25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT CUMHURtYET 21 Kasım 1966 flTATURK tarihinde, subayların çoğunluğa Polonyalı ve Macar mültecilerdi. Ben tayin edildiğim sıralarda, alayda o zamandan kalan Po lonyalı bir Binbaşı ile karsılasmıştım. Süvari Alayının bir bölüçü, Lübnan Mutasarnfının oturduğu Betetin Sarayında muhafız olarak vazife almıştı. Bir tesadüf beni bu bölüğe gönderdiler. Mntasarrıf, aynı alaydan yetişmis ve Müsirliğe kadar jükselnrş olan aslen Polonyalı Muzaffer Paşa idi. Mustafa Kemal ile teması mubafaza ediyorduk. Bazan ben Sa ma gidiyorum, bazan yanına Müfidi de alarak o Bevruta geliyordu. Devlet idaresindeki kötülükten, idare adamlarının kayıtsızlıgından, ba yüzden halkın çektiği ıstıraplardan, ordunun egitim ve öîretim alanındaki eksik Kurmaylik sfajı başlıyor liklerinden, snbayların bilgi kifavetsizliğinden y»n» yakıla dem vururdu. Osmanlı lmparatorlufunnn her bölgesinde oldnğa gibi Snriyede de ayaklanmalar eksik olmuyordn. Ordn ve bilhassa süvari biriiklerinin başlıca görevi ise, ba isyanları bastırmaktı. 29 anca ve 30 nnca süvari alayları da tenkil bareketlerinde gBrev alıyordo. Fakat bir isyan neden çıkar, halkı bu isvana kimler zorlar, bnnu ara^(ıran cıkmıyordu. Bir defasında, Mustafa Kemal ile arkadasına Ha\ran°da çıkan karısıkhklar üzerine teskil edilen mürettep tumende görev \ermek istememişlerdi. Mürettep ka\\etler, yalnız isyanı bastırmakla kalmıyorlar, sömürücü bir zihniyetle talan da yapıyorlardı. Elbette Mustafa Kemalin, bunan sebebini soracafını anladıklan için rekli ve inanmış bef on arkadaşı Şam'da bir araya toplayamıyor, istediği ortamı bir türlfi bnlamıyordu. Beyratta da müşterek bir iki teşebbüsümüı olmus, fakat mttspet bir sonuç alamamıştık. Beyrut'a geldigi zamanlar, itiraf etmek lâzımdır ki, eğlence âlemlerinden pek azak kalamıyordnk. Yirmi üç, yirmi dort yasiarında, kanı kaynayan genç subaylardık. Basal otelinin karsısında ve bugünkü Hotel Ne\ns'ün yerinde bir Alman birahanesi vardı. Deniz kenarında \e direkler üzerinde knrulmustu. Sehrender adındaki ba gazino hem yemek, hem içki verirdi. Aileler de gelirdi. Akşamlan borada oturur, bir iki kadeh bira içerdik. Çalgı olmadığı için nlspeten sakin sayıhrdı. l'zun azan konaşmaya ve dertleşmeye masaitti. Bugünkü Avenu dö Fransa cad desinin limana gelmeden aol tarafında muazzam bir yazlık bahçe açılraıstı. Avrapadan getirtilmis orkestralar çalardı. Schrender'den çıktıktan sonra burava nğrar, hem müzik dinler, hem de Alman birahanesinde yarım kalsn içkilerimizi burada tamamlardık. Şam'a gittiğim zamanlar, Hakkı Pasanın oğla Haydar beni bı1 S 3 « f t « 7 S »10 1%12131*tS1« S inci «tduya, 5 Şubst 1905 de tâyin edilmiştik. Hazırlıklanmızı las* zamanda. tamamladık. IstsnbnkU daha fazla kalmak tehlikeli idi. Yeni yeni hafiyelerin karşınma çıkması ve saraya jurnal verilmesi her " i " » " iein miunkünua. Aynı günlerde çantasında Jönlürkierin Avrupada yayınladıklan bir derginin son sayısı bulnnduğu için genç tıbbiyelilerden birinin tevkif edildiçini daymuftuk. Mnstafa Kemal, ben, MBIH Kırşeirir ve diğer bazı mumtaz viiıbasıbr İatanbul limanından kalkan bir Nemse vapuruyla. Beyruta hareket ettik. S«iak re kariı bir hava idi. Bnna ragmen üç karmay arkadaş, geminin gürertesinde bir hayli kaMık. Teessürümöz artık geçmisti. Çönkm biz, ba mnbarek ve aziz askerük ncsleğJni seıiyMdBk. Bfnstaf* Kcmal: Bizim için fasyat yeni başlıyor. Diyordn. O aksam, gemmin yemek salonnnda kendimize gfizel bir zfyafet çektik. Birinci mertd kamarada seyahat ediyordnk. Ge ce gayet neşeH geçti. GüMSk, eglendik. Yalnız ihüyatı elden bırakmıyorduk. Gemİde hafîye ve casus olabilirdi. Ertesi günü öğle üzeri lunlre geldft. İzmiri ilk defa görüyordum. t'ç arkadaş bir araha tuta BEYRUTTA FBANS1Z CADDESI rak Kordonboyunda dolaşat:k. Se bir fevkalâde güzeldi. Sahüdeki gazmolarda orkestnüar çahyordu. Birine girmek istedik, fakat sonrs vapuru kaçnmaktan korkarak bomtan vazgeçtik. Beyruta kadar tatlı bir yolcuInk yaptık. Fazla deniz de olmadı. Talihimiz varmış. Beyrutta ön ceki kafile iie gelen sınıf arkadaş lamnndan kunnay yüzbası Hayri Davntpaşa ile miimtaz yüzbası Trabzonlu Halil Rifat bizi karsıIaddar. Bnnlar, ordo merkeıi Şama giderek krndilerini BeyrntUki nişancı tabnruna stajyer olarak tâyin ettirmek imkânıoı bul muslardı. O gece bizi bırakmadılar, çalgıh bir gazinoya götürdüler, temiz ve rahat bir otelde de misafir ettıler. Trabıonlu Rifat, Beyrnfn çok medhediyor: Boraya tâyin edflirseniı, tstanbnln aramazsmtz. Diyorthı. Şam da fena sayılmazdı ama, burasiyle mutayeseye im kân yoktn. Trenle Şams geldik. Üç arkadaş, beraberce ordu Müşiri Hakkı Paşayı ziyaret ettik. Bize karsı iyi davrandı. Babatnm sıhhatmi sordu. Yeni tâyin edilecegimiz varifelerimizde basanlar diledi. Hüsrrâniyet sahibi ve babacan bir Müsirdi. Ne çare H, ordusu bir kndret ve kurvet ohnaktan çok uzaktı. Sokakta nstladıgnnız askeTİerm de kılık kıyafetlerinin düzgün obnadığını görmuştük. Kumandamn odasından çıkttktan sonra kapıda Müşirin oğlu Haydan eördük. Haydarı okuldan tanıyordum. Bizden bir sınıf aşağidaki zadegân suııfından çıkmıştı. Hünkâr yaveri ve üsteğmen rütbesinde idi, benim yanıma yaklaştı. Babamın emri var, dedi. Bizde, konakta misafir olacaksın. Mustafa Kemai ile Müfit, bizden önce gelen kafiledeki arkadaslarda misafir kalacaklardı. Şamda fiç gün kaldım. Haydar bizi bazı eğlence yerlerine çötördü. Kurmaylik slajı rakmaz, ben de Muslafa Kemal ile Müfidi bırakamadıgım için dördümüz birleşirdik. Haydar, eğlenceye düşkün bir gençti, bize nazaran malî duruma da iyi idi. Fakat ona yük olmamaya çalısırdık. Şam'ın en büyük eglencesi, Sahra ilemleri idi. Bahçelerin içinden sular geçerdi. Ba güzelim gönül açıcı bahçelerde bazan bir kac gece kaldıgımı hatırlanm. Ünlü Arap tnoganniveleri gelir. şarkılar aöyierlerdi. Bu âlemlere bir İki defa da Süvari Alayı Kumandam Lütfü B^v de katıimiştı. Simdi pek hatırlavamıyeram, rtitbesi ya Binbaşı veya Yarbavdı. Fena bir fnsan derildi. Hürriyete taraffar çözüküyor, Osmanlı tmparatorlujunnn sürüklenmekte oldo^o âkıbeti seziyor, memleket durumn ile ilpilcniyordu. E|er içkiyi biraz fazla kacırmıs ise: Bu is böyle devam edemez!. Diye atıp tuttngu da olnyordu . Ama tesebbüs enerjisinden yoksundu. bunu zaman zaman kendisi de itiraf ediyordo. Mustafa Kemal, knracajı gizii teskilât için ilk kancayı bu süvari «ubayına atmayı düsünüyordu. başlıyor Mustafa Kemal 30, Müfit Kırsebir 29 uncu Süvari Alaylann» tayin edildiler. Bnnlann merkezi Şam'dı. Staj görevlerine derhal basladılar, beni de Beyruttaki Süvari Alayına gönderdiler. Beyruttaki Süvari Alayının tarihî bir özelligi vardı. Lübnan muhtariyet kazandıktan sonra 1868 da teşkil olunmnftu. Padisahın tayin ettigi Hıristiyan Mntasarnfın mahafazası görevi de bu alaya verilmişti. İlk sıralarda alayın efradı Türk, snbaylan da Hıristiyan olacaktı. Teşekkül Surive'de sivasî faaliveHer Mnstafa Kemal. nihayet emeline muvaffak oldu. «Vatan ve Hürriyet Cemiyeti» adını verdifi gizli teskilâtı Şam'da kurdu. Ba olayın tafsilâtını kendisinin agzından bir kaç defa dinlemisimdir. Mustafa Kemal olayı şöyle anlatır: Bir gün Kumandan Lfltfu Beyle beraber Hamidiye Çar*ısında dolasıyorduk. Müfit de vardı. ITfak bir dükkânın Snüne geldik. Kumandan, Mustafa Bey neredesin? diye seslendi. Ayafinda avdkkjıh, ver'ne tahnnva olan genç bir adam pevda oldu. Oturacak yer olmadığı için, dükkânın dışma arkalıksız üç dört sandalye getirerek bize yer gösterdi. Hearetle meggul oldugunu söyli.ven bu zat Surivenin yerlisi degildi. tstanbul Türkçesi konusuyordu. Cümleleri çok düzgündü. Şam Diçi Bond MODCSTV BLAISE &A.Cİ BUlAAMLAB"Z DA. ona beraberlerine almaktan kork muşlardı. Fakat o demir jribl irade ve azmiyle kendini kabul ettirmişti. Ba olaydan bahsederken: Budalalar, beni para ile satın alacaklannı bile sandılar, fakat sonra avoçlannı yaladılar. diyordo. Mustafa Kemal, benüz nyasî faaliyete baslayamamıştı. Yü MlAlRIUİZTIAIRlAIKAMCIAIT HAFTAL1K BLLMACANIN HALLEDtLMtŞ ŞEKLİ Genç olmasına rağmen gün g6rmüş bir adama benziyordn. O, Lutfi ve Müfit ile konusurken içeriye girdim. Bir bacagı sallanan tahta masanın üzerinde gördüğüm bir kaç 'dtap beni hayrrtler ıçinde bıraktı. Bunlar Fran sızca tıp, felsefe ve sosyolojiye ait eserlerdi. Dışarıya çıkarak ken disinden sordum. Bu kitapların eskiden kaldığını, unutmamak için ara sıra okuduğunu söyledl. Fazla bilg) vermedi. Bir kaç gün sonra mesele anla^ılmıştı. Lutfl Beyin, Mustafa Kemalle Müfidi buraya getirraiş olması sebepsiz deği]di. Mustafa Bey (Cumhuriyet devrinde milletvekUi Mustafa Cantekin) tstanbul Tıp Fakültesinde talebe iken siyasete karıştığı ve hürriyet için telkinler yaptıgından mektepten kovulmus, üç n ] kalebendlige mahkum edilmiş, sonra Şam» gelerek ticaret yapmaya başiatnısU. Fakat uslanmamıştı. Burada edindiği yeni arkadaşlarla teşkilit kurmaya kalkışmış, ancak bir basan sağlıvamamıştı. Simdi aynı gaye için Mustafa Kemal ile birlesmeye hazırdı. Cemiyet kuruldu ve «Vatan ve Hürriyet» *dı verildi. Ben, Şam'a son gelişimde cemiye tkurulmuştu. Doktor Mustafayı da ülkü arkadaşı Mustafa Ke ntl ile beraber bulmustum. Süvari alayı kumandam Lutfi Bey son dakikada teşkilâta girmekten çekinmişti. Ben çoluk çocnk sahibtTbn, aynı kanaati taşımakla beraber benden fiilî bir hareket beklemeyiniz. Demiştl. Atatürkün hayahna dair yazılan bazı eserlerde bu gizli cemiyetin 1906 yılı Ekim aymda kurulduğu ileri sürülmektedir. Bunda bir yanlışbk olsa gerektir. Cünkü bu tarihte Mustafa Kemal Şamda değildi. «Vatan ve Hürriyet» cemiyetfnin Beyrut şubesini ben ve sınıf arkadaşlarımla diger bir kaç genç subav beraberce kurdutc. Fakat ba kozmopolit muhitte gelismesi Imkânsız gibl idi. SOLDAN SAĞA: 1 Bazı dükkanlarda «Bugun pejin yarın böyle» dıye levhalar \ardır. 2 Beyoğlu caddeslndekl bir Islâm tapınağı ve onun bulunduğu mahallenın adı (iki soz). 3 «Has'«sındaki bulut olmu$ ıslakhk tabakası koyu. anlamma İki söz. 4 Bir notanın tersi, biriyle yarışma halinde bulunan kadın (Osmanlıca). S Çıvi şcklındeki vidalarda bulunan girinti çıkıntı. dlkkaUİ kişiler h«r İ5I böyle yapmaya çalışırlar. 6 Tersi eski dilde «halı» karfilığı kullanılan YA PEMEtL SE»4l CBVUEELEE&uzOTUC B CAMIŞTIM BEM O bır (oz idi, çevrilince bir emir olur 7 Çokulk kedilere takıaln bir ad. 8 «Ilive parça kabul eden» •nlamına iki soz, nota. 9 Bir seyi bir yerden baska yere tasım ahareketl. YUKABIDAN AŞAĞIYA: 1 «Ölümünden sonra yapılacak işleri soz veya yazı İle açıkla ma. nasına lkl «özlü bir emir. 3 «Ifcri ve meyilll hımı fazJ»» karjılığı iki soz. 3 Habesistan kibarı, bakılmayan ve onarılmayan blna bu hale gelmeğe mahkumdur. 4 GUndelikle turulan lsçi (Osmanlıca), erkek çocuk dadısı. 5 Tek tek elden üeçırıp miktarını meydana çkarama123436789 mak. 6 Çevrilince otellerde ka pıcılara ve garsonlara yardımcı olan «{ençlere verilen ad beilrir, kesin durumda inanç sahibi ola ötıc mus kisi. 7 Enelkl gilnku Gözü pek kahrahalledilmis sekü man. 8 Tersi bulmacanin bazı ilkel kabtlelerde kendilerine dokunulması •Haram» sayılan esya veya kişidlr. 9 «Ehemmiyetl mevcut değil» karsılı£ı iki sozdur. YARIN MUSTAFA KEMAL SELÂNtK'E NE tÇİN VE NASIL GİTTİ? İKTİBAS VB TERCÜME EOtLMEZ TIFFANY JONES RAKAMLI BULMACA •.25 Açıhs J.30 Türküler geçidl programları 19.00 Haberler 6.45 Konusma 7.00 Köye haber 19.40 Stüdyo G'den 19.55 Küçük ler 7.05 Sabah melodileri 7 30 ilânlar 20.00 Aziz Şenses'ten turHaberler 7.45 tstanbulda bugun kuler 20.15 Lied programı 2035 7.30 Stüdyo G'den 7 55 Küçuk Nesrin Sipahi'den sarkılar 20.55 ilânlar 8 00 Hafif müzik 8 20 24 saatin olayları 2100 Sanat tstanbulun sesl 8.40 Keman solo. dünyamız 21.20 Sevdiklerinlzle ları 9.00 Sorunlanmız 9 15 beraber 21.35 Küçük Uanlar Radyo hafif müzik orkestrası 9 30 21 40 Tiyatro okulu 22.00 Reklam Çocuk bahçesl 9.45 Bu haft» Onı programları 22.45 Haberler temlz 9.50 Blr şey unutmadınız 23 00 Senfonik şilrler 23 30 Barok ya? 9.55 Çocuk korosu 10 00 müzik 24.00 Kapanıs. Müzik kutusu 1015 Kadın ve tSTANBÜl, tL RADTOSU çevresi 10 25 T. Enginden ttlrküler 1B55 Acılıs 37 00 Slzin İçin 10.40 Arkası yarın 11.00 Kısa haberler 1105 Sabah konserl 17 30 Küçük konser 18 00 tyl ak11.45 Caz sarkıcıları 12 00 Ptyano samlar 18.30 Senfonik miMk da melodiler 12.10 Küçiik ilânlar 1<)00 Çesitli meTodller 19.30 Ak 12.15 Türküler 12.30 tkl Türk sam konseri 20 15 Beraber seçelım sanat müzifci solisti 13 00 Haber. 21.00 Dört Ruzgarın cetlrdijti ler 13^0 Stüdyo G'den 13 30 ezgiler 21.15 Sonat saati 21 45 Mustafa Kovancı ve Perihan Ko AJmanyadan melodiler 22 00 Gece venç'ten sarkılar 14 00 Kapanı;. konseri 23 00 Caz saati 23 30 15.55 Açıhs 16.00 Egitim radyosu Sevilen sarkılar 24 00 Piyano soloH.55 Ar» müzlği 17.00 Mavi ço ları 00 15 Tango ve Passodobleler cuklar orkestrası 17.20 Karma 00 30 Haiif muzik 1.00 Kapa. fasıl topluluğu 17.50 Reklâm nıs. 6 25 Açılıs 6.30 Günaydın 7.00 Koye haberler 7.05 Fikret Kozlnoğlu'dan şarkılar 7^0 Haber. ler 7.45 Sabah müziği 8 00 Ankara'da bugun 8.05 Her telden 8.40 Küçuk Ilinlar 8.45 Mııharrem Akkus'tan türkiiler 9 00 Sorunlanmız 9 20 Sabah konseri 9.35 Kısa haberler 9.40 Arkası yann 10.00 Eğitim radyosu 10.55 Melodiden melodiye 11 <5 Çocuk bahçcsi 11.30 Konser saati 12.00 Öğle muzijl 12.15 Kıbns saati 12 25 Küçük liânlar 12 30 Sarkılar 13 00 Haberler 13 20 Plâklar 13.30 Reklâmlar 1 4 00 Çocuk bahçcsi 14.15 Vedat Gursel'den şarkılar 14.35 Müzik dinliyelim 14.55 Kısa haberler 15 00 Eğıtım radyosu 15.55 Ülkü Yörukoğlu'dan Türküler 18.10 Plâklar arasında 16.20 Ayten Zenger/den Sarkılar 16.40 Bugun için seçtıklerimız 16 55 Kısa haberler İ STA NBü L 4 M KA R A 17 30 Yurttan sesler 17 30 İs dbnüsü 17 50 Reklâmlar 19.00 Haberler 19.40 Kuçük ilânlar 19.45 Selâhattın Erorhan'dan sarkılar 20 25 Küçük konser 21 00 24 saatin olayları 2105 Mikrofonda tiyatro 22 05 T B M M. saati 22 25 Hsfif müzik 22.30 Nimet Oğuz'dan turkuler 22.45 Haberler 23.00 Opera albümunden 23.45 Gece yarısına doğru 24 00 Kapanış. ANKARA tL RADYOSU 16 55 Açılıs 17 00 Sevilen vokasilz melodiler 17 30 Piyano soloları 18 00 Hafif melodıler 18 30 Senfonik müzik 19 30 Olıver Nelson orkestrasından caz 20.00 Küçük konser 20 20 Avrupa'da bir gezi 2100 Batıya bakıs 22 00 Gece konseri 23 00 Dunyanın dort bııcağmdan 23.30 Gece varısına doğru 24.00 Gece ve mızık 1 00 Kapanı* MalkOÇOğlU | konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU | | KIZIL KULE OSntS M M K U I I «aıı»<ıınm> "•« BAlXEUtLECEK7 Vakandaö nkamlı »almacada «ad«c* • lan* analıtaı (Ipaenj »• t tan» foou« fardu Bnt «180 U kareala lelne I den t • kadaı aTCan bireı rakam koyarak ve «oplama çarproa cıkartma bölm» Isaretlerlnc dlkkaı «derek toldan «*» »e rakandav asağıya bulmacada gösterilen «onoclan tıulonoa Btra* »aktinW «In ımmı IMS vaktinlrt hosea ceclrmls ninrnıno» Oraya bir tasın basına çöküver di. Bir zaman öyle sessiz kaldı. «(Her iş aklıma gelirdi de bu gel mezdi. Kancıkhk bu ula! Daha altın madalya verin bu köylülere ki toplanıp güzel bir iş başardılar! Altmış evi bağ sahibi ettiler. Sepetlerle, kalburlarla josaya inip saçı kıldılar. Dedelerinin güzel geleneklerini dirilttiler. Vay suyunuz ısma!..)» Sankızlı muhtarı, «Beyim kalkın eve gidelim.> dedi. «Ne yapacaksın eve gidip?» dedi Hamdi bey. Çok oturdular orada. Ortalık ka rardı. Dereden sujrun sesi gelmeğe başladı. Neden sonra kalkıp muhtar İlyas'm evine gittiler. llyas, hazır yemekleri getirtti ortaya. «Aç karnım tomtok oldu!» dedi Hamdi bey. «Yiyesim yok valla!» Zorla bir iki lokma yuttu. «Baska geçmiyor boğazundan!» dedi. Rıza da yemedi doğru dürüst Sofra kalkarken birkaç kişi gel di, ertesi günün islerini konugtular. •Benim atı yeygileyin tlyas!» dedi Hamdi bey. «Sabaha hazır ol sun. Bir gidip bakayım Tozak'a. Hallannı bir göreyim. Yüreklerıne su serpecek iki lâf edeyim. Buradaki ijleri de, ben varım deye yapmıyordunuz zati. Devam 79 yordu. Hiç kaçırmadan dinliyordu Hamdi beyin dedıklerıni. Ilık bir geceydı. Yıldızlar birer birer sayılabihrdi Sankızh'nm insanları da Tozak insanlan eibl hayatlarda. âamlarda yatıyordu vıldız altında Penceresiz evlerde dunjlmazdı ki sıcaktan.. Rıza. yıl dızlara bakıvor. Hamdi beyin bı1 edin, bitirin. Kendi okulunuz arka şehrim » raz daha konusma=>m bekliyordu daş...» llyas ağzı açık dinledi. Sonra tlyas sözde kalkıp gidecekti dama, Hamdi bev komıstukça açıldı. so«Okul işi kolay Hamdi bey.» de kalktı, hayatın ucundaki di îlyas. «Biz onu yetistiriz. Sizyıldızların altına yatakları serdi: njlannı sürdürdü: «Lâfların çok eyi Hamdi beyim de öğretmenı verdiniz mi olur bi•Eğer ki bu is senin dedığin gı ter. Asıl ?u arkadaşlann işi be emme, yann yola gideceksin Ya bıyse bu millet olmüştür Hamdi nim neşemi söndürdü Hamdi bey! tın uyuyun. Yani Hamdi beyim, beyim, ne dersin?» Heç anlamıyorum, bu nasıl hâkü bir köylüyken köylü bile işieri «Yok'» dedi Hamdi bey. «Millemet yavu! Bir yandan okul yapıp böyle yörütmüyor valla. Aksam ti bu işten tenzih ederim Ölmedölüm dölüm örnek bahçe ayır dan böyük oğluna der. sen çunu. yecektir. Şu damların üstönde su tıyor, bir yandan dikilmiş yeşer Küçük oğluna der. sen şunu Kan yaz gelince vıldızlann altmda y8mif bağlan kSylünün elinden a sma, şunu. Kızına, sunu. Sabah tanlar öyle diri. öyle bin canlı ki 1 olunca hepsini birer birer sevke kimse bunu bilmiyor" Bu gelinhyor!» ler. bu çilekes analar ki. her kıt«Sen anlamıyorsun da yapanlar der. En başta kendisi Akşam olun anlıyorlar mı?> dedi Hamdi bey. ca da hesap sorar: Sen ne yaptın. lıktan. her kuraktan. savaştan. as Onlar da anlamadan yapıyorlar. sen ne yaptın?.. Pekey, ne yapar kerlikten sonra milleti veni basKimsenin künseden haban yok. bu bizim valiler, kaymakamlar. tan fıskırtıyorlar. Çok mutlu bize ki aynk otu gibiyiz. eşşpkler keBu devletin adliyesi ayrıdır, mül saylavlar, bakanlar?..» kiyesi, maliyesi ayndır. Eğitimi, «Ha ha! Ha ha!> diye güldü mirdikçe yeniden bitiyoruz Ne9 ziraatı ayrıdır. Ticareti bir yana Hamdi bey. «Gazetelerde konuşur den Hep bu insanltr'n gücünden. on'ann eanh suyundan.. » çeker, gümrüğü, hariciyesi bir ya lar. Radyolarda konuşurlar. Mec•Öyleyse neye bövle oluyor? na çeker. Hepsi bir bütçeden. bır liste döğüşürler. Dairelerde çay, halkm sırtından beslenir, hepsi kahve. Sipor. sinama. tç gezi, dış Millet fışkınyor. diriliyor da. nenin başında bir başbakan vardır, gezi, pilâj. Akşamlan Bulvar Pa ye orda o valiler, kavmakamlar, emme yaptıklan iş biribirini ok las, Ankara Palas, cem olup dans saylavlar, bakanlar heç durmaşamaz. Bu yüğürür, öteki bozar. ederler. Bira, votka, bordo sara dan dans oyunları oynayrp bardak sarabı içiyorlar? Haa?» Onun için de milletin çocugu doğ bı.. kafa çekerler.» (Arksm var) maz. Kaba deyimle bu budur hem Rıza'nın içinden bir teller kopu kaplumbağalar fakir bavkurt
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear