bfltün koridoru tuttuğu oluyordu. Müştrin gözdağı vermek \e subay lan sindirmek Istediği anlaşılıvor da. Cemiyet derhal harekete geçti. Cemal (Pasa) ve yanında diter bir kaç arkadaşı olduğu halde Albay Nurettin İle gizlice tema ss geçti. tttihada mensup subayların çoğunlukta ve duruma hâkim olduğunu soyliyerek dedi ki: Pasa Hazretlerini lutfen ikaz ediniz, lüzumsuz hiddet ve şiddetin mânası yoktur. Biz kendisine hürmetkânz. Ama, böyle devam ederse Cemiyet ban tedbirleri almak zorunda kalır ki, bunun neticesinden sizin kadar biz de mfiteessir oluruz. Bu sözler, aym zamanda bir ültfanatom havası taşıyordu. Nurettin Bey, görevini mukemmel yaptı. İbrahim Paşa korktu, teminat verdi. Bundan sonra da İttihatçı subaylann üzerine fazla düşmedi. Hürriyetin ilânını kösteklemekten de çekindl Te olumlu bir tavır takındı. Yine o günlerin btrinde Mnstafa Kemal anlattı. Dağa çıkan ittihatçı subaylardan biri, Müşir Paşaya lehir zemberek bir telgraf çekmişti. İbrahim Pasa da Mustafa Kemali çafın.ı kendisine telgrafı göstererek: Benl kumandan olarak burada muhafaza edeceğinize stz ve arkadaflanmz soz vermlştiniz. Pe kj bu hakaretlerle dolu telfraf» ne diyecekslniz? Diye sormuştu. Kendisine tekrar teminat verilmek lüzumu duyubnuştu. İbrahim Pasamn, Meşrutiyet tlânmda yararlı olduğu iddia edilemez. Fakat Meşrutiyetin muhafazası nğrunda sarfettiği gayret1er de küçümsenemez. 31 Mart olayı sırasında 4 üncü Ordu Müşiri olarak bulunduğu Erzincanda ve Erzurumda Istanbuldakine ben zer ayaklanmalar oldufa zaman aflratle harekete geçerek, gajret ve cesaret göitererek isyanın bü yümesini önlemiş ve bu suretle Hareket Ordusuna yardımcı olmuştu. Selânikte 3 üncü Ordu Müşirliğinden başka bir de Selânik, Kosova ve Manastır vUâyetlerinl kap sayan Rumeli l'mumî Mufettişliği adında bir makam vardı. Genel Müfettış Hüseyin Hümi Paşa, gerek İstanbulu ve gerekse İttihatçıları idare etmek suretiyle şahsı üzerindeki münakaşayı önlüyordu. Çok ivı hatırlarım, İttibat ve Terakki Cemıyetinin faaliyetleri sarayda hissedilmeye başladığı sıralarda Talât'ın memuriyetten azledilerek Anadoluda bir yere sürulmesine dair Padişah iradesi çıkmıştı. Sadrazam Avlonyalı Ferit Paşanm özel kâtibi Faik, durumu giziice Selâniğe bildirdi. Ar kadaşlar toplanarak şu karar» vardık: Eğer Padişah iradesinin infazına teşebbüs edilecek olursa, genç subaylardan mürekkep bir komite hükümeti basacak, Talâtı kurtaracaktı. Silâhlı komiteye üstefmen Ismail Canbulat ile Mustafa Necip de dahiidi. Hazırhklar bir gün içinde tamamlandı, tcabeden bütün tertibat almdı. O akşam Talât (Paşa), Genel Müfettiş Hüseyin HUmi Paşaya giderek, ültimatomu bizzat kendisi verdi, dedi ki: Azlime ve teb'idlme dair bir irade çıktığım haber aldım. Azllme blr şey diyemem. ^ Hükümet, bir memuru kuIlanıp'kTillanmamakta muhtardır. Ancak teb'idime teşebbüs edildiği takdirde bu, hem benim şahsım ve hem de sizin için lyi bir netice vermiyecektir. Genel Müfettiş, durumu derhal kavramış: Siz merak etmeyin. Diyerek teskin ettiğl gibi Anadoluya sürühnesini de muhakkak önliveceği vaadinde bulunmuştu. Sözünde durdu. Talâtı gördüğum zaman: Hüseyin HUmi Paşayı galiba biraz fazla korkuttuk, dedi. Hüseyin Hîlmi Paşa, Meşrutiyet ten sonra iki defa Sadaret makamına gelmiştir. ÎBRAHİM PAS1 cine şu mealde bir cevap (ffldi: 23 «Hepinizin derhal terhisi ile Dedfler. Çoğunluğu Anadolu çomemleketlerinize müreffehen gon cuklan idl. Eğer terbis edilmezler derilmesi hususunda Orduyu Hfi»e, cebren gideceklerini ısrarta i mavun Müşiriyetine Padişah iraleri sürüyorlardı. Kendilerinc: desi tebliğ olunmuştur.» Askerler, bunun tek bir yolu Bu telgîrafı kendflerine, aynen Te kolayı vardır. Efer dediklerimi kumandanlan Nivazi Bey okudn. dinlerseniz, siıi derhal terhia e Isyan bastınlmıştı ve ktmsenln derler. burnn kanamamıştı. Nedlr diye aordular. Manastıra döndük. Şehrin met Sizin namınıza, fakat siıin haline geldiğimiz « n m ı orada lmzanızla. Mabeyin Başkâtibi vabulunao bir mesirede vaktin geç sıtasiyle Padişaha bir telgraf çeolmasma rağmen Harb Okulu takecejpm. Bizleri terhis edip mem lebelerinin açtk havada büyük valeketimize göndennezseniz, biz de tan sairi Nanuk Kemalin «Vatan Meşrutiyetçilere katılacağu. Buveya Silistire» yi oynadıklannı na razı mısınız? gördük. Atlanmızdan inerek oyu IUZI oldular, telgrafı yazarak nu börük heyecanla seyrettik. Ta altını çavuşlara mühürlettim. Tellebe efendilerden birinin temsilin graf memuruna Yıldız Sarsyını son sahnesinde: buldurttum. Telgrafı çektirttim. Yâre mşandır tenlne erlerin Sonra, telgrafı miıhürliyenlerin Mevt ise son tütbesldlr askertn yanımda kalmasını, diğerlerinın Altı da bir üstü de birdlr yerin kışlalanna dönmelerini söyledim. Arş yiğitler vatan imdadına Dualar ettiler ve kıslalanna dönMısralannı okurken, yammdakl düler. Niyazi de raemnun oldu. subaylar, gözyaşlarını tutamamış Çok zaman geçmeden Mabeyin • lardı. Benim de gozlerim vaşarBaşkâtibinden Resne telgrafhane mıjtı. Harb Okulundaki talebelik Meşrutiyetin ilânı arifesinde Mustafa Kemal Bir iki gün sonra Mustafa Kemal de Serezden dönerek, 3 üncü ordu Muşirliği kurmay beyetin MODESTY BLAISE BAFTAL1K BULMACANIN HALLEDtLMİŞ ŞEKLİ YARIN MEŞRUTtYETİN İLÂNI İKTİBAS VB TERCCME EDİLMEZ 123456789 8OLDAN SAGA: 1 «Iskelet kısmı ile bırlıkte olan hayvan vucudunden aldığımız besl maddemız» anlamına lkı soz. 2 llerıye doğru surucu kuvvette, tersı ustu açık »u yoludur. 3 Yugoslavya'dakı sıra dağlardan (çoğul). 4 «Oraya kol ucunu uzatıp ue karış'» mânasma karma bir emır, bağırsakları bozulan hastanın bır zaman için yemek zorunda olduğu. 5 Çok hafıf ve ınce şkılde yağmur yağma halı. 6 Her mılletın kutsal inanç esası, açılıp kapanan keskının yarısı. 7 «Herhangı bır gorevı ıcra mese lesı> karşılıâı ıkı soz, ıdam cezası başka cezaya dîğıştmlen kışıler ıçın «ondan kurtuldu» derler. 8 Troleybusler elektrık cereyanım tellerden onunla alırlar. hoş ve mukemmel. 9 Aşağı kı«,ım, guvelerın elbıselerde vucude getırdıklerı. YIKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Içıne badana maddesi kat •tılmı? durumda. 2 Eski Türk * Imparatorluklarından bırınin halkından, gelecektekı olaylan bazıları bununla keşfettıklenni iddıa ederler. 3 Anadolumuzda bır kasaba, gendekı kısım. 4 Şımdıje kadar ortada olm.yan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 b l r usulu mey( İ dana çıkan» (i» kı soz). 5 Bır toprak cınsi, ter sı bır renktır. 6 Herkesın gozu onunde (eski terım). 7 Misafirlere Ervelkl ırünkü buyur etme ışı, bnlmacanın bır zaman parhaUedilmiş şckU çası. 8 Kah raman Mehmetcığın rutbesı, Asya'da bır korfez. 9 Bır denız taşıtı, bembeyaz (karma soz). I S T A N B Ü L t.35 Açıllf «30 Türkuler geçidl 6 45 Konujm» 7 00 Koye haberler 7 0S Sabah melodllerl 7.30 Haberler 7 « Istanbulda bu gün 7 50 Stüdyo G"den 7 55 Küçuk llanlar 8 00 Haflf müzık S 20 İstanbul'ım scsi 8 40 Keman soloları 9 00 Sorunlarımız 9 15 Radyo hıfif müzlk orkntrası 9 30 Çocuk bahçesı 9 45 Bu hafta uniteml* 9 50 Bir jey unutmadlnız ya» 9 55 Çocuk korosu 10 00 Muzlk kutuıu 10 15 Kadın ve çevresi 10 25 Nlda Tüfekçı'den türkuler 10 40 Arkası varın 1100 Kısa haberler 1105 Sabah konserl 11 45 Caz sarkıcıları 12 00 Piyanoda melodüer 1210 Kücük (Unlar 1215 TUrküler 12 30 Radıfe Erten ve Ekrem Kongar'dan şarkılar 13 00 Haberler 13 20 Studyo G'den 13 30 Afıfe Fdiboglu ve AfiUp Karacan'dan çarkılar 13 55 Kısa haberter 14 00 Kapanış. 15 55 Açılıj 16 00 Eğıtım radyosu 16 55 Ara müziğl 17 00 Çetln tnontepc orkestruı 17 20 Karma fasıl toplulugu 17.İ0 ReklSm programları 19 00 Haberler 19 40 Parlâmentoda geçen hafta 19 M KOçük flinlar 20 00 Nıhat Memnlı'dan türkuler 20 15 Unurubnayan sesler 20 35 Mualla Mukadder'den ;arkılar 20 55 24 saatin olayları 21 00 Sanat dunyamız 21 20 Sevdlklcrınizle beraber 212S Küçuk üanlar 21.40 Tlyatro okuhı 32 00 Reklam progrftmları 22 45 Haberler 23 00 Konser yankılan 23 30 Barok müzik 24 00 Ka. panış. İSTANBUL tl, RADYOSD 16 55 Açıhş 17 00 Sizin İçin 17 30 Küçuk konser 18 00 tyi akşamlar 18 30 Senfonık nıüzlk 19 00 Çesitll melodüer 19.30 Aksara konserl 2015 Beraber seçe. lım 2100 Dört rüzgânn geürdiği ezgiler 2115 Sonat saati 21.45 Almanyadan melodiler 22 00 Gece konserl 23 00 Caz saatl 23.30 Sevilen sarkılar 24 00 Pivano soloları 00 15 Tango ve pasodobleler 00 30 Hafif 1 00 Kapanı». BU D E PEkTTlF BOZKASI BİTTİ RAKAMLI BULMACA AN K A RA ler 17 30 Birilkte duşunelim 17 50 Reklâmlar 19 00 Haberler 19 40 Kuçuk llanlar 19 45 Muaz. zez Turung"den türküler 20 00 Uykudan bnce 20 05 Fikret Kozınoğlu'dan şarkılar 20 25 Müzik demetl 2100 24 saatin olayları 21 05 Ana dılırnlz 2135 Turküler 21.50 Çeşitli müzlk 22 05 T B MM. s«ati 22 25 Haflf müzlk 22 30 Nurettın Dadaloglu'dan türküler 22 45 Haberler 23 00 Opera albttmünden 23 45 Geee y a r m n a doğru 24 00 Kapanıs A.VKARA tL RADYOSO 19.55 Açıhş 17 00 Sevilen melodiler 17 30 Keman soloları 18.00 Hafif melodiler 18 30 Orkestra konserl 19 30 Caleman Hawkins caz toplulugu 20 00 Küçuk konser 20 20 vrupada bır gezı 2100 Ba\a bakı^ 22 00 Gece konserı 23 00 Ouynanın dort bucağından 23 30 Gece varısına doğru 24 00 Gece ve muzık 1 00 Kapanıs. H D Q B I B D Q O 3HllxMHÜ4J MallCOÇOğlU | konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU | | KIZIL KULE ODnlrB Mnmnmiı NASIL HALLEDtLECEK? Yukandakl rakamlı bulmaeada ladece 6 tane anahtar (ipucu) ve 6 tane «onuç vardır Bos olan 12 karenin içine 1 den S a kadar uygun birer rakam koyarak \e toplama, çarpma, çıkartma. bolme işaretlerine dikkat ederek soldan sağa ve yukandan asağıya bulmaeada gosterilen sonuçlan bnlunuı. Biraz vaktinlıi alır •mma bo; vaktinizi hoşça geçirmiş olursunuz. «25 Açılıs « 3 0 G ü n a \ d ı n 7 00 Koye haberler 7 05 Solmaz Teğmenden şarkllsr 7 30 Haberelr 7 45 Sabah muzığı 8 00 Ankarada bugun 8 05 Her telden 8 40 Kuçuk ılSnlar 8 45 Osman Tıırenden türkuler 9 00 Sorunlazr ı m ı z 9 20 Sabah konserl 9 35 Kısa haberler 9 40 Arkası yarın 10 00 Eğıtım radyosu 10 55 Melodlden melodıye 11 15 Çocuk bahçesı 1130 Konser saatı 12 00 Oğle muzigı 12 15 Kıbrıs saati 12 25 Kuçtık ilânlar 12 10 Şnrkllar 13 00 Haberler 13 20 P l i k l a r arasında 13 30 Rekl&mlar 14 00 Çocuk bahçesı 14 15 Yuksel Kıp'ten şarkılar 14 35 Bugun için teçtıklerımız 14 55 Kısa haberler 15 00 Egirlnı r a d yosu 15 55 Alıye Akkılıç'tan t ü r kuler 1610 Plâklar arasında 16 20 Huseyın Gotanen'den şmrkılar 16 40 Muzık dırdtyehm 16 55 Kısa haberler 17 00 Yurttan ses 86 Hamdi bey Şıkırdım Albayı «ordu. • Haberin yok'» dedi Saım cKel Sırrı ile takıştüar da kalktı Ankara'ya gıttı » «Mesele neymış?» dedi Hamdl bey. «Gelecek kış ıçın memurlara verılecek kömur konusunda Kel Sırrı, bızımkine bır yazı yazmış. Sonunu da «rıca ederim» diye bağlamıs. Bır kırdı Sıkırdım: Sen nasıl olur da bana nca edebihrsın? Ben bugune bugun bır albayım. Sen ı«e bır çavus, belkı bır onbaii Sen bana ancak csavgılarınla arz» edebılırsın .. Sovgulu fılân bır d«rkenar geçıp gerı yolladı yazıyı. Kel Sırrı da, «Ben bu makamı temsıl edıyorum, nazım rolu oynuyorum ..» dı>e kabarıp, albaym vazısını yolladı Ankara'ya. Kulüpte^ hep bunun tartısması sımdı üç dort gundur ıvı bır festnal ıçındeyız. Adlıyecıler bır yana çekildi, mulki\ecıler bır yana; gorsen .. Tadı tuzu kaçtı kulubun, hattâ kasabanın. .• Rıza'yla yazıcı Hasan ikindıve kadar çat çut edip dılekçeyı temıze çektiler. Hamdı bey, «Pullayıp atalım» dedi. Çıktılar Rıza, poatınede zarfı kutuya kaplumbağalar fakir bavkurt atarken, «Bismıllâh, bismişâh!» Sonra Kır Abbas'ın üçüncü sıgaralarını aldılar. Gunler kendı bıldığıne geçi} ordu artık Deste çekerken, duv«n surerken, Kır Abbas bır gun işten kalmıiordu. Herkesle bırlikte o da kalknor, elıne yuzune su çarpıp evden çıkıvordu Akşama kadar çvrpınıyordu. Biraz çalısnor, bır sıgara vakıvordu. Sıgaravı ıkı çektı mı hemen bır oksuruk sarıyordu butun bedenını. Öksururken gozlen yaşarı\ordu Boyun damarları siM\or, boğulacak gıbı oluyordu O za man ehndekını yere atıp çığnıjordu l\ıce ezıyordu sıgarayı. «(ls >ok, ış yok . )» diyordu ıçınden. «(Kendinde iş yok ki sigara'Jinda ıs olsun...)» Paketı çıkarıp oğluna uzatı3ordu: «Yusuf, sigara yak oğul, çekinme Zati izin verdim, al bır de bubandan yak » divordu Hani ağızhğın nerd«? Hadi tek ucuna dedi. da savur oğul.» Yanına kım gelırse, yolda kım merhaba derse, çıkarıp bır sıgara veriyordu Al al, ıstersen bır de kulağına tak, ben ıçemıvo rum, oksurtuvor» dnordu Torunu Yejer'ı yanından ayırmıyordu. Yeşer şimdi en çok dedesını, sevıyordu. «Allâmı seve\ım, Mammedı seveyım...» demeyı bırakmıştı. Dedesının bacakları arasında dolanıp duruyordu. Dedesıyle bırlikte duvene çıkı>ordu. «Yanacaksın gülüm, ısıcak furacak1 Gıt kağnının kölgesıne!» diyordu Kır Abbas. Yeşer gıtmıyordu. Bır gun evm ıçını altust ettı, nerede ne varsa yıktı ındırdı. Bir tel buldu. • Cennet bez ver bana, birez bez ver.» dedi. «Nasıl bez istiyorsun Abbas? Ne yapacaksın bezı'» «Nasıl olursa olsun, ver bir bez Ne yapacağıma karışma » «Ule Abbas nerden bulajım şımdı b^en bezı?» «Cennet, bak Cennet dıyorum! Benim ayranımı kabartma. El kadar bez ıçın janına düekçeyle mı geleceğım ula'» Karısı kalktı, bır parça bez buldu geldı, ko\du onune. Parçayı aldı, kestı bıçtı, oranladı «Senem, gel gelınım, dık sunu benim gosterdığım gıbı. Hemen ınne ıplık getır, dık » Sokture dıktıre, yuvarlak bır sapka çıkardı sonunda ortaya. T°h geçırdı fırdolavına Yeşer'ın basına oturttu şapkayr «Heç çıkarma bunu Gün fur masın. e mı» dedi Sonra karsısına çecıp baktı«Yakıstı. çok vakıstı' Havdar bak. Fatma bak, Yusuf. Senem, sız de bakın çok yakıştı » de • dı Akcamüstlerı bır sepet alıvordu Yeşer'ı kolundan tıtuyor du Purluğa dogru gırüvordu. T=nha \ola duşunce bıdır bıdır bıdır konu<;u\orr(u to>unu\la Evde harmanda ağzından soz cuk çıkmıyan adam Ovncık joluna düşünce bambaşka bırı oluvordu Dede torun bağın ıçıne dalı yorlardı. Alarmış salkımlar güneşın tşıklannda parlıyordu. Kaplumbağalar bu asmadan o a^mava, korkusuz, gıdıp geüyorlardı. (Arkası var)