23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE ÎKİ 9 Ekim 1966 CUMHURÎYET TÜRKİYEDEKİ AKINLAR Prof. Bahri SAVCI düalizmi ile ayariılık ve çevrililik içinde, sureta, imkân genişliği tanrmaktadır. Insanı, kendi kaderi ile başbaşa bırakan bir hareket serbestliği kabul etmektedir. Q Bu hareket serbestliği içinde sahip olunan imkân larla kendi kaderini kurmaya sevkedilmiş insan için, ayrıca, bir sosyal tedbire ve sosyal korunmaya ihtiyaç yoktur. İnsanın korunması; kudretlilerin, mahirlerin. beceriklilerin, kurnazlarm Türkiyede siyaset ile uğraşanlann pek azı, AP geleneklerden ve eski kurumlardan gelen güç ile iktidarının «Halkın duygularına saygı gösterme» kurdukları düzene bağlı kalmasmdadır. Bu dü«Halkm geleneklerini gözetme» «Halkm itiyat ve zende kudretlilerin. mahirlerin topluma getirdikâdetlerine itibar etme» Halkın telâkki tarzına önleri, insanın koronmasını da verir ve sağlar. celik verme» formülleri içinde antilâyik, mukadQ Üretim, piyasa ihtiyaçlan üzerine kurulu bir dcsata dayalı duygusal milliyctçilik ile, «kişisel hapiyasa ekonomisine bağlıdır. Bu piyasa ekonomiyat sorumluluğu» formülü içindc bir meşnıtiyet âinin doneleri içinde kudretli, mahir, becerikli •teşebbüsü şahsiyeticilik>i felsefesi izlediğini hilmek ve kurnaz olan ekonomik ve sosyal dengeyi kentedir. Onun için de kitlece moderıı eğitimi. tmnm di yararına hizmet ettirmesini bilir. Ona bu imHatip Okulu çıkışlılann ellerine verme teşebbiisü kânı vermek için de ekonomik ve sosyal dengeile koskoca sendikalann bir Bclediye Başkanı ile nin, başka mülâhazalarla değistirilmesini önlemebasa çıkamayışı olaylarını da bir türlü kavrayama îidir. Binaenaleyh eski düşünce ve kurumlann maktadır. kişi aile mesken sosyal kategori telâkkileri Evet kitlece bilinçle kavranmanıış da olsa, Türde değişmeden sürmelidir. Bu da, gelenekçilik ve kiycde bir hükumetçi göriiş ve felsefe vardır. Bumukaddesatçılık firması altında antilâyikliği genun karşısında da başka görüşler vardır. rektirir. • BU DOKTRİNÎN VARDIĞI PRATIK SONLÇ: Bu doktrin, pratik olarak, Türkiyenin, kurulabildiği yerlerde burjuva smıflaruıın, kurulamadığı yerlerktidarcı göriiş, bunların hepsini, dcvlet ve de de tarihin içinden sürüp gelmekte olan feodalite hükünıet felsefesi bakımıııdan birer a y n katcgorilerinin mülkiyetini, gücünü, zekâsmı, gelişakım sayar. Ve onlann hepsinin kendi düzenini yık me şanslannı koruma düzeni olarak şekillenir. Dema amacı taşıdıklannı, bunun için bir doktrinler mokrasiyi de bu hususta kullanır. Mustafa Kemalin çatışmaM yaptığını ileri sürcr. lâyik halkçı hürriyetçi siyasal mekanizmasuıı. an Bugün bilimsel bir sınıflandırma açısıııdan batilâyik, antisosyalleşmeci bir soyut hürriyet mekakılırsa, Türkiyede her partiyo karşılık ayrı bir nizması haline getirir. Bu mekanizmayı kitle için doktriıı ve akım görmek pek mümkün olamaz. Türsoyut kendileri için koruyucu bir hürriyet anlayışı kiyede çeşitli siyasal gnıplar ve bunların birbiriyile işletir. le savaşı varsa da, bir devlet ve hükumet felsefesi İşte Türkiyede, her şeyden önce, esas itibarile doğurma ve teskil etme istidatı kazanmış olan, böyle bir akım vardır. Yukanda söylendiği üzere, doktrine yönelmiş olan ancak iki akım vardır halkın duygularına. geleneklerine, itiyat ve âdetledemek daha ihtiyatlı olur. Bu iki akım sosyalleşme ruıe, telâkki tarzlarına saygı, gözetim, itibar ve önakımı ile, antisosyalleşme diycbileceğimiz akımcelik tanıyarak benimsediği «teşebbüsü şahsiyecilik^ lardan ibarettir. ile AP bunun baş temsilcisidir. Bugün, antisosyalleşmc akımı iktidardadır. Pakat bunun bazi kanatları günlük siyasal konionktür içinde, muhalefet saflannda ycr almıştır. tktidar, kendi akımının bazı kanatlarını siyaseten kenOSYALLEŞMECİ AKIM: Türkiyede, bir de, jj di karşısında gördüğü için onları da a y n felsefe bunun karşısında bir akım vardır, var olmakve doktrin olarak görme yanlışı içinc düşüyor. Bu tadır. Bu, öteki akımın ileri sürdüğü gibi, şimdiye ysnlıştaıı kendimizi koruyarak Türkiyedeki akımkadar bilinen şekilleri ve muhtevası ile, bir komüIarııı teshisine gelirsek sunu görürüz: nizm niteliğinde gözükmemektedir. Fakat, Batıda, NTİ SOSYALLEŞMECİ AKIM: Bu akım. içte çalısanlar sınıflarını, dışta dünyanın bahtsız ülAmcrikan ve Fransız ihtîllâllerine bir soskelerini sömürme ile kuvvetini artırmış olan Hberal yal protesto olarak ortaya çıkmış bulunan: zaman burjuva demokrasisinin temelinde yatan yetcrsizliklcinde de Marx'a vc sonra onu yumuşatan revizyoler yüzünden doğmuş bulunan ekonomik ve sosyal nizme ve sosyal demokratizme kadar somut siyasal haksızlıklara, adaletsizliklere bir sosyal muhalefet davranışlara inıkaıı veren dcğişmeci akımlara karolduğunda şüphe yoktur. O, bu sosyal haksızhklan fi. tutucu bir akım olarak Türkiyede var olmuştur. ve adaletsizlikleri, insanı insan yapan gerçek hürriyet yolu ile kaldırmak için, kendinden başkasını ta Amerikan ve Fransız ihtilâlleri, bir burjuva sınımıyan burjuvanm soyut hürriyet telâkkisini sonıfının hayat felsefesini ve ona dayalı siyasal dümutlaştıran bir sosyalleşme direnci teskil eder. Topzen olarak bir liberal demokrasiyi yararmıştı. Falumsal yapıyı. şimdiye kadar feodalite veya burjukat Aydmlatma Çağının uyandırdığı idrakler, onda. vazi kategorileri tarafından yönetilen sınıflann kenInsanın ve insanlığın tüm saadetini vermeye engel di bağımsızlıklannı elde ederek kendi haklarını, olan bazı noksanlar, yetersizlikler görmüstür. Bu adaletlerini, yönetimlerini gerçeklestirmelerine elvehakımdan onu tamamlamak istemiştir. Bu yüzden recek yolda değiştirmek ister. Bunun için de, bu dede ortaya ekonomik ve sosyal ilişkileri sosyalleşğistirmelerin ön şartı olmak üzere, lâyik müsbet tirmek isteyen bir akım çıkmıştır. •••• hilimci hürriyetçi olur. •••• İşte Türkiyede de, ekonomiyi ve bütiin hayatı ve insan ilişkilerini çağdaş ihtiyaçlar açısmdan sos Bu akım; kişiyi ve toplumu imkânlarla donatyalleşthmek i«teyen bu akrnıa karşı. pek kuvvetli mak: iktisadı, bütün çalışan sınıflar yararına düzenbir antisosyalleşmeci akım var olmuştur. var ol lcmek için ön görülen reformasyonları ve bunların tu: maktadır. metodlarını tesbitte benimsiyecekleri özelliklere ve derecelere göre kademelere dallara aynlabilecektir. Bu akım, kendi mantığı gereğince, değişmeciFakat temeldeki felsefesi ile . Anayasa mahfuzlukIi«re karşı duracak, tutucu olacaktır. Toplumsal ya ları içinde bir sosyalleşme akımı teskil etmekte depıyı. insanuı ve insanlığın saadetini aramaktan ve vam edecektir. vermekten alakoyan eski değeıier ve kurumlardan temizliyerek değiştirmeyi reddedecektir. Türk inİşte Türkiyede, bir de böylece şekillenen ve fisanuun ve insanlığın Âsiyai inançlardan kurtulmaIizlenen bir akım vardır. Ve savaş bununla ötekisi sını sağlıyacak reformasyonlara direnici olacaktır. arasındadır. H BU AKEMIN DOKTRİNİ: Genel ve kaba çizgileri ile bu akımın doktrinini dcyimlemek istersek şunu söyliyebiliriz: Mfc inaenaleyh gerçek vâdesi içindeki Türk siyasi O Anti sosyalleşmeci akımın kişiyi ve kişise! •'meselesi. AP ile öteki partilerin çatışması değil, ilişkileri anlayışmda kendisine özgü bir görüsü vardır. Bu bir endividüalizmdir. Bu anlayış, kişibu iki akımın tam şekillenerek birbiriyle çatışması ye, 1776 ve 1789 beyannamelerinin soyut endivimeselesinden ibaret kalacaktır. ugtin Türkiyede kendine göre bir hükumetçi göriiş vardır. Fakat aydınlanmız, iktidar olayını, temelinde yatan felsefesi ile, bu fclsefeyi meydana getiren diişünce örgüsünün ilmiklcri İle, bunların tarih içindeki gelişim çizgileri ile izlcnmesini gerekli görmediklerinden, biitün siyasal oluşmalan, dıştaki giinlük belirmelerinin ötesinde kavramaktan uzak düşeriz. •••••••••••••••••r: DOGAN NADI Sottım Arkadaşımız Doğan Avcıoğlu bu haftaki YÖN'de çıkan başyazısında milliyetçi mücadelenin yavaşlığından yakınıyor. Dev yabancı kumpanyalar Türkiyeyi sistemli bir şekilde istilâ ederken «durumun vahametinin» farkında görunmiyen milliyetçileri uyarıyor. Gerçekten de Türkiyedeki siyasi iktidar elindeki tokmagı gonga durmadan vurmak sabırsızlığı içinde satışları yürüten pişkin bir mezat memuru gibidir : Batman Iskenderun boru battı? Sattım! » Karadeniz Bakırlan? Sattım! Uludağ'ın Volfram'ı? Sattım! Izmir rafinerisi? Sattım! Milli ilâç sanayii? Sattım! Suni gübre fabrikaları? Sattım! Etibank? » ' Sattım! TPAO? Sattım! Ve de : Kıbrıs? Sattım! Alıcılar, Türkiyenin servetine föı dikmiş yabancı kumpanyalar ve bu kumpanyaları destekliyen yabancı devlettir. Bunlar bizim komprador pofitikacılanna : Is vapmak istiyorsanız kredi hazır. ama işin yürümesinde bizim sözümüz olacak, kuracağınız sirket bizim istediçimiz biçimde olacak... demektedirler. Bu pazarlığın sınırları Kıbrıs'ı da içine alacak biçimde genislemistir. Bona karsı çıkan milliyetri tepkinin yetersizliği ortadadır. Çünkü bir milleti yabancı kumpanyalar yoluyla ele geçirip uşaklaştıran mekanizmayı kavrıyabilmek zordur. Milliyetçilerin elindeki vasıtalar da gerceklen vatan ölciisünde duvurabilecek ycterlikte de*ildir. Daha Halk Partisi fcfnde bile karara vanlamamıştır. C.H.P. çevrelerinde Amerikanın mutemet adayı olarak ortaya rıkmaya niyetlenen kisiler vardır. Olayların eöbeSinde yaşıyan, ve de akılları her seye eren ein fik'rli bazı C.H.P.'lüer, Türkiyenin satıldıihnı görerek susraaktadırlar. Ru denli ahlâksızlık ancak vozlasmıs vicdanlarda bnlunabilir. Bir yoksul nnrcn, aklı ermediü için affedilebilir: bir fakir siileymancı. ti'hayet tarikatının cezbesine kapılmıs bir cahildir: dünvada ve Tfirkîyede dönen dolaplardan habcrsiz bir sâf vatandas durumnn agırlıgını Idrak etm'vebilir. Ama Atatürk'ün knrdugu Cumhnriyet Halk Partisinin en soromln mevkilerine nlasmıs. hükumet katında görevler almış birtakım Dolitikaeının narti içinde oynadıîı oyunun affedilecek bir vanı yoktnr. Cünkü oarti icinde ovnanan oynn sonuçta bütün memleket'n kaderi üstüne etki yapacaktır. Bnrün Halk Partitilerin kendilerine soracaklan sorn basittir : C.H.P. Türkiyede Amerikanın iki büyük kapitalist partisinden biri olacak mıdır. olmıyarak mıdır? Kim inkâr edersr etsin, bntün Amerika Türkiye içindeki siyasi cekismenin taraflarından biri haline eelmiştir. «Durumun vahametinin. esası budur. Türkiyedeki mücadeleye «Milli Kurtuluş Saraşı>renfini veren de budur. Bankalarıyla, sirketleriyle, kumpanyalanyla, kurumlarıvla, otuz bine yakın elemanıyla bir yabancı devlet içimizde yasar ve kendisine sadık siyasi partiye yatırım vanarsa. çok partHi demokrasi düzeni amacından uzaklasmıs ve yörüneesinden oıkmıs olur. Hele bu yabancı devlet. memleket içindeki ümmetçi karanlık kuvvetlerle isbirlifine girmis bulunursa «durumun vahameti» büshiitün koyulasır. Bunun içindir ki. Halk Partisinin milliyetçileri, kendilerine : C.H.P., Amerikanın Türkiye içindeki iki büyük partislnden birisi midir?.. diye tekrar tekrar sormalıdırlar. Süleyman Demirel iktidarı Amerikaya bağlandıkça, ve Amerikan kumpanyalarına Türkiyeyi en geniş anlamıyla «açık pazar« gibi bağladıkça, sorunun önemi artmaktadır. Halk Partisi, yuvarlak lâflarla. üstü kapalı deyimlerle vaktini öldürecek çağı gcçirmistir. Türkiyede burün milliyetçilerle gavrimillî çevrelerin mücadelesi vardır. Bu mflcadelede yavaş davranan ve yerini açıklamıy«n naTti. ommhnnı düsen tarihî görevin bilincine varmamıs demektir ki, öyle bir siyasi knramrtan memlekrte hayır gelmez. Aşırılık meselesi Kolayı varken Olmaz amma... Uçmak ve oturmak Hem alışmışız, hem yadırgıyoruz Geriye dönmek personeli bir gözden geçirirsin, yani kendine bir çekidüzen verirsin. Bunlar zordur ama, olur. Olmasına olur da kolayı varken ne diye uğraşmalı. Gelsin zam vesselâm. )ândalı> operasını kasdederek «Uçan Hollândalı, oturan Türkiyeyi yendi» diyordu. Bu gidişle daha çoooooook yenerler. *** Aşırılık meselesi azeteler her gün «aşırı cereyanlarla mücadele» meselesiyle dolu. Bu işin sonu gelmiyor. Kanun tasanları, kovusturmalar, sornşturmalar, mahkemeler, hattâ mahkflmiyetler, her gün bir şey. Olmaz amma... digi kadar memlekete tıcaret kasdiyle sokulan mallardan alınan, bir çeşit, vergidir. Şimdi yeni bir kanun tasarısı hazırlamışlar. Bundan sonra hediyelik eşyadan da vüzde bilmem kaç nisbetinde (neyin yüzdesi? Onu anlıyamadım) gümrük resmi alınacakmış. Hdttâ, yalnız gelen değil, yurt dışına hediye yollı • yanlardan da alınacakmış. Bir defa biçimine getirince zaten alıvorlardı. Hiç unutmam, bir tarihte, bizim Burhan Felek'e Londra'dan, kat'iyen kullanmı • yacağı bir küçücük, yelek cebine çirecek kadar küçük, bir takvim G Ş aşkınıza? Benim aklımın eru gümrük resmi nedir, Allah Hem alışmışız, hem yadırgıyoruz oca koca meselelerimiz, hemen her zaman, nasıi da çabucak bir bilmece halini alıyor, şaşılacak seydir. Hen de öyle kolayca çözülecek cinsinden değil. Genellilde kimse işin içinden çıkamıyor ve. zamanla. unutulup gidiyor. Bu halimizin binbir misalindcn bir tanesini, sonuncusunu. alalım Varto zelzelesi. Bu zelzelenin felâketzedelerine, içten dıştan. vapdan yardımlar yerine gitti mi gitmedi mi? Vatandaşlara dağıtıldı mı, dafıtılmadı mı? Buyurun size bir bilmece daha. Ve her kafadan bir cevap. Kimi gitti ve dağıtıldı. diyor. Kimi gitmedi ve dağitılmadı. diyor. Kimi yola çıktı ama. karaborsadan satıldı, diyor. Bir buçuk aydır. zelzele oldu bitti. biz hâlâ bu patırtının içindeyiz. Hangisi doğru? Ooğrusunu bilmek için 30 küsur milyon vatandaşın, hattâ dışandan vardım gönderen memleket halklarınm da. kallnp Vartoya gitmesi lâzım. Onun da imkânı olmadığına s o re. hiç şüpbesiz. bu Varto vartası da, öncekiler eibi. böylece unutulup gidecektir. *** tf İİii Iktidarcı pörüs t Sosya//eşmec* akırn A Evvelâ, aşın cereyan denince, yalnız «sağ» ve «sol» üzerindc duruluyor. Bizce bu yanlıştır. Memleketimizde daha pek çok «aşırı cereyan» var. Meselâ, aşın hırsızlık cereyanı var. Aşın cinayet cereyanı var. (Geçenİerde nasınna bastı diye bir adam arkadaşım öldfirdü). Aşırı merhamet cereyanı var. (Dilenciyi yakalıyorlar. Cebindcn 15 bin lira çıkıyor. Beri yandan cebinde 15 lirası bile olmıyan ona para veriyor). Lzun boylu sıralamaya lüzum yok, daha bir sürü «aşırı cereyan». Sonra bir de aşırı olması lâzımken, bemen hemcn, hiç mevcut olmıyan cereyanlar var. Meselâ sn cereyanı, telefon cereyanı, elektrik cereyanı gibi. Ötekilerin tersine olarak bunlarla da mücadele etmeli. Hattâ kabilse. birincilerin aşırıhgında muvaffak olunacak, yani onlann aşırılığından eksiltilecek cereyan miktarını ikincilere eklemeli. O zaman, belki, bir denge elde edilir. li defter göndermişlerdi. İki bu çuk lira rnı ne gümrük ödedi de ancak öyle alabildiydi. Anlaşılan şimdi bunu arttırıyorlar. Olttr mn böyle şey? Olmaz. Olmaz ama, Devlet Babanın paçaları iyicene sıkıştı galiba. Ancak öyle olur. Bari ilân etseler! Kolayı varken kehanette bulunmaya kat'iyen lüzum yok. Bu sütunun okuyucuları, belki, hatırhyacaklardır. Suya ve kömüre zam yapıldığı zaman, bunun doğru olmadığına, zamları başka zamların takip edeceğine işaret etmiş, hattâ, kömürden dolayı, vapur ücretlerinin arttırılacağını bir misal olarak yazmışıyı tarafı var. T ürkiyçmizın bir kâhin olmaya, Bu rnemlekette Ucmak ve oturmak • matörken çok daha iyiydi. * ^ Profesyon»lliğe geçtik tüm berbat oldu: Futbolumuzdan bahsediyorum. Bunca milletlerarası maç yapı Geriye dönmek Sonuç BEKÇİ KONTROL SAATLERİ Meydan saatleri, pilli ve cereyanlı, kurmalı duvar saatleri, İmâl ve Toptan Salış: YÜCEL AKÇAYIJ Adres: Sirkeci Doğubank İş Hanı, 130. Tel: 27 65 82 O OB t O • T< 7îva Kırhakan Uen Sa« n cattnn Rastalıklan MOtehaum IrUluâı Cıa ParmakKnm No «e feı «4 10 73 İlŞİ YILIN ÜÇÜNCÜ ÇEKİtlŞİNDE ÜÇÜ ^mr B ir müddet evvel kanun çıkarıl* * dı: Yabana okullar, Milli Eğitim Bakanlığından izin almadan. hiç bir ilâve tesis yapamıyacaklar. Yalnız ilâve tesis değil, herhangi bir tamir işi için bile Bakanlığın müsaadesi lâzım. Yani yavaş yavaş kapanıp gidecekleı;. t ı k . •'" • •**: . •«toft. « " • .» Amerikan Koleji böyfe bir müOlacak oldu. Hafta J£ıntİe Devlıyor. Millî maçlar, grupla?Sf*^y!*' racaatta bulunmuş. Bir* buçuk se" let Deniz Yolları, hem yolcu, nedir tetkik ediliyormuş. Daha bir hem navlun, hem yurt içi, hem rılmış şampiyonluk maçları, fuar şehirleri maçlan, doğrudan doğcevap yok. yurt dışı fiatlarına zam yapmaya ruya memleketlerarası şampiSanki bizim okullarımız ihtiyakarar verdi. Sudan dolayı da fıyanluk maçlan, yani bir sürü yacı tamamen karşılıyormuş, sankJ rıncılar zam istiyor. bancı karşılaşmalar. Yahu, bunbizim okullarda yabancı diller pek Zaten yurdumuzda, özellikle ların bir tanesinde, Yarabbi bir iyi öğretiliyormuş, sanki bizim son senelerde, sadece iki sey birtanesinde, olsun bir şeyler beceöğretmenler yeter bir kadroda ibirini kovalar oldu: Zamlar remez misiniz? Hayır, hiç mi hiç miş gibi çıkarılan bu kanuna bir zamları, ve polisler komünistleri bir şey beceremiyorlar. Tek be sürü kılıf uyduruldu. Başta ve cerdikleri şey elenmek. Boyuna sözde, yabancı okullarda okuyan eleniyorlar. Çünkü başta futbolcuların kendileri, sonra antrenörleri ve idarecileri, daha sonra federasyon, hiç kimsenin işi ciddiye aldığı yok. Son olarak Beşiktaş takımımıı Hollânda'ya gitti. Mağlup oldu. (daha doğrusu öyle zannettikleYabancı saha dediler, seyirci rini.) Artık âsayişle, trafikle, fiavantajı dediler, filân dediler, at kontrolu ile filân pek me.şgul Türk gençleri milliyetçüik hlslefalân dediler. olunmuyor. O işler kendi naline rini kaybediyorlarmış kılıfı geliAma, adamlar buraya geldüer. bırakıldı. yor. Burada da yendiler Beşiktaşı. Halbuki müesseseler, sıkışık Şimdi, bilenler diyecelker ki «Se Bu durumu brr dostumuz çok duruma düşerlerse, bunun, zam nin kann Koleide hoca da bunu iyi izah etti. Maçtan sonra: yapmadan da önünü almariin yolondan yazıyorsun.» Wagner'in meşhur «Uçan Hol ları vardır. Masrafları kısarsm. Öyle değil. karım orada hoca. Pakat, hiç bir zaman Amerikan dostu olarak tamnmamış olan (ne münasebet!) arkadaşım Çetin Altan'tn oğlu da aynı okulda ve onun talebesi. Yazınm bununla alâkası yok demek istiyorum. Hattâ, dahası var. Bu kanunun çıkanlmasında önayak olan (o zamanlar Bakandı) Bülerit Ece^nt dostumuz da Amerikan Kolejinden çıkmadır. Hulâsa. bu işe «milliyetçilik hisleri» gibi büyük lâflar kanştırmıyahm. Buna doğrudan doğruya ksenofobi, yani ernebi diişmanhğı derler. Ve. zamanımızfla. modası çoktan geçmiş bir zihniyettir. VEFAT Yenijehir (Larisa) eşrafından merhum Hasan Kefkep Bey ve merhume Ayşe Kefkep Hanımm oğlu. Nerime Kefkep'in eşi, Şafak ve Mustafa Kefkep'in babasu Sermet, Mahmut ve merhum Malik Kefkep'in ağabeyi, Engin, Nil, Metin Kefkep ve AJgü! Kalyon'un amcası Ahmet Tahir Kefkep 7/10/1966 cuma Rünü vefat etmistir. Merhumun cenazesi 9/10/1966 pazar günü öğle namazım mütaakıp Şişli Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu Asrî Mezarhğındaki Aile Kabristanına tevdi edilecektir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur. Cumhuriyet 11842 BÜYÜK KAYBIMIZ Merhum Zahide ve Osman Ziya ÖzkaPın oğulları, Fevz.ıye Özkal'ın kıymetli eşi, Kaya, Erdoğan. Yalçm ve İlhan Özkal'ın sevgili babaları, Süeda ve merhum İsmet Özkal ve Ayten Girgin'in ağabeyleri, Tendü Özkal'ın kayınpederi, Nefise Özkal'ın dedesi, Selinı ve Murat Özkal'ın amcaları, Güzin Özkal ve Nejat Girgin'in kayınbİTEderleri, Osman ve Deniz'in dayıları; Etem ve merhum Nuri, Vedat ve Sedat Kars, Asiye. Muammer. Özcan ve Üstün Yümazoğlu'nun enişteleri, Selâhattin ve Melâhat Arcan'm dünürleri Yük. Müh. ENVER ÖZKAL TEŞEKKÜR Aile büyüğümüz MEHMET KÂMİL İNCESULU'nun ölümü dolayısiyle bizzat cenazesine teşrif etmek ve çelenk göndermek lutfunda bulunanlara, teiefonla, telgrafla ve evimize kadar zahmet ederek acımızı paylasanlara mlnnet ve şükranlarımızı sunarız. tNCEStTÜ AÎLESt Cumhuriyet 11839 7 ekim 1966 euma gecesi geçirdiği kalb krizi neticesinde Hakkm rahmetinc kavuşmuştur. . Cenazesi 10 ekim 1966 pazartesi günü öğle namazını mütaalıp Hacıbayram Camiinden alınaıak Yenidoğan Asrî Mezarlığında ebed; istirahatgâhına defnpdüecektir. Mevlâ rahmet eyleye. AİLESİ Cumhuriyet 11835 9 APARTMAN MİLYON Lira DAİRESİ TUTARINDA ÇEŞİTLİ PARA İKRAMİYELERİ POLIETILEN TORBALIK SEZER PLÂSTİKTEL: 27 16 32 ÜSTÜN KALİTE RAKİPSİZ FİAT ~ Ilâncıhk: 6011/11827 PARAINIZ EMİN KLLKKDE BÂNKA KOMERÇIYALE ITALYANA Merkezi Milâno Türkiye Şubeleri: İstanbul ve İzmir mevduat hesaplarına ikramiyeler: 1 K '5|YE 5 0 , 0 0 0 LİRA YAPI v e KREDÎ BANKASI Daima en iyi hizmet İlk Çekiliş 30 ARALIK 1966 CEMAN 15O.OOO LİRA 6 GÜN KALDI Dikkat: Son para yatırma günü: 15 EKÎM Süıuer Reklâm; 174/11834
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear