25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
P DÖET CUMHUJtll&T 11 Ağustos 1962 Osmanlı Tarihınde Haydut Aşkları Bulgar Balaban ile beş yosması Haydut Bulgar Balaban Kocabalkan'da Şıpka havalisinde 18121813 arasındı bir'dağ köyunde doğ muş olacaktır. Köyünün ismı bilınmiyor, kendi asıl adı «Islav»dır, Balaban lâkabını 1830 da Eskızağra âyanı ve Bulgaristanm pek namlı gülyağcısı Koca Halil Ağanın gül bahçesinde bir mevsım a melelik yaptığı sıra almıstır. Ba laban Türk lugatında iri yan, bu yuk mânasına gelir. bir nevi çoban kavalına ve çakır doğan kuşu na da balaban derler Bu haydudun kanlı mâceralarla dolu hayat hikâyesının ilk yaprakları muattar gul bahçelerinde açılmıştır. Türkler gülyağını çıçeğının Türk çiirindeki saltanatına lâyık merasımle istihsal ederlerdı. Tarlalar halinde yetiştirilen yağ gulü mayısta açar, yağ kazanları da mayısın altısına rastlıyan hıdırellezde kurulur, mayıs sonuna kadar 25 26 gün kaynar. Yağ gü lu açık kırrmzı ve beyaz iki cinstır, beyaz güller kokusuzdur, kırmızılar arasında ben gıbi, gayet azdır, ne hikmettir bilinmez, beyaz gülün yağı çabuk donar, kırrnm güllerin arasına bu hassasından ötürü kanştınlır. En saf gul yağı en çabuk donandır. Asağı tuc car elinde saf gülyağına ıtırşâhi kanştınhr. üllllllllllllllllllllll • ^ . • ' • . • • • • • ' . . rt î , •;;.. ııııııııııııııımııııc IVAZAN.'HAMPİ VAROGLU E 1 İ Kokteylciler Anlı çete Titanic için Anestezi ile tedavi E Tarihten fıkralar Garip işler Küçük fıkralar | Kokteylciler Birı psikolog, biri ruhiyatçı iki lngiliz biigini, akla gelmiyecek bir konu ile ügilenmislerdır. Kokteyl parti davetlilerinin, dikkatlerinin dağılıp dağılmadığı meselesi, bu konuyu teşkil ediyor. Ola|an a«y. Yalzos. cefntn soygunculuk için uçtiği utul orijinal bir |ey. Şöyl* dayranacaklarmıı: üç gangıtar, gar kaptcıaı kıyaietine giracak, ellerinde bavullarla trene binecekler. Bavullardan birinin içi yuzlerce an dolu. Tren hareket ettikten lonra anlı bavulu açacaklar, anlan salıverecekler Tabii, ortalık kanşacak. Poıta memurları anlarla pençeleşırken, gangsterler de fırsattan ısüfade, paralan alıp ııvış»caklar. Tatbik edılemıytn bu prajcnin suya düşmesi üztrine, îngiliı polisi şebekenin rtisini arımağa başlamıştır. Tıpln ınlar yoleuları sokmuşlar da, paralar çahnmı; gıbi. tamkis bir gün Çmx bflyflk m«rdiv*niad»n jukarı Ş çıkarkcn Orlof'la karfilaınuı = tı. Orlof da aıağı lniyordu. Po E temkİD, lif olsun diyc : Ş 1 ÇIKIMCI ISLAV Kütüphanemizi döşüyoruz Yazan : Muzaffer H\ imiıin kütüpbanesi için mobilya arastınnalan yaparken, küçük boy kitaplarımızın arasına \erlestirmekte zorluk çektiğimiz, verlestirilse dahi görünüsü bo7an ve raf ayarlamalarında defisiklik yapılması eerektiîindfto ötürii, yer kaybına sebep olan <at(as> Urımız uzerinde duralım. Bovları normal kitaplardan bir hayli büyük ve o nispette kalın olan bu kitaplar, diğer kitaplar gibi dikintraflara konnlduğu takdirde, Ripağın içine bağlı olan esas kitabın yapraklarının kapaktan ayrılmava başladığı görülecektir. Bilindiği üzere, kitabı cilde bağlıyan serit veya sicimin belli bir taşıma gücü vardır. Dikine konulan büyük ciltlerde. yaprak kısmı zamanla yan kâğıtları 8ne doğru çekmekte ve bir müddet sonra da arkadaki serit veya sicim mnka\\adan aynlmakta veya kopmaktadır. Bu durum, gazete ciltlerinde de aynen böyledir. Ba zorUmayı önlemek ve cildin uzun öaıürlü olmasını temin etmek için, ciltleri kitaplarda oldu|u gibi dikine değil, sırtındaki jazı okunacak şekilde yatırılarak konnlması lâzım çelmektedir. Evimizin kütüphanesi için pratik kullamşlı, resmini çördütünüz «Harits Etajcri» ni yaptırabiliriı. HARİTA ETAJERt : Sert ağaçtan yapılacak olan bu etajerin ölçüleri; Sst tablmsının genisliği: 091x069. derinli$ı: 1.M metredir. Vidalanabi GÖKMAN ka yönü tamamiyle kapalıdır Ayarlanabilen bir rsfı vardır. Bacakları nçlanna, paslaıımaı çelik nçlar konolmustur. Ku Güller, gün doğmadan, alaca aydmhkta, bir de akştm serinliğinde toplanır. Gülleri bu iş için bilhassa tutulan gülcü kızlar Ye gülcü oğlanlar devşirir. Gülcü kızlar Balkanlardan orağa inen momeler'le kasabalardan Çıkmcı Ialav v« Gfilcü k m Rujuuke getirilen fakir Bulgar kızlandır. güreşır, bu güreş iki genç boğaGulcü oğlanlar da yine oraya gelnın amansız döğüsü olur; yenilen mış dağh delikanlılarla gül tarYazan: R. E. Koçu o akşam kahyadan birikmış ı»ünlaları civanndaki köy çocuklarıdeliklefini alır ve işini bırakır, gıdır. Resimliyen: S. Bozcall der; gitmezse korkulur, hasmını Gülleri kızlar koparır, toplar, kahbece vurabilir, bundan otüru oğlanlara «çıkmacı» denilir, kızçıftlık kâhyalan çıkmacı oğlanların lann topladıkları gülleri içıne a luklar vardır. Saçlannı ince ince j güreşmesine aslaa izin vermezler, tacakları kufeleri tasır. dolaştı yırmi otuz kolan örerler, iki kalın bir güreş basladığını haber aldılar rırlar. kolan olarak örenler de göriilür; mı hemen koşar gelir, doğüşenleri E A n l l Çete Yağ gulu ke'siaın dıbinden, to başlanna oyah yemenı bağlarlar, ayınf, seyircı kız ve oğlanlan da pur.dan kmlır. Alışkın parmaklar, j yemeninin uçları arkalannda saç dağıtır Kâhyanın tıtiz dikkatine E Yepyenı bır haydutluk usuoynak ve dalgalı, güller arasında larının üstüne dökerler. ve baskısına rağmen bazan bir gül E lu keşfedildi. Londra ile Brıghton arasınmerhametsizce ve tahnpkâr dolaÇıkmacı delikanlılann kıyafetı mevsiminı zehirliyen oğlanlar çı ~ şırken âdeta su çırpıntısı sesı çı de pitoresktir. Başlannda kuzu de kar. Işte 1830 da Ruşunke'yi seven E da ışliyen surat katarının poskarır, fakat alışkın kulaklar bu risi kalpak vardır. Kavgacı ve geBalaban bunlardan biridilr. E ta vagonunda 30,000 tngıliz lirası vardı. Reisi güzel bir kasesi işitemez. Gülcü kızlar gül dev | çimsizler alnmdan, çapkınlar kaş Eskizağrada Koca Halil Ağa ka E şirirken türku »öylerler. çıkmacı; üstünden şakağa doğru bir tutam pusunda çiflik kâhyasınin oğlu o dın olan bir çetenin bu parayı çalmak ıçın hazırlık yapmakta oğlanlar da kızlar bıraktıkları kü , perçem sarkıtırlar. Işlemeli pa larak doğmuş, ve 1860 • 1870 ara E feleri dolduruncaya kadar gayda; muklu bezden gömleklerini çıplak sında yaşı seksenini aşkın yine o E olduğunu Scotland Yard mençalarlar, sesleri güzel olanlar kızi gövdeye giyerler, bu gomleklerin kasabada olmüş bir Uzun Pertev E supları haber aldılar lann âhengine katıhr. Bu kızlar! yakasında bir tek düğme vardır, Efendi vardır Halil Ağaya. oğlu E ve oğlanlar büyük çiftçı ve gül! ekseriya çozüktür. Al yahut beyağcı ağaya gündelik hesabı ile: yaz yün kuşak, kaba yün potur, na, totununa yıllarca kâtiplik yap E mıştır ve «Tarihçei Pertevi Tavil E çahşırlar; bir gül yevmiyesi dört i çarpık dal yapılı delikanlılara orak gündeliği tutarında tatlı iş; pek yaraşır. Çıkmacı oğlanların benâmı Güldestei Ravzai Halil» a E tir. i da hepsi gül bahçelerinde yalın a dında şirin bir vekaayinâme bırak E mıştır; vakanın gorgu şahidı ol E Balkanlardan inen dağh Bulgar I yak dolaşırlar. Çakısız, bıçaksız muş bu zât şöylece anlatıyor : E kızları, kadınları, torlak momele! ve elı değneksiz oğlan yoktur. Gul bahçelerinde kızlardan birının u «îşbu 1256 senesınde (Milâdi 1840) E ri, köylerinde el tezgâhlannda dol kunmuş yün «sokman» giyerler. ı zattığı bir gonca gulu şakağa iliş EskizağJra, Karlova, Kızanlık, îsli E miye ve Yanbolu taraflarını deh Z Sokman, altı geniş. beli dar, otirmek, her sabah onların en öşete veren haydut Balaban bu ta E muzdan askılı bir etekliktir, ve• nemli işidir. kendı kumaşından bir önlüğu var! Her yıl gülcü kızlar çıkmacı oğ nhten on sene kadar evvel velini E dır. Bellere tokalı bir kemer bağj lanlardan yavuklu tutarlar. Kız metımiz Halil Ağanın Arnavutko ğ Çetenin adı, «An Çetesı» idi. lanır. Sokmanın altına, yine köy; lar gül goncası verır. mânalı tur yü Çiftliğinde gül kaynattığımızda Ş E Reısının goğsunde kıymetli tezgâhlannda dokunmuş pamuklu kü söyler, gülümser, tenhada so Şıpkadan inmiş gelmiş idi. Ruşun S taşlardan yapılmış bir an maE bezden gdmlek giyilir, bu gömle kulur gibi yapar da kaçar, kaçar ke nâmında torlak kızına alâka E ~ dalyon vardı. Haydutlar trepeydâ edip o nigârı işvebaz ile oy E ğin yakası, göğsü. kol ağızları iş gibi yapar da tutulur naşan bizim çiftlik nâzırının oğlu E ^ ne girecekler, parayı çalacaklemelidir. Gömleğin etekleri gö öğle sıcağında kızlar kaafıle kaa E lar, varış istasyonunda onları rünmez ama sokmanın altınjia mo file dere boyuna giderler, salkım Mito namındaki nevcivanı bıçakla S bır otomobılle bekliyecek olan menin diz kapaklanna kadar iner. söğütlerın ltında oturur, çıplak a katledip Karacadağ'a kaçmıştı ki ^ çete reisine teslim edeceklera Balabanın ilk kanı budur. Vak"aı E Momeler, istisnasız yalın ayak E yaklarını dereve sokarlar. Oğlan j dıUuz doruk'da, Anadere kenarın E di gezerler; en narin yüzlü kızların Fakat Scotland Yard'ın bu lar ise soyunurlar kusursuz vücut ı dakı büyük eriklik içinde oldu. ayaklan oğlan ayağı gibi büyüktesebbusü haber aldığım ganlannı göstermek ıçın dereye gırıp [ Haydut Balaban hakkında bıldik tür ve elleri de ayak ölçülerine gsterier sezince, urkmüşler, yıkanma sâdece bir bahanedUr; ba ! lerimi v e duyduklarımı kaydeder * denktir. Baldırlarında yine sokışı varıda bırakmışlardı. zan da bir kız halkasının ortasm ken ilk kanı olmakla anın da zıkn ~ manın kumaşından işlemell tozda bir donca soyunuk iki oğlan ' munasip düstü » . nıııııııııııııııııııııııııııııımıııııiMiıııı Nasıl oluyor da, diye düıünmuşler, bir daveth muayyen bır kımse ile konuşurken, çeşıtli ıstıkametlere antenler çevırmış gıbı, dıkkatını çevresine verebiliyor? Meseli etraftaki gruplardan birinde, laf arasında kendı adı geçtiği zaman bunu nasıl duyabiliyor? Bu profesorler, araştırmıılar, ıncelemişler, birtakım sonuçlar cıkarmışlar. Profesyonel kokteyl particıler, hiçbir zaman, kendileriyle konuşan kımsenin yüzüne bakmazlarmış. Bır kulaklan onda ıse, obür kulaklan civar gruplarda, bulunduklan lalonun başka koielerinden gelen ıe«lerde olurmuş. Dikkatleri, lanıyede uç defa bir kulakla obur kulak arasınd» dolaşırmıs. Etraflarındakılerin dudaklarir na, şuur dışı bır ılgı ile dıkkat ederek bu dudaklarda dolaşan mânaları okurlarmış. Eğer muhatapları bır değıl birkaç kışi ise, bu birkaç sesi bırden zaptetmek için, kendıleri de farkına varmadan, kulakları bu seslerı geliş sıralanna gore ajarlarmış. Sarayda n* var n« yok? S Orlof, tofuk tofuk *«r«p = »•rdi : Ş Ne olacak, hiçbir a«y yok, E tiz çıkıyortunuz, ben iniyorum, E o kadar. Ş • = Franıa Kırah 15. Louis, bir E gun Dük d'Angouleme'* : E Duk cenapltrı, lizin bu ^ yuk annenizin ıağ gözü mü = kordu, 10I gdzü mü? diye ıor?E du. = Dük faua halde (inirlandi, = fakat b«lli »tmedı, şu evmbı S vtrdi : E Bilmiyorum, haam«tli. = Çünkü ban dojduğum zaman = büyük annem hayatta degıldi, ~ iki gozü de kapalı idi. ^ Titanic için Bundan ellı tene «vvel bir aysberge çarpıp batan Titanic transatlantiği için, «on günl«rde îngilterede bir tahkık komisyonu kurulınujtur. O zaman yuzlerce can kaybına sebep olan bu facianın sorumlularını meydana çıkarmak için de tahkikat yapılmı?, Titanıc'ten 5 mıl mesafede bu di E Garip işler | lunduğu halde sardıma koşmadı diye Calıfornian gemisi süvarisi Stanley Lord suçlu bulunmuş, çok ağır muamelelere uğramış, aforoz edılmişti. Stanley Lord 1962 ocak ayında öldü. ömrü boyunca, suçsuzluğunu iddia etmiş, söylendiği gibi, Titanic gemısine 5 mıl değil, 25 mıl mesafede bulunduğunu, ımdat işaretlerini gormesıne ımkân olmadığını soylemış, kendini savunmağa çalışmış, boşuna gayret harcamış durmuştu. Şımdı, Noers adlı, Norveçli bır balıkçı gemisi kaptanının ıfadesı uzennde ıncelemeler yapılıyor. Bu Noers de olmuş, ama vasıyetnamesınde Titanic facıasına yardım meselesının ıçyuzu yazılı ımış. Noers, kaza esnasında cıvarda bulunduğunu, fakat deniz uzerinde gorduğu ışıklan Amerıka kara sularının ışıklan zannettiği için oradan uzaklaştığını soyluyor. Sonradan, meselenın içyuzunu anlamıı ama, kimseye bir şey soylememiş. Tayfa da lusmuş, hakikati elbirliğiyle gizlemişler. Şimdi kurulan tahkik komısyonunun vazifesı, Titanic facıasının bu yeni veçhesini incelemek. Henrick Noers'in dediklerı doğru çıkarsa, kaptan Stanley Lord'un omrü oldukça yırtınmasına rağmen kimseye dinletemediği hakikat mhayet ortaya çıkacak. Bılindiği gibi ttalyanlar, ko E nuşurken çok el hareketi ya E parlar. Geçenlerde bir otomo bil kazası neticesinde, sağ ko E lunu normal olarak kullanma E imkânını kaybeden bir turiıt, Z £ mahkemede şdyle demis : ~ Her sene yaz tatilıni ttal E yada geçirırim. Yavaş yavaş E Italyancayı ılerletmıştim. Artık = bu imkânı kaybettim. Bıldiği niz gibi, sayın başkan, ttal ~ yanca konuşmak için çolak ol ^ mamak lâzımdır. Ş Bu ıfade uzerıne mahkeme, ~ kazazedeye, ayrı bır tazminat E verılmesıne hukmetmış. Amerıkalı iş adamları yaz ta E tılınde ve seyahatte de olsalar, S yine yüzde muayyen t ı r nıs = pette iş başında sayıldıkları E için, bırçokları sekretersiz do E lasamazlar. Onun ıçın, bir tu Ş rızm acentası, bu muşterek se = yahat meselesını şu tavsiyeler E le halle teşebbus etmis : E • Özel sekreterin ve patronun •£ oteldeki odalan ayrı katlarda = bulunacaktır. Eğer bu iki a y n E odadan başka odada çalışmak kabıl değılse, patronun odası = tercıh edilecektır. Yatak düzel E tilmış olacak v e kapının »ür E gusu açık bulunacaktır. Patro S nun, sekreterine, y o l matrafı s ve diger masraflar için gere E ken parayı, peşın olarak tes S lım etmesi tavsiye olunur. Ta = ki münasebetlerinin mahiyeti E hakkında şupheli fıkirler uyan Ş • E Hafita »tajen len, icabında tekerlek konulmak suretiyle hareketi de temin edilen bacaklarının yüksekliği: 0.59 metre olnp, arka yönü tamamnle kapalıdır. 0.07 metre aralıklarla dört adet rafı bulunmaktadır. Raflar, 0.64 > 0.61 genişliginde olap, ııgaralı olarak yapılmıştır. LÛGAT ETAJERt : Çalışma masanızın veya koltufunazun hemen yanında küçük bir etajer bulundurmak istemez misiniz?.. Bu, odanıza ayrı bir güzellik de verecektir. Aynı snrette sert ağaçtan yapılarak cilâsı odanızın mobilyasına göre ayarlanacak olan etajerin ölçüleri şöyledir : Üst tabla: 0.56x0.41, yüktekUii: 1.12 metredir. Etsjerin ü«t tablasında ayrıca 1 cm. yükseklifinde tntncu kenar bolnn maktadır. Vidalarla etajere te«bit edilmiş olan bacaklann yüksekliği 0.40 metre olnp, ar Lugat etajerı nçlara tekerlek takılması da diisünülebilir. KtTAP SONU : Kitaplarımız ne kadar çok olarsa olsnn, raflardan bir kı.v mının dslmıyacağı tabiidir. Bu dnrum büyük kütüpbanelerde de aynı şekildedir. Cilâlı raflarda, çclik raflarda, sona gelen kitaplar devamlı olarak devrilecek, ardındakileri de pesinden surükliyecektir. Hele bunlar içinde broşür cinsinden az yapraklılar da bnlunursa bu devrilme kütüphanemizi de vamlı olarak karısık çösterecektir. Ta bir de, doldurulmamış kitap raflarına küçük, zarif, sevdiginiz bir bibloyn koydağunnzn düşününüz. Eve donüşte doğnm yıldönümünüzdc bediye gelen biblonun parçala rını yerden toplarken, bütün suç hiçbir şeyden haberi olmıyan zavallı Sarman'ın üstünde toplanacaktır. Kesmini gördUfünüı «Kitap sonn», bütün bu gibi endişelerden tizi kurtaracak, kitaplannız ister kaün, ister ince, ister ciltais olsnn veya olmaaın, bir dizi uker gibi sırada tvtacaktır. Saçtau yapılan ve bilâhare ıstenilen renge boyanmau müm kun olabilen kitap Mma için, OJ8XO.12 metrelik küçük bir levha parçaaı kâfidir. Ortaaı oyularak bir dil ya^ulır ve diğer ucu 90 derecelik bir dik açı olarak yukarıya kıvnlır. Dil kısmının geni^ligi; 0.06 ve uzunlngu da 0.10 metredir. Kitap sonu'nnn «dil» kısmı, kitap dizisinin altına. girer. Kitap sırası ne kadar uznn ve ne kadar kaymak için dayansa da, kitaplar dizisini mnbafaza eder. masın.» E Küçük hkralar E Anestezi ile tedavi Sovyetler Bırlıği Tıp Akademısınden cerrah Boris Petrovskı, amelıyatlarda anestezi için kullanılan narközun aynı zamanda gayet muessır bır tedavi hassasına da sahıp olduğunu ispat etmiştır. Genç bir bilginin de yardımıyle, amelıyatlardan günlerce sonra hastalara sathi bir anestezi tatbik etmış, bunu birkaç gun devam ettırmek suretıyle hastayı uzun suren bir uykuya yatırmış tır. Hasta bu uyku sırasında hiçbir ağrı sızı duymadığı için gayet derin nefes alabıjmiştir. Boylece, amelıyatlardan sonraki bazı ihtilâtların önüne geçılebilecektir. Kadının biri ötekine şoyle E diyordu : = Kocan anlattı, geçen gun E onunde dız çokmuşsun. E BAY OSCAB: Kitap sonu Çok ncnza malolan ve pratik olan bu araç veya benaarlari, bütün dünya kütüphanelerinde de kullanılmaJrtadır. i \ Ânkara Atatürk Lisesi 1 22714 lira keşif bedelli liaesniz binaeında, yapılacak tamirat ısi açık eksıltmeye çıkarılmıstır2 Muvakkat teminatı 1704 liradır. 3 Keşif ve şartname her gün if aaatierl içinde lisemizde görülebilir. 4 İsteklilerin kanunl belgeleriyle teminat mektubu makbuzları ve bu gıbi isleri yaptıklann* dair Vılâyet Nafia Müdürlüğünden, ihaleden üç gün evvel alacakları belgelerle 20.8.1962 Pazartesi günü aaat 15 te lisemizde toplanacak komısyona müracaatlan ilân ohmur. Basa 12859 A. 811610114 JANE'IN KİZ1 231 Evet, doğru, korkudan kar j yolanm altına saklanmıştı da, ; oradan çıkarmak için sahiden ) de dız çokmeğe mecbur oldum j du. İ • İ Kuçuk kız, annesine : • Anne, dedi, hani bizim ev : de bir vazo vardı, ntsılden ne ; sıle kalmış bir aile yadigândır, j derdin. j Ey, n« olmuş? : Hiç, bizim nesil o vtaoyu • •linden dütürup kırdı da! • • İ Modern apartmanlaruı taTsn ; larını çok alçak yapıyorlar. ) Kendılerine »mehyattan sonGitgide de alçalıyor. Geçenler j ra hafıf anestezi yapılan haıde bu alçak tavanlı apartman i talarla yapılmıyanlar arasında lardan birine taşınan yeni bir j bir mukayese, aneıtezililerin kıracı, ahbaplanna toyle de '• otekilerden daha çabuk iyileşmiş : ! tiklerini gostermiştir. Bizim apartmanın yuz>*k j Tarihten fıkralar odasının tavanı öyle alçak ki, ; sofrada dil bahğından bafka | îkinci Katerina'nm Prens Oryemek yiyemiyoruz. i lof'dan sonraki ftşıkı Prens Por?tlllIIIIIIIIIlIIII1•IIItlI11IIIIIIIIIIII1fII1II1I•IIIII••III•fIIIIIIII•••••••••IIIII1IIT1 IMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUMIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIII Mensubumuz İthalâtçıların Dikkatlerine 9. kotanın 44 üncü pozisyonundan ithalat yapacak tâcirlerimizin riayet edecekleri hususlar İstanbul Ticaret Odası gazetesınin 981962 tarihli nüshasında yayınlanmiîtır. İstanbul Ticaret Odası (Basm 1339210112) Koımlı Koman; 281 MüL D N K I Z Cizeıu YVES SAYOL Ceviren Mazhar KUNT COPTRIGHT OPERA «H/ND> BOUFF Edmond, mektubu bitirmek üzere i<U.Mös.vo Germain'i gor. Efendisine cok bağSon satrrları oknyunca jrerinden fırladı. De Iıdır. Fakat son derece insaflıdır. Belki de mek bu kadın ona ne zamandır aradığı bil sana yaıdım eüncyi kabul eder. Edmond. giyi verecekti! Sütnine: «Germain, basit bir Meyus olarak mektubu katladı. Bu vesika uşak değildi diyordu. O, Kont dc Buniei'es'in 19 senedir bu harabede yatıyordu. Lâkin mahrem esrarı idi. Kont, çok zengin idi ve mektııpts bahsedilen u^ak. belki de blmüş, Pariste Bcllechas sokağında oturuyordu jok olrr.ustu > Eminim ki. senin uzaktan veya yakından bu nelikanlı derin derin düsündü Mektup aile ile ilgin olmalı. » 20 haziran 18Ö0 de yazıbnı^tı. Babası ise ay«... Şayet Parise gidersen evvelâ gidip nı senenin 24 haziranında oldürulmüştü. De mek onu sadece dört gün tanımıştı ve herhangi bir muameleye tevessül edecek vakü olmamıştı. Şimdi Parise gidip noteri bulnıak. Germain ve Kontu aramak gerekiyordu Bunu ne sıfatla yapacak? Delikanlı Kdmond'un oğlu olduğunu da ispat edemiyecekH. Hem bir yabancıya böyle bir aile sırrını arıklarlar mı idi? (Arkası var) numarah odanın ö'nünde nöbet bekliyen haki elbiseli bır polis memuru bu yürekler acısı facıanm canlı bir hatırası olarak goze çarpıyordu. Bill, Penny'den yeni odasınm kapısı onunde ayılırken : Saat altıda aşağıda holde huluYAZAN: H.MC CUTCHEON furuz, dedı. Ve o da elbısesını ueCfVİREN: B . D gıştırmek uzere odasma indı. Sırtından çıkardığı caketı askiM Bu gullen dun sızlerın hasta tarda çıçek gelir de odalarında ko* gıdış var mı dersınız? na asmak üzere ceplerıni boşaltırneden ayrılmanızdan aonra genç yacak yer kalmazna bunu bafka o OhoMZ olur mu «fendım. Yal ken, elıne, hastanede genç ası^tabir bayan getirip bir mektupla bir dalara da gönderdiğlniz olor, de nız dün de söyİMniatim Mrs. Mere nın verdiği mektup geçtı. likte bırakmış.. ğil mi doktor? Şimdi ne yapacağını şaşırmıstı. dith, bu tarzdaki ânzaların tamaBıll yatakta yatan aıkadaşma Afiedersiniz, c t d«n«k iıtodi miyle iyileşmesi uzun bir zaman Bu mektubu arkadası ıyılesıuceye baktı. Bu işte bir kadın parmağı ğinizi anlıyamadım? meselesidir. O ilk koma hali zaıl kadar muhafaza edıp ona mı verolduğunu o çoktan tahmin etmişti. Haıtanın kariiina bu çipcklsri olmuş olıa bile şokun teıiri uzun meli idi, yoksa, John'un uzeınıe Bu bayanı bizzat gördünüz ne şekilde izah edebil*o«gimiıi dü müddet bu şekilde yatıp uyuyacak çöken esrar perdesını deşmek ıçın mü? lünuyordum da... tır. Ve nihayet tam mânasiyle ken mektubu açıp okuması dalıa nıı Genç atistan basını salladı: H&lft «Unde tuttuğu zarfı eebine dine geldiği zaman bile bir mud doğru bir hareket olacaktı? Hayır görmedim. Fakat şu es sokarken John'a bakarak: «Hay det için hafızasını kaybedebilır. Bıll Martın bugune katlar ddhd rarengiz telefon muhaverelerini ya sersem budala'.> diy» mınldsndı. Beyin sarsıntısı geçirenlerın he kendine aıt olmıyan bır mektul'U pan kimscnin bu bayan olacağını Biraz lonra kapı açılmış ve Pen men hepsinde bu hal gorulmuştur. açıp okumuş bır ınsan deS'ldı l'a Buna şimdiden hazırlanmamz lâ | kat o anda Pennv'ye kaıifi olniı tahmin ediyorum. Kendisi ile kony içeri girmişti. zım. Mamafi zamanla normale av i mesuliyetini hatırladı. Onu vıka> e nuşan hemşire katiyetle tngilız ol Ooo, ne guzel güller bunlar... det edeceğine sizi temin ederım. duğunu ifade etti. etmek kadar menfaatlerım koruKocam Çİçeği fazla sevmediği için Kendine gelir gelmez bızi ha mak hem bir aile dostu ve hem rle Genç miymiş?.. ben bilhassa getirmemi^tim. Kim berdar edeceksiniz değıl mi dok avukatı olarak vazıfesı ıdı. ÜstelıK Evet, genç ve son derece gü koymu? bunları buraya" John'un da resmen vekaletını haız zel bir kadınmıv HemMrenin tâ O, eğilip kocasının alnmdan o tor? Muekkili ^u anda birince «sanşın bir dilber!». perken, genç asistan, Bill'e goz kır Genç adam, Penny'nin dnünde bulunuyordu. hürmetle eğıldi. şuuruna sahıp bulunmadıgına IIH Peki mektup? parak : Bundan hiç şüphıniz olmasm zaran onun namına muhaberatını Ingılız doktor, cebinden çıkardı Ben koydurttum, dedi. Bazı efendim. tanzim etmek kadar tabii bir şey gı beyaz bır zarfı avukata uzattı hastalarımıza odalarına sığmıyacak olamazdı. • ve biraz müstehzi bir eda ile : kadar çıçek getirırler de... Mr. Me Bu mektup sizde kalsa daha redith memnun olur dive fazla geArtık tercddut etmek için bır .'•eYarım saat »onra Penny ile Bill ı> 1 olacak tahmin eclerım, dedı. len vazolardan bırını bu odaya al hastaneden aytılıyorlardı. bep kalmamıştı. Otel Mansour anBill'i bir duşuncedır almıştı. Pen masmı hemsıreye soylemiştim. Ne Otele dondükleri zaman Penny' tetli zarfı yırttı. Içınden çıkaıı mekny'je karşı bu çıçelîlerın tevıli lâ de olta gozlerıni açtığı zaman kar ye yeni bir odanın haıırlanmış ol tup kâğıdında şu satırlar okunuşısınria bunları gdrmesi . zımdı. duğunu gBrdüler. Capriee'in eesedi yordu : Bazı hastalannıza fazla mik Durumunda ıyiye dojru bir morga naklohmmttftu. Yalmz 117 (Arkası var) «CUMHURİYET in ZABITA ROMANI: 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear