Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DÖRT CUMHURİYET 22 Eylul 1962 uıııımııııııımııııı llllllllllllllllllllllü Akla yakın bir teklif Teşvikiyeden Nafia emekliii bir okurutnuz Taz: Te^vıkıvenın en ıyı yerınde, cadde ustunde, hem de koşebdçinda, uç memurun vazıfe gorduğu meşhur Teşvıkiye karakolu, bir de bunun kocaman bır bahçesı var Bahçe ve bına takrıben 650700 metre kare tutmaktadır kı, bugunku arsa rayıcine gore burası 22,5 mılvon lira değerındedır Mılli Emlâke aıt olduğunu sandığım bu arsan'n, uç memur ıçın elde tutulması ÇOK >ersızdır. Bu arsa Vılâyetçe, va da Mılli Emlâkçe satılsa, bedeli ıle 45 ılk okul, ya da mukemmel bır hastahane yaptırılabılir. Arsanm satışından sonra burada 150 nufuslu 30 40 aileyı barmdıracak modern uç apartıman yaptınlabılır. Teşvıc kiye camiî arsasına aıt köşeba :nda, hâlen Kızılay dispanserı ıle Emirgân menba suları satış yerı olan bına restore edılirse dortvol ağzında mukemmel bir karakol da yaptınlabılır. YAZAN/.'HAMDI VAROÇLU E En pahalı Başbakan : Hint Sosyalist Fartisi lideri doktor Ram Manohar Lottia, i'eni Delhi'de bir konuşma yaparak, Nehru'ya atıp tutmus, Nehru, dunyanın en pahalıya mal olan Başbakanıdır, demis. Ooktor Lotia'nın ıddiasına gore, Nehru, Hintlilere o kadar pahaiıya geliyormuş ki. Ingilız Basbakanı Macmillan îngilizlere ondan elli misli, Kennedv Amerikalılara yirmi bes misli daha ucuza mai oluyormus. nufu» artışını karjılayamamakta E dır.» Yıllarca bu konuda yaptığı = E mız ve hıç bır sonuç alamadığımız n E muracaatlerımızı ıkı noktada top = layabılirız: 1) Sebze ve Meyva Ha E l'nde raman zaman fiatlar sıfıra ~ E yaklaştığı halde, aracılar sebebı> le E = bu ucuzluk mustehlıke intıkal et ~ memektedır. 2) Halde vukua ge =: : len fıat artışları mahsul azlığın ş E dan ılerı gelmektedır. CEVABIMIZ: = Bunun çare^ı kendıhğınden orta E ~ = ya çıkmaktadır: 1) Aracıları orta Ş dan kaldırmak, 2) Uretimi artır ~ mak. ~ En pahalı Başbakan Zelzeleye çare Hayatın rengi Faruk'a dair Amerikada Rusyada Fıkralar karsı çare olarak gösteriliyor. Plâstik sanaylde elde edilen ilerlemeler, yapı islerinde mukavemet, hafiflık, elâstikiyet gıbi hassalara sahip malzeme kullanılmagını safladıfı için. zelzeleye karsı davanıklı ideal insaat vapmak imkânı gitgide artmaktadır. New Y'orklu mimar Buckminster Fuller, her türlü arazi iistüne oturtulmak imkânına sahip oldukları için jeodozik insaat di>e adlandırılan kubbe biçiminde e\ler japmıştır. Bu binalarda kullanılan malzeme öylesine hafiftir ki Ford Kumpanyası, üç >in §eyirci alabilecek büyüklükte jeodozik bir tiyatro binasını helikopterle tasıvabilmiştir. bık Kıral kdpurmus: Baıtanbaş» iftira, diyormus. Bir kere ben, ha%atımda bu Mrs. Sherrv'nin adını duymadım. Yüzunü bile gormüş degilim. Miami'dekj \illâsını bilmem. Dahası \ar. Florida'ya ayak atmış değilim, bunu her an ispata hazırım. Zaten \ratrikava da gitmi? adam degilim. Hattî Ok\anns asırı geyahat etmedim ki! Sabık Kıral Faruk, menfaatleri söz konusu oldufu taman ye kadar tekne juzdürmek lmkânsız olan sığ sularda bundan sonra deniz ticareti >apılabjle ~ E ^ Hastahanede hamam böceğü. 5 = cek. Çayka ayrıca otuz kadar da yolcu taşıyabiliyor. Bir Fransız tiyatro trupu turneve çıkmıs. Artistler, indikleri bir küçuk gehrin otelinde, her akşam, etli kuru fagulye yemekten bıkmışlar. Rejisör bakmış ki o otelde kaldıkça kuru fagulyeden kurtuluş yok, artistleri toparladığı gibi başka bır otele göçmüa. Rejisörün agzı yandı ya, orada ilk işi otel mtidürüne gormak olmuş: « Siziri lokantanın mönügünde kuru fagulye var mı?» « Hayır, hayır, demiş otel mUdürü, bizim lokantada kuru fasulye pişmez.» Kejisör memnun. Akşam yemeve oturacakları gırada otel müdürü ellerini o^uşturarak yaklaşmıg: « Bayım, demiş, gize bir siirpriıim var. Bizim otelde kuru fasulye pişmez demiştim. Ama ben tiyatroculan çok geterim. Baktım ki fasulve istiyorsunuz, size sureti mahsugada etli kuru fagulye pişirttim. Vfiyetle yiyin. * Mektebe ba^ladıjı gün, küçuk bgrencisıne, bayan ö^retmcnin ilk isi alfabeyi ögretmek için «A» harfınden derse baslamak oldıı. Fakat küçük, bir turlu A diyemiyordu. Oğretmen uzun uzun ugrastı, nafıle. Okul müdürüne haber galdılar, kostu geldi: « Yavrum, dedi, niçin «A» diyemiyorsun bakayım?. Bundan kolay ne var? A de bakayım, nicin susuvorsun?» Küçuk, cevap ^e^di: « «A» demek kolay. Ama sonra bana «B» dedirteceksiniz \e derken arkası sökün edecek. Bernard Shaw, çok hoşuna eiden bir gcnç kadına kur >»pıvordu. Açık açık: Çok güzelsiniz, dedi. Genç kadın: Fıkralar: Sebze ve meyva fiatları üzerine tzmlr'den Ya* Sebze ve Mevva Müstahsilleri Derneği Baskanı Kensn Çaglıyan Taz: Sebze ve mevva fiatları konusunda yıllardanberi alınan ters ve yıkıcı tedbırlerden. ılerı surulen yanlıs mutalealardan, ustunkoru yazılardan lonra, ılk defa olarak gazetenizde, bu konuda doğru bır mutaleaya rastladık. Sızin de çok haklı olarak işaret ettiğiniz gibı: «Sebze ve meyva istıhsali suratli Üsküdar'dan bir hasta Taz: =j Zeynep Kâmıl Hastahanesınde E çok mıktarda hamam boceği var. E Akşam olup da ortalık kararınca bu E hamam bocekleri duvarlarda, ko Ç modınlerın, hastalann karyolalaıı = nın ustunde dolaşmaya başlıyor Kıpırdamaya mecalı olmıyan has ^ talar ıse, ıster ıstemez bu hamarn ^ bocekleriyle koyun koyuna yatmak zorundadırlar. D T T., Dıazınon ve = bunlara benzer daha nıce nıce ilâç = ların bulunduğu bu devirde, hem E de hastahane gıbi bır müesseserie ^ bunlarla başedilememesı ayıp de ~ ğıl mi?. = Kütüphanenin havası Yazan : Muzaffer GÖKMAN Kesmi bir daire havası vercak, bınanın ınsası için 4,4 mılmemeve çalısalım. Kapısından von Batı markı, iç dösemc için icerıye girenler, evlerindeki de 1 mılvon mark harcanacakdinlendirici, huzur verici havatır. Yer olarak da sehrin mer\ı buisunlar burada kezi Kreuzbers;, İkinci Dunva Kocaman plans masasının usSavaıjı sırasında harap olmus tune eğilmiş iki bas, beraberce olan bu bolge temızlenıveriyor dusunen, beraberce çızmeye çaSıra, binanın plânına gelmi« lısan iki kisinin konuştuklatir. Bağısta bulunanlar ve top rından kulaklanmıza kadar gerak'ın sahipleri, veni muesselenlerdir bunlar. senin karakteri üzerinde aym Evlerindeki havavı buUunfıkirdeler. En genis anlamda lar. Resmi bir daıreye gırdikgenel olması, herkesin burava lerini hissetmesinler. serbestçe girme imkânivle yeBugünün modern kütüphatinilmiyerek, aynı zamanda zane anlavısı ve buna paralel omanımızın ilmi havatının önelarak hazırlanan veni kütüpmini. sosyal yapının bütün dehaneierin plânlarında bu düsğisikiiklerini bünyesinde göstur ön plâna alınnor. Kütüptermesi. hane plânlarının hazırlanmasının baslıbasıııa bir ihtisas da li olduğu kabul edılmis hulunan mcmleketlerdp, mimar muhcndisın, kısacası tcknik adamın biriııci v ardımcısı kü(üphanecidir. Hem. o binavı kullanacak olan kütüphaneci driril midir?.. Onun da birçok diısunduklerı olacaktır burada. Kütuphanelerı devlet daıresı havasından çıkarmak için plân Iar hazırlanırken bu.vük guc harcanmaktadır. Her memlekette devlet dairesi bir otorıtrvi tcmsil etmektedir. Kütüphane, kitapların toplandıfı ve Kütüphane maketi hazırlanırken, okundugu ver. hakikatte bir 194 mimar ve mühendisin is j vitrindir. Orada, hizmet edileııtirakivle bir müsabaka vapılı < Ie edenı, bir pota içinde karısyor. 194 proje de, Almanyada ] tırmak lâzımdır. Kitabı sevdibu anlayıstaki kütüphane için < recekler de mavi melekler giörnekler bulunmadığından is ] bi bir sev olmalıdır deniliyor teğe uygnn göriilmüyor. önem i çağımızda. li olan nokta; kimse de jürinin \ bu kararına hayret etmiyor. ı Kütüphane binası plânının hazırlanmasının ne kadar güç Bunun üzerine mimarlar a j ve o nispette görgüye dayandırasından derece alan bir grnp > Jını belirtmek için, Almanva' seçılerek, plânın topla çalıs * da çeçen su küçük olava dikma ile hazırlanmasına ve işe « katinizi çekmek isterira : baslamadan evvel de bu iş ile f Tıl 1948. tkinci Dünya Savası görevlendirilenlerin dunyanın ) kâğıt üzerinde bitmis, Berlin bellibaslı kütüphanelerini zi < sehrinin Doğu ve Batı olarak yaret ederek görgti ve bilgileikiye bölünmesivle, bütün kürinin artırılmasına karar veritüphaneler Dogu kesiminde liyor. kalmıştır. Kütüphanesiz bir seBugün, Batı ve Dogn Berlin hir, bugunkü şehircilik anlavısınırında bir anıt olarak yiıksiyle baŞdasabilecck bir ?ey selen binada; ozellikle rataat değildir. bir giriç ve genis bir görüş ile, 1950 yılında Amerikan Tükaz taşıyıcı duvar yapmak snresek Komiseri John Mc Cloy'un tiyle, kütüphane personeline bir merkez kütüphane kurulmümkün oldafn kadar genis ması için birkaç milvonluk baserbestlik teminine çalışılmısiısla bulunulacağının bildiriltır. Çağımızın bellibaslı kütüpmesi, Batı Berlinliler tarafınhane yapılanndan biridir. dan buyuk sükranla karsılanıÇağımızdaki kütüphanecilik; yor. Eksik kalan para da Berkorucu kütüphanecilerden milinliler tarafından kar?ılanaraarlık da bekliyor artık. villâ ben7eri bir semt kütüphanesi Hayatın rengi: Doktor Ran Manohar Lottia, bu iddiasını teyit icin bazı lafsilât vermiş, Nehru'nnn aşırı hareketleri diye şöyle işler sıralamış: «Başbakan seyabat ettiği zaman, yabut halk arasında %ozüktüğü zaman kendisine yüzlerce memur refakat eder. Bun ların vazifesi Nehru'nun ha\atım kornmaktır. B u koroyucu memurlar, Hint hazinesine milvonlara mal olmaktadır. «Son zamanlarda Basbakanlık mekânındaki halılar yenilpriyle dcjistirilmis, bu is yüz binlerce liraya mal olmustnr. «Bir kaç sene evvel Nehru bir seyahatinde, gittiği şehirde, bzel uçafının konması için ayrı bir uçak meydanı yaptırmış \ e kalabalık maiyeti erkânının oturması için de a> rı bir ikametgâh insa ettirmiştir. Bu iş de yüz binlerle liraya mal olmuştur.» Nehru'nun bu iddialara verdigi cevap. şımdilik «>alan» demekten ibaret kalmış. Araerikalı psikoloç Fabert Birren «hayatınızm rengi» adlı bır küçük kitap çıkarmış. Insanların gevdikleri ve>a hoşlanmadıkları renklere göre mizaçlarını tesbit eden bır kitap bu. Meselâ içinde şöyle şeyler var: Pembe renk, iş kadınlannın ve hayatta ilk adımlarını zorlukla atmış olan erkeklerin hoslandığı renkmiş. Sarı renk. entellektDelIerle idealistleri cezbedermiş, mavi renk muhafazakârları. İşçi ve memur tasarruf E bonolan § Düıce'den Reeep Tflrk Yaı: E Tasarruf bonolan, ozellikle az ~ gelirli memur ye işçilerin aldatıl Ş masına, bir takım açık gözlerin bu z: juzden büj'ük kazançlar sağlama ~ ııns yol açmış bulunuyor. Acaba, ^ ijçi ve memurlardan alınan tasar = ruf bonolan î?çl Sigortalan ile 11 ~ mekli Sandığına devredilse, bu mü E esaeıeler de, bunların karşılıgı ola = rak iççi ve memur emeklilerinın E •yhkltnna uygun bir nispette zım E y»p»s, Hazine de bu iki müessese ^ ye borçlansa olmaz mı? Böylece, Z: h«m tatbikatta görülen bir çok sk E »•klıklar azalaeak, hem de, ışçi ve Ş memurlar, gelecekleriyle ilgili bu = fedakârhğa ıeve ıeve katlanmış E olaeaklar!. E çok goğukkanlı kalmayı bildifi için, ba öfke buhranını çabuk atlatmış, isi ılerhal zarar ve ziyan talebine dökmüş, »Ukunet balmnş, şimdi bekliyormu«. Istfdifi tazminat bedeli üç mılvon dolarmıs. Meraklılar da mahkemenln kararını bekHyor. • Pensilvanyalılar tahs.il yaşını ileri almaya karar vermişier. Şimdiye kadar orada çocuklar, bes vasında okula baslarlarmış. Bundan sonra üç buruk y»şında başlayacaklar. •k Yjne Amerikada Connecticut'te yeni bir okul açılmıs. Okulun iç duvarlan a;ılır kapanır cinsinden, yani öğrenci savısı çoŞalınca duvarlan geri çekiyorlar, sınıflar büyüyor, sayı az olurga s ı ileri ittiler mivdi, küçücük küçücük gınıflar. • Manhattan'daki Franıız okulunda, çocuklara, Montes•ari metodu denilen kartondan harfler kullanılmak suretivle alfabe Sğretiliyor. Böyle ögrenilen alfabeden sonra yazı >azmak, kitap okumak, hattâ vabancı dil öjrenmek daha kolav olııvormus. • Elektrikli bir yazı makine«i simdi üç yaşmdaki çocukların çabucak okuma yazma öfrennıesini saflıyor. Küçükler, bu elektrikli makine ile oyuncak gibi oynadıkları için, bu usul şimdi Amerikada iki buçuk \asmdaki çocuklara tatbik edilmeğe başlamıs. Çok parlak sonuçlar alınıyormuş. B ü L M A C A 1 2 3 4 5 6 7 8 Amerikada: Zelzeleye çare: Zelzeleyi Snceden haber veren filet benül icat edilmedi. Ba ridi?le icat edilecefi de yok gibi. Onun için, âlimlerin bu başarısızhfına, mühendisler, mimarlar \e teknisyenler çare aramaya çalışıyorlır. Yine denize akan E İOIDAV İAÖAl 1 «Muharebe mevdanı Te m«lâğımlar halll» mânasına ıkl kehme 1 »Isıtılarak kullanıaln elbİBe düzeltme Göıtepe Mektep Sok. t«n Meh = araeı ile muamele et» mânasma Mr met Ersil yaz: E emlr. nota 3 Tersl «Sülâlesl klbar Yaz baçlangıcında. gazetenizın, = lnsan» demektfr. idare Amlrelriml» denize akıtılan lâğımlar konusun = den 4 «Bır askerî toplantt ym da yaptıjı nejriyat uzerine Istan E bulmava çahş:» karşıhgı mürekkpp blr etnlr, terst vUcuttaki kırmı?ı eu bul Belediyesi harekete geçmiş, bu ^ dur 5 Cahllienn gozunde hlç kıv. nu onlemifti. O zaman kapatılan ~ metı bulunmıyan. 6 Blr edatın lâğımların çimdı, gece yarıları gız E kısaltılmışı. blr cln» rahıl ÖIÇUMI Uce tekrar açıldığını duydum. 1 • E 7 Bağırsaklar feskl usul çoğul). nanmak istemedım. Ama, oturdu = çlvrllınce başlıca gıdalanmızdan blri ğum apartmanın da aynı seyi yap ~ olur. bir harfln okunuçu. 8 Teraı tığını gorunce, halkın sağlığı ıl» E «vucudu btlyük çapta iava? Ranimetı yakın ilgisi bulunan bu konuyu = lnsan» mâna«ına iki kellmedır. t tekrar ortaya atmakta fayda gor E > Çevrlllnce Adem babanın neslinden dum. Belediyemızın hemen hare E blr fert beilrir. bir emlr kete geçerek verdıği emirleri hı ^ VUKARID4N AŞAĞIYA: I Vücude pls kanı emmek lçm çe sayanlara karşı daha sert dav E E v,ıpı«tınlan hayvancıklar (çoğul). ranacağını umuyorum. 2 «Gelec»>ğl garantUI» karşılıgı iki kelime. 3 Genlşlik. değerll baston Mektuplannız çok uzun | 4 Ele geçlrme «uretlyle. «yeni» nln Okurlarla Başbaşa sutununda ya E «ksınln yarm t Blr harfln okunuşu. Italyft ya yınlanmak uzere mektup gonde E rım adasında yu ren Akşehirden Necatı Sağıroğlu, ^ kandan aşagıva Boludan Ismaıl Tunca; Çarşamba ZZ inen sıra dağ dan Enver Çalık; Istanbuldan Bal E lar « Blr er kapan: R Yaltırak; Koyulhısar E kek adı. 7 Bı. dan ö m e r Tekgoz» Saraykby z: rine geçlci bır süre İçin tes'im den Dundar Tuğsel; Tercan'dan ~ olunan S Yu. Mehmet Aydoğan: Yıgılça'dan Ah E goslavva da bir met Şahlanan adlı okurlarımızın ~ Dtınkü bııFmııcanın dağ. avlanma a mektupları çok uzun olduğundan hallıdflmis »ekli raçlanndan 9 yayınlanmalarma ımkân gorule = Çlft hale getlrme harekeU. memiştir. PROF. NBIBÜS'ÜN MACERALARI: Kırmızıdan nefret eden insan kabasaba insanmış, pembeden hoslanmıyan hasetçi, maviden tiksinen âsi ruhlu. uçarı sinirli kimsevmis. Siyahı seMimen ler çocuk varadılışl olurlarmıs. Bir de şu rengî sevip bu rengi se\miyenler hakkında teşhjsler var ki o da »övle: kırmızı.M seviyor da turuncudan hoslanmıyorsanız, revrenizle müoedele halindesiniz demekmis. Ma\i>i seviyor da pembeden nefret ediyorsanız, asktan yılıvorsunuz demek olurmuş. Faruk'a dair: New Torkta bir kitap yayınlandı. Bir büvük rezaletl ortaya döküyor. Senenin en fazla satılan kitabı olması ihtimali var. Mrs. Sherry isimli bir kadın tarafından yazılan bu kitapta, sabık Mısır Kıralı Faruk'a dair bir takım skandallardan bahsediliyor. Bu Mrs. Sherry'nin Miami'de sahane bir villâsı varmıs. Faruk bu villâda, bir zamanlar devâsâ sefahat sahneleri tertiplemis. Okuvanları pek eğlendiren bu sahane maceralar Farnk'u fena halde öfkelendirmiş. Kitap piyasaya çıkar çıkmaz sa Yetkili bir Fransı» mimarı, zelzelenin zararsız veya az zararla atlatılması için iki çare vardır, diyor. Binaları son derece hafif malzeme ile inşa etmek, bu türlü binalar yıkılsa bile içindekiler altında kaldıklan takdirde ölmezler. Kâfıttan ve padavra tahtasından vapılma Japon evleri gibi. öteki çare de evleri tekerlek iistüne oturtmak. Madenî kablolarla asılı binalar, yataut çamurdaki zemin üzerine oturtulmuş binalar da zelzeleye Rusyada: Volga tersanelerlnde martı mânasma gelen Çayka isimli yeni tip bir tekne insa ettiler. Bu teknenin ne uskuru var, ne çarkı. Idrolik tepkili motörler bu eski usul iki yürütücü vasıtanın yerini tutuyor. Geri tepilen suyun kuvveti tekneye büyük bir itici'kuvvet sağlamakta, gemi saatte 100 mil süratle ilerlemektedir. Bu tip tekneler dunyanın en bızlı tekneleri olacakmış. Çaykanın ikinci meziyeti de sıg sularda yüzebilmesi. Şimdi Heyhat, diye cevap verdl, benim sizin hakkınızdaki fikrim böyle degil. Shaw, sükunetle mukabele etti: Zarsrı yok, bayan, slz de benim gibi yapın, yalan söylevin! j Izmir Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğünden: 1 İşletmemizin Urla bölgesinin Mezargediği ve Dedemezarlığı orman dışı ve Değirmendere bölgesinin Karacadağ orman içi yol kenarı istif yerinde mevcut cem'an 681956 M32 ci S çam sanayi odunu, çam çok kısa tomruk, çam kısa tomruk; çam norraal tomruk ve maden direkleri açık arttırma suretivle satışa konulmuştur. 2 Açık arttuTna 24 Eylül 1962 ve 25 Eylül 1962 tarihlerine rastlıyan Pazartesi ve Salı günleri saat 14 te Urla ve Değirmendere bölgelerinde teşekkül edecek komisyon huzurunda vapılacaktır. 3 Bu satışa ait müfredatlı liste Ankara Orman Genel Müdürlüğünde; İzmir Orman Başmüdürlüğünde; Ankara; İstanbul, Aydın, Manisa; Bayındır; Bergama; Orman İşletme Müdürlükleriyle; Urla ve Değirmendere Orman Bölge Şefliklerinde görülebilir. " 4 Tâliplerin, belirtilen gün ve saatten bir saat evveline kadar % 7.5 geçici teminatlarını yatırmış olarak makbuzlan ile komisyona müracaatlan ilân olunur. MÜDÜHİYFr (Basın t 375815589/12015) Güze! Sanaflar Akademisi Müdürlüğünden: Dekoratif Sanatlar Bölümümüz Kumaş Desenleri Teknoloji dersi için bir asistan almacaktır Isteklılerın gorev alacaklan alanda yuksek öğrenım gorduklennı, hangı yabancı dılden imtıhan olmak istedıklerını, bildırır bır dılekçe ıle Memunn Kanununda yazıh şartları haız bulunduklarını ve bilhassa halı dokuması ve baskı usullerı hakkında bılgılerı varsa bunlara dair belgeleri de birlıkte en geç 29/9/1962 Cumartesı gunu saat 13.00 e kadar Akademi Müdürluğnne muracaatları lu^umu ilân olunur. (Basın 15653/12017) I JANE'L\ KİZJ 268 Erzincan As. Sat. Al. Kom. dan: 4500 kilo kaşar peyniri kapah zarf usulü ile satm alınacaktır. Muhammen bedeli 38250 lira olup geçici teminatı 2868 lira 75 kuruştur. İhalesi 8 ekim 1962 pazartesi eurm saat 11 de Komisyonda yapılacaktır. Evsaf ve şartnamesi Ankara, İstanbul Levazım Âmırlikleri ile Komisyonumuzda gorulebılir. Teklıf mektuplarının ihale saatinden bir saat evvel Komisyona veriLmesi ilân olunur. (1570 Basın 15980 12016) «CUMHURÎYET» ın Edebi letrikası: 119 Yaran: PEKlDE CELAL Knman: 323 M ü L ü N K I Z Ciaeıu fVES SAYOL Cevirer Mazhar RUN1 1 Lucien mektubu babasına vererek: «Ya Baba; hemen odasına çekilerek KonteValentin eve dondüğündenberi odasına rın bunu Valentin'e gönderirsiniz.. dedi. se bir mektup yazdı ve oğlunun isteğini çekilmis, kimseyi kabul etmiyordu. Ağlıyor: Sonra başı yastığa düştü ve artık bir şey yerine getireceğini söyledikten sonra şunları sükunet bulmağa çalışıyordu. Şimdi ne osövleroez oldu. Bir iki dakika gonra baba: ilâve etti o!Madam; icap edenlerin hepsini lacaktı? Lucien olnnış müydu? Kocası ne odadan çıktı. Zavallı; berbad bir halde idi \apacağım. Knnt kendini ele verse dahi japmaK niyetinde idi? Ama ne yaparsa yapKızı da ağlıyordu. Bajlanna gelen bu felâ takibata geçilmiyerek. Sizin de gıınün bi sın: artık onun karsısına çıkmak istemiyorket ne idi? rinde bu faciayı unutacağmızı ümit ede du. Kaçmak istijoıdu. Fakat OKIU ne olacaktı?. (Arkası \ar) Bugün Hüsnü bey için löyledığım sözlereT Kusura bakma. Ne de olsa dokundu boşanma haberi, sağımı solumu gozlemeden konuşu yorum bazan işte öyle! Ağıt ağır soyunuyorum. Annem perdeleri drterken söyleniyor: Gelıyor kış gene! Havalar da serinledi iyice farkında mısın? Ben sonbahalrı hıç sevmem zaten. Odanın içinde oradan ora'M gidıyoı. doküntulerimi el çabukl'iğu ile kaldırıp 3'ok ediverivor ortadan. Mırıl mıirıl konuşuvor bir yandan. Beni avutmaya, çabaladığı belh. Kocamdan aynldığımı ta salı, üzgun gunum olduğunu duşunmujtur. Handanla dertleşmış, bana acımış, ağlamış, dana yakın, yumuşak davranmaya, karar vermiştır Yemekte o konuştu ben dınledım hep. Kış basmadan baca latı temizletmesi gerektiŞini, laha na turşusu kuracağını avlığını ge cıktıren kiracısına mektup va'aca ğını anlatıvolrdu. Masadan kalkınca yatacağımı sovlevıp od.ıma ka pandım hemen Gelmesın konuşmasın diye, mutfakta bul.iMÎı bıtıp oda'ina çekılınceve kadar ışı | ğımı sondurup oturuyorum sırasında. Bu gece de öyj e vakmadan salıncakh iskemleyi çtk tim pencerenin önüne, Sigaramı yaktım usulca. sallanmaya koyul dum hafıften. Gökyüzü ışıklar içinde açıhp açılıp kapanıyor. Fırtına yaklaşıyor. Kıpırtısız ağaçlarda lessiz. korkulu bir bekleyiş var. Annem şark! soyluyor mutfakta. Korkusunu sesi ile avuttuğunu bıliyorum. Esklden dolaplara saklanırmıs gök gürleyince, kocasının sıcak koynuna sığınırmış. Şimdi ise kulağına parmaklar tıkayıp, yorgan altına saklanıyor. Bu gece rüyasında çok bağırıp konuşacak annem gene!. Şımşeklerın çakan ıjığında gökyuzunde hızla vuruyen siyah büyük bulutlara, yaprakları seyrelmış, kuru kolları boşlukta kıvrılmış çıplak agaçlara bakıyorum. Fırtına dinecek. fırtına dindıği gıbi butun bunlar da tekrar canlanıp yeçerecek' Ben de beraber, ben de onlarîa canlanıp veşerebllecek mıyiTn7 Genç «avılmaz mıyım daha? Ölum, vol'imurun ötesı, sonsuzluSun, vokl'igun Karanlık boşluğu daha uzak, çok u/ak değıl mı? «A'ktan baçka ^evlpr de vardır yptım. Isığı bır kadının hayatında Macide ha nım k:rım! Daha önemli seyler: Ana olmak, yaratmak, yeuftirmek, elıyle kafasıvle olsun çalışmak, bir seyler yapma*.» Artık Hüsnü Beyn ^özlerine rie kanıksauım Çürunuş sakız pibi tadını alamıyorum, ığrenip kızıvoTvm. Yalnızlıktan urker oldum. Gene de kadınla erksğin beraberce yarattıkları korıtunç yalnızlıktan daha kolay gdgüs gereceğımi sanıyorum buna. Böylesi daha insanca, daha namuslu. Onunla beraberken alay ederdim bu türlü düşüncelerle. Dağlar, ormanlar. köyler, yoksul insanlsnmız bilgisizliğimiz, geriliğimız, varımız yoğumuzla da alay etmijtian bir zamanlar. Yeniden ^ağlığını, aklını, anlayıçını buluyorsun belki de Duvarlan pembe kjfiıtlı kucı.k Macide hanıro kızım! dıyor, bir pansiyon odasmda benımle kaHl ses gizliden. Sıcak, canlı i'ir bas o gece Kâzım Işık. Erte^ı RUH çaka ses çınhyor kulaklarımda: maşır, elbise, çekmelerındekı o« Ijte senin toprağın, insanla nemli kâğıtları almak ıçın Çıfterm, üstüne hayal kurup öğünüp havuzlara gittim. Akşama dogru" güvendiklerin! îşte senin dünyan bir sürü valiz ta'idı Saım Efendi Nadia'nın pansiyonura zavallı kızım!» Nadia'nm pansivonu deme'< de Ağlamaya başlıyorum birdenbire. Sozlerinden, düşüncelerinden ne kadar doğru olur bılmem ki one kadar nefret edersem edeyim rava? Kâzım Işık. ayağını atar o sesı ^eviyorum ben hâlâ. atmaz değişti her şey o evde. Edepsiz, haln parhyor karanlık. ^^ (Arkası var) ların içinde gözlerı. • Benden sonra mı? Bak gnreceksin, baçkasını sevebilir mısın, beni unutabilir misin, mesut ol=îbilir misin'« Karanlığa, fırtınava şımşpkl°re gözlerimi kapıyorum fimsıkı B"denbire kendimı .ıvah araba.!i. cam bolmenın gerisınde. onun v ^> nında buluyorum. Fı^ıldıyor k'ilağımm yanında: « Bıze hıç kim=e engei nlama/' Ben ıstedıkten, sen beni sevriıkfn sonra1 Goreceksin na=ıl du^ene koyacagım işleri. Kımseii mcıtme den, vağdan kıl ceker gıbi « Gerçekten de ov!e uommlı m1'' Istediğı zaman nelcr vapıtıa? tı zatenI Toz toprak ıçmde \o"«un ' irı aç düşmuştuk Nadıa'mn kanı='rn. Bizi bekler bulduK onu Saçîprını kıvırmış, en guzel elb'seMnı sıvmışti. Sılyoka dedığı «ardalva bilığı, taze ekmek çamaşır dolahmda sakladığı hahs R\ı« votkpnı çıkarmıştı. Övle=ine ıstahlı «evınç li yemek yedığımı hatırlamıvorum hayatımda