23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1>OK1 »"«••»HiiHnnMiıııııraııınnımıiMiıınııınıımııııınıiMimıııııııiiiifnııııniMiııııımıımımıııiMiııııııııı CUMHURİYET 30 Temmuz 1964 BULMACA 89 Cumhuriyet^ Mîlli Eğitim Bakanına açık mektup Okumah istiyor Okumak için çırpman, fakat kansızlıktan mefluç yatan 15 yaşındaki oğlum Fikret Kılıç'ın yurt dışmda tedavisine lüzum görülmiiştür. Fakat ben, bir oda olan evimin 100 lira kirasmı veremiyecek kadar fakir ve 70 yaşında da olduğum için çalışamıyacak kadar dermansızım. Bütün ümidimi bağladığım biricik oğlumu tedavi ettirecek ve bizi tekrar hayata bağhyacak haytrseverlerin yapmak istedikleri yardımcılan, ancak on lira vermek suretiyle açtırabildiğim (İş Bankası Beyoğlu Şubesi 88787 numaralı hesaba) yatırmalannı rica ederim. İhsan Kılıç Camii Kebir Fınn sokak No: 20 Kasımpaşa ^Okurtardan İsmi mahfuz bir öğretmen Bakanlıfımız teşkilâtında bir takım öğretnıenleri ilgilendiren 6273 sajılı bir İntibak Kanunu vardır. Bu kanun maalesef her öğretmene «Hak> ve «Adalet. kav 8OLOAN SAGA: 1 Yaz mevslmi yemlşlerinden ramma uyularak uygulanmamışOysa, Komünistuk şöyle dur edebiyatmı da iyi bilen Ataç, sıra müş genç aydınlan eski dili bilblrt. 2 îBağlama ve paket yapma tir. Bu kanundan bir grup öğret;' sun, fikir ve sanat dünyasuıda A sı geldikçe geçmiş yüzyülann göl medikleri gibi, batıdan ahnma en lşlertnde kullanılan nesneyl fırlatamenler mahrum bırakılmışlardır. : taç blr nevl soyluluğa (Aristok gede kalmış ozanlannı ışığa çıkar basit sözcüklerin bile kökünü birak» mânasına lki söz. 3 «GösteBir kısmı iki üst dereceyi bilfiil rişe hiç ehemmlyet vermiyen dervlş : raüığa) inanmıştı. Büyük kiüeyl mayı iş edinmişti. Bunun yanı lecek durumda değiller. Otomobil alıp sevinirlerken, bir kısmı bir ruhlu kiçl» karşılığı lkl söz. 4 dereceyi dahi alamanuşlar, kendi ; eğitmek, aydınlatmak lyi ldl, hoş sıra geçmişin basmakalıp şöhret diyorlar, tiyatro diyorlar, komedı Tersi lıısan ellyle açılmış su yolla| tu ama, ne denli çaba harcamrsa lerini insafsızca didikliyerek genç diyorlar. Neden otomobil, neden şanssızlıkları ile uzlet koşelerine nndandır, lslm ve ad. 5 «Dört dü; harcansın çoğunluğa yeni değer ligi uyarmaya çalı$maktan bık tiyatro, neden komedi diye sorduçekilip, ıstıraplanyla başbaşa kalzlneden ikl fazla temel usul» mâ' leri kasa zamanda kabul ettirme mıyordu. nuz mu, haklı olarak, cevap ve nasına lkl söz. 6 Daldakl kargayı mışlardır. ; ye imkân yoktu. En kültürlü, en Çocukiarımızı kendi kafalariyle remiyorlar. O halde ben de bu kandırıp gagasmdan peynirl düşürBu neden böyle olmuştur? Biz: ileri toplumlarda bile ancak bir diişünme niteligine Cumhuriyet sözcükleri (Ataç tilcik derdi) kul : ten kurnaz, Mehmetclğln rütbesl. 7 de hak ve hukuk anlayışındaki : «mutlu azmlık» yeniyi anlıyabi ten sonra da hâlâ kavuşturamı lanmıyacağım. Yerlerine anlaşılaTersi «köpeklere mahsus blr hare sakatlıktan... Bir de «Adalet mül I lir, benimseyebilirdi. Yeni değer yan bugünkü ezberci öğretim sis bılır Tiirkçelerini arayacagım, buketl yap!» karşıhğı blr emlrdlr. 8 kün temelldir» diyor ve bunu her ; Jerin kitleye maledilmesi, mutlu temimize karşı Ataç, eleştirme ya lamazsam uyduracağım. Atacın : «Blrlalnln verdiğl komutaya uy»rak» zaman ve her yerde bir slogan ; azmhğın sürekli gayretine bağlı zılariyle en etkili savası açanlar paylaşamadığun ilkesi şu idi: bir : mânasına lkl söz. 9 Nota. işlerde olarak kullanıyoruz. Nerde ada: kalıyordu. Bu da zaman istiyen dan biri oldu, diyebiliriz. Örneğin uygarhk değiştirme çabası içinde ; kanşıklık olduğu »ürelerde meydana let? İki hak sahibinden birine iki bir işti. Çoğunluk yeniyi bazme Abdülhak Hâmid'in büyük bir o bulunduğumuza göre batı uygar : çıkan. barem derecesi terfi imkânı verip, dene dek başka yeniler yetişecek zan oldugunu okulda belletmisler lığının kaynağı olan klâsik kültür ; YUKARIDAN AŞAĞIYA: diğerini bir barem derecesinden ve bunlan yine ancak bir «mutlu bize. Bunu böylece öğrenmişiz bir dülerini, hattâ o kültürlerin tari ] 1 Elrkaç veya daha çok kişlnin dahi mahnım ve binnetice mahanniıir» kavrayabilecekti. Atacın kez. Bir gün biri çıkıp da Hâmi hi ve edebiyaü ile birlikte, eği : sermayesl ile kurulan müesseseler zun bırakırsan âdil mi davxanmutlu azınlık dedigi fikir soylu din eserlerindeki zayıf, aksak, üm sistemimize almayı diişünme ; (çoğul). 2 Yunanlstandakl bir mış olursun? lan nasıl bir kadroya dayanıyor ya da kof yanları bir bir önümü li idik. Bir bakıma buna mecbur ; bölgenln halkından, armeslnden uzak Bu kanunu böyle sakat uygulılardı? Toplum içinde bunlann ze serdi mi «Acaba adam haklı duk da. Ama okullanmızda grek ] kuzunun bağırtısı. 3 Muslki parçayanlar acaba binlerce öğretmegücUnü bangl ölçüye vurabilir mı?» diye tereddüde dtişecek, o ce ve lâtince okutuyoruz diye bu : larının veya maçlann son kısımlan (çogul). 4 Ağzın ve dilin hoşlandik? Atacı tenkid eden bir kısım nun vargılann serinkanla inceli sefer Türkçemizi bir greko • lâtin : dığı şeylerde bulunur, blr yertn ge nin her ay başında 230390 TX. gibi çoluk çocuğunun maişetine aydınlar onu kendi düşltncesi ile yecek kaç kişi çıkardı Ataç'tan istilâsma mı açık bırakacaktık? ] nel hava çartlannın toplamından medar olacak bir meblâgı eksik devirmek istediler:: önce? Ezbercilige ahşmışız ya, Atacın mantığı onu bu yola iter : meydana gelen. 5 «Çarçabuk sialışlannı bildikleri halde, kendi düsünmek, kafa yormak gelmiyor gorünüyordu. Bense dilde yüzde : nirlenlp İleri ge 1 2 3 4 5 6 7 8 ^ « Mutlu azınlığı daralta daralimkânları içinde müreffeh ve mes söylenmegl ta kendi kişüiğlnle birleştirebilir isimize. Hâmidi uialttığı için de yüz ozleşmeyi bir hayal sayıyor ; ri ut yaşarlarken vicdanlan rencide dum. Klâsik batı kültür dülerini : huy cdinmlş lnstn. Sen yazar, yazdığını da yal ğil, belki daha ziyade rahatlarını olmadan nasıl rahat edebilirler? ruz sen beğenirsen toplumdan kaçırdığı için kızdılar Ataca, ln okullanmızda öğretsek de Türk : san» mânasına Makamlarında nasıl kalb huznro çeleşmiş eski arap • acem sözcük : ikl söz. 6 kopmuş olursun. O zaman, gü san toplumlarını hayvan sürüleile vazife gördüklerine kendileriÇevrilince ağaç nün birinde anlaşılacağın inancı, rinden ayırt eden başlıca nitelik, lerini zorla dUimizden atamazdık. ] kolu olur. blrlnni inandırabilirler? senden gayri kimseyi ilgilendir birincilerin zamanla değişen bir Buna karşılık, milletlerarası yay : cl ve siftah. 7 Bu kanunun uygulanmasmdaki gın bir hal almış batı sözcükleri i meyen bir hayal olarak bavada düzen içinde yaşamalan ise, in Komşu blr devaksaklıktan dolayı bir takım öğkalır. Sen de belid tatlı tatlı avu sanlar düşündükleri, düşünceye ni de, eğitim sistemimiz ne olur ; letin halkı, <tsöy retmenler Devlet Şurasındaıı kanur, fakat şu yalan dünyada hiç değer verdikleri ve daha iyiyi, sa olsun. şu ya da bu şekilde kul | ler» mânasına Dfinkü bnlmaeamn rar istihsâl etmişlerdir. Maalesef bir işe yararaadan boşuna vakit daha doğruyu aradıklan Tanda lanmaya mecburduk. Dilimizin i blr çeklm. 8 hallrdllmls şekH Devlet Şurasının bu kararlan datopluma yararlı olur, toplumu bağımsızlığı iizerine titrememiz ; Hazır ve alesta durumda. 9 Blr geçirir, gidersin!» hi uygulanmamıştır. Milli Eğitim Renaissance'danberi gerektiği konusunda Atacı haklı | renk, «antral. Dediler. Ataca karşı bu taşla ilerletirler. Bakanlığı, Anayasamızın âmir mayı yapanlar, gerçekte onun dü batının gittikçe göz kamaştırıcı buluyorum. Kendini feda ederce = hükmünü ihlâl ederek Devlet şüncesinin karikatürünü çizmek hızlı ilerlemesi bu yüzden olma sine aşırı tutumu ile, o, bu dü z Şurasının sarih karannı tatbik etten başka bir $ey yapmıyorlardı. dı mı? Doğu toplumları yavaş şüncenin genç kusaklar arasın ; memenin sorumluluğunu daha ne da yayümasına herkesten tazla = ilerliyorlar. ÇünkU doğuda duşün Bir Orhan Velinin, bir Oktay Rizamana kadar sükut ile geçiştireI fatm, bir Fazlı HiisnU Dağlarca ce ya hiç umursanmaz, ya da ke yararü oldu. cek? lepçeye vurulur. Ataç, edebiyat nın eserlerinde güçlü birer sanat Hepimiz gibi, şarklılara özgıi z Hak ve adalet namına yüksek deferi bulundufunu, bu gençle alânmda bu geleneğe karşı sava bir takım acayip huyları, ahşkan = * ITFAİYE: Beyoğlu: 41 4U 44 Bakanlıktan söz değil, vaad değü, rin Ttirk edebiyaüna yeni bir ses şanlann ön safında yer aldı. tstanbul • 21 42 22 Kadıköy lıkları da vardı Atacın. Yazı ma z iş ve hakkımmn verilmesini âmir »etirdiklerini Ataç uzun bir süre Dü konusundaki asırüığını bir kinesi kullanmayı öğrenmişti. Ma z 36 0« 72 Üskiidar 36 09 45 kararname bekliyoruz. tek başına savunurken, birçok zamanlar yadırgıyordum. DUşUn kine ile yazıyordu bütün yazılan z Bakırköy: 71 64 66 Adalar Evet. Adalet Mülkün Temeliaydın kişiler Atacı deli, beğendi celeri ile de yuzde yüz oydaş de nı. Fakat nasıl: tıpkı eski zaman Z 51 60 « Istinye: 63 60 20 dir, ama adalet de kanunlan vaği şiirleri de deli saçması sanıyor ğildim; hâlâ da değilim. O şöyle efendilerinin yaptıklan gibi yata z * TELEFON : Santral 22 42 10 tandaşlara eşit şartlarla uygulalardı. Şimdi, aradan yülar geçtik diyordu: ğının içinde bağdaş kurarak ve z makla tecelli eder. tstanbul ten sonra, o aydın kişiler vaktiykamış kalemi divite batıracağı ; * POLİS İMDAT: Doğu uygarlığına bağlı kal27 45 00 Beyoğlu: 27 45 01 le Atacın israrla övdüğü ozanlaBu haksızlık daha ne zamana yerde parmaklannı tuşlara vura z Anadolu Yakası 27 45 02 rın degeri önünde çoğunlukla e dığımız yüzyıllar boyunca okulla rak. Akıl dışı bir davranış oldu z kadar devam edecek? Acaba Yük rımızda arapca ve acemce okuSıbhî tmdat: Beyoğlu: 44 49 98 ğümiyorlar mı? Hattâ içlerinde sek Bakanlık bu şikâyet feryatğunu bildiği halde, sabahleyin gi = Fatih 21 15 95 Üsküdar mutlu azınlığa katüarak o değer tuluyordu. öğrenciler bu dillerin yinirken çoratını ilk önce sağ a = larımıza kulak vererek bir çare kurallannı belliyorlardı. Bu ba 36 05 38 leri daha genis çevrelere yayma buima yoluna girecek mi? Yoksa yağına geçirmeden edemediğini de z kımdan Osmanlıca kendi koşul * l'ÇAK: T H Y (Termınal). çabasına koyulanlar yok mu? Şabu haksızlık mahsere kadar süriip söylerdi. • ; 44 02 96 Hava Alanı 73 82 40 yet Ataç yargılarında aldanmıs ol lan içinde normal, sıhnatli bir dil gidecek mi? Bir gün Ankarada Danıştayın Z sa idi ne çıkardı sanki? Yeniyi sayüır. Şimdi İse doğu uygarlı* TREN: Demıryolları 36 04 75 önünden istasyona doğru beraber z bulup değerlendirme gücünün top ğından kopmuş, ayrılmış durum (Haydarpaşa) 22 30 79 (Sırdayız. Okullarımızdan arapcayı, yürüyorduk. Yaşlıca birine rast z lumda pek az kişiye verg] bir yekecı ) acemceyi kaldırdık. Öğrencilere ladık. Ataç derhal seğirtti, ona ş tenek olduğu dtisün^esi bundan Teşekkür * HAVAUAZ1: tstanbul: 22 45 80 bu dillerin kurallanm öğretmiyo doğru koştu. Mübalâğalı tareket Z ötürü çürür mü idi? Çürllyen bel(Gündüz) 2144 26 (Gece) Ka ruz artık. İçine girmeğe calıştığı lerle eğüerek elini öptü. «Bende ~ Türk Kanser Derneği tarafmki Ataç olurdu, berhalde o düşündıköv 36 46 20 mız batı uygarlığuun dayandığı niz», «Zatı âliniz» gibi o günedş^ z dan pazar akşamı Açık Hava Tice degil. ğîn ağzından hiç duvmadığun te ş klâsiK dillerden de hiç birini al * VAPUR: Uenızyollan 49 18 90 yatrosunda tertiplenmiş olan konFünlerle konuşuyordu. Atacı bö> E madık. Ne grekçeye, ne de IMta Nöbetçi M 44 02 07 Şehır aer çok rağb«t gönnfiş, miihim bir ceye iltifat ettigüniz yok. Cesri lesüıe saygı gösterilerine zorhjmn E Hatlan: 44 42 33 44 43 59 hasılât sağlannuştır. Programa Üsküdar 36 03 12 Yeşılkoy fahriyen iştirak eden ses sanatYenilikten yana olmak, elbette atik diyen bir eski zaman kâtibi kim olabilirdi? Yanıma döndüğü £ 73 84 25 Boğazıçı • 63 56 35 kârlanna dernekçe teşekkür edileskiler arasmdaki gerçek değerle bu terkibin hem anlamını, hem zaman öğrendim: büyük karde?i z İ Büvükada 51 61 28 mektedir. ri inkâr anlamına gelemez. Batı de yapılış kurallarrnı bilirdi. Oy Galip Ataçmış! ^ b olduğu kadar Doğu sa, bugünün yüksek ögrenün gör(Arkası var) Z * BELKDİYE: Zabıta 22 42 79 tçleri 22 Ol 35 f rıiıııııııııııııııııııııııııııııııiMiıııııiHiııııııiHiııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiMiıııııılıılııııır; I "Sen yazar, yazdığını da yalnızsen I İ beğenirsen toplumdan lıipııı\ ıılıır\ıııı.. 1 Emekli Sandığı Sayın Gazetenizin 3.7.1964 günlü nüshasmın «Okurlardan Cumhuriyete mektuplar» sütununda Kebire Yavuz imzası ile yayınUnan mektup üzerine, Erzurum Mer kez İlkokulu öğretmeni iken, 1 7 haziran 1963 tarihinde ölen eşi; Mustafa Yavuz'un dosyasi tetkik edilmişür. Erzurum Merkez İsmet Pasa İlkokulu öğretmeni iken 17.6.963 de vefat eden adı gecenin dul ve yetimlerine aylık bağlanması hakkındaki Valilik yazısı 13.7.963 de Sandığımıza gelmiş ise de hlz met cetvelinin tetkikinde; Sandıkta kayıtlı hizmetlerinin 13 yıl 6 ay olması itibariyle maas tahsisine imkân olmadığı, ancak 1.10. 1964 ile 31.12.1949 tarihleri arasmda (Sandığımızın tesekkülünden evvel) geçen hizmetlerinin Millî Eğitim Bakanlığınca devredilmesi halinde bu imkânm elde edileceği anlaşılarak 22.7.1963 de adı geçen Bakanlıkla muhabereye giriş miştir. Mezkur Bakanlığuı, devri zarurî hizmetler hakkında Valilikle de temas suretiyle sözü edllen devre ye ait hizmetler tesbit ve bunlann kesenek ve karsılıklan Sandığımıza devredilmeden blr aylık bağlanmasının mümkün olamıya* cağı tabiidir. Ancak, Sayıştayın da vizesme tâbi bulunan bu hizmet devri muamelesinin, Sandığımız dışındaki kurumlara tereddüp eden bir vazife olması, bizim, zaman zaman tenkit yazmamızdan daha ileri bir harekette bulunma mıza imkân vermemektedir. Nitekim sayın gazetenizdeki yayın üzerüıe telefonla da yapılan takibe rağmen bugün dahi bir netice ala bilmiş değiliz. Diğer taraftan bütün bu muhaberelerimizden birer ömeği bilgi edinmeleri için müşteki esine gönderilmiştir. Buna nazaran gecikmenin Sandığımıza raci olamıyacağı düşünülmek lâzım gelirken sayın Kebire Yavuz'un San dığımızı hedef tutması kabili izah görülememektedir. Filhakika neticede Sandığunu Kebire Yavuz'a, ölüm tarihi itibariyle tahakkuk edecek istihkakla nnı müterakim olarak ödemek du nımunda bulunduğuna göre muamelenin gecikmesinde Sandığımızın her hangi bir menfaatı mavzu dilemez. Adı gecenin de Milli Eğitim Bakanlığı nezdüıde, Sandığımıza muvazi olarak yapacağı takipler sonunda, müteveffa eşinin hizmetlerinin devri sağlandığı takdirde muamelcnin derhal tamamlanabileceğinJ işarel eder, bl ze bu acıklamanın yapılması vesilesinin verilmesinden dolayı tesek kürlerimizi sunanz. T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü le olacak bu jandarmaların liiili... Kanunun koruyucusu ve yürütücüsü, milletin malını, canmı, namusunu koruyan karakollarımı tm insanlık anlayışuıı suncağız aşağıda: 1 Fakir Anadolumun çilekeş köylüsü ekmeğini tastan çıkanr. Yabancı i 1lere gider erkekler çoğunlukla. Karakollar ve jandarmalar da evde kalan kadmın ırzını, namusunu korurlar. Bu kadın ki yannın çilekeş çocuğunu yetiştirir, hayvanlanna, bakar, hasadmı kaldınr. Burdur İlinin Yesilova İlçesinin Güney köyündeyiz. Kocası yabana giden bir kadmın evine gece iki jandarmanın girdiğinl gö rüyoruz. Anlayışları olan emniyeti böylece sağlamağa çalışırlar. Işte aciz köylümün koruyucusu ve onu konıma şekli. 2 Size ikincl blr örnek: Aynı ilcenin Kayadibi köyündeyiz. Köylünün çalışma, dinlenme zamanlan sırurlı değildir buralarda. Köylüler gece leri de çalısırlar bazan. Bir gece köylünün biri bahçesini sulamaktadır. Gece iki jandarma gelir bunun yanuıa. •Sende bıçak var» tehdidiyle onu sıkıştınrlar. Ondan para koparmak isterler. Köylü estesi gunü savcıdan aldığı ve numarası savcıda kayıtlı olan parayı jandarmalara verir. Savcı yoluyla rüşvet ahndığı tesbit edilir. tşte bn da bir örneği. gelen sarhos jandarmalar havav a bir kaç el silâh atıp hakarette bulunurlar. Ertesi gunü köylünün kendileri hakkındaki şikâyctini önlemek için, onsekiz erkek, yedi kadını karakola dâvet ederler. Onlara falaka, üzerine binmek gibi akla hayale gelmiyecek işkencelere tabi tutarlar. Sanki ortaçagda yasıyoruz, derebeylik kanunlan yürürlükte. Biz dayak yediğimizle kalırız. Savcıya yapılan müracaatlar, doktordan rapor alma isteklerimiz ne ticesiz kalır. Bütün kapılar kapanır yüzümüze. Perişan olarak köyümüze döneriz böylece. Kanun karsısında hepimiz hürmetle eğiliriz. Yalnız; Türkiyede insanlann dayakla sustumlmasını emreden blr kanunun oldugunu sanmıyorum. Bizim tek suçumuz karakoldan davâcı olmamızdır. Eğer karakol hakkında davâcı olmak suç ise, kanuni yoldan cezamıza razıyız. Ama dayak la değil. Şimdi ne yapmamız gerek. daha nereye baş\ uralım? «Bu milletin haklki efendisi köylüdür» diyebilecek birini neredebulalım. Lözumlu Telefonlor Yenilikten yana Sizi, derdimize derman bulur düşüncesiyle rahatsız ediyoruz. Bu mektubu okuyunca sizin de bizim kadar üzuieceğinizden, der dimizi herkese duyuracağmızdan eminiz. Dayağm her ne suretle olursa olsun yasak olduğu Türki3 Düğiin, demek ve mesire yede karakollarda suçsuz yere dayelerinde asayişi temin göreviyle yak yiyenlerin dökemedikleri giden devrlyeler kendi kaba gti dertlerini bulacaksmn bu mekcünü göstermek için kcyfi «Jlâh tnpta. Bu zavallılarm yüzüne büatmakta, ortalığı yatıştırncağı yer tün kapılar kapanmıstnr. Barl siz de... bilâkis. bu olayla ilgili bir yazı yazıverin 4 Köylünün dinlenme ve eğ de «Her türlü dayak yasaktır dilenme zaman lan dügiin ve bay yenler duysunlar dayağuı nereramlandır. Yine böyle eğlence lerde atıldığını. Ve gene herkes li bir düğünde Kayadibi köyüne dinlesin âciz köylünün sesini. PARİSİN KIRAIİ 4 Ci'< rgts ühnet'in romanından ıktibas edilmietlz İNSAN HAYAÜA klOEFA YAŞAR Yazan. lan Flemıng Vevıren. NUıal Kolak kesilmiş L'irntı ılinliyıırılıı lllllllllllllllllllllülllllllll lllllllllllllllllllllllllllllllillll Yavaş yavaş surlara yaklaşıyor Raseol devam etti: «Enayilerin ne kadar razla sayıda mevcut bulandağuna, bu türlü inganlann servetten faydalandıkları halde hiç zarar görmemelerinin ne büyük haksızbk oldağana dikk»t ettiniz mi? Size bir şey söyleyim, bn haksızbğt tamire ben ötedenberi nğraftım. Amı ne yazık ki, çirkin, âdi bir insanım, sörfösüıüm, ideal bir hareket ajanını daima aradım, ama bnlamadım; tuttoğona koparan, bileği knvvetli, ışı|a dofrn yükselebilecek ve jöıünü kırpmadan ona bakabilecek elan yıkışıklı bir erkek.. fşte benim menfaatim sizin menfaatinizle bn şekilde bağdaşabilir. Eğer bu aradığım adam siz olmak isterseniz, kSrfikdrfine benim sözümü dinlerseniz, sizi yalnız knrtarmakla kalmam, sizi Parisin kıralı yapabilirim.. » Genç adam bir an düşünceye daldı. Sonra eür'etle: « Derhal en bin franja ihtiyacım var^> dedi. Raseol hiçbir şey söyleraeden cfizdanını »çtı, biner (rankhk on banknot çıkardı. Masanın üstüne koydu. Sonra iskambil destesinden bir karamaça yedilisi çekerek bir kurşnn kalemle beraber genç adama azattı: « Bana bir makbnz imzalayın,» dedi. «Sizden istiyeceğim tek makbnz bn olacaktır.>. « Söyleyin yazayım.». < Mösyö de Rascol'den on bin frank aldım. 34 kasım 1895 tarihinde, bakaraya sürdüğüm destedeki iskambillerden birinin üstüne tarafımdan yanlmış ve imzalanrnı?tırj» Genç adam, ba cümleyi, iskambil kâfıdının cilâlı sırtına yazdı, altına Roger Bremont imzasını attı. Raseol yüzünfi buruştnrdu: «Bremont,» dedi, «ilerde bürüneceğiniz şahsiyete göre silik bir isim. Size daha knlağa hoş gelen, çok gerçek bir de nnvanla süslü bir isim bulmağı ben üzerime alıvorum. Paranızı alın. Eğer bu beş yfiı lonis yetismezse, kasa emrinize âmadedir.» Roger kayıtsızca, « Bakalım,» dedi, «fakat beni ba şartlar altında para ile destekledifinize göre siz kimsiniz, kuzum?». « İlerde görfirsünnz, çocağnm. Şimdilik, faydasız bir şeyi öğrenmeğe nğraşmayın. Ama vakit geç oldn. Bayanlara veda edip gidelim. Sn andan itibaren benim emrimdesiniz. Sizi jçötürüyornm.» (Arkası var) şırtısı yoktu ama bir yerden devam 18 kendini bekliyeceğinden emindi. tosuna doğru yüzmeğe başladılar. James Bond Kisi'yi bir an bağrına «Boşuna beklemez inşallah,» diye h bir gürültü duyumıaktaydı: yerden kaynıyan sıcak, kükürtlü pınarbastı. Dudakları bir an kızm ytımudüşündü. şak ve istekli dudaklarının üstünde lann fokurtusu! Kisi Suzuki bir teviye, rahat kuSonra Kisi'yi zihninden sildi. Islak oyalandı. Içini suyun ötesinde kendilaçlarla yüzüyor ve Bond'da onu iz tulumuz ayazı iliklerine işlemeğe Bond bir gölge sessizliği ile duvar ni bekliyen meçhullerin korkusu ve dibinde, sağ tarafa doğru ilerlemeğe heyecanı bürümüştü. O an hem her liyordu. Önce uzun bir süre akıntı başlamıstı. Harekete geçmenin zama başladı. tlk yapacağı iş elindeki tor ya karşı yüzdüler. Sonra Kisi hafif mydu şeyden vazgeçip Kisi'nin yanında kal bayı saklıyabileceği emin bir yer mak istiyor, hem de kafasını kesse çe yön değiştirdi ve akıntıyla berabulmak olmalıydı. Bir kaç fundaber yüzmeğe başladılar. Şimdi daha ler bu maceradan vazgeçmiyeceğilığı gözüne kestirdi ama yaklaşınca rahattılar ve doğrudan doğruya §ani biliyordu. toya doğru gidiyorlardı. Yalçın ka Surlara yaklaştı ve duvan meyda ılık hava içinde burnuna çarpan aDünyanın her yerinde âsıkları se yalar üzerindeki mazgallı kuleli, na getiren dev çapındaki kesme taş ğır, tatlı koku onu caydırdı. Bu iç vişmeğe dâvet eden tolun ay onun barbar görünüşlü sur bütün ufukla ları gözden geçirdi. Taşlarm aralann bayıltıcı kokuların zehirli bitkilere için Ölüm Şatosunun yolunu aydın rını bir baştan öbür başa kaplamıştı. da ayakiarıyla tutunabilecek kadar has oldugunu biliyordu. latan bir fenerdi. yer vardı. James Bond deniz göz Nihayet duvar dibinde ufak bir James Bond kızı bıraktı ve Kaplan Nihayet duvarın dibine vardılar. lüğünü çıkanp elindeki siyah plâs barakaya geldi. Bu denneçatma baKisi kayalığın üzerindeki bir yotik torbaya koydu. Tulumun maskeTanaka'nın göndermiş olduğu, (ninrakanın kapısı da aralık duruyordu. jutsu) cengâverlerine has kara tulu sım tutamına tutunarak durdu. Çıp li kukuletasını başına geçirdi. Ve Genç adam önce içersini dinledi. Hiç mu sırtına geçirdi. Kostüm hafifti a lak vücudu ay ışığında ışıldadığı i torbayı sırtından aşağı sallandırarak bir şey duymayınca kapıyı açıp içema suyun içinde insanı ısıtacağı bel çin nöbetçilerden bir gören olur di duvara tırmanmağa başladı. ri girdi. liydL Bond tulumun kafaya ve yüze ye çekiniyordu. Buna rağmen, Araiıktan süzülen ay ışığında ba«Ben de seninle gelebilsem» diye Hafifçe içeri doğru meyilli olan geçen maskeli kukuletasmı arkaya duvar 60 metre yüksekliğindeydL rakanın arka köşesine yığılmış dusarkıttı ve deniz gözlüğünü taktı. içini çekmekten kendini alamadı. James Bond'un bunu tırmanması 20 ran samanları gördü Tam onun ara•Olmaz, Kisi. îşin bundan sonraki Nihayet önüne bir dığı şey! Elindeki torbayı samanlakısmını benim kendi başıma başar dakika sürdü. mazgal deliğj çıktı. Deliğin derinliği nn en altına sokuşturup gizledi mam gerek.» Kaplan Tanaka'dan gelen diğer duvarın kalınlığını meydana vuru sonra gene dısarı çıktı. kostüm plâstik bir torbanın içindeyyordu: 25 metre kadar vardı. James Biraz sonra bir gölle karşılaştı. di. Genç adam bunu kaybetmemek iBond deliğin iç tarafına doğru süçin ipini bileğine bağladı. Kisi gene, «Tanrı seni korusun,» rünerek gitti ve ihtiyatla başını u Gölün ötesinde de kükürtlü kaynarcaların ilkincisini gördü. Sonra Kisi'ye döndü ve, «Herşey diye fısıldadı. Her gece ben buraya zatıp baktı. tamam,» der gibilerden gülümsiye gelip seni burada bekliyeceğim. Bel Neyse! Mazgal deliğinin iç ağzınBurası durmadan fokurdayan bir rek başını salladı. ki sana yardım edecek birini ararsm. dan aşağı taş basamaklar inmektey çamur birikintisiydi Üzerinden haKisi, «Tanrılar seni korusun, ya O zaman ben burada olurum.» di. Bond hiç ses çıkarmamağa çalı vaya yer yer kaynar sular ve kübancı dost!» diyerek kollarını son bir James Bond parmaklarının ucu ile şarak bu merdivenlerden aşağı sü kürtlü buharlar fışkırıyordu. James defa onun boynuna doladı ve sıcacık ona bir öpücük gönderdi. Kız da e züldü. Sonra duvarın dibindeki ko Bond kaynarcanm sıcaklığını taa uağzmı onun dudaklanna bastırdı. lini sallıyarak ona cevap verdi. Son yu gölgelere sığmarak derin bir ne zaklardan hissetti ve gök yüzüne Sonra o deniz gözlüğünü taktı ve ra sessizce suya daldı ve görünmi fes aldı. doğru sıçrayıp gözden kaybolan küayna gibi durgun olan gümüs renk yen Kuro adasına doğru yüzmeğe kürt buharlarmuı keskin kokusu li denize daldı. başladı. genzini tıkadı. James Bond'da onun arkasından Genç adam uzun uzun onun arkakendini sulara bıraktı. YARIN: sından baktı. Onun dediğini yapacaSaii kulak kesilmiş etrafı dinliBeraberce taa karşıdaki Ölüm Şa ğmdan ve her gece gelip sur dibinde yordu. Ağaçlarda hiç bir rüzgâr hıSIÜTHİŞ BlR MANZARA Ufukta sur Tırmonış Son öpucük 4O 30 Temmuz 1925 tarihli Cumhuriyet'ten Bekliyeceğim îstiklâl mahkemesinde okunan yeni vesikalar Gurültü Tarikatı salâhiyecilerle birlikte İstiklâl Mahkemesinde yargılanmakta olan Lütfü Fikri Beye kardeşi Münci Fikriden gelen bir mektup dünkü duruşma sırasında okunmuştur. Bu mektuptan bazı kısımlan bir ibret vesikası olarak avnen alıyoruz: «Sende utanma, arlanma hiç yok. Sen kendini beğenmiş egoist, nefsine mağrur bir herifsin!» «Lütfü, Lütfü uyuyor musun? Türkiye yok. Paydos! Sulhtan sonra beş senelik ömrümüz kaldt, Biraz sadaka şeklinde bırakılacak vilâyetleri bile beş sene içinde elimizden alacaklar? Bunun önünü ne bu Hane1dani Saltanat alır, ne de senin bayüdığın Sabahattin! Bizi bir şey kurtarır; o da hemen İngiltere'nin himayesi altına girmek, Mısır ülkesi gibi bir şey olmak. Yoksa bizi Ermenistan ve Arabistan yaşatmaz.» Bu mektubu takiben Lütfü Fikri Beyin hâtıra defterinden kendi el yazısı ile yazdığı şu satırlar okunmuştur: «İttihatçılar pek sivil adamlardır. İcâbında her şekle girebilirler. Binaenaleyh bugün Paşanm her dediğini yapabilirler. Fakat yarın ilk fırsatta ne olacak? Paşa ittihatçılarla birleşirse âkibet bir Mahmut Şevket Paşa olmaya mahkumdur. Zamanı geldiği zaman ittihatçılar onu bir (encombrement) addederek istiskal edip bir tarafa atarlar yahut bir kurşun ile (ecarter) ederler. MusLütfü Fikri Bey tafa Kemal'in balonu Hilâfet ve Saltanat hakkındaki 2 tearinisâni 1922 tarihli karardan sonra delindi. O vakitten beri sukut kâfidir...* Mahkeme vesikaların okunmasına devam edecektir. •diyor. Bunlardan yalnız biri, yirmi Mustafa Kemal'i afmdnmaya RAOYO • RAOYO • RÜTO • RADYO • RADYO 'RABYO • RAÖYO * RADYO 7.30 Açılış Kısa haberler Oyun havaları 7.45 Haflf müzik 8.00 Haberler 8.15 Çeşltlt mü zlk 9.00 Türküler ve oyun havaları 9.30 Atlı kannca 9 45 Salon orkestralan 10.00 Kısa haberler Kapanıs. 12.00 Açıirş Kısa haberler • Sa. lon orkestralarından 12.30 Şarkılar 12.50 Hafif müzlk 13.00 Haberler 13.15 Plâk dolabından 13.30 Şarkılsr 13.50 Çeşitll müzlk 14.15 Türküler 14.30 Konser saatl 15.00 Kısa haberler . Kapanış. 17.00 Açıli". Kısa haberler 17.05 Hafif müzlk 17.15 Türküler 17.30 Oniversite korosu 17.57 Kısa llânlar 18.00 Ergün özer orkestrası 1815 Akordeonla me İSTANBUL G.27 Aç'tıs 6.30 Günaydın »ayın dlnleylcller 7.30 Sabah müzlgi 7.45 Saz eserlerl 8.00 Haberler 8.10 Hava durumu 8.1S Sizin lçln çalıyoruz 8^0 Ev kadınmın lsteklerl 9 11.57 Açılış 12.00 Kısa haberler 12.02 Ögle tatill lçin 12.25 Köçük llânlar 12 30 ŞarkıİSTANBUL İL RADVOSU lar Türküler 13.00 Haberler 13.10 Hava durumu 13.15 öğle 17.58 Açılıs 18.00 ÇeşltU dans konsert 13.40 Şarkılar 14.00 orkestraları 18.30 Caz dünya ÇeşltU sollstler, çeşitll orkestralar aından 19.00 Melodiler ülkesln 14.30 Türküler 14.45 Şarkıde gezl 19.30 Bale müzlfl lar 15.00 Kapanış. 20.00 Plâklar arasında 20.30 Ha16.57 Açılış 17.00 Kısa haberfif müzlk 21.00 Opera ve ope ler 17 02 Şarkılar 17.15 Cemil retlerden 22.00 Oda müzlgi Başargan orkeetrası 17.30 Yaz 23.00 ÇeşltU müzlk 24.00 Kapa okulu 18.00 Reklâm programn?. lan 19.00 Tarla dönüşü 19.2? lodiler 18.30 Şarkılar 18.57 Kasa llânlar 19.00 Reklâmlar geçldl 20.00 Haberler Günlük olaylar 20.30 Aydan aya 20.40 Şarkılar 21.00 Radyo tjyatroeu 22.00 Reklâmlar geçldl 22.30 Dans müzlgi 22.45 Haberler 22.55 Ara melodllert 23 00 Gece konsert 23.30 Caz müzlgi 24.00 Kısa haberler Kapanıç. ANKARA { Küçük ilanlar 19.30 Dln üzerine konuşma 19 40 Şarkılar 20.00 Haberler 20 25 Hava durumu 20.30 Şarkılar 20.50 Uykudan önce 20.55 Küçük llânlar 21.00 Kısa haberler 21.02 Kıbrıs için.' 21 10 Şarkılar 21.30 Açık oturum 22 00 Türküler 22.15 Yimnlncl yuzyılın müzlgi 22 45 Haberler 22.55 Gece konserl 23.40 Gece yarısına doğru 23.58 Günün önemll haberler' 24 00 Kaapnış ANKARA tL RADYOSU 16.57 Açılış 17 00 Dans müzlği 18.00 Sentonik konçer 18.20 Eski ve yenj melodiler 19.00 Bir konçerto 19 35 Almanyadan haflf melodiler 19 45 Radyo İle Almanca 20 00 Henrl Rene ve Mantovanl orkestralan 20.30 J Her ülkoden müzik
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear