23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖET VOf/t umııı JllflIIIfIffIl)'filIIIIIIIIIllllIlIllIIIIIIllIItlllllfIIffIIIllflIIfUiniIfffffflffrHflfIIIfffffflfffffffflIfCIIIfirHfllli4ffinMtrifIlffnflfflHf£ Topraksız köylünün feryadı Adana • Camuscu köyü halkı ta maralı topraklar hâlâ bizlere verilrafından yazılıyor : medi. Köyümüzün sınırları içinBizler, Adana, merfceze bağlı Ca de bulunan hazineye ait bu3 bin muscu köyü 27 hane topraksız va 265 dönum araziden T85 dönümütandaşlanz. 1956 tarihinde, köyü nü, manıfaturacı ve çıftçi Mahmut müz civannda, hazineye ait 3265 Arapçı, 200 ddnümünü Hikmet ve dönüm arazinin ziraate elverışli Mehmet kardeşler; 70 dönümünü kısmmdan hane başma 25 dönüm Gölbaşı köyünden Ahmet Şen, 50 arazi verilmesi içın, bızlere borç dönümünü Mahmut isminde biri sü lanraa senetlerı ve parsel numara rüyor. Camuscu köyü muhtan Hası verildi. Arazinin bizlere tevzi e san Boler, bunlann bu araziyi sürdileceği bir sırada, bu arazı uzerin melerine ses çıkarmadığı halde, biz de ihtiyat tedbir kararı olduğu an topraksız köyîüîerin hakkımız olan laşılarak tevzi işi ıptal edildi. îh 25 dönüm araziden sürmüş oldutiyat tedbir kararı, Dördüncıi As ğumuz 2 dönüm yer için bizleri liye Hukuk Hâkimliğince, 22/5/961 mahkemeye veriyor, Geçim sıkın tarihinde kaldınldı. Buna rağmen, tısı çekmek yetmiyormuş gibi şim bizler içın kadastro edilmiş olan di bir de mahkeme kapüarında sü 23, 24, 25, 26, 32, 41, 51. 57, 76, 170, rünecegiz!. Toprak reformu kanu 189, 204. 205, 206 ve 207 parsel nu nu çıkacak diye durmadan beyanatlar verildi. Ama bugüne kadar hiçbir ses çıkmadı. Bizler senede B U L M A CA en fazla 3 ay çalışabiliyoruz. Üç ay lık kazancımız (700) lirayı aşmaz. 12 3 4 8 9 Ayda (2800) lirayla geçinemiyen sa yın senatdr ve milletvekillerimiz, 67 nüfaslu bir çiftçi ailesinin senede (700) lira ile nasıl geçindiklerini hiç merak etmiyorlar mı?. Hükumetten düeğimiz, toprak re formu kanununun bir an önce çıkanlmasıdır. CEVABIMZZ: Toprak refonau, butün dcmokratik inkılâpların tsmelidir. Bu reform gtrçekleştirilmedikçe, demokratik bir düzenin kurulmasına, memleketin çoğunluğunu teşfcll eden köylünün çektiği »cılann dlndirilmesine imkân yoktur. Camujlu köyü topraksız köylülerinin bn ferymdı, dertlerini dile getlrmek imkânlannı bulamjyan milyonltrc» topr«k»ız köylünün de bir feryadı olarak kabul edilmelidir. Adana Vtlisinin bu işle aynca ilgilenmesi gerekmektedir. AD/U.ET C/MCOZ Deniz, banyosu Yaaan : Dr. 'Saim 'polat Bengiserp DttftZ NEDİR? Ona bileo bilir. Aşinal*n ve eH»abı denisden faydslanmak ifin yax mersimini dört göt\ t b«klerler. Denize canımızdjr diyenler bnlnuduğıı gibi, (denlı kanımııdır diye alışkrınlıklanm ileri vardırarak onsmz yaşaya mıyacaklannı ifade etmek is teyenler de bnlnnnc. Banlan da «Deniz kadın gibidir» derler. Bnnnnla ne tsstedilmek istenir bilmem smi; ben bnndan «Denize temkin ve tedbirle sokulmak ve yaklafraak Iâzımdırj. mfinânnı çıkannra. Böyle temkkı ve tedbir ile soknlnp yakla^mamz sessiz ye dnrgnn bfr ılıklıkla varhğınızı sarar ve kncaklar. Aksi olursa bjrçınlasır, hırpaIar, boğar insanı <bn denlı.. Hekimlere göre denie, s»ğ lam bfinyeler için m^kemmei bir spor, eğlence ve sıhiat kaynağıdır. Hsstahkh insanlara ise deniz, bir zebir çanafıdır. Mevsiminde, zamanında ve 5İÇÜ1Ü olarak yapian denis banyolan, deniz sp»rlan, yedisinden yetmişlne kadar ber yasta insanın rnh ve bedenine sağlık ve nese katar. DENtZtN FATDALARI VE ZARARLARI: Deniz b»nyosundan kasıt, yalmz suva girip çıkmak değil onnn grüneşinden de faydalanmaktır. Deniz ralan ve sahil kumlan, güneşin blrçok bayat verici ışınlannı emerler. Sonra bnnlan gatıhlarından çevrelerine in'ikas ioretiyle yayarlar. îşte deniıe giren insan, sağlığı bsıkmmdan bn ışınlardan da nasibini »1mış olnr. Taşlıiar, denizin sat hına yakın hsvayı teneftüs et mekle deniz dibindeki yoıunlardan yayılan iyotn da tonef füs etraiş olnr ve ba suretle damarlan sertlikten komdnğn farzedilen bir maddeyi clferlerinden emmiş bnlnnitrlar. Romatizmalılarta fizik te davi ihtiyacında olanlar, sifa yı, güneş ısınlannı emmiş bnInnan kızgın knmlarda balnr lar. Denizin lyi edtcl bassatan »ymakla bitmez, tfikeaJnez. Geniz tıkanıklığina, kronik nezlelere deniz «nyn bire birdir. Bir kere snys girmekle derinin mesamst dedlgimrx hava bornlan, terden, klrden temizlenerek vüevdnn haralanması sağisnmif olnr. Ondan sonra denize girildigi fcnda çevre kan darnarları b W < A »erek çevre kanını içe yoIUrlar. ilk gtrildiği andaki flşflrlennıe, urpenne bvsdMidv* Denizden çıkınea girM/ln tersine oevre damsrlan gMilşMy rek lçteki kanı dıga çekrr ki andan çıktıktam sonra tns»nın sıeakhk hissetared de bnndandır. Eger bn hal olnrnyorsa, saranror, mor»nror ve zangır zangır titriyorsa o Insana denit yaramıyor demehttr. Bn giftirer denize gfraekte I»rar etmemelidirler. Denicden çıkar çıkmaz bemen knmlanmak, ıslak m»y«yn değışiirerek knrn bir şort veya msyo giymek fsydalıdır. Aksi olnrsa, hele rüıçira karfi dnrnlarak kurnlarrmaya ça.ba lanırsa vncüt flşiir, sırt ve belde yel dediğimiz kas ağnlan belirir. Islak mayo ile kann üşüyünce de Kolit dediğimiz nıüz'iç hastalık varss azar, böbrekler rahatsız olur, mlde nşür. Deniz banyosn fizyolojik fonksiyonlan, metabolizmayı kamÇIlandığından insanm istihası artar, nıha siikunet, sinirlere ku\vet verir. Bn bakımdan yemeklerden önce denize girilmesi daha sıhhidir. Tok kamına girilmesi ise zararhdır, pismiş aşa su katmak gibi olnr. hazmı geciktirir. Bn sebepten yemekten sonra bir ssat geçmeden denize girilmemelidir. DENlZE GlRME ZAMA.M: En uycun denize girme saatIeri sabah 911 arası. öğleden sonra ise 1419 arasıdır. Tâni püneş çıktıktan, sular ısındıktan sonra ve çüneş batışına yakın ısınmıs ıhk denize girmek makbnldür. öğleyin gnneş tepede iken denize girmek, güneş ısınlannın en knvvetli bnInndnğu bir an olması bakımın dan mahznrlndnr. Bazılan da ffece ay ışığınâst denize girmekten hoşlanırlar. Ama bnna hekimler değil, sairler kansır. DENtZDE KALM4 SÜRESl: Bn müddet bünye bakımından insandan insana gö re değişebilirse de ortalama olarak girip çıkma dahil, bir saati asmamalıdır. Bandan far lan ifrat olnr. Her ifrat gibi deniz banyosnnnn ifratı da zararlıdır. Sabahtan akşama kadar kızgın knmlarda ya tıp kalkarak istakoz gibi yan m»k ve bütün nüanslan ile açık kestaneden koyu kestane ren^ine kadar renk değiştirmek bir mârifet değîldır. Deniz banyosn ve giineş yanmasında dozn kaçıran, ifrata sapanların gunön birinde has ts olarak karşimıza çıktıkları nı çok gönnüşfizdür. Bilbassa ftkeiğtrleri zayıf olanlarm deniz mevsimi geçtikten sonra cylül ekim aylannda ktsa kı sa öksürfikler, vücnt kiTgınl'fi, akşam ateşleri ve gece tcrlemelerf ve nihayet mrucîı le bnlaşan bir kırmızı lcke île bn aşmlıklarınm knrbanı cldnklarmı, akciğerlerındekı cski geçirilmiş, nynyan ifiber I^üloznn yeni bir nyanması ile telâş ve üzüntü içinde bizlere başvnrdnklsnnı da çolv ;Brmüsiizdfir. Biz hekimler, bilhassa geacl«r arasında fazla gözüken bn çeşit tüberküloz nyanmasına «riâ.i salgın» diye de bir ad tslanz. Çocnklnkta tüberküloz geçirip de iyi olanlann ciğerlerinde ge »çen hastalığın bâtırası olarak 'kireçlenmiş bir nokta kalır. *Eunn bir mangal içinde üzeri küllenmis bir kıvılcıma ben^jtetebiliriz. îşte deniz banyo'sn ve spornnnn ifratında vücuda fazla işleyen günesin filtraviyole gîbi bazı ışmları bn kiilü savnrnr, kıvnlcım meydana çıkar? tşte o zaman ates bacayı sarar ve plâj salîinı meydana çıkar. Onnn irin deniz mevsimi gelince aile bekiminin kontrolfind«n geçe*ek denize girebilme müsaadesini almakta fayda vardır. DENtZ MEVSÎMİ NE ZAMANDIR? Atalanmızın: «Kar puz kabnğn denize düsmeyince suya girilmez» sözlerinde «Su ısınmayınca denize girilmez* hikmeti saklıdır. Bazı insanlann bünyeleri, sıhbî dnrnmlan ılık, bszılannınki ise soğnk sndan hoşlanırlar. Sinirli, hırçın, asabi mizaçlı dediğimiz ve bir şok tesiri elde etmek istedigimiz kimselere soğnk suya girmek bir kamçı etkisi yapar ve yarar. Kaçmıs bnlnnan nyknlan geri dönerek rnhlan süt Iiman olnr. Zayıf bünyeli, mide ve bağırsaklanndan, böbreklerinden rahatsız kimselere de ısın mış, ıhk deniz snyn iyi gelir. Bn tasnife göre Bogaziçi ralarını birinci kstegoride, Florya, Moda, Caddeboston, Saadiye, Bostancı, Maltepe ve Pendik gibi Msrmara saJhili «ttlannı da ikinci kategoride mütalâa etmek yerinde olnr. DENİZE NERELBRDEN GtRMELt? Mnhakkak ki denize temiz ınlardan girilmelidir. Bn da lâğımUnn aktığı, çöplerin döküldüğü yerlerde denize ginneyiniı mânâsınsdır. Ama canım Istanbnlnn bn vasıfta hangl gahili kaldı? Kadıköy ve Kızıltoprağm bireok evlerinin lâgımlannm bağlandığı meşhnr Knrbağah dereein aktığı Kalacnış koynndan mı denize glrelim? Toksa bü«n Bağdat Caddesi ev ve villâlaruı lâğunUnnın belediyenin tniisamahaaiyle bağlandıgı yeni yağmnr snyn drenaj kanallannin akıtıldıgı Caddebostan, Snadiye, Bostancı safaillerinden mi denize girelim? Bir hekim olarak bnna söylenecek *5z ve verilecek cevap yoktnr. Bütün bn sahiller, maalescf bir takım egoist ve vatandaş bnknknna saygidan yoksnn hemşehrilerin Uubaliliği ve be lediyemizin de kontrol ve mu rakabedeki müsamahasiyle bngiin lâğım snlan ile mülevvestir. Bereket versin ki su her şeyi temizlediği gibi buralara akan lâğımlar, denizin nçsnz, bncaksızhğında dilüe olarak patojen olma vasfını ve bnlaşıcı salgın hastahklar yaratma vasfını kaybedebilmekte dirler, ama günümüzün konusu olan Çocuk Felci endişesini zihinlerden silememektedir. Sinek de knçüktür ama mide bnlandınr. Sahillerimizin bn lâğım suları ile bnlaştmlma lâubaliliğine şimdi bir de deniz vâsıtalannın akar yakıt artıklarını nln orta her yerde salıvermelerinin kepazeliçi eklendi. Bütün dünya nın bir cennet gözü ile baktık lan ve içinde yaşamayı bir nımet saydıklan Boğazlci vc Marmara sahillerimizde doğru dürüst denize girmek de dert ofdu ardk... Sevine sevine, serile serpıle denizin kncaklarına kendinizi gönül rahathfı ile bırakamazsınız. Snynn sathında ya bir pısHk topağı, yahnt rengârenk lem'alarla pırıldayan akar ya kıt srtığı sırnaşık bir parazit gibi sırtınıza konar, sizde de ne keyif. ne de nese kalır artık. İJgililer acaba toplanıp da gerek bu lâğım suları ve ge. rekse motorlu deniz vâsıtala. nnın akaryakıt artıklannın Bofaz ve yakın 3Iarmara sahil lerine bırakılmaması için bir karar alamazlar, bir çare düşünemezler mi? Çoğu insan lar içinde bulnndnkları saadetı idrak edemezlermis. Ne olur sn içinde hulundueumuz Bosfor cennetinin kıymetini büe bilsek. Büyüklerin himmeti dağları bile devirirmiş dive bir Arap darbımeseli vardır. Nerede bn biiyükler? . Değişik çevrelerde Kadın • Erkek Kadınlarnı çoğu, hele büjuk kentlerde, erkeği için, ya da erkeklere güzel görünsün diye süslenmez, öteki kadmlafa göstpris olsun diye süslenir; tuhaf Değişik çevrelerde Kadın Erkek İnsanoğlu . . . Hakkâri dedikodulan . . . karmış, karısınin getirdiği terlikleri giymiştir.. penceresinde, balkonunda, bahçesinde bu kılıkla götünmekle yetinmez, sokağa da çıkar, köşedeki bakkala alışverişe gider! «Efendl»nin üstünlüğünü evde sürdürmesi için, giyinmesi gerekmez.. «Efendi» büyüktür karısınin gözünde; yorulmuştur, rahat edecektir şimdi! Mahalleli de hoş görür bunu.. Bununla da yetinmez cEfendi», çoluk çocuk, yiyecek sepetleri, tencereler, destilerle «mesire'ye gidildiginde cEfendi»nin pijaması da beraber gider. Orada soyunur, dökünür, hasırlaka serilir koca. Göksuda bir pazar sabahı ağaç altına kilimlerini seren bir aile gönnüştüm. Yerleşmek üzereydiler. cEfendi»nin ilk işi pantolonunu çıkakıp, pijama pantolonunu giymek olmuştu. Üstünde yeleği, gömleği, kıra vatı, altm kösteği vardı.. çevreyi kolaçan etmeye çıkmıştı bu kılığı ile. Gece de o pijama ile yatağa girecekti besbelli! «tşte, demişti yanımdaki arkadaş, Dogu'lunun temizlık ve kılık kıyafet anlayışı..» Bir üçüncüsüne, çalıştığım filim stüdyosunda rastladım. Stüdyonun kahvecisinin SivasIı kansıydı. tstanbula yeni gel miş, bir türlü de alışamamıştı butaya. Yurdunun geniş yaylalannı, bağ bahçelerini, yemişlerini özlüyordu Gebeydi, kucağında bif yaşmda yavar ya yok bir oğlancık. Çalışma arasında söluk almak, bir sigara içmek için çıktığımız odada yanıma geldi. yifrmi yirmiiki vaşlarında filân olmalıydı. «Abla» diye elimı öptü Ne güzel çocuk, Tanr korusun. dedim Altıydılar, dordü oldü, ikisi yaşıyor, de di. Senin kaç tane var? diye sordu. Yok çocuğum, dedım. Peki.. sahîbin kızmaz mı doğur muvorsun dive' Şasırdım... • Kım sahibim?» diy e sorunca. guldu.. evli değıl misin" dedi. Otuz yıllık kocamın sahibim ol duğunu ilk duymuştum, irkildim. Gel de Atatürk'ten yana olma. gel de kırk yıla yakın bir sure kadınm erkekle her alanda eşit ol duğunu savunao ılkeyi hâlâ Sivas illeri'ne ulastıramamı? olan bizlere <lânet> etme! İnsanoğlu... Anlaşılmaz yaratıklarix! H«le töz konusu çocugumuz olun ca, dediklerimizle yaptıkl»rjmız tutmaz birbirini... tstanbul'da devletin okulları vardır, parasızdır, yatılısı da ucuzdur; çoğunlukla halk çocuklan gider buraya. özel yabancı okullar da vardır Istanbulda. Bunlar yatılı, yatısız pa ralıdır, pahalıdır da. Belki pahalı olduklan için daha bir gözdedir. Halk çocukları pek gidemez bu özel okullara, daha çok varlıkh çocukların okuludur bunlar. Ben Devlet okullarından ya nayım. Yabancı okulda çocuk dil öğrenir gerekçesini de yerinde bulmam. Ana dilini »ökemiyenin yabancı dili de sökeceğme inanmam. Bu okullarm ders programları aşağı yu rak.. Anavataodan g«len ber *•«, her 10luk büyük değer ta»ır oralarda. Iste bu yıl özel bir tiyatro topluluğu uğramış bu tl'e. Döndüklerinde anlattılar: Hakkâri Anavatan'dan ge len bu topluluğu cojkunlukla karşılamış, öylesine bağnna basmış ki, anlatırken gözleri KOLDAN 8A6A: 1 Am«rlka kıtasımn günev kumındakl bBlgenin adt. 2 Hallfe AH'den sonra îslâmın ldareslnl ete alan sülâlenln adı. 3 Kovuşturmalar eskl usul çogul. 4 Eski blr Tann, ekta içlertyle llglll 5 Bir sayı, temlz, 6 Uykuy» dalmış kayıtraz Hr halde fcrulunma durumu. Wr fillln tosaltılmışı. 7 Kep«*eHk. 8 Blr yere tafcrp s&Ilandınnak snrctlyle. blr «ıfat takısı. 9 Ban Ba* memleketlerinde ortaçağdan kalms Çocuk bahçelerindekl asalet flnvanlanndan, çok terblyell ve çelebl. serseriler YUKARTDAN ABAdlYAs Nişantftşı'dan bir oknramnı ya1 Sovyet Ruıyadakl T ıııılnı[ı«ıll sehrtma bu adı »lmadan Snoekl i*. Mtjtr: Nişantajı, Vali Konağı caddesinnıL 2 «OözO görmlyen vallde» k«rşılı Ikl kellme, a»ker (yeni terrnı). de blr çocuk bahçesi vardır. Bu3 Alkole p«k dflçkfln olmıyanlarm. r»ya anneler, dadılar ve yaşlı, ebazı akç«mlar atmakla yetlndlkleri, mckli beyler devam eder. Ama bu erkeklertn yabanlık elbiselerinden.' 4 Büyuk salonlard» taranlardanf •rada, işleri güçleri belli olmıyan aşagıya mrkanlar (çogul). 5 Blr' hırpanî kılıklı bazı kimselerin, bil ed»t, MOslüman bassa parkın aşağı kısmı olan çoIsn camlc daTvt cuk bahçesinde devamh olarak bueden sea. 6 lunmaları, çocuklarmı oynatmaya «Kealp için çıka rır» lnrşılıgı blr re onlara hava a^dırmaya gelen ha fill, blr denlz ta nımlann huzurunu kaçırmaktadır. çıma va«ıt««ı. Hiçbir çocukla ilgisi olmıyan bu gi 7 Terri plst bi kimseler bazan acayip el harewya boz Ore ketleriyle, bazan da bakışlariyle, rlnde kaymaya buradan faydalanmaya çalışan büOunkıl bulmaeanıi) msrısus ayakka yüklerin, dolayısiyle de küçüklehalirfHlıtıls fekl) bıdır. 8 Blr çe?tt taahhütlü mektup. 9 Dellce rin, rahatını kaçırmaktadır. Ve baSCTpşi, bazı kanspe v* koltuklann sit bir tedbirle bu pekâlâ önlenpbilir. lçiîie doldurulanlardan. tersıne bir doğal davramştır bu. Saclarına bigudiler saran, elini yüzünü kremlefe bulayan kadın, vücudunu dik, sık tutan nesnelerl bir yana atıp sabahlığı içinde kocasını karşılar da, başka bir kadmm kendisini bu kıhkta görmeıini iste mez! Koca alıçmıştır bu kılık ta kansını görme|e.. Kocaıına bojveten bu kadmı bir de sokakta, kokteyl'de, toplantıda görün, yâdigâr kocası, tamyamaz onu. Berberlerin, gürellik enstitülerinin engizisyon araçlarını andıran çeşitli araçlarma kafasını, vücudunu sokmak için kuyruğa gönüllü gırer kadın, sıra bekler, gık demez. tşin tuhafı, bu çeşit kadınlann kocalan gene de saygılıdır kanlanna karşı. Bizdeki varhklı ailenin Batı anlayışının bir örneğidir bu... Bir de bunun tersi vardır orta halli ailelerde: Burada boşveren daha çok kocadır. Erkek ne karısı. ne başka erkekler ne de kendisi için giyinir. çalıştığı cdaire» ya da iş yerinin çevresi için takaf kravatı, kösteği! Bu kıhkta kendine güveni artar erkeğin iş başmda. Hele sigarasmı da kehribar ağızhğına geçirip, tesbihini ele ahnca.. aklı ersin ermesin, vetir fetvâyı, tbüyük» konuşur bu kılıktaki erkek! Ama eve gelince ilk i?, üstünü başını fora edip, çizgili pijamasını giymektir. Bu maskara kılıklı eşdost agırlar, bııvurun eder. Çoraplalnnı da çı nııııııııııııııııııııııııiMiıııııııııııiMiııııııııııııiHiııııııııııııııııuııııııııııUE Hakkâri dedikodulan.. ğ Bızim Hakkâri denen Doğu "sınmnda bir îl'imiz vardır; Şduyarız bu adı ama gitmeyiz Sdeğil gidemeyiz oraya. DağHlar, yalçın kayalar, yamaçlar, ^yılın yaz aylannda ancak iki Süç ay geçit verir. Orada yurt"taşlarımız yaşar; Anavatan'dan yılm dokuz ayı kopmuş ola karı eştır; oırçok bakımlardan Devlet okullarınınki daha ustündür de, ama birinde bir yoksulluk, ötekinde de bir varlılık havası eser. Ana, Baba kendınde olmayanı çocuğunda görmek ister, doğaldır bu. Okuyamamış bir ba bamn çocuğunu ille de en iyi koşullar içinde okutabilme çabasım anlıyorum. ama, yurdun kalkınmasını, gerçek mutluluğu varlıktan değil, halktan yana olmakta gören, böyle düşunen ve bunu savunan ana, babanın, ille de çocuğunu yabancı, özel okullann kapısında do laştırıp, bunlardan birine sokma çabasım anlamıyorum! Bun lar ya savunduklarına inanmıyorlar, ya da yaptıklannı bıl:mıyorlar.. BAY OSCAB: yaşarıyordu anlatanın. Okulun toplantı laîonunda oyunlar oynamışlar, üç dörtyüz kişilik bu salon coşmuş, alkışlamı? «âbâd» olmtış. Derlet Tiyatroıunun da bir kolu bu yıl buraya uğramak istemij; afişler astlmış, bil«tler latılmış.. uçuyorrau? ıevinçten Hakkâri'liler. Gel gor ki, Devlet Tiyatrosu ulaşamamış yurdun bu köşesine. özel topluluğun ulaştığı yere Devlet kolunun uzanamamış olması yıkmıştır Devletçilikten yana olanlan! Bu olaydan ötürü Devlet Tiyatrosuna çatılmış olacak ki basmda, bu çatılmaya pek üzülmüş tiyatro topluluğu. Akis dergisinde açıklamalarını okudum. Neler çekmiş zavallı sanatçılar yurt gezısınde.. Sivrisinek ve pirelere yem olmuşlar! üstelik mideleri de bozulmuş.. «En azız bır yurt parçası olan Hakkârı'nm sanatımızla ehni öpmeğe gidiyorduk, yazık ki, yollar ve dağlar geçıt vermedi» dıyorlar. . Insan elinde olmadan şunları düşunuyor: 1) Yurdumuzun her parçası es caziz»liktedır. Hakkâri neden cen aziz» oluyor? 2) Bıldiğimiz, sanat: gittiğı yerde el optürür. Devlet Tıyat rosu, geçmiş günlerde büyuklerın karşısına çıkar gibi, gıttıfi yerde sanatı ile el mi opuyor? 3) Yollar ve dağlar özel topluluğa geçıt veriyor da, Devlet Tiyatrosuna neden vermiyor? Hakkârı'nın 30 kılometre çevresınde yol onanlıyormuş, dinamit pathyormuş. Peki, Devlet Tıyatrosu'nun, bir kultur kolunun gelecegmi bılen ılgılz ler iki saat olsun bu patlamayı durduramazlar mıydı? Işte bizim de midelerimızı bulandıran sorular. Yurt kalkınsın, dıyoruz. Mideleri bozuk sanatçılarla, yolu onaranlara iki saat dinamıtıni durtjuramayan idare adamları ile bu yurt nasıl kalkmır?! 'ııııııuııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuıııııııııııııııi; PROF. NIMBUS'nn Mae«ra 1 an: JANE'IN KIZİ 211 Kesımb tioman: 258 M Ü L ' U N K I Z Çizen; SAYOL Ceviren! Mazhar KUN1 V^7 Açılış ve program 7.30 Neyler 7.40 Kur'anı Kerim 7.50 Saz eserleri 8.00 Haberler 8.15 Beraber şarkılar 8.30 Sabah konseri 9.00 Kapanış. 11.57 Açılış ve program 12.00 Şarkılar (Fahriye Caner) 12.20 Sevilen melodiler 13.00 Turkuler (Cemile Cevher) 13.15 Haberler 13.30 Hafif müzik 13.40 Şarkılar (Recep Birgit) 14.00 Caz müziğı 14.15 Saz eserleri 14.30 ö ğ l e konseri 15.00 Kapanış. 16.57 Açıhş ve program 17 00 Çay saati 17.30 Türküler (Nihat Mercanh) 17.50 Tarım gaati 18.00 Dans müziği 18.15 Radyo Küme Faslı 18.45 Haberler 19JX) Reklâmlar geçidi 19.40 Şarkılar (Sabite Tur Gulerman) 20.00 Piyano soloları 20.15 Olaylar ve yankıian 20^0 Darvaş'tan kemanla hafif melodiler 20.45 Meteoroloji sohbeti 21.00 Klâsik Koro 2U0 Aile sohbetleri 21.45 Tanınmış sesler 22.00 RekUmlar geçidi 22.30 Müzik dünyasından 23.00 Haberler 23.15 Keman soloları 23.40 Ritm ve melodı 23.55 Program 24.00 Kapanış. tSTANBUL tL RADTOSU 1758 Program 18.00 Çeşitli orkestralar 18.45 Org resitali 19.15 Radyo ile Almanca 19.30 Yemek müziği 20.00 Los Matecoco les Chakachas Topluluklan 20.15 Plâklar arasında 20.45 Ted Heath Orkestrası 21.10 Uvertürler 21.30 Caz laati 22.00 Operalardan sahneler 22.50 Çejitli müzik 24.00 Kapanış. 5.57 Açılış ve günün programları 7.00 Kur'an ve Türkçe a ISTANBÜL ANKABA çıklaması 7.10 Saz eserleri 7.30 Haberler 7.45 Çeşitli melodiler 8.15 îstanbul ve Irmir' den sesler 8.45 Cha, cha, cha' lar 9.00 Ev kadınının not defteri 10.00 Devamı yann sabah 10^0 Xavier Cugat Orkestrası 10.30 Kapanış. 11.57 Açılış ve programlar 12.00 Çıgan muziğı 12.25 Küçük ilânlar 12.30 Beraber v e solo şarkılar 13 00 Haberler 13.15 Küçuk konser 13.45 Osraan Türen'den türküler 14 00 Cha cha ve mambolar 14 30 Hüseyin Gokmen'den şarkılar 15.00 Kapanış. 16.57 Açılış ve programlar 1700 încesaz'dan Hicazkâr Faslı 1730 Trafığe dıkkat 17.35 Çeşitli müzik 18.00 Reklâm programlan 18.30 Küçük ilânlar 18.35 Yurttan sesler 19 00 Haberler 19.15 Yaşadığımız günler 19.30 Cevriye Ceyhun'dan şarkılar 19.55 Küçük dinleyicilere masal 20.00 Mefharet Atalay ve arkadaşları 20.15 Olaylar ve yankıian 20.25 Küçük ilânlar 20.30 Muzeyyen Yıldızdoğan'dan şarkılar 20.50 Büyük Nutuk 21.00 Cuma konseri 21.30 Tiyatro deyince 21.45 Ahmet Melik'ten şarkılar 22.00 Serbest saat 22.15 Çeşitli melodiler ve caz müziği 22.45 Haberler 23,00 Opera albümünden 23.57 Cumartesinin programlan 24.00 Geç yatanlar için müzik 00.30 Kapanış. ANKARA tL RADTOSU 1757 Açılı? ve programlar 18.00 Radyo ile Almanca 18.15 Almanca melodiler 18.30 Çeşitli müzik 19.00 Yemek müziği 19.30 Sevilen solistler 20.00 Bu akşamm konseri 21.00 Dans müziği 21.30 Klâsik Batı müziği 22.00 îzahlı Batı müziği 23.00 Kapanış. SATILIK ÇİLE MAKİNALARl Batı Almanya menşeili, otomatik gram ayarlı ve m«kanik sıstem Stoper tertibatlı çok az kullanılmış eile makinrtan satdıktır. Müracaat: Salitli İplik ve Dokuma FabrUMklan Telefcm: 1194 1101 9439 Mordoche kızı takip ederek yemek odasına girii. Endişeli bakışları o kadar büyük bir sevgi ile dolu idi ki kızın âdeta gösleri dolcıı. Ihtiyara: «Hiç olmazsa siz beni sevivorsunuz» dedi. Mardoche kızın ellerinı öpe rek: Elbette dedi. Her ne kadar fakir ve ihitimal edebilirsinİT. Sitlyar isem de bana zi son nefesime kadar müdafaa edeceğim. Sonra kızın gözlerine bakarsk: Matmazel Blanche dedi. Biraz meyns çörünüyorsunnz, gece nyumadınız mı? \oksa ağladınız mı? Camnızı sıkau kitn? Benden saklatnayın Merak etmeyin sizi SlrisvS Mellier'ye veya Rouvenat'ya karşı da olsa korurnm (llanrhe cevap vermed». Ağlıyordu. Beni dinleyin, sakın geçen pazar günü sizinle kilise meydanda çörüşen delikanlı olmasın ? Nereden biliyorsnnnz? Basit. Bu delikanh ile ben de alâkalanıyorum. Henı sizin yüzünüzden ilfileniyornm. Çünkü sizi sevdiğini biliyorum. Bana söyledi. Siz de onu seviyorsnnuz değil mi?» Blanche hfîngür hiingür afhyarak: bilmiyornna, dedi. Artık bn gibi şeyteri düşnnmcSe hakkım var mı? (Arkası var) Gar. Sai. Al. Kom. Başkanlığından: fidima ve Süloğlu garaizonu eratı ıhtiyacı için 180 ton sığır eti 2/8/1962 günii saat 15 de As. Sat. Al. Kom. da kapalı zarf usulü ile satın almacaktır. Tamamı bir isteklıye \erilebileceği gibi her garnizonun hissesi ayrı ayrı şahıslara da ıhale edilebilir. Tahınini bedeli 720.000 lira, geçici teminatı 32.500 Lr. dır. Evsaf vw şartnarae her gün Ankara İstanbul Lv. Âmirlığinde ve Komisyottda görülebilir. Teklif mektuplarının ihaleden bir saat evvel Kom. nv verflmesi şarttır. (948 Basın 11519/9144> DİKTAFON ARANIYOR Elinde yeni veya kullanümıs DİKTAFON olupta satmak istiyerderin MOBİL OİL TÜRK A.Ş. 26 Cumhuriyet Cad. Harbiye Mübayaat Müdürlüğüne müracaatları. Telefon: 48 32 50
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear