Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ÜSKT ^Mlllllllllllllllllllllllllllllllllllir/A CTJMHURIYET 24 Eyrar ıscz Bilgmler, susuzluk tehlikesine çare bulmaya çalışıyor Yalnız yaşamamızı değüsenç kalışımızı da suya borçluyuz. Gerçekten de, insanm .organizmasında ne kadar su varsa» o kadar gençtir, ne ka dar da gençse yaşama umudı o kadar artar .Yeni doğduğu muz vakit yalnız su ve sütlt beslendiğimizi de unutabiliı miyiz?... Su insan yapısının °o 80 dir. Vaşlandıkça organizmadaki su azahr. Tâ, yüz ya ?ını bulanlar gibi kupkuru hâle gelinceye kadar. Su in «an beslenmesinin vazgeçilme? şartıdır. Susuzluk deliliğe. hattâ çoğu vakit doğrudan doğruya ölüme götürür. îşte bu yüzden, içme suyunun, yani insanlarm günlük su ihtiyaçlannın temini en önemli meselelerden biridir. Özelükle sıcak günlerde, hele güneş altında ter döker, yanarken bu ihtiyacm ne kadar şiddetlendigini biliriz. Öyle iken bu işe kim çare bulacak, sanırsınız?... Güneş. Evet, susuzluğu dayanılmazlaştıran güneş. Onun kuvvetli ışınlarını biz su elde etme işinde kullanacağız, Bu buluş şu düşünceye dayanıyor: mademki güneş her gün milyarlarla metreküp iuyu kaldırıyor. bunun bir kısmını göğe Eiderken yakalayıp geri döndürmek müm!cündür pekâlâ. NewYork Üniversitesinin «Gü neş Lâboratuarı» nda bu prensiple çalışmalara başlanriı bile. Fakat düşünce yeni değıl. aksine hayli eskıdir, daha İkinci Dünya Savaşının sonunda NewYork Güneş Lâboratuarında ufak ooyda bir «Güneş damıtıcısı» yapılmıştı. Bu âletle deniz suyundan günde bir litre kadar ıçme suyu çıkarılabiliyordu. Bu imbıkten seri halinde imâl ediîdi tayyarecilerin teh'ikç anında kullanacakları araçların arasına kondu. Savaşta deni/e mecburî iniş yapan pek çok tayyarecinin hayatı onutıla kıırtarıldı. Güneş imbiği ashnda basit bir âlet: birbuçuk metrelik bir tepsitfen ibaret. Bu tepsinin eğik bir cam levlıadan «dam» ı var. Güneş ışınları tepsideki deniz suyunu ısıtıyorlar, buhar camm iç yüzeyinde toplanıyor ve soğuyor, sonra bir küçük depoya giden bir olukta birikiyor. California Üniversitesinde bu tipten beş dev imbik hepsi bir arada doksanbeş metrekare yer kaplıyorlar sıcak günlerde günde üçyüz seksen litreye kadar içme suyu temin ediyorlar. Bulutlu günlerde de ancak yarısını. Sahra çölünde vahaların tuzlu ve acımsı sularını temizlemek için, geçenlerde bu tipten yüzyiTmi güne? imbiği Bugün değil, yıllardan beri E yürürlükte olan bir «Kok E kömürü dağıtımı yönetmeli E ği» vardır. Bunun içinde de 3 bütün vatandaşlara bilhas j= sa Istanbul Izmir, Ankara = gibi büyük şehiirler sakinle ^ rine karşı sonsuz bir haksız = lık nümunesi bir madde mev ^ cuttur: «Kaloriferli apartı = manlardan çıkıp kalorifersiz = meskenlere taşınmış olanlara ^ kok kömülrü tahsis edilemez. ş Ancak briket ve linyit verile ^ bilir.» Maddeyi tanzimde hâkim olan garip ve mantıksız zih = niyeti müdafaa yolunda ile riye sürülecek düşünceyi tah ^ min ediyoruz. Denilecek ki : ; «Kaloriferli apartımanda o z: turan aile kaloriferlefre mah E sus olan ve kok cinsi ile mü E nasebeti bulunmıyan kömür ^ ler kontenjana dahildi Onun ~ için kendisin e ancak aynı ve E ya benzeri çeşitten kömür ve ^ riyoruz.» Fakat bu müdafaa eski sa E rıklı tsaguci mantığı ile ya pılan safsatalardan ancak bir E parmak gelride bir esasa daya nabilecek kadar çürük ve raâ E nasızdır. E Bu mevsim seyredeceğimiz filmlerden «Savaş.çının İstirahati» nde Kaloriferli apartımanı ter E Brigitte Bardot ile Robert Hossein kedip kalorifersiı bir meske ~ Yağmurların başlamasiyle sız bir görüşle övmemız gerene göç etmiş ailenin liışarı E birlikte; insanın içinde, loş bir ken ba2i fedakârlıklara g;rışdan Istanbula gelmiş, vahut = sinema salonunun koltuğuna mişlerdir. Geçen sezon seyretbir evlenme sonucu yeni ev E rahatça gömülüp güzel filimler tiğimiz bir çok değerli filim, seyretmek isteği de uyanır. Bu bu kaçınılmaz gerçeği görmeaçmış bif aileden farkı var istek pek tabiî herkese göre denin ve teşebbüsün umutlu somıdır? Onlara hangi voldan ğişir. Kimi eğlenceli, kimi dünuçlarıdır. kok kömürü tahsis ediliyor = ' şündürücü, kimi acıklı, kimi de Gazetemizde mevsimle birsanat yönüyle uyarıcı filimler sa aynı usul tatbik olunmalı E likte, sinema sever okurlarıgörmeyi arzu eder. Sinemaya mıza tekrar değerli filimler ve degilmidir? n gidebilmek imkânına «ahip kisinema aktüalitesi konusunda Kaldı ki, bir yanda briket, E şilerin, mevsimin baslamasiyle ödevimizi yerine getirmeye çabirlikte duydukları bu arzu ve hşırken, daima şu prensipten linyit alıp bacaları ve boru rj «evinç, sinemaya gerçek bir hareket edeceğimizi de her zaları onbeş gün içinde tıka E sanat gözüyle bakan çevrelerde manki gibi hatırlatırız: Amananların, karaborsadan kok = ne yazık ki kısa sürer ve her cımız, haîka en yakın sanat yıl her nedense mevslm ortaalıp yiyecek içecekleHnden, E kolu olan csinema» nin çağısına doğru hayal kınkhğı başmızda dev adımlarla «gerçek üstlerrinden başlarından ke j= r göstermeye baslar... Neden mi? bir sanat» yolunda ilerlemekte < serek perişan bir duruma E Çünkü, sinema sezonu başında olduğunu gözönünde tutmak îilim göstericilerinln üan ettikdüşmüşlerin, yahut da minik ^ ve bu çerçeveye girebilen filim leri upuzun listelerde, dünyaca ve haberlerden söz açmaktır. bir odun sobasımn saman a E ün yapmıs, kasalan doldurmuş Bu açıdan bakılarak 19621963 £ Ievlerini andıran geçici ısısı Ş büyük filimlerin yanında, bir '> sinerna mevsiminin ilân edilen çj ~ çok uluslararası festivallerde listelerinde yer alan filimler <J\ ile bir an avunup sonra tit armağanlar kazanmıs veya gü»•esen ana baba çoluk çocu ~ içinde sanat değerinde olanla y) nümüzün slnema »anatı anların «palmares» ine girebilen 'j ğun acıklı durumuna bu mad E yışının en ileri örneklerl »aleri şimdilik şöyle sıralayabideyi yönetmeliğe koymus o ^j yılan bir çok avantgarde filiriz: limlerin adlannı gönnek ka lanlar tamamiyle kayıtsız ^ 1 Batan Güneş (L'Eclipse), bildir. Sonra, haftalar, aylar 2 On emir (Ten Commandkalırlarken öteki yanda ka geçer... îlan edllmiş olan bu ments), 3 Ben Hur, 4 Selorifersiz meskenden kalori ^ filimlerden çoğunu bir türlü vimli Haydut (Cartouche), 5 erkanda görmek mümkün olferli apartımana taşınıp ku = Italyan usulü boşanma (Diraaz ve bu «parlak isimler» vorcio alla îtaliana), 6 Asi rulmuş olanlar, kok kömürü E sadece o listeleıde y a n h kalır, kadm (La Loi), 7 TenTen belgelerini iptal ettitmemiş E gider!. tstanbulda (Tintin et le mysoldukları için haksız yere kö ^ tere de la Toison d'Or), 8 Bu üzüeü duruma rağmen yi mürlerini almakta devam e E Toy bir delikanlı (La Viaccdak :ıe de sevinçle belirtmek gere9 Acemi Doktor Aşık (Docderler ve bunları ya akraoa Ş; kir ki, bir zamanlar sinema ton in Love). 10 Pazarları eleştiricilerinin veya yazarlarıve dostlarına ihsan buyurur n asla (Jamais le Dimanche). nın sözüne kulak asmıyan bir lar, yahut da katabor&aya ^ llân edilmişlerin dışında çok prodüktör filim getiricisevkedip meşru olmıyan ka ~ «Beş Günlük Sevgili (L'amant ler. artık halkın ve sinema sede cinq joursl, «Gerçek (La verlerin «kalitell ve sanat dezançlar ele geçirirler, Bu te ^ verite) ve «Navaronein Topğeri olan filimlerden yana olzada ne buyurulur? E lan» nı sayabüiriz. duğunu sezmişler ve bu gerçekten hareket ederek, tarafSelmi ANDAK Mevsîme I Hemşehrileri ikiye E i ayıran yönetmelik E ; KlBl Dogum günü kokteyli Yazan: Süleyman Karanfil Bu yazımızda da sizlere ylne dört değişik kokteyl reçete«' vereceğiz. Yalnız ilk olarak tarifini yapacağımız kokteylin bir özelliği var. Bu özellik kokteylin adından geliyor Doğum günü kokteyli. Lezzetinin mi, yoksa kokusunun mu kokteyle bu adı ver diğini bilmiyoruz. Ancak doğum günlerinde bu kokteylin çok beğenildiği, çok tutulduğu bir gerçek. Tahmin ederiz ki, yazımızı o§ kur okumaz doğum gününü beklemeden bu kokteyli siz de yapacaksınız ve beğeneceksiniz. ö DOGUiM GÜNÜ KOKTEYLİ şimdi, doğum günü kokteylinin reçetesini verelim: 30 gr. 1 ölçek konyak 30 gr. 1 ölçek cin 30 gr. 1 ölçek Tekel vermutu Yarım çay kaşığı turunç likörü, Yarım çay kaşığı portakal likörü. Bu reçete muhteviyatmı bir kokteyl kabının içinde koyunuz ve daha önceki yazılarımızda izah ettiğimiz sekilde çalkalıyarak bardaklarınıza boşaltınız. Doğum günlerinizde sizlere iyi eğlenceler. Şimdi de diğer üç kokteylin reçetelerini verelim. Su, insan yapiMiım yüzde seksenini Ceskil eder. Beslenmesinin vazgeçilmez şartlarından en önemlisidir. hizmete girdi. Şimdilik çok llgililerin tahminleri ise iyi sonuç alındı. Aynı sey Aenikonu kaygı verici. Bu kövustralya'nın birçok yerlerintümserlik iki noktaya dayanıde de tatbik ediliyor, ama yayor: zık ki bu yolla elde edilen iça. tnsanlar çok IU harme suyunun fiatı çok yüksek: cıyanlar, metreküpü on Türk lirasım b. Bu, gelecekte daha da geçıyor. artacak. Amerika'da Syracuse'de yeSu ihtiyacı bir yaşama meni bir damıtma sistemi ortaya çelesi olduğuna göre bir kaç atıldı: dondurma usulü ile süz yıl sonra insanlığın hali bu ba me. tçme suyu böylece deniz kımdan ne olacak? Ingilteresuyundan kolaylıkla elde edideki «Walter Reserch Associaliyor. Çünkü tuzlu su dondution« Su Araştırmaları Ceğu zaman içindeki temiz, tatmiyeti uzmanları durumun lı, içiiebilir su buz kristalleçok yakın bir zamanda, 1965 rini meydana getiriyor, tuzsa den itibaren, kritik bir hal alkristallerin üst kısımlarında maya başlıyacağını söylüyorkalıyor. Fakat asıl problem lar." deniz suyu buzundan tuzu taAvustralya'daki su uzmanla,mamiyle yok etmek. Her gün rına göre ise nüfusun bu kıtabunun yolu araştınhyor. da otuz milyonu açmaması Türiü yollar aranadursun şart, çünkü su kaynaklarınm dünya da hiç farkına varmaazlığı daha fazlasma müsaadan, yavaş yavaş susuzluk dede etmiyor. fşrael'de ise önünen büyük tehlikenin içine müzdeki on yıl içinde bütün doğru kayıyor. tnsanlığın üçsu kaynakları 'ükenmiş olate ikisinin açlıktan ölme tehcak. tarım gelişimi büyük tehlikesi içinde bulunuşu günün likeye girecek. öusuzluk öyle en heyecanlı konularından olbir tehlike ki. insanlıga belki duğu halde susuzluk tehlikesi açlığı bile unutturacak, ihtinedense perde arkasında kayar dünyanın kurak kısımları lıyor, oysa o da aynı derecede daha şimdiden % 80 i buludüşündürücü. yor, bu unutulamıyacak bir noktadır. Amerika'da insan başma gün de ortalama dört yüz altmış Bütün bu rakamlara ve inlitre su düşüyor. Fransa'da bir celeme sonuçlarına bakılırsa, insan günde en az dokuz litresuyu dilediği'niz gibi, bol bol den en fazla otuz litreye kakullandığımız günleri aramadar harcayor. Italya'da da hemız gerekecek. Tabii eğer bir ( men hemen aynı durum var. çare bulunmazsa... nız. AMER PİCON COCTAİL (ACI, ISIRICI KOKTEYL) 30 gr. 1 ölçek turunç likörü 30 gr. 1 ölçek cin 30 gr. 1 ölçek cinzano 1 çay kaşığı portakal likörü Bu kokteyl de, kokteyl kabında hazırlanacaktır. BLOOD'N SAND COCTAİL Bu kokteylin içinde, Scotch isimli yabancı içki de bulunmaktadır. Gerçi piyasada bunu bulmak imkâasızdır ama, kokteyllerde bu içki kullanıldığı zaman içkinin lezzeti daha başka olduğu için, tarifini vermek istedik. 15 gr. 1 ölçek portakal suyu 15 gr. 1 ölçek Scotch 15 gr. 1 ölçek visne likörü 15 gr. 1 Blçek kırmm Cinzano. Bu kokteyl de. kokteyl kabında hazırlanacaktır. BOBBY BURNS COCTAİL 20 gr. beyaz cinzano '; 45 gr. Scotch 15 gr. Beyendik likörü. , Kokteyl kabında bu içkivı ' hazırlayıp bardaklarınıza boşalttıktan sonra bir limon ka | buğunu parmaklarınızın arası 1 na alınız ve içkinin üzerine J doğru sıkarak, kabuktaki al 1 kolün içkiye karısmasını te j min ediniz. Sonra kabuğu atı < J Scotch bulup bu kokteyli ı yapabilirseniz, hoşunuza gide | ceğine eminiz. < Radyödâ# Büğlin İSTANBUL 7.27 Açıhş 7.30 Melodiden meiodiye 8.00 Haberler 8.15 Saz eserleri 8.30 Konserto 9.00 Kapanış. 11.57 Açıhş 12.00 Şarkılar 12.20 Sevilen melodiler 12.40 Radyo Salon Orkestrası 13.00 Türküler 13.15 Haberler 13.30 Dans müziği 13.40 Şarkılar 14.00 Konser saati 14.30 Klâsik Türk musikisi 15.00 Kapanış. 16.57 Açıhş 17.00 Şarkılar 17.20 Esnaî ve sanatkârlar konuşuyor 17.30 Yurdun sesi 17.50 Plâk dolabından 18.15 Erkekler Faslı 18.45 Haberler 19.40 Şarkılar 20.00 Dans müziği 20.15 Olaylar ve yankıları 20.30 Avusturya Üniversite Korosu 20.45 Şarkılar 21.00 Viyolonsel soloları 21.15 Ekonomi ve ticaret dünyamızdan 21.30 Klâsik eserler 21.50 Dıni ahlâki sohbet 22.30 Radyp Senfoni Orkestrası 23.00 Haberler 23.15 Dans müziği 23.40 Misafir sanatçılar 24.00 Kapanıs. İSTANBUL ÎL RADYOSV 17.58 «İyi Aksamlar» 18.00 Unutulmıyan sesler 18.20 Orkestra müziği 19.00 Jos Cleber Orkestrası 19.15 Radyo ile Ingilizce 19.30 Yemek müziği 20.00 Karışık sololar 20.15 P l â k l a r arasında 20.45 Senfonik müzik 21.30 Franco Scarica Orkestrası 21.45 Izahlı Bati müziği 22.30 Çeşitli müzik 24.00 «İyi Geceler». =5Sa£5Sfî©SSS©SSaS!©SS®^^ BAY OSCAB: %ııiMiıııııııımıımııııııııııım^ JANE'IN KKO 270 Haberler 7.45 Türk müziği 8.15 Orkestralar 8.45 Bu sabahın şarkıları 9.00 Ev kadınının not defteri 10.00 Devamı yarın sabah 10.20 Hafif melodiler 10.30 Kapanış. 11.57 Açıhş 12.00 Melodiler geçıdi 12.30 Şarkılar 13.00 Haberler 13.15 Küçük konser 13.40 Gönül Akm'dan çarkılar 14.00 Hafif müzik 14.15 Türküler 14.30 Peggy Lee 15.00 Kapanış. 16.57 Açıhş 17.00 Incesaz'dan Karcığar Faslı 17.30 Çeşitli müzik 17.50 Esen Altan'dan şarkılar 18.10 Woody Herman Orkestrası 18.35 Yurttan sesler 19.00 Haberler 19.15 Yaşadığımız günler 19.30 Ziya Taşkent'ten şarkılar 19.55 Küçük dinleyicilere masal 20.00 Cemil Başargan Orkestrası 20.15 Olaylar ve yankıları 20.30 Gül Batu'dan şarkılar 20.50 Büyük Nutuk 21.00 Türk ezgileri 21.15 Türk basını bu hafta ne düşünüyor? 21.40 Güneri Tecer'den şarkılar 22.00 T. B.M.M. saati 22.15 Hafif müzik 22.45 Haberler 23.00 Gece konseri 23.25 Geç yatanlar için müzik 00.30 Kapanış. ANKARA IL RADTOSU 17.57 Açıhş 18.00 Radyo ile tngilizce 18.15 Bugünün solisti: Pat Kirby 18.30 Orkestralar bir arada 19.00 Kalipso ve melodiler 19.15 Edmundo Ros Orkestrası 19.30 Sevilen melodiler 20.00 Bu akşamın konseri 20.35 Melodiler 20.50 Hafif müzik 21.00 Caz 21.30 Karışık melodiler 22.00 Gece konseri 23.00 Kapanış. Zincirlikuyu'dan bir okurumuı Yaz: Zincirlıkuyuda, yüksek bir aparumanın dördüncü katmda oturuyorum. Oturduğum apartıman dailesi yüksek ve esıntili oiduğu halde, geceleri, sivrisinek belâsından per.cerelerimizi açamaz olduk. Aynı şikâyetleri, hem de fazlasiyle, Zincirlikuyudaki Merkez Bankası evlerinde oturan komşularımızdan da işitiyorum. llgililerin önemle dikkatini çekeriz. CEVABIMIZ: Bu durumdan Levend, Esentepe, Gayrettepe, Mecidiyeköy, hattâ Şişlide oturanlar da şikâyetçidir. Demek kı sivrisinek istilâsı, bir çok semtlerde genel bir mahiyet almış bulutiuyor. Sivrisineklere karşı yapılacak mücadeleyi buna göre duzenlemeli, işe, bu haşerelerin kaynağını kurutmaktan başlamalıdır. Sivrisinek istilâsı olduklarından, durumu, aılesini korkutuyor. Yakalanması için hastahane gerekli ilgiyi göstermiyor. Polis, beîediyenin görevidir diye üstunden atıyor. Belediye: «Tutup getirin, hastahaneye sevk ederiz» diyor. İşin en tuhaf tarafı deli veya akılh bir insanın tâ Bakırköy den Kadıköye kadar pijama ile, hiç bir müdahaleye maruz kalmadan nasıl gidebildiğidir? CEVABIMIZ: Bu şikâyet mektubu yayımlanıncaya kadar akıl hastası bu gencin yakalanıp hastahaneye konulmus olması çok mümkündür. Bâri bundan sonra olsun, her zaman tehlike teşkil eden bu çeşit hastalann kaçmalarına imkân vermiyecek tedbirler alınmasını temenni ed«lim. Belediye kadroları tstanbul'dan blr belediye memurn Yaz: Bundan 4 ay önce terfi etmem gerekiyordu. Kadrolar zamanında hazırlandı, yin« zamamnda gönderildi. Ama, bir formalite hatâsı yüzünden geri geldi. Kadrolar yeniden gönderildi. Bu sefer 4 aydır bir türlü gelmesini bilmiyor. Bilmem daha ne kadar zaman bekliyeceğiz?. Ankarada harem ve selâmlık Ankaradan bir okurumuz Yaz: Ankarada Hurriyet Meydanı ile Bakanhklar arasında bir çocuk bah çesi var. Her nedense, saat 17 den önce çocuklu erkekleri parka almadıklarmdan, boş olduğum zamanlarria yavrumu bu parka götürememenin ıstırabı içinde idim. Cumartesi ve pazar günleri bu harem selâmlık usulü olmadığı için gidebildik. Gittiğime de bin pişrran oldum. Parkı n oyun meydanı ve kum havuzu olması gercken yer sadece topraktan ibaret. Muazzam bir toz bulutu her yanı kaplamij, Nefes almak dahi mümkün değil!. Bu hal, yıllardanberi böyle imiş. 10 15 kamyon kum ve çakıl ile Ankarah yavruların sağlığır.ı korumak mümkün iken, harem selâmlık kurmakla her işin yoluna gireccğini sanan belediyemiz, bunu bir türlü akıl edemiyor. Samsundaki doktor Samsun'dan Fahir Ürer Yaz: Yolda giderken kriz geçiren annemi sırtlayarak Samsunun ünlü doktorlarından birine götürdüm. Hastanın durumunu gören doktorun hemen ilgilenerek gerekli muayeneyi yapacağını ummuştum. Tam tersine, doktor, durumu vahim olmıyan bir hastayla uzun uzun meşgul olduktan, bir hayli de telefonla konuştuktan sonra annemle ilgilendi. Muayenesi bittikten sonra bile annem hâlâ kendine geîememişti. Bu sırada agzından bir kaç damla salye geldi. Doktor, sert bir tavır takınıp annemi hemen dışarı çıkarmamı söyledikten sonra: «Peki, şimdi bu yerdeki salyaları kim temızlivecek?» diye bir de çıkış yaptı. Bız, ir.sanhğa hizmet için pîr aşk'.na Afîrikalara giden Albert Sch\voiter gibi idealist doktorlardan vazgeçtik, hiç değilse ücretlerini bol b^l verdiğimiz doktorlanmızdan ker^t vatandaslarma karşı biraz insaf'ı olmalanm istersek bilmem haksızlık etmiş olur muyuz? ııııııııııııııııııııııııııııııutıı lı yeşil çekik gözleri, incs bir ya rayı andıran ağzı ile yüzü, gülünç bir karnaval maskesinı andınyordu. Her şey, herkes jivas, yavaş aeğişiyordu. Değişmiyen, durulup ain miyen benim sevdam, benim yüreğimi yiyen gizli dertlerın kaygu larımdı. Annemi, Ankarayı, hattâ uzak Amerikasına yeıleşen, mem leketle ilgisini bütün bütün kestiğini bildiren Ahmedı, Neriı'.n Ka nımı, Cihangiri düşünüy..rrium L*tanç, yapışkan otlar gibi sarıp aa! budak veriyordu her yanından. Evet, çok şey değişiyoıciu. Nadia'nın pansiyonu bile! Bütün o bronz taklidi ikonlar. pmbe be yaz, çıplak kadınlaım yattığı yt:ğlıboya tablolar, masalarır. üzerindeki renkli vazolar, bıblolar, sü pürülüp gidivermişti ortadan. Kahat Amerikan kanapelerinde kol tuklarında uzanıp yatıvorduk a r tık. Kuştüyü, ipek yastıklar baş larımızın altında yumuîııp ufahyordu. Evin rahatlığına, temizli ğine diyecek yoktu Siyah, büyük araba apartmanm önünden ayrıl maz olmuştu. Nadıa'yı aiışverışe, hattâ Beyoğlu pasajındaki küçük berberine bile Saim Efemli gotü rüp getiriyordu. N'ered^n bulup edinmişti o genç. sansın earsoııu Nadia bilmem. Oğlan, günriüzîeri içimizi görür, akşamları ortadan kaybolurdu. Artık elbiselerimı, çamaşırlarımı başkaları ütüleyıp çt's meİere. dolaplara yerleştiriyor, par mağımı kaldırsam karşında Virini buluyordum. Şaşkındım ilk zauıanlar, gülüp geçiyordum olanlara. Akşamları başbaşa kaldıgımızda gündüzün olayları, Nadia. Serra, sevdamızın yorgunlugunu dinlendiren eğlenceli konulaıdı aran.ızda. Yıllarca susup diniemîştim. (Ark3sı Akıl hastası Harbiyeden bir okurumuz Yaz: Yakmlarımızdan, şizofreni akıl hastalığından mustarip bir genç var. Yıllardanberidir bu şifa bulmaz dert yüzünden Bakırköy akıl hastahanesinde yatmaktadır. Son yıllarda, hastahanenin inzibatı mı bozuldu, r.edir, bu genç yaz aylarında hastahaneden kaçmaktadır. Üç hafta önce yine kaçtı. Pathcan mevsiminde bu çeşit hastalar fazla heyecanlı ve hareketli 6.57 Açıhş 7.00 Günaydın 7.20 Müzikle jimnastik 7.30 ANKARA «CUMHUBIYET» ın Edebî letrikası: 121 Isık Vazan: PEKlüt CELAL K«Niml) K o m a n : 325 M H L ' D N K I Z Çizen: ? V E S S A Y O L Ç e v i r e r 1 M a z h a r K U N 1 Sevdanın tatlı uykusunda olmalıy dım Uysaldım. Somurtarak da ol sa sürükleniyordum peşinden. Kıtıp alay edetdi benimle: « Seni gören bir yeri ağnyor, hasta sanır kızım!» O zamana kadar kapısmdan gftç rnediğim, hiç bilmediğim terzileıi, îokantaları, pastahaneleri, tatlı suferngi ve pek nâzik kaçakçı yahudi karılalrını, gizli Avrup a ku rruşı, Amerikan sigarası, içki, naylon, vizon karma karışık şeyler satan garip dükkânları onunla tanıdım hep. Benim hesabıma, benden çok ahş veriş ederdi. Fatu laları rahatça ağbeysine gönde*"i" di. Çarşıya çıkmak, para harcamak, uğruna garip, yersız alışverişler yaptığı bile olurdu. « Sana öyle yakıştı ki Kirpiciğim!» diye, başlafdı. Güzel, oimam gerekiyordu. Nadia da, Serra da haklıydılar beni dürtükleyip yoîa koymada. Pazara çıkmıştım bir kere. Nermin hanımı tutanların çok oiduğunu unutmamalıydım. Nermin hanım kaymak takımın baf tacı ettiği biriydi Beni onunla öl çenleir olacaktı. O şık, monden, gü zel kadınla! Gonlümü almaya çabalardı Serra: Mektubu getiren, Lncien'in ailesmde u zun senelerdenberi bulunan ihtiyar bir uşaktı. Bir şey demeden Lucien'in mektubunu Kontese uzattı. Gözleri yaşlı idi. Genç ka dın da satırları okuyunca başladı ağlamağa ve kendi kendine: Katili affettiğini söyltiyor ama ben onu hiçbir zaman affetmiyeceğim. Sonra babanın takibat yaptırmıyacağını bildiren yazısını da okndu ve dedi ki: «Mösyö de Lusanne'ye söyleyin, oğlunnn hâtırasıııı unutmıyacağım.» Uşak gittikten sonra Valentin mektubu gümüş bir kutuya yerleştirdi. Fakat birden kapı yine vnruldu. Kont karısiyle görüşmek istiyordu. Bir dakika sonra Kont de Bnssier içeri girerek sandıklara baktı ve: «Valentin çidiyor musunuz? dedi. Evet derhal gidiyo rum. Ya buna mâni olursam? Buna cesaret edemezsiniz. Peki, ama, ya sizi el'ân sevdiğimi söylersem ne dersiniz? Kalmağa razı olnr musunuz?» Genç kadın te reddüt ediyordu. Biitün istikbali, vereceği cevaba bağlı idi. Çoktandır süren bu rçsimli ronıaın bir neticeye bağlamak için şu sekilde hülâsa edeceğiz: Blauche ve babası Mardoche, daha doğrusu Renaud, Lucielle ve babası Mellier ile oğlu Edmond birbirlerine kavuştular. Bilâhare Kont ve Kontes dc Russiers dahi torunlarının hatırı için b.ırıştılar. Fakat Mellier, mirasa konmak istiyen Parisel'lerin bir tertibine kurban gitti. Mardoche'un kızı Blauche, Lucile'iıı oğlu ve Kontun torunu Edmond'la evlendi. Tabiî kuklacı Greluche ve resmen iadei itibar edeıı Mar doche de onlarla birlikte mesu I ve müreffeh, uzun müddet yaşadılar. S O N « Aldırma Sen Kirpiciğim. gençliğimi. çıplaklığımı örtmek, o şözlerinden Hasta. bitmiş zavallı! Eski hali ol iki kadınm kıskanç sa boyun eğer miydi, bırakırmıy saklanmak için boyanıp giyinirdı kolayca ağbeyimin yakasını!.» dim. Bütün dedikodulan Serra taşır « Bir kadının çirkin olmaya dı bana. hakkı yoktur! derdi Serva. Öyle Kâzım Işıkla seviştiğimizi duyun kremler, boyalar, icatlar var ki ca Ahmedin ağbeysine yazdığ* kü güzelleşmek için!..» Sonunda teslim oldum büsbüfür dolu mektubu, Züheyde hanım efendinin çahşma yeSrine giderek i tün. Yeni Macide değişip belirmebüyük oğluna bağırıp çağırması ye başladı yavaştan. Sabah banyo nı, Istanbulun bizim sevdamızın sunu, banyodan sonra boyanmadedikodusu ile çalkalandığını hep yı, Serranın seçtiği elbiseleiri saondan öğrenmiştim. Sağlam yürek atine gününe göre giymeyi öğren li olmamı, kendime bakmak, gü dim. zelleşmek, beklemekten başka çaAynaların içinden gülerdi gözle rem olmadığını söyler dururdu. ri Nadia'nın hınzırca. O da Nadia ağbeysinin bana tu« Ama siz öyle başka oldu ha tulmuş olmasına şaşar kalırdı sa numefendum! Başka bir kız! Val nırım layı, çok çok çok iyi ama!.» Sizli bizli oluyorduk onunla. Ba« Saçlannı biraz daha Kestilrsen Kirpiciğim, gözlerini Diras da na (hanımefendi) demeğe başhyor, ha boyasan!.. Bu renk sana yakış adım adım uzaklaşarak Serra'nın, mıyoı, yeni aldığımız elbiseyi de Kâzım Işığın yamacma sokuluyordu. Açık şakalar, alaylar, küçük neser. bir kere!. Pantolon gıymek yardımlarla yaklaşıyordu onlara. ten vazgeç şekerim, erkek çocuk İyi terbiye edilmiş küçük bir fino lar.ı dönüyorsun! Kadınlaş büraz, köpeği şirinliği ile çevrelerinde süslen. boyan camm!.» dönüp duruyordu. Başlangıçta çatışırd:k biraz bu Serra'nın eski papuçlarım, elbikonu üzerinde. Saçlarımdan Kfiyle selerini giymeğe, incik boncukla bir g(çirirdim elimı, acele boyar rını takmağa, onun gibi boyanmadun yüzümü. Sevdayla canUnıp ya başlamıştı. Birdenbire kalmlasıcaklsnmaya, gelişmeye ba?layan şan kaşları, çepçevre siyaha boya