25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
pencere I Bu kadarına... Bundan üç ytl kadar önce bir Orta Anadolu iünde yazlık bir sinemaya gitmiştim. Bir yanda earsaflı kadınlar kendilerine ayrılmıs yerlerde oturuyorlardı. Öbiir yanda bekârlar kendilerine mahsus yerlerde gariplik duyguları icinde filmi seyrediyorlardı. Yıldızlı bir sonbahar gecesiydi. Birdenbire, nasıl oldu bilmiyorum... Herkes başını göğe doğru kaldırdı. Karanlıklarda parıldayan binlerce yıldızin arasından çok iri ve çok parlak bir (anesi gökkubbesinde kayıp gidiyodıı. Gazetelerin yazdığına eöre bn, yeni atılmıg bir Amerikan peyki idi. .Film unurulmuştu. Erkeklerle beraber earjaflı ve bas.örtülü kadınlar, bısan aklının yarattığı bu yeni, yepyeni yıldızi izliyorlardı. Yıldız, uçtu. uçtu... Gözle görünmeyecek uzaklıklarda kayboldu. O raman başlar tekrar beyaz perdeye döndii. Bir manasız BJmin karanhk hikâyesi içind«, yerli film yıldızlarından birini seyrediyorduk. Kıskançlık. taassup didişmeleri ortasmda kendj burçlarnnızın kaderiııe dönmüştük . Taaa dünyanın öbür urundan atılan isaret fişeğini birkaç dakika sonra unutmuştuk bik... Şn satırlan karaladığım dakikada uzayda bir kadın ve bir erkek yanyana açmaktalar. Diinyanın çevresini neredeyse elele döneeekler. Çütıkü Amerika ile Sovyetler arasındaki büytik yanşmaya Rnslar ba sefer bir çift ile katıldılar. Bayan Valentina Tereşkova*nm adı, bir anda Brigitte Bardot'nunkini hiçe indirecek kadar ün kazandı. Kendisinin «n nrada rin«ma yddızlan arasmda değilse bile gökteki yıldızlar arasmda bnlnnduğn muhakkaktır. Ve... khnbilir belki yarın, belki de obürjün. evreadeki ttzak yildtrlardan birinde modern Havva ile Âdem birden beüriveıetek... Yeni bir hajatm katsal kitabını yazmağa başbyaeaUar. *** Biitün bunlan belirtirken, kolay bir kıyaslamaya giderek «Bakın onlar neredeler, biz neredeyiz?» diye bir soru atmak maksadnu gütmüyortız. Nüfnsunda T.C. harfleri bulunan bir kişiyi uzaya yükseHecek «ihfrll formiilümm yok... Medeniyet dediğimiz kavramm da yahtız nzay araştırmalarmm eerçevesl içinde kalmadığı ortadadır. Bilginlerin uzay araştırmalarım yal» c tffr*"*^ adıoa bir sevineje değil, biraz da kendhıdz adıaa gıpta ile hatta kıskanehkla aeyrediyonız. Ama bütün bunlar neye yarar... Bixim asıl özzün oldugumuz nokta. çagıraıza millet olarak ayak uyduramayışımızdan doğmaktadır. Biz daha Yirmind Yüzyila intibak edememis bir kalabahk halinde yaşamaktayız. Yirminci Yiizyila intibak elmek 4emtk. ille de uzak yıldıziara gitmek için dev projekr hazırbmak ve uygulamak demek değildir. Bütün bunlan yapamıyan ama içinde yaşadığmttr çaea nyırun bir hayat diizrai yoluıta girebilen nice küçük veya büyiik millet vaV. İşte en yakınıasızdaki bir Uaesi: Küfücük İırael!... Bu bir anlayıg ve bir yön meseiesidir. Biz henüz toplıanun çafunluğıınıı teğkil eden eski büerelerimizle yeni fikirlere karsı bir mukavemet halinden kurtulmuş değiliz. Atatürk devrin6e atılan Uk adnnlardan conra âdeta bir taralunıza inme indi. Toplumun önetnli bir bölümii, dünyanın öteki ülkelerinde hayatm ne kadar hıziandığım görmüyor... Bu uyuşııkluğıı gidermclc ieuı çırptnanlann davranışları is« gcri kuvvetler tarafından eritihnek isteniyor. Oysa, insanlık dözeiri gtrHkçe daha çok bızlaaan bir değişiro içiadedir. Tarihin bilinmiyen zamanlarından bashyarak yaşadığunız binlerce yjllrk îtk çağdaa soora, Ortaçağı bin yılda ve Yeniçağı üç yüz yılda aşmış insanlar... Atom eajı yirmi yıl bile süremeden Uzay çağına tirmişiz. Şundi döayaıun her yamndaki dev lâboratuvarlarda bizim yannki kaderimizi hanrlıyacak deaeıneierden nzakta. ama dikkatlerimizi sadeee iç politikanın liizumsuz hırçtnlıklartnda eriterek yaaaromz. rmlııııı. ffıjım Ynlrntin <<M%tt\i*mar wm»4i& muâ* delerden yapibnı; may elbiseleri giyemeA diye üzülmüyoraz... Ama soralım kendi kendimize: Türk*kadını hâlâ ve hâlâ niçin kapkara çarşafm hapishanesini giyinsin? Bu kadannı değiştinneğe de mi aklımız erraiyor ve güriimüz yetmiyor? <Xİ CUMHURİYET 18 Hazziran 1963 ıııı=ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııııııııııııııııııı=ıııı 1 aÜNÜNKONULARI \ LONDRA MEKTUPLARt ınııııııııııııııııınıııııııı ııııEıııııııııııııııııııııııımıııııııııııııııııuııııııımııııııııııııııııııııııııifiıııııııııııııııııııııııııııııııııfıııı Yizyılımızda, bütün Batı'h uluslar «insana saygı» ilkesinden hareketle, her geçen gün daha üstün bir hayat Son günlerde, şehnmizde yarala ! seviyesine ulaşmak amaciyle çalıi ma olayları dikkati çekecek bir şırlarken, bızler de bu yarışa ayak j çkilde artamaya başlamıştır. Sa. uydurmak zorunluğunu, Atatürk' dece geçtiğimiz hafta içinde, şeh ün «Milletimizı rauasır medeniyet rın polis mıntakasında, kaydedilen seviyesinin üstüng çıkaracağız» föyaralama olayı, dünkülerle birlik züyle kabul etmif bulunuyoruz. te 32 ye yükselmiştir. N'e var ki, bu sözün soylendiği günDün şehrimizde ilk y^ralama den bu yına, milli gelirimizdeki olayı, Zeytinburnu, Telsiz mahal devamlı artışa rağmen, ekonomik lesinde cereyan etmiş ve 33 yafin bünyemız, çeşitli nedenlerle, dileda Mustafa Arak, kendisinden 10 diğimiz seviyeye ulaşamamış; hatyaş küçük eşi Aliyeyi, kıskançlık tâ ulaşmak şöyle dursun, bu seviyüzünd»n bıçakla yaralamıştır. Bu. yeye götürecek şartlara ayak uynu takiben Tarlabaşmda vukubu duramamıştır. lan ikinci olayda ise. Firdevs Sert Toplum olarak, daha üstün bir adlı bir kadın kendisine yumruk hayata ulaşma, kendi kendimizi atan Selâhattin Saka isimli dos aşına zorunduğu, her biri tunu, makasla ağır surette yarala mizde, gün geçtikçe artan bir mıştır. Diğer olaylar ise, Mecidiye hızla kendini hissettirmıs, faköy, Şişli v» Fatih semtlerinde ol kat «çıkar yol> diye teçip belle muş, 4 kisi muhtelif yerlerinden diğimız yolları, bünyemizdeki sosyal, ekonomik ve bunlara bağh bıçakla yaralanmıştır. politik engeller çoğu zaman kapamış ve sonuç olarak, çaresizlikten, Umumi telefonlar için 50 âdeta bir «hızır» arar olmusuzdur. Bu <hızır>, kâh bir «lider», kâh kurusluk jetonlar yağmur, kâh petrol, kâh dış yarhazırlanıyor dım olmuş, ama bunlann hiçbiri, Telefon zamlarına rağmen hâlâ bütunüyle, ıstenileni verememiş25 kuruş ile konuşan gnel tele tir... Ve gereğı gibi düşünememifonların 50 kuruşa satılacak jeton şızdir ki, yirminci yüzyıhn «altın larla konuşması kararla?tırılmış yumurtlayan tavuğu» bizdedir; vehr. rimlı duruma getirilmeyi bekleSehrimizdeki bütün genel tele mektedır : Tunzm. fonların cihazlan, Oarphanede bas. Bu yargımız, ılk bakışta çok ketınlacak yeni jetona göre ayarlanacaktır. J»tonların bastınlmasına sın, hattâ mubalâğalı görülebilir. Ancak, aşağıda vereceğımiz ıstatısbaşlanmıstır. Ancak Tiaktnalarda tık bilgileri, yanılmadığımızı dogyapılacak değişiklik iki ay içinde rulamağa yetecek niteiiktedir: tamamlanacaktır. " 4960 yıh istatistiklerine göre (•), Patrona Halil hamamımn Almanyj 481, tepanya 297, Franta 525, Avuskubb«sinden kursun çalan 525, îtalya 642. Îngiltere 47 milyon turya 232, Yunanıstan ' çocuk yakalandı dolâr turizm gelirı sağlamışlardıf. Eyüp Üren adında 12 yasındaki Bu rakamlar, yine aynı yıl içinde bir çocuk, dün gece saat 2230 da. ihracatın, Almanya'da "»4, Ispanya«Patrona Halil» hamamı kubbe da °«40, Fransa'da »c8, Italya'da o sindeki kursunlan çatarken suçüs. •ıll, Ingütere'de o5, Avusturya'da c tü yakalanmıstır. Emniyet Müdür o2O, Yunanistan'da °i>21 i oranmdalüğünde alıkonulan sanık çocukla dır. ilaili tahkitata devam edilm«kteYurdumuza gelince; aynı yıl içindir de, ihracattan elde ettiğimiz 321 gelire tthal vesîkalannin vizesine milyon dolârlık sadece karşılık, turızm gelirimiz 5,5 milyon devam edilivor dolârdır. Turizm gelirimizin ihraTicaret Odasınca ithalâtçılara cat gelirimize oranı ise °'ol,7 dir verilen ithal vesikalannın vizesi Açık olarak görülüyor kı, mesela İtalya'nın turizm geliri, Türkiye' ne devam edilmektedir. Bugüne kadar 3075 firma ithlâtcı nin ihracat gelirinin tam iki katıvsikasını viz* ettirmiştir. 30 Ha dır. Avrupa'nın uçlarına yerleşmiş zirana kadar vizeleri yapılmıyan vesikalar hükümsüz addedilecektir. •Smyın Ooktor Bir haftada 32 yaralama vakası oldu Turizm ve Tanıtma Bakanlığı kurulurken Yazan: Londrada Türkler II1II1II11I1I141TI1IIII1IIIIIIII Haluk Y. Şehsuvaroğlu İsmet SEZGİN A. P Aydın mtlletveklli iki ülkeden biri olan Türkiye ile ö'bürünü, yani Ispanyayı karşılaştıracak olursak; Ispanyanm 1961 yılındakı turizm geliri 385 milyon dolârdır ki, bu, Türkiyenin aynı yıldaki ihracat gelirınden 38 milyon dolar fazladır. Yakın komşumuz Yunanistanın 1961 deki turizm geliri ise, bizimkinden 85 kat lazladır. Turizmden bızler için astronomik sayılacak miktarda' döviz sağlıyan ülkelerle, kendi ülkemizi, turizme elverişli oluşları yönünden karşılaştıracak olursak, bazıları, müstesna, bir çok unsurları kendi le himizde görürüz. Bu un»urlann başlıcaları, tarih, tabiat, sanat zenginlikleri. turisti bu zenginliklere ulaştıracsk yol şebekeleri, onun • * * * rahat ve ucuz yaşıyabilmesini sağEsasen ilk beş yıllık kalkınma hyacak otel, motel, plâj, kamping. eğlence yerleri v.s. gibi tesislerle plânında turizme gereken önemin birlikte, halkta ve hükümette tu verildiğini göremiyoruz. Planın rizmin anlamı. önemi, onun önüne 1963 yılı programında; genel ve kat çıkacak her çesıt engellerin orta ma bütçeden 11550.000,, Iktisadî dan kaldırılması konularında olum Devlet Teşebbüslerince 64513.000, lu bir inancın yerleşmiş olması • mahalli idarelerce 30.000.000 ve i özel sektörün de 50.000.000, lira dir. Tarih, sanat ve tabiat zenginlik ; lık turizm yatınmında bulunacağı leriyle Türkiye, turizme bütün ü! belirtilmekte ise de, bu yatırımlakelerden daha elverişlidir. Çünku i rın büyük bir kısmının gerçekleşeTürkiye, 9.000 yıl boyunca, belli j bileceğini sanmıyonız. Ayrıca kalbaşlı uygarlıkların topuna birden kınma plânı turizm propagandası tahne olan. onları en soylu ve en için 30.000.000,^ liralık bir harca güzel eserlerivle ölümsüz kılan ! mayı ongörduğu halde 1963 yılı büt tek ülkedir. Çünkü, Tanrının yarat I çesıyle bu bölüme konan ödenek tıkları ile insanın yarattıkları, hiç • sadece 4,5 milyon liradan ibarettir. bir toprakta böylesine güzel bir ta • Bir takım turizm endüstrisi malze| rih dekoru içinde sarmatdolaş ol i melerinin ithalinde bazı muafiyet| j ieri öngoren kanun teklifinin Mil mamışlardır. Öbür unsurlara gelince, yazık ki. zakerelerinde hükumet ilgililerinin bugüne kadar. gerek resmi, gerek I olumsuz tutumları dahi hükümetin özel sektörün bu alanda yaptıkları, | bu konuya ne derece eğildiğini açık hiç de ıhuyacı karşıhyacak orana 1 olarak ortaya koymaktadır. •'.ırizyükselememiştir. Eskiden, sahip o | mi engelleyici bir takım kanun ve lunmak için, üzerine nice halkları, mevzuatın birân önce ayıklanması nice orduları çeken bu topraklar, zorunluğuna özellikle değinmek isher yıl Avrupayı dolaşmakta olan teriz. 70 milyon turistin bir kaç milyo özel sektöre gelince: O da turiznunu neden çekemesin? Olumlu bir propaganda ile bu, hemen, gerçek me yeni yeni ınanmaya başlamıştır. leşebilir Ancak, bizim ilk iş ola Turizm Sanayii Anonim Şirketi rak yapacağımız şey, gelecek turis (TUSAN) ile bazı cesur ve ileriyi tin, ülkemizde iyi günler geçirroe görerı iş adamlanmız, kendi çaplasini cağlıygcak tesiclerdir. Mevcut rında turistik tesi.«Ier yapmağa gi2ZO50 yatak iie, yüz binlerce turist rısmişlerdir. Ancak özel sektor, bu çekeceğız de. sonunda onları sokak tünü ile uyarılmayı, cesaretlendilarda mı yatıracağız? Kaldı ki, bu rilmeyi, yardım ve himaye görme 29.050 yatağın bir çoğu gerekli turistik niteliklere sahip olamadığı için turizm belgesi alamamış otel lerde ve üçbeş büyük şehirde bulunmakta. ve sonuç olarak da, turistik değerlerle dolu nice bölgelerimize gelen turıstler (1962 yıhnda, 230.000 den fazla) yatacak yerden yoksun kalmaktadırlar. Oysa, Îtalya gibi, turizmi baştacı etmiş bir "ülkede, 1961 yıh içinde 7.509.825 turist otellerde kalmış ve kallş suresi 31.118.417 geceye ulaşmıştır. Ancak, Îtalya, aynı yıl içinde, mevcut 1.6559.503 yatağına 65.329 yatak daha eklemesini de bilmiştir. Aynı örneği komşumuı Yunanistandan da vermek mümkündür. Bize gelince, 5 yıllık kalkınma plânımız, kapsadığı 5 yıüık süre içinde mevcut 22.050 yatağımızı, sadece 24^50 ye j'useltebilecektir. let Mecliei genel kurulundaki mü Gecekondu meselesi yüziindetı yaralama vm Cezmcılmrm İ^e üömtümüz yalnu v« yaJS I h ti&tAİ.Î* * * * * a T Şişli. Çaglayan mahallesinde. »gec»kondu» yapma meselesinden ntürü. evvelki gece çıkan bir kav^Y* ta|ıaı». y ^ f ret.Dıkmal Eır** çahsın, * sofTaTaria %irfe dövüldüğü bu kavgada tabanca kullanan Hasan Kasıkçı. olaydan sonra kaçtığından aranmasma baş. 'lanmıstır. öepo Tesirli, Geniş Spektrumlu Yeni bir Antıbiotık Cdpsut* n . ?: ı yi ve kendilerine güven verilmeyi beklemektedir. Bunun için de, hükümetin, kaz gelecek yerden tavuğu sakınan kısa görüş ve kısır iktifadi politikasını bırakıp, yerli ve yabancı özel sermayenin, yurdu rouzda. döviz sağlıyacak her çeşit yatınmlara geçebilmesini teşvik edici bir politika seçmesi ve bu politikada turistik yatırımlarda bu lunacak olanlara her türlü kolaylıgı göstermesi gerekir. İkinci yazımızda Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Teşkilât Kanunu üzerinde düşüncelerimizi sunaca|ız. ^^raethyJCölortetracycline Hc! Ptyasaya arztdıtmistir Londraya şarap göndcrilecek Eylül ayı içir.de Londrada Milletlerarası bir «Şarap Tatma» günü tertip edilecektir Bu münas?betle Londra Ticaret Müçavirlijinin ilgi!iler e gonderdiği bir yazıda saraplarımizın îngiltere piya«a«ında tanıtilması icin nümune gönde. rilmp1:! îstenrrpktedir. AbRlKASI . (') La Situation dans le Secteurf I Economiques, Le Tourisme en Reklâmcıhk 2951/9371 Europe, 1981 O.E.C.E. Sayın doktor ve eczacılara SATIŞ İLÂNI îstanbul Defterdarlığından: Adet 1 1 1 1 1 5 Cinsi Fransız maü kapama presi 50 tonluk Friksiyon pres 30 tonluk Estentrik pres 50 tonluk Estentrik pres Giyotin makas Bakalit pres ve kahpları Floryada 2 kişi boğuldu Floryada, 3 arkadaşiyle birlikte kiraladıkları bir sandalla denize açtlan 16 yaşında Kuvvet Yılmaz. | yüzme bilmediği halde denize atladığından boğulmuştur. Arkadaj!arı tarafından yapılan bütün müdahaleye rağmen kurtanlamiyan gencin cesedi muhafaza altına alın mış, olavla ilgili tahkikata başlanmıstır. Ayrıca yine Floryada ikinci bir boğulma olayı daha olmuş ve 22 yaşında Kâmil Çelebi, tesbit edilemiyen bir sebepten dolayı bo. ğulmuştur. öte yandan, Baltalimanı Dereiçi sokakta da üçüncü bir boğulma •olayı cerevan çtmiştir. Fatma Uzun durmuşoğlu adında bir çocuk, evlerinin önünde bulunan su dolu bir kuyuya düserek. bogulmustur. KAPSÜL viTAmine Tetracycline 4B Kompleks, C ve K vitaminleri tngilizler şehirlerini tarihî hâtıralarla süslemisler. Londrada her adım başında bir anıt, bir heykel var. Biz tstanbnlda böyle bir teşebbüse girişse idik acaba boş meydan, park, eadde kalır mı idi? Bir Türk Londrada tngiltere tarihinin geçmiş zamanlarından ziyade burada yaşamış Türkleri düsünüyor. Bizim bn şehir ile sıkı alâkamız Jön Tnrklerin bnrada açtıklan hürriyet mücadclesiyle başlamıştır. Fakat daha evvel de siyasî taribimizin seçkin sabjiyetleri bnrada görül mÖB, an'anevi Türk • tngiliz dostlnfnnun temelleri 19. asırda burada atılmıştı. Londrada ilk hatıra gelen büyfik Tnrk Koca Resit Paşadır. Reşit Paşanın burada clçilik ettiği yıllar, iki memleket münasebetlerinin geliştifi, knvvetlendifi yıllardiT. Resit Paşa daha 0 günlerden Kırım ittifakının zeminini hazırlamıstı. 1839 da benüz on yedi yaşında tahta çıkan genç hükümdar Abdülmecidc, Reşit Paşa Londradan Tanzimat Fermanının esaslarını getirmişti. Bn bürriyet şebrinden gelen taze fikirler, Osmanlı tmparatorlağnna yeni bir siyasi nfnk açmış bulnnnyordu. Londrada Şinasi'nin, Namık Kemal'in, Ali Snavinin, Ziya Pa şanın hayalleri de canlanıyor. Meşhur Hürriyet gazeteıi burada çıkmış, Soltan Aziz idaresi, Ali Pasanın tutumu bn şehirden fiddetle tenkid edilmişti. II. Abdülhamit tarafından ynrt dısına lörüien Mithat Paşa da 1877 harbi öncesinde ve •onrasında bu şehirde vatanı için büyük bir siyasî faaliyet sar fetraişti. Halen ailesinde mahfuz bnlnnan bir küçük cep defterinde o günlerde gençlerle konnştufu. nerelerde buluştağa kendi el yazısı ile yazılıdır Ne yazık ki Mithat Paşanın bu faaliyetleri bakkında etraflı bilgi veren bir esere sahip deSiliz. Paşanın hal tercümesini tafsilâtivle yazanlar da Londradaki faaliyetine pek temas etme mi.şlerdir. Bizde tarihler ötedenberi iktidarda olanların hoşlarına çitmek üzere kaleme alınmıstır. Uzun süren bir Abdülhamit idareıinde hiç bir kalem sahibi Mithat Paşa hakkında tarafsız bir eser yazmak. hâtıralarını nakletmek cesaretini güsterememiştir. O devirlerde Paşanın yalnız aleyhine yazılabilir di. Sonra da tarafgirane yatılara rastianmıs ve büyük bir hürriyet möeahidinin bir vatanperverin hakkı bir türlü lâyık olduğu şekilde ve vesikalara istinat ederek verilememistir. . II. Abdülharoit devriadeki ikinei Jön Türk hareketinde de Londra yine Türk hnrriyetçileri ile dolnydo. Ahmet Rıza Beyin Paristeki faaliyeti bu şehirden kuvvetle destekleniyordu. Ahmet Rıza Bey de zaman zaman Londraya gelir, buradaki arkadaşları ile temas ederdi. Londrada oturan hürriyetçiler den biri de Ali Şefkati Bey idi. Burada büyük zahmetler içinde bir gazete de çıkanyordu. Torsun ve hasta mücahit, çektiği zorlukları, mücadelelerini mnntazaman Parise, Ahmet Rıza Beye yazıyordu. Hürriyet tarihimiz için kıymetli birer vesika olan bo mektupları Ahmet Rıza Beyin evrakı arasında görmflştüm. Ali Şefkati Bey, hürriyetin iIânını göremeden Londrada 51müs ve hürriyetin ilânından ton ra kemikleri m*mlekete getirilmişti. Londradaki Türklcri dü»ünörken hâtıra daima Abdülhak Hâmit gelmektedir. Hâmit bu şehirde, beyefendi»Ü, zarafeti ve nezaketi ile seçkin bir Türk diplomatı olarak nzun yıllar vazife förmüştü. II. Abdülhamit idaresi sırasında Pariste bulunan Tahya Kemal, Hâmidi ilk defa bu yıllar. da Londrada tanımıştı. Bu Landra seyahatinin intibalarını ve Abdülhak Hâmidi o renkli ve güzel üslubu ile hep anlatırdı. Hâmidin otnrduğu cv, Hâmidin zarafeti, kıyafeti, misafirlerinj kabulü, akşamları devam ettigi kulüpler Yahya Keraalde hayranlık hisleri uyandırmıştı. O tarihlerde Hâmidin şiirine bü yük bir meclubiyeti vardı. Sonraları bu görüşleri degişmişti. Abdülhak Hâmit galiba bir mektubunda «Finteni Londrada Fuat Paşanın koltuğunda oturarak yazdım» demektedir. Hâmi din Finteni yazdığı koltuk aca ba ne olmuştur diye düşfineeek oldum. O tarihlerde Londradaki sefaretimiz başka bir binada bulnnuyordu. Rüstem Paşanın Büyük F.lçi bulunduğa sırada bu sefaretteki hayata dair tngilizce bir eser yazılmış ve o binanın içine, salonlarına ait resimler de konulmuştur. Londra Sefaretimizin evrakı senelerce dağınık bir halde kalmış, Rüşen Eşref Ünaydm'ın Bü yük Elçiliği yıllarında bu arşıv o vakitler Sefaretin Başkâtibı bulunan şimdiki Pakistan Büyük Elçimiz Sadi Eldem tarafından tanzim olunmuştu. Abdülhak Hâmidin yayınlanmıs ve yayınlanmamış bir çok mektubunda Londra intibaları ccnis ölçüde yer almaktadır. Burada aziz arkadaşı Sami Pasa Zade Sezai Beye yazdığı bir mektnpta, Çamlıcaya duydnğu hasreti belirtmekte ve orada bülbül dinledikleri bir köşeyi yâdetmektedir. Geçen asırda Hâmidi de, diecr bir çok kalem sahibini de yetiştiren büyük mektep, Sami Paşanın konağı idi. Bu (Mektrbi Edeb) de Batı ve Doğu kucaklaşmış her iki dünyanın âlimieri burada buluşmuslar ve rah lelerinin etrafına genç, kıymet li Türkleri toplamışlardı. Sezai Bey o yıllarda babasına yazdığı (Londraya gitmek istiyorum) başlıklı bir mektupla 19. asırda (üzerinde güneş batmıyan) bu muhteşem lmparator luğu bütün kndreti ile tasvir etmekte ve oradan (feyziyâb) olmak istediğini belirtmektedir. Sergüzeşt muharririni, edebiyat tarihimizdeki yerine ulaştıran nefis yazıların ilk bacamağını bu mektup teşkil etmiştir. Sezai Bey pederinin vefatından sonra Londraya sefaret kâtibi olarak gitmişti. II. Abdülhamit devrine ait bir hikâye naklederler, Hükümdar, Pariste aleyhine neşriyat yapan bir Türkçe gazetenin kapatılmasmı Paris Sefareti vasıtasiyle Fransa hükümetinden istemiş. Fransa hüUümeti bu istcei derhal yerine getirmiş, bunun ü zerine gazeteyi çıkaran Jön Türkler Londraya geçip yayınlarına devam etmişler, Hüküm dar bu defa da gazetenin kapatılması isinj Londra Sefaretine havale etmiş, Sefaret Müsteşarı bulnnan Abdülhak Hâmit, Îngiltere Hariciye Nezaretine giderek Müstesarı zryaret etmiş ve Hükümdarın isteğini bildirmiş, tngiliz Müsteiar, tngilterede bir jazetenin kapatılmasının mümkün olmadığını töyleyince Abdülhak Hâmit, fakat Fransa Cumburiyeti bo talebl yerine setirdi, diye cevap vermiş. tngiliz Müsteşar ise gayet s'oğ'ukkanlılık ile (Ekaelâns, demiş, Fransada cnmhnriyet, fakat tngilterede demokrasi vardır). Yeni Türkiye devlettnin tngiltere ile «iyaai mfinasebetleri Milli Mücadele yıllarında başlamıştı. Londra konferansı intibalarını gayet renkli ve nefis bir şekilde Rüşen Eşref Ünaydın'ın kaleminden okayomz. Teni Türkiye devletinin Londrada pek müspet bir intiba bırakan büyük elçilerinden biri Ferit Bey idi. Bilhassa zevcesi Müfide Ferit Tek'in zarafeti o yıllarda tngiliz basınında yer almıştı. Muvaffak büyük Elçilerimizden biri de Fethi Okyar'dı. Muhterem refikası ve çocukları ile Londrada, Türkiyeyi hakikaten müstesna bir olgvnlnk ile temsil etmifti. tkinci Düny» Harbi yıllarında Rauf Orbay gibi seçkin bir dev lat adamının Londrada Türkiyeyi temail etmesi bir talih eseri olmuştu. Rauf Orbay da büyük bir dirayetle, Türkiyeyi tkin ei Dünya Savaşı bâdiresinden uzak tutmaya çalışmıştı. tnçiltere Başvekili ile ve devlet adamlariyle olan sahsi dostluğa iki devletin siyasî münasebetlerinde çok iyi gelişmeler kaydına sebep olmuştu. tngilizler kendi meşhurlarınin ve yabancı meşhurlarııı o. turdnkları evlere birer hâtıra plâkası koyuyorlar. Biz tstanhul da Reşit Paşanın, Mithat Pas;ının, Abdülhak Hâmidin ve diğer meşhurlarımızın evleripj ar tık bulamavız. Hiç olmazsa hıuıların Londrada yasadıklan cvler teıbit edilse de kapılanna birer plâka konulsa, biz teşehbüs etsek dost tngiliz hükümeti bunu her halde yerine şetirir. Koca Reşit Paşanın Londrada yaşadığı evj görmek feııa mı olurdu. 16 Kapsül perakende 0. E.V.A. SANAYİ VE TİCARET A. Ş. 9.90 T L \\\ Bakırköy Vergi Dairesine olan borcundan ötürü Bakırköy Londra Asfaltı Çobançeşme durağında tahtı hacze alınan yukarıda cins ve evsafı gösterilen eşyanın 25/6/1963 günü saat 14 de mezkur mahalde 6183 sayılı ânune alacaklarmuı tahsıl usulü hakkmdaki kanun hükümlerine tevfikan ve peşin para ile satılacağı ancak verilen bedel tesbit olunan değerin % 75 inden aşağı olduğu veya hiç alıcı bulurunadığı takdirde ikinci satışın 2/7/1963 gunü aynı saatte ve aynı mahalde yapılacağı ve fazla malumat almak isteyenlerin Bakırköy Vergi Daıresı Mudürlüğüne müracaatları ilân olunur. (Basın 10238/9384) Piyasaya verilmiştir Reklâmcılık 2930/9372 Haziran 18 Muharretn 26 c o O E. V. A 5 O Ş Ih î \> b 21 ] 8.43 4.J2 8 33,12.00 2 04 GIYIMDE ZERAFET YARATIR | 5.26 13.15 17 15 20.43 22.47 3 03 r.CUMHIKlYh <m refrikasu 49 İANIJ TOPKAKLAll KakMinı y.dnmladı. kınmzı bal rrnkli bir havvar diliminı . *s)ında balık ynmartatn dilinın ustüne kovdu, rmmefe baı>ladı, Nedim ajadan eörmütfü. Canının deferini hiliyordu adam. Dedı'tine (Sre, erkeklifi z«rlu artınrmış. Onnn bvna ihtiracı voktu ama. gene de cabah leytn, nehir kıyifinda, arabanın içinde. . Giildü. Sonra çevre*ine telişla bakındı. Kendi kendine gfildâgiinü bir tören olmaraı*tı ney •e, Olca bile ne çıkardı ya. niye töralsün? Dell derlerdi, demeseler bite, akiından zora var diyebillrlrrdi. Ciearasından yeni, bol, rabat bir duman aldı. havaya üfledi, Ooa««h, kafasını bulayordn tatlı tatlı. Buluvordo ya, kadınla Nedim ajayı nerde balnşturtıp jrörüstürmeliydi? « Canım ora«ını da o hayvan ayarlasın artık!» Rakısını içmis, hesabı görmüs. çıkacaktı ki, sfizüne lokantanın telefonn iliserek, çıkaeakken TO lnnu defittirdi, teletona Bol bahşis alan garsan koftn : Telefao ma etfeeekainn beyim? Bnyrun ! Santrala baflı telefonda Nedim ajayı boldo : Alo«o, *|a ! Nedim ata «daaınds, gene tlinde iri tanefi kehribar tMbih. arkaatnda etleriyle kftşeden k6şeye a|ır agir dol»«ırken tetefon çalmıştı. Zaten brkliverdo. Topal naııl olsa geieeek, ona tek mil haberi verecekti. Hı? Sen misin Nari? Nasııl? Demeee??? Get gel, bekliyonım. Aeele gel! Nedim Atanın bayBnn gayet iyi bilne Topal. »na gene bar nunnn kılmdan yakalamiftı. Deraek kanya Atedim Agadan «öz açınea, kadın heyecanlanmıs. Ağayı çok merak ettifini söylemişti? tçinde sablanan bir jnror. sarı taneli tesbihini yeniden alıp, kSfeden k6KV nefeyle V dip gplmeye başladi Demek ânfl vedi dSvvli sarmiKtı hı? Bfltfln avrallar «nu tanımasa ym»un evlâtlannı aav fiUinler geldikleri yerlere. Vallaha isler kötiye gidecek, billâh kötüye gidecek! Ağa «Ne var? Ne olmuş?» ' demeye kalmadı, Uranm Müdür nzan boynyla ardından girdi: Ne var uıta? Ne bafınyor Ifazan: OKHAN KEMAL snn gene? bfle önönü duvmu*lardı? E. Doknmahane ustasının al al tabif Sükür Allaha. ünn vardı olmuş yanaklan Umvm Madü* flnB! Anatı, babatı »a| olraalı rün karşısında kireç kesildi. da timdf (Srinelilerdi otallanIzmir. tstanbuldan getirtilen . nı. Hele babam. Alt tarafı kjisçilerin selmelerine Umnm çı kınk bir dfilrerdl be. T u . MüdSrün önayak olduğunu bikıı demez. elinde ceklei. tahta liyordu. ftndıtında malatı şakaiâ. cSn Hiç be ^beyim, dedi. Şaşır ye«i. Memaliki Mabnıtef Sadım kaldım. Aspiratör isterhanede o kataba •«•nin. ba mi ler, çötürü. saat ücretlerini betsRarnflik benim, bir lokma eenmczler, pat pat idareye dfiekmek ardında dolanır dnrnr. ser jümbür gümbür kennşurdavar diplerindf arkadasiariy lar. Ne bu? le barbnt atan on fiç, on dört Umum Müdr kısa ketti: yaşlarındaki bavlâz oHn Nedfm'den ntörii Ar fırıatını dtt Fabrika umnruyla resmen «firdfi mö «Adam olmaz!» derben a'âkalıvım. Neden beni di. aşıp da ikide birde Afayı rahatsız cdiyorsunuz? Sizin hasSöytenmetf başladı: vuraeağınız ilk merci Isletmc « Adam olmam, evet. Alt Şefligi, orada olmazsa, tşlettarafı bir dülser parçacıstn. me Şefiyle birlikte bana geKendini adam olmns ma bellip başvnrmak. Haydi bakalım, liyorsun? ölmemeliydin ki, ne nıarş! fayda? Rak. iiniim yedi dfiveli DokumaVıane <efi bu «CcmanaKil tntmus'.» 7rvil i ev\el» mi hildiîi pahnKapı bomba gibi acıldı. Docu delik herıte kar$> ReleKumahanp ustası gencî mi^nr nıııın efif'i mantıSı, re A*a .kıırhan oldııîtim *• nrm Uar«ı«ınrta »pnllıv frivortn. AMah tiliih a«kına su dev. du. Gene öyle, kByrugunu b»caklan arasına kıstınp usnllacık Mvaşan tekme yemiş bir köpek gibi, Nedim Ağanın odasından eıktı. Yalnız kaldıKları zaman V , mum Mndiir, Nedim Afaya da çıkıstı: Bnnlara yöz veren sizaink, ah bep gizsiniz. Fabrika besaplsrının dnvarlara yazıldığı gttnlerde sanıyorlar kendileri ni. Geri kafalı berifler. tstanbul, tzmir işçileri karşısında acizlerini hazmedemiyorlar. Evet, ben de biliyomm onları getirtmekle haU ettik. Çünkü bizim knzn gibi yerli işçileri de kabak eiçeği gibi açtılar ama, biç olraaua 9 1 mata, ştt a 1 dı altında dvlaşan eabillere de ağızlarının payını veriyorlar! Nedim Afanın kafaıında az sonra gelecek olan Topal Nori. Topal Nnriyi bekliyordn o Ona neydi ustaUr, feflerle, tzmir, tstanbuldan gelen uyanık ifçilerden? Şu anda Umam Mn dür bile vızgelirdi. tcabını icra et gayri adamım, dedi. Umum MüdUr de kendi ba vasında. odadan çıktt. Tam kapıda Topal Nuri ile Uarsılastı NP O? dedi. »cn bugüıı nerede^din? (Arkası var' r İlâncüık: 3133/9362 Operatör Or. Nijantaç Vali Konağı Cad. 63/1 Tel: 41 32 34 HAYRİ DAVAS J m PEOF. NtMBUS'UN MACERALARL j cftss y* ı n / A.VKAKA Atatürk Bulvan, Yenej Ap YENİŞEHİR Tclcfon : 12 85 44. 12 O 20 M 12 09fiS.17 57 öî * DOGl) lLLfclîf MOlttlMı : Inönü Caddeal Işmen Han DİYARBAKIK . Telefon : 1061 * Sahlbl ıNAZİME NADİ * Urnurot Neırtyat Müdür'ü Cumhuriyet NiL«hası 25 Kuruş Harlrf Llra Ki. Llra Kr. Senellk * aytık 3 aylık 75.00 40.00 22.00 150.00 80.00 44.00 Yazı kelvrtnı fulen lüire eden Mesul MUdüt ECVET'GÜBESİN * ^ıınııınınnımınırnmmmiHiımtnrımııtıiHiiMHntntiiHtmiMHUııuıııııııuııııııııiMMiıııııııııııııııııııııııiMiiMMiiM L. GÜNEI tLLKRl HÜROSV : Küçüksaat Meydanı Edırnt H.mj üazetemiKe gönderıitn yazılai koAOANA Telefon : 4550 '*un. konulmaMn ladc cdtlmez. * l!An ı^u ırln. tAhorıp vp m^fiullyetrl lcabu) olun CUMH1.HIYET Matbaacılık v« U«tünt >.4hıınv< wy* ı t l â n S Caz»tecılık T A. Ş. Cajalnjlu Bu gtzete, BASIN AHLÂK YA Uaydının k r n m j s ı lAzımdır H^lkfv) Snkak No. 3941 SASI'oa uymayı taahhüt etmıjtn VECDİ KIZILDEMİR *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear