Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
pencere CUMHURtEET». liıı=MiıııinmılıııııııınuııııııııııııııııııiMiııınıııııııııııııııtııııııiiiıııııııııııııııi!iıııııııııııııııııııı|ııu 24 Ocak 19G3 Milliyetçilik Kaçak et safışları ÖHleitemiyor Kaçak et satıslaıı devam etmektedır. Dun yapılan kontrolda muhtelıf semtlerde 199 kılo kaçak et bulunmustur. Kaçak etlerın tanınmıs lokantalara satıldıkları mceleme netıcesınde ortaya çıkmıştır. Etler tahlıle gonderılmif, kesım yapanlar ve satanlar hakkında koğuşturma açılmıstır | BİR YIL SONRA " | Sosvalist Kültür Derneği kurulus bildirisini yayınhyalı bir hafta w astı. Dernek Baskanı Savın Osman Nnri Torun bir mektupla birlıkte bana da yollamıs bildiri^i Bugüne kadar okum ı u fırsat bnlamamıstım. öteden beri savunduğum bazı fikir demetlerine bn bildiride raslamaktan ze\k dnydum. Bunlardan biri Sos.\alist Kültür Derneğinin «Milliyetçilik» anlayısıdır. Bildiride deniyor ki : « Turkıyede toplumsal konular uzerıne eğıienler, mıllıyetçı, hurrıyetçı \e demokratik ılkelere dayanan bır sosyahzm anlajısı ptrafmda bıılesmektedırler. Turk sosyalıstiennın mıllıyeKılığı Turk halkma re vermek istedığıni \e bunu nasıl vereceğım «o\ iemnen, toplum mutluluğ'jna etkısı olmıvan boş sloganlaıla halkın hıslerini uyarmaga çalışarak aslında belh zumre çıkarlarını koruyan aldatıcı ve gericı bır milliyetçilik değıldır • • (îervekten de artık Türkivede milliyetçilik deneıı akıraın çerçek anlamını bütünlüğm le halkovuna duyurmak zamanı gelmiş ve seçmistır. Milliyetçilik kelimesi bazı gerici eevrelerin elinde >anlıs bir tlâma gibi dalgalanmaktadır. Bn hata, az gelismis ülkelerdeki milliyetçilik akımlariyle ileri Batı ülkelerindeki milliyetçilik akımlarının birbirinden çok farklı oluslara sahip olmalarından doğmaktadır. Sermave birikimlerini \e sanayilesme devrelerini çoktan tamamlamıs olaıı Batı ülkelerinde millhetcilik burju\azinin ba^raşı olmustu. Gercckten de simdi artık tarihin savfaları arasında kalmıs bir eski zamanda, Batı burju\azisi bir vandan feodal kalıntılara karsı içerde savasıp millî bir sanavi kurmağa çalısırken. ote \anda, bu milli \arlığın sınır dısı tehlikelere karsı korunması suuruna da erişmiştir. Sermave birikimi bu ortamda iç ve dıs pazarlar emilerek tamamlanmıs ve Batı bnrjuvası Batı kalkınmasında öncü sınıf adını bileginin hakkiyle kazanmıstır. Milliyetçilik akımlarının, memleket sınırlarına sadık \e bu sınırlar içinde sahip oldufn millî sanayii korumak için zaman zaman gerekli tedbirleri yürüten bir burjnva sınıfının bayragı jçibi gdrünmesindeki tarihî sebep bodnr. Sanayilesme devresi tamamlandıktan sonradır ki, yavas yavas nyanmaga baslıyan isçi sınıfı, «Düma isçileri birlesiniz» çağnsının cazibesine kapılmağa baslamıslardır. Batıdaki isçi hareketlerinin milliyetçiliğe karsı görünen karakteri bizimle ilgisi olmıvan bn olusun hikâyesinden doğmaktadır. Bizim i f bizim gibi az gelişmis ülkelerin milliyetçilik akımları ise tamamen ters yönde gelismişlerdir. Meselâ Cezaviri ele alalım.. Cezayir, millî kurtnluş savasını tamamladığı anda bir sosyalist rejime girmis, Komünist Partisini de kapamıstır. Bu demektir ki, Cezayir milliyetçileri bir bnrjuva nnıfı yaratmak ve halkı sömürmek pahasına bir vanlış milliyetçilik düşüncesine kapılmamıslardır. Zaten var olmıvan bir burjuvaziyi Tirminci Yüzyılın yarısında niçin yaratmaga çalışsınlar? Geçmis yüzyıllarda Batıda yasanmıs bir sosyal hâdiseyi niçin aynı ıstıraplar pahasına tekrarlamaya çalışsınlar? tçimizde vatanlanmn \e millî bagımsızlıklarının ufruna vıllardan beri on binlerce sehit vermis kahraman Cezayirin milliyetçilik akımına karsı cephe aldığını sövlemege dili varacak kimse var mıdır? Biraz tarih bilenler, biraz sosvoloji bilenler, az gelişmiş ülkelerdeki halk hareketlerinin millivetrilik akımivle birlikte ama Batı bnrjuvazisinin müstemlekeciliğine karsı basladığını bilirler. Bn yalnız sosyal değil. avnı zamanda iktisadi bir olaydır. Kapitalrzmin sömürgecilik karakterine karşı, milliyetçilik akımının varatıcı çücüne sıgınmak A\nı olav bütün az gelismis ülkelerde birbirinden az farklı semalarla görblmektedir. Bizim Knrtulns Savasımız da bn yönde bir tarihî vâkıadır. Istiklâl Harbi, bn düsünceyi belirten sayısız vesika ile dolndur. Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Anavasasında bo fikir çok kesin çizgilerle belirtilmistir. Az gelismiş bir filkede, sosyalist hareketlerin milliyetçilik akımına kar.sı gibi görünmesi tarihî bir görüs yanlıslığından doğmaktadır. Az gelişmis ttlkeler Batıya paralel bir burjuva sınıfı \aratarak sanavilesmeğe çalıstıkiarı zaman hem çıkıs imkSnlarını kapamıs, hem de milliyetçilik akımına >anlıs bir görüntü vermis olurlar. Çünkıi. az gelismis ülkelerin cılız te«ebbügleri sanayilesme yolunda halkın yaratıcı gücünü az zamanda *eferber etmek söyle dursuıı, enternasvonal tröstlerin ve dev şirketlerin birer oyuncağı haline gelmekte ve merkezi dısarda birer teşekkül olarak memlekette söz sahibi olmaktadırlar. Bu iktisadi kurnlus milliyetçilik akımının temel gfirüsleriyle taban tabans zıttır. Hale az çelismiş. bir ülkede, müessese knrmns yabancı sennayenin nasıl olup da milliyetçilik akımlariyle birarada yürüyecegi cevapsjz bir sorudur. Az gelismis filkelerde, meselâ Türkiyede, vabaneı «ermaye propagandası vapan müesseselerin milliyetçilik ba.Mağırtt'Ûalçala'nn'ırınaya çahşmalafı ıgtrflpl Hir»'SMftekâıM gın dış görünüşüdür. Her halde bu konuda Sosyalist Dernek Knmcularından çok daha genis \e meraklı izahlar bekliyoruz. l'mnmi efkâr dedikodo \e safsata dısı ciddî incelemelerin susuzlufunda yanmaktadır. flhmet Homdi Tanpınar «Saatleri Ayarlama Enstitüsü» «Saatleri Ayarlama Enstıtusu» yayım'.analı bır yjl oluyor. Kıtabın he nuz vitfınler e konmasından bır ıkı r Bir kadın "yalnız 24 saat benimle birlikte yaşaym!,, diyor ste sosjologlara bir inceleme konusu, işte hnkukçulara, kanun \e adalet adamlarına bir düsünce mevzuu, işte romancılara, pives yazarlarına ilham verecek bir hakikî havM faciası Bu dramın k^hramanları kimlerdir? Isimlerini vermheceğim, hattâ otnrdukları şehri büe bildirmivcceğim Bunları sövlcmemin faydası da yok. Bu malumat vak'ava hiç bir fazlalık katmaz. Ele aiacağımız aile, aydın bir ailedir. Koca, bir doçenttir. Karısı bir ilkokul ofretmenidir. 14 \ıl önce e\lenmisler, iki çocukları olmuştur Kız bugün 13, erkek çocuk ise 11 yaşındadırlar. İste aile vuvasındaki facia bu cocukların doğmasiyle başlamıştır. Çünkü ikisi de geri zekâlıdırlar. O kadar ki bugün 13 yasına basmış bnlunan kız tabiî ihtivaçlarmı gidermeye ancak annesinin kncafında gidebılmektedir. Onların hali, 14 yıllık yuvada yaşayışı bilhassa kadın için bir cehennem hayatı haline sokmuştur. O, yukarıda söylediğimiz gibi ilkokul öğretmenidir. Güııünu hemen tamamen alan ağır bir görevi vardır. Oknldan gelince evini temizlemek, sılip süpürmek, yemeğini vapmak ve nihavet hasta cocuKlarınifi ihtivaçları ile mesgul oimak hep ona bakan, onu beklhen isierdir. Bunlarm dısında asıstan iken do ccnl olmaya çalışan kocasını mânen takvive etmek, onu her an daha fazla çalısmaya zdilamak da ona düşmektedir. Velhasıl her fedakârlık Kadının hissesine isabet etmektedir. Kocava gelince, o daima kendi havasındadır. Hemen daima yurt ici ve yurt dışı gczilerle mesguldür Bu hususta e«ini kandırmanın yolunu da bulmuştur Karıcıgım, doçent olabilmem için bu geziler şart. . Ben bunlardan memnun muyum sanıvorsun? Bu sıkıntılı hayata l:atlanntam hep yuvamızın istikbaldeki huzurunu, refahını iıtemem \üzündcn \e kadın dayanıvor, ümitle bekli\or. Harcadığı ınsanüstü gayretin kendisine gıttikçe daha ağır geltnesine rağmen her şeye, her şeje tek başına tahammül ediyor. Tek başına diyoruz, çünkü koca şımdi Ingilterededir. Tine bir burs bulmuştur. Incelemeler yapmaktadır. Buraya kadar bazırlanan dram işte bu, Ingiltere gezisinin bitiminde patlak veriyor. Koca e\ine dönmüs, fakat aklını, hat tâ belki de gönlünü tn/ilterede bırakmıstır. Artık eşini hi.; beğenmemektedir. Her da!;ki tn?iliz kadınlarına havraıı'ıŞını ortava atmakta, onlarnı çıı^c'liğini, cazıbesini, ze\Ulerini, kadınlıklarını medhede cde bıtirememektedir. Eşi sessiz • e nakutdür. Kocası Ingilterede gönlünü bir ka• dına kaptırmıs olsa bıle bu sevçi zamanla küllenir, ı ihayet bn bir kazadır, yavas j avaş ıyileşir, unntur. Fakat koca unutacağına inadına yapıyormuş gibi aile yuvasında açtığı yarayı azdırmaktadır. Şimdi «özlerini cocuklarına dikmiştir. Bu aile hayatına tahammül edemiyeceğim, ben. Bu çocuklardan utaımorum. Eve gelip onlan görünce âsabım altüst oluyor. «Doçentin çocukları anormal» diyorlar. Bn sö/ benim hayatımı zehirliyor. Ben de normal çocuk isterim. Şansımı bir kere daha deniyecejim. Bunları benim mnhitimden nzaklaştırmalısın Onlan nasıl Uofcurdnysan öylece büyüt! Bu sözler kadınıo 14 yıllık cefa, ıstırap dolu evlilik hayatında en acı sürpriz oluyor. Bütün hayalleri yıkılıyor, bütün umitleri uçup gidiyor ve artık bu son damla ile bardak tatıyor. Kocasına isyan edivor. Ha>ır bn pek ağır yükii tek başına tasıyamıyacaktır. «Anormal çocuk doğurmak bir suç ise bnnun mesuliyeti elbette yalnız benim değildir» diyor. Diyor a n » dinli>en kim? Koca evi »erkediyor. Boşanma dâvası jçıyor ve dâva sonunu beklemedcn bnldnğa yeni bir burs ile Amerifcıya kaçıyor. Derken hâkim >V (şiddetli geçimsizlik) gerekçesi ile karıkocanın bir yıl aynlmalarına ve çocnkların kadına kslmasına karar vermez mi? Kadın çıldıracak bale gelmistir. Eski ağır vazifelerine simdı bir de maddî «ıkıntı ve çocnklannın babalarını arayıp istemeleri ekleniyor. îşte bn buhran «ırasında bana yazdığı mektupla tıp adamlarından yardım istiyor ve kannn adamlarından «bn nasıl karar?ı. diye sornyor. Aynı zamanda «benimle 24 s«at yasamıyan neler çektiğimi bilmez» diyor. Onun devasız derdini dfişünürken kendi kendime acı aeı çülümsüyornm. Biz çok ileri bir eemiyetiz canım. Hayvanları koruma derneklerimiz bire var. Sonra b h kadın haitlarını teslimde çok ileri gittik. Kadınlara rey verme hakkını dahi tanıdık. Cevat Fehmi BAŞKUT \? II II *^^^^^+ Yazan: Ahmet Kutsi Tecer gorulur. Romancı anlatmasında en kuçuk ayrıntılarına kadar gozlem lerıne da\ anmaktadur. Klşılerm bazı davranışları zaman zaman mu balagava veya mıstıklığe kaçajr g bıyse bu onların realıteyi aşan gozlem dışı jeyler oldugu ı ç ı n değıldır. Unutmayahm ki roman Ha> rı Îrdal'ın hayat hıkâyesıdır Romanda mubalaga> a ya da mıstık liğe kaçan ne varsa Hayrı îrdalın çocukluktan berı ıçınde yaşadığı geleneklenn netıcesıdir. «Saatleri Ayarlama Enstıtusu» nun konusu, buyuk olçude bır dolandırıcılık olayıdır. Sonunda kendı yalanı uzerıne j"ikılıveren bu Enstıtu, Havrı Irdal'ın anlattığına gare, Halıt Ayarcı'nın dehasından fnkııan bir fıkirdlr «Enstı tu», bu fıkre ve Halıt Ayarcı ıle Haj rı îrdal'ın teşebbuslerine ılgı gosteren bır ortam ıçınde, bı>rçok tufe>liyı memnun etmek suretiyle gıtgıde «omut bır kıhğa gırıyor, ku rum olujor, Halıt Ayarcı'nın y one tımi altında resmî sektore de gürıyor, hattâ parlak gunler geçiriyor, bu fcure ıçınde pek çok insan devlet butçesınden yararlanıyor, ama gunun bırınde Enstıtu bi* ıskambil kâğıdı gıbı çokuyor, yenen ye nıyor, ıçılen ıçılıyor. Işte bu macerayı Hayrı Îrdal'ın hâtıralarından dinhyoruz 1. Bölge Sağlık Müdiirlüğüne Dr. Bilginer atandı Sağlık ve Sos\al Yardım Bakanlığı Sos>al Yardım Genel Muduru Dr Muharrem Bılgıner 1 ncı Bolge Sağıık Mudurlugune atanmıştır. Marraara ve Trak\a Bolgesı Sağ hk Mudurlerı arasında ve onların uzerınde bır koordınasyonu temır. edecek olan 1 ıncı Bolge Sağlık Muduru Dr. Muharrem Bılgıner dunden ıtıbaren şehrımızde gorevıne baslamıştır. Uzun sureden berı Denızcılık Bankası ıle anlaşmaya varamıyan D.O.K. GEMİİŞ Sendıkası, 900 kadar Şehir Hatları iskele personelinın donmuş ucretlerine 75 er lıra zam almağa muvaffak olmuştur. 1955 yılından berı verılmıyen bu ücretler, Bankaca dondurulmuş ıse de D O K. GEMtÎŞ Sendıkası yonetıcıleri, kanuni yollardan harekef etmek suretiyle ışçilerin bu gerçek hakkını almağa muvaffak olmuşardır. Şehir Hatları iskele personeline zam yapıldı hafta sonra Tanpınar «Siyah At lar»la donulme? sefere çıktı. Hepimız bu beklenmedık acı\la şaşkına donduk. Bu roman ustune o zaman çıkan bir ıki \azıdan başka basında genış bır yank' olmadı Şairın kayıbı yanında romancı u nutuldu. Oysa kı Tanpınar roman hıkâye deneme, makale, mektup kısaca, butun esetlerınde şaır kal masını bılmıştır. Boyle derken şnrden başka turlerde şairın ayak suruduğunu so\lemek istemıyorum. Esasen şıır, Tanpınar'a gore butun sanatların mayasıdıir. Re sım, heykel muzık... sanatçınm getırdığı her yapıtta ınsan ruhunun bir parılhsı vardır kı sıır odur. Soz sanatları ıçın de boyledır: Nâzım olsun, nesur olsun soz ve yazıyla başarılan her eser, sanat değeri varsa, elbette onun da bır şıırı vardır «Saatleri Ayarlama Enstıtusu» yayımlandığı gunletrde Dunyadakı bır makalesını buna ayıran sayın Reşat Nurı Darago, «Saatlerı Ayar lama»dan zıyade «Huzur» romanı uzerınde duruyor boylelıkle «Saatleri Aya»lama»da «Huzur»da ol duğu kadar sıır elemanı bulunma dıgını belırtmek istn or. Buna karşılık genç romancı Tahsın Yucel, Varlık'ta çıkan hır yazısmda, «Saatleri Ayarlama»da uslup ve şıır ustünlüğu gofruyor fakat romancının objektıfhğınden şuphe edıyor. Romana çevrılen bu ıkı zıd bakış Tanpınarın okuyucuları ara sinda da bolu^ulmuş olabılır Sup hesiz «Saatleri Ayarlama», Tanpınarın butün yazıları arasında özel bır yer alır Bu roman Turk oku yucusunun pek d e allşkın olmadığı «humour» dediğımız ince bır mi zahla yoğurulmuş guçlu bır tahlıl romanıdır. Üstelık bu romanda, bundan oncekı roman ve hıkâyele rinde ıkinci plândü bırakılan sosyal olaylara ait gozlemleir. kuçuk bir tebessum arkasında fertlerın e ait ır.c e tahlıllerle aynı plânda yurutülmektedır^ • Saatleri Ayarlama Enstıtusu» Havrı îrdal'ın hâtıjralarından tanıdığımız kadınlı erkekli oldukça genış bır çevrenın gunluk olaylar arasına karışa n özel maceralarıdır. Ne var kı Hayiri Irdal şuphesiz manyak bır adamdır. Etrafında olup bıtenleri de onun prrzmasından gorduğumuz ıçın elemanlara aynlan realıte, objektıf ve subjek tif ikı tayf gibi tamemiyle birb*lerini ortmez ^Esasen, realıte dedıgımiz ?ev, bıfco!? elerrtandan mev dana gelen bır terkıptır. Bu elemanlar Hayri trdal'ın prizmasından sızafrak onun «ego»su etrafında yenıden bir realıte haline gelmektedir. Bununla beraber gerek Hayrı Îrdal'ın itıraflannda, gerek etrafında olup bıtenlefrın tahıl ve tasvirinde romancının eksıksiz bir objektıflikle yürüduğü «Saatleri Ayarlama Enstıtusu» ncıe r o m a n ı n kısılerınden birçogunun içinde buluştuğu, tanıstığı bir anlatılır. Bırmci «Kahvehane» Dunya Savaşından sonrakı yıllara rastlajan bu kahvehane, sahıbı, muşterılerı ve İçinde geçenlerle beraber tamamıyle gozlem mahsuludur. Aslında romancının hare ket noktası bu kahvehanedır. Romanın kilıt taşı olan Şehzadebaşındakı bu kahvehane, Hayrı lrdalın hayat yolu üzerinde bır donum yerıdır O, binbır sıkmtı içinde bunaldığı bır sı^ada «velınımetı»nı orada tanımıştır. Bu kahvehanenm garıp bır âlemi vaSrdir: Muşterılerı serbest meslek erbabı, memur, tuccar kışılerle bir kısmı ıssız guçsuz şehıruşağı veya aydın lardjr İ?te Halıt Ayarcı da bu muştenler arasından bırıdır. Dış piyasalardan mal talepleri • 1962 yılı ıçınde mal almak ve>a mal satmak uzere 67 yabancı memleketten İstanbul Tıcaret Odasına .526 ış teklıfı gelmıştır. Bu miktarın 211 ı B. Amerika. 189 u Japonya. 113 ü Hındistan, 106 sı tngiltere, 102 si B. Almanya fırmalarının teklıflerım ihtıva etmektedır. Tekliflerden bır kısmının yeni Afrıka devletlerinden alınmıs olması, ihraç mallarımıza yeni pıyasaların açılması bakımmdan memnunluk verıcı bır durum olduğu belırtılmektedir. 5ehrın her bolge<iinı gdsteren harıtaların hazırlanması kararlaştınlmıştır. Harıtalar, havadan alınacak fotoğraflardan faydalanılarak yapılacaktır. Bu arada sehrın turıstık harıtaları da hazırlanarak bastırılacaktır. Renkli olarak bastınlacak harıtalarda, şehrin cadde, abıdeleri ve turıstık otel ve lokantaları yer alacaktır. Şehrin renkli haritası bastınlacak MurakfroV'^rudurlılgü . murakıpları kontrollarına devam etmektedırler. Ikı gun içinde yapılan kontrollarda 268 esnaf ve müessese kontroldan geçırılmis, 111 1 normal görulmüstur. Bu arada 4 bakkal, 3 manav ve 2 fırın cezalandırılmıstır İktisadi murakabc ekiplerinin, faaliyetlçri Romanda «Saatleri Ayarlama Enstıtusu» memleket realıtelerı arasında gosterılıyor Okuyucunun belki en fazla gocunacağı nokta budur. Şuphesız memlekette «Saatlerı Ajarlama Enstıtusu» dıje bır kurum yoktur. Boyle bır «âmme hızmeti» yaratmak da fantezıden ıbarettır. Fakat acele hukum ve¥mıyelım • Adı ve fonksıyonu ne olursa olsun, sahte sosval değerler, sahte ekonomık değerler uzerıne kurulan boyle nice kurum lar, sırketler, bir takım menfaat dolaplafrı yok muvdu' 1 Ya mıdflerı, %ahut da ı\ı nıyetlerı somuıen boyle sahte duzenler için, yağmur Romancının ele aldığı konu, bu dan sonra f'skıran mantarlar gıdolandırıcılık şebekesının meyda bı. mânevı buhran geçıren her cena çıkanlması vej a Adalete kairşı miyette bıfr vığın psıkopat, mantufeyli tıpler hesap vermesı değildır. «Saatleri yak, veya sadece Avar!am a Enstıtusu», psikososyal her zaman \ ardır. bir kompleks, çapraşık bır olayBu roman, yazık ki, Tanpınarın dır. Romancı boyle bir yalanın na bır ayrılık mesajıdır Bizim ıçın sıl bır ortamda, ne tıp insanlalrla bu roman «Aydınlık Çağunın bugerçekleştığını gosterıyor bıze; boy yuk yazan Voltaıre'ın «Candıde»ı le bır konuyu ışlemek içın de Hay yahut da çagdas buyuk Ingılız !rorı lrdal gıbı kendı yalanına samı mancıiı Aldous Huxley'nın «Yeni miyetle ınanan bır manyak adam Dunya»sı gibi tâze bir hava taşııpını roman kahramanı olarak se yor. Bence «Saatleri Ayarlama çıy<*. Bu dolandırıcılık duzeninın Enstıtusu» edebıyatımızın geleceaşıl sorumlu kahramanı olan Ha gı ıçın >enı ufuklar getıren bir eit Ayarcı ıse bambaşka bır tıp serdır. tır Ayarcı, bizim gozumuzle, terbıyelı bır kustah, «affairıste» bir adam, bır psıkopattır. Uzak vâdeli plânlafr kurmayı. adam kullanmaT E Ş E K K Ü R yı bılır. Ayarcı belkı de cemiyet Genç yaşta vefat eden ^evhayatına normal bir yoldan gıregilı oğlumuz ve kardeşımız, memis olduğu ıçın daıma ve ne şe kilde olursa olsun, insanların z.ıcf Dr. NURHAN arından faydalanmavı isteyen biDEMİROĞLU'nun rıdır Ama Havrı Îrdalın gozunde ha=talığı •îira^ında tıbbm buvelınımetı». ıdealıst moralıst, tun imkânlannı kuüanan basromantık bır insandır. ta Doç. Dr. Sıyami Er'îek olmak uzere Haydarpasa Gö ^Jus Cerrahisı 9 4 FERİDE RAKLNT ıle ELK. y. M t H . S U N G I R ALTINBAŞ Nı^anlandılar 23.1.1963 ANKARA Cumhunjel 1116 Arnavutkoy Ulus Kooperatifi insaatında çalışan Hayrı Ünlu uç gun once mangal yakmak ıçın doktuğu benzının alevleri arasında kalmış ve muhtelıf yerlerınden yanmıştı. Arkadaşları tarafından hastaneye yatırılan işçi dun sabah yattığı Şışli Çocuk Hastanesınde olmustür. Reklâmeılık 262/1111 Gurün Han Tuccar ve Esnafları Derneği Başkanı Hayrı Bılemedık dun yaptığı basın toplantısında, han sahıbının tahlıye tehdıdi ile esnafı baskı altında tuttuğunu ve bu sebeple tuccarın emniyet ve huzur içinde çalışamadığını sbylemis, bu yuzden mal sahibi hakkında dâva açılacağını açıklamıstır. Ayrıca Başkan, Balkanların en büyük iş hanı olan Gurün Han'ın sahiplerinin, kira kontratı yaparken icarcılardan açık tarihli, kontratı feshettığine dair.belge ve kıradan ayrı olarak da türlu adlar altında para aldığını bildirmiştır. Yakında başlıyacak olan ve 300 den fazla esnafı ilgılendiren dâvanm ilgi toplıyacağı tahmin edılmek tedir Benzin alevleri arasında yanan genç öldü "flîrrriüKior, hemsıre ve persojıelıne, gerek ba^alığındakı vakın a'âkaları ıle, gerek cenaze=ıne katılarak ve taziyede bulunarak bizlere mânevî destek olan akraba, yakmlarımız ve arkadaslarına mınnet ve teşekkurlerımızı arzederız. Demiroğln Ailesi Cumhuriyet 1132 ^J^gî^Ş^ RECEP TUBGAY 1.1.1963 den ıtıbaren kullanılacak IZAHLI VERGI CETVELLERI İsmaıl Akgün Matbaası. Telgraf: İsmakgün, İstanbul. CENTRAL GULF STEAMSHİP ÇORP. 5\*i^L'».. . NEW ORLEANS, ". • Amerikan bandıralı S/S SMITH EXPORTEK 28/1/1963 İzmirden 29/1'1963 İstanbuldan Amerikan bandıralı Ş/S GREEN İSLAND 2911963 İzmirden 3011963 İstanbuldan direk NEW YORK NEW ORLEANS ve butün dığer Amenka Doğu ve Gulf limanları ieın emtia kabul eder. Acentesi: C. M İ L O V İ C H İstanbul Izmır İskenderun Tel: 44 34 28 Tel: 34451 Tel: 1886 İlâncıhk: 9655/1103 1 ^ ğ. VEFAT Merhume Naıme Kenanoğlu esı, Dr. Halıd* Arash, Muallâ Zaloğlu, Prof. Emın Ünalan, Doç. Dr. Abdullah K«nanoğlu, Dis Tabıbı Ayhan Kenanoğlu'nun sevgıli babaları, Y. Muhendıs Zıya Araslı, Trabzon Senatoıu Re^at Zaloğlu. Eczacı Şukran Ünalan. Yuksel Kenanoğlu, Sevgi Kenanoğlu'nun kıymetli kavınpederleri Cumhuriyet 1134 Han kîracıları dâva açacak Sayın Dokior ve Eczacılara : Yeni depo Bi2VİTAMİNİ müstahzaratımız l DOKTOR ÂRÂNIYOR Erzıncan, Eskişehır, Bergama, Kırklarelı, Muğla, Tokat, Gonen Verem Dispanserlerı için Doktor aranıyor. İstekhlerın İstanbul Taksim Sağlık sokağında Ulusal Verem Savaşı Derneği Genel Sekreterliğıne müracaatları. Reklâmeılık 264 1110 BIODEP 12 3 ampul.Xi1.ee Ecza depolanna tevzi edilmiştir Beher ampul 1000 mikrogram stabilpDepo Bîâ*vitamini ( Hidroksikobalamin Asetat.) ihtiva eder BİOFARMA LABORATUARt LTD.'ŞTİ. ilâncıhk: 9659/1130 r 9 4 Dumlupınar Zafer Âbidesi ıkinci devre mimarl proje yarı şması sona ermış ve yapılan seçmelerde : Birinci mukâfatı: 15763 rumuzlu proje mımarları Levent AKŞUT Yaşar MARULYALI Ikinci mukâfatı: 58325 rümuzlu proje mimarlan Serafettin ÖZTÜRK Yardımcısı: Hadi ŞANDOR 83634 rümuzlu proje mimarlan Üçuncü mukâfatı: Ozgonül AKSY Özgonul AKSOY kazanmıçlardır. 5ANAYİCİLER1MÎZE 15 şubat 1962 tarihli Resmi Gazetede va\ınlanan ve yerlı sınaî mamullerin işaretlenmesı konusunda yeni hükümler koyan 5 şubat 1962 tarihli ve 6/180 sayılı kararname, 15 şubat 1963 tanhınden itıbaren yürürlüğe gırecektir. Mensubumuz Sanayicilere batırlatınz. 23119Ü3 gunu vefat etmıştır. Cenazesi 24'1 1963 Perşembe gunu oğle namazını mutaakiben Hacıba> ram Camiinden kaldınlacaktır. Teessurle bildiririz. Ailesi Cumhurivet 1133 (Ödemişli Ekmekçizade) NURİ KENANOĞLU OCAK 24 SABAN 28 Akş.ım Güncş Iklntil Yatsı Oğle cs İstanbul Ticaret Odası (Basın 1096/1127) CUMHURİYET Nüshası 25 Kuruş Türklye Hartcl Llra Kr. Lıra Kr. 150.00 75.00 80.00 40.00 44.00 22.00 Bâsan ve Yayan Cumhuriyet Matba»cıhk ve Gazetecıhk Türk Anonim Şlrketl Cağsloğlu Halkevl Sokak No. 3941 Sahlbl Senellk 6 aylık 3 aylık Mensubumuz Sanayicilerin Nazarı Dikkatine: 1962 yılı anlaşmalı memleketler kontenjan listelerinden ithalât yapmak isteyen Sanayicilerimizin 7 şubat 1963 akşamma kadar Odamız Sanayi Şubesine müracaatları ehemmiyetle rica olunur. V 1 8 17 13 2fi 15 59 13 15 10 50 6 31 1 35 12 17 İstanbul Ticaret Odası f Basın 1048'1067) (Basuı 1048 1106) = CUMHÜRIYET'in Tefrikası: 46 Siz de polisler gibi konnşuyorsunuz, dedi. Onlar da bana hep böylc sordnlar. ö y l e «inirleniyordum ki, ne bileyim ben gidip gcliyordum işte, bir şey duymadım. Kimseji de gör medim. O sıralarda her halde sokaktaydım Nerede oldufumu hatırlamıyorum. Belki bakkala veya şekerciye gitmiştim Bir kere çıkmısken biraz dolaşır vitrinlere bakarım, ben, e\de sağırla patlıyorum. Kız âdeta ezberlemis çibi konuşnyordu. Heyecanlanmış, neşcsi kaçmıstı. Semra yavasça: Kocası nasıl adamdı? diye sordu. Kız birden vatışır gibi oldu. Çok iyi.çeker gibi adamdı. Hep inip çıkarken bana sokola verirdi. Günese çıkarken sivah îözlük takmamı da o söylemi?ti Gözlerime kan geliyor da Semra, demek Safi çocnkları »eviyordu. Demek bu kımsenin pek de alâkadar olmartısı ço cnğa acıyordu, dıye düstindü, yüksek «esle Tuhaf, iyi gdamdı demek... Ya karısı nasıldı? diye sordn, An... Iste, simank bir şeydi... Fek fazla acımadım.. Biraz evvel arkadaşını gördüm, acele bizim sokaktan çıkıyordu. Her halde buraya geldi. Bnraya neden geldi acaba, kapıcıya bir şey sormak istemiş ulsavdı bugünü seçmezdi. Kapıcı bugün yoktnr, bilir. Kimbilir aklına ne esti . Onn da sevmem, kendini beğenmis .. Kim bn taanım? Sara diye bir kadın işte .. Minenin en iyi arkadaşı idi, her gün beraberdiler . Kız dndaklarını büktü. sonra Semraya gülüms'di. Gözlerinin üstünden gözlüfü çckti aldı, karşısındaki Uadına dikkatle bakarak: Siz onlardan çok daha güzelsiniz Hem < e kibırli değıl* siniz. dedi. Semra, küçük kı?!n bafifçe kırmızı çözleri,ne âdeta «efkatle bakarak: Teşekkür ederim, dedi. Siz de bana karşı çok nazik davrandınız . Galiba şokolayı çok seviyorsonuz. Size bir gün btt>ük kutu sokola getireceğim . Kız hiç hayret etmedi. Gayet pişkin Evden görmesinler, rahat yedirmezler. Eğer gelirseniz beni kapıcı ile aşağı çağırtın. Bir şey de söylemej in... Dnrun baka yım, arkadaşı Nerminin ablasıvım, bir söyliyeceğim \ar dersiniz. Bizim sağır duymaz ama koku alır. (Tiksinir gibi yüzünü buruşturarak) Ömrünı kaçmakla geçiyor diye ilâve etti Sonra arsız arsız güldü. Ama bu küçük soluk vüzdeki zorakı çülüste acı bir >.ev \ardı Her halde fena bir ınsan olma^a ha zırlanıyordu Gbzü elde edcnıe diçi se\lcrdc, ıci kurumuş, ın sanlara hırslı bır ınsan. Se\ilmemis bir kadıncık Bclkı de bir çün bir senç cıkar. Sevısir ve her sey değişirdi. Semra birden elini azatarak kızın gür saçlarını oksadı: Yine görüsnrnz küçük. Şim dilik AUahaısmarladık, dedi. Kız okşanınca birden kızarıvermişti. Adeta kekeliyerek: Güle güle Beni aramayı unutmayın Hani sokola için değil, getirmeseniz de olur. Ba na telefon da edcbilirsiniz. Sağır telefonun zilini duymaz, hep ben açarım. Eğer beni cagırırsanız ben sıze de misafirlige gelirim . Nnmarayı vereyim. Semranın acelesi vardı, kapıcının dönmesinden çekinijordu. Artık görunmesi büyük bir teh llke defildi, fakat, görünmemek daha iyi idi. Küçüfü de kırmak istemrrordn. Acele eantasını açtı, nfacık bir defter çıkararak boş bir sahife açtı. Kalemle beraber küçüfe nzatarak: Yaz bakalım. dedi. Vaktim olnr olmaz seni ararım. Kız helecanla numarayı yazdı. Sonra şvrip bir gülüşle gülerek: tsmimi yazmadım, tsmim Sevgi, unutmazsınız, değil mi. kolay bir isim, ısterseniz gcnc de jazavım, dedi. Ilavır unutmam . Tekrar Mlahaısmarladık Sevgj. . Kızın ce\abını bile bcklemeden kosarak merdivenleri ıııme ve basladı. Yürürkeıı kafasın ler da, bir çok düşünce dönüyordu. «Küçük bana epey malumat verdi. Demek iji anîamısım gelen Sara idi .. Küçük Sevgi de onu sevmiyor. Çocnkların altıncı hisleri kuvvetlidir. Muhakkak Sara öldürdü . Çalmak için. Veyahut, çalmak sonra aklına geldi Asıl, asıl... Sevdiği erkek için. Çocuğun babası için.» Kafasında ba karışık düsünceler hızla dönerkenn koşa koşa yurüvor ve terliyordn. Niha yet otomobili park ettiği yere gelmisti. Anahtarı ile acele kapıyı açarak içeri girdi ve derhal otomobili aarekete getirdi, nçar gibi nzaklastı. Boyle süratle nereye çidiyordu. Kendi de bilmiyordu. Sanki kaçmak istiyordu. Neden kaçmak? Artık, tehlikede değildi. Belki düşüncelerinden kaçıyordu. Fa kat bn imkânsız bir seydi. Ne otomobilin sürati . Ne uzaklık kafasında MZir vızir dönen su alleri durduramazdı. «Neden 61 dürdü, çocuk Kİmden?» Çaldığı ne idi? Sonra birden bn düsün celer bir an siliniverdi ve küçük kızın vüzünü göriir gibi ol du. Kendi de sasırdı. Neden küçuk kızı düsünüyordu. Kıza ana baba «Sevçi, dcmislerdı a ma galihşt pek de sevdiklerı \oktu. Kendi s ^ s i l e r i \e^a kendı dertleriyle usrasıvorlar dl. ( ArkjM var NAZİME NADÎ Yazı l?lertnı fıilen ldare eden Mesul Müdür Umumî Heyet Toplantısı llânı Pfizer İlâçlan Anonim Şirketinden : Aşağıda yazılı gündemdeki hususları gorüşmek üzere Şırketimizin Adî Umumî Heyet Toplantısınm 12 şubat 1963 tarihine tesaduf eden salı gunu saat 10 de Şırket merkezınde yapılması kararlaştırılmıştır. Hissedarların asgarî bir hafta evvel şirket merkezine müracaat ederek giriş kartlarmı almalarını nca ederiz. GÜNDEM : ı 1 1962 hesap yılı hakkındaki İdare Meclisi ve murakıp raporlaruıın okunması, 2 Okunan raporlarla bilânço, kâr ve zarar hesaplarınm tetkik ve tasdiki ve karar ittıhazı, 3 İdare Meclisi âzaları ile müdürlerin ve murakıpların ibrası, 4 Yeni sene için İdare Meclisi âzalarının ve murakıpların seçilmesi ve 1963 yılı ücretlerinin tesbiti, 5 Şirket muameleleri hakkında umumi surette muzakere icrası. Cumhuriyet 1113 VECDİ KIZILDEMİR ANKARA B C K O S U : Atatürk Bulvan Yener Ap.Yenl?ehlr Telefon: 12 95 44. 12 09 20, 12 09 66, 17 57 35 DOGU İLLERİ MERKEZ BÜROSD: înBnü C»dde«i Işmen Han Dlyarbatar Telefon: 1061 * İLLERİ MERKEZ BtROSÜ : Kuçüksaat Meydanı Edime Hanı Adana Telefon: 4550 GÜNEÜ * Gazetemlze gonderllen yazılar konulsun, knnulmasın lade edılmez. lânlardan mesuliyet kabul olunmaz Abone ve llân lşlcrl Içın, zarfın üstunt «Abuno vova «llân Servi9u ^ ' kaydının konması lâzımdır. GAZETE BASIN AHLAK blNA UYMAYI TAAHHÜT i£l MİSTİR. BU Şehir Hatları İşletmesinden: Şehir Hatldrı vapurlarında parasız volculuğu saglayan 1962 jılına ait serbest kartlar 28.2.963 gunune kadar geçerhdır. DENİZCILİK BANKASI (Basın 4, 4 1074 1120